İŞTE ATATÜRK

İŞTE ATATÜRK
Allah Kuran’da: “Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönlün hepsi bundan sorumlu tutulacaktır.” (17/İSRA/36) buyurmuştur. Atatürk de: “Türk Kuran'ın arkasında koşuyor; fakat onun ne dediğini anlamıyor, içinde neler var bilmiyor ve bilmeden tapınıyor. Benim maksadım; arkasında koştuğu kitapta neler olduğunu Türk anlasın” (Osman Ergin, Türk Maarif Tarihi 1-5, 1977 /A. Gürtaş, s. 41) demektedir.- "İŞTE ATATÜRK" PORTALINA GİRMEK İSTEDİĞİNİZDE YUKARIDAKİ RESMİ TIKLAYINIZ.
T. ERCİYES etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
T. ERCİYES etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

7 Aralık 2016 Çarşamba

SEVMEK EN YÜCE DEĞERDİR.

KONUK YAZAR
TUNCAY ERCİYES


SEVMEK EN YÜCE DEĞERDİR. 


SEVMEK ve İYİLİK YAPMAK, Evren ve İlahi sistemin asla duyarsız kalmadığı eylemlerdir. "İyilik yap denize at, balık bilmezse kıymetini Halik (ilahi yasalar) bilir" sözü, yaptığınız iyiliğin bir şekilde mutlaka size geri döneceğini anlatmak içindir. Üstelik böyle davrana davrana REALİTENİZ, OLMA HALİNİZ değişir. "Benzer, benzeri çeker" sözüyle ifade edilen ÇEKİM YASASI, sizi hep iyilik ve sevgiyle muhatap eder.

İBADET, bir takım ritüelleri yerine getirmek değil SEVGİ FARKINDALIĞI ve ŞÜKRÜ içinde olmak, sevgi yeşertecek SÖZLER söylemek, EYLEMLER yapmaktır.

SEVGİ; birine aşık olmak degil aşk yavaş yavaş yok olurken GERİYE KALANDIR..

SEVİN, sadece sevin. SEVİLEN bilmezse değerini HALİK BİLİR.. 

Seven SEVDİĞİ İÇİN GÜVENMİŞ ve aldatılmışsa, GALİPTİR bu yolda MAĞLUP.

Bir sevgi ilişkisinde taraflardan biri diğerini aldatıyor ve bunu İLK fark eden de aldatılan oluyorsa o ilişki bir SEVGİ İLİŞKİSİ DEĞİLDİR. 

Bırakınız aldatsınlar, ALDATAN KENDİNİ ALDATIR. 

BAZI ŞEYLERİN İNTİKAMINI bizzat ALMAYA kalkmanın FATURASI çok AĞIRDIR.. 

Aldatana, yalan söyleyene aynı karşılığı vermek, TEKAMÜL YOLUNDA kendi ayağınıza KURŞUN SIKMAKTIR. 

NASIL VEREN EL alan elden ÜSTÜNSE, SEVENİN de SEVİLENE ÜSTÜNLÜĞÜ VARDIR.

SEVGİNİZLE TEKÂMÜL EDER, NEFRETİNİZLE GERİ GİDERSİNİZ. 

Bırakınız yanlarına kar kaldığını SANSINLAR. İntikamınızı ŞAŞMAZ bir şekilde işleyen DETERMİNİZM (ekme-biçme) YASASINA HAVALE EDİNİZ. İlahi sistemin ne zaman aşımı vardır ne de affı veya adam kayırması.. Sapı kopan hiçbir elmayı, ilahi kütle çekimi yasası havada asılı bırakmamıştır. 
Kötülük eden, kandıran, aldatan kendine yapar..

SEVMEKTEN asla VAZGEÇMEYİNİZ..

Tuncay Erciyes

***

"BİLMEK, öğrenmek, malumat sahibi olmak değil İDRAK ETMEKTİR.

İDRAK ETMEK öğrenilen BİLGİNİN SEMBOLÜ OLMAK demektir. 

Bir BİLGİNİN SEMBOLÜ OLMAK, o bilginin GEREĞİ NEYSE ONU YAPMAKTIR.

O halde BİLİYORUM diyen, tıpkı inanan biri gibi AKSİNE DAVRANIŞTA BULUNMAMAK zorundadır. 

Ancak bir şeyi BİLMEK, bir şeye İNANMAKTAN ÜSTÜNDÜR. Çünkü İNANÇ SORGUSUZ KABULE dayalıdır, BİLMEK ise BİLGİYE, idrake DAYANIR. ( Taklid-i iman; sorgusuz kabuldür. Tahkik-i iman sorgulayıp idrak ile bilinçli olarak kalbin tasdikidir. Kur'an sorgusuz / bilinçsiz kabul ile İnançlı olanlar için 49 / Hucurat / 14. ayette: "
Bedeviler: "İman ettik." dediler. De ki: "Siz iman etmediniz. Ancak 'Müslüman' olduk deyin. İman sizin kalplerinize girmemiştir..." der. "Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu?"- MKA) 

İşte bu nedenle de Atatürk'ün düşünme sistemini SADECE ÖĞRENMEK değil BİLMEK de ZORUNDAYIZ.. 

Tuncay Erciyes"


***


Her etki kendisine eşit ve zıt yönde bir tepki oluşturur..Sir Isac Newton
Yoksa ünlü Newton; 
"NE EKERSEN ONU BİÇERSİN" mi 
demek istiyor..!!..


***


DÜŞÜNCE EK, EYLEM (söz, davranış) BİÇ.

EYLEM EK, ALIŞKANLIK BİÇ,

ALIŞKANLIK EK, KARAKTER BİÇ,

KARAKTER EK, KADER BİÇ.


***


ÇALIŞMADAN BAŞARMAYI, 

SEVMEDEN SEVİLMEYİ, 

MUTLU ETMEDEN MUTLU 

OLMAYI BEKLEMEMELİ İNSAN!


NE, herkesi düşünmekten KENDİNİ, 
NE DE kendini düşünmekten HERKESİ UNUTMAMALI! 

Bilmeli; çok kısa olduğunu hayatın; HEP VERMEK YA DA HEP ALMAK İÇİN…

HAFIZASI OLMALI İNSANIN; 
hiç değilse AYNI HATALARI, AYNI BAHANELERLE TEKRARLAMAMASI İÇİN! 

SORULARI OLMALI, yanıtlarını bulmak için bir ömür harcayacak! 
Dostları olmalı, ruhunun ve zihninin sınırlarını zorlayacak!

HERKESE YETECEK KADAR BÜYÜK OLMALI SEVGİSİ; AMA kapasitesi sınırlı olmalı yüreğinin ki, HAKKINI VEREBİLSİN sevdiklerinin; ZAMAN BULABİLSİN; BİR TEŞEKKÜR, BİR ELVEDA İÇİN... 

Yaşam dedikleri bir sınavsa eğer; ASLA VAZGEÇMEMELİ SEVMEK ve ÖĞRENMEKTEN; ama herkesi sevemeyeceğini de her şeyi bilemeyeceğini de fark edebilmeli insan! Tıpkı, her şeye sahip olamayacağı gibi…

Oğuz Atay TUTUNAMAYANLAR

***

DEĞİŞMEZ, değiştirlemez, önceden yazılmış bir KADER YOKTUR.

İNSANIN ÖZGÜR İRADESİ VARDIR. Ama bu özgürlük, İLAHİ YASALARI KENDİ ARZUSUNA GÖRE DEĞİŞTİREBİLMEYİ KAPSAMAZ. İnsanın sadece SEÇME, karar verme ÖZGÜRLÜĞÜ vardır. İlahi yasaları değiştirme ve SEÇİMİNİN SONUCUNDA NE OLACAĞINI BELİRLEMEYE GÜCÜ YETMEZ. 

Sonuçları belirleyen insan değil, doğa yasalarını da kapsayan, hiç kimseye torpil geçmeyen ve rüşvet kabul etmeyen İLAHİ YASALARDIR.

Tuncay Erciyes

İNTERNETTEN ALINTIDIR:

DİP NOT:

Sayın Tuncay Erciyes'in yukarıda alıntıladığım bu yazısında paylaştığı ifadeleri, ilgili Kur'an ayetleriyle ve benim ATATÜRK VE RESUL KUR'AN blogumda "Kur'an ayetleri ile delillendirerek" yazıp paylaştığım birçok konuyla tamamen örtüşen, onun kendi "özgün argüman"ları ile benim yapabileceğimin çok üstünde oluşturulmuş, ÖZLÜ  ve İLKE BAZINDA  tam bir ÖZET olarak görüp, algılayıp anlıyorum; çok mutluyum. HAMD ALLAH'A...

TEŞEKKÜRLER SAYIN ERCİYES, ALLAH SENDEN RAZI OLSUN.


Selam...

​ 
T.C. / M. Kemal Adal 

9 Ekim 2016 Pazar

EYLEMSİZLİK ve GÜNAH ÜZERİNE



Tuncay Erciyes

Lise Fizik derslerinden öğrendiğimiz üzere, cisimler durumlarını değiştirmek istemez DİRENÇ gösterirler.Duran bir cismi hareket ettirmek, hareket halindeki bir cismi durdurmak yani, cismin durumunda değişiklik meydana getirmek için ekstra ENERJİ HARCAMAK GEREKİR. 
Fizik
bilimince, CİSİMLERİN DEĞİŞİME KARŞI gösterdiği DİRENCE; ATALET/EYLEMSİZLİK MOMENTİ denir.

Cisimler gibi İNSANLARIN da ATALET MOMENTİ VARDIR, dersek yanlış olmaz. Çünkü İNSANLAR DA cisimler gibi durumlarının DEĞİŞİMİNE DİRENÇ GÖSTERİRLER. Kendileri, aileleri ve Ulusları için FAYDALI olan DÜŞÜNCELERİ ve BİLGİLERİ ATALETLERİ sebebiyle EYLEME dönüştüremezler. Bunun sonucu olarak gerek BİREY, gerek AİLE gerekse MİLLET olarak BEDEL ÖDERLER.

Dante Alighieri ahirete yolculuğu anlattığı 'Cehennem', 'Araf' ve 'Cennet' isimli üç ciltten oluşan "İLAHİ KOMEDYA"sında şöyle der,

"CEHENNEMİN en KARANLIK YERLERİ buhran zamanlarında TARAFSIZ KALANLARA AYRILMIŞTIR. TEHLİKELİ ZAMANLARDA HAREKETE GEÇMEMEKTEN daha BÜYÜK GÜNAH yoktur"

Görüldüğü üzere Dante ATALETİ/EYLEMSİZLİĞİ en büyük GÜNAH kabul etmiştir. Çünkü İncil'de GÜNAH anlamında kullanılan "SİN" kelimesi, eski Yunan'da OKÇULUK SPORUNDA kullanılan bir kelime olup atılan OKUN hedefi ISKALAMASI, HEDEFİ KAÇIRMAK anlamına gelir. 

Büyük İngiliz şairi William Wordsworth Prelude'nin;  

"ŞAİR OLMAM GEREKİYOR, elimden geleni yapmaz da bu HEDEFİ KAÇIRIRSAM büyük GÜNAH İŞLEYECEĞİM" demesi de bu nedenledir.

Halk arasında "NE EKERSEN ONU BİÇERSİN" şeklinde ifade edilen DETERMİNİZM 
(BELİRLENİMCİLİK) YASASINA göre, herkes bugün ne durumdaysa, onu HAK ETMİŞTİR. Yarın başına ne gelecekse, şimdiye kadar ve bugün YAPTIKLARI ve YAPMADIKLARIYLA onu BELİRLER. Yani, EYLEMSİZLİK içinde olmanın da faturası vardır. Yaratıcının DOĞA YASALARI bu nedenle BİLMEMEYİ MAZERET olarak KABUL ETMEZ, harekete geçmemeyi, ÖNLEM ALMAMAYI AFFETMEZ.  Örneğin, KÜTLE ÇEKİM YASASI, bilene ayrı, bilmeyene ayrı muamele yapmazSapı kopan her Elmayı düşürdüğü gibi, UÇURUMA doğru gitmeyi sürdüren BİREYLERİ ve ULUSLARI da DÜŞÜRÜR. (Benim kişisel KADERE İMAN ALGI VE ANLAYIŞIMDA; Kur'an ayetleriyle ifadesini bulan ve "asla değişmez ve değiştirilemez" dediğimiz, SÜNNETULLAH (Allah'ın yol ve yasası) olarak, Allah'ın yazdığı "KADER / ALIN YAZISI / İLAHİ TAKDİR / ÖLÇÜ" inancım ve kabulüm de işte tam olarak budur. Birey olarak İnsan için de, o insanlardan oluşan toplum için de çabasından / "çalışıp didindiğinden başkası" yoktur. Bakınız: DİP NOT - M. Kemal Adal)

Bu nedenle BİLMEYEN veya BİLMESİNE RAĞMEN gerekeni yapmayan ATALET içinde olan insanların dünyada olan bitenden etkilenmemesi söz konusu olamaz. TRAFİKTEN, çevre kirliliğinden, OZON DELİĞİNİN BÜYÜMESİNDEN, Küresel ısınmadan, PKK ve IŞİD TERÖRÜNDEN, ŞAVAŞLARDAN nasiplerini alırlar. 

O halde İNSANLIK, VAROLUŞUNU SÜRDÜRMEK istiyorsa BİLGİYE TUTUNMAK ve BİLGİNİN GEREĞİNİ YAPMAK ZORUNDADIR.

Dikkat ederseniz, "Çözüm SEVGİYE tutunmaktır" DEMEDİM. 

Çünkü SEVME DUYGUSU insanın fıtratında, GENLERİNDE OLAN bir özellik DEĞİLDİR. Her kadının DOĞUŞTAN SAHİP OLDUĞU iddia edilen ANNELİK SEVGİSİ ve ŞEFKATİ buna dahildir. Ayrıca bütün canlıların dişisinde de YOKTUR. Akvaryumu olanlar bilir, LEPİSTES balıklarının DİŞİSİ doğum yaparken KENDİ YAVRULARINI YER. 

SEVME DUYGUSUNUN alt yapısında EGONUN TATMİNİ ve KENDİNİ DÜŞÜNME VARDIR.
İnsanların SÜT KUZULARINI ÖLDÜRMELERİNİN sebebi KUZU ETİNİ SEVMELERİDİR. 

Özetle, 

BİLGİNİN KILAVUZLUĞUNDA olmayan SEVGİNİN GÖZÜ KÖRDÜR ve GÜVENİLMEZDİR. 

Bu nedenle ANAOKULUNDAN itibaren ÇOCUKLARA SEVGİYİ, nasıl seveceklerini, SEVEN İNSANIN nasıl davranması, NELER YAPMASI gerektiğini ÖĞRETMEMİZ yani, BİLGİLENDİRMEMİZ gerekir.

Dilerim, DÜNYAYI ÇOCUKLARIMIZDAN ÖDÜNÇ ALDIĞIMIZI, dünyayı yaşanası durumda bırakmak için maddeye değil "BİLGİYE TUTUNMAK" ZORUNDA olduğumuzu bir an önce İDRAK eder 
ve ATALETİMİZİ yenerek BİLGİLERİMİZİ EYLEME DÖNÜŞTÜREBİLİRİZ.

Sevgilerimle
Tuncay Erciyes
Not: Bu yazım Facebook profilimde de yayınlanmış olup yorumlarınızı orada da yaparsanız memnun olurum.

DİP NOT: 

Tarafımdan Sayın yazarın hoşgörüsüne güvenilerek, kendisine bilgi verilmeksizin ve izni alınmaksızın, tamamına katıldığım bu yazısına kişisel görüşümü vurgulayabilmek amaçlı yaptığım ilavedir. MKA.

"Gerçek şu ki, insan için çalışıp didindiğinden başkası yoktur. Ve onun çalışıp didinmesi yakında görülecektir. Sonra karşılığı kendisine hiç eksiksiz verilecektir."  53. sure (NECM)39- 41. ayet 

"Her biri için onu önünden ve arkasından izleyen gözcüler vardır ki, kendisini Allah'ın emrine bağlı olarak koruyup denetlerler. Gerçek şu ki Allah, bir toplumun mâruz kaldığı şeyleri, onlar, birey olarak içlerindekini / birey olarak kendilerine ilişkin olanı değiştirmedikçe, değiştirmez. Allah bir topluma bir perişanlık dileyince de artık onu geri çevirecek bir güç yoktur. Ve onlar için Allah'ın berisinden koruyucu bir dost da olamaz. 13. sure (RA'D) 11. ayet 
"Bu böyledir. Çünkü Allah bir topluma lütfettiği nimeti, o toplum birey olarak içlerindekini / birey olarak kendilerine ilişkin olanı değiştirmedikçe, değiştirmemiştir. Ve Allah, iyice işiten, gereğince bilendir." 8. sure (ENFÂL) 53. ayet 
VE:
17 / İsra / 36: Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönlün hepsi bundan sorumlu tutulacaktır.

Ayrıntı ve tamamlayıcı bilgi için TIKLAYINIZ:

KADER / TAKDİR VE DEĞİŞTİRME DE SÜNNETULLAH:




T.C. / M. Kemal Adal