“Rabbinin o yüce adını tespih et!” (87. sure (A'LÂ)
1. ayet)
“En güzel isimler
Allah'ındır; O'na onlarla dua edin. O'nun isimlerinde ters bir tutum
izleyenleri bırakın. Yapıp ettiklerinin cezasını çekeceklerdir.” (7. sure
(A'RAF) 180. ayet)
“Allah'tır
O. İlah yok O'ndan başka. Esmaül Hüsna, en güzel
isimler O'nundur.” (20. sure (TÂHÂ) 8.
ayet)
“Artık, o yüce
Rabbinin adını tespih et!” (56. sure (VÂKIA) 96. ayet)
“De
ki: "İster Allah diye yakarın, ister Rahman
diye yakarın. Hangisiyle yakarırsanız yakarın, en
güzel isimler / Esmâül Hüsna O'nundur. Namazında sesini yükseltme, kısma
da. İkisi ortası bir yol tut." (17. sure (İSRÂ) 110. ayet)
“İkram ve kudret sahibi Rabbinin ismi öyle yüce ki...
“ (55. sure (RAHMÂN) 78. ayet)
“Öyle
Allah ki O, tanrı yok O'ndan başka. Gaybı da
görünen âlemi de bilen O! Rahman O, Rahîm
O. Öyle Allah ki O, ilah
yok O'ndan gayrı! Melik, Kuddûs, Selâm,
Mümin, Müheymin, Azîz, Cebbâr, Mütekebbir. Allah, onların ortak
koşmalarından yücedir, arınmıştır. Allah'tır
O! Haalik, Bâri', Musavvir'dir O! En güzel isimler / Esmâül Hüsna O'nundur. Göklerde
ne var, yerde ne varsa O'nu tespih eder. Azîz'dir
O, Hakîm'dir.” (59. sure (HAŞR) 22-24. ayet)
https://www.youtube.com/watch?v=BR7jioA8_1M
EK-1: ESMAÜL HÜSNA
LİSTESİ (Yalnız tek kelimelik İsim-Sıfatlar)
ALLAH: Yaratan, yapıp-eden, ezelî, ebedî olan,
varlığında başkasına muhtaç olmayan, eşsiz, ortaksız kudret
(HUVE: O=Allah anlamında)
ADL: Adil olan, Adalet sahibi.
AFÜVV: Affeden, hataları, günahları bağışlayan.
AHAD: Zatında, varlığında tek olan.
AHİR: Sonu
olmayan.
AHKAM-ÜL HAKİMİN:Hüküm verenlerin
hakimi
ÂLİM: Tüm bilgilerin kaynağı olan, her şeyi
gereğince bilen.
ALÎM: Her
şeyi bilen, bilgi bakımından eşi ve benzeri olmayan.
ALİYY: Yüceliğin kaynağı ve sahibi. Ulu.
ASIM: Koruyan
AZÎM: Ululuğun kaynağı ve sahibi, çok yüce.
AZÎZ: Kudret ve onurun kaynağı ve sahibi. Çok güçlü, çok onurlu
BAİS: Peygamberler gönderen, öldükten sonra her şeyi
hesap vermek üzere tekrar dirilten, kabirlerinden çıkaran.
BAKİ: Ebedi ve sonu olmayan.
BARİ': Var eden, var oluşu kotarıp yöneten.
BASÎR: Görme gücünün kaynağı, en iyi şekilde
gören. Her şeyi gören.
BASİT: Açan genişleten, en zor şeyleri basitçe
çözüveren.
BÂTIN: Gözle görülemeyen, her şeyde kendinden bir
güç bulunan.
BEDÎ': Var eden, yarattıklarını ahenk ve güzellikle
donatan.
BERR: iyilik ve lütfu sonsuz olan. Eşsiz cömert.
CÂMÎ: Toplayan, bir araya getiren. Mahşer günü
tüm insanları, hesap vermek üzere huzuruna toplayan.
CEBBAR: Yapılmasına karar verdiği şeyi, dilediğinde
zorla yaptıran.
CELİL: Değerli.
CEMİL: Güzel.
DA'I: Çağıran
DAFIĞ: Belaları def eden, çevirici
DARR: Elem ve mazarrat verici şeyleri(de) yaratan.
ERHAMURRAHİMİN: Merhamet edenlerin en merhametlisi
EVVEL: İlk, Başlangıcına zaman belirlemek söz konusu
olmayan.
FALIK:Yaran, yarıcı (karanlığı yarıp sabahı
çıkaran, tohumu yaran)
FASIL: Gerçek olanla
olmayan her şeyi ayıran.
FÂTIR (FÂLIK): Yaratan. Bir takım varlıkları yarıp parçalayarak
yeni varlıklara ve oluşlara vücut veren.
FETTÂH: Açan. Fetih ve zafer lütfeden. Kolaylık sağlayan.
GAFFAR: Dilediğinden, günahları beklenmedik şekilde
affeden.
GAFUR: Sürekli
bir biçimde günahları affeden.
GÂLİB: Her hal ve şartta galip gelen
GANÎ: Zengin. Zenginliği sınırsız olan. Yanında
herkesin yoksul kaldığı kudret.
HALİK: Yaratan, var eden.
HABÎR: Her şeyden en iyi biçimde haberdar olan.
HÂDÎ: Hidayet veren. Doğruya, iyiye ve güzele
kılavuzlamada en yüce kudret.
HAFİD: Yukarıdan aşağıya indiren, alçaltan. Şan ve
Şeref sahibi iken rezil ve rüsva
eden. Zengin iken yokluğa indiren, sağlıklı
iken hastalığa düşüren.
HAFÎZ: Koruyup gözeten. Her şeyi kontrol ve gözetimi
altında tutan.
HAKEM: Hükmeden, hakkı yerine getiren, hükmünü
icra eden.
HAKÎM: Tüm hikmetlerin kaynağı. Her yaptığında
mutlaka bir hikmet bulunan.
HAKK: Gerçeğin kaynağı ve belirleyicisi. Her
yaptığı ve emri gerçeğe en uygun olan. Hakkın ve hukukun kaynağı ve
belirleyicisi.
HALİK: Yaratan, var eden.
HALÎM: Davranışlarında yumuşak ve şefkatli.
Sertlik ve katılıktan uzak olan.
HALLÂK: Yaratışı sürekli olan. Yarattıklarında sürekli
yeni boyutlar ve türler oluşturan. Yaratışındaki yoğunluk ve çeşitliliği
izlemek mümkün olmayan.
HAMÎD: Her türlü övgünün sahibi ve muhatabı olan.
Dilediğini, dilediği şekilde öven.
HASÎB: En iyi ve en hassas biçimde hesap soran.
Tüm yarattıklarını ince bir hesaba uygun olarak var eden.
HAYY: Sürekli diri. Hayatın kaynağı. Kendisi için
ölüm söz konusu edilemeyen.
İRADE: Her şeyi kullarının hayrına dileyen.
İLAH: Tapılmaya layık tek kudret. Yüce, eşsiz.
KAADİR: Kudretin kaynağı ve sahibi.
KAAHİR: Yarattıkları üzerinde hüküm ve egemenlik
Kur’an. Dilediğinde kahır ve baskıyla sindiren.
KABİD: Sıkan daraltan. Bütün varlık âlemini kudreti
içine alan. Her şeyi isterse bir çırpıda bir araya getirip, onların hakkından
gelen.
KABİL: Kabul eden, icabet eden, bağışlayan
KADİ: Hükmünü yerine getiren, işini bitiren
KADİM: Önceden yapan, önceden bildiren
KADÎR: Gücü her şeye ulaşan, her şeyde
hissedilen.
KÂFÎ: Hem kendisine hem de yarattıklarına yeten.
Kullarının her türlü istek ve ihtiyaçlarına, araya başkası girmeksizin cevap veren.
KAHİR: Galip gelen
KAHHÂR: Gerçeği örtüp, buyruklarına karşı çıkan
inkarcıları kahrı altında ezen.
KAİM: Her şeyi koruyan.
KARÎB: Çok yakında olan. Kullarına şah damarlarından
daha yakın olan. Yakarış ve çağrıları duymada hiçbir aracıya, âlete gerek
bırakmayan.
KASIM:
Kısımlandıran, rızıkları, nimetleri adalet,hikmet ve rahmet içinde taksim edip
herkese nasibini veren
KAVÎ: Gücü bizzat kendinden olan. Gücünü kullanmada
hiçbir buyruğa ve yönlendirmeye muhtaç olmayan.
KAYYÛM: Kudretin kaynağı. Kudretiyle her şeyi kıvamında
tutan.
KEBÎR: Tüm büyüklük ölçülerinin kavrayamayacağı
şekilde büyük olan.
KERİM: Şefkatli merhametli ve cömert olan.
KIDEM: Ezeli ve başlangıcı olmayan
KUDDÛS: Tüm kutsallıkların kutsadığı, tüm varlığın
tespih edip yücelttiği. Tüm noksanlıklardan arınmış, tüm yüceliklerle donanmış
olan.
KUDRET: Her şeye gücü yeten.
LATÎF: Gözle
görülmeyen. Lütfu ve bağışı çok olan.
MAKİR: Tuzak Kur’an
MÂLİK: Sahip olan.
MALİK-İ YEVMİD-DİN: Din gününün
sahibi
MALİK-ÜL MÜLK: Mülkün ebedi sahibi
MANİ: İstemediği bir şeyin meydana gelmesine müsaade
etmeyen.
MECÎD: Cömertlik ve ululuğun kaynağı, cömert ve
ulu.
MELCA: Kendisine sığınılan
MELİK: Güç, saltanat ve yönetimin en yüce sahibi.
METÎN: Her hal ve tavır karşısında sebat ve dayanıklılığını
koruyan. Güçlü, zorlu.
MEVLÂ: Koruyup gözeten, destek veren. Sevdiklerinin
her hal ve şartta yanında bulunan
MUAHHİR/MUKADDİM: İstediğini geri koyan, arkaya
bırakan.
MUAZZİB: Azaplandıran
MUCÎB: En iyi şekilde, en kısa zamanda cevap veren.
Kullarının istek ve yakarışlarına aracısız cevap veren.
MUĞNİ: İstediğini zengin eden.
MUHÎT: Her şeyi çepeçevre kuşatan.
MUBKİ / MUDHiK: Ağlatan / güldüren
MUVEFFİ: Ahdini yerine getiren, tastamam veren,
ödeyen
MUHSİ: Sonsuz zannettiğimiz her şeyin sayısını tek tek
bilen.
MUHSİN: İhsanı olan, veren
MUHYÎ: Yaratan, hayat veren. Ölüleri dirilten.
MUİD: Yaratılmışları yok ettikten sonra tekrar
yaratan.
MUİZZ: İzzet veren ağırlayan. Şeref ve haysiyet
kazandıran. İtibarını kaybedenlere bunu iade eden.
MUKADDİM: İstediğini ileri geçiren, öne alan.
MUKALLİB: Çeviren (kalpleri)
MUKÎT: Yarattıklarının gıda sistemlerini,
beslenme tarzlarını belirleyen ve Her birinin gıdalanmasını yerli yerince
düzenleyen.
MUKMİL: Kemale erdiren
MUKSİT: Bütün işlerini birbirine uygun ve yerli
yerinde yapan. Kâinata ölçü koyan. Her şeyi bir ölçüyle yaratan.
MUKTEDİR: Gücünü, kendisi tarafından belirlenen ölçüler
ve planlar dâhilinde görünür hale getiren. Gücünden, yarattıklarına belli
oranlarda nasip veren.
MUNTAKİM: İntikam alan, suçluları müstahak oldukları
cezaya çarpan.
MUSAVVİR: Şekil, renk ve desen veren. Görünüş kazandıran,
görünüşü ahenkli kılan.
MUSEVVA: Şekillendiren, düzenleyen
MUTAHHİR:Temizleyen, şirkten, kötülükten, manevi
kirlerden temizleyen
MÜBDİ: Varlıkları maddesiz
ve örneksiz olarak ilk baştan yaratan.
MÜBEŞŞİR: Müjdeleyen
MÜBEYYİN: Açıklayan
MÜDEBBİR: İdare eden, yöneten, bütün yaratılmışları
düzenle ve dengeyle idare eden ve birbirine yardımcı eden
MÜHEYMİN: Hükmü altında tutan. Yarattıklarının,
kendisi tarafından belirlenen ölçülere uygunluğunu denetleyen.
MÜMİN: İnanan,
güvenen. İnsana birtakım emanetler bırakan. Güven ve iman sunan. Kendisine
iman edenlerle yakın ilişkiler içinde olan.
MÜMİD: Canlı bir varlığın ölümünü yaratan.
Öldüren.
MÜNİR: Her şeye ışığını veren.
MÜSTEÂN: Darda ve zorda kalanın başvurduğu, yardım
dilediği kudret. Kendisinden yardım ve destek istenen.
MÜTEÂL: Aşkın, yüce. Akıl ve bakış ölçülerinin
ulaşamayacağı boyutlarda olan.
MÜTEKEBBİR: Ululuk ve yüceliğin kaynağı olan. Kibre,
böbürlenmeye sapanları hizaya getiren.
MÜNTEKİM: Suçluları
adaleti ile hak ettikleri cezaya çarptıran. Mazlum ve mağdurun eninde sonunda
intikamını alan.
MÜYESSİR: Hayırda ve şerde kulunun yolunu
kolaylaştıran, dinde kolaylık veren, hiç kimseye gücünün üstünde yük yüklemeyen
MÜZEKKİ: Her kusur ve ayıptan, manevi kirlerden
kullarını temize çıkaran, temizleyen
MÜZEYYİN: Süsleyen
MÜZİLL: Zillete düşüren,
hor ve hakir eden.
NAFİ: Hayır ve menfaat verici şeyler yaratan
NASÎR: Yardım eden. Yardım etmede yer, zaman ve
sınırı kendisi belirleyen.
NUR: Işık. Işığın, aydınlığın, yol gösterişin,
erdirişin kaynağı ve yöneticisi olan.
RAB: Besleyip, terbiye edip eğiten.
Yarattıklarını belirlediği bir programa uygun olarak, birtakım hedeflere
götüren.Tekâmülü programlayıp
yöneten.
RABBIL ALEMIN: Alemlerin Rabbi
RAHÎM: Rahmet ve merhameti sınırsız olan. Dünya
hayatını buyruklarına uygun biçimde yaşayanlara, ölüm sonrasında özel rahmetler
sunan.
RAHMAN: Rahmeti sonsuz olan. Kendisine inanan-inanmayan
herkese rahmet ve merhametinin tüm nimetlerini ayrım yapmadan sunan.
RAKÎB: Kontrol eden, gözleyip gözetleyen.
RAŞİD: Doğru yolu gösteren.
RAUF: Acıma, şefkat ve esirgemesi sınırsız olan.
REFÎ': Yüceliğin sahibi ve tüm yüceliklerin dağıtıcısı
olan. Dilediğini, dilediği makam ve yüceliğe çıkaran.
REŞİD: Bütün işleri ezeli takdirine göre yürütüp
dosdoğru ve bir nizam ve hikmet üzere akıbetine ulaştıran.
REZZÂK: Yarattığı tüm varlıkların rızklarını bol
bol veren.
SABUR: Çok sabırlı, intikam için acele etmeyen.
Mühlet vererek sabreden.
SADIK: Sözünde doğru olan.
SAİK: Cehenneme süren
SAMED: Tüm ihtiyaçların, niyetlerin, övgülerin,
yakarışların yöneldiği eşsiz kudret.
SANİ: Sanatçı, nihayetsiz güzellikleri sanatının
içinde yaratan
SELÂM: Esenlik, barış ve mutluluğun kaynağı.
Esenlik, barış ve mutluluğun nasıl sağlanacağını gösteren.
SEMÎ': En iyi şekilde işiten, duyan. Her şeyi
işitip duyan.
ŞAFİ: Şifa veren
ŞÂKİR: Şükredenleri duyup ödüllendiren. Kendisine
şükredenlere teşekkür eden.
ŞARİH: Açan
ŞEFİ: Şefaatçi
ŞEHÎD: En yüce tanık. Her şeyi görüp gözetleyen.
İnsana, görüp gözetleme, tanıklık etme gücünü veren.
ŞEKÛR: Bütün şükürlerin yöneldiği kudret. Şükredenlere
daha fazlasını veren. Şükredenlere teşekkür eden.
TEVVÂB: Tövbeleri çok kabul eden. Tövbe nasip
eden. Kendisine yönelenlerin, bu yönelişlerini karşılıksız bırakmayan.
VACİD: Her varlığa vücut
veren. İstediğini istediği vakit bulan.
VAHHÂB: Bağışı sınırsız olan. Sürekli ve sınırsız
bir biçimde bağışta bulunan.
VÂHİD: Sıfatlarında, özelliklerinde tek ve
biricik olan. Kullarının, ibadet ve yönelişlerinde kendisine herhangi
bir varlığı eş ve aracı tutmamalarını isteyen.
VALİ: İnananların dostu olan, onları koruyan.
VÂRİS: Bütün mülk ve saltanatların, sonunda kendine
teslim edildiği kudret. Dilediğini, dilediğine mirasçı kılan. Barışseverleri
mülk ve yönetime sahip kılmayı esas alan.
VÂSÎ: Kudret ve belirişi süreçle birlikte açılıp
saçılan. Varlığı sürekli genişleten. Yaratışı ve yarattıklarını dilediği
şekilde artırıp genişleten.
VEDÛD: Sevginin kaynağı olan. Seven. Sevdiren.
Sevme-sevilme ilişkisini kotaran. Tüm sevgilerin en son ve en yüce gayesi olan.
VEKÎL: Gücü ve yönetimi kullanan, Kendisine teslim
olanlara vekâlet eden, Son söz ve yetkiyi elinde bulunduran.
VELÎ: Dost, yardımcı, destek veren. Kendisine
inananların dostluğunu kabul eden. Kendisine inananların en güvenilir dost
olarak yalnız kendisini kabuk etmelerini isteyen.
VÜCUD: Varlığı kendinden olan.
ZAHİR: Her şeyde tecelli eden. Tüm yarattıklarında,
kendisinden görünebilir izler, işaretler bulunan.
ZÜLCELÂL-İ VE’L İKRAM: Hem büyüklük sahibi hem fazl-ı
kerem sahibi.
Yaşar Nuri Öztürk,
Kur’an –ı Kerim Meali (Türkçe Çeviri)
esas alınarak, diğer meallerden de ilavelerle derlenmiştir. M. Kemal
Adal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder