İŞTE ATATÜRK

İŞTE ATATÜRK
Allah Kuran’da: “Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönlün hepsi bundan sorumlu tutulacaktır.” (17/İSRA/36) buyurmuştur. Atatürk de: “Türk Kuran'ın arkasında koşuyor; fakat onun ne dediğini anlamıyor, içinde neler var bilmiyor ve bilmeden tapınıyor. Benim maksadım; arkasında koştuğu kitapta neler olduğunu Türk anlasın” (Osman Ergin, Türk Maarif Tarihi 1-5, 1977 /A. Gürtaş, s. 41) demektedir.- "İŞTE ATATÜRK" PORTALINA GİRMEK İSTEDİĞİNİZDE YUKARIDAKİ RESMİ TIKLAYINIZ.

UYDURULAN DİN, KUR'AN'DAKİ DİN. XVIII. BÖLÜM: SANAT, MÜZİK, HEYKEL, RESİM, SATRANÇ DÜŞMANLIĞI- 1




XVIII.               BÖLÜM: SANAT, MÜZİK, HEYKEL, RESİM, SATRANÇ DÜŞMANLIĞI


Kuran'ın İslam'ının ve mezheplerin İslam'ının farkını daha iyi anlamak için somut olarak bazı konuların incelenip bu büyük farkın açığa çıkarılmasının faydalı olacağı kanaatindeyiz. Bu yüzden bu bölümde müzik, resim gibi birkaç konuyu inceleyip, Kuran'ın İslam'ının mezheplerin İslam'ından (uydurulan İslam'dan) farkını göreceğiz.

A.                TÜM KÂİNAT ALLAH'IN SANATI


Allah kendi sanatını, gücünü kimi zaman dünyamızın hareket­lerinde, kimi zaman yağmurda, kimi zaman bir kuşun ötüşünde, ki­mi zaman bir menekşenin renklerinde gösterir...

Kimi zaman ise bir müzik parçası, bir heykel, bir resim de Allah'ın sanatının, ilminin, gücünün göstergeleridir.

Her şeyi yaratan Allah, evrendeki her şe­yin ham maddesinin yaratıcısı, aynı zamanda bu ham maddelerin arka arkaya gelip herhangi bir şey oluşturmalarındaki fizik, kimya, biyoloji kanunlarının da yaratıcısıdır.

İnsanlar Allah'ın yarattığı "demir" gibi ham maddeleri alır, Allah'ın yarattığı kimya kanunla­rıyla demire şekil verir, fizik kanunları çerçevesinde oluşturulan makinelerle, matematiksel hesaplarla birleşimler yapılır ve arabalar, uçaklar ortaya çıkar.

Bunları yapan insan, Allah'ın yarattığı gözleri, beyni ve elleriyle, Allah'ın yarattığı ham maddelerle, Allah'ın yarat­tığı kanunlar çerçevesinde birleşimler yaptığı için insanın arabayı, uçağı ve her şeyi icadı, aslında insanın Allah'ın evrenin içine sakla­dıklarını buluşudur.

Aynı şekilde bir müzik parçası çalındığı enstrü­manlarının ham maddesiyle, kainatta var olan notaların, kelimelerin belli bir düzeninin ihtimali ile zaten kainatta mevcuttur. Müzisyen, Allah'ın bu yarattıklarından, kainatta zaten mevcut olanı keşfeder ve şarkılar, besteler yapar, bunları çalar, söyler.

Kainatın her nokta­sında Allah'ın varlığının delillerini bulmayı bilen akıl, baktığı kadar görmeyi de bilen göz; müzikte olsun, herhangi bir sanat eserinde olsun Allah'ın varlığının delillerini, Allah'ın yaratışının güzellikleri­ni görür.

Kuran'ı Kerim'in hiçbir yerinde müziğin, heykelin, res­min yasaklandığına veya kötü bir uğraş olduğuna dair tek bir izah yoktur.

Oysa mezheplerin İslam'ı Allah'ın yaratışındaki güzellikle­ri, hayatın neşesi, tadı, Allah'ın insanlara rahmeti olan sanatın bir­çok kolunu yasaklayıp, kendi karanlık dünyalarını başkalarına da uygulamak istemişlerdir.

Daha evvel gördüğümüz gibi Kuran'da yasaklanmayan her şey serbesttir. Yasak istisnadır, bir yasağın ge­çerliliği için Allah'ın bir emri, yani Kuran ayeti olması gerekir.

Mü­zik, heykel, resim ve şiirin yasaklığına dair hiçbir ayetin olmaması bunların serbestliği için yeterli delildir, ayrıca bunların serbest, he­lal olduğuna dair izaha gerek yoktur.

Aynı patlıcan yemek gibi. Kuran'da patlıcanın haram olduğuna dair hiçbir izah olmaması yeter­lidir. Ayrıca patlıcan yemenin helal olduğuna ilişkin, patlıcan yiye­bilirsiniz diye bir açıklamaya ihtiyaç yoktur.


Şimdi müzikten başla­yarak mezheplerin İslam'ında neler uydurulmuş görelim:

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder