II. BİLGİ
D.
BÜYÜ-SİHİR BİLGİSİ
1.
KAVRAM OLARAK BÜYÜ-SİHİR
BİLGİSİ
De ki: "Yarılan karanlıktan çıkan sabahın
Rabbine/yarılışlardan fışkıran oluşun Rabbine sığınırım! Yarattıklarının
şerrinden, Çöktüğü zaman karanlığın/gelip çattığı zaman göz
perdelenmesinin/tutulduğu zaman Ay'ın/battığı zaman Güneş'in/taştığı zaman
şehvetin /soktuğu zaman yılanın/ümit kırdığı zaman musibetin şerrinden!
Düğümlere üfleyip tüküren üfürükçülerin şerrinden! Kıskandığı zaman hasetçinin
şerrinden..." 113. sure (FELAK) 1-5. ayet (Resmi: 113/İniş:20/Alfabetik:26)
Dediler ki:
"Onu kardeşiyle birlikte alıkoy. Ve şehirlere, toplayıcılar gönder."
"Tüm bilgili büyücüleri sana getirsinler." Büyücüler Firavun'a gelip
dediler ki: "Eğer galip gelen biz olursak bize iyi bir ödül var mı?"
"Evet, dedi, ayrıca siz benim en yakınlarımdan olacaksınız."
Sihirbazlar şöyle dediler: "Ey Musa! Sen mi hünerini ortaya atacaksın
yoksa biz mi hünerlerimizi sergileyelim?" "Siz sergileyin."
dedi. Hünerlerini ortaya atınca, halkın gözlerini büyülediler, onları dehşete
düşürdüler. Çok büyük bir büyü sergilediler. Biz de Musa'ya şöyle vahyettik:
"Hadi at asanı!" Bir de ne görsünler, asa, onların ortaya
getirdikleri şeyleri yalayıp yutuyor. Böylece hak ortaya çıktı, onların yapıp
ettikleri, işe yaramaz hale geldi. Orada mağlup oldular, küçük düştüler. Ve
büyücüler secdeye kapandılar. 7. sure (A'RAF) 111-120. ayet (Resmi:
7/İniş:39/Alfabetik:9)
"Gerçek şu ki, insanlardan bazı
erkekler, cinlerden bazı erkeklere/cinlerin şerrinden bazı erkeklere
sığınırlardı da onların şımarıklık ve azgınlığını artırırlardı."
"Onlar, tıpkı sizin sandığınız gibi, Allah'ın hiç kimseyi asla
diriltmeyeceğini / peygamber göndermeyeceğini sanmışlardı." 72.
sure (CİN) 6-7. ayet (Resmi: 72/İniş:40/ Alfabetik:16)
Dediler:
"Ey Mûsa, ya hünerini ortaya at yahut da ilk hüner sergileyen biz
olacağız." Mûsa dedi: "Hayır, siz atın!" Bir de ne görsün!
Onların ipleri, sopaları, yaptıkları büyüler yüzünden, kendisine gerçekten
koşuyorlarmış hayalini verdi. Mûsa birdenbire içinde bir korku duydu. Şöyle
dedik: "Korkma, üstün gelecek olan sensin!" "Sağ elindekini yere
bırak! Onların, sanayi olarak ortaya çıkardıklarını yalayıp yutsun. Onların
sanayi olarak ürettikleri sadece bir büyücünün hilesidir. Büyücü ise nereye
gitse iflah etmez." Bunun üzerine büyücüler secdelere kapanıp şöyle
seslendiler: "Hârun'un ve Mûsa'nın Rabbine inandık!" 20.
sure (TÂHÂ) 65-70. ayet (Resmi: 20/İniş:45/Alfabetik:96)
Süleyman'ın
mülk ve saltanatı konusunda onlar, şeytanların okuyup durduklarına uydular.
Halbuki Süleyman küfre sapmamıştı. Ancak şeytanlar küfre sapmıştı; insanlara
büyüyü öğretiyorlardı. Ve Babil'de Hârût ve Mârût adlı iki melek üzerine
indirileni öğretiyorlardı. Oysa ki o iki melek, "Biz bir imtihan aracıyız,
sakın küfre sapma!" demedikçe hiç kimseye bir şey öğretmiyorlardı.
İnsanlar onlardan erkekle eşinin arasını açacakları şeyi öğreniyorlardı. Ne var
ki, onlar onunla Allah'ın izni olmadıkça hiç kimseye zarar veremezler. Onlar
kendilerine zarar vereni, yarar vermeyeni öğreniyorlardı. Yemin olsun ki, onu
satın alanın âhırette hiç bir nasibi olmayacağını açıkça bilmişlerdir. Öz
benliklerini sattıkları şey ne kötüdür! Bir bilebilselerdi... Eğer onlar iman
edip sakınsalardı, Allah katından bir sevap elbette daha kıymetli olurdu. Keşke
bilebilselerdi. 2. sure (BAKARA) 102-103. ayet (Resmi: 2/İniş:92/ Alfabetik:11)
2.
BU KONU, VI. C. 2. s. BÜYÜCÜLÜK
VE BÜYÜYE BAŞVURMAK KONUSU İLE DOĞRUDAN İLİŞKİLİDİR
(Kavram olarak, Ahlak, İnsanın Kendisine ve Çevresine Karşı Ahlaki
Sorumlulukları, Kötü ve Yerilen Tutum ve Davranışlar, Büyücülük ve Büyüye
Başvurmak)
De ki: "Yarılan karanlıktan çıkan
sabahın Rabbine/yarılışlardan fışkıran oluşun Rabbine sığınırım!
Yarattıklarının şerrinden, Çöktüğü zaman karanlığın/gelip çattığı zaman göz
perdelenmesinin/tutulduğu zaman Ay'ın/battığı zaman Güneş'in/taştığı zaman
şehvetin /soktuğu zaman yılanın/ümit kırdığı zaman musibetin şerrinden!
Düğümlere üfleyip tüküren üfürükçülerin şerrinden! Kıskandığı zaman hasetçinin
şerrinden..." 113. sure (FELAK) 1-5. ayet (Resmi: 113/İniş:20/Alfabetik:26)
"Sağ elindekini yere bırak! Onların,
sanayi olarak ortaya çıkardıklarını yalayıp yutsun. Onların sanayi olarak
ürettikleri sadece bir büyücünün hilesidir. Büyücü ise nereye gitse iflah
etmez." 20. sure (TÂHÂ) 69. ayet (Resmi: 20/İniş:45/Alfabetik:96)
Mûsa dedi ki: "Gerçek size
ulaştığında böyle mi konuşuyorsunuz? Büyü müdür bu? Büyücülerin kurtuluşu
yoktur." 10. sure (YÛNUS) 77. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)
Onlar hünerlerini ortaya koyunca Mûsa dedi ki:
"Sergilediğiniz şey büyüdür. Allah onu mutlaka hükümsüz kılacaktır. Çünkü
Allah, bozguncuların işini düzgün yürütmez." 10.
sure (YÛNUS) 81. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)
Süleyman'ın mülk ve saltanatı konusunda onlar, şeytanların okuyup
durduklarına uydular. Halbuki Süleyman küfre sapmamıştı. Ancak şeytanlar küfre
sapmıştı; insanlara büyüyü öğretiyorlardı. Ve Babil'de Hârût ve Mârût adlı iki
melek üzerine indirileni öğretiyorlardı. Oysa ki o iki melek, "Biz bir
imtihan aracıyız, sakın küfre sapma!" demedikçe hiç kimseye bir şey
öğretmiyorlardı. İnsanlar onlardan erkekle eşinin arasını açacakları şeyi
öğreniyorlardı. Ne var ki, onlar onunla Allah'ın izni olmadıkça hiç kimseye
zarar veremezler. Onlar kendilerine zarar vereni, yarar vermeyeni
öğreniyorlardı. Yemin olsun ki, onu satın alanın âhırette hiç bir nasibi
olmayacağını açıkça bilmişlerdir. Öz benliklerini sattıkları şey ne kötüdür!
Bir bilebilselerdi... Eğer onlar iman edip sakınsalardı, Allah katından bir
sevap elbette daha kıymetli olurdu. Keşke bilebilselerdi. 2.
sure (BAKARA) 102-103. ayet (Resmi: 2/İniş:92/ Alfabetik:11)
3.
SİHİRBAZLAR
a)
Musa, Firavun ve Sihirbazları
"Tüm bilgili büyücüleri sana getirsinler."
Büyücüler Firavun'a gelip dediler ki: "Eğer galip gelen biz olursak bize
iyi bir ödül var mı?" "Evet, dedi, ayrıca siz benim en yakınlarımdan
olacaksınız." Sihirbazlar şöyle dediler: "Ey Musa! Sen mi hünerini
ortaya atacaksın yoksa biz mi hünerlerimizi sergileyelim?" "Siz
sergileyin." dedi. Hünerlerini ortaya atınca, halkın gözlerini
büyülediler, onları dehşete düşürdüler. Çok büyük bir büyü sergilediler. Biz de
Musa'ya şöyle vahyettik: "Hadi at asanı!" Bir de ne görsünler, asa,
onların ortaya getirdikleri şeyleri yalayıp yutuyor. Böylece hak ortaya çıktı,
onların yapıp ettikleri, işe yaramaz hale geldi. Orada mağlup oldular, küçük
düştüler. Ve büyücüler secdeye kapandılar. "Alemlerin Rabbine iman ettik,
dediler; Musa'nın ve Harun'un Rabbine!" Firavun dedi ki: "Demek ben
size izin vermeden ona inandınız ha! Bu, şehirde tezgahladığınız bir tuzaktır
ki, bununla şehir halkını oradan çıkarmak peşindesiniz. Yakında
anlarsınız." "Ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama keseceğim, sonra
da hepinizi asacağım." "Biz, dediler, doğruca Rabbimize varacağız."
"Sen bizden, sırf Rabbimizin ayetleri bize gelince, onlara iman
ettiğimizden ötürü intikam alıyorsun. Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır.
Canımızı müslümanlar olarak al." 7. sure (A'RAF) 112-126. ayet
(Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Mûsa dedi ki: "Gerçek size
ulaştığında böyle mi konuşuyorsunuz? Büyü müdür bu? Büyücülerin kurtuluşu
yoktur." 10. sure (YÛNUS) 77. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)
Firavun
seslendi: "Tüm bilgin büyücüleri huzuruma getirin!" Büyücüler
gelince, Mûsa onlara şöyle dedi: "Ortaya koyma gücünde olduğunuz şeyleri
sergileyin." Onlar hünerlerini ortaya koyunca Mûsa dedi ki:
"Sergilediğiniz şey büyüdür. Allah onu mutlaka hükümsüz kılacaktır. Çünkü
Allah, bozguncuların işini düzgün yürütmez." 10.
sure (YÛNUS) 79-81. ayet (Resmi: 10/İniş:51/ Alfabetik:109)
"Sağ elindekini yere bırak! Onların,
sanayi olarak ortaya çıkardıklarını yalayıp yutsun. Onların sanayi olarak
ürettikleri sadece bir büyücünün hilesidir. Büyücü ise nereye gitse iflah
etmez." Bunun üzerine büyücüler secdelere kapanıp şöyle seslendiler:
"Hârun'un ve Mûsa'nın Rabbine inandık!" 20.
sure (TÂHÂ) 69-70. ayet (Resmi: 20/İniş:45/Alfabetik:96)
Ki, tüm bilgili büyücüleri huzuruna getirsinler."
Nihayet büyücüler belirlenen bir günün, belirlenen bir vaktinde bir araya
getirildi. Halka da: "Siz de toplanır mısınız?" denildi.
"Sanıyoruz ki, büyücülere uyacağız, eğer galip gelirlerse." Büyücüler
geldiklerinde, Firavun'a dediler ki: "Eğer biz galip gelirsek bize
gerçekten ödül var, değil mi?" "Evet, dedi, siz o zaman benim
yakınlarımdan olacaksınız." Mûsa onlara dedi ki: "Atacağınız şeyi
atın!" Bunun üzerine onlar, iplerini ve değneklerini ortaya attılar ve
dediler: "Firavun'un onur ve yüceliği aşkına biz, evet biz galip
geleceğiz." Mûsa da asasını attı. Bir de ne görsünler, o onların hüner
olarak ortaya getirdikleri şeyleri yalayıp yutuyor. Bunun üzerine büyücüler,
secdelere kapandılar. Dediler: "İnandık âlemlerin Rabbi'ne."
"Mûsa'nın ve Hârun'un Rabbine." Firavun haykırdı: "Ben size izin
vermeden ona inandınız ha! Anlaşıldı, o sizin hepinize sihirbazlığı öğreten
büyüğünüz. Yakında bileceksiniz. Yemin olsun, ellerinizi, ayaklarınızı
çaprazlamasına keseceğim ve yemin olsun sizi toptan asacağım." Dediler:
"Zararı yok, biz nasıl olsa Rabbimize döneceğiz, Ümidimiz odur ki,
Rabbimiz hatalarımızı bağışlar çünkü biz ilk inananlar olduk." 26.
sure (ŞUARA) 37-51. ayet (Resmi: 26/İniş:47/Alfabetik:94)
Firavun'a, Hâmân'a ve Karun'a
göndermiştik de onlar şöyle demişlerdi: "Tam yalancı bir sihirbazdır
bu!" 40. sure (MÜ'MİN) 24. ayet (Resmi: 40/İniş:60/Alfabetik:69)
Dediler ki: "Ey büyücü! Sana verdiği
söz aşkına, Rabbine bizim için bir yakarıver; biz artık doğru yola
gireceğiz." 43. sure (ZUHRUF) 49. ayet (Resmi: 43/İniş:63/Alfabetik:113)
b)
Peygamberlere Büyücü-Sihirbaz Dediler
Firavun toplumunun kodamanları şöyle konuştular: "Bu
adam gerçekten çok bilgili bir büyücü." 7. sure (A'RAF) 109.
ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
"İnsanları uyar, iman edenlere de
kendileri için Allah katında yüksek bir doğruluk derecesi bulunduğunu
müjdele" diye içlerinden bir er kişiye vahiy göndermemiz, insanlara
şaşırtıcı mı geldi? Küfre batanlar: "Bu adam açık bir büyücüdür."
dediler. 10. sure (YÛNUS) 2. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)
Dediler ki: "Şunlar, iki büyücüden
başka bir şey değillerdir. Büyüleriyle sizi toprağınızdan çıkarmak ve sizin
örnek yolunuzu silip yok etmek istiyorlar." 20. sure (TÂHÂ) 63.
ayet (Resmi: 20/İniş:45/Alfabetik:96)
O yüzleri üstü cehenneme sevk edilecek olanlar, mekân
bakımından en şerli, yol bakımından en sapık kişilerdir. 25.
sure (FURKÂN) 34. ayet (Resmi: 25/İniş:42/Alfabetik:29)
Kendi içlerinden kendilerine bir uyarıcı geldi diye şaşıp
kaldılar. Ve şöyle dedi bu nankörler: "Bu adam yalanlar düzen bir
büyücü..." 38. sure (SÂD) 4. ayet (Resmi: 38/İniş:38/Alfabetik:88)
Firavun'a, Hâmân'a ve Karun'a
göndermiştik de onlar şöyle demişlerdi: "Tam yalancı bir sihirbazdır
bu!" 40. sure (MÜ'MİN) 24. ayet (Resmi: 40/İniş:60/Alfabetik:69)
Dediler ki: "Ey büyücü! Sana verdiği
söz aşkına, Rabbine bizim için bir yakarıver; biz artık doğru yola
gireceğiz." 43. sure (ZUHRUF) 49. ayet (Resmi: 43/İniş:63/Alfabetik:113)
O tüm gücüyle/tüm seçkin adamlarıyla birlikte yüz çevirdi ve
şöyle dedi: "Bir büyücü yahut mecnun." 51. sure (ZÂRİYÂT) 39.
ayet (Resmi: 51/İniş:67/Alfabetik:111)
İşte böyle! Onlardan önce herhangi bir resul geldiğinde,
mutlaka şöyle dediler: "Ya büyücüdür ya deli." 51.
sure (ZÂRİYÂT) 52. ayet (Resmi: 51/İniş:67/Alfabetik:111)
4.
SİHİR (mucizelere/ayetlere,
büyü/ sihir dediler)
Süleyman'ın mülk ve saltanatı konusunda onlar, şeytanların
okuyup durduklarına uydular. Halbuki Süleyman küfre sapmamıştı. Ancak şeytanlar
küfre sapmıştı; insanlara büyüyü öğretiyorlardı. Ve Babil'de Hârût ve Mârût
adlı iki melek üzerine indirileni öğretiyorlardı. Oysa ki o iki melek,
"Biz bir imtihan aracıyız, sakın küfre sapma!" demedikçe hiç kimseye
bir şey öğretmiyorlardı. İnsanlar onlardan erkekle eşinin arasını açacakları
şeyi öğreniyorlardı. Ne var ki, onlar onunla Allah'ın izni olmadıkça hiç
kimseye zarar veremezler. Onlar kendilerine zarar vereni, yarar vermeyeni
öğreniyorlardı. Yemin olsun ki, onu satın alanın âhırette hiç bir nasibi
olmayacağını açıkça bilmişlerdir. Öz benliklerini sattıkları şey ne kötüdür!
Bir bilebilselerdi... 2. sure (BAKARA) 102. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Siz, insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz: İyilik
ve güzelliği belirlenmiş olana özendirirsiniz, kötülük ve çirkinliği
belirlenmiş olandan sakındırırsınız, Allah'a iman edersiniz. Ehlikitap da iman
etseydi, kendileri için, elbette hayırlı olurdu. İçlerinde müminler vardır ama
onların çoğu sapıkların ta kendileridir. 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 110. ayet
(Resmi: 3/İniş:94/ Alfabetik:7)
Eğer biz sana parşömen üzerine yazılı bir
kitap göndermiş olsaydık, onlar da ona elleriyle dokunmuş olsalardı, o küfre
batmışlar, hiç kuşkusuz şöyle deyivereceklerdi: "Bu, apaçık bir büyüden başka bir şey değildir" 6. sure (EN'AM) 7 ayet (Resmi: 6/İniş:55/ Alfabetik:20)
Şunu da söylediler: "Bizi büyülemek için, bize
istediğin kadar ayet getir. Sana inanmayacağız." 7.
sure (A'RAF) 132. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Gerçek, katımızdan onlara geldiğinde
şöyle demişlerdi: "Hiç kuşkusuz, bu, apaçık bir büyüdür." Mûsa dedi
ki: "Gerçek size ulaştığında böyle mi konuşuyorsunuz? Büyü müdür bu?
Büyücülerin kurtuluşu yoktur." 10. sure (YÛNUS) 76-77. ayet
(Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)
Onlar hünerlerini ortaya koyunca Mûsa
dedi ki: "Sergilediğiniz şey büyüdür. Allah onu mutlaka hükümsüz
kılacaktır. Çünkü Allah, bozguncuların işini düzgün yürütmez." 10.
sure (YÛNUS) 81. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)
O, odur ki, gökleri ve yeri altı günde yaratmıştır. O'nun
arşı da su üzerinde idi. Böyle yapması, iş ve davranış yönünden hanginizin daha
güzel olduğunu belirlemek için sizi denemeye yöneliktir. Sen, "Kuşkusuz,
sizler ölümden sonra diriltileceksiniz!" dediğinde, küfre batanlar hemen
ve kesinlikle şöyle derler: "Bu apaçık bir büyüden başka şey
değildir." 11.
sure (HÛD) 7. ayet (Resmi: 11/İniş:52/Alfabetik:38)
Kesinlikle şöyle diyeceklerdi:
"Bizim gözlerimiz döndürüldü, bakışlarımız sarhoş edildi. Belki de biz
büyüye çarptırılmış bir toplumuz." 15. sure (HİCR) 15. ayet
(Resmi: 15/İniş:54/Alfabetik:36)
Şöyle dedi: "Büyünle bizi, toprağımızdan çıkarasın diye
mi geldin, ey Mûsa!" "Seninki gibi bir büyü, biz de mutlaka sana
getireceğiz. Seninle bizim aramızda öyle bir buluşma yeri ve zamanı belirle ki,
ne biz cayalım ne de sen. Herkese uygun bir yer olsun." Mûsa dedi:
"Bizimle buluşacağınız zaman, süs günü olsun. İnsanlar kuşluk vakti bir
araya getirilsin." Bunun üzerine Firavun oradan ayrıldı, tüm kurnazlığını
topladı, sonra geldi. Mûsa onlara dedi ki: "Yazıklar olsun size, yalan
düzerek Allah'a iftira etmeyin! Yoksa bir azap ile kökünüzü kurutur. İftira
eden, perişan olmuştur." Bunun üzerine işlerini aralarında tartıştılar,
fısıltıyı koyulaştırdılar. Dediler ki: "Şunlar, iki büyücüden başka bir şey
değillerdir. Büyüleriyle sizi toprağınızdan çıkarmak ve sizin örnek yolunuzu
silip yok etmek istiyorlar." "Hemen hünerlerinizi birleştirin; sonra
saf bağlamış olarak gelin! Bugün, üstün gelen kurtulmuş olacaktır."
Dediler: "Ey Mûsa, ya hünerini ortaya at yahut da ilk hüner sergileyen biz
olacağız." Mûsa dedi: "Hayır, siz atın!" Bir de ne görsün!
Onların ipleri, sopaları, yaptıkları büyüler yüzünden, kendisine gerçekten
koşuyorlarmış hayalini verdi. Şöyle dedik: "Korkma, üstün gelecek olan
sensin!" "Sağ elindekini yere bırak! Onların, sanayi olarak ortaya
çıkardıklarını yalayıp yutsun. Onların sanayi olarak ürettikleri sadece bir
büyücünün hilesidir. Büyücü ise nereye gitse iflah etmez." Bunun üzerine
büyücüler secdelere kapanıp şöyle seslendiler: "Hârun'un ve Mûsa'nın
Rabbine inandık!" Firavun dedi: "Ben izin vermeden ona inandınız öyle
mi? O size, büyüyü öğreten büyüğünüzdür. Yemin olsun, ellerinizi, ayaklarınızı
çaprazlama keseceğim ve yemin olsun sizi hurma ağaçlarına asacağım. O zaman
iyice bileceksiniz, hangimizin azabı daha şiddetli ve sürekli." Dediler:
"Biz seni, bize gelen açık seçik kanıtlara ve bizi yaratmış olana asla
tercih etmeyeceğiz. Verdiğin hükmü uygula. Senin hükmün olsa olsa bu dünya
hayatında geçer." "Biz Rabbimize inandık ki, günahlarımızı ve senin
bizi zorladığın büyüyü affetsin. Allah daha hayırlı, daha süreklidir." 20.
sure (TÂHÂ) 57-73. ayet (Resmi: 20/İniş:45/Alfabetik:96)
Kalpleri hep oyun ve oyalanmada. O zulüm
sergileyenler, şu yolda bir fısıldaşmayı iyice koyulaştırdılar: "Bu adam,
sizin gibi bir insandan başkası değil. Gözünüz baka baka büyüye mi
gidiyorsunuz!" 21. sure (ENBİYÂ) 3. ayet (Resmi: 21/İniş:73/Alfabetik:21)
Büyüsüyle sizi toprağınızdan çıkarmak
istiyor. Ne diyorsunuz?" 26. sure (ŞUARA) 35. ayet (Resmi:
26/İniş:47/Alfabetik:94)
Firavun haykırdı: "Ben size izin
vermeden ona inandınız ha! Anlaşıldı, o sizin hepinize sihirbazlığı öğreten
büyüğünüz. Yakında bileceksiniz. Yemin olsun, ellerinizi, ayaklarınızı
çaprazlamasına keseceğim ve yemin olsun sizi toptan asacağım." 26.
sure (ŞUARA) 49. ayet (Resmi: 26/İniş:47/Alfabetik:94)
İşte bu şekilde ayetlerimiz göz ve gönül açar bir biçimde
onlara geldiğinde şunu deyiverdiler: "Açık bir büyüdür bu..." 27.
sure (NEML) 13. ayet (Resmi: 27/İniş:48/Alfabetik:81)
Bunun ardından Musa onlara açık seçik
ayetlerimizi getirdiğinde onlar şöyle dediler: "Uydurulmuş bir büyüden
başkası değil bu. İlk atalarımız arasında bunu hiç duymadık." 28.
sure (KASAS) 36. ayet (Resmi: 28/İniş:49/Alfabetik:53)
Fakat hak, katımızdan kendilerine geldiğinde şöyle dediler:
"Mûsa'ya verilenin aynısı buna da verilseydi ya!" Bunlar daha önce
Mûsa'ya verileni inkâr etmemişler miydi? Şöyle demişlerdi: "Birbirini
destekleyen iki büyü/sırt sırta iki büyücü." Ve dediler: "Biz bunların
ikisine de inanmıyoruz." 28. sure (KASAS) 48. ayet (Resmi:
28/İniş:49/Alfabetik:53)
Ayetlerimiz açık seçik kanıtlar halinde
karşılarında okununca şöyle derler: "Bu adam, atalarınızın kulluk/ibadet
etmekte olduklarından sizi vazgeçirmek isteyen birinden başkası değil."
Şunu da söylerler: "Bu, düzenlenmiş bir yalandan/iftiradan başka şey
değildir." Hakkı inkâr edenler, o kendilerine geldiğinde şöyle
demişlerdir: "Açık bir büyüden başka şey değil bu!" 34.
sure (SEBE') 43. ayet (Resmi: 34/İniş:58/Alfabetik:91)
Şöyle dediler: "Bu, apaçık bir büyüden başka şey
değildir." 37. sure (SÂFFÂT) 15. ayet (Resmi: 37/İniş:56/Alfabetik:90)
Ne var ki, hak kendilerine geldiğinde
şöyle dediler: "Bu bir büyü, biz bunu inkâr ediyoruz!" 43.
sure (ZUHRUF) 30. ayet (Resmi: 43/İniş:63/Alfabetik:113)
Her şeyi ayan beyan gösteren ayetlerimiz
onlara okunduğunda, kendilerine gelmiş olan hakkı inkâr edenler şöyle derler:
"Açık bir büyüdür bu!" 46. sure (AHKAF) 7. ayet
(Resmi: 46/İniş:66/ Alfabetik:3)
"Bu da mı büyü?! Yoksa siz mi
görmüyordunuz?" 52. sure (TÛR) 15. ayet (Resmi: 52/İniş:76/ Alfabetik:106)
Meryem oğlu İsa'nın da şöyle dediğini
hatırla: "Ey İsrailoğulları! Ben size Allah'ın elçisiyim. Benden önce
Tevrat'ı doğrulayıcı ve benden sonra gelecek Ahmet adında bir elçiyi
müjdeleyici olarak gönderildim." Fakat İsa'nın müjdelediği elçi onlara
apaçık deliller getirdiğinde: "Bu, katıksız bir büyüdür!" dediler. 61.
sure (SAFF) 6. ayet (Resmi: 61/İniş:108/ Alfabetik:89)
Şöyle dedi: "Bu, rivayet edilerek gelen bir büyüden
başka şey değil." 74. sure (MÜDDESSİR) 24. ayet (Resmi: 74/İniş:4/Alfabetik:67)
5.
BÜYÜCÜLERİN KURTULUŞU YOKTUR
Mûsa dedi ki: "Gerçek size ulaştığında böyle mi
konuşuyorsunuz? Büyü müdür bu? Büyücülerin kurtuluşu yoktur." 10.
sure (YÛNUS) 77. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)
Onlar hünerlerini ortaya koyunca Mûsa
dedi ki: "Sergilediğiniz şey büyüdür. Allah onu mutlaka hükümsüz
kılacaktır. Çünkü Allah, bozguncuların işini düzgün yürütmez." 10.
sure (YÛNUS) 81. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)
"Sağ elindekini yere bırak! Onların, sanayi olarak
ortaya çıkardıklarını yalayıp yutsun. Onların sanayi olarak ürettikleri sadece
bir büyücünün hilesidir. Büyücü ise nereye gitse iflah etmez." 20.
sure (TÂHÂ) 69. ayet (Resmi: 20/İniş:45/Alfabetik:96)
6.
HARUT VE MARUT
Süleyman'ın mülk ve saltanatı konusunda onlar, şeytanların
okuyup durduklarına uydular. Halbuki Süleyman küfre sapmamıştı. Ancak şeytanlar
küfre sapmıştı; insanlara büyüyü öğretiyorlardı. Ve Babil'de Hârût ve Mârût
adlı iki melek üzerine indirileni öğretiyorlardı. Oysa ki o iki melek,
"Biz bir imtihan aracıyız, sakın küfre sapma!" demedikçe hiç kimseye
bir şey öğretmiyorlardı. İnsanlar onlardan erkekle eşinin arasını açacakları
şeyi öğreniyorlardı. Ne var ki, onlar onunla Allah'ın izni olmadıkça hiç
kimseye zarar veremezler. Onlar kendilerine zarar vereni, yarar vermeyeni
öğreniyorlardı. Yemin olsun ki, onu satın alanın âhırette hiç bir nasibi
olmayacağını açıkça bilmişlerdir. Öz benliklerini sattıkları şey ne kötüdür!
Bir bilebilselerdi... 2. sure (BAKARA) 102. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
7.
FAL VE FALCILIK
Ey iman edenler! Uyuşturucu/şarap, kumar, tapılmak için
dikilen taşlar, fal okları şeytan işi birer pisliktir; bunlardan uzak durun ki
kurtuluşa eresiniz. 5. sure (MÂİDE) 90. ayet (Resmi: 5/İniş:110/ Alfabetik:60)
RESUL KUR'AN'IN KUR'AN MESAJLARI - M. Kemal Adal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder