IV. İTİKAT
B. ALLAH
1. ALLAH'IN VARLIĞI VE VARLIĞININ DELİLLERİ
a) KAVRAM OLARAK, ALLAH'IN VARLIĞI VE VARLIĞININ DELİLLERİ - 4
DELİLLER,
İZLER, İŞARETLER, İBRETLER VARDIR
2/164*: Tabiatın (gökler ve yerin) Düzeni: Arzda Deliller, İzler,
İşaretler, İbretler Vardır. Bak: 7/157; 16/65; 22/25; 25/49; 29/63; 30/19, 24, 50; 32/27;
35/9; 36/33; 41/39; 43/11; 45/5; 50/11; 57/17.
2/164**: Tabiatın (gökler ve yerin) Düzeni: Gecede Deliller, İzler, İşaretler,
İbretler Vardır. Bak: 3/27, 190; 7/54; 10/6; 13/3; 14/33; 16/12; 17/12; 22/61; 24/44; 28/71;
31/29; 35/13; 36/37, 40; 39/5; 57/6; 74/33; 81/17; 84/17; 89/2, 4; 93/2.
2/164***: Tabiatın (gökler ve yerin) Düzeni: Denizlerde Deliller, İzler, İşaretler,
İbretler Vardır. Bak: 10/22; 14/32; 17/66-67, 69; 22/65; 31/31; 42/32; 45/12; 55/24.
2/164****: Allah Her Şeyin Yaratıcısıdır: Allah, Âlemlerin Rabbidir; Göklerin ve Yerin ve bu ikisi
arasındakilerin yaratıcısıdır. Mülk ve Yönetim O’nundur. Bak: 6/1,73; 21/ 56; 38/27; 39/6; 40/57; 69/17.
2/164*****: İtikat: Ahiret: Genel Olarak Ahiret Hayatı: +
İtikat: Ahiret: Yargılanma (Hesap): Allah Huzurunda Tanıklar / Şahitler: Vahiy kitapları / mealler imanlı
toplumlar için kendi dilleriyle konuşan bir Resul / Elçidir ve bu nitelikleri
ile uyarıcıdır. Bak: 6/105;
7/2; 12/111; 14/52; 39/23; 40/53-54; 65/10.
2/164******:Allah O'dur Ki: Allah'ın Varlığının Delilleri. Bak:3/190; 10/6; 12/105; 13/2-5; 16/10, 13,
65-69, 79; 22/5; 23/80; 27/93; 29/20-21, 44; 30/20-25, 46; 31/31; 35/27-28;
36/32-44; 39/21; 40/81; 41/37, 39, 53; 42/29, 32-34; 43/3, 6; 45/3-6; 56/58-72;
57/17; 88/17-20.
2/164*******: Günler, İbretler. Bak: 3/27, 190; 10/6; 13/3; 14/33; 16/12; 17/12; 21/33; 22/61; 23/80; 24/44;
25/47, 62; 27/86; 28/72-73; 30/23; 31/29; 35/13; 36/37, 40; 39/5; 40/61; 41/37;
45/5; 57/6; 91/3; 92/2.
2/164********:Tabiatın (gökler ve yerin) İnsan Hizmetine Verilmesi: Rüzgârlar, Genel. Bak: 3/117; 7/57; 10/22; 14/18; 15/22; 18/45;
21/81; 22/31; 25/48; 27/63; 29/40; 3046, 48; 33/9; 34/12; 35/9; 38/36; 41/16;
42/33; 45/5; 46/24; 51/1, 51/41; 52/27; 54/19; 57/20; 67/17; 69/6; 77/2.
2/164*********: Tabiatın (gökler ve yerin) İnsan Hizmetine Verilmesi:
Gemi: Gemilerde, Allah'ın
Varlığına ve Birliğine Deliller, İzler, İşaretler, İbretler Vardır. Bak: 10/22, 32; 16/14; 17/66; 18/71, 79; 22/65;
23/22; 29/65; 30/46; 31/30; 35/12; 37/140; 40/80; 42/32; 43/12; 45/12; 55/24.
2/164**********: Yaratılış ve Varlıklar: İnsanlar: İnsanın Donanımı:
İnsanın Yetenekleri. Akıl: İman veya küfrü seçmek üzere, hak veya batıl / iyi veya kötü için
çalıştırılan, kısas doğuran akıl. Bak: 2/179, 197; 2/269; 3/7, 190; 5/100; 11/116.
2/164************: Bilgi Edinme yolları: Doğru Bilginin
(ilim) Kaynakları: Bilgi Kaynaklarını Etkin Kullanmak: Akıl ve Düşünmek: Aklını ve gönlünü işletip
çalıştıranlara işaretler / ibretler vardır. Bak: 2/179, 197, 269; 3/7, 190; 50/100; 12/111; 13/19;
14/52; 15/75; 16/67; 20/54, 128; 36/62; 38/29, 43; 39/9, 18; 40/54, 65/10;
89/5.
*2/164: Doğa da Tanrı'nın bir
kitabıdır. 'Ayetler' kelimesi, Kuran boyunca hem Tanrı'nın sözel yasası ve hem
de doğal yasası için kullanılır. Tanrı'nın yasaları arasında çelişki değil uyum
vardır. Bu uyuma tanık olmak için her iki kitabı da hurafeler eklemeden
inceleyip kavramak gerekir. Tanrı'nın doğadaki fiziksel ayetlerini önemseyerek
ona teslim olanlar bu teslimiyetlerine karşılık teknoloji ve refah ile
ödüllendirilirler. Bak 2/106.ayetin dip not açıklaması.
KİTAP: MKA
IV. İTİKAT
B. ALLAH
1. ALLAH'IN VARLIĞI VE VARLIĞININ DELİLLERİ
a) KAVRAM OLARAK, ALLAH'IN VARLIĞI VE VARLIĞININ DELİLLERİ - 4
ALLAH'IN VARLIĞI VE VARLIĞININ DELİLLERİ: 2 /164
2. sure (BAKARA) 164.
ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Y.N. Öztürk : Şu bir gerçek ki göklerin ve yerin
yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde, insanların yararı
için denizde yüzüp giden gemilerde, Allah'ın gökten suyu indirip onunla, ölümünden
sonra toprağı dirilterek üzerine tüm canlılardan yaymasında, rüzgârların bir
düzen içinde yönden yöne çevrilmesinde, gök ve yer arasında bir hizmete memur
edilen bulutlarda, aklını işleten bir topluluk için sayısız
izler-işaretler-ibretler vardır.
Dipnot:
2/164*: Tabiatın
(gökler ve yerin) Düzeni: Arzda Deliller, İzler, İşaretler, İbretler Vardır. Bak: 7/157; 16/65; 22/25; 25/49; 29/63;
30/19, 24, 50; 32/27; 35/9; 36/33; 41/39; 43/11; 45/5; 50/11; 57/17.
2/164*:
ARZDA DELİLLER, İZLER, İŞARETLER, İBRETLER VARDIR:
Şu bir gerçek ki göklerin ve yerin
yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde, insanların yararı
için denizde yüzüp giden gemilerde, Allah'ın gökten suyu indirip onunla,
ölümünden sonra toprağı dirilterek üzerine tüm canlılardan yaymasında,
rüzgarların bir düzen içinde yönden yöne çevrilmesinde, gök ve yer arasında bir
hizmete memur edilen bulutlarda, aklını işleten bir topluluk için sayısız izler-işaretler-ibretler vardır. 2/164.
Onlar ki, yanlarındaki Tevrat ve İncil'de yazılmış bulacakları ümmi peygambere
uyarlar; o onlara iyiliği emreder, kötü ve
çirkinden onları alıkoyar. Güzel şeyleri onlara helal kılar, pis şeyleri onlara
yasaklar. Sırtlarından ağırlıklarını indirir, üzerlerindeki zincirleri, bağları
söküp atar. Ona inanan, onu destekleyen, ona yardım eden, onunla
indirilen ışığa uyan kişiler, kurtuluşa erenlerin ta kendileridir. 7/157.
Allah, gökten bir su indirdi de onunla,
ölümünden sonra yeryüzüne hayat verdi. Kuşkusuz,
bunda kulak verip dinleyen bir topluluk için mutlaka
bir mucize vardır. 16/65.
Küfre sapanlar, Allah'ın yolundan alıkoyarlar.
Hem sürekli içinde kalan hem dışarıdan gelen tüm insanlar için oluşturduğumuz
Mescid-i Haram'dan da geri çeviriyorlar. Kim orada zulmederek haktan
sapmak isterse, biz ona acıklı bir azabı tattıracağız.
22/25.
Ki onunla ölü bir beldeyi diriltelim
ve onunla, yarattıklarımızdan bir takım hayvanları
ve birçok insanları suvaralım. 25/49.
Onlara, 'Gökten suyu kim indirdi de onunla
toprağı ölümünden sonra canlandırdı?' diye sorsan, mutlaka 'Allah!' derler.
De ki: 'Hamd Allah'adır. Fakat onların çokları akletmiyorlar.' 29/63.
Diriyi ölüden çıkarır O, ölüyü diriden çıkarır. Ölümünün ardından toprağa hayat verir. Siz
de işte böyle çıkarılacaksınız. 30/19.
Yine O'nun ayetlerindendir ki O size, korku ve
ümit olmak üzere şimşeği gösteriyor; gökten
bir su indiriyor da ölümünden sonra toprağı onunla canlandırıyor. Bunda, aklını işleten bir topluluk için elbette mucizeler vardır. 30/24.
Artık Allah'ın rahmetinin eserlerine bak, nasıl
diriltiyor toprağı ölümü ardından! İşte bu Muhyî, ölüleri elbette
diriltir. O, her şeye Kadîr'dir. 30/50.
Görmediler mi ki biz, çorak toprağa suyu
salıyoruz da onunla ekinler çıkarıyoruz; hem hayvanları yiyor ondan hem
kendileri. Hâlâ görmüyorlar mı? 32/27.
Allah odur ki, rüzgârları gönderdi. Rüzgârlar
bir bulut kaldırır. Derken onu ölü bir beldeye sevk ettik de ölümünden sonra
toprağa onunla hayat verdik. İşte ölümünden sonra dirilme de
böyledir. 35/9.
Ölü toprak onlar için bir mucizedir. Onu
dirilttik, ondan dâne çıkardık; bak işte ondan yiyorlar. 36/33.
Sen, toprağı huşû halinde boynu bükük görüyorsun ya, işte o da Allah'ın
ayetlerindendir. Onun üzerine suyu
indirdiğimizde, o titrer ve kabarır. Hiç kuşkusuz, onu dirilten Muhyi ölüleri
de mutlaka diriltecektir. O, her şey üzerinde güç sahibidir. 41/39.
Gökten bir ölçüye bağlı olarak / bir kaderle su
indirmiştir O. O suyla biz ölü bir beldeyi hayata kavuşturduk. İşte
siz de böyle çıkarılacaksınız. 43/11.
Geceyle gündüzün birbiri ardınca gelişinde,
Allah'ın gökten bir rızık indirip de onunla yerküreyi ölümünden sonra hayata
kavuşturmasında, rüzgârların her bir yana sevk edilişinde de aklını
çalıştıran bir topluluk için izler, işaretler
vardır. 45/5.
Kullara rızık olsun diye. Ve o suyla ölü bir
beldeye hayat verdik. İşte böyledir
topraktan fışkırış. 50/11.
Bilin ki Allah, toprağa ölümünden sonra hayat
verir. Ayetleri size açık seçik bildiriyoruz ki, aklınızı
işletebilesiniz. 57/17.
MKA.
2/164**: Tabiatın (gökler ve yerin) Düzeni:
Gecede Deliller, İzler, İşaretler,
İbretler Vardır. Bak: 3/27, 190; 7/54; 10/6;
13/3; 14/33; 16/12; 17/12; 22/61; 24/44; 28/71; 31/29; 35/13; 36/37, 40; 39/5;
57/6; 74/33; 81/17; 84/17; 89/2, 4; 93/2.
2/164**: GECEDE DELİLLER, İZLER, İŞARETLER,
İBRETLER VARDIR:
Şu bir gerçek ki göklerin ve yerin yaratılışında, gece
ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde, insanların yararı için denizde
yüzüp giden gemilerde, Allah'ın gökten suyu indirip onunla, ölümünden sonra toprağı
dirilterek üzerine tüm canlılardan yaymasında, rüzgarların bir düzen içinde
yönden yöne çevrilmesinde, gök ve yer arasında bir hizmete memur edilen
bulutlarda, aklını işleten bir topluluk için
sayısız izler-işaretler-ibretler vardır. 2/164.
'Geceyi gündüzün içine sokarsın, gündüzü de gecenin
içine sokarsın. Diriyi ölüden çıkarırsın, ölüyü diriden çıkarırsın.
Dilediğini hesapsızca rızıklandırırsın.' 3/27.
Şu bir gerçek ki, göklerin ve yerin yaratılışında, geceyle
gündüzün birbiri ardınca gelişinde, aklını ve gönlünü işletenler için çok
ibretler vardır. 3/190.
Rabbiniz o Allah'tır ki, gökleri ve yeri altı günde yaratmış, sonra da arş
üzerinde egemenlik kurmuştur. Geceyi gündüze
bürüyüp örter. O bunu, bu da onu aralıksız ve titiz bir biçimde kovalar durur.
Güneş, Ay, yıldızlar O'nun emrine boyun eğmiş. Gözünüzü açın; yaratış da
O'nundur, emir veriş de / yaratış da O'nun içindir, emir veriş de. Âlemlerin
Rabbi olan Allah çok yücedir. 7/54.
Şu bir gerçek ki, geceyle gündüzün birbiri ardınca
değişip durmasında, Allah'ın göklerde ve yerde vücut verdiği şeylerde, sakınan bir topluluk için sayısız ayetler vardır.
10/6.
Yeri uzatıp döşeyen ve onda oturaklı dağlar ve nehirler vücuda getiren O'dur.
Bütün meyvelerden kendi içlerinde ikişer çift yaratmıştır O. Geceyi gündüze sarıp bürümektedir O. Bütün bunlarda derin
derin düşünecek bir topluluk için elbette ayetler vardır. 13/3.
Görevlerini şaşmadan yapmak üzere Güneş'i ve Ay'ı da size boyun eğdirdi. Geceyi ve gündüzü de hizmetinize verdi. 14/33.
Geceyi, gündüzü, Güneş'i ve Ay'ı sizin emrinize vermiştir. Yıldızlar da O'nun
emriyle bir hizmete boyun eğmiştir. Bütün bunlarda,
aklını çalıştıran bir topluluk için elbette ibretler vardır. 16/12.
Biz, geceyi ve gündüzü iki ayet yaptık; sonra
gecenin ayetini silip gündüzün ayetini gösterici yaptık ki, Rabbinizden
bir lütuf isteyesiniz, yılların sayısını ve hesabı bilesiniz. Biz her şeyi ayrıntılı bir biçimde açıkladık.
17/12.
İşte böyle. Allah geceyi gündüzün içine sokar,
gündüzü de gecenin içine sokar. Allah Semî'dir, Basîr'dir. 22/61.
Allah, gece ile gündüzü evirip çeviriyor. Gözleri
olanlar için bunda elbette bir ibret vardır. 24/44.
De ki: 'Söyleyin bakalım, Allah geceyi, kıyamet
gününe kadar üzerinizde sürekli kılsa, Allah'tan başka hangi ilah size ışık
getirebilir? Hâlâ dinlemeyecek misiniz?' 28/71.
Görmedin mi, Allah geceyi gündüzün içine sokuyor,
gündüzü de gecenin içine sokuyor. Güneş'i ve Ay'ı bir emre boyun
eğdirmiş. Hepsi belirlenmiş bir süreye doğru akıp
gidiyor. Kuşkusuz, Allah, yapmakta olduklarınızdan haberdardır. 31/29.
Allah, geceyi gündüzün içine sokar, gündüzü de
gecenin içine sokar. Güneş'i ve Ay'ı buyruk altına almıştır. Her biri
belirlenen bir süreye kadar akıp gidiyor. İşte Rabbiniz Allah bu; mülk ve
yönetim O'nundur. Onun berisinden yakardıklarınız ise bir çekirdek zarına bile
hükmedemezler. 35/13.
Gece de onlar için bir mucizedir. Gündüzü ondan
soyup alırız da onlar karanlığa gömülüverirler. 36/37.
Güneş'in Ay'a ulaşıp çatması gerekmiyor. Gecenin de
gündüzü geçmesi gerekmez. Her biri bir yörüngede yüzmektedir.
36/40.
Gökleri ve yeri hak olarak yaratmıştır. Geceyi
gündüzün üstüne çekip örtüyor; gündüzü de gecenin üstüne sarıp dürüyor.
Güneş'i ve Ay'ı bir buyruğa boyun eğdirmiştir. Hepsi,
belirlenmiş bir süreye kadar akıp gider. Gözünüzü açın; Aziz'dir O,
Gaffar'dır. 39/5.
Geceyi gündüzün içine sokar O; gündüzü de gecenin
içine sokar. Göğüslerin sakladıklarını çok iyi bilendir O. 57/6.
Yemin olsun geceye, sırtını döndüğünde;
74/33.
Beriye geldiği ve geriye döndüğü zaman geceye,
81/17.
Geceye ve derlediğine, 84/17.
On geceye, 89/2.
Yola koyulduğu zaman geceye. 89/4.
Gelip oturduğu vakit geceye ki, 93/2.
MKA.
2/164***: Tabiatın (gökler ve yerin)
Düzeni: Denizlerde Deliller,
İzler, İşaretler, İbretler Vardır. Bak: 10/22;
14/32; 17/66-67, 69; 22/65; 31/31; 42/32; 45/12; 55/24.
2/164***: DENİZLERDE DELİLLER, İZLER, İŞARETLER,
İBRETLER VARDIR:
Şu bir gerçek ki göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri
ardınca gelişinde, insanların yararı için denizde
yüzüp giden gemilerde, Allah'ın gökten suyu indirip onunla,
ölümünden sonra toprağı dirilterek üzerine tüm canlılardan yaymasında,
rüzgarların bir düzen içinde yönden yöne çevrilmesinde, gök ve yer arasında bir
hizmete memur edilen bulutlarda, aklını işleten bir
topluluk için sayısız izler-işaretler-ibretler vardır. 2/164.
O yürütüyor sizi karada ve denizde. Diyelim, gemidesiniz: Gemiler, içindekileri latîf
bir rüzgârla götürüyorlar. İçerdekiler ferah ve sevinç duymaktalar. Birden korkunç bir kasırga geliverdi. Her taraftan
dalgalar üzerlerine çullandı. Çepeçevre kuşatıldıklarını düşünüp dini yalnız
Allah'a özgüleyerek duaya koyuldular: 'Eğer bizi şu durumdan
kurtarırsan, yemin olsun, sana şükredenlerden olacağız.' 10/22.
Allah odur ki, gökleri ve yeri yarattı. Gökten bir su indirdi de onunla size
rızık olarak türlü meyveler çıkardı. Emriyle
denizde akıp gitmeleri için gemileri hizmetinize verdi. Irmakları da
emrinize verdi. 14/32.
Rabbiniz odur ki, lütfundan nasip arayasınız diye
sizin için denizde gemiler yürütüyor. O, size karşı gerçekten çok
merhametlidir. Denizde size bir zorluk
dokunduğunda, O'nun dışındaki tüm yalvardıklarınız ortadan kaybolur. Fakat O,
sizi kurtarıp karaya çıkarınca yüz çevirirsiniz. İnsan çok nankördür.
17/66-67.
Yoksa sizi bir kez daha oraya gönderip üstünüze
kırıp geçiren bir fırtına salarak, inkâr ettiğinizden dolayı sizi
boğmayacağından emin misiniz? Sizin adınıza, bizden bunun öcünü
alacak birini de bulamazsınız. 17/69.
Görmedin mi, Allah yeryüzündekileri ve
denizde O'nun emriyle akıp giden gemileri sizin hizmetinize verdi. O'nun
izni olmaksızın yerkürenin üstüne düşmemesi için göğü O tutuyor. Allah,
insanlara karşı elbette Raûf, Rahîm'dir, 22/65.
Size, ayetlerinden göstermek için, Allah'ın
nimetleriyle gemilerin denizde akıp gidişini görmedin mi? Kuşkusuz, bunda gereğince sabreden, gereğince şükreden herkes için kesin ibretler vardır. 31/31.
Denizde o dağlar gibi akıp giden gemiler de O'nun
ayetlerindendir. 42/32.
Allah size denizi boyun eğdirdi ki, içinde gemiler O'nun emriyle akıp gitsin, lütfundan
istekte bulunasınız ve şükredebilesiniz. 45/12.
Denizde koca dağlar gibi akıp giden o görkemli
gemiler de O'nundur. 55/24.
MKA.
2/164****: Allah Her Şeyin Yaratıcısıdır: Allah, Âlemlerin Rabbidir; Göklerin ve Yerin ve bu
ikisi arasındakilerin yaratıcısıdır. Mülk ve Yönetim O’nundur. Bak: 6/1,73; 21/ 56; 38/27; 39/6; 40/57; 69/17.
2/164****: ALLAH, ÂLEMLERİN RABBİDİR, GÖKLERİN VE
YERİN VE BU İKİSİ ARASINDAKİLERİN YARATICISIDIR. MÜLK VE YÖNETİM O'NUNDUR:
'Şu bir gerçek ki göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri
ardınca gelişinde, insanların yararı için denizde yüzüp giden gemilerde,
Allah'ın gökten suyu indirip onunla, ölümünden sonra toprağı dirilterek üzerine
tüm canlılardan yaymasında, rüzgârların bir düzen içinde yönden yöne
çevrilmesinde, gök ve yer arasında bir hizmete
memur edilen bulutlarda, aklını işleten bir topluluk için sayısız
izler-işaretler-ibretler vardır.' 2/164.
'Hamd Allah'adır! O ki gökleri ve yeri
yaratmış, karanlıklara ve nura vücut vermiştir. Sonra, gerçeği örtenler
bunları Rablerine denk tutuyorlar.' 6/1.
'Gökleri ve yeri hak olarak yaratan da
O'dur. 'Ol!' dediği gün, hemen oluverir. Sözü haktır O'nun. Sûra üfleneceği gün de mülk ve yönetim O'nundur.
Âlim'dir, görünmeyeni de görüneni de bilen O'dur. O'dur Hakîm, O'dur Habîr.'
6/73.
'Dedi: 'Hiç de değil! Sizin Rabbiniz, göklerin
ve yerin Rabbidir ki, onları yaratmıştır. Ben de bunlara tanıklık
edenlerdenim.' 21/56.
'Biz şu göğü ve yeri ve ikisi arasındakileri
boşuna yaratmadık. Böyle düşünmek, küfre sapanların sanısıdır. Vay
hallerine o inkârcıların, ateş yüzünden!' 38/27.
'Sizi bir tek canlıdan yarattı; sonra o canlıdan onun eşini vücuda getirdi. Ve
sizin için davarlardan sekiz çift indirmiştir. Sizi annelerinizin karınlarında
üç karanlık içinde, bir yaratıştan öbürüne geçirerek oluşturuyor. İşte Allah! Budur sizin Rabbiniz! Yalnız O'nundur mülk ve
saltanat! İlah yoktur O'ndan başka! Hal böyle iken nasıl oluyor da
gerçeğin tersine döndürülüyorsunuz?!' 39/6.
'Göklerin ve yerin yaratılışı / yarattıkları,
insanların yaratılışından / insanlar âleminden elbette daha büyüktür. Ne
var ki insanların çokları bilmiyorlar.' 40/57.
'Melek de onun kenarlarındadır. Rabbinin arşını, o
gün onların üstündeki sekiz taşır.' 69/17.
MKA.
2/164*****: İtikat: Ahiret: Genel Olarak Ahiret Hayatı: + İtikat: Ahiret:
Yargılanma (Hesap): Allah Huzurunda Tanıklar / Şahitler: Vahiy kitapları / mealler imanlı
toplumlar için kendi dilleriyle konuşan bir Resul / Elçidir ve bu nitelikleri
ile uyarıcıdır. Bak: 6/105;
7/2; 12/111; 14/52; 39/23; 40/53-54; 65/10.
2/164*****: VAHİY KİTAPLARI / MEALLER İMANLI
TOPLUMLAR İÇİN KENDİ DİLLERİYLE KONUŞAN BİR RESUL / ELÇİDİR VE BU KİTAPLARDAKİ
AYETLER İNANANLARA RAHMET, KILAVUZ VE UYARICIDIR:
Şu bir gerçek ki göklerin ve yerin
yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde, insanların yararı
için denizde yüzüp giden gemilerde, Allah'ın gökten suyu indirip onunla,
ölümünden sonra toprağı dirilterek üzerine tüm canlılardan yaymasında, rüzgârların
bir düzen içinde yönden yöne çevrilmesinde, gök ve yer arasında bir hizmete
memur edilen bulutlarda, aklını işleten bir
topluluk için sayısız izler-işaretler-ibretler vardır. 2/164.
Ayetleri bu şekilde, çeşitli başlıklarla veriyoruz
ki, 'Sen ders aldın!' desinler, biz de ilimden nasiplenen bir toplum için onu
iyice açıklayalım. 6/105.
Bir kitaptır bu; sana indirildi, onunla
uyarıda bulunasın diye ve inananlar için bir öğüt ve düşündürme olarak...
O halde, bundan dolayı göğsünde bir sıkıntı olmasın. 7/2.
Yemin olsun ki, resullerin hikâyelerinde,
aklını ve gönlünü çalıştıranlar için bir ibret
vardır. Bu Kur'an, uydurulacak
bir hadis / bir söz değildir; aksine o, önündekini tasdikleyici, her şeyi
ayrıntılı kılıcıdır. İnanan bir topluluk için de
bir kılavuz ve bir rahmettir. 12/111.
İşte bu, onunla uyarılsınlar, Allah'tan başka
ilah olmadığını bilsinler, aklı ve gönlü işleyenler de ibret alsınlar diye,
insanlara yöneltilmiş bir tebliğdir. 14/52.
Allah, sözün en güzelini, birbirine benzer iç
içe ikili manalar ifade eden bir Kitap halinde indirmiştir.
Rablerinden korkanların ondan derileri ürperir. Sonra da hem derileri hem de
kalpleri, Allah'ın Zikri / Kur'an'ı karşısında yumuşar. Bu, Allah'ın kılavuzudur ki, onunla dilediğini / dileyeni
hidayete erdirir. Allah'ın saptırdığına gelince, ona kılavuzluk
edecek yoktur. 39/23.
Yemin olsun ki, Mûsa'ya o hak kılavuzu verdik ve
İsrailoğullarını Kitap'a mirasçı kıldık. Akıl ve gönül sahipleri için bir yol
gösterici, bir hatırlatıcıdır o. 40/53-54.
Allah onlar için şiddetli bir azap hazırladı. Artık Allah'tan korkun, ey
iman etmiş akıl ve gönül sahipleri! Allah size bir
Zikir / bir uyarıcı / bir düşündürücü indirmiştir. 65/10.
MKA.
2/164******:Allah O'dur Ki: Allah'ın Varlığının Delilleri. Bak:3/190; 10/6; 12/105; 13/2-5; 16/10, 13, 65-69, 79;
22/5; 23/80; 27/93; 29/20-21, 44; 30/20-25, 46; 31/31; 35/27-28; 36/32-44;
39/21; 40/81; 41/37, 39, 53; 42/29, 32-34; 43/3, 6; 45/3-6; 56/58-72; 57/17;
88/17-20.
2/164******: ALLAH'IN VARLIĞI VE VARLIĞININ
DELİLLERİ:
'Evvel'dir O, başlangıcı yoktur; Âhir'dir O, sonu
yoktur; Zâhir'dir O, her şeyde belirir; Bâtın'dır O, gözlerden gizlenmiştir.
Her şeyi en güzel biçimde bilendir O.' 57/3.
Yarattıklarında tecelli eden Allah'ı, aşağıdaki ayetleri (delilleri) okuyan,
inanmamaya şartlanmamış kalp sahiplerinin, tefekkür ettiğinde, gönül gözleriyle
görmeleri umulur.
O Allah (c.c) ki: Bâtın'dır, baş gözüyle görülemez, her şeyde kendinden bir güç
bulunur.
O Allah (c.c) ki: Zahir'dir, her şeyde tecelli eder ve tüm yarattıklarında
kendisinden görünebilen izler, işaretler bulunur.
Şair ne güzel ifade etmiş:
'İşit Niyazi'nin sözün
Bir nesne örtmez Hak yüzün
Hak'tan ayan bir nesne yok
Gözsüzlere pinhan (saklı) imiş.'
'Ölü toprak onlar için bir mucizedir. Onu
dirilttik, ondan dâne çıkardık; bak işte ondan yiyorlar. Onda
hurmalardan, üzümlerden bahçeler oluşturduk, ondan pınarlar fışkırttık Ki onun
ürününden ve ellerinin yapıp ettiğinden yesinler. Hâlâ şükretmiyorlar mı? Şanı
yücedir o Allah'ın ki toprağın bitirdiklerinden, onların öz benliklerinden ve
nice bilmediklerinden bütün çiftleri yaratmıştır. Gece
de onlar için bir mucizedir. Gündüzü ondan soyup alırız da
onlar karanlığa gömülüverirler. Güneş, kendine özgü bir durak noktasına / bir
durma zamanına doğru akıp gidiyor. Azîz, Alîm olanın takdiridir bu. Ay'a
gelince, biz onun için de bir takım durak noktaları / birtakım evreler belirledik.
Nihayet o, eski hurma sapının eğrilmişi gibi geri döner. Güneş'in Ay'a ulaşıp çatması gerekmiyor. Gecenin de
gündüzü geçmesi gerekmez. Her biri bir yörüngede yüzmektedir.
Zürriyetlerini o dopdolu gemilerde taşımamız da onlar
için bir ayettir. Onlar için gemilere benzer, binecekleri başka
şeyler de yarattık. Eğer dilersek onları boğarız. Bu durumda ne kendileri için
feryat eden olur ne de kurtarılırlar. Ancak bizden bir rahmet olarak bir süreye
kadar daha nimetlensinler diye kurtarılırlar. 36/33-44.
'Görmedin mi, Allah, gökten bir su indirdi. Onunla, renkleri
çeşit çeşit meyveler çıkardık. Dağlardan da yollar
var; beyaz, kırmızı, değişik renklerde. Ve simsiyah yollar da var. Aynı
şekilde, insanlardan, hayvanlardan, davarlardan da çeşitli
renklerde olanlar var. Kulları içinde Allah'tan ancak bilginler
ürperir. Allah Azîz'dir, Gafûr'dur.' 35/27-28.
'Bakmadılar mı yere, neler fışkırtmışız onda cömert ve bereketli her çiftten. Bunda elbette bir mucize var, fakat onların çoğu
mümin değiller.' 26/7-8.
'Ve şöyle yakar: 'Hamt olsun Allah'a! O size
ayetlerini gösterecek de siz onları tanıyacaksınız. Senin Rabbin,
yapmakta olduklarınızdan habersiz değildir.' 27/93.
'Şu bir gerçek ki, geceyle gündüzün birbiri ardınca değişip durmasında,
Allah'ın göklerde ve yerde vücut verdiği şeylerde, sakınan bir topluluk için sayısız ayetler vardır.' 10/6.
'Size, ayetlerinden göstermek için, Allah'ın nimetleriyle gemilerin denizde
akıp gidişini görmedin mi? Kuşkusuz, bunda
gereğince sabreden, gereğince şükreden herkes için kesin ibretler vardır.'
31/31.
'Görmedin mi, Allah gökten bir su indirdi de onu toprak içindeki kaynaklara
ulaştırdı. Sonra onunla çeşitli renklerde ekinler çıkarıyor. Sonra ekin kurur
da sen onu sararmış görürsün. Sonra da onu kuru ufantı haline getirir. İşte bunda, akıl ve gönül sahipleri için mutlak bir
ibret var.' 39/21.
'Allah size ayetlerini gösteriyor.
Allah'ın ayetlerinden hangisini inkâr ediyorsunuz?' 40/81.
'Gece ve gündüz, Güneş ve Ay onun
ayetlerindendir. Eğer sadece Allah'a kulluk / ibadet ediyorsanız, Güneş'e,
Ay'a secde etmeyin; onları yaratan Allah'a secde edin!' 41/37.
'Sen, toprağı huşû halinde boynu bükük görüyorsun ya,
işte o da Allah'ın ayetlerindendir. Onun üzerine suyu
indirdiğimizde, o titrer ve kabarır. Hiç kuşkusuz, onu dirilten Muhyi
ölüleri de mutlaka diriltecektir. O, her şey üzerinde güç sahibidir.'
41/39.
'Onlara ayetlerimizi ufuklarda ve öz
benliklerinin içinde göstereceğiz. Ta ki, onun hak olduğu kendilerine
ayan beyan belli olsun. Kendisinin her şey üzerinde bir tanık oluşu, senin
Rabbine yetmez mi?' 41/53.
'Gökleri ve yeri ve bu ikisi içinde yaydığı
canlıları yaratması da O'nun
ayetlerindendir. O, dilediği zamanda onları bir araya getirmeye
kadirdir.' 42/29.
'Denizde o dağlar gibi akıp giden gemiler de O'nun
ayetlerindendir. Dilerse rüzgârı durdurur da o akıp giden gemiler
denizin sırtında donmuş gibi kalırlar. Gereğince sabreden, gereğince şükreden
herkes için bütün bunlarda elbette ki ibretler
vardır. Yahut onları, içindekilerin kazançları yüzünden mahveder.
Ama birçoğunu affediyor;' 42/32-34.
'Kuşkusuz, göklerde ve yerde, iman sahipleri için sayısız
ayetler vardır. Ve sizin yaratılışınızda, her yana yaydığı
canlılarda, kesinliği yakalayan bir topluluk için
ibretler, işaretler vardır. Geceyle
gündüzün birbiri ardınca gelişinde, Allah'ın gökten bir rızık indirip de onunla
yerküreyi ölümünden sonra hayata kavuşturmasında, rüzgârların her bir yana sevk
edilişinde de aklını çalıştıran bir topluluk için izler,
işaretler vardır. İşte bunlar, Allah'ın ayetleridir
ki, onları sana hak olarak okuyoruz. Hal böyle iken Allah'tan ve onun ayetlerinden sonra hangi
hadise / söze inanıyorlar?!' 45/3-6.
'Bakmıyorlar mı o deveye, nasıl yaratıldı! Ve
göğe ki, nasıl yükseltildi! Ve dağlara ki, nasıl dikildi! Ve yere, nasıl yayılıp
döşendi!' 88/17-20.
'Gök boşluğunda, bir emre boyun eğdirilmiş olan kuşlara bakmadılar mı?
Onları Allah'tan başkası tutmuyor. Bunda,
inanan bir topluluk için elbette ki izler, işaretler vardır.'
16/79.
'O hayat veriyor, O öldürüyor. Gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişi
O'nun için. Hâlâ aklınızı kullanmayacak
mısınız?' 23/80.
'Onun ayetlerinden biri de sizi,
topraktan yaratmış olmasıdır. Sonra siz bir insan türü oldunuz, her tarafa
yayılıyorsunuz. Onun ayetlerinden biri de
sizin için, kendilerine ısınasınız ve aranızda sevgi ve rahmet koysun diye
nefislerinizden eşler yaratmasıdır. Bunda, iyice
düşünen bir toplum için elbette ayetler vardır. Göklerin
ve yerin yaratılmasıyla dillerinizin ve renklerinizin farklı olması da O'nun ayetlerindendir. Bunda, ilim sahipleri için elbette ibretler vardır. Gece
ve gündüz uyumanız, onun lütfundan nasip aramanız da O'nun ayetlerindendir. Bunda,
işitebilen bir toplum için elbette ibretler vardır. Yine O'nun ayetlerindendir ki O size, korku ve ümit
olmak üzere şimşeği gösteriyor; gökten bir su indiriyor da ölümünden sonra
toprağı onunla canlandırıyor. Bunda, aklını işleten
bir topluluk için elbette mucizeler vardır. Göğün ve yerin O'nun
emriyle ayakta durması da O'nun ayetlerindendir.
Sonra sizi bir çağrıyla davet ettiğinde siz yerden hemen çıkacaksınız.'
30/20-25.
'O'nun ayetlerindendir ki, size
rahmetinden tattırsın; gemiler, buyruğu ile akıp gitsin. Lütfundan nasip
arayasınız ve şükredebilesiniz diye, rüzgârları müjdeciler olarak gönderir.'
30/46.
'Hiç görmediler mi, Allah, yaratmayı nasıl
başlatıyor, sonra onu tekrarlıyor / yeni baştan yapıyor. Kuşkusuz bu,
Allah için çok kolaydır. De ki: 'Yeryüzünde dolaşın da yaratılışın nasıl
başladığına bir bakın. İleride Allah öteki
oluşmaya da vücut verecektir. Allah, her şeye Kadîr'dir. Dilediğine
/ dileyene azap eder, dilediğine / dileyene rahmet eder. O'na
döndürüleceksiniz.' 29/19-21.
'Allah gökleri de yeri de hak olarak yaratmıştır. Kuşkusuz,
bunda, iman sahipleri için mutlak bir mucize vardır.' 29/44.
'Şu bir gerçek ki göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri
ardınca gelişinde, insanların yararı için denizde yüzüp giden gemilerde,
Allah'ın gökten suyu indirip onunla, ölümünden sonra toprağı dirilterek üzerine
tüm canlılardan yaymasında, rüzgarların bir düzen içinde yönden yöne
çevrilmesinde, gök ve yer arasında bir hizmete memur edilen bulutlarda, aklını işleten bir topluluk için sayısız
izler-işaretler-ibretler vardır.' 2/164.
'Şu bir gerçek ki, göklerin ve yerin yaratılışında, geceyle gündüzün birbiri
ardınca gelişinde, aklını ve gönlünü işletenler
için çok ibretler vardır.' 3/190.
'Bilin ki Allah, toprağa ölümünden sonra hayat verir. Ayetleri
size açık seçik bildiriyoruz ki, aklınızı işletebilesiniz.'
57/17.
MKA.
2/164*******: Günler, İbretler. Bak: 3/27, 190; 10/6; 13/3; 14/33; 16/12; 17/12; 21/33;
22/61; 23/80; 24/44; 25/47, 62; 27/86; 28/72-73; 30/23; 31/29; 35/13; 36/37,
40; 39/5; 40/61; 41/37; 45/5; 57/6; 91/3; 92/2.
2/164*******: GÜNLER, İBRETLER:
Şu bir gerçek ki göklerin ve yerin yaratılışında, gece
ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde, insanların yararı için denizde
yüzüp giden gemilerde, Allah'ın gökten suyu indirip onunla, ölümünden sonra
toprağı dirilterek üzerine tüm canlılardan yaymasında, rüzgarların bir düzen
içinde yönden yöne çevrilmesinde, gök ve yer arasında bir hizmete memur edilen
bulutlarda, aklını işleten bir topluluk için
sayısız izler-işaretler-ibretler vardır. 2/164.
'Geceyi gündüzün içine sokarsın, gündüzü de
gecenin içine sokarsın. Diriyi ölüden çıkarırsın, ölüyü diriden
çıkarırsın. Dilediğini hesapsızca rızıklandırırsın.' 3/27.
Şu bir gerçek ki, göklerin ve yerin yaratılışında, geceyle
gündüzün birbiri ardınca gelişinde, aklını
ve gönlünü işletenler için çok ibretler vardır. 3/190.
Şu bir gerçek ki, geceyle gündüzün birbiri ardınca
değişip durmasında, Allah'ın göklerde ve yerde vücut verdiği şeylerde, sakınan bir topluluk için sayısız
ayetler vardır. 10/6.
Yeri uzatıp döşeyen ve onda oturaklı dağlar ve nehirler vücuda getiren O'dur.
Bütün meyvelerden kendi içlerinde ikişer çift yaratmıştır O. Geceyi gündüze sarıp bürümektedir O. Bütün bunlarda
derin derin düşünecek bir topluluk için elbette ayetler vardır. 13/3.
Görevlerini şaşmadan yapmak üzere Güneş'i ve Ay'ı da size boyun eğdirdi. Geceyi ve gündüzü de hizmetinize verdi. 14/33.
Geceyi, gündüzü, Güneş'i ve Ay'ı sizin emrinize vermiştir. Yıldızlar da O'nun
emriyle bir hizmete boyun eğmiştir. Bütün
bunlarda, aklını çalıştıran bir topluluk için elbette ibretler vardır.
16/12.
Biz, geceyi ve gündüzü iki ayet yaptık; sonra
gecenin ayetini silip gündüzün ayetini gösterici yaptık ki, Rabbinizden
bir lütuf isteyesiniz, yılların sayısını ve hesabı bilesiniz. Biz her şeyi
ayrıntılı bir biçimde açıkladık. 17/12.
O odur ki, geceyi, gündüzü, Güneş'i ve Ay'ı yarattı. Her biri bir yörüngede yüzmektedir.
21/33.
İşte böyle. Allah geceyi gündüzün içine sokar,
gündüzü de gecenin içine sokar. Allah Semî'dir, Basîr'dir. 22/61.
O hayat veriyor, O öldürüyor. Gece ile gündüzün
birbiri ardınca gelişi O'nun için. Hâlâ
aklınızı kullanmayacak mısınız? 23/80.
Allah, gece ile gündüzü evirip çeviriyor. Gözleri olanlar için bunda elbette bir ibret vardır. 24/44.
O'dur sizin için geceyi elbise, uykuyu
dinlence yapan. Gündüzü, dağılıp yayılma zamanı yapan da O'dur.
25/47.
Geceyle gündüzü, öğüt almak
isteyenlerle şükretmek isteyenler için, birbirini
izler hale getiren O'dur. 25/62.
Görmedin mi; biz geceyi, içinde dinlensinler diye,
gündüzü de gösterici bir ışık olsun diye oluşturduk. İşte bunda, inanan bir topluluk için elbette ibretler
vardır. 27/86.
De ki: 'Söyleyin bakalım, eğer Allah kıyamet gününe
kadar, gündüzü üzerinizde sürekli tutsa, Allah'tan başka hangi tanrı,
içinde sükûnet bulacağınız bir gece verebilir size? Hâlâ
görmeyecek misiniz?' Rahmetinin bir eseri olarak geceyi ve gündüzü sizin
için oluşturdu ki, onda sükûnet bulasınız, O'nun lütfundan bir şeyler
dileyesiniz ve şükredebilesiniz. 28/72-73.
Gece ve gündüz uyumanız, onun
lütfundan nasip aramanız da O'nun
ayetlerindendir. Bunda, işitebilen
bir toplum için elbette ibretler vardır. 30/23.
Görmedin mi, Allah geceyi gündüzün içine
sokuyor, gündüzü de gecenin içine sokuyor. Güneş'i ve Ay'ı bir emre boyun
eğdirmiş. Hepsi belirlenmiş bir süreye doğru akıp gidiyor. Kuşkusuz, Allah,
yapmakta olduklarınızdan haberdardır. 31/29.
Allah, geceyi gündüzün içine sokar, gündüzü de gecenin içine sokar.
Güneş'i ve Ay'ı buyruk altına almıştır. Her biri belirlenen bir süreye kadar
akıp gidiyor. İşte Rabbiniz Allah bu; mülk ve
yönetim O'nundur. Onun berisinden yakardıklarınız ise bir çekirdek zarına bile
hükmedemezler. 35/13.
Gece de onlar için bir mucizedir. Gündüzü ondan soyup alırız da onlar karanlığa gömülüverirler. 36/37.
Güneş'in Ay'a ulaşıp çatması gerekmiyor. Gecenin de gündüzü geçmesi
gerekmez. Her biri bir yörüngede yüzmektedir.
36/40.
Gökleri ve yeri hak olarak yaratmıştır. Geceyi
gündüzün üstüne çekip örtüyor; gündüzü de gecenin üstüne sarıp dürüyor. Güneş'i
ve Ay'ı bir buyruğa boyun eğdirmiştir. Hepsi, belirlenmiş bir süreye kadar
akıp gider. Gözünüzü açın; Aziz'dir O, Gaffar'dır. 39/5.
Allah, içinde dinlenesiniz diye sizin için geceyi
yarattı. Gündüzü de aydınlık kıldı. Şu bir gerçek ki, Allah,
insanlara her halde lütufkâr davranıyor fakat insanların çokları şükretmezler.
40/61.
Gece ve gündüz, Güneş ve Ay onun
ayetlerindendir. Eğer sadece Allah'a kulluk / ibadet ediyorsanız,
Güneş'e, Ay'a secde etmeyin; onları yaratan
Allah'a secde edin! 41/37.
Geceyle gündüzün birbiri ardınca gelişinde,
Allah'ın gökten bir rızık indirip de onunla yerküreyi ölümünden sonra hayata
kavuşturmasında, rüzgârların her bir yana sevkedilişinde de aklını çalıştıran bir topluluk için izler, işaretler
vardır. 45/5.
Geceyi gündüzün içine sokar O; gündüzü de gecenin
içine sokar. Göğüslerin sakladıklarını çok iyi bilendir O. 57/6.
Onu iyice açtığı vakit gündüze, 91/3.
Ve parıldadığı zaman gündüze, 92/2.
MKA.
2/164********:Tabiatın (gökler ve yerin)
İnsan Hizmetine Verilmesi: Rüzgârlar, Genel. Bak:
3/117; 7/57; 10/22; 14/18; 15/22; 18/45;
21/81; 22/31; 25/48; 27/63; 29/40; 3046, 48; 33/9; 34/12; 35/9; 38/36; 41/16;
42/33; 45/5; 46/24; 51/1, 51/41; 52/27; 54/19; 57/20; 67/17; 69/6; 77/2.
2/164********: RÜZGÂRLAR, GENEL:
Şu bir gerçek ki göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri
ardınca gelişinde, insanların yararı için denizde yüzüp giden gemilerde,
Allah'ın gökten suyu indirip onunla, ölümünden sonra toprağı dirilterek üzerine
tüm canlılardan yaymasında, rüzgârların bir düzen
içinde yönden yöne çevrilmesinde, gök ve yer arasında bir hizmete memur
edilen bulutlarda, aklını işleten bir topluluk
için sayısız izler-işaretler-ibretler vardır. 2/164.
Bu dünya hayatında harcamakta olduklarının durumu,
bir rüzgâr örneğine benzer: Onda kavurucu bir soğuk vardır. Öz benliklerine
zulmetmiş bir topluluğun ekinine değmiş de onu mahvetmiştir. Allah
onlara zulmetmedi, onlar kendilerine zulmediyorlardı. 3/117.
Rüzgârları, rahmetinin önünden müjdeci gönderen
O'dur. Nihayet onlar, yüklerle ağırlaşmış bulutları yüklenince onu
ölü bir beldeye göndeririz; onunla su indiririz de o suyla her türlü meyveyi
çıkarırız. İşte biz, ölüleri de böyle çıkarırız. Düşünüp
ibret almanız umuluyor. 7/57.
O yürütüyor sizi karada ve denizde. Diyelim, gemidesiniz: Gemiler, içindekileri latîf bir rüzgârla götürüyorlar.
İçerdekiler ferah ve sevinç duymaktalar. Birden
korkunç bir kasırga geliverdi. Her taraftan dalgalar üzerlerine
çullandı. Çepeçevre kuşatıldıklarını düşünüp dini yalnız Allah'a özgüleyerek
duaya koyuldular: 'Eğer bizi şu durumdan kurtarırsan, yemin olsun, sana
şükredenlerden olacağız.' 10/22.
Rablerine nankörlük edenlerin amelleri, fırtınalı
bir günde rüzgârın tarumar ettiği küle benzer. Kazandıklarından hiçbir şey
elde edemezler. İşte bu, dönüşü olmayan sapıklığın ta kendisidir.
14/18.
Rüzgârları dölleyiciler olarak gönderdik;
gökten bir su indirdik de onunla sizi suvardık. Onun depolayıcıları siz
değilsiniz. 15/22.
Dünya hayatının şu su örneği gibi olduğunu onlara anlat: 'O suyu gökten
indirdik. Yerin bitkisi onunla karıştı. Derken o
bitki, rüzgârların savurup döllediği parçacıklara dönüştü. Allah
her şey üzerinde Muktedir'dir, gücü her şeye yeter. 18/45.
Ve Süleyman'a kasırgayı boyun eğdirdik.
İçini bereketlerle doldurduğumuz toprağa doğru onun emriyle akıp giderdi.
Her şeyi bilenleriz biz. 21/81.
Allah'a ortak koşmadan, hanîfler olarak...
Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar
kapışıyor veya rüzgâr onu uzak bir yere fırlatıp
atıyor gibidir. 22/31.
O gönderdi rüzgârı bir müjde olarak rahmetinin
önünden. Biz indirdik gökten tertemiz bir su. 25/48.
Yoksa size karanın ve denizin karanlıkları içinde yol gösteren ve rahmetinin önünde rüzgârları müjdeci gönderen mi
hayırlı? Allah'ın beraberinde bir ilah daha mı var? Allah, onların
ortak tuttuklarından uzaktır, arınmıştır. 27/63.
Her birini kendi günahı ile yakaladık. Bazılarının
üstüne taş yağdıran bir kasırga gönderdik. Bir kısmını, o korkunç
titreşimli ses yakaladı. Onlardan, yere batırdıklarımız da oldu. Bazılarını
da boğduk. Allah onlara zulmedecek değildi. Fakat onlar kendi benliklerine
zulmediyorlardı. 29/40.
O'nun ayetlerindendir ki, size
rahmetinden tattırsın; gemiler, buyruğu ile akıp gitsin. Lütfundan nasip
arayasınız ve şükredebilesiniz diye, rüzgârları
müjdeciler olarak gönderir. 30/46.
O Allah'tır ki, rüzgârları gönderir de onlar,
bulutu savurur. Sonra Allah o bulutu gökte dilediği gibi yayıp
döşer, onu parça parça eder. Nihayet sen onun arasından yağmurun çıktığını
görürsün. Sonra onu kullarından dilediğine ulaştırdığında onlar, müjde almış
gibi sevinirler. 30/48.
Ey iman edenler, Allah'ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın! Hani, üstünüze ordular gelmişti de biz onların üzerine
bir rüzgâr ve sizin görmediğiniz ordular salmıştık. Allah,
yapmakta olduklarınızı iyice görmektedir. 33/9.
Süleyman için de sabah gidişi bir ay, akşam
dönüşü bir ay olan rüzgârı görevlendirdik. Onun için erimiş katran /
bakır kaynağını sel gibi akıttık. Cinlerden öylesi vardı ki, Rabbinin izniyle
onun önünde iş yapardı. Onlardan hangisi buyruğumuzdan yan çizse, alevli ateş
azabını kendisine tattırdık. 34/12.
Allah odur ki, rüzgârları gönderdi. Rüzgârlar
bir bulut kaldırır. Derken onu ölü bir beldeye sevk ettik de
ölümünden sonra toprağa onunla hayat verdik. İşte ölümünden sonra dirilme
de böyledir. 35/9.
Bunun üzerine, rüzgârı onun emrine verdik;
onun emriyle onun istediği yere uysal uysal / tatlı tatlı akıp giderdi.
38/36.
Biz de onlara dünya hayatında zillet azabını
tattırmak için o uğursuz günlerde üzerlerine dondurucu bir rüzgâr gönderdik.
Âhiretin azabı elbette ki daha rezil edicidir. Üstelik onlar hiçbir yardım
da görmeyeceklerdir. 41/16.
Dilerse rüzgârı durdurur da o akıp giden gemiler
denizin sırtında donmuş gibi kalırlar. Gereğince sabreden,
gereğince şükreden herkes için bütün
bunlarda elbette ki ibretler vardır. 42/33.
Geceyle gündüzün birbiri ardınca gelişinde, Allah'ın gökten bir rızık indirip
de onunla yerküreyi ölümünden sonra hayata kavuşturmasında, rüzgârların her bir yana sevkedilişinde de
aklını çalıştıran bir topluluk için izler,
işaretler vardır. 45/5.
Nihayet onu, vadilerine doğru gelen geniş bir bulut halinde görünce: 'Ha, dediler, bu bize yağmur getirecek bir bulut!' Hayır,
o, aceleden istediğiniz şeyin ta kendisi. Bir rüzgâr ki, içinde acıklı bir azap
var. 46/24.
O tozutup savuranlara/o kırıp un ufak edenlere, 51/1.
Âd kavminde de bir ibret var. Onlar üzerine, her şeyi yerinden söken rüzgârı
göndermiştik. 51/41.
'Allah bize lütufta bulundu ve bizi o iliklere
işleyen azaptan korudu.' 52/27.
Biz onların üzerine uğursuzluğu kesiksiz bir günde, dondurucu
/ uğultulu bir kasırga gönderdik. 54/19.
Bilin ki, şu iğreti dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden, bir süsten, aranızda
bir övünmeden, mallarda ve evlatlarda çoğalma yarışından başka şey değildir. Bir yağmur misali ki, çıkardığı bitkiler çiftçilerin
hoşuna gider. Ama biraz sonra o ot kurur, sapsarı kesildiğini görürsün. Nihayet
bir ot ufantısı haline gelir. Âhirette şiddetli bir azap var, Allah'tan
bir af ve hoşnutluk da var. Dünya hayatı bir aldanış / gurur aracından başka
şey değildir. 57/20.
O göktekinin, çakıl taşları taşıyan bir rüzgârı üzerinize
salmayacağından emin misiniz? O zaman bileceksiniz nasılmış uyarım!
67/17.
Âd ise gürleyen sesle gelen rüzgârlı bir
fırtınayla mahvedildi. 69/6.
Esip de büküp devirenlere, 77/2.
MKA.
2/164*********: Tabiatın (gökler ve yerin)
İnsan Hizmetine Verilmesi: Gemi: Gemilerde,
Allah'ın Varlığına ve Birliğine Deliller, İzler, İşaretler, İbretler Vardır.
Bak: 10/22; 16/14; 17/66; 18/71, 79; 22/65;
23/22; 29/65; 30/46; 31/30; 35/12; 37/140; 40/80; 42/32; 43/12; 45/12; 55/24.
2/164*********: GEMİLERDE, ALLAH'IN VARLIĞINA VE
BİRLİĞİNE DELİLLER, İZLER, İŞARETLER, İBRETLER VARDIR
Şu bir gerçek ki göklerin ve yerin
yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde, insanların yararı
için denizde yüzüp giden gemilerde,
Allah'ın gökten suyu indirip onunla, ölümünden sonra toprağı dirilterek üzerine
tüm canlılardan yaymasında, rüzgârların bir düzen içinde yönden yöne
çevrilmesinde, gök ve yer arasında bir hizmete memur edilen bulutlarda, aklını işleten bir topluluk için sayısız
izler-işaretler-ibretler vardır. 2/164.
O yürütüyor sizi karada ve denizde. Diyelim,
gemidesiniz: Gemiler, içindekileri latîf bir rüzgârla götürüyorlar.
İçerdekiler ferah ve sevinç duymaktalar. Birden korkunç bir kasırga geliverdi.
Her taraftan dalgalar üzerlerine çullandı. Çepeçevre kuşatıldıklarını düşünüp
dini yalnız Allah'a özgüleyerek duaya koyuldular: 'Eğer bizi şu durumdan
kurtarırsan, yemin olsun, sana şükredenlerden olacağız.' 10/22.
Ve O'dur ki, içinden taze bir et yemeniz ve kuşanacağınız bir süs çıkarmanız
için denizi emrinize vermiştir. Gemileri onda
yara yara gider görürsün. Böyle
yapmıştır ki, O'nun kereminden nasip arayasınız ve şükredebilesiniz.
16/14.
Rabbiniz odur ki, lütfundan nasip arayasınız diye sizin
için denizde gemiler yürütüyor. O, size karşı gerçekten çok
merhametlidir. 17/66.
İkisi birlikte yola koyuldular. Bir süre sonra
gemiye bindiklerinde, tuttu gemiyi deliverdi. Mûsa dedi:
'İçindekileri boğmak için mi deldin onu? Vallahi korkunç bir iş yaptın!' 18/71.
'Gemiden başlayayım: O gemi, denizde
işçilik yapan bir grup yoksulundu. Ben onu kusurlu hale getirmek istedim. Çünkü
biraz ötelerinde bir kral vardı; tüm gemilere zorla
el koyuyordu.' 18/79.
Görmedin mi, Allah yeryüzündekileri ve denizde
O'nun emriyle akıp giden gemileri sizin hizmetinize verdi. O'nun
izni olmaksızın yerkürenin üstüne düşmemesi için göğü O tutuyor. Allah,
insanlara karşı elbette Raûf, Rahîm'dir, 22/65.
Hem onlar üzerinde hem de gemiler üzerinde
taşınıyorsunuz. 23/22.
Gemiye bindiklerinde, dini Allah'a özgüleyerek yalvarıp yakarırlar.
Fakat Allah onları kurtarıp karaya çıkardığında, bir bakmışsın ortak
koşuyorlar; 29/65.
O'nun ayetlerindendir ki, size rahmetinden tattırsın; gemiler, buyruğu ile akıp gitsin. Lütfundan
nasip arayasınız ve şükredebilesiniz diye, rüzgârları müjdeciler olarak
gönderir. 30/46.
Bu böyledir;
çünkü Allah, Hakk'ın ta kendisidir. O'nun berisinde yalvarıp yakardıkları ise
bâtıldır. Ve Allah Aliyy'dir, yüceliğine sınır yoktur; Kebîr'dir, büyüklüğüne
sınır yoktur. 31/30.
İki deniz birbirine eşit olmaz. Bu tatlıdır, susuzluğu giderir, içimi hoş ve
rahattır; şu tuzludur, acıdır. Ama hepsinden de taze et yersiniz; giyip
takınacağınız bir süs çıkarırsınız. Allah'ın
lütfundan nasip aramanız ve şükredebilmeniz için, gemilerin denizi yara yara
gittiğini görürsün. 35/12.
Hani o, dolu bir gemiye kaçmıştı.
37/140.
O hayvanlarda sizin için daha nice faydalar vardır. Onları binek yaparak,
gönüllerinizdeki arzuya ulaşırsınız. Hem onlar
üzerinde hem gemiler üzerinde taşınırsınız. 40/80.
Denizde o dağlar gibi akıp giden gemiler de
O'nun ayetlerindendir. 42/32.
Tüm çiftleri de yaratan O'dur. Ve O, sizin için
gemilerden ve hayvanlardan binmekte
olduğunuz şeylere de vücut verdi; 43/12.
Allah size denizi boyun eğdirdi ki, içinde gemiler
O'nun emriyle akıp gitsin, lütfundan istekte bulunasınız ve
şükredebilesiniz. 45/12.
Denizde koca dağlar gibi akıp giden o görkemli gemiler
de O'nundur. 55/24.
MKA.
2/164**********: Yaratılış ve Varlıklar:
İnsanlar: İnsanın Donanımı: İnsanın Yetenekleri. Akıl:
İman veya küfrü seçmek üzere, hak veya batıl / iyi veya kötü için çalıştırılan,
kısas doğuran akıl. Bak: 2/179, 197; 2/269; 3/7,
190; 5/100; 11/116.
2/164**********: İMAN VEYA KÜFRÜ SEÇMEK ÜZERE, HAK
VEYA BATIL / İYİ VEYA KÖTÜ İÇİN ÇALIŞTIRILAN, KISAS DOĞURAN AKIL:
Şu bir gerçek ki göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri
ardınca gelişinde, insanların yararı için denizde yüzüp giden gemilerde,
Allah'ın gökten suyu indirip onunla, ölümünden sonra toprağı dirilterek üzerine
tüm canlılardan yaymasında, rüzgarların bir düzen içinde yönden yöne
çevrilmesinde, gök ve yer arasında bir hizmete memur edilen bulutlarda, aklını işleten bir topluluk için sayısız
izler-işaretler-ibretler vardır. 2/164.
Ey aklı ve gönlü işleyenler, kısasta
sizin için hayat vardır. Bu sayede korunmanız umulmaktadır. 2/179.
Hac, bilinen aylardadır. Kim o aylarda haccı kendisine gerekli kılarsa hacda
kadına yaklaşmak, kötülüğe sapmak, kavga ve çekişmeye girmek yoktur. İyilik
olarak yaptığınızı Allah bilir. Azık edinin. Hiç kuşkusuz azığın en güzeli
takvadır. Ey akıl ve gönül sahipleri, benden
korkun. 2/197.
O, hikmeti dilediğine verir. Ve kendisine hikmet verilmiş olana çok büyük bir
hayır verilmiş demektir. Gönlünü ve aklını
çalıştıranlardan başkası düşünüp anlayamaz. 2/296.
Kitap'ı sana indiren O'dur: Onun ayetlerinden bir kısmı muhkemlerdir ki; onlar
Kitap'ın anasıdır. Diğer ayetlerse müteşâbihlerdir. Şu var ki, kalplerinde bir
eğrilik ve bozukluk bulunanlar, fitne aramak, onun yorumuna öncelik tanımak
için Kitap'ın sadece müteşâbih kısmının ardına düşerler. Onun tevilini ise bir
Allah bilir, bir de ilimde derinleşmiş olanlar. Bunlar, 'Ona inandık, hepsi
Rabbimizin katındandır.' derler. Gönül ve akıl
sahiplerinden başkası gereğince düşünemez. 3/7.
Şu bir gerçek ki, göklerin ve yerin yaratılışında, geceyle gündüzün birbiri
ardınca gelişinde, aklını ve gönlünü işletenler
için çok ibretler vardır. 3/190.
De ki: 'Pisin çokluğu seni hayrete düşürse de pisle temiz bir olmaz. O halde, ey akıl ve gönül sahipleri! Allah'tan korkun ki
kurtuluşa erebilesiniz.' 5/100.
Sizden önceki kuşakların söz ve eser sahibi olanları, yeryüzünde bozgunculuktan
alıkoymalı değiller miydi? Ama içlerinden kurtarmış
olduklarımızın az bir kısmı dışında hiçbiri bunu yapmadı. Zulme
sapanlar ise içine gömüldükleri servet şımarıklığının ardına düşüp suçlular
haline geldiler. 11/116.
MKA.
2/164************: Bilgi Edinme yolları: Doğru Bilginin (ilim)
Kaynakları: Bilgi Kaynaklarını Etkin Kullanmak: Akıl ve Düşünmek: Aklını ve gönlünü işletip
çalıştıranlara işaretler / ibretler vardır. Bak: 2/179, 197, 269; 3/7, 190; 50/100; 12/111; 13/19;
14/52; 15/75; 16/67; 20/54, 128; 36/62; 38/29, 43; 39/9, 18; 40/54, 65/10;
89/5.
2/164************: AKLINI VE GÖNLÜNÜ İŞLETİP
ÇALIŞTIRANLARA İŞARETLER / İBRETLER VARDIR:
Şu bir gerçek ki göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri
ardınca gelişinde, insanların yararı için denizde yüzüp giden gemilerde,
Allah'ın gökten suyu indirip onunla, ölümünden sonra toprağı dirilterek üzerine
tüm canlılardan yaymasında, rüzgârların bir düzen içinde yönden yöne çevrilmesinde,
gök ve yer arasında bir hizmete memur edilen bulutlarda, aklını işleten bir
topluluk için sayısız izler-işaretler-ibretler vardır. 2/164.
Ey aklı ve gönlü işleyenler, kısasta sizin için
hayat vardır. Bu sayede korunmanız umulmaktadır. 2/179.
Hac, bilinen aylardadır. Kim o aylarda haccı kendisine gerekli kılarsa hacda
kadına yaklaşmak, kötülüğe sapmak, kavga ve çekişmeye girmek yoktur. İyilik
olarak yaptığınızı Allah bilir. Azık edinin. Hiç kuşkusuz azığın en güzeli
takvadır. Ey akıl ve gönül sahipleri, benden
korkun. 2/197.
O, hikmeti dilediğine verir. Ve kendisine hikmet verilmiş olana çok büyük bir
hayır verilmiş demektir. Gönlünü ve aklını
çalıştıranlardan başkası düşünüp anlayamaz. 2/269.
Kitap'ı sana indiren O'dur: Onun ayetlerinden bir kısmı muhkemlerdir ki; onlar
Kitap'ın anasıdır. Diğer ayetlerse müteşâbihlerdir. Şu var ki, kalplerinde
bir eğrilik ve bozukluk bulunanlar, fitne aramak, onun yorumuna öncelik tanımak
için Kitap'ın sadece müteşâbih kısmının ardına düşerler. Onun tevilini ise
bir Allah bilir, bir de ilimde derinleşmiş olanlar.
Bunlar, 'Ona inandık, hepsi Rabbimizin katındandır.' derler. Gönül ve akıl sahiplerinden başkası gereğince düşünemez.
3/7.
Şu bir gerçek ki, göklerin ve yerin yaratılışında,
geceyle gündüzün birbiri ardınca gelişinde, aklını ve gönlünü işletenler için
çok ibretler vardır. 3/190.
De ki: 'Pisin çokluğu seni hayrete düşürse de pisle temiz bir olmaz. O
halde, ey akıl ve gönül sahipleri! Allah'tan korkun
ki kurtuluşa erebilesiniz.' 5/100.
Yemin olsun ki, resullerin hikâyelerinde, aklını ve
gönlünü çalıştıranlar için bir ibret vardır. Bu Kur'an, uydurulacak
bir hadis / bir söz değildir; aksine o, önündekini tasdikleyici, her şeyi
ayrıntılı kılıcıdır. İnanan bir topluluk için de bir kılavuz ve bir
rahmettir. 12/111.
Rabbinden sana indirilenin hak olduğunu bilen kişi, kör olan biriyle aynı
mıdır? Sadece aklı ve gönlü işleyenler düşünüp
ibret alır. 13/19.
İşte bu, onunla uyarılsınlar, Allah'tan başka ilah olmadığını bilsinler, aklı ve gönlü işleyenler
de ibret alsınlar diye, insanlara
yöneltilmiş bir tebliğdir. 14/52.
Hiç kuşkusuz, bunda, işaretlerden anlam
çıkaranlar için ibretler vardır. 15/75.
Hurmalıkların meyvelerinden, üzümlerden de sarhoş edici bir içecek ve güzel bir
rızık elde edersiniz. İşte bunda, aklını işleten
bir topluluk için kesin bir mucize vardır. 16/67.
Yiyin, hayvanlarınızı yayıp otlatın. Kuşkusuz
bunda, aklı başında insanlar için ibretler vardır. 20/54.
Kendilerinden önceki nesillerden nicelerini helâk etmemiz onları yola getirmedi
mi? Onların yurtlarında / barınaklarında dolaşıp duruyorlar. Akıl sahipleri için
bunda elbette ibretler vardır! 20/128.
Yemin olsun, şeytan, içinizden birçok nesli saptırmıştı. Aklınızı hiç işletmiyor muydunuz? 36/62.
Kutsal / bereketli bir Kitap bu; sana indirdik ki onu, ayetlerini derin derin düşünsünler ve öğüt alabilsin temiz özlüler. 38/29.
Ona bizden bir rahmet ve özü temizlere bir
hatırlatma olarak, ailesini ve beraberlerinde, benzerlerini bağışladık.
38/43.
Böyle birisi; gece saatlerinde secde ederek, ayakta durarak ibadet eden,
ahiretten korkan, Rabbinin rahmetini uman biri gibi midir? De ki: 'Hiç
bilenlerle bilmeyenler eşit olur mu? Ancak
gönül ve akıl sahipleri düşünüp ibret alır.' 39/9.
Onlar ki, sözü dinler de en güzeline uyarlar.
İşte bunlardır, Allah'ın kılavuzladıkları; işte
bunlardır, akıl ve gönül sahipleri. 39/18.
Görmedin mi, Allah gökten bir su indirdi de onu toprak içindeki kaynaklara
ulaştırdı. Sonra onunla çeşitli renklerde ekinler çıkarıyor. Sonra ekin kurur
da sen onu sararmış görürsün. Sonra da onu kuru ufantı haline getirir. İşte bunda, akıl ve gönül sahipleri için mutlak bir
ibret var. 39/21.
Akıl ve gönül sahipleri için bir yol gösterici, bir
hatırlatıcıdır o. 40/54.
Allah onlar için şiddetli bir azap hazırladı. Artık
Allah'tan korkun, ey iman etmiş akıl ve gönül sahipleri! Allah
size bir Zikir/bir uyarıcı / bir düşündürücü indirmiştir. 65/10.
Nasıl, bunlarda akıl sahibi için bir yemin var mı?
89/5.
MKA.
KÂİNAT KİTABININ AYETLERİ (MKA)
*2/164: Doğa da Tanrı'ın bir kitabıdır.
*2/164: Doğa da Tanrı'nın bir kitabıdır. 'Ayetler'
kelimesi, Kuran boyunca hem Tanrı'nın sözel yasası ve hem de doğal yasası için
kullanılır. Tanrı'nın yasaları arasında çelişki değil uyum vardır. Bu uyuma
tanık olmak için her iki kitabı da hurafeler eklemeden inceleyip kavramak
gerekir. Tanrı'nın doğadaki fiziksel ayetlerini önemseyerek ona teslim olanlar
bu teslimiyetlerine karşılık teknoloji ve refah ile ödüllendirilirler. Bak
2/106.ayetin dip not açıklaması.
Edip Yüksel - MESAJ Kuran Çevirisi Dipnotlarından Alıntılanmıştır.
KİTAP: MKA
A.
KİTAP:
Kitap, İstediği zaman insana bilgi ve yön veren, istemediği zaman odaları
süsleyen bir araçtır.
Kitap, Okuyanlar için ilmin / bilginin kaynağıdır.
Din literatüründe Kitap: özellikle, 'İçinde kuşku ve çelişki olmayan' (2 /
Bakara / 2) Kuran ve tüm ilahi vahiylerin genel adı olmakla birlikte, Kuran'a
göre insanın önüne okunmak üzere konulan üç temel kitap yani,'Kainat Kitabı',
'İnsan Kitabı-insanın bizatihi kendisi' ve 'Vahiy Kitabı'(Kuran) dır, genel
olarak 'Kitap' ile kastedilen.
'Kitap' deyince, genel ve geniş anlamda, 'Kâinat Kitabı', 'İnsan Kitabı' ve
'Vahiy Kitabı'(Kuran) olan kitapların hepsi algılanmalı ve öyle anlaşılmalıdır.
Kelime olarak, belirti, işaret, delil… gibi anlamlara gelen ve 'Yaradan' la 'yaratılan'
arası ilişkide anlamı olan, insanı 'Tek ve Mutlak Yaratıcı' (Allah) ya çeviren
ve götüren aydınlık, ışık ve işaret olan 'Ayet' de, sadece Kuran' nın belirli
parçaları olmayıp, aynı zamanda varlıklar ve olaylar da dahil olmak üzere,
insan ve kainat kitaplarının da parçalarıdır Kuran'a göre...
Ve Vahiy Kitabı Kuran, İnananlar için bizatihi kendisi kılavuz olmasının
yanında, 'Kâinat Kitabı' ile 'İnsan Kitabı' nın gereğince okunup, bunlardaki
'Ayetlerin' ve 'Sünnetullah'ın anlaşılıp, değerlendirilmesini kolaylaştıran bir
ışıktır, nurdur.
Sünnetullah da, Allah'ın 'yol' ve 'yasa'sı; Varlığı yönetmede 'Allah'ın
Dilemesi'yle dilemedikçe, değişmez, değiştirilemez, yöntemi, tarzıdır.
Kuran'da mevcut olan 'Allahın emir ve yasakları' ve Allah'ın tüm alemlerdeki iş
ve oluş dahil tüm yarattıklarının 'yaratılış' ve 'yönetim' ini düzenleyen
'işleyiş' esasları ile insanlarca bilinen ve bilinmeyen, keşfedilmiş veya
keşfedilmemiş değişmez, şaşmaz, fiziksel, fizik ötesi, biyolojik, psikolojik,
sosyolojik vs. 'kainat' ve 'insan' kitaplarının tüm 'Varlık kanunlar'ı,
'Sünnetullah' kapsamı içindedir.
B.
ÜÇ TEMEL KİTAP:
Bu üç temel kitap ('Kainat Kitabı', 'İnsan Kitabı' ve 'Vahiy Kitabı' - Kuran),
Doğru Bilginin (ilmin ve bilimin) de kaynağıdır. Bu kaynaklardan yararlanmak
ancak 'kitap' ta olandan haberdar olup, Çalışan akıl ve gönülle bu bilgi
kaynaklarını etkin kullanmakla mümkündür:
'Yeryüzünde (kainat kitabı) ayetler vardır görürcesine bilenler için. Benliklerimizin
( insan kitabı ) içinde de. Hâlâ bakıp görmeyecek misiniz?' (51/ Zariyat/ 20-
21)
'De ki: 'Göklerde ve yerde (Kainat ve insan kitaplarında) neler var / neler
oluyor, bir bakın!' O ayetler ve uyarılar iman etmeyen (inanmayan) bir toplumun
hiçbir işine yaramaz.' (10/ yunus/ 101)
'Göklerin ve yerin melekutuna (Kainat ve İnsan Kitaplarındaki ayetlere -
gerçeğin delileri olan varlık ve oluşlara), Allah'ın yarattığı herhangi bir
şeye bakmadılar mı; ecellerinin gerçekten yaklaşmış olabileceğini düşünmediler
mi? Peki, bu Kur'an'dan sonra hangi hadise / söze iman ediyorlar?' (7/ Araf/
185)
'Onlara ayetlerimizi (gerçeğin delilerini) ufuklarda (Kainat Kitabı) ve öz
benliklerinin içinde ( İnsan Kitabı ) göstereceğiz. Ta ki, onun hak olduğu
kendilerine ayan beyan belli olsun. Kendisinin her şey üzerinde bir tanık
oluşu, senin Rabbine yetmez mi?' (41/ Fıssulet/ 53)
C.
ZAN:
Bu üç temel kitaptan ('Kainat Kitabı', 'İnsan Kitabı' ve 'Vahiy Kitabı' -
Kuran) herhangi birinde mevcut olan 'Ayetler' ile delillendirilemeyen ve
'Sünnetullah' ile açıklanamayan bir şey doğru bilgi (ilim ve bilim) değildir,
'zan' dır:
'Neniz var sizin, nasıl hüküm veriyorsunuz? Yoksa sizin bir kitabınız var da
ondan ders mi görüyorsunuz? Onda, keyfinize uyan her şeyi rahatça buluyorsunuz.
Yoksa sizin lehinize üzerimizde kıyamete kadar uzanacak yeminler mi var da siz
ne hükmederseniz oluverecek! Sor onlara: 'Böyle bir şeye hangisi kefil?' Yoksa
kendilerinin ortakları mı var? Eğer doğru sözlüler iseler, çağırıversinler
ortaklarını!' (68/36-41.)
'İçlerinde ümmî olanlar da vardır ki Kitap'ı bilmezler, sadece hayal ve kuruntu
bilirler. Onlar yalnız sanıya saplanırlar.' (2/78.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder