İŞTE ATATÜRK

İŞTE ATATÜRK
Allah Kuran’da: “Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönlün hepsi bundan sorumlu tutulacaktır.” (17/İSRA/36) buyurmuştur. Atatürk de: “Türk Kuran'ın arkasında koşuyor; fakat onun ne dediğini anlamıyor, içinde neler var bilmiyor ve bilmeden tapınıyor. Benim maksadım; arkasında koştuğu kitapta neler olduğunu Türk anlasın” (Osman Ergin, Türk Maarif Tarihi 1-5, 1977 /A. Gürtaş, s. 41) demektedir.- "İŞTE ATATÜRK" PORTALINA GİRMEK İSTEDİĞİNİZDE YUKARIDAKİ RESMİ TIKLAYINIZ.

9 Ekim 2016 Pazar

EYLEMSİZLİK ve GÜNAH ÜZERİNE



Tuncay Erciyes

Lise Fizik derslerinden öğrendiğimiz üzere, cisimler durumlarını değiştirmek istemez DİRENÇ gösterirler.Duran bir cismi hareket ettirmek, hareket halindeki bir cismi durdurmak yani, cismin durumunda değişiklik meydana getirmek için ekstra ENERJİ HARCAMAK GEREKİR. 
Fizik
bilimince, CİSİMLERİN DEĞİŞİME KARŞI gösterdiği DİRENCE; ATALET/EYLEMSİZLİK MOMENTİ denir.

Cisimler gibi İNSANLARIN da ATALET MOMENTİ VARDIR, dersek yanlış olmaz. Çünkü İNSANLAR DA cisimler gibi durumlarının DEĞİŞİMİNE DİRENÇ GÖSTERİRLER. Kendileri, aileleri ve Ulusları için FAYDALI olan DÜŞÜNCELERİ ve BİLGİLERİ ATALETLERİ sebebiyle EYLEME dönüştüremezler. Bunun sonucu olarak gerek BİREY, gerek AİLE gerekse MİLLET olarak BEDEL ÖDERLER.

Dante Alighieri ahirete yolculuğu anlattığı 'Cehennem', 'Araf' ve 'Cennet' isimli üç ciltten oluşan "İLAHİ KOMEDYA"sında şöyle der,

"CEHENNEMİN en KARANLIK YERLERİ buhran zamanlarında TARAFSIZ KALANLARA AYRILMIŞTIR. TEHLİKELİ ZAMANLARDA HAREKETE GEÇMEMEKTEN daha BÜYÜK GÜNAH yoktur"

Görüldüğü üzere Dante ATALETİ/EYLEMSİZLİĞİ en büyük GÜNAH kabul etmiştir. Çünkü İncil'de GÜNAH anlamında kullanılan "SİN" kelimesi, eski Yunan'da OKÇULUK SPORUNDA kullanılan bir kelime olup atılan OKUN hedefi ISKALAMASI, HEDEFİ KAÇIRMAK anlamına gelir. 

Büyük İngiliz şairi William Wordsworth Prelude'nin;  

"ŞAİR OLMAM GEREKİYOR, elimden geleni yapmaz da bu HEDEFİ KAÇIRIRSAM büyük GÜNAH İŞLEYECEĞİM" demesi de bu nedenledir.

Halk arasında "NE EKERSEN ONU BİÇERSİN" şeklinde ifade edilen DETERMİNİZM 
(BELİRLENİMCİLİK) YASASINA göre, herkes bugün ne durumdaysa, onu HAK ETMİŞTİR. Yarın başına ne gelecekse, şimdiye kadar ve bugün YAPTIKLARI ve YAPMADIKLARIYLA onu BELİRLER. Yani, EYLEMSİZLİK içinde olmanın da faturası vardır. Yaratıcının DOĞA YASALARI bu nedenle BİLMEMEYİ MAZERET olarak KABUL ETMEZ, harekete geçmemeyi, ÖNLEM ALMAMAYI AFFETMEZ.  Örneğin, KÜTLE ÇEKİM YASASI, bilene ayrı, bilmeyene ayrı muamele yapmazSapı kopan her Elmayı düşürdüğü gibi, UÇURUMA doğru gitmeyi sürdüren BİREYLERİ ve ULUSLARI da DÜŞÜRÜR. (Benim kişisel KADERE İMAN ALGI VE ANLAYIŞIMDA; Kur'an ayetleriyle ifadesini bulan ve "asla değişmez ve değiştirilemez" dediğimiz, SÜNNETULLAH (Allah'ın yol ve yasası) olarak, Allah'ın yazdığı "KADER / ALIN YAZISI / İLAHİ TAKDİR / ÖLÇÜ" inancım ve kabulüm de işte tam olarak budur. Birey olarak İnsan için de, o insanlardan oluşan toplum için de çabasından / "çalışıp didindiğinden başkası" yoktur. Bakınız: DİP NOT - M. Kemal Adal)

Bu nedenle BİLMEYEN veya BİLMESİNE RAĞMEN gerekeni yapmayan ATALET içinde olan insanların dünyada olan bitenden etkilenmemesi söz konusu olamaz. TRAFİKTEN, çevre kirliliğinden, OZON DELİĞİNİN BÜYÜMESİNDEN, Küresel ısınmadan, PKK ve IŞİD TERÖRÜNDEN, ŞAVAŞLARDAN nasiplerini alırlar. 

O halde İNSANLIK, VAROLUŞUNU SÜRDÜRMEK istiyorsa BİLGİYE TUTUNMAK ve BİLGİNİN GEREĞİNİ YAPMAK ZORUNDADIR.

Dikkat ederseniz, "Çözüm SEVGİYE tutunmaktır" DEMEDİM. 

Çünkü SEVME DUYGUSU insanın fıtratında, GENLERİNDE OLAN bir özellik DEĞİLDİR. Her kadının DOĞUŞTAN SAHİP OLDUĞU iddia edilen ANNELİK SEVGİSİ ve ŞEFKATİ buna dahildir. Ayrıca bütün canlıların dişisinde de YOKTUR. Akvaryumu olanlar bilir, LEPİSTES balıklarının DİŞİSİ doğum yaparken KENDİ YAVRULARINI YER. 

SEVME DUYGUSUNUN alt yapısında EGONUN TATMİNİ ve KENDİNİ DÜŞÜNME VARDIR.
İnsanların SÜT KUZULARINI ÖLDÜRMELERİNİN sebebi KUZU ETİNİ SEVMELERİDİR. 

Özetle, 

BİLGİNİN KILAVUZLUĞUNDA olmayan SEVGİNİN GÖZÜ KÖRDÜR ve GÜVENİLMEZDİR. 

Bu nedenle ANAOKULUNDAN itibaren ÇOCUKLARA SEVGİYİ, nasıl seveceklerini, SEVEN İNSANIN nasıl davranması, NELER YAPMASI gerektiğini ÖĞRETMEMİZ yani, BİLGİLENDİRMEMİZ gerekir.

Dilerim, DÜNYAYI ÇOCUKLARIMIZDAN ÖDÜNÇ ALDIĞIMIZI, dünyayı yaşanası durumda bırakmak için maddeye değil "BİLGİYE TUTUNMAK" ZORUNDA olduğumuzu bir an önce İDRAK eder 
ve ATALETİMİZİ yenerek BİLGİLERİMİZİ EYLEME DÖNÜŞTÜREBİLİRİZ.

Sevgilerimle
Tuncay Erciyes
Not: Bu yazım Facebook profilimde de yayınlanmış olup yorumlarınızı orada da yaparsanız memnun olurum.

DİP NOT: 

Tarafımdan Sayın yazarın hoşgörüsüne güvenilerek, kendisine bilgi verilmeksizin ve izni alınmaksızın, tamamına katıldığım bu yazısına kişisel görüşümü vurgulayabilmek amaçlı yaptığım ilavedir. MKA.

"Gerçek şu ki, insan için çalışıp didindiğinden başkası yoktur. Ve onun çalışıp didinmesi yakında görülecektir. Sonra karşılığı kendisine hiç eksiksiz verilecektir."  53. sure (NECM)39- 41. ayet 

"Her biri için onu önünden ve arkasından izleyen gözcüler vardır ki, kendisini Allah'ın emrine bağlı olarak koruyup denetlerler. Gerçek şu ki Allah, bir toplumun mâruz kaldığı şeyleri, onlar, birey olarak içlerindekini / birey olarak kendilerine ilişkin olanı değiştirmedikçe, değiştirmez. Allah bir topluma bir perişanlık dileyince de artık onu geri çevirecek bir güç yoktur. Ve onlar için Allah'ın berisinden koruyucu bir dost da olamaz. 13. sure (RA'D) 11. ayet 
"Bu böyledir. Çünkü Allah bir topluma lütfettiği nimeti, o toplum birey olarak içlerindekini / birey olarak kendilerine ilişkin olanı değiştirmedikçe, değiştirmemiştir. Ve Allah, iyice işiten, gereğince bilendir." 8. sure (ENFÂL) 53. ayet 
VE:
17 / İsra / 36: Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönlün hepsi bundan sorumlu tutulacaktır.

Ayrıntı ve tamamlayıcı bilgi için TIKLAYINIZ:

KADER / TAKDİR VE DEĞİŞTİRME DE SÜNNETULLAH:




T.C. / M. Kemal Adal

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder