Allah'ın Kur'an'da, "Kur'an'ın Resul / Elçi olduğunu" nasıl bildirdiğini, beraberce tefekkür ederek inceleyelim ve değerlendirelim.
Tüm insanlar için, Allah izniyle, RESUL / ELÇİ MELEK
CEBRAİL İLE “Kur'an'ı kendinden
öncekini doğrulayıcı, insanlara yol gösterici ve müjde olarak”
İSLAM DİNİNİN NEBİSİ / PEYGAMBERİ HZ. MUHAMMED’İN KALBİNE
indirmiştir.(2/97)
Müminler / inananlar
için, “bir kılavuz” olan, “içinde kuşku, çelişme ve tutarsızlık bulunmayan” (2/2);
“her hal ve şartta korumasını
bizzat Allah’ın üstlendiği” (15/9)
vahyedilmiş Kur’an; Allah’ın tüm insanlara mesajı olan ayetleriyle,
Allah’tan gelen “apaçık, çok parlak ve güçlü bir
kanıt” ve “her şeyi açık seçik gösteren bir
ışıktır. “ (4/174)
Kur’an Mümini /
inananı isek, “ bu Kur’an’ı terk edilmiş / dışlanmış halde tutmadan”
(25/30), gelin şimdi beraberce, “parça parça / bölük bölük / falcılık aracı yapmadan” (15/91), Allah’tan gelen bu kanıtlara bakalım
da her şeyi açık seçik gösteren bu ışık, bizi
dosdoğru yola kılavuzlasın (17/9; 41/44) , İnşallah:
Aşağıdaki kur’an
ayetlerini Arapça biliyorsanız siz Arapça orjinalinden okuyunuz. Arapça bilmiyorsanız
(ki ben de Arapça bilmiyorum) Allah’ın tüm insanlar için indirdiği mesajını
(Kur’an’ı) anlayabilmek amacıyla anadilde meallerinden / anadile çevirilerinden
(Türkler için Türkçesinden) okuyalım.
Euzü billahi
mineş şeytanir racîm: Kovulmuş -
Taşlanmış Şeytandan Allah'a Sığınırız. (16/98)
Bismillahirrahmanirrahîm: Rahman ve Rahim
olan Allah'ın Adıyla (1/1)
Artık doğru anlamayız diye de korkmayalım
çünkü Kur’an, müminler / inananlar için kılavuzdur ve sadece kâfirlerin / inanmayanların
anlamalarına kapalıdır. Çünkü:
“Eğer biz onu yabancı dilde
bir Kur'an yapsaydık, elbette şöyle diyeceklerdi: "Ayetleri ayrıntılı
kılınmalı değil miydi? / Arap'a yabancı dil mi? / ister yabancı dilde, ister
Arapça!" De ki: "O, iman edenler için bir kılavuz, bir şifadır.
İnanmayanlara gelince, onların kulaklarında bir ağırlık vardır. Ve Kur'an,
onlar için bir körlüktür. Böylelerine, çok uzak bir mekândan
seslenilmektedir." (41/44)
“Kur'an okuduğunda, seninle,
âhirete inanmayanlar arasına gizli bir perde çekeriz.” (17/45)
“Kendisine Rabbinin ayetleri
hatırlatıldığı halde, onlardan yüz çeviren ve iki elinin hazırlayıp önden
gönderdiği şeyleri unutandan daha zalim kim olabilir? Şu bir gerçek ki, biz
onların kalpleri üzerine onu anlamamaları için kabuklar geçirdik, kulakları
içine de ağırlıklar koyduk. Onları hidayete çağırsan da bu durumda hidayete
asla ulaşamazlar.” (18/57)
Şimdi, Elhamdülillah / Allah’a hamd olsun MÜSLÜMANIM ( Allah’a teslim
oldum); MÜMİNİM (inananlardanım, Kur’an’a
göre İman sahibiyim) diyoruz da Allah indinde de MÜMİNLERDEN MİYİZ acaba?
ALLAH
nezdinde (Yanında,
huzurunda, gözetiminde) Müslüman (Allah’a teslim olmak) kolay
da, ALLAH indinde / katında MÜMİN (Kur’an İmanlısı) olmak dünya sınavının özü,
bütünü. Çünkü:
“Bedeviler: "İman ettik."
dediler. De ki: "Siz iman etmediniz. Ancak 'Müslüman' olduk deyin. İman
sizin kalplerinize girmemiştir. Eğer Allah'a ve resulüne itaat ederseniz
Allah, yapıp ettiklerinizden hiçbir şey eksiltmez. Çünkü Allah Gafûr'dur,
Rahîm'dir." (49/14)
Mademki
“imanın kalbimize girmesinin” ve “Allah’ın
yapıp ettiklerimizden hiç bir şey eksiltmemesinin” şartı “Allah’a ve resulüne
itaat” etmektir; o halde bize şahdamarımızdan yakın olan Allah’a ulaşmak kolay da
günümüzde itaat etmek üzere hangi resule ve nasıl ulaşacağız?
Durun
düşünmeden hemen Hz. Muhammed demeyelim: Bütün nebiler / peygamberler gibi bir beşer
olan Hz. Muhammed sağ iken “İslam Dinin” nebisi / peygamberi olarak, resullük görevini
yapmış ve vefatı ile zamanın insanları üzerine bildiklerine” tanıklığı” sona
ermiştir. Çünkü tüm beşer / insanoğlu için Sünnetullah odur ki, herkes sağ iken
bildiğine tanıklık yapabilir:
“Allah, resulleri bir araya getireceği gün
şöyle der: "Size ne cevap verildi?" Şöyle derler: "Hiçbir
bilgimiz yok. Gaybları en iyi biçimde bilen sensin, sen!" (5/109)
"Onlara, senin bana emrettiğin şu
sözden başka bir şey söylemedim: 'Benim Rabbim ve sizin de Rabbiniz olan
Allah'a kulluk edin.' İçlerinde olduğum sürece üzerlerine tanıktım. Sen beni
vefat ettirince üzerlerine yalnız sen gözetleyici oldun. Ve sen zaten her şey
üzerinde bir Şehîdsin, bir tanıksın”(5/117)
Hz.
Muhammed Allah'ın resulü ve nebilerin sonuncusudur ama Hz. Muhammed Allah'ın
bir resulüdür. Resullerin sonuncusu
değildir Çünkü:
“Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirinin
babası değildir; O, Allah'ın resulü ve nebilerin sonuncusudur. Allah her şeyi
gereğince biliyor.” (33/40)
Tam
bu noktada aşağıdaki linki tıklayarak; “EVET, GÜNÜMÜZDE KUR'AN RESULDÜR / ELÇİDİR” başlıklı yazımdaki Kur’an Beyyinelerini (Kesin Delillerini) görüp
okuyalım sonra tekrar buraya dönerek devam edelim.
Ancak şimdi, KUR’AN’IN RESUL /ELÇİ OLDUĞUNU, ALLAH ‘IN KUR’AN İLE BİLDİRDİĞİ
aşağıdaki ayetleri doğru değerlendirebilirsek KUR’AN’A GÖRE KUR’AN’IN RESUL
ELÇİ OLDUĞUNA kuşkusuz olarak İMAN edebiliriz. İnşallah:
AYETLERİ OKURKEN VE
DEĞERLENDİRİRKEN, GÜNÜMÜZDE KENDİSİNE UYULUP İTAAT EDİLECEK, YAŞAYAN HİÇBİR
BEŞER NEBİ / PEYGAMBER OLMADIĞINI UNUTMAYALIM.
VE
BEŞER RESUL YOKSA BİLMEYENE
/ YANLIŞ BİLENE / ALLAH İNDİNDE İMANLI KABUL EDİLMEK İSTEYENE RİSALETİ YAPACAK
OLAN KİM, (ALLAH’IN MESAJINI GETİRECEK ELÇİSİ KİM )DÜŞÜNELİM.
3/101
Y.N.
Öztürk
Allah'ın ayetleri size okunuyor, Resulü de aranızda; peki, nasıl
küfre sapıyorsunuz? Kim Allah'a sarılırsa dosdoğru yola iletilmiştir o...
M. Esed
Allah'ın mesajları size iletildiği halde ve Elçisi aranızda
yaşarken hakikati nasıl inkar edebilirsiniz? Ama Allah'a sımsıkı tutunan,
dosdoğru yola ulaştırılmıştır.
Dipnot:
3/101*: Kur'an, Elçi olarak +Bilgi Edinme yolları: Doğru Bilginin (ilim)
Kaynakları: Kur'an ve Mealleri İle Kur'an'dan Önce İndirilen Kitaplardaki
Değiştirilmemiş Sözler, Doğru Bilgi Kaynağıdır: + İtikat: Peygamberlik: Elçiler
(Resuller) + İtikat: Peygamberlik: Elçiler (Resuller): Resullerin Durumu,
Konumu: Kur'an,
elçi olarak. + (Vahiy kitapları / çevirileri, imanlı toplumlar için kendi
dilleriyle konuşan bir Resul / Elçidir).Bak: 5/15, 19; 6/19; 11/1-3; 14/1; 27/2,77, 32/3; 34/6;
42/52-53; 45/20; 51/50-51; 65/11; 69/51.
3/101*: KUR'AN, ELÇİ OLARAK; VAHİY KİTAPLARI / MEALLER
İMANLI TOPLUMLAR İÇİN KENDİ DİLLERİYLE KONUŞAN BİR RESUL / ELÇİDİR:
Allah'ın ayetleri size okunuyor, Resulü de aranızda; peki, nasıl küfre
sapıyorsunuz? Kim Allah'a sarılırsa dosdoğru yola iletilmiştir o... 3/101.
Ey Ehlikitap! Resulümüz size geldi. Kitap'tan saklamış olduklarınızın çoğunu
size ayan-beyan açıklıyor; çoğundan da geçiyor. Şu bir gerçek ki, size
Allah'tan bir ışık ve apaçık bir Kitap gelmiştir. 5/15.
Ey Ehlikitap! Resullerin arası kesildiği bir sırada resulümüz size geldi;
ayan-beyan açıklamalarda bulunuyor. 'Bize ne müjdeci geldi ne uyarıcı'
demeyesiniz. İşte müjdeci de geldi size, uyarıcı da. Allah her şeye
kadirdir. 5/19.
Sor: 'Tanıklık bakımından hangi şey daha büyüktür?' De ki: 'Benimle sizin
aranızda Allah tanıktır. Bu Kur'an bana vahyolundu ki, onunla sizi ve
ulaştığı herkesi uyarayım. Siz gerçekten Allah'ın yanında başka ilahların
bulunduğuna tanıklık ediyor musunuz?' De ki: 'Ben buna tanıklık etmiyorum.' De
ki: 'O, sadece tek bir tanrıdır! Ve ben, sizin ortak tuttuğunuz şeylerden
uzağım!' 6/19.
Elif, Lâm, Râ. Hakîm ve Habîr olandan bir kitaptır ki bu, ayetleri önce muhkem
kılınmış, sonra ayrıntılı hale getirilmiştir. Ki başkasına değil, yalnız
Allah'a ibadet edesiniz! Kuşkusuz, ben size O'ndan gelen bir uyarıcı ve
müjdeciyim. Af dileyin Rabbinizden; sonra da tövbe ile O'na yönelin ki,
belirlenmiş bir süreye kadar sizi güzel bir nimetle nimetlendirsin ve her farklı
derece sahibine hak ettiği ödülü versin. Eğer yüz çevirirseniz, o takdirde sizi
büyük bir günün azabıyla korkuturum. 11/1-3.
Elif, Lâm, Râ. Bir kitaptır bu. Ki indirdik sana, çıkarasın diye insanları
Rablerinin izniyle karanlıklardan nura; Hamîd, Azîz olanın yoluna... 14/1.
Müminlere bir kılavuz ve muştudur o. 27/2.
Ve elbette o, inananlara bir kılavuz ve rahmettir. 27/77.
Yoksa 'Onu uydurdu' mu diyorlar? Hayır, haktır o; senin Rabbindendir; senden önce
kendilerine hiçbir uyarıcı gelmemiş bir toplumu uyarman içindir. Umulur ki,
doğruya ve güzele kılavuzlanırlar. 32/3.
Kendilerine ilim verilenler, Rabbinden sana indirilenin, hakkın ta kendisi
olduğunu, Hamîd ve Azîz olan Allah'ın yoluna kılavuzladığını görürler.
34/6.
İşte böylece sana da emrimizden bir ruh vahyettik. Sen, kitap nedir, iman
nedir bilmezdin. Fakat biz onu, kullarımızdan dilediğimizi kendisiyle
kılavuzladığımız bir nur yaptık. Hiç kuşkusuz, sen, dosdoğru bir yola
kılavuzluk etmektesin. Göklerde ve
yerdeki her şeyin sahibi olan Allah'ın yoludur o. Gözünüzü açın, bütün iş
ve oluşlar Allah'a varır! 42/52-53.
Bu Kur'an, insanların kalp gözlerini açacak ışıklardan oluşur. Gereğince
inanan bir toplum için de bir kılavuz ve bir rahmettir o. 45/20.
O halde Allah'a kaçın / sığının! Ben size O'ndan gelmiş açıklayıcı bir
uyarıcıyım. Allah'ın yanına başka bir ilah koymayın! Ben size O'ndan gelmiş
açıklayıcı bir uyarıcıyım. 51/50-51.
Bir elçi indirmiştir ki, iman edip hayra ve barışa yönelik işler
sergileyenleri, karanlıklardan nura çıkarmak için Allah'ın ayetlerini açık
seçik okur. Allah'a inanıp hayra ve barışa yönelik işler yapanları Allah,
altlarından ırmaklar akan cennetlere/bahçelere koyacaktır. Onlar orada sonsuza
dek kalıcıdır. Allah böylesi için rızkı gerçekten güzelleştirmiştir. 65/11.
Ve o, kesin bilginin tam gerçeğidir. 69/ 51.
MKA.
Hz. Muhammed'in Peygamberliği Yetki ve Sorumlulukları: 5/19
Y.N. Öztürk
Ey Ehlikitap! Resullerin arası kesildiği bir sırada resulümüz size
geldi; ayan-beyan açıklamalarda bulunuyor. "Bize ne müjdeci geldi ne
uyarıcı" demeyesiniz. İşte müjdeci de geldi size, uyarıcı da. Allah her
şeye kadirdir.
M. Esed
Ey Kitab-ı Mukaddesin izleyicileri! Hiçbir peygamberin
gelmediği uzun bir aradan sonra, size (hakikati) bildiren bu Elçimiz gönderildi
ki "Bize ne bir müjdeci, ne de uyarıcı gelmedi" demeyesiniz: işte
size bir müjdeci ve uyarıcı geldi, çünkü Allah dilediğini yapmaya kadirdir.
Dipnot: 5/19*: Kur'an, öncekilerle (Diğer vahiy kitaplarıyla), elçi olarak.
Bak: 6/91, 154-159;
39/23, 41; 41/41-44; 47/1-3.
5/19*. KUR'AN, ÖNCEKİLERLE (DİĞER VAHİY KİTAPLARIYLA), ELÇİ OLARAK:
'Ey Ehlikitap! Resullerin arası kesildiği bir sırada resulümüz size geldi;
ayan-beyan açıklamalarda bulunuyor. 'Bize ne müjdeci geldi ne uyarıcı'
demeyesiniz. İşte müjdeci de geldi size, uyarıcı da. Allah her şeye
kadirdir.' 5/19.
'Allah'ı, kadrine / şanına yaraşır şekilde tanıyamadılar. Çünkü 'Allah,
insana hiçbir şey vahyetmemiştir.' dediler. De ki 'Mûsa'nın insanlara bir ışık,
bir kılavuz olarak getirdiği Kitap'ı kim indirdi? Siz o Kitap'ı birtakım
parşömenler yapıp ortaya sürüyorsunuz, birçoğunu da saklıyorsunuz. Size, sizin
de atalarınızın da bilmediği şeyler öğretildi.' 'Allah' de, sonra bırak onları
saplandıkları batakta oynayadursunlar.' 6/91.
'Sonra, güzel davrananlara nimetimizi tamamlamak, her şeyi ayrıntılı kılmak,
bir kılavuz ve rahmet olmak üzere Mûsa'ya o Kitap'ı verdik ki onlar
Rablerine kavuşacaklarına inanabilsinler. Bu da bizim indirdiğimiz bir
kitaptır. Kutsal ve bereketli. Artık ona uyun ve sakının ki size rahmet
edebilsin. 'Kitap, bizden önce iki topluluğa indirildi. Biz onu okuyup
araştırmaktan gerçekten habersizdik.' demeyesiniz. 'Eğer bize Kitap indirilmiş
olsaydı, onlardan daha doğru yürüyüşlü olurduk.' Artık size Rabbinizden bir
beyyine, bir kılavuz ve bir rahmet gelmiş bulunuyor. Allah'ın ayetlerini
yalanlayıp onlardan yüz çevirenden daha zalim kim var? Ayetlerimize sırt
dönenleri, yüz çevirmeleri yüzünden azabın en acıklısıyla cezalandıracağız.
Neyi bekliyorlar? Kendilerine meleklerin gelmesini mi, Rabbinin gelmesini mi,
yoksa Rabbinin bazı mucizelerinin gelmesini mi? Rabbinin bazı mucizeleri
geldiği gün, daha önce iman etmemiş yahut imanında bir hayır sahibi olamamış
kişiye imanı hiçbir yarar sağlamayacaktır. De ki: 'Bekleyin! Doğrusu biz de
bekliyoruz.' Dinlerini parça parça edip fırkalara, hiziplere bölünenler var ya,
senin onlarla hiçbir ilişiğin yoktur. Onların işi Allah'a kalmıştır. Allah
onlara, yapıp ettiklerini haber verecektir.'
6/154-159.
'Allah, sözün en güzelini, birbirine benzer iç içe
ikili manalar ifade eden bir Kitap halinde indirmiştir. Rablerinden
korkanların ondan derileri ürperir. Sonra da hem derileri hem de kalpleri,
Allah'ın Zikri/Kur'an'ı karşısında yumuşar. Bu,
Allah'ın kılavuzudur ki, onunla dilediğini/dileyeni hidayete erdirir.
Allah'ın saptırdığına gelince, ona kılavuzluk edecek yoktur.' 39/23.
'Kuşkusuz, bu Kitap'ı biz sana insanlar için hak olarak indirdik. Artık kim
doğru yolu seçerse kendi lehinedir; kim de saparsa kendi aleyhine sapmış olur.
Sen onlar üzerine vekil değilsin.' 39/41.
'Onlar, o zikiri / Kur'an'ı kendilerine geldiğinde inkâr ettiler. Hâlbuki o,
eşsiz yücelikte bir Kitap'tır. Bâtıl ona, ne önünden gelebilir ne de
arkasından. Hakîm ve Hamîd Allah'tan bir indirmedir o. Senin için söylenen,
senden önceki resuller için söylenenden başka şey değildir. Hiç kuşkusuz, senin
Rabbin hem çok affedicidir hem de acıklı bir azabın sahibidir. 'Eğer biz onu
yabancı dilde bir Kur'an yapsaydık, elbette şöyle diyeceklerdi: 'Ayetleri
ayrıntılı kılınmalı değil miydi? / Arap'a yabancı dil mi? / ister yabancı
dilde, ister Arapça!' De ki: 'O, iman edenler için bir kılavuz, bir şifadır.
İnanmayanlara gelince, onların kulaklarında bir ağırlık vardır. Ve Kur'an,
onlar için bir körlüktür. Böylelerine, çok uzak bir mekândan seslenilmektedir.' 41/41-44.
'Küfre saplanıp Allah'ın yolundan alıkoyanların yapıp ettiklerini O, boşa
çıkarmıştır. İman edip hayra ve barışa yönelik işler yapanlar ve Muhammed'e
indirilene -ki o onların Rablerinden bir haktır- inanmış olanlara gelince,
Allah onların çirkin davranışlarını örtmüş ve gönüllerini barışa yöneltmiştir.
Bu böyledir; çünkü küfre batanlar boş ve tutarsıza uymuşlardır. İman edenler ise Rablerinden gelen hakka uymuşlardır. İşte
Allah, insanlara kendi durumlarını bu şekilde örnekleyerek anlatır.' 47/1-3.
MKA
YERİ GELMİŞKEN “ALLAH’A VE
RESULÜNE/ ELÇİSİNE İTAAT” KAVRAMINI AÇALIM.
Hz. Muhammed ‘in Peygamberliği
Yetki ve Sorumlulukları; Müslümanların
Hz. Peygambere Uyma Yükümlülükleri: 4/80
.
Y.N. Öztürk
Resule itaat eden Allah'a itaat etmiş olur. Yan çizen çizsin, biz
seni onlar üzerine bekçi göndermedik.
M. Esed
Kim Peygambere itaat ederse Allaha itaat etmiş olur; yüz
çevirenlere gelince; Biz seni onlara bekçilik yapman için göndermedik.
Dipnot: *4/80: ELÇİYE
(RESULE, PEYGAMBERE) İTAAT NE DEMEKTİR?
Kuran'daki İslâm'a karşı delil getirme çabasında olan gelenekçi İslamcılar
"Allah'a ve resulüne itaat edin" şeklindeki ayetleri gösterip;
Kuran'da "Allah'a ve Resulüne uymamız söyleniyor. Kuran'a uymak Allah'a
uymaktır, hadislere uymak Peygamber'e uymaktır" demektedirler.
Söz konusu ayetlerde Peygamberimiz hep "Resul" kelimesi ile
anlatılmaktadır.
Peygamber Farsça kökenli bir kelimedir ve Kuran'da geçmez. Kuran çevirilerinde
elçi manasına gelen "resul" kelimesi ya aynen "resul" diye
ya da "Peygamber" diye çevrilir.
Kuran'da geçen "resul" kelimesinin tam karşılığı "elçi"
kelimesidir. Bu kelime hem Allah'ın elçisi, hem de herhangi bir elçi manasında
kullanılır. "Resul" diye geçen kelimeyi "elçi" diye
çevirmek tam doğru bir çeviri olmaktadır. Nitekim birçok çeviri de böyledir.
Kim Allah'a ve elçisine itaat ederse ve Allah'tan korkup sakınırsa işte
kurtuluşa ve mutluluğa erenler bunlardır.
24- Nur Suresi 52
Allah'a ve elçisine itaat edin ki merhamet olunasınız.
3- Ali İmran Suresi 132
A.
ELÇİ KELİMESİNİN
KULLANILMASI HERŞEYİ AÇIKLIYOR
Belli bir yaşın üzerindeki kişilerin çoğu "resul" kelimesinin
manasını ve kullanılış tarzını bilirler, fakat genç neslin resul kelimesinin
manasını bilememesi ihtimaline karşı yukarıdaki açıklamayı yaptık. (Kuran
çevirilerinin yeni neslin anlayabileceği tarza adapte olması, Osmanlıca ve az
anlaşılan kelimelerden arındırılması gerektiği ayrı bir yazı konusu olduğu için
bu konulara burada değinmeyeceğiz.)
Yukarıdaki ayetlerde "resul" kelimesinin "elçi" manasında
olduğunu iyice anlamak, ayetin manasını da tam kavramayı sağlar.
Biz Peygamberimiz Hz. Muhammed'e niye uyarız? Çünkü O Allah'ın elçisidir. Yani
Allah'ın mesajını alıp da getiren kişidir.
Elçinin mesajı Allah'ın gönderdiği mesajdır. O mesaja uyulunca hem Allah'a, hem
de o mesajı getiren elçiye uyulmuş olur.
Aynı zamanda mesajın kendisine (Kuran'a) uyulduğunu söylersek bu da doğru olur.
Elçiye "elçi" denmesinin sebebi kendisinin olmayan mesajı
taşımasındandır. Yani Allah, Resul (elçi) kelimesiyle, Hz. Muhammed'in
kendisinin olmayan mesajı taşıyan kişi olduğunu vurgulamaktadır.
İnsanlara, elçiyi devreden çıkartıp Allah'a varmanız mümkün değildir dersini
veriyor.
İtaat edilmesi emredilen kişi olan elçi, kendisi namına değil, göndericisi
(Allah) namına konuşmaktadır. Bu yüzden "O'na (elçiye) itaat, gönderene
(Allah'a) itaattir" mantığı, Kuran'ın bu ayetleriyle verilmektedir.
Allah'ın elçi yollaması, bizle irtibat kurmak için seçtiği yegane yoldur. Elçi
mesajı insanlara ileteceği, ona davet edeceği için elçiye itaat (Hz. Muhammed'e)
onu gönderene (Allah'a) itaat olacaktır.
Elçiye itaat eden Allah'a itaat etmiş olur.
4- Nisa Suresi 80
İnsanlar Allah'ın mesajı Kuran'ı Hz. Muhammed'in (elçinin) ağzından duydular.
Kuran her insana ayrı ayrı vahiy edilmedi ki !
Peygamberimiz'in getirdiği mesaja uymayan birçok insan "Bu insan
sözüdür." veya "Biz bir insana mı uyacağız?" şeklinde karşı
çıkmışlardır.
Oysa Allah "Allah ve elçisine itaat edin."ayetleriyle; Hz.
Muhammed'e, elçiliği yüzünden, o mesajın gerçek sahibi Allah olması yüzünden
uyulacağını göstermektedir. Yani Allah, "Allah ve elçisine itaat
edin." ayetleriyle uyulanın bir tek Allah olduğunu göstermektedir, bu da
4.Nisa Suresi 80. ayette bir daha anlaşılmaktadır.
Yoksa Allah Kuran ile hükümler koydu, Peygamber hadislerle ilave hükümler
yaptı, Allah ve elçiye itaatten kasıt iki tane din oluşturucunun
oluşturduklarına uymaktır; şeklinde ayetleri açıklamak, dinimizi Allah ve
Peygamber ortak yapımına çevirmek olur. Bu da Allah'ın din üzerindeki tekeline
tecavüzdür ki bir şirk türüdür.
Geleneksel İslamcıların bu sapışını birçok eserlerinde görebiliriz:
"Peygamberimiz dinimizde hüküm koyucudur. Haram ve helali tespit
eder."[Rivayet İlimlerinde Haberi Vahitlerin İtikat ve Tefri Yönlerindeki
Değeri, sayfa 108] Oysa Kuran'da Allah dışında hüküm koyucu aranmaması
söylenir.
Allah size kitabı detaylandırılmış bir halde indirmişken Allah'ın dışında bir
hüküm koyucu mu arayayım.
6- Enam Suresi 114
B.
MUHAMMED İSMİNİN KURAN'DA KULLANILIŞ TARZI
Diğer bir ilginç nokta da Kuran'da, Peygamberimiz'in ismi olan Muhammed'in
geçtiği 4 ayetten 3'ünde de Muhammed'in elçi olduğu vurgulanmasıdır.
Muhammed yalnızca bir elçidir.
3- Ali İmran Suresi 144
Muhammed Allah'ın elçisi ve Peygamberler'in sonuncusudur.
33- Ahzab Suresi 40
Muhammed Allah'ın elçisidir.
49- Fetih Suresi 29
Kuran'da Muhammed isminin geçip elçiliğin vurgulanmadığı tek ayette ise
Muhammed'e indirilene inanılması yani Kuran'a inanılması gerektiği söylenir.
İman edip, salih işler yapanlar ve Muhammed'e indirilene -ki, O Rablerinden bir
gerçektir- iman edenlerin kötülüklerini örtüp bağışlamış, durumlarını
düzeltmiştir.
47-Muhammed Suresi 2
Peygamberimiz'in Muhammed ile aynı köke sahip Ahmed ismiyle (veya sıfatıyla)
geçtiği tek ayette ise Ahmed'in elçiliği vurgulanır.
Hani Meryem oğlu İsa "Ey İsrailoğulları, gerçekten ben sizin için
Allah'tan gönderilmiş bir elçiyim. Benden önceki Tevrat'ı doğrulayıcı ve benden
sonra ismi Ahmed olan bir elçinin de müjdecisiyim" demişti.
61- Saff Suresi 6
Daha evvel gördüğümüz gibi Kuran'da hiçbir yerde
"Allah'a ve Muhammed'e itaat edin." diye bir ifade bulunmaz. Kuran'da
sürekli "Allah'a ve elçisine itaat edin." şeklinde bir ifadenin
geçmesi Hz. Muhammed'e, ancak elçilik vazifesinden dolayı itaat edilmesi gerektiğini
vurgulamaktadır.
Muhammed isminin geçtiği tüm ayetlerde (biri hariç) elçiliğinin vurgulanması,
tek istisna ayette ise Muhammed'e indirilene (Kuran'a) uyulması gerektiğinin
söylenmesi tüm yanlış anlamalara kapıları kapatmıştır.
C.
PEYGAMBER SADECE
KURAN'LA UYARIRDI
Peygamber insanları sadece vahiy (Kuran) ile uyarırdı. Peygamber'e Kuran
ayetleri gelmediğinde ise Peygamber'in bir şeyler uydurmasını istediler. Oysa
bunun mümkün olmadığı, Peygamber'in sadece vahye uyduğu aşağıdaki ayetlerden
anlaşılır.
De ki: Ben sizi yalnızca vahiy ile uyarıp, korkutuyorum. Onlara bir ayet
getirmediğin zaman "Şuradan buradan derleseydin ya" derler. De ki
"Ben sadece Rabbimden bana vahiy edilene uyuyorum. Bu Rabbinizden olan
kavrama yeteneğidir, iman edecek bir toplum için doğruya iletilme ve rahmettir."
7- Araf Suresi 203
Allah birçok ayette Kuran'ı indirdiğini, Kuran'ı vahyettiğini söyler. Aşağıdaki
ayette göreceğiniz gibi Peygamber'in resullük (elçilik) vazifesi Kuran'ın
tebliğ edilmesidir. Eğer Peygamberimiz bunu yapmasaydı elçilik vazifesini yapmamış
olacaktı. Elçinin vazifesi Allah'ın indirdiğini tebliğ etmek ise, elçiye itaat
de Allah'ın indirdiğine itaat olacaktır.
Ey elçi. Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer yapmayacak olursan
elçiliğini tebliğ etmemiş olursun.
5- Maide Suresi 67
De ki: "Sizi ve kime ulaşırsa kendisiyle uyarmam için bana bu Kuran
vahyedildi."
6- Enam Suresi 19
D.
HZ. İBRAHİM'İN
HADİSLERİ NEREDE?
Kaşif Ahmed Şehzade, Allah'a ve elçiye itaatten kastın; Allah'ın elçisiyle
gönderdiği mesaj olan Kuran'a uymak olduğunu söyler ve Kuran'da aktarıldığı
gibi Peygamberimiz'in bizim için örnek olduğunu, fakat Peygamberimiz'e dair
bilgiler için de tek geçerli ve yeterli kaynağın Kuran olduğunu söyler.
Şehzade, Mümtehine Suresi 4. ayeti örnek göstererek şöyle der:
"Aşağıdaki ayet, Hz. İbrahim'in örneğini geleneklerin ve ona atfedilen
sözlerin arasından seçeceğimizi mi söylüyor? Hayır, bu ayet öyle söylemiyor.
Ayette anlatılmak istenen Hz. İbrahim'in davranışının, tavrının Kuran'da
açıklanan şeklinin inananlar için örnek olduğu ve inananların onun örneğinde
olduğu gibi hareket etmeleri gerektiğidir." (Kaşif Ahmed Şehzade, The
Authority of Quran
)
İbrahim ve onunla birlikte olanlarda size güzel bir örnek vardır.
60- Mümtehine Suresi 4
Eğer Peygamberimiz'i örnek almaktan kastın; hadislere ve Peygamber'in kavminin
geleneklerine uymak olduğu söylenirse; o zaman İbrahim Peygamber'i örnek
almamızı söyleyen ayete göre, İbrahim Peygamber'in kavminin geleneklerini
öğrenmemiz ve İbrahim Peygamber'in hadislerini de bulmamız gerekmektedir.
Oysa durum Kaşif Ahmed Şehzade'nin dediği gibidir. Peygamberimiz'in de, İbrahim
Peygamber'in de davranış şekilleri Kuran'da anlatılır ve örnek almamız istenen
bu davranışlardır.
Peygamber'in vahiy olan Kuran dışında Allah'a karşı bir şeyler uydurması için
çabalar daha Peygamber hayattayken başlamıştır. Peygamber hayattayken buna
engel olmuştur, fakat Peygamber'in vefatından sonra, hele bir de 4 Halife
dönemi de geçince, Peygamber'in döneminde başlayan vahiy dışında uydurmalar
oluşturma çabaları ne yazık ki gördüğümüz kötü sonuçları doğurmuştur.
Onlar neredeyse sana vahyettiğimizden başkasını bize karşı uydurman için seni
fitneye düşüreceklerdi.
17- İsra Suresi 73
Kuran Allah'ın kitabıdır, fakat insanlar onu Hz. Muhammed'in (elçinin) sözü
olarak duydular. Kuran'ın aşağıdaki ayetlerinde geçen ifade tarzları bu mantığı
daha iyi kavramamızı sağlamaktadırlar.
Allah ve elçisinden kendileriyle antlaşma yapmış olduğunuz müşriklere bir
ültimatomdur bu.
9- Tevbe Suresi 1
Bir de Allah ve elçisinden insanlara Büyük Hac günü bir duyuru var.
9- Tevbe Suresi 3
E.
KURAN AYETLERİNDE
ANLATILANLARA UYMAK ELÇİYE UYMAKTIR
Görüldüğü gibi Allah'ın kendisinden ve elçisinden ültimatom olduğunu, duyuru
olduğunu söyledikleri aynı zamanda Kuran ayetleridir. Aynı mantığı Kuran'ın
başka yerlerinde görebiliriz. Örneğin; 4- Nisa Suresi 13. ayete kadar miras ile
ilgili hükümler anlatılır. 13. ve 14. ayet ise şöyledir:
13- Bunlar Allah'ın sınırlarıdır. Kim Allah'a ve elçisine itaat ederse onu
altından ırmaklar akan ebedi kalacakları cennetlere sokar. İşte büyük kurtuluş
ve mutluluk budur.
4- Nisa Suresi 13
14- Kim Allah'a ve elçisine isyan eder ve O'nun sınırlarını aşarsa onu da
içinde ebedi kalacağı ateşe sokar. Onun için alçaltıcı bir azap vardır.
4- Nisa Suresi 13,14
Allah 13. ayete kadar hükümlerini anlatırken 13. ve 14. ayette bunlara uymak,
Allah'a ve elçisine uymak olarak gösterilmektedir.
Ne yazık ki Kuran'ı iyice araştırmadan, iyice düşünmeden,
ayetleri sırf kendi fikirlerini doğru çıkartmak için çekiştirenler, bu ayetleri
görmezlikten gelmiş ve ileri sürdükleri fikirlerle dini, Allah ve Peygamber
yapımı bir şirkete; Peygamber'i, Allah'ın hükümlerine hüküm katan, Allah'ın
hükümlerini gerektiğinde nesh eden (silen) bir şahsa dönüştürmüşlerdir.
İçine düştükleri bu çelişkiyi fark eden bazı gelenekçiler açmazlarını kapamak
için daha da vahim bir iddiaya kalkışmışlardır.
Bu iddiaya göre Peygamber'in mevcut hadis
kitaplarındaki hadisleri de vahiy neticesidir. Daha önceki bölümlerden
hadislerin Kuran'la, mantıkla, kendi aralarında, bilimle, insafla çeliştiklerini
görenler bu iddianın korkunçluğunu anlarlar.
Bu iddia ile Peygamber'e atılan iftiralar, Allah'a
iftiralar atmaya dönüştürülmüş olur.
Yine bundan önceki bölümlerde gördüğümüz gibi Peygamber bir tek Kuran'ı
yazdırmıştır. Madem Kuran dışında uyulması gereken kaynaklar, vahiyler vardı; o
zaman Peygamber onları neden yazdırmadı?
Aşağıdaki ayete göre Peygamber'in uyduğu vahiy Kuran'dır.
Din düşmanlarının değişmesini istedikleri de Kuran'dır. Kuran dışında dini
kaynaklar olsa Peygamber de onlara uyardı, din düşmanlarıysa onların da
değişmesini isterlerdi.
Onlara ayetlerimiz apaçık belgeler olarak okunduğunda bizimle karşılaşmayı ummayanlar
derler k: "Bundan başka Kuran getir veya bunu değiştir." De ki:
'Benim onu kendiliğimden değiştirmem asla mümkün değildir. Ben yalnızca bana
vahyedilene uyarım. Eğer Rabbime isyan edersem büyük günün azabından
korkarım."
10- Yunus Suresi 15
Peygamber ancak Allah'ın vahyi olan Kuran'a uyar. Gündelik hayatta Peygamber'in
bazı hatalar yapması bile mümkündür. Kuran'da
Peygamber'in hatalarının belirtilmesi, Peygamber'in Kuran dışındaki her sözünü,
her hareketini vahiy olarak göstermeye çalışan iddiayı yalanlar.
Uydurulan Din, Kuran'daki Din E – Kitap
Bu irşad maksatlı cevap yazım, Bloğumdan indirebileceğiniz
“ATATÜRK VE RESUL KUR'AN - (MKA) (41 E- KİTAP) ”içinde mevcut olan “RESUL
KUR'AN'IN KUR'AN E -
KİTAPLARI - (MKA)” içindeki ilgili ayetleri altındaki dip notlarından başlık
konusu ile ilgili alıntılar yapılarak derlenmiştir.
Konuyla ilgili
soruların bir kısmına burada hala tatminkâr cevap bulamayan okurlara aşağıdaki
linki tıklayarak “RESUL
KUR'AN'IN KUR'AN TEFSİRİNE GİRİŞ VE ÖNSÖZ” yazımı tekrar da olsa şimdi yeniden
okumasını öneririm.
İsteyenler bu bloktaki yayınlarda referans olarak
verilen tüm ayetleri, gerek gördüklerinde Bloğumdan indirebileceği “ATATÜRK VE RESUL KUR'AN - (MKA) (41
E- KİTAP) ”içinde mevcut olan “RESUL KUR'AN'IN KUR'AN E - KİTAPLARI - (MKA)” daki ayetlerden
okursa, ayeti, Arapça orijinal, Türkçe okunuşu, YAŞAR NURİ ÖZTÜRK çevirisi ve
MUHAMMED ESED çevirisi olarak alt alta ve bir arada görebileceklerdir.
Ayrıca ayet üst notları ve ayet Dip notlarından
yararlanabileceklerdir.
ARTIK DİLEYEN OKUR,
DÜŞÜNÜR; DİLEYEN VAZGEÇER / VAZGEÇMEZ, BİLDİĞİNE BAKAR.
BİLGİ, EMEK İSTER; İŞ, ÇABA – GAYRET İSTER. İŞİTELİM, GÖRELİM; OKUYALIM,
BİLELİM…
M. Kemal Adal
21. Ocak. 2016 /İZMİR
ATATÜRK VE RESUL KUR'AN - (MKA) (41 E- KİTAP) İÇİN GÜNCEL İNDİRME LİNKİ:
https://kemaladal.blogspot.com.tr/2016/01/kurani-kurandan-ogrenmek-isteyenlere.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder