






https://www.youtube.com/watch?v=BR7jioA8_1M

ALLAH: Yaratan, yapıp-eden, ezelî, ebedî olan,
varlığında başkasına muhtaç olmayan, eşsiz, ortaksız kudret
(HUVE: O=Allah anlamında)
ADL: Adil olan, Adalet sahibi.
AFÜVV: Affeden, hataları, günahları bağışlayan.
AHAD: Zatında, varlığında tek olan.
AHİR: Sonu
olmayan.
AHKAM-ÜL HAKİMİN:Hüküm verenlerin
hakimi
ÂLİM: Tüm bilgilerin kaynağı olan, her şeyi
gereğince bilen.
ALÎM: Her
şeyi bilen, bilgi bakımından eşi ve benzeri olmayan.
ALİYY: Yüceliğin kaynağı ve sahibi. Ulu.
ASIM: Koruyan
AZÎM: Ululuğun kaynağı ve sahibi, çok yüce.
AZÎZ: Kudret ve onurun kaynağı ve sahibi. Çok güçlü, çok onurlu
BAİS: Peygamberler gönderen, öldükten sonra her şeyi
hesap vermek üzere tekrar dirilten, kabirlerinden çıkaran.
BAKİ: Ebedi ve sonu olmayan.
BARİ': Var eden, var oluşu kotarıp yöneten.
BASÎR: Görme gücünün kaynağı, en iyi şekilde
gören. Her şeyi gören.
BASİT: Açan genişleten, en zor şeyleri basitçe
çözüveren.
BÂTIN: Gözle görülemeyen, her şeyde kendinden bir
güç bulunan.
BEDÎ': Var eden, yarattıklarını ahenk ve güzellikle
donatan.
BERR: iyilik ve lütfu sonsuz olan. Eşsiz cömert.
CÂMÎ: Toplayan, bir araya getiren. Mahşer günü
tüm insanları, hesap vermek üzere huzuruna toplayan.
CEBBAR: Yapılmasına karar verdiği şeyi, dilediğinde
zorla yaptıran.
CELİL: Değerli.
CEMİL: Güzel.
DA'I: Çağıran
DAFIĞ: Belaları def eden, çevirici
DARR: Elem ve mazarrat verici şeyleri(de) yaratan.
ERHAMURRAHİMİN: Merhamet edenlerin en merhametlisi
EVVEL: İlk, Başlangıcına zaman belirlemek söz konusu
olmayan.
FALIK:Yaran, yarıcı (karanlığı yarıp sabahı
çıkaran, tohumu yaran)
FASIL: Gerçek olanla
olmayan her şeyi ayıran.
FÂTIR (FÂLIK): Yaratan. Bir takım varlıkları yarıp parçalayarak
yeni varlıklara ve oluşlara vücut veren.
FETTÂH: Açan. Fetih ve zafer lütfeden. Kolaylık sağlayan.
GAFFAR: Dilediğinden, günahları beklenmedik şekilde
affeden.
GAFUR: Sürekli
bir biçimde günahları affeden.
GÂLİB: Her hal ve şartta galip gelen
GANÎ: Zengin. Zenginliği sınırsız olan. Yanında
herkesin yoksul kaldığı kudret.
HALİK: Yaratan, var eden.
HABÎR: Her şeyden en iyi biçimde haberdar olan.
HÂDÎ: Hidayet veren. Doğruya, iyiye ve güzele
kılavuzlamada en yüce kudret.
HAFİD: Yukarıdan aşağıya indiren, alçaltan. Şan ve
Şeref sahibi iken rezil ve rüsva
eden. Zengin iken yokluğa indiren, sağlıklı
iken hastalığa düşüren.
HAFÎZ: Koruyup gözeten. Her şeyi kontrol ve gözetimi
altında tutan.
HAKEM: Hükmeden, hakkı yerine getiren, hükmünü
icra eden.
HAKÎM: Tüm hikmetlerin kaynağı. Her yaptığında
mutlaka bir hikmet bulunan.
HAKK: Gerçeğin kaynağı ve belirleyicisi. Her
yaptığı ve emri gerçeğe en uygun olan. Hakkın ve hukukun kaynağı ve
belirleyicisi.
HALİK: Yaratan, var eden.
HALÎM: Davranışlarında yumuşak ve şefkatli.
Sertlik ve katılıktan uzak olan.
HALLÂK: Yaratışı sürekli olan. Yarattıklarında sürekli
yeni boyutlar ve türler oluşturan. Yaratışındaki yoğunluk ve çeşitliliği
izlemek mümkün olmayan.
HAMÎD: Her türlü övgünün sahibi ve muhatabı olan.
Dilediğini, dilediği şekilde öven.
HASÎB: En iyi ve en hassas biçimde hesap soran.
Tüm yarattıklarını ince bir hesaba uygun olarak var eden.
HAYY: Sürekli diri. Hayatın kaynağı. Kendisi için
ölüm söz konusu edilemeyen.
İRADE: Her şeyi kullarının hayrına dileyen.
İLAH: Tapılmaya layık tek kudret. Yüce, eşsiz.
KAADİR: Kudretin kaynağı ve sahibi.
KAAHİR: Yarattıkları üzerinde hüküm ve egemenlik
Kur’an. Dilediğinde kahır ve baskıyla sindiren.
KABİD: Sıkan daraltan. Bütün varlık âlemini kudreti
içine alan. Her şeyi isterse bir çırpıda bir araya getirip, onların hakkından
gelen.
KABİL: Kabul eden, icabet eden, bağışlayan
KADİ: Hükmünü yerine getiren, işini bitiren
KADİM: Önceden yapan, önceden bildiren
KADÎR: Gücü her şeye ulaşan, her şeyde
hissedilen.
KÂFÎ: Hem kendisine hem de yarattıklarına yeten.
Kullarının her türlü istek ve ihtiyaçlarına, araya başkası girmeksizin cevap veren.
KAHİR: Galip gelen
KAHHÂR: Gerçeği örtüp, buyruklarına karşı çıkan
inkarcıları kahrı altında ezen.
KAİM: Her şeyi koruyan.
KARÎB: Çok yakında olan. Kullarına şah damarlarından
daha yakın olan. Yakarış ve çağrıları duymada hiçbir aracıya, âlete gerek
bırakmayan.
KASIM:
Kısımlandıran, rızıkları, nimetleri adalet,hikmet ve rahmet içinde taksim edip
herkese nasibini veren
KAVÎ: Gücü bizzat kendinden olan. Gücünü kullanmada
hiçbir buyruğa ve yönlendirmeye muhtaç olmayan.
KAYYÛM: Kudretin kaynağı. Kudretiyle her şeyi kıvamında
tutan.
KEBÎR: Tüm büyüklük ölçülerinin kavrayamayacağı
şekilde büyük olan.
KERİM: Şefkatli merhametli ve cömert olan.
KIDEM: Ezeli ve başlangıcı olmayan
KUDDÛS: Tüm kutsallıkların kutsadığı, tüm varlığın
tespih edip yücelttiği. Tüm noksanlıklardan arınmış, tüm yüceliklerle donanmış
olan.
KUDRET: Her şeye gücü yeten.
LATÎF: Gözle
görülmeyen. Lütfu ve bağışı çok olan.
MAKİR: Tuzak Kur’an
MÂLİK: Sahip olan.
MALİK-İ YEVMİD-DİN: Din gününün
sahibi
MALİK-ÜL MÜLK: Mülkün ebedi sahibi
MANİ: İstemediği bir şeyin meydana gelmesine müsaade
etmeyen.
MECÎD: Cömertlik ve ululuğun kaynağı, cömert ve
ulu.
MELCA: Kendisine sığınılan
MELİK: Güç, saltanat ve yönetimin en yüce sahibi.
METÎN: Her hal ve tavır karşısında sebat ve dayanıklılığını
koruyan. Güçlü, zorlu.
MEVLÂ: Koruyup gözeten, destek veren. Sevdiklerinin
her hal ve şartta yanında bulunan
MUAHHİR/MUKADDİM: İstediğini geri koyan, arkaya
bırakan.
MUAZZİB: Azaplandıran
MUCÎB: En iyi şekilde, en kısa zamanda cevap veren.
Kullarının istek ve yakarışlarına aracısız cevap veren.
MUĞNİ: İstediğini zengin eden.
MUHÎT: Her şeyi çepeçevre kuşatan.
MUBKİ / MUDHiK: Ağlatan / güldüren
MUVEFFİ: Ahdini yerine getiren, tastamam veren,
ödeyen
MUHSİ: Sonsuz zannettiğimiz her şeyin sayısını tek tek
bilen.
MUHSİN: İhsanı olan, veren
MUHYÎ: Yaratan, hayat veren. Ölüleri dirilten.
MUİD: Yaratılmışları yok ettikten sonra tekrar
yaratan.
MUİZZ: İzzet veren ağırlayan. Şeref ve haysiyet
kazandıran. İtibarını kaybedenlere bunu iade eden.
MUKADDİM: İstediğini ileri geçiren, öne alan.
MUKALLİB: Çeviren (kalpleri)
MUKÎT: Yarattıklarının gıda sistemlerini,
beslenme tarzlarını belirleyen ve Her birinin gıdalanmasını yerli yerince
düzenleyen.
MUKMİL: Kemale erdiren
MUKSİT: Bütün işlerini birbirine uygun ve yerli
yerinde yapan. Kâinata ölçü koyan. Her şeyi bir ölçüyle yaratan.
MUKTEDİR: Gücünü, kendisi tarafından belirlenen ölçüler
ve planlar dâhilinde görünür hale getiren. Gücünden, yarattıklarına belli
oranlarda nasip veren.
MUNTAKİM: İntikam alan, suçluları müstahak oldukları
cezaya çarpan.
MUSAVVİR: Şekil, renk ve desen veren. Görünüş kazandıran,
görünüşü ahenkli kılan.
MUSEVVA: Şekillendiren, düzenleyen
MUTAHHİR:Temizleyen, şirkten, kötülükten, manevi
kirlerden temizleyen
MÜBDİ: Varlıkları maddesiz
ve örneksiz olarak ilk baştan yaratan.
MÜBEŞŞİR: Müjdeleyen
MÜBEYYİN: Açıklayan
MÜDEBBİR: İdare eden, yöneten, bütün yaratılmışları
düzenle ve dengeyle idare eden ve birbirine yardımcı eden
MÜHEYMİN: Hükmü altında tutan. Yarattıklarının,
kendisi tarafından belirlenen ölçülere uygunluğunu denetleyen.
MÜMİN: İnanan,
güvenen. İnsana birtakım emanetler bırakan. Güven ve iman sunan. Kendisine
iman edenlerle yakın ilişkiler içinde olan.
MÜMİD: Canlı bir varlığın ölümünü yaratan.
Öldüren.
MÜNİR: Her şeye ışığını veren.
MÜSTEÂN: Darda ve zorda kalanın başvurduğu, yardım
dilediği kudret. Kendisinden yardım ve destek istenen.
MÜTEÂL: Aşkın, yüce. Akıl ve bakış ölçülerinin
ulaşamayacağı boyutlarda olan.
MÜTEKEBBİR: Ululuk ve yüceliğin kaynağı olan. Kibre,
böbürlenmeye sapanları hizaya getiren.
MÜNTEKİM: Suçluları
adaleti ile hak ettikleri cezaya çarptıran. Mazlum ve mağdurun eninde sonunda
intikamını alan.
MÜYESSİR: Hayırda ve şerde kulunun yolunu
kolaylaştıran, dinde kolaylık veren, hiç kimseye gücünün üstünde yük yüklemeyen
MÜZEKKİ: Her kusur ve ayıptan, manevi kirlerden
kullarını temize çıkaran, temizleyen
MÜZEYYİN: Süsleyen
MÜZİLL: Zillete düşüren,
hor ve hakir eden.
NAFİ: Hayır ve menfaat verici şeyler yaratan
NASÎR: Yardım eden. Yardım etmede yer, zaman ve
sınırı kendisi belirleyen.
NUR: Işık. Işığın, aydınlığın, yol gösterişin,
erdirişin kaynağı ve yöneticisi olan.
RAB: Besleyip, terbiye edip eğiten.
Yarattıklarını belirlediği bir programa uygun olarak, birtakım hedeflere
götüren.Tekâmülü programlayıp
yöneten.
RABBIL ALEMIN: Alemlerin Rabbi
RAHÎM: Rahmet ve merhameti sınırsız olan. Dünya
hayatını buyruklarına uygun biçimde yaşayanlara, ölüm sonrasında özel rahmetler
sunan.
RAHMAN: Rahmeti sonsuz olan. Kendisine inanan-inanmayan
herkese rahmet ve merhametinin tüm nimetlerini ayrım yapmadan sunan.
RAKÎB: Kontrol eden, gözleyip gözetleyen.
RAŞİD: Doğru yolu gösteren.
RAUF: Acıma, şefkat ve esirgemesi sınırsız olan.
REFÎ': Yüceliğin sahibi ve tüm yüceliklerin dağıtıcısı
olan. Dilediğini, dilediği makam ve yüceliğe çıkaran.
REŞİD: Bütün işleri ezeli takdirine göre yürütüp
dosdoğru ve bir nizam ve hikmet üzere akıbetine ulaştıran.
REZZÂK: Yarattığı tüm varlıkların rızklarını bol
bol veren.
SABUR: Çok sabırlı, intikam için acele etmeyen.
Mühlet vererek sabreden.
SADIK: Sözünde doğru olan.
SAİK: Cehenneme süren
SAMED: Tüm ihtiyaçların, niyetlerin, övgülerin,
yakarışların yöneldiği eşsiz kudret.
SANİ: Sanatçı, nihayetsiz güzellikleri sanatının
içinde yaratan
SELÂM: Esenlik, barış ve mutluluğun kaynağı.
Esenlik, barış ve mutluluğun nasıl sağlanacağını gösteren.
SEMÎ': En iyi şekilde işiten, duyan. Her şeyi
işitip duyan.
ŞAFİ: Şifa veren
ŞÂKİR: Şükredenleri duyup ödüllendiren. Kendisine
şükredenlere teşekkür eden.
ŞARİH: Açan
ŞEFİ: Şefaatçi
ŞEHÎD: En yüce tanık. Her şeyi görüp gözetleyen.
İnsana, görüp gözetleme, tanıklık etme gücünü veren.
ŞEKÛR: Bütün şükürlerin yöneldiği kudret. Şükredenlere
daha fazlasını veren. Şükredenlere teşekkür eden.
TEVVÂB: Tövbeleri çok kabul eden. Tövbe nasip
eden. Kendisine yönelenlerin, bu yönelişlerini karşılıksız bırakmayan.
VACİD: Her varlığa vücut
veren. İstediğini istediği vakit bulan.
VAHHÂB: Bağışı sınırsız olan. Sürekli ve sınırsız
bir biçimde bağışta bulunan.
VÂHİD: Sıfatlarında, özelliklerinde tek ve
biricik olan. Kullarının, ibadet ve yönelişlerinde kendisine herhangi
bir varlığı eş ve aracı tutmamalarını isteyen.
VALİ: İnananların dostu olan, onları koruyan.
VÂRİS: Bütün mülk ve saltanatların, sonunda kendine
teslim edildiği kudret. Dilediğini, dilediğine mirasçı kılan. Barışseverleri
mülk ve yönetime sahip kılmayı esas alan.
VÂSÎ: Kudret ve belirişi süreçle birlikte açılıp
saçılan. Varlığı sürekli genişleten. Yaratışı ve yarattıklarını dilediği
şekilde artırıp genişleten.
VEDÛD: Sevginin kaynağı olan. Seven. Sevdiren.
Sevme-sevilme ilişkisini kotaran. Tüm sevgilerin en son ve en yüce gayesi olan.
VEKÎL: Gücü ve yönetimi kullanan, Kendisine teslim
olanlara vekâlet eden, Son söz ve yetkiyi elinde bulunduran.
VELÎ: Dost, yardımcı, destek veren. Kendisine
inananların dostluğunu kabul eden. Kendisine inananların en güvenilir dost
olarak yalnız kendisini kabuk etmelerini isteyen.
VÜCUD: Varlığı kendinden olan.
ZAHİR: Her şeyde tecelli eden. Tüm yarattıklarında,
kendisinden görünebilir izler, işaretler bulunan.
ZÜLCELÂL-İ VE’L İKRAM: Hem büyüklük sahibi hem fazl-ı
kerem sahibi.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder