İŞTE ATATÜRK

İŞTE ATATÜRK
Allah Kuran’da: “Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönlün hepsi bundan sorumlu tutulacaktır.” (17/İSRA/36) buyurmuştur. Atatürk de: “Türk Kuran'ın arkasında koşuyor; fakat onun ne dediğini anlamıyor, içinde neler var bilmiyor ve bilmeden tapınıyor. Benim maksadım; arkasında koştuğu kitapta neler olduğunu Türk anlasın” (Osman Ergin, Türk Maarif Tarihi 1-5, 1977 /A. Gürtaş, s. 41) demektedir.- "İŞTE ATATÜRK" PORTALINA GİRMEK İSTEDİĞİNİZDE YUKARIDAKİ RESMİ TIKLAYINIZ.

UYDURULAN DİN KUR’ANDAKİ DİN. XXII. BÖLÜM – 5: BAŞÖRTÜSÜ VE KAPANMA - 5





F.                KADINLARI POŞETE SOKMA


Kuran'da gerekli malzemeyi bulamayan gelenekçilik , uydurma hadislerle, uydurma yorumlarla, mezhep izahlarıyla kadınları poşete sokulmuş şekilde kapatacak malzemeyi türetmiştir.

Kuran'da 33-Ah­zab suresi 52. ayette Peygamber'in, bu ayetin inişinden itibaren gü­zelliği hoşuna giden bir kadın dahi olsa, artık evlenmesinin helal ol­madığı söylenir. Demek ki Peygamber'in döneminde kadınların kıya­fetleri kimin ne kadar güzel olduğunu bilmeyi engellemiyordu.

Oysa mezheplerin izahlarındaki çarşaftan, peçeden, başörtüsünden hangi hanımın ne kadar güzel olduğu nasıl anlaşılabilir? Birçok konuda ol­duğu gibi bu konuda da Kuran'ın göz ardı edildiğini görüyoruz.

Her zaman olduğu gibi uydurma hadislerle dolu kitaplardan ise, işe gelen hadis alınmış, işe gelmeyen hadis görmezlikten gelinmiştir. Oysa hadis külliyatında Peygamber döneminde kadın ve erkeklerin aynı kaptan abdest aldıkları da geçer. (Bakın Buhari, vudu 43-
Ebu Davud, taharet 39- İbni Mace, taharet 36-Nesai, taharet 56)

Abdeste konu yerler ayak, dirseklere kadar eller, yüz ve baş olduğuna göre bu hadisten kadınların erkeklerle karışık ve başı açık oldukları anlaşılır.

Oysa gelenekçi İslamcılık bu hadisi yorumlayarak atar ve kendi kafasına uygun diğer malzemelere sarılır.

Peki madem ka­dının sizin söylediğiniz şekilde kapanmasının açık bir hüküm oldu­ğunu söylüyorsunuz, niye ayrı ayrı kapanma şekillerini savunuyor­sunuz?

Neden kiminiz peçe farzdır, kiminiz ise değildir diyor?

Ne­den kiminiz kadınların elleri gözükemez deyip yaz-kış kadınlara el­diven giydiriyor da, kiminiz kadınların elleri gözükebilir diyor?

Ne­den kiminiz çarşaf dışında hiçbir şeyle kapanılamaz diyor da, kimi­niz pardesü ile de olabilir diyor?

Hiç şüphesiz kesin sınırlı bir hü­küm olsa, böyle ayrı ölçüler çıkmazdı. Tüm bu ayrı ölçüler, hüküm­ler kapanma konusunda geleneklerin, örfün, Emevi, Abbasi döne­minin kadına bakış açısının dinselleşmesinin neticeleridir.

Her bir ayrı kapanma modeli de "Allah'ın isteği tam budur." diye savunu­lup sanki Allah'ın aynı konuda beş-on tane ayrı görüşü varmış gibi bir komedi ortaya konulmuştur.

Allah'ın kadınların giyinmesi ko­nusundaki hükmü yukarıdaki 3 ayette bellidir ve bunlardan anlaşı­lan neyse kadının giyim tarzı öyle olmalıdır.

Verilen esneklik de, tam bir sınırın olmaması da muhakkak hikmetlidir. Çünkü Kuran'ı indiren hikmetli olan Allah'tır ve Allah bu dini yüzlerce yıllık za­man dilimine, apayrı kültürlere, apayrı adetlere, apayrı iklimlere in­dirmiştir. Ayetlerdeki esneklikler dinimizin her şart ve zaman dili­mine uyumunu sağlayan Allah'ın rahmet ve hikmetleridirler.



Emeviler'in, Abbasiler'in kendi görüşlerini dondurup, Allah'ın görüşü­nü kendi bakış açılarına hapsetmeye çalışmalarından dinimizi kur­tarmak hepimizin Allah'a karşı borcudur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder