|
||||
Bizler
İslam ı kendi nefsimizde öyle bir şekillendir dik ki, Kur’an
ın emirleri, verdiği örnekler artık bizler için rehber olmaktan çıkmış, çünkü
hiç birisinden haberimiz bile yok. Bir
arkadaşımız diğer arkadaşına eşinin, hatta çocuklarının yaptığı yanlışlardan
sorumlu olduğunu söyleyerek dert yanıyordu. Arkadaşı da onu teselli ediyor ve
herkes kendi yaptıklarından sorumludur, neden eşinin yaptıklarından sorumlu
olasın ki, diye onu teselli ettiğine şahit oldum.
Bizlerin hatası, Allah’ ın emrettiği İslam’ ı Kur’an dan araştırmadan, her
söylenene inanmak olmuş. Erkek evin geçiminden sorumludur ama
kadınında belki erkekten daha önemli görevleri vardır aile içinde. Kadın ve
erkek, asla din ve iman adına yaptıklarından, bir birinden sorumlu değildir. Çünkü hepimiz bu dünyada, kendimize düşen görevlerden imtihan oluyoruz ve
yaptıklarımızdan bizzat kendimiz sorumluyuz.
Erkeğin, karısının yaptığı her şeyden sorumludur inancı, kadını küçümseyen
bir düşüncenin ürünüdür ki, bunu Kur’an asla kabul etmez. Aile
içinde herkes, bir birini yanlış yaptıklarında elbette uyarmalıdır. Evlatlarını
yetiştirirken, anne ve babaya düşen görevleri yerinde ve zamanında yapmalı,
onlara doğru yolu göstermelidir. Daha sonra çocukların büyüdüklerinde
yapacaklarından, neden anne baba sorumlu olsun. Eğer gereken bilgileri
vermediysen, çocuklarınla ilgilenmediysen, elbette sorumluluk vardır.
KONUMUZ, ERKEĞİN EŞİNİN DAVRANIŞLARINDAN, HATTA İNANCINI YAŞAMASINDAN
SORUMLU OLUP OLMADIĞI KONUSU. Kur’an bu konuda bizlere çok önemli
kıssadan hisseler vermiştir. Eğer bizlerin rehberi Kur’an ise, bir erkeğin
asla eşinin yapacağı yanlış davranışlardan, Allah katında sorumlu olamayacağını
bilir.
Yaradan çok güvendiği ve elçilik görevini verdiği Hz.LUT ve NUH
peygamberlerin eşlerinin inançlarının, gereken ciddiyette olmadığını ve
sonunda cezalandırıldığı örneğini verir bizlere. Düşünebiliyor
musunuz, elçi olarak görev verdiği resullerin eşleri, kendilerine gereği gibi
iman etmiyor ve inanmıyor. Tüm bunlardan nasıl olurda Lut ve Nuh
peygamberlerimiz sorumlu olur.
Yine Kur’an, Firavun örneğini verir bu konu ile ilgili. Firavun ben
Tanrı yım dediği halde, eşi buna itiraz ediyor ve sen Tanrı değilsin, bizleri
yaratan bir Tanrı var diye eşine karşı çıkıyor. İşte Rabbimiz tüm bu
örnekleri, boşuna vermiyor bizlere Kur’an da. Kur’an’ dan nasiplenmeyenler,
işte böyle kendi nefislerinde dini şekillendirmeye çalışıyorlar, ama
aldananlardan oluyorlar. Bu örneklerden de anlıyoruz ki, herkes
kendi inancından, yaptıklarından sorumludur. Çünkü Rabbimiz bizleri dünyaya
getirmesinin nedenini açıklarken, bakın ne diyor.
Ankebut 2: İnsanlar, İMTİHANDAN GEÇİRİLMEDEN,
sadece "İman ettik" demeleriyle bırakılıvereceklerini mi sandılar? (Diyanet
vakfı meali)
İnsan 2: Şüphesiz biz insanı, karışım hâlindeki az
bir sudan (meniden) yarattık ve onu İMTİHAN EDECEĞİZ. Bu sebeple onu işitir ve
görür kıldık. (Diyanet meali)
Buradan da anlaşılıyor ki, ne erkek eşinin yaptıklarından sorumludur, nede
kadın eşinin yaptıklarından. Herkes kendi yaptıklarından, söylediklerinden
sorumludur. Çünkü herkes kendi imtihanını bizzat kendisi vermekle yükümlüdür. Erkeğin
eşinden, her konuda sorumlu olduğu zihniyeti, doğru olmayan, içimize sokulmuş
batıl inançların ne derece kök saldığının kanıtıdır.
Kur’an kadını över ve onu korumasına alır. Asla kadın hakkında küçük
düşürücü, onu küçümseyen tek kelime bile duymazsınız Kur’an’ dan. Ama
mezheplerin, rivayetlerin, FIKIH inancının yarattığı beşeri İslam, kadını her
zaman küçümsemiş, cehennemin çoğunluğunun kadın olduğu söylenerek, kadını adeta
şeytanın yardımcısı yapmışlardır.
Bunu da yaparken, peygamberimizin isminin kullanılması
üzücüdür. Bir örnek vermek istiyorum.
Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den
rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Kadınlara iyi davranmanızı tavsiye ediyorum; vasiyyetimi tutunuz. Zira
kadın kısmı kaburga kemiğinden yaratılmıştır. Kaburga kemiğinin en eğri yeri
üst tarafıdır. Eğri kemiği doğrultmaya kalkarsan kırarsın. Kendi hâline
bırakırsan, yine eğri kalır. Öyleyse kadınlar hakkındaki tavsiyemi tutunuz.”
(Buhârî, Enbiyâ 1, Nikâh 80; Müslim, Radâ’ 60. Ayrıca bk. Tirmizî, Radâ` 11,
Tefsîru sûre (9) 2; İbni Mâce, Nikâh 3)
Buhârî ile Müslim’deki diğer bir
rivayete göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“KADIN
KABURGA KEMİĞİ GİBİDİR. ONU DOĞRULTMAYA KALKARSAN KIRARSIN. EĞER ONDAN
FAYDALANMAK İSTERSEN BU HÂLİYLE DE FAYDALANABİLİRSİN.” (Buhârî, Nikâh 79;
Radâ` 65)
Tüm bunları, peygamberimizin
söylediğine inanmak iftiradır, saygısızlıktır. Sözlere bakar mısınız, KADIN NASIL
KÜÇÜMSENEREK, ASLA DOĞRU BİR İNSAN OLAMAYACAĞI ANLATILIYOR. Bunları
söyleyen ve inanan, peygamberimize iftira atmış demektir ki, mahşer günü cezası
çok büyük olacaktır, bunu lütfen unutmayalım.
BU İFTİRALAR, YAHUDİ FİTNESİNİN
ÜRÜNÜDÜR. Kadının, erkeğin kaburga kemiğinden yaratıldığı bilgisi
Kur’an da yoktur. Bugün kendi nefislerine göre yazılmış, beşeri tarihsel
bilgilerle donatılmış, kadının küçümsendiği, adına Tevrat dedikleri kitapta
yazar. Elbette bu bilgiler Allah ın emri
değildir. Bu sözler kadını küçümseyen sözlerdir ki, Kur’an' ın öğretisine,
verdiği bilgilere tamamen ters düşer.
Kur’an kadının yaradılışı ile ilgili Nisa suresi 1. ayette, bakın nasıl
bilgi verir.
“Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan, ONDAN DA EŞİNİ MEYDANA
GETİREN, ikisinden de birçok erkekler ve kadınlar üreten Rabbinize karşı
gelmekten sakının”
Yine bir başka ayette bakın bu konuya nasıl açıklama getiriyor.
Araf 189: Allah, sizi bir tek nefisten yaratan ve
kendisi ile huzur bulsun diye eşini de ondan var edendir….. ( Diyanet
meali)
Bu ayetlerden de anlaşılıyor ki, önce Âdem peygamberimiz yaratılmış ve daha
sonrada ÂDEMİN YARATILDIĞI ÖZELLİKLERİN AYNISIYLA, yani topraktan eşini de
yaratmış ki, anlaşabilsinler. Yoksa Âdem peygamberimizin herhangi
bir uzvundan, parçasından, kaburga kemiğinden yaratılmıştır dersek, yanlış
anlamış, konuyu saptırmış oluruz. Kur’an da böyle bir bilgide zaten yoktur. Kadın ve
erkek topraktan yaratılmıştır, aralarında yaradılış farklılığı yoktur. Böyle
anlarsak, kadını küçümsemiş oluruz.
Hâlbuki Kur’an kadını kendi
özellikleriyle, erkeği de kendi özellikleriyle aile içinde yerli yerine
oturtmuş, ALLAH KATINDA HER İKİSİ DE EŞİTTİR DEMİŞTİR. Kadını erkeğin bir
parçasından yaratıldığı sözleri, batıldır Kur’an a asla uymaz.
Örnek verelim.
Hicr 26: Andolsun, BİZ İNSANI KURU BİR ÇAMURDAN,
şekillendirilmiş bir balçıktan yarattık. (Diyanet meali)
Mü’minun 12: Andolsun, BİZ İNSANI, ÇAMURDAN
(süzülmüş) bir özden yarattık. (Diyanet meali)
Rum 20: SİZİ TOPRAKTAN YARATMASI, O’nun
(varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Sonra bir de gördünüz ki siz beşer
olmuş (çoğalıp) yayılıyorsunuz. (Diyanet meali)
Taha 55: (Ey insanlar!) SİZİ TOPRAKTAN YARATTIK,
(ölümünüzle) sizi oraya döndüreceğiz ve sizi bir kere daha oradan çıkaracağız. (Diyanet
meali)
Bizler batılın ve hurafelerin etkisiyle, İslam’ ı öyle yanlış yaşıyoruz ki, Allah ne
emretmiş ise tersini yapıyoruz. Böyle olunca da, İslam toplumlarında kadının
adeta, hakkı hukuku erkeğin inisiyatifine kalmış oluyor.
Değerli din kardeşlerim, lütfen önce Kur’an’ ın tercümesini bolca
okuyalım. Allah’ ın bizlere ne emrettiğini, tebliğini aracısız ilk elden
öğrenelim. Daha sonrada bizlere din adına anlatılanları, mutlaka Kur’an ile
sorgulayalım. Sorgulamayan insan büyük hatalar yapar, onun için Kur’an da
onlarca ayetin sonunda Allah, bizleri düşünmeye davet eder.
Ben bu yazımda, özellikle Müslüman
kadınlarımıza sesleniyorum. Lütfen sizlere din adına
dayatılanları, koşulsuz kabul etmeyiniz. Açın Allah’ ın bizlere rehber, yol
gösterici olsun diye gönderdiği Kur’an a bakınız, onu anladığınız dilden
okuyunuz. Siz Kur’an’ dan anlayamazsınız
diyenlerin yalanlarına kanmayınız. Allah imtihan ettiği kitabı,
herkesin anlayamayacağı şekilde gönderip, daha sonrada asla bizleri sorumlu
tutmaz, bunu unutmayalım. Kur’an da her şey yoktur diyerek, beşerin yarattığı FIKIH inancını, Kur’an ın üstünde tutanlara lütfen
kanmayınız.
Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK
Dip Not:
GENEL ÇERÇEVEDE DE ve bu konu ile ilgili olarak ÖZEL ÇERÇEVEDE DE, SÜNNETULLAH, aşağıdaki AYETLERİN
HÜKMÜ GEREĞİNCEDİR.
İyi veya kötü, her yapılandan yapana bir pay vardır. (Başkasını
günaha sokana da, iyi işe sebep / aracı olana da bundan bir pay vardır):
Kim güzel bir işe aracı olursa ondan ona bir
pay vardır. Kim kötü bir şeye aracı olursa ondan da ona bir pay vardır.
Allah her şeye, herkese gıda ulaştırır, Mukît'tir. 4. sure (NİSA) 85. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)
Hiç kuşkusuz Allah, onların sakladıklarını da açığa vurduklarını da biliyor. Hiç kuşkusuz O, büyüklük taslayanları sevmiyor. Onlara, "Rabbiniz ne indirdi" dendiğinde şöyle dediler: "Öncekilerin masallarını." Şunun için ki onlar, kıyamet günü kendi günahlarını tamamen yüklendikten başka, ilimsizlik yüzünden saptırdıkları kişilerin günahlarının bir kısmını da yüklenecekler. Bakın, ne kötü şey yükleniyorlar! 16. sure (NAHL) 23-25. ayet (Resmi: 16/İniş:70/Alfabetik:75)
İnkâr
edenler, iman edenlere dediler ki: "Bizim yolumuzu izleyin, sizin
günahlarınızı biz taşırız." Oysa onlar,
iman edenlerin günahlarından hiçbir şeyin taşıyıcısı değillerdir.
Gerçek şu ki, onlar tamamen yalancıdırlar. Onlar
hem kendi yüklerini hem de kendi yükleriyle beraber başkalarının yüklerini
taşıyacaklar. Bunda kuşku yok. Kıyamet günü de iftira edip
durdukları şeylerden zorlu bir sorguya mutlaka çekileceklerdir. 29. sure (ANKEBÛT) 12-13. ayet (Resmi: 29/İniş:85/Alfabetik:8)
M. Kemal Adal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder