İŞTE ATATÜRK

İŞTE ATATÜRK
Allah Kuran’da: “Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönlün hepsi bundan sorumlu tutulacaktır.” (17/İSRA/36) buyurmuştur. Atatürk de: “Türk Kuran'ın arkasında koşuyor; fakat onun ne dediğini anlamıyor, içinde neler var bilmiyor ve bilmeden tapınıyor. Benim maksadım; arkasında koştuğu kitapta neler olduğunu Türk anlasın” (Osman Ergin, Türk Maarif Tarihi 1-5, 1977 /A. Gürtaş, s. 41) demektedir.- "İŞTE ATATÜRK" PORTALINA GİRMEK İSTEDİĞİNİZDE YUKARIDAKİ RESMİ TIKLAYINIZ.
KUR'AN VE İSLAM etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
KUR'AN VE İSLAM etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

12 Şubat 2025 Çarşamba

I. ALLAH’A SIĞINMAK





I.                  ALLAH KUR’AN İLE BUYURDU Kİ:


 “ALLAH, SÖZÜN EN GÜZELİNİ, BİRBİRİNE BENZER İÇ İÇE İKİLİ MANALAR İFADE EDEN BİR KİTAP HALİNDE İNDİRMİŞTİR. RABLERİNDEN KORKANLARIN ONDAN DERİLERİ ÜRPERİR. SONRA DA HEM DERİLERİ HEM DE KALPLERİ, ALLAH'IN ZİKRİ / KUR'AN'I KARŞISINDA YUMUŞAR. BU, ALLAH'IN KILAVUZUDUR Kİ, ONUNLA DİLEDİĞİNİ / DİLEYENİ HİDAYETE ERDİRİR. ALLAH'IN SAPTIRDIĞINA GELİNCE, ONA KILAVUZLUK EDECEK YOKTUR.” (39. sure (ZÜMER) 23. ayet)

İŞTE SANA O KİTAP! KUŞKU, ÇELİŞME, TUTARSIZLIK YOK ONDABİR KILAVUZDUR O, KORUNUP SAKINANLAR İÇİN. (2. Sure (BAKARA) 2.ayet)

 SEN, SANA VAHYEDİLENE SIMSIKI SARIL! HİÇ KUŞKUSUZ, SEN, DOSDOĞRU BİR YOL ÜZERİNDESİN. GERÇEK ŞU: BU KUR'AN SANA VE TOPLUMUNA ELBETTEKİ BİR HATIRLATICI / BİR DÜŞÜNDÜRÜCÜ / BİR ŞEREF / BİR ÖĞÜTTÜR. BUNDAN SORUMLU TUTULACAKSINIZ. (43. Sure (ZUHRUF) 43-44. Ayetler)

 “ALLAH'A İNANIP O'NA SARILANLARI O, KENDİSİNDEN BİR RAHMETİN VE LÜTFUN İÇİNE SOKACAK VE ONLARI KENDİSİNE ULAŞAN DOSDOĞRU BİR YOLA KILAVUZLAYACAKTIR.” (4 . Sure (NİSA)175. ayet) . 

 HAKKINDA BİLGİN OLMAYAN ŞEYİN ARDINA DÜŞME! ÇÜNKÜ KULAK, GÖZ VE GÖNLÜN HEPSİ BUNDAN SORUMLU TUTULACAKTIR. (17. sure (İSRA) 36. ayet)

 GERÇEK ŞU Kİ, İNSAN İÇİN ÇALIŞIP DİDİNDİĞİNDEN BAŞKASI YOKTUR. VE ONUN ÇALIŞIP DİDİNMESİ YAKINDA GÖRÜLECEKTİR. SONRA KARŞILIĞI KENDİSİNE HİÇ EKSİKSİZ VERİLECEKTİR. (53. sure (NECM) 39 -41. ayetler

BİZİM UĞRUMUZDA DİDİNENLERİ BİZ, YOLLARIMIZA ELBETTE ULAŞTIRACAĞIZ. ALLAH, GÜZEL DÜŞÜNÜP, GÜZEL DAVRANANLARLA ELBETTE BERABERDİR." (29. sure ANKEBUT 69. Ayet)

 "KİM GÜZEL BİR İŞE ARACI OLURSA ONDAN ONA BİR PAY VARDIR. KİM KÖTÜ BİR ŞEYE ARACI OLURSA ONDAN DA ONA BİR PAY VARDIR. ALLAH HER ŞEYE, HERKESE GIDA ULAŞTIRIR, MUKÎT'TİR." (4. sure (NİSA) 85. Ayet)

A.  ALLAH KÂFİ VE KARİB’TİR.

KÂFİ: Hem kendisine hem de yarattıklarına yeten. Kullarının her türlü istek ve ihtiyaçlarına, araya başkası girmeksizin cevap veren.

KARİB: Çok yakında olan. Kullarına şah damarından daha yakın olan. Yakarış ve çağrıları duymada hiçbir aracıya, alete gerek bırakmayan.  


B.             MÜMİNİN DUASI, ALLAH’IN İZNİYLE MÜMİNE ŞİFADIR.

Para karşılığı şifa dağıtan (!) Üfürükçü hocadan, şeyhten, şıhtan, hayır gelmez. Aldanmayalım, aldatmayalım!

“Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönlün hepsi bundan sorumlu tutulacaktır.” (17. sure (İSRA) 36. Ayet)

"Sizden herhangi bir ücret istemeyenlere uyun. Onlardır doğruyu ve güzeli bulanlar.” (36. sure (YASİN) 21. Ayet) 

Yalnız ve ancak Allah’a kulluk edilir, yakarılır, tövbe ve bağışlanma dilenir

“Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz.” (1. sure (FÂTİHA) 5. ayet )

“Hiç kuşkusuz, mescitler / secdeler Allah içindir. O halde, Allah ile birlikte bir başkasına yakarmayın / Allah'ın yanında bir başkası için çağrıda bulunmayın.” (72. sure (CİN) 18. ayet )

 Hüküm yalnız Allah’ındır (28/70) ve O hükmüne kimseyi ortak etmez (18/26):

 Gerçek şu ki, insan için çalışıp didindiğinden başkası yoktur. Ve onun çalışıp didinmesi yakında görülecektir. Sonra karşılığı kendisine hiç eksiksiz verilecektir. (53. Sure (necm) 39 -41. Ayetler)

C.             - DUA (ALLAH’I YARDIMA ÇAĞIRMAK / NİYAZ )

 

Müminler (İnananlar) için) sıhhat, selamet huzur bulmanın ve dertlerden, sıkıntıdan, vesveseden, her türlü şerlerden kurtulmanın Ruhsal Duygu yolu duadır:

 Rabbinize; boyun bükerek, gizlice / ürpererek yakarın. O, haddi aşanları / azmışları sevmez. Yeryüzünde, orası barışa kavuştuktan sonra bozgun çıkarmayın. Ürpererek ve ümit ederek dua edin O'na. Hiç kuşkusuz, Allah'ın rahmeti, Güzel düşünüp güzel iş yapanlara çok yakındır. (7. sure (A'RAF) 55-56. ayet )

 De ki: "Duanız / davetiniz yoksa Rabbim sizi ne yapsın? Yalanladınız; bu yüzden azap kaçınılmaz olacaktır." (25. sure (FURKÂN) 77. ayet)

 Rabbiniz buyurmuştur ki: Dua edin bana, cevap vereyim size! Kibre saparak bana ibadetten uzaklaşanlar, aşağılanmış bir halde cehenneme gireceklerdir. 40. sure (MÜ'MİN) 60. ayet)

 Kullarım sana benden sorarlarsa ben Karîb'im, gerçekten çok yakınım. Dua edenin çağrısına, bana çağırıp yakardığı anda cevap veririm. Hadi onlar da bana karşılık versinler, bana inansınlar ki doğruyu ve iyiyi bulabilsinler. (2. sure (BAKARA) 186. ayet)

 Ey iman sahipleri! Sabra ve namaza sarılarak yardım dileyin. Hiç kuşkunuz olmasın ki, Allah sabredenlerle beraberdir. (2. sure (BAKARA) 153. ayet )

 Sabra ve namaza sarılarak yardım dileyin. Hiç kuşkusuz bu, kalbi ürperti duyanlardan başkasına çok ağır gelir. O ürperti duyanlar, Rablerine kavuşacaklarını düşünürler ve bilirler ki onlar, mutlaka O'na döneceklerdir.( 2. sure (BAKARA) 45-46. ayet )

 Aklı ve gönlü işletenler o kişilerdir ki, ayakta, otururken, yan yatarken hep Allah'ı zikrederler; göklerin ve yerin yaratılışı hakkında derin derin düşünürler: "Ey Rabbimiz! Sen bunu boşuna yaratmadın. Şanın yücedir senin. Ateş azabından koru bizi." (3. sure (ÂLİ IMRÂN) 191. ayet ) 

D.              KUR’AN ŞİFA, RAHMET ve KILAVUZDUR

Kur'an, İnananlara Rahmet ve Şifadır:

  Ey insanlar! İşte size Rabbinizden bir öğüt, gönüller derdine bir şifa, inananlara bir kılavuz ve bir rahmet geldi.” (10. sure (YÛNUS) 57. ayet)

 “Biz Kur'an'dan, inananlar için şifa ve rahmet olacak şeyler indiriyoruz. Ama bu, zalimlerin yıkımını artırmaktan başka katkı sağlamıyor.” (17. sure (İSRÂ) 82. ayet)

Kur'an, İnsanların Kalp Gözlerini Açacak Işıklardan Oluşur:

 “Bu Kur'an, insanların kalp gözlerini açacak ışıklardan oluşur. Gereğince inanan bir toplum için de bir kılavuz ve bir rahmettir o.” (45. sure (CÂSİYE) 20. ayet)

Kur'an, Her Şeyi Açık Seçik Gösteren Bir Işıktır:

 “Ey insanlar! Size Rabbinizden apaçık, çok parlak ve güçlü bir kanıt gelmiştir. Biz size, her şeyi açık seçik gösteren bir ışık gönderdik.” (4. sure (NİSA) 174. ayet)

Kur’an, Allah'tan Gelen Gönül Gözleridir:

 “Gerçek şu ki, size Rabbinizden gönül gözleri gelmiştir. Kim görürse kendisi yararına, kim körlük ederse kendisi zararına... Ben sizin üzerinize bekçi değilim.” (6. sure (EN'ÂM) 104. ayet)

E.                DUA İLE ALLAH’A SIĞINMANIN YAPILIŞI

1.     ALLAH’A SIĞINMANIN SÖZLE İFADESİ

İstiâze, âlemlerin Rabbi olan Allah’a sığınmak;  besmele ise Allah’ın adı ile başlamaktır. 

 Söz / lafız olarak, “Euzü billahi mineş şeytanir racîm Kovulmuş, taşlanmış Şeytandan Allah'a Sığınırız diyerek Allah’a sığınılır…  Ve her duaya, her işe:

  “Bismillahirrahmanirrahîm” Rahman ve Rahim olan Allah'ın Adıyla diyerek başlanır.

Besmele (BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM) nin Türkçe anlamı: 

 "RAHMAN ( Kendisine inanan ve inanmayan herkese dünya hayatında rahmet ve merhametinin tüm nimetlerini ayrım yapmadan sunan ) VE RAHİM (Sevgi, şefkat ve merhameti sınırsız olan, Dünya hayatını buyruklarına uygun biçimde yaşayanlara, ölüm sonrasında özel nimetler veren ) ALLAH'IN ADIYLA " manasındadır.

2.                KUR’AN’IN ÖĞRETTİĞİ DUALAR / KUR’AN AYETLERİ İLE ALLAH’A SIĞINMANIN YOLU VE REHBERİ

Kur'an, Okumaya Başlamadan Önce Allah’a Sığınılır:

 “Kur'an'ı okuduğun zaman, o kovulup taşlanmış şeytandan Allah'a sığın!” (16. sure (NAHL) 98. ayet)

 Euzü billahi mineş şeytanir racîm. Kovulmuş Şeytandan Allah'a Sığınırız.

 Bismillahirrahmanirrahîm. Rahman ve Rahim olan Allah'ın Adıyla

Şeytandan  (ki cinlerden ve insanlardan da olur o -114/6) bir dürtü, vesvese,  her türlü  şer, geldiğinde, kuşku ve kuruntuya  sıkıntıya soktuğunda da, her zaman  Allah’a sığınılır:

 “Eğer şeytandan gelen kötü bir dürtü seni dürtecek olursa hemen Allah'a sığın! Çünkü en iyi işiten O'dur, en iyi bilen O...” (41. Sure (FISSULET) 36.ayet)

 Ve de ki: 'Rabbim, şeytanların dürtüklemelerinden sana sığınırım!' 'Onların, başıma üşüşmelerinden de sana sığınırım Rabbim!' (23. Sure  (MÜMİNÜN)97-98. Ayetler)

Kur’an sure ve / veya ayetleri ile de Allah’a sığınılır:

 FATİHA SURESİ:

Rahman ve Rahîm Allah'ın adıyla... Hamd, âlemlerin Rabbi Allah'adır. Rahman'dır, Rahîm'dir O. Din gününün Mâlik'i, sultanıdır O... Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz. Dosdoğru giden yola ilet bizi... Kendilerine nimet verdiklerinin, üzerlerine gazap dökülmemişlerin, karanlık ve şaşkınlığa saplanmamışların yoluna... (1. sure (FÂTİHA) 1-7. ayet )

 FELAK SURESİ:

De ki: "Yarılan karanlıktan çıkan sabahın Rabbine / yarılışlardan fışkıran oluşun Rabbine sığınırım! Yarattıklarının şerrinden, Çöktüğü zaman karanlığın / gelip çattığı zaman göz perdelenmesinin  /  tutulduğu zaman Ay'ın / battığı zaman Güneş'in / taştığı zaman şehvetin / soktuğu zaman yılanın / ümit kırdığı zaman musibetin şerrinden! Düğümlere üfleyip tüküren üfürükçülerin şerrinden! Kıskandığı zaman hasetçinin şerrinden…" (113. sure (FELAK) 1-5. ayet)

 NAS SURESİ:

De ki: "İnsanların Rabbine sığınırım! İnsanların yöneticisine, yönlendiricisine, İnsanların ilahına; Kıvrılıp kıvrılıp saklanan, sinip sinip gizlenen vesvesenin / o sinsi, o aldatıcı şeytanın şerrinden, İnsanların göğüslerine kuşkular, kuruntular sokar o; Cinlerden de insanlardan da olur o!" 114. sure (NÂS) 1-6. ayet )

 AYETLER:

 Onlardan kimi de şöyle yakarır: "Ey Rabb'imiz, bize dünyada da güzellik ver, âhırette de güzellik ver. Ve bizi ateş azabından koru." (2. sure (BAKARA) 201. ayet )

 Allah'tan başka ilâh yok. Hayy'dır O, sürekli diridir; Kayyûm'dur O, kudretin kaynağıdır. Ne gaflet yaklaşır O'na ne kendinden geçme ne de uyku. Göklerde ne var, yerde ne varsa yalnız O'nun dur. O'nun huzurunda, bizzat O'nun izni olmadıkça, kim şefaat edebilir! O, insanların önden gönderdiklerini de bilir, arkada bıraktıklarını da!... İnsanlar O'nun bilgisinden, bizzat kendisinin dilediği dışında, hiç bir şeyi kavrayıp kuşatamazlar. O'nun kürsüsü, gökleri ve yeri çepeçevre kuşatmıştır. Göklerin ve yerin korunması O'na hiç de zor gelmez. Aliy'dir O, yüceliği sınırsızdır; Azîm'dir O, büyüklüğü sınırsızdır.( 2. sure (BAKARA)255.ayet) 

 Resul, Rabb'inden kendisine indirilene inanmıştır; müminler de. Hepsi; Allah'a, onun meleklerine, kitaplarına, resullerine inanmışlardır. Allah'ın resullerinden hiç birini ötekinden ayırmayız. Şöyle demişlerdir: "Dinledik, boyun eğdik. Affet bizi, ey Rabb'imiz. Dönüş yalnız sanadır." ( 2. sure (BAKARA) 285. ayet )

 Allah hiç bir benliğe, yaratılış kapasitesinin üstünde bir yük yüklemez / teklifte bulunmaz. Her benliğin yaptığı iyilik kendi lehine, işlediği kötülük kendi aleyhinedir /  kişinin hem kendisi hem başkaları için kazandığı onun lehine, yalnız kendi nefsi için kazandığı onun aleyhinedir / kişinin kendi emeği ile kazandığı lehine, başkalarının sırtından kazandığı aleyhinedir. "Ey Rabb'imiz! Unutur yahut hata edersek bizi hesaba çekme. Ey Rabb'imiz! Bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme. Ey Rabb'imiz! Bize, güç yetiremeyeceğimiz şeyleri de yükleme. Affet bizi, bağışla bizi, acı bize. Sen bizim Mevlâ'mızsın. Küfre sapanlar topluluğuna karşı yardım et bize!" . ( 2. sure (BAKARA) 286. ayet )

  “O müminler ki, insanlar kendilerine, "Halk size karşı bir araya gelmiş, korkun onlardan!" dediklerinde, bu onların imanını artırdı da şöyle söylediler: "Allah bize yeter. Ne güzel Vekîl'dir O!" (3. Sure  (ALİ İMRAN) 173.ayet)

Kur’an’daki İstiâze (Allah’a sığınma) ayetleri ile örtüşen “Geleneksel Dualar” ile de Allah’a sığınılır: 

Allah bize yeter. O ne güzel Mevla, ne güzel vekil, ne güzel yardım edendir.

Güç ve kudret sadece büyük ve yüce Allah’ın yardımı ile elde edilir.

 

Rabbimiz! Bize dünyada da iyilik ver, ahirette de iyilik ver ve bizi ateş azabından koru.

Ey Rabbimiz! Hesabın görüleceği gün beni, anamı, babamı ve bütün müminleri bağışla.

Kendinize özgü, kişisel duanız / dualarınız ile de Allah'a sığınılır:

Bu tür dua:

O andaki mevcut olan maddi ve manevi durumunuza uygun olarak;

İçinizden geldiği gibi, kendi ifadeniz olan söz ve kelimeler ile Türkçe, doğaçlama olarak;

Kendiniz, aileniz, sevdikleriniz ve müminler için şerlerden muhafaza etmesi ve hayırlar vermesi için Allah’a yapacağınız, niyazlar;   

Rahmet, merhamet ve nimet isteklerini içeren samimi yalvarış, yakarış, Allah’tan yardım istekleri;

Hidayet, mağfiret, selamet, sağlık, huzur, afiyet, nimet, iyilik ve güzellik,  vs. aklınıza gelen her ihtiyacınızı karşılayacak, her müşkülünüzü giderecek taleplerinizin, hakkınızda hayırlısıyla gerçekleşmesini Allah’tan dilemektir.

Örneğin:

“Ey Âlemlerin Rabbi olan, Rahman ve Rahim Allah’ım, yalnız sana ibadet / kulluk eder ve yalnız senden yardım dileriz. Dosdoğru yoluna ilet bizi. Her şey senin istemenle, dilemenle ve izninledir.

Sen bizim bu dünyada da ahirette de Rabbimizsin (Besleyip, terbiye edip eğiten. Yarattıklarını belirlediği bir programa uygun olarak, birtakım hedeflere götüren. Tekâmülü programlayıp yöneten.) Mevlamızsın, (Koruyup gözeten, destek neren, Sevdiklerinin her hal ve şartta yanında bulunan) Velimizsin. (Dost, yardımcı, destek veren. Kendisine inananların en güvenilir dost olarak yalnız kendisini kabul etmelerini isteyen) Bizi müslüman olarak yaşat, müslüman olarak canımızı al ve sevdiğin barışsever, sıddık, salih kullarının arasına kat.

Dertlilerimize deva, borçlularımıza eda, hastalarımıza da hayırlısıyla şifalar; aşsızlarımıza aş, işsizlerimize iş, evsizlerimize ev, eşsizlerimize müslüman bir eş nasip eyle hayırlısıyla…

Kazancımızı, rızkımızı helalinden bol ve bereketli eyle hayırlısıyla…

Ve hayırlısıyla , veremeyeceğimiz sınavlarla bizleri sınama Allah’ım.

Aklımıza gelen – gelmeyen, bilip – bilmediğimiz, maddi – manevi her türlü şerden, kötülükten, ,kazadan beladan, darda zorda sıkıntıda kalmaktan, üzüntüden, tasadan, acıdan, azaptan, cehennem ateşinden dünyada da ahirette de hakkımızda hayırlısı ile bizleri uzak eyle, emin eyle, güvende eyle.

Ve bizlere hakkımızda hayırlı olanın en hayırlısı ile dünyada da ahirette de iyilikler, güzellikler, hoşnutluklar, esenlikler, kurtuluşlar, bağışlanma ve gözaydınlıkları nasip eyle. ……………..

Estağfurullah, Estağfurullah, Estağfurullah, ………….

 Hamdolsun sana Âlemlerin Rabbi olan yüce Allah’ım.  Senden başka ilah yoktur. Sen Kafi (Hem kendisine hem de yarattıklarına yeten. Kullarının her türlü istek ve ihtiyaçlarına, araya başkası girmeksizin cevap veren. ) ve Karib’sin (Çok yakında olan. Kullarına şah damarından daha yakın olan.Yakarış ve çağrıları duymada hiçbir aracıya, alete gerek bırakmayan. )

 Allah’ım sen bize yetersin. Ne güzel Mevla’mızsın,  ne güzel Vekil’imizsin (Gücü ve yönetimi kullanan. Kendisine teslim olanlara vekâlet eden. Son söz ve yetkiyi elinde bulunduran. ) ne güzel yardım edenimizsin. Sen her şeye gücün yetensin. Dualarımızı kabul buyur ya Rabbilâlemin. Âmin.”

F.                 ANNE VE BABA DUASI, ALLAH'IN İZNİYLE ÇOCUKLARI İÇİN EN GÜVENİLİR SİGORTADIR.

Her şeyi işiten, gören, bilen, her şeye gücü yeten ve duaları kabul eden yüce Allah, hepimizin hayır dualarımızı, hakkımızda hayırlı olanların en hayırlısı ile kabul buyursun. İnşallah.

26 Temmuz 2020 / ANKARA

Selam…

 

T.C. / M. Kemal Adal 

adalkemal1@gmail.com

https://kemaladal.blogspot.com.tr/


İNDİRME BAĞLANTILARIM

 İNDİRME BAĞLANTILARIM (İNDİRMEK İSTEDİĞİNİZİ TIKLAYIP İNDİREBİLİRSİNİZ)


Tümünü oynat

Diyanet Ok Takipli Hatim

kuran dinle, ok takipli hatim, diyanet mukabele, diyanet ok takipli kuran, kuranı kerim diyanet, diyanet hatim, mukabele diyanet, ok takipli mukabele, ok takipli kuran, ok takipli kur'an-ı kerim, ok takipli cüz, ok takipli kuran hatmi, mukabele dinle, mukabele hatim, mukabele oklu takip, mukabele ramazan, mukabele takipli kuran, mukabele takip et, hatim dinle, hatim full, hatim-i şerif, hatim kuran, hatim mukabele, hatim okumak, kuran oku, hatim takipli, kuran hatim, kuran ı kerim dinle, kuran, cüz, mukabele, kuranı kerim sureleri, hatim, kuranı kerim hatim,

10 Ocak 2016 Pazar

KURAN’I VE ATATÜRK’Ü ANLAMAK



İnanç / itikat, insanların kişisel seçim, tercih ve sorumluluğu; eylemleriyle beraber Dünya hayatındaki sınavıdır.

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İSTEDİĞİNİZDE AŞAĞIDEKİ LİNKİ TIKLAYINIZ:



Selam...

​ T.C. / M. Kemal Adal 

9 Nisan 2023 Pazar

ATATÜRK'Ü OKUYABİLMEK

Her zaman güncel bir Prof. Yaşar Nuri Öztürk yazısı (Allah rahmet eylesin) 

M. Kemal Adal

Atatürk'ü okuyabilmek

Yaşar Nuri ÖZTÜRK

Kuran'ı okuyup anlamadan Müslüman olmaya kalkmak iddia ve alışkanlığımızın yarattığı zihniyet bozukluğu,   birçok konuda işi sloganla kotarma hastalığına tutulmamıza yol açmıştır. 

Bu bozukluğun belirginleştiği alanların başında, Mustafa Kemal Atatürk'ün ‘‘Nutuk''unu okumadan ‘‘Atatürkçü'' olmaya kalkmak gelmektedir.

Kuran'ı okumadan Müslümanlık, Nutuk'u okumadan Atatürkçülük, öyle mi?.. 

Peki sonuç? Sonuç şu: Başına Arap takkesi geçirirsen dindar, yakana Atatürk rozeti takarsan Atatürkçü olursun! Ne güzel, ne ucuz, ne keyifli, değil mi?

İlkin öyle görüldü, ama sonradan anlaşıldı ki bu iki ucuzculuk ülkemizin felaket tablolarına vücut veren bir gaflet ve aldanışın ta kendisidir.

Fikir ve iman mücadelemin tarih ve millet önünde tescil edilmiş çilesinin bana verdiği yetkiyle şunu söylemek hakkına sahip bulunuyorum: ‘‘Kuran'daki İslam'' kitabımla milyonlara Kuran'ı okuyup anlamanın gereğini öğrettiğim gibi, ‘‘Yeniden Yapılanmak'' kitabımla da Atatürk'ü okumanın gereğini gösterdim. Ülkedeki sıkıntıları aşmada bu ikisinin kaçınılmazlığını anlamak için, Atatürk'e sövenlerle ‘‘din adına Kuran'dan rahatsız olanlar''ın aynı odaklar olduğuna dikkat etmek yeterlidir.

Ne dedik, ‘‘Yeniden Yapılanmak''ta? Şunu: Cumhuriyeti kuran irade, imparatorluğu içinden kemirerek yıkan hurafenin (namı diğer Kuran dışı dincilik) tabelalarını devirdikten sonra en güzel dinin esasını kitleye tanıtmanın ilk ve en önemli adımını hayranlık verici bir basiret ve dirayetle atmıştır. O adım, çağın en büyük müfessiri Elmalılı'ya TBMM'nin karar ve isteğiyle hazırlatılan Kuran tercüme ve tefsiridir. Yani dokuz ciltlik o aşılamamış Elmalılı Tefsiri.

Atatürk; hep görmezlikten gelinen, ama temel çözümün hareket noktası olan bu icraatında, sadece aklının değil, gönlünün de işin içinde olduğunu vurgulamak için Tefsir'in finansmanına bizzat katkıda bulunmuştur.

Bu bilinmeli ve altı sürekli çizilmeliydi. Yapılmamıştır. Şu da bilinmelidir: 1990'ların, otuza yakın ilahiyat fakültesinin yer aldığı Türkiye'sinde, İslam konusunun her seviyede en güvenilir, en değerli başvuru kaynağı hâlâ Elmalılı Tefsiri'dir. Elli yılı aşkın bir süredir amansız bir din sömürüsüyle ülkenin anasını ağlatan politikalar ve engizisyona taş çıkartma noktasına gelen din ticareti, sövüp durdukları devir ve kişilerin vücuda getirdiği o dokuz ciltlik eserin değil yerine, yanına bile koyabileceğimiz bir şey henüz üretememişlerdir.

Atatürk, Cumhuriyet ve bunlara bağlı tartışmalar alanının en hayati mesajı, tarihsel bir belge halinde, işte budur. Gerisi boş laf.

İşte bunu söyledik, ‘‘Yeniden Yapılanmak''ta ve Kuran'daki İslam'ın milyonlardan oluşan iman çocukları bunu fark ettiler. Bu imanın evlatlarından Nejdet Mete'nin mektubundan birkaç satır okuyalım:

‘‘İnsanın, hayatını, düşünerek, Allah'a hesap vereceğini bilerek ve yalnız O'ndan yardım dileyerek düzenlemesi gerekiyor. Bu nokta, serbest inancı teminat altına alan laikliğin de, demokratik düzenin de esasıdır. Bu nokta, Kuran'ın Türkçe meal ve tefsirini büyük alim Elmalılı Hamdi'ye yaptıran ve eseri şahsen finanse eden Atatürk'ün, düşüncelerini Kuran'dan kaynaklandırdığını da düşündürmektedir. Anlaşılan, Atatürk durumu değerlendirmiş, ortamı müsait bulmadığı için konuyu Kuran kaynaklı olarak tartışmaya açmamıştır.''

‘‘Bizce, gerçek Atatürkçülük kavramında, Kuran-ı Kerim'in bilimsel olarak çok iyi anlaşılması ve böylece inanılması gerektiği saklıdır.''

‘‘Kuran, inanarak yararlı iş yapmaya yönelik her türlü ilim, eğitim ve faaliyeti esas ibadetler arasında göstermektedir. Bu demektir ki, inanarak yararlı iş yapmaya yönelik tüm faaliyetler ‘‘din eğitimi''nin ta kendisidir. ‘‘Dini eğitim'' diye soyutlanmış bir kavramı Müslümanlığa mal etmek yanlıştır. 

Çocuklarımıza, Kuran'ın anlamının (Türkçe mealinin) özellikle sık sık tekrarlanan çalışma ve yararlı iş yapmaya (salih  amel) yönelik emirlerin öğretilmesi kaçınılmazdır. 

Yönetici ve politikacıların ‘din’ adı altında bazı konular yerine doğrudan doğruya Kuran'ın okutulması konusunda gerekeni söylemekten kaçınmaları, hurafeci din istismarcılarını cesaretlendirmekte ve ülkenin zamanı boşa harcanmaktadır.''

RESUL KUR’AN’IN, KUR’AN TEFSİRİ HAKKINDA ÖZET BİLGİ


İLK YAYIN TARİHİ: 20 Ocak 2016 Çarşamba

RESUL KUR'AN'IN KUR'AN TEFSİRİNE GİRİŞ VE ÖNSÖZ



RESUL KUR’AN’IN, KUR’AN TEFSİRİ

GİRİŞ

KUR'AN'I OKUDUĞUN ZAMAN, O KOVULUP TAŞLANMIŞ ŞEYTANDAN ALLAH'A SIĞIN!

ÖNSÖZ

A. RESUL KUR’AN’IN, KUR’AN TEFSİRİ: E KİTAP’I NİÇİN DERLENMİŞTİR?

B. RESUL KUR’AN’IN, KUR’AN TEFSİR E KİTABIN İÇERİĞİ VE AMACI HAKKINDA:

          1. RESUL KUR’AN’IN, KUR’AN TEFSİRİ E-KİTAP (MKA),  TÜRKÇE MUKAYESELİ / KARŞILAŞTIRMALI VE AÇIKLAMALI MEAL VE YORUMLARDAN OLUŞAN, ÖZGÜN BİR DERLEMEDİR.

          2. AYETLERİN ALTINDAKİ DİP NOTLAR, RESUL KUR’AN’IN KURAN TEFSİRİDİR.

          3. KUR’AN'IN ANLAŞILMASI İÇİN KUR’AN’IN DIŞINDA AYRICA TEFSİR, HADİS, İLMİHAL ... VS. KİTAPLARINA İHTİYAÇ YOKTUR.

          4. RESUL KUR’AN’NIN KUR’AN TEFSİRİ OLAN DİP NOTLARIN ALTINDAKİ İLAVE DİP NOTLAR, KUR’AN’DAKİ DİN İLE UYDURULAN DİN ARASINDAKİ O KONUDAKİ FARKIN SERGİLENMESİ İÇİNDİR.

          5. RESUL KUR’AN’IN, KUR’AN TEFSİRİ E KİTABIN AMACI,

C. RESUL KUR’AN’IN, KUR’AN TEFSİRİ E KİTABIN BAŞINDAKİ İÇİNDEKİLER LİSTESİ HAKKINDA:

D. KURANDAKİ İSLAM'DA RUHBAN SINIFI VE RUHBANLIK MÜESSESESİ HAKKINDA:

E. UYARI:

F. SONUÇ OLARAK RESUL KUR'AN'IN KUR'AN TEFSİRİ -E KİTAP (MKA) HAKKINDA:

GİRİŞ

KUR'AN'I OKUDUĞUN ZAMAN, O KOVULUP TAŞLANMIŞ ŞEYTANDAN ALLAH'A SIĞIN!


[16. sure (NAHL) 98. ayet (Resmi: 16/İniş:70/Alfabetik:75)]

Euzü billahi mineş şeytanir racîm:  Kovulmuş - Taşlanmış Şeytandan Allah'a Sığınırız. (16/98)
[  *16/98: Neden bu emir Kuran'ın veya her surenin başına konmamış? Yoksa bu emir sözel değil zihinsel bir eylemi amaçladığı için mi?]
Bismillahirrahmanirrahîm:  Rahman ve Rahim olan Allah'ın Adıyla (1/1)

ÖNSÖZ


A. RESUL KUR’AN’IN, KUR’AN TEFSİRİ: E KİTAP’I NİÇİN DERLENMİŞTİR?

1. Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı, Samimi bir Kur’an Mümini ve Bilinçli bir Atatürk sevdalısıyım.

Vatanım Türkiye’de,  Atatürk’ün her yaştaki Türk İstikbalinin Evladına / Türk Gençliğine emanet ettiği, “Türk İstiklalini ve Türkiye Cumhuriyetini”,  kendi emellerince yeniden şekillendirerek, “saltanat” sürmek isteyen,  Kur’an’daki İslam Dini, Türk Milleti ve Türkiye Cumhuriyeti düşmanları ile TC. Devletinin çatısı altında bir arada yaşamaktayım.

Bunların, Yalnız ve ancak Allah’a özgülenmesi gereken Dini,  şahsi ve veya örgütlü beklentilerine alet ederek ve halkı “Allah İle Aldatarak” sömürdüklerinin ve kendilerine yandaş edindikleriyle gün geçtikçe çoğaldıklarının yaşayan şahidiyim.
2. Dünya coğrafyasında ve ülkemizde,  çeşitli ve farklı çevrelerce oy, siyasi itibar, toplum içinde imtiyazlı / ayrıcalıklı konum, ekonomik çıkar / getiri, uygun sömürü ortamı vs. birçok süfli (aşağı, aşağılık, bayağı, adi) kişisel ve veya örgütsel kazanım için, “Din” uydurarak veya uydurulan dini kullanılarak Din istismarı, sistematik (düzenli) olarak yapılmaktadır.
3. Ne yazık ki, Allah’a Eş / ortak koşmak (şirk) olan bu tutum ve davranış, egosunu, tamah ve hırsını kendisine put yapan zihniyet sahiplerinin ”dünyevi” beklentilerine fazlasıyla katkı sağlamaktadır ama onlarla birlikte izleyenlerini de,  özünde “zulüm” olan aynı vebalin (günahın) içine sürüklemektedir.
4. Laik düzen içinde, Din İstismarını yapan, Allah ile Aldatanların yöntemi, birçok icraatlarına onay vermediğini bildikleri Kur’an’daki İslam dini yerine;  Kur’an Mesajını çarpıtıp saptıran, Kur’an dışı kaynaklarla desteklenmiş “uydurulan dini” yaymak, uygulamak ve icraatlarının doğruluğuna, iyiliğine ve güzelliğine “uydurulan dinin iman ve uygulama esaslarını” delil göstermektir.
Dinci Yobazın da Dinsiz yobazın da yaptığı budur.
5. Bilinçli Dindarlar ile Samimi Vatanseverlerin, bu konuda halk çoğunluğunu irşad (aydınlatma) ve uyarma çaba ve yöntemlerinin yeterli olmadığı da ortadadır. 
Bu yetersizliğin en önemli sebeplerinden birisi, “Bataklığı kurutmak yerine,  kan emdikçe tek tek sivrisineklerle uğraşmaktır.”

Olumsuz / zararlı anlayışın, olayın doğmasını,  kaynağından çıkmadan toptan önlemek (öncelikle aslını bilmek ve öğrenmek, var olan müşterekte birleşmek) yerine, Toplumda her bir olumsuz / zararlı tutum, davranış ve olay çıktığında bunlar (aslında olmayan uydurmalara dayalı uygulamalar), münferit olarak düzeltilmeye (müeyyideye / yaptırıma bağlanarak, zoraki engellenmeye)  çalışılmaktadır.

Zihniyetler arası, müşterek algı ve anlayışlar dikkate alınmadan, bunların birleştiriciliği ötelenerek, “teorisi” olmayan “pratik” yapılmaktadır.

Stratejisi (Önceden belirlenen bir amaca ulaşmak için tutulan yolu) olmayan ve veya Stratejisine uymayan taktikler (yöntemler) uygulanmaktadır.

 Haliyle başarısızlığa paralel olarak “Allah ile aldatan” Dinci ve Dinsiz yobazlara da toplum değerlerini “yozlaştırma” ve “sömürme” yolları açılmakta, zalimin zulmüne istenmeden de olsa ortak olunmakta ve destek verilmektedir.
Bu uygulama stratejisi kesinlikle eksik ve yetersizdir.
6. “Allah ile Aldatmayı” önlemenin en kestirme ve doğru yolu, “kan emen sivrisineklerin ürediği”, “uydurulan din bataklığını”, insanlara gösterebilmek ve “Kur’an’daki din” ile de Zalimin batıl (doğru ve haklı olmayan / çürük, temelsiz, asılsız / geçersiz) delilerini çürütmektir.
Bu sağlandığında, Halk çoğunluğu, Hak ile batılı/ İyi ile kötüyü / güzel ile çirkini, aldanmadan sorgulayabilecek ve kandırılmamış- şartlanmamış özgür iradesi ile seçim ve tercih yapabilecektir. Allah İle Aldatanların  (Dinci ve Dinsiz Yobazın ve Dini kötü amaçlı kullanan Siyasetçinin), yandaş desteği de azalacaktır.
7. Kur’an’ daki mesaja (ayetlere) göre, Allah’tan başka Hâdi (Hidayete erdiren / doğruya kılavuzlayıp, erdiren) yoktur. Peygamberlerin bile kendileri çok isteseler de Allah’ dilemedikçe, hiç kimseye ne bir yarar ve ne de bir zarar verebilirler ve kimseyi hidayete erdiremez. Sadece bir duyurucu, uyarıcı ve müjdecidirler. Allah hükmüne ve yetkilerine kimseyi ortak etmez.
Hz. Muhammed peygamber de dâhil hiçbir insan, kimseyi hidayete erdiremez, kurtuluşa / doğru yola vardıramaz (28 /56: “Şu bir gerçek ki, sen istediğin kişiyi doğru yola iletemezsin. Ama Allah, dilediğine kılavuzluk eder. Hidayete erecekleri O daha iyi bilir”.ancak, elbette Hz. Muhammed dâhil her mümin,  Allah tarafından belirlenen “doğru yola” kılavuzluk edebilir.
Bir başka deyişle, dini ve hidayeti belirleyen Allah olup, bize düşen onun tebliğidir /duyurmaktır. Hz. Muhammed peygamberi veya bir başka insanı (Şeyhi / Şıhı /  Hacıyı / Hocayı / Evliyayı / bir başka mümini) ayrı bir hidayet kaynağı haline getirmek şirktir ve yanlış olan budur.
Sadece ve ancak Allah’ın erdirebileceği hidayette, Allah’ın vereceği hükme ortaklığa teşebbüs (niyet) ile bir kişiyi  “Müslüman” yapabileceğine inanmak ve bu gücü kendinde görerek bunun için (velev ki zor kullanmadan) uğraşmak, kesinlikle şirktir. Bu konuda sadece bildirim / duyuru / açıklama / bilgilendirmeye /tutum ve davranış ile özendirmeye yetki ve sorumluluk verilmiştir.
Hele bu maksatla zor kullanmak, o konuda kendini Allah’a eş / ortak koşmanın ta kendisidir. Çünkü: Allah’ın (rızasının neye olduğunu ve kişinin sorumluluğunu bildirerek) sonuçta kişinin seçim ve tercihine bıraktığı bir alanda (İman), bir başka kişinin o kişiyi engellemesi, zor kullanması, Allah’ın kendisine verdiği özgür irade ve kesb ( yapıp edebilme ile kazanım) gücünü doğrudan Allah’a karşı kullanması anlamı taşır ki, bu tartışmasız katmerli şirktir.
Bunları yapanlar, vazgeçip tövbe edip, doğruya yönelmedikçe Allah’ın affetmediğini bildirdiği tek ve çok büyük bir suçu/ günahı işlemekte olan zalimlerdir.
Kur’an Baştan sona, her türlü zulme, zalime ve zalime destek olmaya, zulüm karşısında sessiz / pasif kalmaya karşıdır. İnsanlara bu konuda sorumluluk yükler.
8. Kur’an’dan ve veya anadile çevirisinden bunları öğrenip bilen hiçbir Kur’an İnananı, bir mümin olarak, inanmayan bir kişinin inancıyla ilgili olarak  (kendisine doğrudan bir zarar vermediği sürece) icabında (öğüt fayda sağlayacaksa) duyurup açıklamanın dışında, hiçbir şekilde bir müdahale ve yaptırım uygulamaz, uygulayamaz. Çünkü bu inancı / imanı ile uyuşmaz.
 İnananların böyle yaptıklarında bu dünyadaki eylemi / işi / ameli, bu imanı (anlayıp kabulü ) sebebiyle ahirette de boşa gitmez. İnanmayanların da bu konuyla ilgili olarak bu dünyada gördüğü zulüm ve şikâyetleri de ortadan kalkar.
Böylece Kur’an’a fatura edilen “uydurulan dinin” tüm eleştiriyi ve olumsuz değerlendirmeyi hak eden saptırma yolları tıkanır. Din duru- arı hale gelince (Kitaptaki özüne dönünce) inansın inanmasın o toplumun tamamı Dünyada barış ve esenliğe kavuşur
Bunun olumlu kazanımı / getirisi,  Dünyada inansın veya inanmasın herkese, Ahirette ise sadece inananlaradır.
9. Bu sebeple Kur’an mesajının inansın inanmasın, insanlar tarafından kulaktan dolma üstünkörü işitmekle değil, Kur’an’dan ve veya anadile çevirilerinden okunup, düşünülerek anlaşılıp bilinmesinde, toplum ve kişiler için büyük dünyevi yararlar vardırBunun yanında okuyanın, inanıp uyması halinde ilave olarak Ahiret âleminde de yararınadır.
10. Kur’an’ın bütüncül mesajı içinde, Barış ve esenliğe (Dünya ve Ahiret mutluluğuna) ulaşan yola açılan kapı, Allah’a kulluk / ibadet etmenin ve Allah’tan başka İlahları ret etmenin (şirke düşmemenin, bulaşmamanın)  “gerçek manasını”,  SÜNNETULLAH’I (Allah’ın yol, yöntem ve yasalarını), öğrenip, bilmek ve onaylamaktır. (İman).
 Allah’ın verdiği ve gösterdiği ile doğrudan / bizatihi Kur’an’dan ve veya anadile çevirilerinden öğrenip bilen insanların oluşturduğu bir toplum, fırkalara ayrışıp bölünmekten kaçınır.  
Öyle bir toplumda, Uygulamayı (amellerini/ işlerini /eylemlerini) böyle yapan ve toplumdaki emir ve hüküm sahiplerinin işlerini, oluşu, eylemleri böyle sorgulayan inananlar (İman sahibi müminler) ile inanmayan (vahyi kalben kabul etmeyen / imanı olmayan) ve fakat Dini ve Siyasal- Toplumsal sistemi sorgulayan/ eleştirenler arasında,  dünyevi konularda sağlam bir uzlaşma sağlanabilir.
İman konuları dışında, evrensel değerlerde ve Toplum için yararlı, iyi,  güzel, iş, eylem, amel, tutum ve davranışlarda anlayış, algılama, farkı ve toplumsal çatışma konuları en aza iner.
11. Bu bağlamda bu derleme, Hakkın rızasını kazanmak için, halka hizmet amacıyla, halkın yararına, insanlara seçim ve tercihine göre kullanabilecekleri bir imkânın sunumu olması umut ve dileğiyle ve bu Allah’tan niyaz edilerek hazırlanmıştır.
Sadece ve ancak Allah’a kulluk / ibadet (Allah için iş yapıp değer üretmek) ve günümüzdeki yaygın Şirki / Din İstismarını, Allahın izniyle / dilemesiyle engelleyebilmek için yapılmıştır.
Hüküm yalnız Allah’ındır ve O, hükmüne kimseyi ortak etmez.
Amenna…

B. RESUL KUR’AN’IN, KUR’AN TEFSİR E KİTABIN İÇERİĞİ VE AMACI HAKKINDA:

 1. RESUL KUR’AN’IN, KUR’AN TEFSİRİ E-KİTAP (MKA),  TÜRKÇE MUKAYESELİ / KARŞILAŞTIRMALI VE AÇIKLAMALI MEAL VE YORUMLARDAN OLUŞAN, ÖZGÜN BİR DERLEMEDİR.

Bu E- KİTAP” çalışmasında, sure bütünlüğü içinde ayet- ayet, sırasıyla, Kur’an’ın Arapça orijinal metniKur’an’ın Arapça orijinal metninin Türkçe okunuşu, bu metnin Yaşar Nuri Öztürk ve Muhammed Esed Türkçe çevirileri vardır.
            a. Ayetlerin Türkçe’ye Çevirileri, Yaşar Nuri Öztürk ve Muhammed Esed Kur’an meallerinden alıntılanmış olup, mukayese/ karşılaştırma bu iki çeviri arasında yapılır haldedir.  Kur’an mesajını doğru ve en kolay algılanabilir ve anlaşılabilir kılan, birbirinin çevirisini açıklayan iki çeviri olarak bu iki mealin seçilmesi, kişisel değerlendirme ve tercihimdir. Dileyenler, ihtiyaç duyduklarında,  diledikleri başka meallerle de ayet çevirilerini mukayese/ karşılaştırma yapabilirler /yapmalıdırlar.
            b. Kur’an Mesajının doğru, algılanması ve anlaşılmasını kolaylaştırmak maksadıyla, Surelerde birbirini takip eden ayet ve /veya ayet guruplarının ilgili olduğu  “Alt Konu Başlıkları”, sure metni içinde ilave olarak tarafımdan (mevcut Türkçe Mealler incelenerek ve Hüseyin Atay  mealinin fihristindeki konu başlıkları detaylandırılarak) yazılmış ve yeşil renk vurgusu ile belirlenmiştir.( Bu alt başlıklar bu E- kitabın başındaki içindekiler listesinde – hacmi arttırmamak için- gözükmeyecek şekilde düzenleme yapılmıştır)

 2. AYETLERİN ALTINDAKİ DİP NOTLAR, RESUL KUR’AN’IN KURAN TEFSİRİDİR:

            a. Kur’an Mesajını, konularına bağlı olarak, ayetlerin delilliği ışığında açıklamak  (Tefsir / Yorum) amacıyla, Dipnotlar, ilgili ayetlerin sonuna tarafımdan ilave edilerek, mavi ve sarı renk vurgusu ile belirlenmiştir.
            b. Bu dipnotlar (açıklamalar), ait oldukları konulardaki Kur’an mesajına ulaşmada kolaylık ve çabukluk sağlaması amacıyla bu E- kitabın başındaki içindekiler listesinde gözükecek şekilde tanzim edilmiştir.
             c. Bu dipnotlar (açıklamalar),  ”Konularına göre ayet ve ayet grupları” ile Kur’an’ın kendi mesajını, ayetlerle yine kendisinin açıklamasıdır.
Bu açıklamaların içindeki ayetlerin numaralarının sıralaması, tüm başlıklarda Resmi Mushaf sıralamasına göre yazılmıştır. Ancak, bazı ana konu başlıklarında, altında yapılan Resul Kur’an’ın, Kur’an’ı tefsir ettiği açılamalarda,  “konunun tarihsel gelişimi” ne vurgu yapmak maksadıyla, konuya ait ayetler, özellikle,  nüzul / iniş sırasına göre yazılmıştır.
Resul Kur’an’ın, Kur’an’ı aracısız, doğrudan Allah’tan bunları okuyan kuluna tefsiri / açıklaması, Konularına ait olan Yaşar Nuri Öztürk çevirisi ile yazılan bu ayetler ve ayet gruplarındaki ayetlerin tefekkür edilerek okunup anlaşılmasıdır.
            d. Tefsirdeki Dip not konu gurubundaki ayetlerin konu başlığı ile irtibatlandırılarak yorumlanması “nasip sahipleri” ne bırakılmıştır.
Allah Mesajını anlamanın niceliği ve niteliği / derecesi ve doğruluğu, her insanın kendi algı ve anlayışına /akıl, düşünce, gönül / kalp, idrak ve gayretine; niyet ve maksadına;  inanç, seçim ve tercih; tutum ve davranışına bağlı olarak, kendi nasibincedir.
          e. Resul Kur’an’ın, Kur’an’ı tefsiri  (yukarıda anlatılan haliyle) Allah’ın dosdoğru yoluna açılan bir “kapı”dır. Bu kapıyı açmak ve bu kapıdan “Dosdoğru Yola Girmek” insanların kişisel seçim, tercih ve sorumluluğu olup, aynı zamanda Dünya sınavlarıdır. Çünkü:

Allah, rızasına uyanları o Kitap'la esenlik ve barış yollarına iletir ve onları kendi izniyle karanlıklardan aydınlığa çıkarıp şaşmayan ve sapmayan dosdoğru yola kılavuzlar. (5/16)

Gerçek şu ki, insan için çalışıp didindiğinden başkası yoktur. / ve insana uğrunda çaba gösterdiği dışında bir şey verilmeyecektir; (53/39)

Gerçek şu: Bu Kur'an sana ve toplumuna elbette ki bir hatırlatıcı / bir düşündürücü / bir şeref / bir öğüttür. Bundan sorumlu tutulacaksınız.  (43/44)
                  f.  İstediğiniz çeviriyi okuyabilirsiniz. Gerçeği onaylayanlar, doğru çeviri ile yanlış çeviri arasındaki farkı, Allah vergisi akıllarını kullanarak, karşılaştırıp tartışarak rahatlıkla görebilirler.

KURAN'IN ASIL ÖĞRETMENİ ALLAH'TIR. (55/1-2: 'O Rahman, + Öğretti Kur'an'ı,' )

KUR'AN (VE ÇEVİRİLERİ) HANGİ DİLLE KONUŞURSA KONUŞSUN, TÜM İNSANLIK İÇİN TANRISAL BİR MESAJDIR, BİR ELÇİDİR. 

Bir Arap peygambere 'kusursuz, mükemmel' bir Arapça ile nazil olan Kuran, Rahman tarafından öğretildiği için (55/1-2 ), hangi dille konuşursa konuşsun, tüm insanlık için Tanrısal / İlahi bir mesajdır, bir elçidir. 

 3. KUR’AN'IN ANLAŞILMASI İÇİN KUR’AN’IN DIŞINDA AYRICA TEFSİR, HADİS, İLMİHAL ... VS. KİTAPLARINA İHTİYAÇ YOKTUR.


İnkâr edenler dediler ki: "Kur'an ona toptan, bir kerede indirilseydi ya!" Biz böyle yaptık ki, onunla senin kalbini dayanıklı kılalım. Biz onu parça parça /ayet ayet okuduk. Onlar sana bir mesel getirdikçe, biz sana hakkı ve en güzel yorumu (ahsena tefsir)  getiririz.” (25/32-33)
Görüldüğü gibi kâfirler hep Kuran ile uyarılmışlardır, bu yüzden kâfirlerin itirazları da hep Kuran'a karşıdır.
Yapılması gereken yorumlar da Kuran'ın içindedir. 'En güzel yorum' ifadesinin Arapçası “ahsena tefsir”dir ve 'tefsir' kelimesinin Kuran'da geçtiği tek yer yukarıdaki alıntılanmış ayettir.
Böylece Allah, Kuran'ın tefsirinin en güzel şekilde yine Kuran'la yapılacağının dersini vermektedir.
Oysa Kuran'a eş koşulan birçok hadis de 'Kuran tefsiri' diye satılan kitaplarda geçer. Kuran en güzel yorumu içerirken ayrıca başka yorum kitapları (tefsir kitapları) dinin kaynağı olamaz.
Dinimiz tefsir kitapları olmadan da anlaşılır ve tastamamdır. Sarf (türlü şekillerde açıklama), fussilet (detaylandırma) tipi kelimelerin Kuran için kullanılması da, Kuran'ın hiçbir hadis kitabına, mezhep kitabına, tefsir kitabına ihtiyaç duymaksızın her detayı içerdiğini gösterir.

O Rahman, Öğretti Kur'an'ı,” (55/1-2) “

Onu toplamak ve okumak bize düşer. O halde, biz onu okuduğumuzda, sen onun okunuşunu izle. Sonra onu açıklamak da bizim işimiz olacaktır./ Sonra onu açıklamak da bize düşer.” (75/17-19)
Allah Kuran'ın öğretilmesini de, açıklanmasını da üzerine almıştır. Kuran, kendi kendini açıklar. Kuran'ın bir ayetinde anlaşılması gerekli konu tamamlanmadıysa, başka bir ayetin ilave yapmasıyla, o ayeti açıklamasıyla konu anlaşılır.
Yoksa Kuran'ın, Kuran dışı hadis, tefsir, içtihat başlıklı kitaplara ihtiyacı yoktur. Bu kitaplardan, bu kaynakların gereğinden Kuran hiç bahsetmez.
Kuran, Allah'ın kendisini öğreteceğini, açıklayacağını ve kendi içinde en güzel yorumu (ahsena tefsir) yaptığını söyler.
(Kuran'ın kendi açıklamasına şu konuyu örnek verebiliriz. 1- Fatiha Suresi 4. ayet 'Din gününün sahibidir O' şeklindedir. Din gününün ne olduğunu anlamayan kişiler tüm Kuran'da bu terimi araştırırlar. Bu terimin 15-Hicr Suresi 35. ayet, 26- Şuara Suresi 82. ayet, 37- Saffat Suresi 20. ayet, 38- Sad Suresi 78. ayet, 83- Mutaffifin Suresi 11. ayet ve diğer geçişlerini inceleyenler bu terimin öldükten sonraki yeniden dirileceğimiz günü ifade ettiğini anlarlar. Bu örnekte olduğu gibi din adına anlamamız gereken tüm bilgi Kuran'ın içindedir. Kuran kendi kendini açıklar. Uydurulan Din, Kuran'daki Din E – Kitap )
Bu örnekten hareketle, Resul Kur'an'ın Kur'an Tefsiri olan dip notlarda, yapılan budur.
“Kur’an Mesajında mevcut olan o dip nottaki başlık konusuyla ilgili ayetler” ayet numaraları verilerek yazılmasına ilave olarak, kolaylık ve zaman kazanmaya imkân sağlaması için,  gerekli Kur’an fihrist araştırma ve taraması tarafımdan yapılarak (Yaşar Nuri Öztürk çevirisinden ) bir arada topluca yazılmış ve okurların nasiplerince inceleme ve değerlendirmesine hazır olarak sunulmuştur.

 4. RESUL KUR’AN’NIN KUR’AN TEFSİRİ OLAN DİP NOTLARIN ALTINDAKİ İLAVE DİP NOTLAR, KUR’AN’DAKİ DİN İLE UYDURULAN DİN ARASINDAKİ O KONUDAKİ FARKIN SERGİLENMESİ İÇİNDİR:

               a.Ayetlerin altındaki, Resul Kur’an’ın, Kur’an’ı tefsir ettiği / açıkladığı bu ayet ve ayet gruplarının bazılarının altındaki ilave dipnotlarda, o ayetin konusuyla ilgili bir alt başlık için, değişik kişilerin dip not açıklamaları, yorum ve yazıları, kaynak gösterilerek verilmiş olup, bunlar sadece kaynaktaki şahısları bağlar, okura görmesi ve düşünmesi için, “yol” ların gözüktüğü “pencereler” açar; (yukarıda 2. maddede anlatılan) Resul Kur’an’ın, Kur’an’ı tefsirini bağlamaz.
                      b. Bu ilave Dip notlar (ve altındaki yazılar), Resul Kur’an’ın Kur’an Tefsiri olan “Kur’an’daki Din” ile Sonuçları Kur’an’a fatura edilen, yozlaştırılarak hurafelerle doldurulmuş “Uydurulan Din” arasındaki farklılıkları, Kur’an beyyinelerinin (kesin delillerin)  tanıklığında sergileyen yorumlar ve açıklamalar olduğu için,  çoğunlukla ve özellikle Edip Yüksel - MESAJ Kuran Çevirisi Dipnotlarından ve Uydurulan Din, Kuran'daki Din E – Kitap’tan alıntılanmıştır.

 5. RESUL KUR’AN’IN, KUR’AN TEFSİRİ E KİTABIN AMACI,


Uydurulan dindeki uydurmaları gösterirken, din adına tekelin bir tek Kuran'da olduğunu, Kuran dışında hiçbir kişinin, hiçbir mezhebin, hiçbir şeyhin ve hiçbir uygulamanın ne dine tek bir ilave, ne de dinden tek bir eksiltme yapamayacağını, Dinin yalnız ve ancak Allah’a özgülenmesi gerektiğini ve “Kur’an’daki Din” i, nasip sahiplerine göstermektir.

Doğru olan ve dinin tek kaynağı olan Allah'ın kitabı Kuran'dır. Buradaki fikirlerimiz de ancak Kuran'a uyduğu ölçüde doğrudur.

C. RESUL KUR’AN’IN, KUR’AN TEFSİRİ E KİTABIN BAŞINDAKİ İÇİNDEKİLER LİSTESİ HAKKINDA:

1. Bu E- kitabın başındaki içindekiler listesinde, başka bir yazılı hiçbir Kur’an mealinde bulamayacağınız kadar ayrıntılı olarak,  “Konularına Göre Kur’an Mesajı”nın tamamı için, konu başlıklarına göre ilgili ayet guruplarındaki ayetlerin,  “resmi Kur’an / Mushaf sıralamasına göre sure numaraları ve ayet numaraları”na ulaşmak mümkündür.

Kendi başına “Konularına Göre Kur’an Mesajı Fihristi” olarak da değerlendirilebilir olan “Bu E- kitabın başındaki içindekiler listesi” nin,  bu maksatla özel bir dikkat ve özenle başlangıçta çok iyi incelenmesi, içerik hakkında yol göstereceğinden, önerilir.

Bunun,  “Kur’an Mesajını, Konularına göre Kur’an ayetlerindeni” öğrenmek ve /veya  belli bir konuyu, ayrıntısıyla inceleyip irdelemek isteyen okuyucular için, Kur’an konuları ve mesajına, ulaşma, algılama / anlama ve kavramada büyük kolaylık sağlayacağı düşünülmektedir.
2. Resul Kur'an'ın Kur'an Tefsiri, Yaşar Nuri Öztürk’ün çevirisi ile surelerin Ayet dip notlarının içinde olmak üzere “Konularına göre Kur’an Mesajı”nın tamamını da kapsamaktadır.
3 Bu E- Kitap, bu düzenlemesiyle Referans (başvuru) olarak, her seviyede “Kur’an bilgisi” sahibinin yararlanabileceği, arşivlik doküman nitelik ve içeriliğine sahip olan bir derleme olması ümidiyle ve Allah’ın nasip ettiğince  “nasip sahipleri” nin istifadesine sunulmuştur.

