III. DİN
C. MEVCUT DİNİ
GURUPLAR -3
2. EHLİ KİTAP-2
b) Yahudiler
(1) Kavram Olarak, Din, Mevcut Dini Guruplar, Kitap Ehli (Ehlikitap), Yahudiler
Sonra, kullarımız arasından seçtiklerimizi Kitap'a mirasçı kıldık. İçlerinden öz nefsine zulmeden var. Orta yolda gideni var. Allah'ın izniyle hayırlarda öne geçeni var. İşte bu, büyük lütfun ta kendisidir. 35. sure (FATIR) 32. ayet (Resmi: 35/İniş:43/Alfabetik:24)
"Allah
çocuk edindi!" dediler. Hâşâ! Allah bundan arınmıştır! O Ganî'dir, hiçbir
şeye muhtaç olmaz! Göklerdekiler de yerdekiler de O'nundur. Elinizde,
söylediğinize ilişkin hiçbir kanıt yok. Allah hakkında bilmediğiniz şeyi mi
söylüyorsunuz? De ki: "Allah hakkında yalan düzüp iftira edenler iflah
etmeyeceklerdir!" Dünyada biraz nimetlenme, ardından dönüşleri bize! Sonra
biz, inkâr ettiklerinden ötürü şiddetli azabı onlara tattıracağız. 10.
sure (YÛNUS) 68-70. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)
Kendilerine ilim geldikten sonra, sadece
aralarındaki kıskançlık ve azgınlık yüzünden fırkalara bölündüler. Eğer belli
bir süreye kadar erteleme sözü Rabbinden gelmiş olmasaydı, aralarında iş
mutlaka bitirilirdi. Onların ardından Kitap'a mirasçı olanlar da onun hakkında,
işkillendiren bir kuşku içindedirler. 42. sure (ŞÛRÂ) 14. ayet
(Resmi: 42/İniş:62/Alfabetik:95)
Sana anlattıklarımızı daha önce, Yahudilere haram kılmıştık. Biz onlara haksızlık etmedik; aksine, onlar kendi benliklerine zulmediyorlardı. 16. sure (NAHL) 118. ayet (Resmi: 16/İniş:70/ Alfabetik:75)
Cumartesi tatili, sadece onda ihtilaf edenlere farz kılındı. Rabbin, tartışmakta oldukları şey hakkında, onlar arasında kıyamet günü hüküm verecektir. 16. sure (NAHL) 124. ayet (Resmi: 16/İniş:70/Alfabetik:75)
"Yahudi
yahut Hıristiyan olandan başkası cennete asla giremeyecek." dediler. Bu,
onların hayalleri, kuruntularıdır. De ki onlara: "Eğer doğru sözlü iseniz
hadi getirin susturucu kanıtınızı!" İş onların sandığı gibi değil! Kim
güzel davranışlar sergileyerek yüzünü Allah'a teslim ederse, Rabb'i katında
ödülü vardır onun. Korku yoktur böyleleri için; tasalanmayacaklardır onlar...
Yahudiler: "Hıristiyanlar hiç bir şey üzerinde değil." dediler.
Hıristiyanlar da: "Yahudiler hiç bir şey üzerinde değil." dediler. Ve
bunlar Kitap'ı da okuyup dururlar, ilimden yoksun olanlar da aynen onların
söyledikleri gibi söyledi. Tartışmaya girdikleri şey hakkında, aralarında
hükmü, kıyamet günü Allah verecektir. 2. sure (BAKARA) 111-113.
ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Ey
İsrailoğulları! Size lütfettiğim nimetimi hatırlayın. Ben sizi âlemlerden daha
üstün kılmıştım. Kimsenin kimse yerine bir şey ödemeyeceği, kimseden fidye
kabul edilmeyeceği, şefaatin hiç kimseye yarar sağlamayacağı ve onların hiç bir
yardım göremeyecekleri o günden korkun. 2. sure (BAKARA) 122-123.
ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
İndirdiğimiz açık-seçik delillerle,
kılavuz mesajı; biz onu Kitap'ta insanlara ayan-beyan gösterdikten sonra
gizleyenlere, işte onlara, hem Allah lanet eder hem de diğer lanet okuyanlar
lanet eder. 2. sure (BAKARA) 159. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Allah'ın Kitap'tan indirdiği şeyi gizleyip onu basit bir ücret karşılığı satanlar, karınlarında ateşten başka bir şey yemiş olmazlar, Kıyamet günü Allah onlarla konuşmayacaktır, onları arındırmayacaktır da... Onlar için korkunç bir azap vardır. İşte bunlar hidayeti satıp şaşkınlığı, affedilmeyi satıp azabı almışlardır. Ne kadar da dayanıklıdırlar ateşe!... Bu böyledir. Çünkü Allah, Kitap'ı hak olarak indirmiştir. Kitap'ta çekişmeye girenler, şıkak'a düşmüşlerdir / bütünden uzaklaştırıcı bir kopuşun tam içindedirler, 2. sure (BAKARA) 174-176. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Sor İsrailoğulları'na, onlara nice açık
ayet verdik. Kim Allah'ın nimetini, o kendisine geldikten sonra başka kılığa
sokarsa kuşku duymasın ki, Allah'ın azabı pek zorludur. 2.
sure (BAKARA) 211. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Ey İsrail
oğulları! Size lütfettiğim nimetimi hatırlayın; bana verdiğiniz söze vefalı
olun ki, ben de size ahdimde vefalı olayım. Ve yalnız benden korkun.
Beraberinizdekini doğrulayıcı olarak indirmiş bulunduğuma inanın. Onu ilk inkar
eden siz olmayın. Benim ayetlerimi az bir bedel karşılığı satmayın. Ve yalnız
benden sakının. Hakkı batılla/saçmalık ve tutarsızlıkla kirletmeyin. Bilip
durduğunuz halde gerçeği gizliyorsunuz. Namazı kılın, zekâtı verin; rükû
edenlerle birlikte rükû edin. İnsanlara iyiyi ve güzeli emredip de öz benliklerinizi
unutuyor musunuz? Üstelik de Kitap'ı okuyup durmaktasınız. Hâlâ aklınızı
kullanmayacak mısınız? Sabra ve namaza sarılarak yardım dileyin. Hiç kuşkusuz
bu, kalbi ürperti duyanlardan başkasına çok ağır gelir. O ürperti duyanlar,
Rablerine kavuşacaklarını düşünürler ve bilirler ki onlar, mutlaka O'na
döneceklerdir. Ey İsrailoğulları! Size lütfettiğim nimetimi, sizi âlemlere
üstün kıldığımı hatırlayın. Ve korkun o günden ki, hiç bir benlik bir başka
benliğin herhangi bir şeyi için karşılık ödemez; hiç bir benlikten şefaat kabul
edilmez, hiç bir benlikten fidye alınmaz. Ve onlara yardım da edilmez. 2.
sure (BAKARA) 40-48. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Şimdi siz
bunların size inanmalarını mı umuyorsunuz? Bunların içlerinden bir fırka vardı
ki, Allah'ın kelamını dinliyorlar, sonra onu, kavramalarının ardından, bilip
durdukları halde tahrif ediyorlardı. İnanmış olanlarla karşılaştıklarında,
"İnandık" derler. Baş başa kaldıklarında ise şöyle konuşurlar:
"Allah'ın size açtığını, Rabb'iniz katında sizinle tartışmada kanıt
yapsınlar diye onlara söylüyor musunuz? Aklınızı işletmeyecek misiniz?"
Bilmezler mi ki, Allah onların sakladıklarını da açıkladıklarını da çok iyi
bilmektedir. İçlerinde ümmî olanlar da vardır ki Kitap'ı bilmezler, sadece
hayal ve kuruntu bilirler. Onlar yalnız sanıya saplanırlar. Yazıklar olsun o
kişilere ki, Kitap'ı kendi elleriyle yazarlar da sonra onunla basit bir
karşılık satın alsınlar diye, "İşte bu, Allah katındandır!" derler.
Vay haline onların, ellerinin yazdıkları yüzünden! Vay haline onların, kazanıp
durdukları yüzünden! Dediler ki: "Sayılı birkaç gün dışında ateş bize asla
dokunmayacaktır." De ki: "Allah'tan bir ahit mi aldınız! Allah,
ahdine asla ters düşmez. Yoksa siz Allah'a isnat ederek, bilmediğiniz şeyleri
mi söylüyorsunuz?" 2. sure (BAKARA) 75-80. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
De ki: "Allah katındaki âhıret yurdu
diğer insanların değil de yalnız ve yalnız sizin ise, eğer doğru sözlü iseniz,
hadi isteyin ölümü!" 2. sure (BAKARA) 94. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Andolsun ki Allah, "Allah yoksuldur, bizler zenginleriz!" diyenlerin sözünü işitti. Dediklerini de yazacağız, haksız yere peygamberleri öldürmelerini de. Ve şöyle diyeceğiz: "Tadın, yakıp pişiren azabı!" Bu, kendi, ellerinizin üretip önden gönderdiği yüzündendir. Allah, kullara asla zulmedici değildir. Onlar şöyle demişlerdi: "Allah bize ant verdi, kendisi bize ateşin yiyeceği bir kurban getirmedikçe hiçbir resule inanmayacağız." Söyle onlara: "Size benden önce o dediğinizle birlikte açık deliller getiren resuller gelmişti. Peki, madem doğru sözlülerdiniz neden onları katlettiniz?" Seni yalanladılarsa, senden önce de resuller yalanlandı. Açık-seçik deliller, kutsal sayfalar ve aydınlatıcı Kitap'ı getirmişlerdi onlar. 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 181-184. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)
Allah,
kendilerine kitap verilenlerden şu yolda mîsak almıştı: "Onu insanlara
mutlaka açık-seçik bildireceksiniz, onu saklamayacaksınız." Ama onlar
Kitap'ı sırtlarının gerisine attılar, basit bir ücret karşılığı onu sattılar.
Ne kötü şey satın alıyorlar! O ettikleriyle zevklenen, yapmadıkları şeylerle
övünmeyi seven kişileri bir şey sanma. Artık, onları azaptan kurtulmuş da
sanma. Korkunç bir azap vardır onlar için. 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 187-188.
ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)
Allah katında din İslam'dır/barış ve
esenlik için Allah'a teslim olmaktır. Kitap verilmiş olanlar, kendilerine ilim
geldikten sonra, aralarındaki kıskançlık / doymazlık / azgınlık / denge noktasından
sapma / yalancılık / zulüm / kibir / zinakârlık yüzünden ihtilafa düştü. Kim Allah'ın
ayetlerine nankörlük ederse, Allah, hesabı çabucak görecektir. 3.
sure (ÂLİ IMRÂN) 19. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)
Ehlikitap'tan öyleleri var ki, Allah'a,
size indirilene ve kendilerine indirilene inanırlar. Allah karşısında
ürperirler; Allah'ın ayetlerini basit bir ücret karşılığı satmazlar. İşte
bunlar için Rableri katında kendilerine özgü ödüller vardır. Allah, hesabı,
çabucak görüverir. 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 199. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)
Allah'ın ayetlerini inkâr edip haksız yere peygamberleri öldürenler ve insanlar içinden adaletle emredenlerin canına kıyanlar var ya, işte onlara korkunç bir azabı muştula. Çalışıp ürettikleri hem dünyada hem de âhirette boşa çıkmıştır. Hiçbir yardımcıları da yoktur onların. Şu kendilerine Kitap'tan bir pay verilmiş olanlara bak, aralarında hüküm vermesi için Allah'ın Kitabı'na çağırılıyorlar da içlerinden bir zümre yüz çevirerek dönüp gidiyor. Bunun sebebi onların, "Ateş bize sayılı birkaç gün dışında asla dokunmayacaktır" demeleridir. Uydurmuş oldukları yalanlar, dinlerinde kendilerini aldatmaktadır. Peki, o kendisinde kuşku bulunmayan günde, onları bir araya topladığımız vakit halleri nice olacak! O gün her benlik, kazandığının karşılığını tam almıştır. Onlar, hiçbir zulme uğratılmazlar. 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 21-25. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)
Ehlikitap'tan
öylesi vardır ki, ona yüklerle emanet teslim etsen onu sana iade eder. Onlardan
öylesi de vardır ki, ona bir dînar emanet etsen, tepesine çökmedikçe onu sana
geri vermez. Bunun sebebi şudur: Onlar: "Ümmîlerin, bizim aleyhimize yol
bulmaları mümkün değildir." demişlerdir. Onlar, bilip durdukları halde,
Allah hakkında yalan söylerler. İş öyle değil! Kim ahdine vefa eder, takvaya
sarılırsa hiç kuşkusuz, Allah takvaya sarılanları sever. Allah'a verdikleri
sözü ve yeminlerini basit bir bedel karşılığı satanlar var ya, işte onlar için
âhirette hiçbir nasip yoktur. Allah onlarla konuşmayacaktır, kıyamet günü
onlara bakmayacaktır, onları temizleyip arıtmayacaktır. Onlar için korkunç bir
azap vardır. Onlardan bir zümre vardır, aslında Kitap'tan olmayan bir şeyi siz
Kitap'tan sanasınız diye, dillerini Kitap'la eğip bükerler. O, Allah katında
olmadığı halde, "Bu, Allah katındandır." derler. Bilip durdukları
halde, Allah hakkında yalan söylerler. 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 75-78.
ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)
Ehlikitap,
senden kendilerine gökten bir kitap indirmeni istiyor. Zaten onlar Mûsa'dan da
bundan daha büyüğünü istemişlerdi. Demişlerdi ki: "Allah'ı bize açıktan göster."
Bunun üzerine zulümlerinden ötürü kendilerini yıldırım çarpmıştı. Sonra
kendilerine açık-seçik kanıtların gelişi ardından buzağıya taptılar. Biz
onların bu günahını da affettik. Biz Mûsa'ya apaçık bir kanıt/bir hükmetme gücü
verdik. Kesin söz vermeleri için Tûr'u üzerlerine kaldırdık ve onlara:
"Kapıdan secde ederek girin." dedik. Onlara şunu da söyledik:
"Cumartesi gününde azgınlık yapmayın." Onlardan sapasağlam bir söz
almıştık. Başlarına gelenler; ahitlerini bozmaları, Allah'ın ayetlerini inkâr
etmeleri, haksız yere peygamberleri öldürmeleri ve "kalplerimiz
kılıflıdır" demeleri yüzündendir. Doğrusu, Allah küfürleri yüzünden
kalpleri üzerine mühür basmıştır da pek azı müstesna, iman etmezler. Küfürleri
yüzünden, Meryem aleyhinde büyük bir yalan söylemeleri yüzünden... "Biz,
Allah'ın resulü Meryem oğlu İsa Mesih'i öldürdük" demeleri yüzünden.
Oysaki onu öldürmediler, onu asmadılar da; sadece o onlara benzer gösterildi.
Onun hakkında tartışmaya girenler, onunla ilgili olarak tam bir kuşku içindedirler.
Onların, ona ilişkin bir bilgileri yoktur; sadece sanıya uymaktalar. Onu
kesinlikle öldürmediler. Tam aksine, Allah onu kendisine yükseltti. Allah
Azîz'dir, Hakîm'dir. Ehlikitap'tan her biri ölümünden önce ona mutlaka
inanacaktır. Kıyamet günü de o, onlar aleyhine bir tanık olacaktır. Yaptıkları
zulümler ve birçok insanı Allah yolundan alıkoymaları yüzünden daha önce
kendilerine helal kılınmış tertemiz şeyleri, Yahudilere haram kıldık. Ve ribayı
almaları yüzünden -oysaki ondan yasaklanmışlardı- ve haksız yollarla insanların
mallarını yemeleri yüzünden onların küfre sapanlarına korkunç bir azap
hazırladık. Ama onların ilimde derinleşmiş olanları ve müminler, sana indirilene
de senden önce indirilene de inanırlar. Namazı kılıcıdırlar, zekâtı
vericidirler, Allah'a ve âhiret gününe inanırlar. İşte bunlara yakında büyük
bir ödül vereceğiz. 4. sure (NİSA) 153-162. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)
Kendilerine
Kitap'tan bir nasip verilenlere baksana! Sapıklığı satın alıyorlar da
istiyorlar ki, siz de yolu şaşırasınız. Allah sizin düşmanlarınızı daha iyi
bilir. Dost olarak, Allah yeter. Yardımcı olarak da Allah yeter. Yahudilerden
öyleleri var ki, kelimeleri yerlerinden kaydırırlar; din içinde sövgüler
üreterek, dillerini eğip bükerek: "Dinledik, isyan ettik; dinle, dinlenmez
olası, davar güder gibi güt bizi" derler. Eğer onlar, "Dinledik,
boyun eğdik, dinle, bak bize!" demiş olsalardı, kendileri için daha
hayırlı ve daha yerinde olurdu. Fakat Allah, küfürleri yüzünden onlara lanet
etmiştir. Çok az bir kısmı hariç, iman etmezler. Ey kendilerine kitap
verilenler! Biz bir takım yüzleri silip arkalarına çevirmeden, yahut Cumartesi
Ashabı'nı lanetlediğimiz gibi onları da lanetlemeden önce, yanınızda bulunanı
tasdikleyici olarak indirdiğimize inanın. Allah'ın emri yerine getirilmiş
olacaktır. 4. sure (NİSA) 44-47. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)
Bakmaz
mısın, şu benliklerini ak, berrak gösterip duranlara! Hayır! İş, sandıkları
gibi değil. Ancak Allah, dilediğini temizleyip aklar. Ve bir hurma lifi kadar
zulme uğratılmazlar. Bir bak, nasıl yalan düzüp iftira ediyorlar Allah'a! Açık
günah olarak bu yeter. Görmedin mi şu kendilerine Kitap'tan bir pay verilmiş
olanları? Puta, tâğuta inanıyorlar; küfre batmışlar için, "Bunlar
inananlardan daha doğru yoldadır!" diyorlar. İşte bunlardır, Allah'ın
kendilerine lanet ettiği. Allah'ın lanetlediği kişi için bir yardımcı asla
bulamazsın. Yoksa mülk ve yönetimden bir nasipleri mi var? Eğer öyle olsa,
insanlara bir çekirdek bile vermezler. Yoksa insanları, Allah'ın lütfundan kendilerine
verdiği nimet yüzünden kıskanıyorlar mı? Evet biz, İbrahim Ailesi'ne de Kitap'ı
ve hikmeti vermiş, onlara çok büyük bir mülk de lütfetmiştik. Onlardan bir
kısmı ona inanmıştır; bir kısmı da ondan alıkoymaktadır. Böylesine, çılgın
alevli cehennem yeter. 4. sure (NİSA) 49-55. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)
İnananlar için hâlâ vakti gelmedi mi ki,
kalpleri Allah'ın zikri/Kur'an'ı ve Hak'tan inen için ürpersin de daha önce
kendilerine kitap verilmiş, sonra üzerlerinden uzun zaman geçmiş de kalpleri
kaskatı kesilmiş kimseler gibi olmasınlar. Onların çoğu yoldan çıkmıştır. 57.
sure (HADÎD) 16. ayet (Resmi: 57/İniş:112/Alfabetik:33)
Kitap
verilmiş olanlar, kendilerine beyyine/açık delil geldikten sonradır ki
parçalanıp bölündüler. Oysa ki onlara, dini yalnız O'na özgüleyerek, dosdoğru
yürüyen kişiler halinde sadece Allah'a ibadet etmeleri, namazı kılmaları,
zekâtı vermeleri emredilmişti. İşte budur doğru, eskimez ve aşınmaz din. 98.
sure (BEYYİNE) 4-5. ayet (Resmi: 98/İniş:101/Alfabetik:13)
De ki: "Ey
Yahudiler! Eğer insanlar arasında yalnız kendinizin Allah'ın dostları olduğunu
sanıyorsanız, buna gerçekten inanıyorsanız, hadi ölümü isteyin!" Ama
onlar, ellerinin üretip önden gönderdikleri yüzünden ölümü asla temenni
edemezler. Allah, zalimleri bilmektedir. Şunu da söyle: "O kaçmakta
olduğunuz ölüm, işte o, size mutlaka ulaşacaktır. Sonra, görülmeyeni de
görüleni de bilene döndürüleceksiniz. O, size yapıp etmiş olduklarınızı haber
verecektir." 62. sure (CUMUA) 6-8. ayet (Resmi: 62/İniş:96/Alfabetik:17)
Sonunda, verdikleri mîsakı bozdukları
için onları lanetledik de kalplerini kaskatı yaptık. Kelimeleri yerlerinden
kaydırıyorlar. Öğütlenmek üzere çağırıldıkları şeyden nasiplenmeyi unuttular.
İçlerinden çok azı hariç, sen onlardan hep hainlik görürsün. Bununla birlikte
onları affet, ellerini tut. Çünkü Allah güzellik sergileyenleri sever. 5.
sure (MÂİDE) 13. ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)
Ey resul!
Kalpleri inanmamış olduğu halde ağızlarıyla "inandık" diyenlerin
küfürde yarışırcasına koşanları seni üzmesin. Yahudilerden bazıları yalancılık
etmek için dinlerler; huzuruna çıkmamış olan başka bir topluluk için dinlerler.
Yerlerine oturmuş kelimeleri, yapılarını bozup değiştirirler. "Size şu
verilirse alın, eğer o verilmezse çekinin." derler. Allah birini fitneye
çarptırmak isterse sen onun için Allah karşısında hiçbir şey yapamazsın. Bunlar
o kişilerdir ki, Allah kalplerini temizlemek istemiyor. Dünyada bir rezillik
vardır onlar için; âhirette de büyük bir azap var onlara. Yalana iyice kulak
verirler, haramı tıka-basa yerler. Sana geldiklerinde ister aralarında hüküm
ver, ister onlardan yüz çevir. Eğer onlardan yüz çevirirsen sana hiçbir şekilde
zarar veremezler. Ama aralarında hükmedersen, adaletle hükmet. Allah, adaletle
hükmedenleri / adaleti ayakta tutanları sever. İçinde Allah'ın hükmü bulunan
Tevrat yanlarında iken, nasıl oluyor da senin hakemliğine baş vuruyorlar? Daha
sonra da verilen hükümden yüz çeviriyorlar. Bunlar inanan kişiler değillerdir.
Biz indirdik Tevrat'ı, biz. İyiye ve güzele kılavuz var onda, ışık var. Allah'a
teslim olmuş peygamberler, Yahudilere onunla hakemlik yaparlardı. Kendini
Rabb'e adayanlarla ilim ve hikmette derinleşmiş olanlar da Allah'ın Kitabı'ndan
korumakla görevli olduklarıyla hükmederlerdi. Zaten onlar Allah'ın Kitabı'na
tanıklardı. Artık insanlardan korkmayın, benden korkun da ayetlerimi basit bir
ücret karşılığı satmayın. Allah'ın indirdiği ile hükmetmeyenler, kâfirlerin ta
kendileridir. O Kitap'ta onlar üzerine şöyle yazmıştık: Cana can, göze göz,
buruna burun, kulağa kulak, dişe diş... Yaralamalar karşılığında da kısas. Kim
kısası bağışlarsa, bu bağışlaması kendisi için günahlara bir perde olur.
Allah'ın indirdiğiyle hükmetmeyenler zalimlerin ta kendileridir. 5.
sure (MÂİDE) 41-45. ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)
Yahudiler
dediler ki: "Allah'ın eli bağlıdır." Kendi elleri bağlandı/elleri
bağlanasıcalar! Söylemiş oldukları yüzünden lanetlendiler. Söylediklerinin
aksine, Allah'ın iki eli de alabildiğine açıktır; dilediği gibi bağışta
bulunur. İnan olsun ki, Rabbinden sana indirilen, küfür ve taşkınlık yönünden
onları iyice azdıracaktır. Onların arasına, ta kıyamet gününe kadar düşmanlık
ve nefret atmışızdır. Ne zaman savaş için bir ateş yaksalar, Allah onu söndürür
de onlar yeryüzünde yine bozgunculuğa koşarlar. Ama Allah, bozguncuları sevmez.
Eğer Ehlikitap, iman edip korunsaydı, onların kötülüklerini mutlaka örter ve
kendilerini bol nimetli cennetlere mutlaka sokardık. Eğer onlar Tevrat'ı,
İncil'i ve kendilerine indirilmiş olanı gerektiği şekilde uygulasalardı elbette
ki hem üstlerinden hem ayaklarının altından rızıklanacaklardı. İçlerinde orta
yolu izleyen bir topluluk var. Ama onların çoğunluğunun yapmakta olduğu ne
kadar da kötü! 5. sure (MÂİDE) 64-66. ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)
İsrailoğullarının
küfre sapanları, Meryem'in oğlu İsa'nın ve Dâvud'un diliyle lanetlendiler. Bu
böyledir; çünkü onlar sınır tanımazlık, haksızlık, düşmanlık ediyorlardı.
İşledikleri kötülükten birbirlerini sakındırmıyorlardı. Ne kötü şeydi yapmayı
sürdürdükleri! Onlardan birçoğunun, küfre sapanlarla dostluk kurduklarını
görürsün. Öz benliklerinin onlar için hazırlayıp sunduğu şey gerçekten çok
kötü! Allah, üzerlerine gazap indirmiştir. Azap içinde de onlar sürekli
kalacaklardır. Eğer Allah'a, peygambere ve ona indirilene inanmış olsalardı,
küfre sapanları dostlar edinmezlerdi. Ama onların çokları yoldan sapmışlardır.
Şu tartışılmaz bir gerçektir ki, insanların iman edenlere en şiddetli düşmanlık
duyanlarını, Yahudilerle şirke batanlar bulursun. Şu da tartışılmaz bir
gerçektir ki, insanların iman edenlere sevgide en yakın olanlarını "biz
Hıristiyanlarız" diyenler bulursun. Bu böyledir. Çünkü o Hıristiyanlar
içinde derin araştırmalar yapan keşişler, kendini Allah'a adamış rahipler
vardır. Ve onlar, kibre sapmazlar. 5. sure (MÂİDE) 78-82. ayet
(Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)
(a) Yahudileri ve Hıristiyanları gönül dostları edinmeyin. Onlar birbirlerinin gönül dostlarıdır. Sizden kim onları gönül dostu edinirse o,onlardandır
Ey iman edenler! Yahudileri ve Hıristiyanları gönül dostları edinmeyin. Onlar birbirlerinin gönül dostlarıdır. Sizden kim onları gönül dostu edinirse o, onlardandır. Allah, zalimler toplumunu doğruya ve güzele kılavuzlamaz. 5. sure (MÂİDE) 51. ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)
Ey iman edenler! Sizden önce kitap verilenlerden ve küfre sapanlardan, dininizi oyun ve eğlence edinenleri dost tutmayın. Eğer inanıyorsanız Allah'tan sakının. 5. sure (MÂİDE) 57. ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)
Şu tartışılmaz bir gerçektir ki, insanların iman edenlere en şiddetli düşmanlık duyanlarını, Yahudilerle şirke batanlar bulursun. Şu da tartışılmaz bir gerçektir ki, insanların iman edenlere sevgide en yakın olanlarını "biz Hıristiyanlarız" diyenler bulursun. Bu böyledir. Çünkü o Hıristiyanlar içinde derin araştırmalar yapan keşişler, kendini Allah'a adamış rahipler vardır. Ve onlar, kibre sapmazlar. 5. sure (MÂİDE) 82. ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)
(b) Yahudiler, İçlerinde iman ve salih amel sahipleri vardır, onlar tasalanmayacaklar
Şu bir gerçek ki, iman edenlerden, Yahudilerden, Hıristiyanlardan, Sabîlerden Allah'a ve âhıret gününe inanıp barışa ve hayra yönelik iş yapanların, Rableri katında kendilerine has ödülleri olacaktır. Korku yoktur onlar için, tasalanmayacaklardır onlar. 2. sure (BAKARA) 62. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Ama hepsi bir değildir. Ehlikitap içinden Allah için baş kaldıran/Allah huzurunda el bağlayan/hak ve adaleti ayakta tutan/kalkınıp yükselen bir zümre de vardır; gece saatlerinde secdelere kapanmış olarak Allah'ın ayetlerini okurlar. Allah'a ve âhiret gününe inanırlar, iyilik ve güzelliği belirlenmiş olana özendirirler, kötülük ve çirkinliği belirlenmiş olandan sakındırırlar. Hayır işlerde yarışırcasına koşarlar. İşte bunlar hayra ve barışa yönelik hizmet üretenlerdendir. Yapmakta oldukları/yapacakları hiçbir hayır, nankörlükle karşılanmayacak/karşılıksız bırakılmayacaktır. Allah, takva sahiplerini çok iyi bilmektedir. 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 113-115. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)
Ehlikitap'tan öyleleri var ki, Allah'a,
size indirilene ve kendilerine indirilene inanırlar. Allah karşısında
ürperirler; Allah'ın ayetlerini basit bir ücret karşılığı satmazlar. İşte
bunlar için Rableri katında kendilerine özgü ödüller vardır. Allah, hesabı,
çabucak görüverir. 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 199. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)
Ama onların ilimde derinleşmiş olanları
ve müminler, sana indirelene de senden önce indirilene de inanırlar. Namazı
kılıcıdırlar, zekâtı vericidirler, Allah'a ve âhiret gününe inanırlar. İşte
bunlara yakında büyük bir ödül vereceğiz. 4. sure (NİSA) 162. ayet
(Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)
Biz indirdik Tevrat'ı, biz. İyiye ve güzele kılavuz var onda, ışık var. Allah'a teslim olmuş peygamberler, Yahudilere onunla hakemlik yaparlardı. Kendini Rabb'e adayanlarla ilim ve hikmette derinleşmiş olanlar da Allah'ın Kitabı'ndan korumakla görevli olduklarıyla hükmederlerdi. Zaten onlar Allah'ın Kitabı'na tanıklardı. Artık insanlardan korkmayın, benden korkun da ayetlerimi basit bir ücret karşılığı satmayın. Allah'ın indirdiği ile hükmetmeyenler, kâfirlerin ta kendileridir. 5. sure (MÂİDE) 44. ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)
Eğer
Ehlikitap, iman edip korunsaydı, onların kötülüklerini mutlaka örter ve
kendilerini bol nimetli cennetlere mutlaka sokardık. Eğer onlar Tevrat'ı,
İncil'i ve kendilerine indirilmiş olanı gerektiği şekilde uygulasalardı elbette
ki hem üstlerinden hem ayaklarının altından rızıklanacaklardı. İçlerinde orta
yolu izleyen bir topluluk var. Ama onların çoğunluğunun yapmakta olduğu ne
kadar da kötü! 5. sure (MÂİDE) 65-66. ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)
Şu bir gerçek ki, iman edenler,
Yahudiler, Sâbiîler ve Hıristiyanlardan Allah'a ve âhiret gününe inanıp hayra
ve barışa yönelik iş yapanlar için korku yoktur. Tasalanmayacaklardır onlar. 5.
sure (MÂİDE) 69. ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)
Musa kavminden bir topluluk vardır ki, hakka kılavuzluk/hak ile kılavuzluk eder ve yalnız hakka dayanarak adaleti gözetir. 7. sure (A'RAF) 159. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Kendilerine kitap verdiklerimiz, sana indirilenle ferahlarlar. Ama hiziplerden bazıları onun bir kısmını inkâr ederler. De ki: "Bana, yalnız Allah'a kulluk etmem, O'na ortak koşmamam emredildi. Ben O'na yakarır, O'na davet ederim. Dönüşüm de O'nadır." 13. sure (RA'D) 36. ayet (Resmi: 13/İniş:87/Alfabetik:85)
İman edenler, Yahudiler, Sâbiîler, Hıristiyanlar, Mecusîler ve şirke sapanlar arasında Allah, kıyamet günü ayrım yapacaktır. Allah, her şey üzerine Şehîd'dir, tanıktır. 22. sure (HAC) 17. ayet (Resmi: 22/İniş:88/Alfabetik:32)
"Yahudi yahut Hıristiyan olandan başkası cennete asla giremeyecek." dediler. Bu, onların hayalleri, kuruntularıdır. De ki onlara: "Eğer doğru sözlü iseniz hadi getirin susturucu kanıtınızı!" 2. sure (BAKARA) 111. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Yahudiler: "Hıristiyanlar hiç bir şey üzerinde değil." dediler. Hıristiyanlar da: "Yahudiler hiç bir şey üzerinde değil." dediler. Ve bunlar Kitap'ı da okuyup dururlar, ilimden yoksun olanlar da aynen onların söyledikleri gibi söyledi. Tartışmaya girdikleri şey hakkında, aralarında hükmü, kıyamet günü Allah verecektir. 2. sure (BAKARA) 113. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
"Yahudi yahut Hıristiyan olun ki doğruya kılavuzlanasınız." dediler. De ki: "Hayır, öyle değil. Şirk ve yozlaşmadan uzak bir biçimde, İbrahim milletinden olalım. O, şirke bulaşanlardan değildi." 2. sure (BAKARA) 135. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Yoksa siz, "İbrahim, İsmail, İshak, Yakub ve torunları Yahudi yahut Hıristiyanlardı" mı diyorsunuz? Söyle onlara: "Siz mi daha bilgilisiniz yoksa Allah mı?" Allah'tan kendine ulaşmış bir tanıklığı gizleyenden daha zalim kim vardır! Allah, yapmakta olduklarınızdan habersiz değildir. 2. sure (BAKARA) 140. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
İbrahim ne bir Yahudi idi ne de bir Hıristiyan. O, sadece Hanîf bir müslümandı / Allah'a teslim olandı. O müşriklerden değildi. 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 67. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)
Yahudilerden öyleleri var ki, kelimeleri yerlerinden kaydırırlar; din içinde sövgüler üreterek, dillerini eğip bükerek: "Dinledik, isyan ettik; dinle, dinlenmez olası, davar güder gibi güt bizi" derler. Eğer onlar, "Dinledik, boyun eğdik, dinle, bak bize!" demiş olsalardı, kendileri için daha hayırlı ve daha yerinde olurdu. Fakat Allah, küfürleri yüzünden onlara lanet etmiştir. Çok az bir kısmı hariç, iman etmezler. 4. sure (NİSA) 46. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)
Yahudiler ve Hıristiyanlar dediler ki, biz Allah'ın oğulları ve sevgilileriyiz. De ki: "O halde niçin size günahlarınız yüzünden azap ediyor?" Hayır, siz de O'nun yarattıklarından birer insansınız. Dilediğini affeder O, dilediğine azap eder. Hem göklerin hem yerin hem de bunlar arasındakilerin mülk ve yönetimi Allah'ındır. Dönüş de O'nadır. 5. sure (MÂİDE) 18. ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)
Yahudiler dediler ki: "Allah'ın eli bağlıdır." Kendi elleri bağlandı/elleri bağlanasıcalar! Söylemiş oldukları yüzünden lanetlendiler. Söylediklerinin aksine, Allah'ın iki eli de alabildiğine açıktır; dilediği gibi bağışta bulunur. İnan olsun ki, Rabbinden sana indirilen, küfür ve taşkınlık yönünden onları iyice azdıracaktır. Onların arasına, ta kıyamet gününe kadar düşmanlık ve nefret atmışızdır. Ne zaman savaş için bir ateş yaksalar, Allah onu söndürür de onlar yeryüzünde yine bozgunculuğa koşarlar. Ama Allah, bozguncuları sevmez. 5. sure (MÂİDE) 64. ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)
Yahudiler: "Uzeyr, Allah'ın oğludur." dediler; Hıristiyanlar da: "Mesih, Allah'ın oğludur." dediler. Kendi ağızlarının sözüdür bu. Kendilerinden önce inkâr edenlerin sözlerine benzetme yapıyorlar. Allah onları kahretsin! Nasıl da yüz geri çevriliyorlar! 9. sure (TEVBE) 30. ayet (Resmi: 9/İniş:113/Alfabetik:104)
Allah dışında kendisine yardım edecek bir
topluluğu da çıkmadı. Kendi kendini de kurtaramadı. 18.
sure (KEHF) 43. ayet (Resmi: 18/İniş:69/Alfabetik:54)
De ki: "Ey Yahudiler! Eğer insanlar arasında yalnız kendinizin Allah'ın dostları olduğunu sanıyorsanız, buna gerçekten inanıyorsanız, hadi ölümü isteyin!" 62. sure (CUMUA) 6. ayet (Resmi: 62/İniş:96/Alfabetik:17)
(d) Yahudiler, Müşrikler gibi değildir, yemekleri ve iffetli kadınları ile nikâh helaldir, içlerinde Resule uyan ve Kur'an ile ferahlayanları vardır
Bugün size bütün temiz nimetler helal kılındı. Kendilerine kitap verilmiş olanların yemekleri size helaldir. Sizin yemekleriniz de onlara helaldir. Mümin kadınların iffetlileriyle, sizden önce kendilerine kitap verilmiş olanların iffetli hanımları da mehirlerini verdiğiniz takdirde; iffetinizi korumanız, zinadan uzak kalmanız ve şunu-bunu dost tutmamanız şartıyla size helaldir. İmanı tanımayıp nankörlük edenin ameli boşa gitmiştir. Ve o, âhirette de hüsrana uğrayanlardandır. 5. sure (MÂİDE) 5. ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)
Onlar ki, yanlarındaki Tevrat ve İncil'de yazılmış bulacakları ümmi peygambere uyarlar; o onlara iyiliği emreder, kötü ve çirkinden onları alıkoyar. Güzel şeyleri onlara helal kılar, pis şeyleri onlara yasaklar. Sırtlarından ağırlıklarını indirir, üzerlerindeki zincirleri, bağları söküp atar. Ona inanan, onu destekleyen, ona yardım eden, onunla indirilen ışığa uyan kişiler, kurtuluşa erenlerin ta kendileridir. 7. sure (A'RAF) 157. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Kendilerine kitap verdiklerimiz, sana indirilenle ferahlarlar. Ama hiziplerden bazıları onun bir kısmını inkâr ederler. De ki: "Bana, yalnız Allah'a kulluk etmem, O'na ortak koşmamam emredildi. Ben O'na yakarır, O'na davet ederim. Dönüşüm de O'nadır." 13. sure (RA'D) 36. ayet (Resmi: 13/İniş:87/Alfabetik:85)
Biz, cehennem yârânını hep melekler yaptık. Ve biz, onların sayılarını da küfre sapanlar için bir imtihandan başka şey yapmadık. Ta ki, kendilerine kitap verilenler iyice ve apaçık bilsinler. İman etmiş olanların imanı artsın. Kendilerine kitap verilmiş olanlarla iman sahipleri kuşkuya düşmesin. Kalplerinde hastalık olanlarla küfre sapmış bulunanlar da; "Allah bununla neyi örneklendirmek istiyor?" desinler. İşte böyle. Allah, dilediğini/dileyeni saptırır, dilediğini/dileyeni de doğruya ve güzele kılavuzlar. Rabbinin ordularını ancak O bilir. Bu, insan için bir öğüt verici ve düşündürücüden başka şey değildir. 74. sure (MÜDDESSİR) 31. ayet (Resmi: 74/İniş:4/Alfabetik:67)
(e) Yaptıkları zulümler ve azgınlıklar yüzünden daha önce kendilerine helal kılınmış tertemiz şeyler Yahudilere haram kılınmıştır
Yaptıkları zulümler ve birçok insanı Allah yolundan alıkoymaları yüzünden daha önce kendilerine helal kılınmış tertemiz şeyleri, Yahudilere haram kıldık. 4. sure (NİSA) 160. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)
Yahudilere tüm tırnaklı hayvanları haram kıldık. Onlara ayrıca sığır ve koyunun yağlarını da haram kıldık. Sığır ve koyunun sırtlarının ve bağırsaklarının taşıdığı yağlarla, kemiklerle karışan yağlar bunun dışındadır. Bunu onlara azgınlıkları yüzünden bir ceza olarak yaptık. Biz elbette sözünde duranlarız. 6. sure (EN'ÂM) 146. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)
Sana anlattıklarımızı daha önce,
Yahudilere haram kılmıştık. Biz onlara haksızlık etmedik; aksine, onlar kendi
benliklerine zulmediyorlardı. 16. sure (NAHL) 118. ayet (Resmi:
16/İniş:70/ Alfabetik:75)
f) Yahudiler, Doğru/Hak yolun kendi yolları olduğunu ve başkalarının kurtuluşa eremeyeceğinde ısrardan vazgeçerek resule ve ona indirilen Kitaba da inanıp uyanlar gerçeği buldular
"Yahudi yahut Hıristiyan olandan başkası cennete asla giremeyecek." dediler. Bu, onların hayalleri, kuruntularıdır. De ki onlara: "Eğer doğru sözlü iseniz hadi getirin susturucu kanıtınızı!" 2. sure (BAKARA) 111. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Sen onların öz milletlerine uymadıkça Yahudiler de Hıristiyanlar da senden asla hoşnut olmazlar. De ki: "Allah'ın kılavuzluğu erdirici kılavuzluğun ta kendisidir." İlimden sana ulaşan nasipten sonra bunların boş ve iğreti arzularına uyarsan, Allah katından ne bir Velî'n olur ne de bir yardımcın. 2. sure (BAKARA) 120. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
"Yahudi yahut Hıristiyan olun ki doğruya kılavuzlanasınız." dediler. De ki: "Hayır, öyle değil. Şirk ve yozlaşmadan uzak bir biçimde, İbrahim milletinden olalım. O, şirke bulaşanlardan değildi." 2. sure (BAKARA) 135. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Ey resul! Kalpleri inanmamış olduğu halde ağızlarıyla "inandık" diyenlerin küfürde yarışırcasına koşanları seni üzmesin. Yahudilerden bazıları yalancılık etmek için dinlerler; huzuruna çıkmamış olan başka bir topluluk için dinlerler. Yerlerine oturmuş kelimeleri, yapılarını bozup değiştirirler. "Size şu verilirse alın, eğer o verilmezse çekinin." derler. Allah birini fitneye çarptırmak isterse sen onun için Allah karşısında hiçbir şey yapamazsın. Bunlar o kişilerdir ki, Allah kalplerini temizlemek istemiyor. Dünyada bir rezillik vardır onlar için; âhirette de büyük bir azap var onlara. 5. sure (MÂİDE) 41. ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)
İşte böylelerine ödülleri, sabrettikleri için iki kez verilir. Onlar, kötülüğü güzellikle karşılayıp savarlar. Ve onlar, kendilerine verdiğimiz rızıktan infak ederler. 28. sure (KASAS) 54. ayet (Resmi: 28/İniş:49/Alfabetik:53)
Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve onun resulüne inanın ki size rahmetinden iki nasip versin: Size, kendisiyle yol açacağınız bir ışık lütfetsin ve sizi affetsin. Allah Gafûr'dur, Rahîm'dir. 57. sure (HADÎD) 28. ayet (Resmi: 57/İniş:112/Alfabetik:33)
(3) Tahrif Etme (Değiştirme)
Şimdi siz bunların size inanmalarını mı umuyorsunuz? Bunların içlerinden bir fırka vardı ki, Allah'ın kelamını dinliyorlar, sonra onu, kavramalarının ardından, bilip durdukları halde tahrif ediyorlardı. 2. sure (BAKARA) 75. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Yazıklar olsun o kişilere ki, Kitap'ı kendi elleriyle yazarlar da sonra onunla basit bir karşılık satın alsınlar diye, "İşte bu, Allah katındandır!" derler. Vay haline onların, ellerinin yazdıkları yüzünden! Vay haline onların, kazanıp durdukları yüzünden! 2. sure (BAKARA) 79. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Ey resul! Kalpleri inanmamış olduğu halde ağızlarıyla "inandık" diyenlerin küfürde yarışırcasına koşanları seni üzmesin. Yahudilerden bazıları yalancılık etmek için dinlerler; huzuruna çıkmamış olan başka bir topluluk için dinlerler. Yerlerine oturmuş kelimeleri, yapılarını bozup değiştirirler. "Size şu verilirse alın, eğer o verilmezse çekinin." derler. Allah birini fitneye çarptırmak isterse sen onun için Allah karşısında hiçbir şey yapamazsın. Bunlar o kişilerdir ki, Allah kalplerini temizlemek istemiyor. Dünyada bir rezillik vardır onlar için; âhirette de büyük bir azap var onlara. 5. sure (MÂİDE) 41. ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)
En güzel isimler Allah'ındır; O'na onlarla dua edin. O'nun isimlerinde ters bir tutum izleyenleri bırakın. Yapıp ettiklerinin cezasını çekeceklerdir. 7. sure (A'RAF) 180. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
İnkâr edenler dediler ki: "Şu Kur'an'ı dinlemeyin! O okunurken yaygara koparın ki, galip gelesiniz." 41. sure (FUSSİLET) 26. ayet (Resmi: 41/İniş:61/Alfabetik:30)
Ayetlerimiz hakkında eğri ile doğruyu
birbirine katanlar, bize gizli kalmazlar. Şimdi, ateşin içine atılan mı
hayırlıdır, kıyamet günü güven içinde gelen mi? Dilediğinizi yapın. O, yapıp
ettiklerinizi iyice görmektedir. 41. sure (FUSSİLET) 40. ayet
(Resmi: 41/İniş:61/Alfabetik:30)
(4) Uzeyir
Yahudiler: "Uzeyr, Allah'ın oğludur." dediler; Hıristiyanlar da: "Mesih, Allah'ın oğludur." dediler. Kendi ağızlarının sözüdür bu. Kendilerinden önce inkâr edenlerin sözlerine benzetme yapıyorlar. Allah onları kahretsin! Nasıl da yüz geri çevriliyorlar! 9. sure (TEVBE) 30. ayet (Resmi: 9/İniş:113/Alfabetik:104)
RESUL KUR'AN'IN KUR'AN MESAJLARI - M. Kemal Adal
Selam...
T.C. / M. Kemal Adal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder