1. RESUL KUR’AN’IN, KUR’AN TEFSİRİ E-KİTAP (MKA), TÜRKÇE MUKAYESELİ / KARŞILAŞTIRMALI VE
AÇIKLAMALI MEAL VE YORUMLARDAN OLUŞAN, ÖZGÜN BİR DERLEMEDİR.
2. AYETLERİN ALTINDAKİ DİP NOTLAR, RESUL KUR’AN’IN
KURAN TEFSİRİDİR.
3. KUR’AN'IN ANLAŞILMASI İÇİN
KUR’AN’IN DIŞINDA AYRICA TEFSİR, HADİS, İLMİHAL ... VS. KİTAPLARINA İHTİYAÇ
YOKTUR.
4. RESUL KUR’AN’NIN KUR’AN TEFSİRİ OLAN DİP NOTLARIN
ALTINDAKİ İLAVE DİP NOTLAR, KUR’AN’DAKİ DİN İLE UYDURULAN DİN ARASINDAKİ O
KONUDAKİ FARKIN SERGİLENMESİ İÇİNDİR.
GİRİŞ
KUR'AN'I OKUDUĞUN ZAMAN, O KOVULUP TAŞLANMIŞ ŞEYTANDAN
ALLAH'A SIĞIN!
[16. sure (NAHL) 98. ayet (Resmi: 16/İniş:70/Alfabetik:75)]
Euzü billahi mineş şeytanir racîm: Kovulmuş - Taşlanmış Şeytandan Allah'a Sığınırız. (16/98)
[ *16/98: Neden bu emir Kuran'ın veya her surenin başına konmamış? Yoksa
bu emir sözel değil zihinsel bir eylemi amaçladığı için mi?]
Bismillahirrahmanirrahîm: Rahman ve Rahim olan Allah'ın Adıyla (1/1)
ÖNSÖZ
A. RESUL KUR’AN’IN,
KUR’AN TEFSİRİ: E KİTAP’I NİÇİN DERLENMİŞTİR?
1. Türkiye
Cumhuriyeti Vatandaşı, Samimi bir Kur’an Mümini ve Bilinçli bir Atatürk
sevdalısıyım.
Vatanım Türkiye’de, Atatürk’ün
her yaştaki Türk İstikbalinin Evladına / Türk Gençliğine emanet ettiği, “Türk
İstiklalini ve Türkiye Cumhuriyetini”, kendi emellerince yeniden şekillendirerek,
“saltanat” sürmek isteyen, Kur’an’daki İslam Dini, Türk Milleti ve Türkiye Cumhuriyeti
düşmanları ile TC. Devletinin çatısı altında bir arada yaşamaktayım.
Bunların, Yalnız ve ancak Allah’a özgülenmesi gereken Dini, şahsi ve veya örgütlü beklentilerine alet
ederek ve halkı “Allah İle Aldatarak” sömürdüklerinin ve kendilerine yandaş
edindikleriyle gün geçtikçe çoğaldıklarının yaşayan şahidiyim.
2. Dünya coğrafyasında ve ülkemizde,
çeşitli ve farklı çevrelerce oy, siyasi
itibar, toplum içinde imtiyazlı / ayrıcalıklı konum, ekonomik çıkar / getiri,
uygun sömürü ortamı vs. birçok süfli (aşağı, aşağılık, bayağı, adi) kişisel ve veya örgütsel kazanım
için, “Din” uydurarak veya uydurulan dini kullanılarak Din
istismarı, sistematik (düzenli) olarak yapılmaktadır.
3. Ne yazık ki, Allah’a Eş / ortak koşmak
(şirk) olan bu tutum ve davranış, egosunu, tamah ve hırsını kendisine
put yapan zihniyet sahiplerinin ”dünyevi” beklentilerine fazlasıyla katkı
sağlamaktadır ama onlarla birlikte izleyenlerini de, özünde “zulüm” olan aynı vebalin (günahın)
içine sürüklemektedir.
4. Laik düzen içinde, Din İstismarını
yapan, Allah ile Aldatanların yöntemi, birçok icraatlarına onay
vermediğini bildikleri Kur’an’daki İslam dini yerine; Kur’an Mesajını
çarpıtıp saptıran, Kur’an dışı kaynaklarla desteklenmiş “uydurulan dini”
yaymak, uygulamak ve icraatlarının doğruluğuna, iyiliğine ve güzelliğine “uydurulan
dinin iman ve uygulama esaslarını” delil göstermektir.
Dinci Yobazın da
Dinsiz yobazın da yaptığı budur.
5. Bilinçli Dindarlar ile
Samimi Vatanseverlerin, bu konuda halk çoğunluğunu irşad (aydınlatma) ve uyarma
çaba ve yöntemlerinin yeterli olmadığı da ortadadır.
Bu yetersizliğin en önemli
sebeplerinden birisi, “Bataklığı kurutmak yerine, kan emdikçe tek tek sivrisineklerle
uğraşmaktır.”
Olumsuz / zararlı anlayışın, olayın doğmasını, kaynağından çıkmadan toptan önlemek (öncelikle aslını bilmek ve
öğrenmek, var olan müşterekte birleşmek) yerine,
Toplumda her bir olumsuz / zararlı tutum, davranış ve olay çıktığında bunlar
(aslında olmayan uydurmalara dayalı uygulamalar), münferit
olarak düzeltilmeye (müeyyideye / yaptırıma bağlanarak, zoraki
engellenmeye) çalışılmaktadır.
Zihniyetler arası,
müşterek algı ve anlayışlar dikkate alınmadan, bunların birleştiriciliği
ötelenerek, “teorisi” olmayan “pratik” yapılmaktadır.
Stratejisi
(Önceden belirlenen bir
amaca ulaşmak için tutulan yolu) olmayan ve veya
Stratejisine uymayan taktikler (yöntemler) uygulanmaktadır.
Haliyle başarısızlığa
paralel olarak “Allah ile aldatan” Dinci ve Dinsiz yobazlara da toplum
değerlerini “yozlaştırma” ve “sömürme” yolları açılmakta, zalimin zulmüne istenmeden de olsa ortak olunmakta ve destek
verilmektedir.
Bu uygulama stratejisi
kesinlikle eksik ve yetersizdir.
6. “Allah ile Aldatmayı” önlemenin en kestirme ve doğru yolu,
“kan emen sivrisineklerin ürediği”, “uydurulan din bataklığını”, insanlara
gösterebilmek ve “Kur’an’daki din” ile de Zalimin batıl (doğru ve haklı olmayan
/ çürük, temelsiz, asılsız / geçersiz) delilerini çürütmektir.
Bu
sağlandığında, Halk çoğunluğu, Hak ile batılı/ İyi ile kötüyü / güzel ile
çirkini, aldanmadan sorgulayabilecek ve kandırılmamış- şartlanmamış özgür
iradesi ile seçim ve tercih yapabilecektir. Allah İle
Aldatanların (Dinci ve Dinsiz
Yobazın ve Dini kötü amaçlı kullanan Siyasetçinin), yandaş
desteği de azalacaktır.
7. Kur’an’ daki mesaja (ayetlere) göre, Allah’tan
başka Hâdi (Hidayete erdiren / doğruya kılavuzlayıp, erdiren) yoktur. Peygamberlerin
bile kendileri çok isteseler de Allah’ dilemedikçe, hiç kimseye ne bir yarar ve
ne de bir zarar verebilirler ve kimseyi hidayete erdiremez. Sadece bir duyurucu,
uyarıcı ve müjdecidirler. Allah hükmüne ve yetkilerine kimseyi ortak etmez.
Hz.
Muhammed peygamber de dâhil hiçbir insan, kimseyi hidayete erdiremez,
kurtuluşa / doğru yola vardıramaz (28 /56: “Şu bir gerçek ki, sen istediğin kişiyi doğru yola
iletemezsin. Ama Allah, dilediğine kılavuzluk eder. Hidayete erecekleri O daha
iyi bilir”.) ancak, elbette
Hz. Muhammed dâhil her mümin, Allah
tarafından belirlenen “doğru yola” kılavuzluk edebilir.
Bir
başka deyişle, dini ve hidayeti belirleyen Allah olup, bize düşen onun
tebliğidir /duyurmaktır. Hz. Muhammed peygamberi veya bir başka insanı (Şeyhi / Şıhı / Hacıyı / Hocayı / Evliyayı / bir başka mümini)
ayrı bir hidayet kaynağı haline getirmek şirktir ve yanlış
olan budur.
Sadece ve
ancak Allah’ın erdirebileceği hidayette, Allah’ın vereceği hükme ortaklığa
teşebbüs (niyet) ile bir kişiyi
“Müslüman” yapabileceğine inanmak ve bu gücü kendinde görerek bunun için
(velev ki zor kullanmadan) uğraşmak, kesinlikle şirktir. Bu konuda sadece
bildirim / duyuru / açıklama / bilgilendirmeye /tutum ve davranış ile
özendirmeye yetki ve sorumluluk verilmiştir.
Hele
bu maksatla zor kullanmak, o konuda kendini Allah’a eş / ortak koşmanın ta
kendisidir. Çünkü: Allah’ın (rızasının neye olduğunu ve kişinin sorumluluğunu
bildirerek) sonuçta kişinin seçim ve tercihine bıraktığı bir alanda (İman), bir
başka kişinin o kişiyi engellemesi, zor kullanması, Allah’ın kendisine verdiği
özgür irade ve kesb ( yapıp edebilme ile kazanım) gücünü doğrudan Allah’a karşı
kullanması anlamı taşır ki, bu tartışmasız katmerli şirktir.
Bunları
yapanlar, vazgeçip tövbe edip, doğruya yönelmedikçe Allah’ın affetmediğini
bildirdiği tek ve çok büyük bir suçu/ günahı işlemekte olan zalimlerdir.
Kur’an Baştan sona, her türlü zulme, zalime ve zalime
destek olmaya, zulüm karşısında sessiz / pasif
kalmaya karşıdır. İnsanlara bu konuda sorumluluk yükler.
8. Kur’an’dan ve veya anadile çevirisinden bunları öğrenip bilen
hiçbir Kur’an İnananı, bir mümin olarak, inanmayan bir kişinin inancıyla ilgili
olarak (kendisine doğrudan bir
zarar vermediği sürece) icabında (öğüt fayda
sağlayacaksa) duyurup açıklamanın dışında, hiçbir
şekilde bir müdahale ve yaptırım uygulamaz, uygulayamaz. Çünkü bu inancı /
imanı ile uyuşmaz.
İnananların böyle yaptıklarında bu dünyadaki
eylemi / işi / ameli, bu imanı (anlayıp kabulü ) sebebiyle ahirette de boşa
gitmez. İnanmayanların da bu konuyla ilgili olarak
bu dünyada gördüğü zulüm ve şikâyetleri de ortadan kalkar.
Böylece
Kur’an’a fatura edilen “uydurulan dinin” tüm eleştiriyi ve olumsuz
değerlendirmeyi hak eden saptırma yolları tıkanır. Din
duru- arı hale gelince (Kitaptaki özüne dönünce) inansın inanmasın o toplumun
tamamı Dünyada barış ve esenliğe kavuşur
.
.
Bunun olumlu kazanımı / getirisi, Dünyada inansın veya inanmasın herkese,
Ahirette ise sadece inananlaradır.
9. Bu
sebeple Kur’an mesajının inansın inanmasın, insanlar
tarafından kulaktan dolma üstünkörü işitmekle değil, Kur’an’dan ve veya anadile
çevirilerinden okunup, düşünülerek anlaşılıp bilinmesinde, toplum ve kişiler
için büyük dünyevi yararlar vardır. Bunun yanında okuyanın, inanıp
uyması halinde ilave olarak Ahiret âleminde de yararınadır.
10.
Kur’an’ın bütüncül mesajı içinde, Barış ve esenliğe
(Dünya ve Ahiret mutluluğuna) ulaşan yola açılan
kapı, Allah’a kulluk / ibadet etmenin ve Allah’tan başka İlahları ret
etmenin (şirke düşmemenin, bulaşmamanın)
“gerçek manasını”, SÜNNETULLAH’I (Allah’ın yol, yöntem ve
yasalarını), öğrenip, bilmek ve onaylamaktır.
(İman).
Allah’ın verdiği ve gösterdiği ile doğrudan / bizatihi
Kur’an’dan ve veya anadile çevirilerinden öğrenip bilen insanların oluşturduğu
bir toplum, fırkalara ayrışıp bölünmekten kaçınır.
Öyle bir
toplumda, Uygulamayı (amellerini/ işlerini
/eylemlerini) böyle yapan ve toplumdaki emir ve hüküm
sahiplerinin işlerini, oluşu, eylemleri böyle sorgulayan inananlar
(İman sahibi müminler) ile inanmayan
(vahyi kalben kabul etmeyen / imanı olmayan) ve fakat
Dini ve Siyasal- Toplumsal sistemi sorgulayan/ eleştirenler arasında, dünyevi konularda sağlam bir uzlaşma
sağlanabilir.
İman konuları dışında, evrensel değerlerde ve
Toplum için yararlı, iyi, güzel, iş,
eylem, amel, tutum ve davranışlarda anlayış, algılama, farkı ve toplumsal çatışma
konuları en aza iner.
11. Bu
bağlamda bu derleme, Hakkın rızasını kazanmak için,
halka hizmet amacıyla, halkın yararına, insanlara seçim ve tercihine göre kullanabilecekleri
bir imkânın sunumu olması umut ve dileğiyle ve bu Allah’tan niyaz edilerek
hazırlanmıştır.
Sadece
ve ancak Allah’a kulluk / ibadet (Allah için iş yapıp değer üretmek) ve günümüzdeki
yaygın Şirki / Din İstismarını, Allahın izniyle / dilemesiyle engelleyebilmek
için yapılmıştır.
Amenna…
B. RESUL KUR’AN’IN, KUR’AN TEFSİR E KİTABIN İÇERİĞİ VE AMACI HAKKINDA:
1. RESUL
KUR’AN’IN, KUR’AN TEFSİRİ E-KİTAP (MKA),
TÜRKÇE MUKAYESELİ / KARŞILAŞTIRMALI VE AÇIKLAMALI MEAL VE YORUMLARDAN
OLUŞAN, ÖZGÜN BİR DERLEMEDİR.
Bu E- KİTAP” çalışmasında, sure bütünlüğü
içinde ayet- ayet, sırasıyla, Kur’an’ın Arapça orijinal metni, Kur’an’ın
Arapça orijinal metninin Türkçe okunuşu, bu metnin Yaşar Nuri Öztürk
ve Muhammed Esed Türkçe çevirileri vardır.
a. Ayetlerin
Türkçe’ye Çevirileri, Yaşar Nuri Öztürk ve Muhammed Esed Kur’an meallerinden
alıntılanmış olup, mukayese/ karşılaştırma bu iki
çeviri arasında yapılır haldedir.
Kur’an mesajını doğru ve en kolay algılanabilir ve anlaşılabilir kılan,
birbirinin çevirisini açıklayan iki çeviri olarak bu iki mealin seçilmesi,
kişisel değerlendirme ve tercihimdir. Dileyenler,
ihtiyaç duyduklarında, diledikleri başka
meallerle de ayet çevirilerini mukayese/ karşılaştırma yapabilirler /yapmalıdırlar.
b. Kur’an
Mesajının doğru, algılanması ve anlaşılmasını kolaylaştırmak maksadıyla, Surelerde birbirini takip eden ayet ve /veya ayet
guruplarının ilgili olduğu “Alt Konu
Başlıkları”, sure metni içinde ilave olarak tarafımdan (mevcut Türkçe
Mealler incelenerek ve Hüseyin Atay
mealinin fihristindeki konu başlıkları detaylandırılarak) yazılmış ve yeşil renk vurgusu ile belirlenmiştir.(
Bu alt başlıklar bu E- kitabın başındaki içindekiler listesinde – hacmi
arttırmamak için- gözükmeyecek şekilde düzenleme yapılmıştır)
2. AYETLERİN
ALTINDAKİ DİP NOTLAR, RESUL KUR’AN’IN KURAN TEFSİRİDİR:
a. Kur’an Mesajını,
konularına bağlı olarak, ayetlerin delilliği ışığında açıklamak (Tefsir / Yorum) amacıyla, Dipnotlar,
ilgili ayetlerin sonuna tarafımdan ilave edilerek, mavi ve sarı renk vurgusu
ile belirlenmiştir.
b. Bu dipnotlar
(açıklamalar), ait oldukları konulardaki Kur’an mesajına ulaşmada kolaylık ve
çabukluk sağlaması amacıyla bu E- kitabın başındaki içindekiler listesinde
gözükecek şekilde tanzim edilmiştir.
c. Bu dipnotlar (açıklamalar),
”Konularına göre ayet ve ayet grupları” ile Kur’an’ın kendi mesajını,
ayetlerle yine kendisinin açıklamasıdır.
Bu açıklamaların içindeki ayetlerin numaralarının sıralaması, tüm başlıklarda
Resmi Mushaf sıralamasına göre yazılmıştır. Ancak, bazı ana konu başlıklarında,
altında yapılan Resul Kur’an’ın, Kur’an’ı tefsir ettiği açılamalarda, “konunun tarihsel gelişimi” ne vurgu yapmak
maksadıyla, konuya ait ayetler, özellikle,
nüzul / iniş sırasına göre yazılmıştır.
Resul Kur’an’ın, Kur’an’ı aracısız, doğrudan Allah’tan
bunları okuyan kuluna tefsiri / açıklaması, Konularına ait olan Yaşar Nuri
Öztürk çevirisi ile yazılan bu ayetler ve ayet gruplarındaki ayetlerin tefekkür
edilerek okunup anlaşılmasıdır.
d. Tefsirdeki
Dip not konu gurubundaki ayetlerin konu
başlığı ile irtibatlandırılarak yorumlanması “nasip sahipleri” ne bırakılmıştır.
Allah Mesajını anlamanın niceliği ve niteliği / derecesi ve
doğruluğu, her insanın kendi algı ve anlayışına /akıl, düşünce, gönül / kalp, idrak
ve gayretine; niyet ve maksadına; inanç,
seçim ve tercih; tutum ve davranışına bağlı olarak, kendi nasibincedir.
e. Resul Kur’an’ın, Kur’an’ı tefsiri (yukarıda anlatılan haliyle) Allah’ın
dosdoğru yoluna açılan bir “kapı”dır. Bu kapıyı açmak ve bu kapıdan
“Dosdoğru Yola Girmek” insanların kişisel seçim, tercih ve sorumluluğu olup,
aynı zamanda Dünya sınavlarıdır. Çünkü:
Allah, rızasına
uyanları o Kitap'la esenlik ve barış yollarına iletir ve onları kendi izniyle
karanlıklardan aydınlığa çıkarıp şaşmayan ve sapmayan dosdoğru yola kılavuzlar. (5/16)
Gerçek
şu ki, insan için çalışıp didindiğinden başkası yoktur. / ve insana uğrunda
çaba gösterdiği dışında bir şey verilmeyecektir; (53/39)
Gerçek
şu: Bu Kur'an sana ve toplumuna elbette ki bir hatırlatıcı / bir düşündürücü /
bir şeref / bir öğüttür. Bundan sorumlu tutulacaksınız. (43/44)
f. İstediğiniz çeviriyi okuyabilirsiniz. Gerçeği onaylayanlar, doğru çeviri ile yanlış çeviri arasındaki farkı,
Allah vergisi akıllarını kullanarak, karşılaştırıp tartışarak rahatlıkla
görebilirler.
KURAN'IN ASIL ÖĞRETMENİ ALLAH'TIR. (55/1-2: 'O Rahman, + Öğretti Kur'an'ı,' )
KUR'AN (VE ÇEVİRİLERİ) HANGİ DİLLE KONUŞURSA KONUŞSUN, TÜM İNSANLIK İÇİN TANRISAL BİR MESAJDIR, BİR ELÇİDİR.
KURAN'IN ASIL ÖĞRETMENİ ALLAH'TIR. (55/1-2: 'O Rahman, + Öğretti Kur'an'ı,' )
KUR'AN (VE ÇEVİRİLERİ) HANGİ DİLLE KONUŞURSA KONUŞSUN, TÜM İNSANLIK İÇİN TANRISAL BİR MESAJDIR, BİR ELÇİDİR.
Bir Arap peygambere 'kusursuz, mükemmel' bir Arapça ile nazil olan Kuran, Rahman tarafından öğretildiği için (55/1-2 ), hangi dille konuşursa konuşsun, tüm insanlık için Tanrısal / İlahi bir mesajdır, bir elçidir.
3. KUR’AN'IN ANLAŞILMASI İÇİN KUR’AN’IN DIŞINDA AYRICA TEFSİR, HADİS,
İLMİHAL ... VS. KİTAPLARINA İHTİYAÇ YOKTUR.
“İnkâr
edenler dediler ki: "Kur'an ona toptan, bir kerede indirilseydi ya!"
Biz böyle yaptık ki, onunla senin kalbini dayanıklı kılalım. Biz onu parça
parça /ayet ayet okuduk. Onlar sana bir mesel getirdikçe, biz sana hakkı ve en
güzel yorumu (ahsena tefsir) getiririz.”
(25/32-33)
Görüldüğü gibi kâfirler hep Kuran ile uyarılmışlardır, bu yüzden
kâfirlerin itirazları da hep Kuran'a karşıdır.
Yapılması gereken yorumlar da Kuran'ın içindedir. 'En güzel yorum'
ifadesinin Arapçası “ahsena tefsir”dir ve 'tefsir' kelimesinin Kuran'da geçtiği
tek yer yukarıdaki alıntılanmış ayettir.
Böylece Allah, Kuran'ın tefsirinin en güzel şekilde yine Kuran'la
yapılacağının dersini vermektedir.
Oysa Kuran'a eş koşulan birçok hadis de 'Kuran tefsiri' diye satılan
kitaplarda geçer. Kuran en güzel yorumu içerirken ayrıca başka yorum kitapları
(tefsir kitapları) dinin kaynağı olamaz.
Dinimiz tefsir kitapları olmadan da anlaşılır ve tastamamdır. Sarf
(türlü şekillerde açıklama), fussilet (detaylandırma) tipi kelimelerin Kuran
için kullanılması da, Kuran'ın hiçbir hadis kitabına,
mezhep kitabına, tefsir kitabına ihtiyaç duymaksızın her detayı içerdiğini
gösterir.
“O
Rahman, Öğretti Kur'an'ı,” (55/1-2) “
“Onu toplamak ve okumak bize düşer. O halde, biz onu
okuduğumuzda, sen onun okunuşunu izle. Sonra onu açıklamak da bizim işimiz
olacaktır./ Sonra onu açıklamak da bize düşer.” (75/17-19)
Allah Kuran'ın öğretilmesini de, açıklanmasını da üzerine almıştır.
Kuran, kendi kendini açıklar. Kuran'ın bir ayetinde anlaşılması gerekli konu
tamamlanmadıysa, başka bir ayetin ilave yapmasıyla, o ayeti açıklamasıyla konu
anlaşılır.
Yoksa Kuran'ın, Kuran dışı hadis, tefsir, içtihat başlıklı kitaplara
ihtiyacı yoktur. Bu kitaplardan, bu kaynakların gereğinden Kuran hiç bahsetmez.
Kuran, Allah'ın kendisini öğreteceğini, açıklayacağını ve kendi içinde
en güzel yorumu (ahsena tefsir) yaptığını söyler.
(Kuran'ın kendi açıklamasına şu konuyu örnek verebiliriz. 1- Fatiha
Suresi 4. ayet 'Din gününün sahibidir O' şeklindedir. Din gününün ne olduğunu
anlamayan kişiler tüm Kuran'da bu terimi araştırırlar. Bu terimin 15-Hicr
Suresi 35. ayet, 26- Şuara Suresi 82. ayet, 37- Saffat Suresi 20. ayet, 38- Sad
Suresi 78. ayet, 83- Mutaffifin Suresi 11. ayet ve diğer geçişlerini
inceleyenler bu terimin öldükten sonraki yeniden dirileceğimiz günü ifade
ettiğini anlarlar. Bu örnekte olduğu gibi din adına anlamamız gereken tüm bilgi
Kuran'ın içindedir. Kuran kendi kendini açıklar. Uydurulan
Din, Kuran'daki Din E – Kitap )
Bu örnekten hareketle, Resul Kur'an'ın Kur'an Tefsiri
olan dip notlarda, yapılan budur.
“Kur’an Mesajında mevcut olan o dip
nottaki başlık konusuyla ilgili ayetler” ayet numaraları verilerek yazılmasına
ilave olarak, kolaylık ve zaman kazanmaya imkân sağlaması için, gerekli Kur’an fihrist araştırma ve taraması
tarafımdan yapılarak (Yaşar Nuri Öztürk çevirisinden ) bir arada topluca yazılmış
ve okurların nasiplerince inceleme ve değerlendirmesine hazır olarak sunulmuştur.
4. RESUL
KUR’AN’NIN KUR’AN TEFSİRİ OLAN DİP NOTLARIN ALTINDAKİ İLAVE DİP NOTLAR,
KUR’AN’DAKİ DİN İLE UYDURULAN DİN ARASINDAKİ O KONUDAKİ FARKIN SERGİLENMESİ
İÇİNDİR:
a.Ayetlerin
altındaki, Resul Kur’an’ın, Kur’an’ı tefsir ettiği / açıkladığı bu ayet ve ayet
gruplarının bazılarının altındaki ilave dipnotlarda, o ayetin konusuyla ilgili
bir alt başlık için, değişik kişilerin dip not açıklamaları, yorum ve yazıları,
kaynak gösterilerek verilmiş olup, bunlar sadece kaynaktaki şahısları bağlar,
okura görmesi ve düşünmesi için, “yol” ların
gözüktüğü “pencereler” açar; (yukarıda 2. maddede anlatılan) Resul Kur’an’ın,
Kur’an’ı tefsirini bağlamaz.
b. Bu ilave Dip notlar (ve altındaki yazılar),
Resul Kur’an’ın Kur’an Tefsiri olan “Kur’an’daki Din” ile Sonuçları Kur’an’a
fatura edilen, yozlaştırılarak hurafelerle doldurulmuş “Uydurulan Din”
arasındaki farklılıkları, Kur’an beyyinelerinin (kesin delillerin) tanıklığında sergileyen yorumlar ve açıklamalar olduğu için, çoğunlukla ve
özellikle Edip Yüksel - MESAJ Kuran Çevirisi Dipnotlarından ve Uydurulan Din,
Kuran'daki Din E – Kitap’tan alıntılanmıştır.
5. RESUL
KUR’AN’IN, KUR’AN TEFSİRİ E KİTABIN AMACI,
Uydurulan dindeki uydurmaları gösterirken, din adına tekelin bir
tek Kuran'da olduğunu, Kuran dışında hiçbir kişinin,
hiçbir mezhebin, hiçbir şeyhin ve hiçbir uygulamanın ne dine tek bir ilave, ne
de dinden tek bir eksiltme yapamayacağını, Dinin yalnız ve ancak Allah’a
özgülenmesi gerektiğini ve “Kur’an’daki Din” i, nasip sahiplerine göstermektir.
Doğru olan ve dinin tek kaynağı olan Allah'ın kitabı
Kuran'dır. Buradaki fikirlerimiz de ancak Kuran'a uyduğu ölçüde doğrudur.
C. RESUL KUR’AN’IN,
KUR’AN TEFSİRİ E KİTABIN BAŞINDAKİ İÇİNDEKİLER LİSTESİ HAKKINDA:
1. Bu
E- kitabın başındaki içindekiler listesinde, başka bir yazılı hiçbir
Kur’an mealinde bulamayacağınız kadar ayrıntılı olarak, “Konularına Göre
Kur’an Mesajı”nın tamamı için, konu başlıklarına göre ilgili ayet
guruplarındaki ayetlerin, “resmi Kur’an
/ Mushaf sıralamasına göre sure numaraları ve ayet numaraları”na ulaşmak
mümkündür.
Kendi başına “Konularına Göre Kur’an Mesajı Fihristi” olarak da
değerlendirilebilir olan “Bu E- kitabın başındaki
içindekiler listesi” nin, bu
maksatla özel bir dikkat ve özenle başlangıçta çok iyi incelenmesi, içerik
hakkında yol göstereceğinden, önerilir.
Bunun, “Kur’an Mesajını, Konularına göre Kur’an ayetlerindeni”
öğrenmek ve /veya belli bir konuyu, ayrıntısıyla
inceleyip irdelemek isteyen okuyucular için, Kur’an konuları ve
mesajına, ulaşma, algılama / anlama ve kavramada büyük
kolaylık sağlayacağı düşünülmektedir.
2. Resul
Kur'an'ın Kur'an Tefsiri, Yaşar Nuri Öztürk’ün çevirisi ile surelerin
Ayet dip notlarının içinde olmak üzere “Konularına göre Kur’an Mesajı”nın
tamamını da kapsamaktadır.
3 Bu E- Kitap, bu düzenlemesiyle Referans (başvuru) olarak, her
seviyede “Kur’an bilgisi” sahibinin yararlanabileceği, arşivlik doküman nitelik
ve içeriliğine sahip olan bir derleme olması ümidiyle ve Allah’ın nasip ettiğince
“nasip sahipleri” nin istifadesine
sunulmuştur.
D.
KURANDAKİ İSLAM'DA RUHBAN SINIFI VE RUHBANLIK MÜESSESESİ HAKKINDA:
Kurandaki İslam'da Ruhban sınıfı ve ruhbanlık
müessesesi yoktur. Bu sebeple, Kur'an
mesajı ışığında, diyanetin yorum ve uygulamaların, 'ilim sahibi' herhangi bir
müminin yorum ve uygulamalarından farklı üstünlüğü tartışılabilir ama her
ikisinin de diğer müminler üzerinde bağlayıcılığı ve sultası (otoritesi)
yoktur.
Bunlar, Bilgi edinme yollarıdır. Sorumluluğu kendileri üstlense bile,
kişilerin sorumluluğunu kaldıramazlar. Nereden
edinilirse edinilsin, çeşitli bilgilerden hareketle seçim, tercih ve sorumluluk
kişinin bizzat kendindedir.
“Fetva”,
bazı konularda irşad (doğru yolda aydınlatma) amaçlı, şura (danışma)
için bir anlam taşır. “Fetva” yı kim veya hangi makam verirse versin, “fetva ya
uymak”, Allah katında hesaba çekilişte kişisel sorumluluğu kaldırmaz ve kişiyi
kurtarmaz. Fetva sahibine de ilave sorumluluk yükler.
Kur'an'a göre: Allah'ın insana verdikleri (Akıl, idrak, duyular vs) ile ' Allah'a
teslim olan herkesin / Müslümanların, Kur'an'ı (Allah'ın
indirdiğini), kendinin anlaması ve tefsir etmesi
(yorumlaması) gerekir. Bu sebeple,
“Başkaları fetva verse de, sen fetvayı kalbine sor.”
Hiçbir kişi, kurum ve kuruluşun, Allah’ın hak ve hükmüne ortak olarak
başka kişilerin “iman” imanlarını yargılayıp, “tekfir” etmeye (Müslüman olduğu
bilinen / müslüman olduğunu söyleyen bir kişiyi, inkâr özelliği taşıyan inanç,
söz veya davranışından ötürü “kâfir” saymaya ve mürted / dinden çıkan ilan
etmeye) hakkı ve yetkisi yoktur.
Elbette kendi irade ve ifadesi ile islamdan ayrılma (irtidad / dinden
dönme)olaylarında da kişisel iman / inanç değişikliğini yargılama ve
hüküm, müeyyide (yaptırım) kullanma
hakkı da Allah’ındır.
Kişilerin, Allah ve Resulüne de -ki bu ikisi uyulma / itaat bakımından iki ayrı kaynak değildir- anladığınca iman etmesi icap eder. Birileri öyle diyor veya
istiyor diye değil…
Bunun beyyineleri / kesin delilleri olan ayetler, çok muhkem (açık ve
sağlam) ve kesindir.
İman ve İmana uygun tutum bir davranış konusunda, Hâdi (doğru yola kılavuzlayan, imana erdirici) olan,
Sünnetullah (Allah'ın yol ve yasaları) gereğince, insanın seçim ve tercihlerine
bağlı olarak, sadece ve ancak Allah'tır. Allah öğretir.
Allah mutlak adildir ve hiç kimseden verdiğinden fazlasını istemez. Allah'a
ulaşan yollar bu sebeple kulları adedincedir.
Yüzünü Allah'a dönüp de O'na teslim olanlar (Müslümanlar), Kur'an'ı
(Arapça bilmeyenler, kendi dillerinde çevirilerini) anlamak için 'oku'
duklarında, elbet ki, 'âlim' bildikleri diğer ilim/ bilgi sahibi müminlerin
(ruhban değil), yorumlarını / tefsirlerini / açıklamalarını /eserlerini de
inceleyebilirler ve doğrusu da bunları da inceleyip
değerlendirmeleridir. Öğrenmeleridir.
Ama sonuçta Allah'ın verdikleriyle, samimi olarak
kendilerinin o konuda, anlayıp inandığı ve kalbinin tasdik ettiği neyse, onun o
konuyla ilgili imanı da imanı odur.
Kur'an'a göre bir kişi: Kalbi tasdik etmeden
inandım diyorsa mümin değil, münafıktır / ikiyüzlüdür (Riyakârdır) .
Kur'an'a göre:
Bir kişinin, Kur'an'dan inceleyip değerlendirdiği, kendi anlayışına göre
inandığı (kalbinin öyle onayladığı) bir ayeti, mümin veya değil her kim olursa
olsun, başka biri / birileri veya herhangi bir dünyevi kurum / kuruluş /
teşkilat yetkilisi, o kişinin anladığından (inandığından) başka olarak
söyleyebilir.
Bu durumda o kişi, tekrar düşünüp onlar
gibi anlayıp, inanmadan (kalben onaylamadan), zaruret
hali hariç, her ne sebeple olursa olsun, sadece onların söylemesi nedeniyle
diliyle onların inandığı gibi inandığını ifade ederse, işte o zaman, şirke
düşmüş / onları Allah'a eş (ortak) tutmuş / onları kendine 'put' yapmış olur.
Bütün bunlar zan ( kişisel kanaate dayalı algılama ve yorum) değildir.
Kur'an'da beyyine (kesin kanıt / delil olan) ayetleri vardır. Arayan bulur. Bir
bilen 'mümin'e sorarsa gösterilir. Kuran Mümini için bunun aksi muhaldir.
(Olmaz. Olamaz. İmkânsızdır).
İnanmak veya inanmamaya karar
vermek ve inandığının (kalbinin onayladığının) ne olması gerektiğine gelince: İşte bunda kişisel sorumluluk vardır.
'Hakkında
bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönlün hepsi bundan
sorumlu tutulacaktır' 17/36.
'Onlara
ayetlerimizi ufuklarda ve öz benliklerinin içinde göstereceğiz. Ta ki, onun hak
olduğu kendilerine ayan beyan belli olsun. Kendisinin her şey üzerinde bir
tanık oluşu, senin Rabbine yetmez mi?' 41/53.
Allah ve resulünden
(zamanımızda Kur'an ve anadile yapılmış çevirilerinden) başka birine uymak, bu
kişisel sorumluluğu kaldırmaz. İşte bu, insanların dünya hayatındaki sınavının en
önemli kısmıdır.
Her kişi böyle veya farklı inanır veya inanmaz. Bu doğrudur. Gerçek
ise, nasıl inanırsa inansın veya inanmasın hiç kimsenin, bunun aksine olan,
Kur'an'dan bir beyyine (kesin kanıt) gösteremeyecek olduğudur
İşte bunun içindir ki, İMAN Allah'la kul arasındadır ve Kur'an'
da:'Hüküm yalnız Allah'ındır. Allah, hükmüne kimseyi ortak etmez' buyrulmuştur.
'Allah'a
inanıp O'na sarılanları O, kendisinden bir rahmetin ve lütfun içine sokacak ve
onları kendisine ulaşan dosdoğru bir yola kılavuzlayacaktır.' 4/175.
E. UYARI:
''KUR'AN'IN BÜTÜNÜNÜ
BİLMEDEN BİR KISMINI, BİR AYETİNİ İHMAL EDEREK DE DİĞER AYETLERİNİ DOĞRU
ANLAYAMAYIZ.''
VE
''KUR'AN'A NİSPET
ETTİĞİMİZ SINIRLI ANLAYIŞIMIZ VEYA KUR'AN'DAN ANLADIĞIMIZ, KUR'AN'IN MUTLAK
MANASI VE HÜKMÜ OLARAK GÖSTERİLEMEZ.'' -MKA
F. SONUÇ OLARAK RESUL
KUR'AN'IN KUR'AN TEFSİRİ -E KİTAP (MKA) HAKKINDA:
1. Resul Kur'an'ın Kur'an Tefsiri -E Kitap (MKA):
a. Kur'an'daki
İslam’ın bir algılanış yorumudur.
b. Aynı zamanda içeriliği itibariyle; Günümüzün Din
(İslam) uygulamalarına bakarak, İnsanların anlayış, seçim ve tercihleri sonucu
oluşturduğu "batıl / yanlış / kötü" sonuç,
gidiş ve eylemlerinin faturasını Kur'an'a çıkaranlara bir cevaptır.
c. Kur'an'da olmayan, Kuran'ın öngörmediği,
Kur'an'ın öğütlemediği, Kur'an'ın onaylamadığı
"İnanç, tutum ve davranışları," Kur'an'a atıf / gönderme yaparak ve
Kur'an'a yükleyerek "İslam"ı algılayanlara bir reddiyedir.
d. Kur'an'ı "gereğince
okumayan" tüm kişilerin, Kur’an’daki Din ve uydurulan din hakkında, tutum
ve eleştirilerine ait, tatminkâr cevapları bulabilecekleri Resul Kur’an’ın (Kur’an’ın anadile çevirilerinin) Kur’an’ı
tefsir ettiği / açıklayıp, anlattığı ve ilave dipnotlardaki değişik /
farklı kişisel not ve yazılar ile de “uydurulan dinin” çürütülüp yıkıldığı ana başvuru kaynağıdır.
2. Kur'an'daki İslam'ı,
önyargısız, dikkat ve özenle değerlendirenlerin, "gerçek" ile kendi
"doğru"su arasında fark gördüğünde, İnananlardan
(Mümin) ise kendi "doğru" sunu "gerçek" ile örtüştürecek
şekilde, tutum ve davranış değişikliğine gitmesi icap eder. Çünkü: Kur'an'a
göre Mümin'in özelliği, Özü sözü bir ve davranışlarıyla uyumlu olmasıdır.
Bu sebeple sonuç olarak, Resul Kur'an'ın Kur'an Tefsiri ile kişilerin kendilerinin önceden
bildiği Kur’an’ mesajını karşılaştırıp tekrar değerlendirmek; okuyup, gördüğü
“Ayetler” i kendi akıl ve gönülleri / kalpleri ile yorumlamak,
insanların kendi kişisel seçim, tercih ve sorumluluğundadır.
3. Günümüz toplumunda
uzlaşma ve barışın sağlanması amacıyla, Din'e yamanan "afyon" ve
"gericilik" nitelemelinin çürütülmesi ve Din'e konulan çekince ve
engellemelerin kalkması ve Din'in kendi mecrasına döndürülebilmesi için, fert ve toplum olarak, Kur'an'ın ve "Kur'an yeter"
ifadesinin "gerçek" anlamının, "doğru" anlaşılması,
kesinlikle gereklidir.
Bu, öncelikli olarak giderilmesi icap eden
sosyolojik (toplum bilimsel) bir ihtiyaçtır.
Kitabın, Allah'ın izniyle,
bu ihtiyacın karşılanmasında bir nebze katkı sağlaması umuduyla…
Dilediğini / dileyeni, dilediğince nasiplendirmesi
niyazımla, Âlemlerin rabbi Allah'a Hamd olsun.
"Kim güzel bir işe aracı
olursa ondan ona bir pay vardır. Kim kötü bir şeye aracı olursa ondan da ona
bir pay vardır. Allah her şeye,
herkese gıda ulaştırır, Mukît'tir." (4/85.)
M. Kemal Adal
adalkemal1@gmail.com
16 Ağustos 2014/ İZMİR
HAK / DOĞRU YOL REHBERİ
İŞİT, GÖR;
OKU, DÜŞÜN;
SEÇME VE TERCİH SENİN.
KİM NE DERSE DESİN, KİME NE DERSEN DE;
ANLADIĞIN NE İSE, İNANDIĞIN DA ODUR.
DİP NOT:
VAY BİZİM HALLERİMİZE!:::
AYET, FARZ, SÜNNET....
https://www.youtube.com/watch?v=_6PfQUepHoU
la tahzen
YanıtlaSil