D. KURANDAKİ İSLAM'DA RUHBAN SINIFI VE RUHBANLIK MÜESSESESİ HAKKINDA:

Kurandaki İslam'da Ruhban sınıfı ve ruhbanlık müessesesi yoktur. Bu sebeple, Kur'an mesajı ışığında, diyanetin yorum ve uygulamaların, 'ilim sahibi' herhangi bir müminin yorum ve uygulamalarından farklı üstünlüğü tartışılabilir ama her ikisinin de diğer müminler üzerinde bağlayıcılığı ve sultası (otoritesi) yoktur
Bunlar, Bilgi edinme yollarıdır. Sorumluluğu kendileri üstlense bile, kişilerin sorumluluğunu kaldıramazlar. Nereden edinilirse edinilsin, çeşitli bilgilerden hareketle seçim, tercih ve sorumluluk kişinin bizzat kendindedir.
“Fetva”,  bazı konularda irşad (doğru yolda aydınlatma) amaçlı, şura (danışma) için bir anlam taşır. “Fetva” yı kim veya hangi makam verirse versin, “fetva ya uymak”, Allah katında hesaba çekilişte kişisel sorumluluğu kaldırmaz ve kişiyi kurtarmaz. Fetva sahibine de ilave sorumluluk yükler.
Kur'an'a göre: Allah'ın insana verdikleri (Akıl, idrak, duyular vs) ile ' Allah'a teslim olan herkesin / Müslümanların, Kur'an'ı (Allah'ın indirdiğini), kendinin anlaması ve tefsir etmesi (yorumlaması) gerekir. Bu sebeple,  “Başkaları fetva verse de, sen fetvayı kalbine sor.”
Hiçbir kişi, kurum ve kuruluşun, Allah’ın hak ve hükmüne ortak olarak başka kişilerin “iman” imanlarını yargılayıp, “tekfir” etmeye (Müslüman olduğu bilinen / müslüman olduğunu söyleyen bir kişiyi, inkâr özelliği taşıyan inanç, söz veya davranışından ötürü “kâfir” saymaya ve mürted / dinden çıkan ilan etmeye) hakkı ve yetkisi yoktur.
Elbette kendi irade ve ifadesi ile islamdan ayrılma (irtidad / dinden dönme)olaylarında da kişisel iman / inanç değişikliğini yargılama ve hüküm,  müeyyide (yaptırım) kullanma hakkı da Allah’ındır.
Kişilerin, Allah ve Resulüne de -ki bu ikisi uyulma / itaat bakımından iki ayrı kaynak değildir- anladığınca iman etmesi icap eder. Birileri öyle diyor veya istiyor diye değil…
Bunun beyyineleri / kesin delilleri olan ayetler, çok muhkem (açık ve sağlam) ve kesindir.
İman ve İmana uygun tutum bir davranış konusunda, Hâdi (doğru yola kılavuzlayan, imana erdirici) olan, Sünnetullah (Allah'ın yol ve yasaları) gereğince, insanın seçim ve tercihlerine bağlı olarak, sadece ve ancak Allah'tır. Allah öğretir. Allah mutlak adildir ve hiç kimseden verdiğinden fazlasını istemez. Allah'a ulaşan yollar bu sebeple kulları adedincedir.
Yüzünü Allah'a dönüp de O'na teslim olanlar (Müslümanlar), Kur'an'ı (Arapça bilmeyenler, kendi dillerinde çevirilerini) anlamak için 'oku' duklarında, elbet ki, 'âlim' bildikleri diğer ilim/ bilgi sahibi müminlerin (ruhban değil), yorumlarını / tefsirlerini / açıklamalarını /eserlerini de inceleyebilirler ve doğrusu da bunları da inceleyip değerlendirmeleridir. Öğrenmeleridir.
Ama sonuçta Allah'ın verdikleriyle, samimi olarak kendilerinin o konuda, anlayıp inandığı ve kalbinin tasdik ettiği neyse, onun o konuyla ilgili imanı da imanı odur.
Kur'an'a göre bir kişi: Kalbi tasdik etmeden inandım diyorsa mümin değil, münafıktır / ikiyüzlüdür (Riyakârdır) .
Kur'an'a göre:
Bir kişinin, Kur'an'dan inceleyip değerlendirdiği, kendi anlayışına göre inandığı (kalbinin öyle onayladığı) bir ayeti, mümin veya değil her kim olursa olsun, başka biri / birileri veya herhangi bir dünyevi kurum / kuruluş / teşkilat yetkilisi, o kişinin anladığından (inandığından) başka olarak söyleyebilir.
Bu durumda o kişi, tekrar düşünüp onlar gibi anlayıp, inanmadan (kalben onaylamadan), zaruret hali hariç, her ne sebeple olursa olsun, sadece onların söylemesi nedeniyle diliyle onların inandığı gibi inandığını ifade ederse, işte o zaman, şirke düşmüş / onları Allah'a eş (ortak) tutmuş / onları kendine 'put' yapmış olur.
Bütün bunlar zan ( kişisel kanaate dayalı algılama ve yorum) değildir. Kur'an'da beyyine (kesin kanıt / delil olan) ayetleri vardır. Arayan bulur. Bir bilen 'mümin'e sorarsa gösterilir. Kuran Mümini için bunun aksi muhaldir. (Olmaz. Olamaz. İmkânsızdır).
İnanmak veya inanmamaya karar vermek ve inandığının (kalbinin onayladığının) ne olması gerektiğine gelince: İşte bunda kişisel sorumluluk vardır.

'Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönlün hepsi bundan sorumlu tutulacaktır' 17/36.

'Onlara ayetlerimizi ufuklarda ve öz benliklerinin içinde göstereceğiz. Ta ki, onun hak olduğu kendilerine ayan beyan belli olsun. Kendisinin her şey üzerinde bir tanık oluşu, senin Rabbine yetmez mi?' 41/53.

Allah ve resulünden (zamanımızda Kur'an ve anadile yapılmış çevirilerinden) başka birine uymak, bu kişisel sorumluluğu kaldırmaz. İşte bu, insanların dünya hayatındaki sınavının en önemli kısmıdır.
Her kişi böyle veya farklı inanır veya inanmaz. Bu doğrudur. Gerçek ise, nasıl inanırsa inansın veya inanmasın hiç kimsenin, bunun aksine olan, Kur'an'dan bir beyyine (kesin kanıt) gösteremeyecek olduğudur
İşte bunun içindir ki, İMAN Allah'la kul arasındadır ve Kur'an' da:'Hüküm yalnız Allah'ındır. Allah, hükmüne kimseyi ortak etmez' buyrulmuştur.

'Allah'a inanıp O'na sarılanları O, kendisinden bir rahmetin ve lütfun içine sokacak ve onları kendisine ulaşan dosdoğru bir yola kılavuzlayacaktır.' 4/175.

E. UYARI:


''KUR'AN'IN BÜTÜNÜNÜ BİLMEDEN BİR KISMINI, BİR AYETİNİ İHMAL EDEREK DE DİĞER AYETLERİNİ DOĞRU ANLAYAMAYIZ.''

VE

''KUR'AN'A NİSPET ETTİĞİMİZ SINIRLI ANLAYIŞIMIZ VEYA KUR'AN'DAN ANLADIĞIMIZ, KUR'AN'IN MUTLAK MANASI VE HÜKMÜ OLARAK GÖSTERİLEMEZ.'' -MKA


F. SONUÇ OLARAK RESUL KUR'AN'IN KUR'AN TEFSİRİ -E KİTAP (MKA) HAKKINDA:

 1. Resul Kur'an'ın Kur'an Tefsiri -E Kitap (MKA):
            a. Kur'an'daki İslam’ın bir algılanış yorumudur.  
            b. Aynı zamanda içeriliği itibariyle; Günümüzün Din (İslam) uygulamalarına bakarak, İnsanların anlayış, seçim ve tercihleri sonucu oluşturduğu "batıl / yanlış / kötü" sonuç, gidiş ve eylemlerinin faturasını Kur'an'a çıkaranlara bir cevaptır.
            c.  Kur'an'da olmayan, Kuran'ın öngörmediği, Kur'an'ın öğütlemediği, Kur'an'ın onaylamadığı "İnanç, tutum ve davranışları," Kur'an'a atıf / gönderme yaparak ve Kur'an'a yükleyerek "İslam"ı algılayanlara bir reddiyedir.
            d. Kur'an'ı "gereğince okumayan" tüm kişilerin, Kur’an’daki Din ve uydurulan din hakkında, tutum ve eleştirilerine ait, tatminkâr cevapları bulabilecekleri Resul Kur’an’ın (Kur’an’ın anadile çevirilerinin) Kur’an’ı tefsir ettiği / açıklayıp, anlattığı ve ilave dipnotlardaki değişik / farklı kişisel not ve yazılar ile de “uydurulan dinin”  çürütülüp yıkıldığı ana başvuru kaynağıdır.

 2. Kur'an'daki İslam'ı, önyargısız, dikkat ve özenle değerlendirenlerin, "gerçek" ile kendi "doğru"su arasında fark gördüğünde, İnananlardan (Mümin) ise kendi "doğru" sunu "gerçek" ile örtüştürecek şekilde, tutum ve davranış değişikliğine gitmesi icap eder. Çünkü: Kur'an'a göre Mümin'in özelliği, Özü sözü bir ve davranışlarıyla uyumlu olmasıdır.

Bu sebeple sonuç olarak, Resul Kur'an'ın Kur'an Tefsiri ile kişilerin kendilerinin önceden bildiği Kur’an’ mesajını karşılaştırıp tekrar değerlendirmek; okuyup, gördüğü  “Ayetler” i kendi akıl ve gönülleri / kalpleri ile yorumlamak, insanların kendi kişisel seçim, tercih ve sorumluluğundadır.

 3. Günümüz toplumunda uzlaşma ve barışın sağlanması amacıyla, Din'e yamanan "afyon" ve "gericilik" nitelemelinin çürütülmesi ve Din'e konulan çekince ve engellemelerin kalkması ve Din'in kendi mecrasına döndürülebilmesi için, fert ve toplum olarak, Kur'an'ın ve "Kur'an yeter" ifadesinin "gerçek" anlamının, "doğru" anlaşılması, kesinlikle gereklidir.

Bu,  öncelikli olarak giderilmesi icap eden sosyolojik (toplum bilimsel) bir ihtiyaçtır.
   
Kitabın, Allah'ın izniyle, bu ihtiyacın karşılanmasında bir nebze katkı sağlaması umuduyla…

Dilediğini / dileyeni, dilediğince nasiplendirmesi niyazımla, Âlemlerin rabbi Allah'a Hamdolsun.

"Kim güzel bir işe aracı olursa ondan ona bir pay vardır. Kim kötü bir şeye aracı olursa ondan da ona bir pay vardır. Allah her şeye, herkese gıda ulaştırır, Mukît'tir." (4/85.)

Allah, her şeyi İşitip, Görüp Bilendir.

M. Kemal Adal
adalkemal1@gmail.com                                   
16 Ağustos 2014/ İZMİR


HAK / DOĞRU YOL REHBERİ
İŞİT, GÖR;
OKU, DÜŞÜN;
SEÇME VE TERCİH SENİN.
KİM NE DERSE DESİN, KİME NE DERSEN DE;
ANLADIĞIN NE İSE, İNANDIĞIN DA ODUR.
M. KEMAL ADAL


DİP NOT: 
VAY BİZİM HALLERİMİZE!:::


SOKAK KONUŞUYOR:
AYET, FARZ, SÜNNET....

https://www.youtube.com/watch?v=_6PfQUepHoU