Sevginin sadece sözünü edenlerle, onu yaşayanlar arasında ne fark vardır?
"Bakın göstereyim"
demiş, ermiş.
Önce sevgiyi dilden gerçeğe indirememiş olanları çağırarak onlara bir sofra hazırlamış. Hepsi oturmuşlar yerlerine. Derken tabaklar içinde sıcak çorbalar gelmiş ve arkasından da "derviş kaşıkları" denilen bir metre boyunda kaşıklar.
Önce sevgiyi dilden gerçeğe indirememiş olanları çağırarak onlara bir sofra hazırlamış. Hepsi oturmuşlar yerlerine. Derken tabaklar içinde sıcak çorbalar gelmiş ve arkasından da "derviş kaşıkları" denilen bir metre boyunda kaşıklar.
Ermiş bu kaşıkların ucundan
tutup öyle yiyeceksiniz diye birde şart koymuş.
Peki demişler ve içmeye
teşebbüs etmişler.
Fakat o da ne? Kaşıklar uzun geldiğinden bir türlü döküp saçmadan götüremiyorlar ağızlarına. En sonunda bakmışlar beceremiyorlar, öylece aç kalkmışlar sofradan.
Bunun üzerine şimdi demiş ermiş, sevgiyi gerçekten bilenleri çağıralım yemeğe.
Yüzleri aydınlık, gözleri sevgi ile gülümseyen ışıklı insanlar gelmiş oturmuş sofraya bu defa.
Buyurun deyince, her biri uzun boylu kaşığını çorbaya daldırıp, sonra karşısındaki kardeşine uzatarak içirmiş. Böylece her biri diğerini doyurmuş ve şükrederek kalkmışlar sofradan...
İşte demiş ermiş,
“Kim ki gerçek sofrasında yalnız
kendini görür ve doymayı, düşünürse, o aç kalacaktır. Ve kim kardeşini düşünür
de doyurursa o da kardeşi tarafından doyurulacaktır şüphesiz.
İNTERNETTEN ALINTIDIR.
M. Kemal Adal
11 Mayıs 2016 / İZMİR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder