DEVLETİN MALI
Hz.
Ömer’in oğlu, bir deve satın almıştı. Bu devesini devletin develerini güden
çobana verdi, devlet meralarına gönderdi. Hayvan meralarda iyice semirdi.
Abdullah onu pazara yolladı. Satılığa çıkardı. Hz. Ömer, bu deveyi pazarda
gördü:
— Bu deve kimindir? Diye
sordu.
— Senin oğlun Abdullah’ın.
Dediler.
Hz.
Ömer’in canı sıkıldı. Hemen oğlunu çağırttı:
— Sen
böyle bir deveye nereden sahip oldun?
Oğlu
olanları anlattı. Hz. Ömer:
— Vay, dedi. Ne iyi. Sen bir halife oğlu olasın da böyle
iş edesin. Deveni devlet çobanı otlatsın. Devlet otlakları otlağın olsun. Sonra
da kazancı Abdullah’ın olsun. Olmaz böyle şey.
Git deveyi sat. Kaç kuruşa almıştın
deveyi? İşte o kadar parayı içinden al. Gerisini götür, devlet hazinesine
teslim et!
NOT: Bu öykü Sayın Cemal Erten’in Dini Hikâyeler
kitabından alınmıştır.
Dip Not:
Kamu malını
haksız edinenlere ithaf edilmiştir. Devleti Yönetenlerden Hz. Ömer'in bu
icraatı beklenmektedir. (MKA)
*****
BİR ASKERİN SİVİL GEÇİNEN YÜZE ATTIĞI TOKAT!
NECATİ
DOĞRU
Evet, anlayana; “tükürürüm senin gönderdiğin o makam arabasına”
demektir.
Yüzde yüz sivil bir dikleniş göstererek Genel Kurmay Başkanlığı’ından
istifa edip emekliliğe ayrılan Orgeneral Işık Koşaner,
Başbakan’ın lojman kapısına gönderdiği “özel şoförlü lüks makam otomobilini” reddetti.
Otomobil evin önünde duruyor.
Orgeneral o otoya binmiyor.
Anlayana!
Emekli Genel Kurmay
Başkanı’nın makam otosunu (95 bin TL değerinde) reddetmesi, “sivil geçinen yüzlere attığı gerçek
halk tokadı” oldu.
İktidara
geldiler.
Kendileri,
akrabaları, yakınları, yandaşları için, devlet imkânlarını ve hazine parasını
alet ederek, imtiyazlı, seçkinci bir sivil tabaka oluşturdular.
Bu devlet sırtından tüfeyli imtiyazlı
tabakayı resmileştirmek için olsa gerek; emekli Genel Kurmay Başkanı’nı da,
altına lüks makam arabası vererek, yanlarına katmak istediler.
Orgeneral, katılmak istemedi.
Tüfeyli sivil vesayete uymadı.
Xxx
Işık
Koşaner, evinin önüne gönderilen lüks makam otomobilini “binmem ben ona…” diye reddettiği gün; muhtemelen Başbakan’ın, Meclis Başkanı’nın, 25 Bakan’ın,
iktidar partisi AKP’nin ve muhalefet partileri CHP, MHP, BDP’nin üst
yöneticilerinin bilgisi alınmış olarak, emekli milletvekillerinin maaşının
yüzde 100 artıran yasa, gece saat 3’de bir hırsız gölgesi hızıyla Millet
Meclisi’nde parmaklar kaldırılarak kabul edildi.
Ne
yüksek ahlaka sığar
Ne
demokratik işleyişe!
Milletvekilini
ballıyorlar.
“Tek Adam sözü” kanun oluyor.
Meclis’in yüzde 80’ni hem milletvekili maaşı ve hem
emekli milletvekili maşanı (ayda 19 bin 300 TL) alabilen “imtiyazlı bir
tabaka” haline
getirebiliyorlar.
Xxx
Ne
dini inanca sığar!
Ne
Anayasal eşitliğe!
1 işçi ölürse…
İşçi
eşine 280 TL yardım.
Bir milletvekili ölürse…
Eşine
75 bin TL yardım.
Bir memurun gözü bozulursa…
Memura
40 TL gözlük parası.
Milletvekilinin gözü bozulursa…
Milletvekiline
400 TL gözlük parası.
Bir esnafın kalbi teklerse…
Esnafın
kalbine dandik ucuz stent.
Bir milletvekilinin kalbi teklerse…
Vekilin
kalbine ithal pahalı stent.
Emekli mühendis iş bulduğunda…
Mühendisten
prim kesintisi yüzde 15.
Emekli milletvekili iş bulduğunda…
Milletvekilinden
prim kesintisi yüzde 1
.
1 milletvekilinin aylık maliyeti…
15
mühendisin aylık maşından fazla.
Almanya
Türkiye’den 5 kat zengin.
Almanya’da 8
yıl vekillik yaptıktan sonra emekli milletvekili 3 bin 782 TL (1534 Euro) maaş
alabiliyor. Gece geçen yasayla Türkiye’de emekli milletvekili 7 bin 800 TL
alacak.
Ayrıcalıklı aç gözlü seçkinci tabaka işte böyle
(örnekleri yazmak sayfalar alır) yaratıldı.
Emekli Genel Kurmay Başkanı Işık
Koşaner, “bu sefil eşitsizliğin yarattığı açgözlü seçkinci
tabakanın üyesi olmayı” reddetti. Sivil vesayete tükürmüş oldu.
(uyan
borusu)
Çürüme!
Meclis Başkanı, “bir bahane edebiyatı” üretti. Milletvekilleri, nişana, düğüne,
sünnete çağrılıyorlarmış. Yılda 200 altın takmak zorunda kalıyorlarmış. Cami
inşaatı yarım kalınca yardım yapıyorlarmış. Seçildiği ilden gelen seçmenlerini
yedirip, içirip, otelde yatırıyormuş. Milletvekili maaşları bu nedenle
yetmiyormuş, yüzde 100 zam yapmak gerekliymiş. Tam
bir çürüme anlayışı: milletvekili halka, halkın sırtından altın takacak, yemek
yedirecek, otelde yatıracak, bunun adı demokratik seçim olacak.
Bunun adı; halkı aşağılama ve aldatma.
Çürüme.
Necati Doğru/SÖZCÜ
Necati Doğru/SÖZCÜ
Dip Not:
Düşünen var mı? İbret alan yok mu?! (MKA)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder