İŞTE ATATÜRK

İŞTE ATATÜRK
Allah Kuran’da: “Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönlün hepsi bundan sorumlu tutulacaktır.” (17/İSRA/36) buyurmuştur. Atatürk de: “Türk Kuran'ın arkasında koşuyor; fakat onun ne dediğini anlamıyor, içinde neler var bilmiyor ve bilmeden tapınıyor. Benim maksadım; arkasında koştuğu kitapta neler olduğunu Türk anlasın” (Osman Ergin, Türk Maarif Tarihi 1-5, 1977 /A. Gürtaş, s. 41) demektedir.- "İŞTE ATATÜRK" PORTALINA GİRMEK İSTEDİĞİNİZDE YUKARIDAKİ RESMİ TIKLAYINIZ.

1 Ekim 2016 Cumartesi

GAYB BİLGİSİ



II. BİLGİ


C.  GAYB BİLGİSİ


1. KAVRAM OLARAK, GAYB BİLGİSİ


Yoksa gayb, yanlarında da onlar mı yazıyorlar? 68. sure (KALEM) 47. ayet (Resmi: 68/İniş:2/Alfabetik: 51)

"Onlar tartışırlarken, o yüce konsey hakkında benim hiçbir bilgim yoktu." "Bana, sadece açık bir uyarıcı olduğum vahyediliyor." 38. sure (SÂD) 69-70. ayet (Resmi: 38/İniş:38/Alfabetik:88)

Ne zaman gelip çatacak diye kıyamet saatini soruyorlar sana. De ki: "Ona ilişkin bilgi Rabbim katındadır. Onu, vakti geldiğinde belirginleştirecek olan yalnız O'dur. Göklere de yere de ağır gelmiştir o. O size ansızın gelecektir, başka değil." Sen onu iyice biliyormuşsun gibi sana soruyorlar. De ki: "O'na ilişkin bilgi Allah katındadır, fakat insanların çokları bilmiyorlar." De ki: "Ben kendi nefsime, Allah'ın dilediğinden başka ne bir yarar sağlayabilirim ne de bir zarar verebilirim. Eğer gaybı bilseydim elbette daha çok hayır yapardım. Ama bana kötülük dokunmamıştır bile. Ben, inanan bir topluluk için bir uyarıcı ve müjdeciden başkası değilim." 7. sure (A'RAF) 187-188. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Gaybı bilendir O. Gaybı konusunda hiç kimseyi yardımcı yapmıyor. Seçtiği bir elçi müstesna. Çünkü O, resulünün önünden ve arkasından gözetleyiciler yürütür. Ki onların, Rablerinin elçiliklerini hedefine tam ulaştırdıklarını bilsin. Allah, onların katında bulunan şeyleri kuşatmış ve her şeyi inceden inceye sayıya bağlamıştır. 72. sure (CİN) 26-28. ayet (Resmi: 72/İniş:40/Alfabetik:16)
"Biz göğe gerçekten dokunduk da onu titiz ve güçlü bekçilerle ve kayıp giden ışınlarla/alevlerle doldurulmuş bulduk." "Biz eskiden, onun, dinlemek için oturulan yerlerinde otururduk. Ama şu anda kim dinlemeye kalksa kendisini gözetleyen bir alev/ışık bulur." "Doğrusu, bilmiyoruz, yeryüzündeki şuurlulara şer mi istendi, yoksa Rableri onlar için doğru ve güzel olanı mı istemiştir." 72. sure (CİN) 8-10. ayet (Resmi: 72/İniş:40/Alfabetik:16)
Allah, göklerin ve yerin gaybını bilendir/Âlim'dir. O, göğüslerin özündekini de çok iyi bilir. 35. sure (FATIR) 38. ayet (Resmi: 35/İniş:43/Alfabetik:24)
 
De ki: "Göklerde ve yerde, Allah'tan başka hiç kimse gaybı bilmez. Ne zaman dirileceklerini de bilmezler." 27. sure (NEML) 65. ayet (Resmi: 27/İniş:48/Alfabetik:81)

Biz Mûsa'ya o emri vahyettiğimizde, sen batı tarafında değildin; olayı izleyenlerden de değildin. 28. sure (KASAS) 44. ayet (Resmi: 28/İniş:49/Alfabetik:53)

Ancak biz, birçok nesil oluşturduk da bunlar üzerinden ömürler akıp gitti. Sen Medyen halkı içinde oturarak onlara ayetlerimizi okuyor değildin. Biz, peygamberler gönderiyoruz, hepsi bu.Ve sen, biz seslendiğimizde, Tûr tarafında da değildin. Sen, senden önce kendilerine uyarıcı gelmemiş bir toplumu uyarmak için Rabbinden bir rahmetsin. Bu sayede onların düşünüp öğüt almaları umuluyor. 28. sure (KASAS) 45-46. ayet (Resmi: 28/İniş:49/Alfabetik:53)

Hayır, düşündükleri gibi değil. Onlar, ilmini kuşatamadıkları ve yorumu kendilerine hiç gelmemiş bir şeyi yalanladılar. Onlardan öncekiler de böyle yalanlamıştı. Bak da gör nasıl olmuştur zalimlerin sonu! 10. sure (YÛNUS) 39. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)

İşte bunlar, sana vahyetmekte olduğumuz gayb haberlerindendir. Bundan önce onları sen de bilmiyordun, toplumun da... Artık sabırlı ol! Sonuç, takvaya sarılanlarındır. 11. sure (HÛD) 49. ayet (Resmi: 11/İniş:52/Alfabetik:38)

Biz bu Kur'an'ı sana vahyederek, hikâyelerin en güzelini anlatıyoruz. Oysaki sen, bundan önce bunlardan tamamen habersiz olanlardandın. 12. sure (YÛSUF) 3. ayet (Resmi: 12/İniş:53/Alfabetik: 110)

Gaybın anahtarları O'nun yanındadır; onları O'ndan başkası bilmez. O, karada ve denizde olanı da bilir. O'nun bilgisi dışında bir yaprak bile düşmez. Toprağın karanlıklarındaki bir dâne, yaş ve kuru her şey apaçık bir Kitap'ın içindedir. 6. sure (EN'ÂM) 59. ayet (Resmi: 6/İniş:55/ Alfabetik: 20)

Biz o yakın göğü bir süsle, yıldızlarla süsleyip donattık. Ve her türlü inatçı, âsi şeytandan koruduk. Onlar ne kadar çırpınsalar da o yüce konseyi dinleyemezler. Ve her taraftan atışa tutulurlar; Kovulurlar. Ve onlar için, yakalarını bırakmayan bir azap vardır. Yüce konseyden bir söz çalıp çarpan olabilirse de onun peşine hemen delici, alevli bir yıldız takılır. 37. sure (SÂFFÂT) 6-10. ayet (Resmi: 37/İniş:56/Alfabetik:90)
O kıyamet saatine ilişkin bilgi Allah katındadır. Yağmuru O yağdırır. O, rahimlerde olanı da bilir. Hiçbir benlik yarın ne kazanacağını bilmez. Ve hiçbir kimse hangi yerde öleceğini bilmez. Allah Alîm'dir, Habîr'dir. 31. sure (LOKMAN) 34. ayet (Resmi: 31/İniş:57/Alfabetik:59)

Sonunda, Süleyman için ölüm hükmünü verdiğimizde, onun ölümünü, değneğini yiyen dâbbetül arzdan/ağaç kurtçuğundan başkası onlara göstermedi. Süleyman yere yığılınca, açıkça anlaşıldı ki, eğer cinler gaybı bilmiş olsalardı, o alçaltıcı azap içinde bekleyip durmazlardı. 34. sure (SEBE') 14. ayet (Resmi: 34/İniş:58/Alfabetik:91)

De ki: "Onların ne kadar kaldıklarını Allah daha iyi bilir. O'nun elindedir göklerin ve yerin gaybı. Ne güzel görendir O, ne güzel işitendir. Onların, O'ndan başka bir dostları da yoktur. Ve O, hükmüne hiç kimseyi ortak etmez." 18. sure (KEHF) 26. ayet (Resmi: 18/İniş:69/Alfabetik:54)

Göklerin ve yerin gaybı Allah'ındır. O saate/dünyanın sonuna ilişkin emirse bir göz açıp yummak gibi, hatta ondan da yakındır. Allah her şeye kadirdir. 16. sure (NAHL) 77. ayet (Resmi: 16/İniş:70/Alfabetik:75)

Yoksa onlara özgü bir merdiven var da onun üzerinde mi dinliyorlar? Eğer böyleyse, dinleyenleri açık bir kanıt getirsin. 52. sure (TÛR) 38. ayet (Resmi: 52/İniş:76/ Alfabetik:106)

Yoksa gayb yanlarında da yazıp duruyorlar mı? Yoksa bir tuzak mı kurmak istiyorlar? Doğrusu şu ki, o inkâr edenlerin kendileri tuzağa yakalanmışlardır. 52. sure (TÛR) 41-42. ayet (Resmi: 52/İniş:76/Alfabetik:106)
Yemin olsun ki, biz en yakın göğü kandillerle süsledik ve onları şeytanlara ateş taneleri yaptık. O şeytanlar için çılgın ateş azabını da hazırladık. 67. sure (MÜLK) 5. ayet (Resmi: 67/İniş:77/Alfabetik:68)

Yenilgiye uğratıldı Rûm. Yeryüzünün en yakın/en alçak bir yerinde. Ama onlar yengilerinin ardından galip duruma geçecekler, 30. sure (RÛM) 2-3. ayet (Resmi: 30/İniş:84/Alfabetik:87)
Allah, müminleri şu üzerinde bulunduğunuz halde bırakmayacaktır. Sonuçta pisi temizden ayıracaktır. Allah sizi gaybı bilir duruma da getirmeyecektir. Şu var ki Allah, resullerinden dilediğini seçer. O halde Allah'a ve resullerine inanın. Eğer inanır, korunursanız sizin için büyük bir ödül vardır. 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 179. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)

Bu, gayb haberlerindendir ki, sana vahyediyoruz. Onlar, Meryem'in bakımını kimin üstleneceğini belirlemek için kalemlerini atarlarken sen yanlarında değildin. Çekiştikleri sırada da yanlarında değildin. 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 44. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)

İnsanlar sana kıyametin saatinden soruyorlar. De ki: "Ona ilişkin bilgi Allah katındadır." Ne bilirsin, belki de o saat yakındır! 33. sure (AHZÂB) 63. ayet (Resmi: 33/İniş:97/Alfabetik:4)

Bilmediler mi ki, Allah onların sırrını da fısıldaşmalarını da bilir; Allah gaybları çok iyi bilendir. 9. sure (TEVBE) 78. ayet (Resmi: 9/İniş:113/Alfabetik:104)

Kıyamet saatine ilişkin bilgi, Allah'a bırakılır. Onun ilmi dışında ne meyveler kabuğundan çıkar ne de bir dişi gebe kalır veya doğurur. "Ortaklarım nerede?" diye seslendiği gün, şöyle diyeceklerdir: "Bizden hiçbir tanık olmadığını sana arz ederiz." 41. sure (FUSSİLET) 47. ayet (Resmi: 41/İniş:61/Alfabetik:30)

Göklerin, yerin ve bunlar arasındakilerin mülkü/yönetimi kendine ait olan o Allah'ın şanı yücedir. Kıyamet saatine ilişkin bilgi O'nun katındadır. Siz de O'na döndürüleceksiniz. 43. sure (ZUHRUF) 85. ayet (Resmi: 43/İniş:63/Alfabetik:113)

Dediler: "Sen bizi, tanrılarımızdan yüz geri etmek için mi geldin? Eğer doğru sözlülerden isen, bizi tehdit ettiğin şeyi ortaya getir." Dedi: "İlim, ancak Allah katındadır. Ben size, bana vahyedileni tebliğ ediyorum. Fakat sizin, cahillik edip duran bir toplum olduğunuzu görüyorum." 46. sure (AHKAF) 22-23. ayet (Resmi: 46/İniş:66/Alfabetik:3)

2. GAYB

 

Ki onlar, gayba inananlar, namazı kılanlardır. Ve kendilerine rızk olarak verdiklerimizden, başkalarına pay çıkaranlardır. 2. sure (BAKARA) 3. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)

Allah buyurdu: "Ey Âdem, haber ver onlara onların adlarını." Adem onlara onların adlarını haber verince, Allah şöyle buyurdu: "Dememiş miydim ben size! Ki ben, göklerin ve yerin gaybını en iyi bilenim. Ve ben, sizin açığa vurduklarınızı da saklayageldiklerinizi de en iyi biçimde bilmekteyim." 2. sure (BAKARA) 33. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)

Bu, gayb haberlerindendir ki, sana vahyediyoruz. Onlar, Meryem'in bakımını kimin üstleneceğini belirlemek için kalemlerini atarlarken sen yanlarında değildin. Çekiştikleri sırada da yanlarında değildin. 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 44. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)

Allah, müminleri şu üzerinde bulunduğunuz halde bırakmayacaktır. Sonuçta pisi temizden ayıracaktır. Allah sizi gaybı bilir duruma da getirmeyecektir. Şu var ki Allah, resullerinden dilediğini seçer. O halde Allah'a ve resullerine inanın. Eğer inanır, korunursanız sizin için büyük bir ödül vardır. 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 179. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)

Ey iman sahipleri! Allah sizi, ellerinizin ve mızraklarınızın erişeceği av türünden bir şeyle mutlaka deneyecektir ki, gözün fark edemediği alanlarda O'ndan kim korkuyor bilsin. Bundan sonra azıp sınırı çiğneyen için korkunç bir azap olacaktır. 5. sure (MÂİDE) 94. ayet (Resmi: 5/İniş:110/ Alfabetik:60)

Allah, resulleri bir araya getireceği gün şöyle der: "Size ne cevap verildi?" Şöyle derler: "Hiçbir bilgimiz yok. Gaybları en iyi biçimde bilen sensin, sen!" 5. sure (MÂİDE) 109. ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)

Allah şunu da söyledi: "Ey Meryem oğlu İsa! Allah'ın yanında beni ve annemi de iki tanrı olarak kabul edin diye insanlara sen mi söyledin?" İsa dedi: "Hâşâ! Tespih ederim seni. Hakkım olmayan bir şeyi söylemek benim haddime değildir. Eğer onu söylemişsem sen onu elbette bilirsin. Sen benim içimde olanı bilirsin ama ben senin zatında olanı bilmem. Çünkü sen, evet sen, gaybları çok iyi bilensin!" 5. sure (MÂİDE) 116. ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)

Onlara şunu söyle: "Ben size Allah'ın hazineleri yanımdadır demiyorum. Gaybı da bilmem ben! Size ben bir meleğim de demiyorum. Yalnız bana vahyedilene uyarım ben!" Sor onlara: "Körle gören bir olur mu? Hâlâ düşünmüyor musunuz?" 6. sure (EN'ÂM) 50. ayet (Resmi: 6/İniş:55/ Alfabetik:20)
 
Gaybın anahtarları O'nun yanındadır; onları O'ndan başkası bilmez. O, karada ve denizde olanı da bilir. O'nun bilgisi dışında bir yaprak bile düşmez. Toprağın karanlıklarındaki bir dâne, yaş ve kuru her şey apaçık bir Kitap'ın içindedir. 6. sure (EN'ÂM) 59. ayet (Resmi: 6/İniş:55/ Alfabetik:20)

Gökleri ve yeri hak olarak yaratan da O'dur. "Ol!" dediği gün, hemen oluverir. Sözü haktır O'nun. Sûra üfleneceği gün de mülk ve yönetim O'nundur. Âlim'dir, görünmeyeni de görüneni de bilen O'dur. O'dur Hakîm, O'dur Habîr. 6. sure (EN'ÂM) 73. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)
 
De ki: "Ben kendi nefsime, Allah'ın dilediğinden başka ne bir yarar sağlayabilirim ne de bir zarar verebilirim. Eğer gaybı bilseydim elbette daha çok hayır yapardım. Ama bana kötülük dokunmamıştır bile. Ben, inanan bir topluluk için bir uyarıcı ve müjdeciden başkası değilim." 7. sure (A'RAF) 188. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)

Dönüp yanlarına geldiğinizde sizden özür dilerler. De ki: "Özür dilemeyin. Size asla inanmayacağız. Allah bize sizin hallerinizden birçoğunu haber vermiştir. Yapıp ettiğinizi Allah da resulü de görecektir. Sonra görünmeyen ve görünen âlemleri bilenin huzuruna çıkarılacaksınız da O size yapmakta olduklarınızı haber verecektir. 9. sure (TEVBE) 94. ayet (Resmi: 9/İniş:113/Alfabetik:104)

De ki: "İş yapıp değer üretin; yapıp ürettiğinizi Allah da resulü de müminler de görecektir. Ve siz, görülmeyen âlemi de görülen âlemi de bilenin huzuruna döndürüleceksiniz, O size, yapıp ettiklerinizi bir bir haber verecektir." 9. sure (TEVBE) 105. ayet (Resmi: 9/İniş:113/Alfabetik:104)

Bilmediler mi ki, Allah onların sırrını da fısıldaşmalarını da bilir; Allah gaybları çok iyi bilendir. 9. sure (TEVBE) 78. ayet (Resmi: 9/İniş:113/Alfabetik:104)

Şöyle derler: "Ona Rabbinden bir mucize indirilseydi ya!" De ki: "Gayb, Allah'ın tekelinde. Hadi bekleyin; sizinle birlikte ben de bekleyenlerdenim." 10. sure (YÛNUS) 20. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)

"Ben size demiyorum ki, Allah'ın hazineleri benim yanımdadır. Ben gaybı bilmem. Ben bir meleğim de demiyorum. Ama gözlerinizin horlayarak baktığı kişiler için, 'Allah bunlara hiçbir hayır vermeyecek' diyemem. Onların benliklerinde neyin saklı olduğunu Allah daha iyi bilir. Başka türlü davranırsam kesinlikle zalimlerden olurum." 11. sure (HÛD) 31. ayet (Resmi: 11/İniş:52/Alfabetik:38)
 
İşte bunlar, sana vahyetmekte olduğumuz gayb haberlerindendir. Bundan önce onları sen de bilmiyordun, toplumun da... Artık sabırlı ol! Sonuç, takvaya sarılanlarındır. 11. sure (HÛD) 49. ayet (Resmi: 11/İniş:52/Alfabetik:38)

Göklerin ve yerin gizli bilgileri Allah'a aittir. Tüm iş ve oluş O'na döndürülür. O halde O'na kulluk et, O'na dayanıp güven! Rabbin, yapmakta olduklarınızdan habersiz değildir. 11. sure (HÛD) 123. ayet (Resmi: 11/İniş:52/Alfabetik:38)

Babanıza dönüp şöyle deyin: "Ey babamız, oğlun hırsızlık etti. Biz sadece bildiğimize tanıklık ettik. Biz gaybı bilenler değiliz." 12. sure (YÛSUF) 81. ayet (Resmi: 12/İniş:53/Alfabetik:110)

İşte bunlar, sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Onlar birlikte karar verip tuzak kurarlarken sen yanlarında değildin. 12. sure (YÛSUF) 102. ayet (Resmi: 12/İniş:53/ Alfabetik:110)

Göklerin ve yerin gaybı Allah'ındır. O saate/dünyanın sonuna ilişkin emirse bir göz açıp yummak gibi, hatta ondan da yakındır. Allah her şeye kadirdir. 16. sure (NAHL) 77. ayet (Resmi: 16/İniş:70/Alfabetik:75)

"Üç kişiydiler, dördüncüleri köpekleriydi." diyecekler. Şunu da diyecekler: "Beş kişiydiler, altıncıları köpekleriydi." Gaybı taşlamaktır/bilinmeyen şey hakkında atıp tutmaktır bu. Şöyle de derler: "Yedi kişidirler, sekizincileri de köpekleridir." De ki: "Onların sayısını Rabbim daha iyi bilir. Onlar hakkında bilgisi olan, çok azdır." O halde, onlar hakkında yüzeysel bir tartışma dışında hiçbir çekişmeye girme. Onlar hakkında, konuşup duranlardan hiç kimseye bir şey sorma. 18. sure (KEHF) 22. ayet (Resmi: 18/İniş:69/Alfabetik:54)

De ki: "Onların ne kadar kaldıklarını Allah daha iyi bilir. O'nun elindedir göklerin ve yerin gaybı. Ne güzel görendir O, ne güzel işitendir. Onların, O'ndan başka bir dostları da yoktur. Ve O, hükmüne hiç kimseyi ortak etmez." 18. sure (KEHF) 26. ayet (Resmi: 18/İniş:69/Alfabetik:54)

Bu adam gaybı mı öğrendi, yoksa Rahman katında bir söz mü aldı? 19. sure (MERYEM) 78. ayet (Resmi: 19/İniş:44/Alfabetik:63)

De ki: "Göklerde ve yerde, Allah'tan başka hiç kimse gaybı bilmez. Ne zaman dirileceklerini de bilmezler." 27. sure (NEML) 65. ayet (Resmi: 27/İniş:48/Alfabetik:81)

Sonunda, Süleyman için ölüm hükmünü verdiğimizde, onun ölümünü, değneğini yiyen dâbbetül arzdan/ağaç kurtçuğundan başkası onlara göstermedi. Süleyman yere yığılınca, açıkça anlaşıldı ki, eğer cinler gaybı bilmiş olsalardı, o alçaltıcı azap içinde bekleyip durmazlardı. 34. sure (SEBE') 14. ayet (Resmi: 34/İniş:58/Alfabetik:91)

De ki: "Benim Rabbim, gerçeği ortaya koyar. Gaybları en iyi bilen O'dur." 34. sure (SEBE') 48. ayet (Resmi: 34/İniş:58/Alfabetik:91)

Daha önce inkâr etmişlerdi onu. Gayba taş atıp duruyorlardı o uzak yerden. 34. sure (SEBE') 53. ayet (Resmi: 34/İniş:58/Alfabetik:91)

Şu bir gerçek ki, Allah göklerin ve yerin gaybını bilir. Allah, yaptıklarınızı iyice görmektedir. 49. sure (HUCURÂT) 18. ayet (Resmi: 49/İniş:105/Alfabetik:37)
 
Yoksa gayb yanlarında da yazıp duruyorlar mı? 52. sure (TÛR) 41. ayet (Resmi: 52/İniş:76/Alfabetik:106)

Gaybın bilgisi onun yanında da o mu görüyor? 53. sure (NECM) 35. ayet (Resmi: 53/İniş:23/Alfabetik:80)

Yoksa gayb, yanlarında da onlar mı yazıyorlar? 68. sure (KALEM) 47. ayet (Resmi: 68/İniş:2/Alfabetik:51)
 
Gaybı bilendir O. Gaybı konusunda hiç kimseyi yardımcı yapmıyor. 72. sure (CİN) 26. ayet (Resmi: 72/İniş:40/Alfabetik:16)

O, gayb konusunda cimri değildir. 81. sure (TEKVÎR) 24. ayet (Resmi: 81/İniş:7/Alfabetik:103)

3. GİZLİ


a) Allah Bilmez Sanma, Organlarınız da Aleyhinize Şahittir


Siz, işitme gücünüzün, gözlerinizin, derilerinizin aleyhinize yapacağı tanıklıktan gizlenmiyordunuz. Tam aksine siz, yaptıklarınızdan birçoğunu Allah'ın bilmeyeceğini sanıyordunuz. 41. sure (FUSSİLET) 22. ayet (Resmi: 41/İniş:61/Alfabetik:30)

b) Kıyametin Zamanı, Göstermediğiniz Duygular Gizlidir


"Kuşku duyma ki o saat gelecektir. Onu neredeyse gizleyeceğim ki, her benlik gayretinin karşılığını elde etsin." 20. sure (TÂHÂ) 15. ayet (Resmi: 20/İniş:45/Alfabetik:96)

Eğer onları isteyip bunun için sizi zorlasaydı, cimrilik ederdiniz, böylece Allah şiddetli kinlerinizi ortaya çıkarırdı. 47. sure (MUHAMMED) 37. ayet (Resmi: 47/İniş:99/Alfabetik:64)

c) Allah Gizlinin Hepsini Mutlaka Bilir


Ve senin Rabbin, onların göğüslerinin sakladığını da açığa vurduğunu da çok iyi bilir. 27. sure (NEML) 74. ayet (Resmi: 27/İniş:48/Alfabetik:81)

d) Gökte Ve Yerde, Tüm Varlıklarda, Açık-Gizli Her Şeyi Allah Bilir


Allah... Gökte ve yerde hiçbir şey O'na gizli kalmaz. 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 5. ayet (Resmi: 3/ İniş:94/ Alfabetik:7)

İnsanlardan gizleniyorlar/gizliyorlar da Allah'tan gizlenmiyorlar/gizlemiyorlar. Oysaki O, O'nun hoşlanmadığı sözü gece boyu sarf ederlerken onlarla beraberdir. Allah, onların yapmakta olduklarını çepeçevre kuşatmıştır. 4. sure (NİSA) 108. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)

Dikkatle bakın! Onlar O'ndan gizlenmek için göğüslerini bükerler. Dikkat edin! Onlar giysileriyle sarılıp sarmaladıkları zaman da O, onların gizlemekte olduklarını da açığa vurduklarını da bilmektedir. Çünkü O, göğüslerin içini çok iyi bilendir. 11. sure (HÛD) 5. ayet (Resmi: 11/İniş:52/Alfabetik:38)

"Rabbimiz, hiç kuşkusuz sen bizim gizlediğimizi de bilirsin, açığa vurduğumuzu da. Yerde de gökte de hiçbir şey Allah'a gizli kalmaz." 14. sure (İBRÂHİM) 38. ayet (Resmi: 14/İniş:72/Alfabetik:40)
Sen bu sözü açıkça duyuracaksan da O, gizliyi de bilir, gizliden daha gizliyi de... 20. sure (TÂHÂ) 7. ayet (Resmi: 20/İniş:45/Alfabetik:96)
Yerde ve gökte hiçbir gayb yoktur ki, açıklayıcı bir Kitap'ta olmasın. 27. sure (NEML) 75. ayet (Resmi: 27/İniş:48/Alfabetik:81)

Yeryüzünde dolaşıp da kendilerinden öncekilerin sonlarının nasıl olduğunu görmediler mi? Onlar, kuvvet bakımından bunlardan daha zorluydular. Göklerde de yerde de Allah'ı âciz bırakacak hiçbir şey yoktur. Alîm'dir O, Kadîr'dir. 35. sure (FATIR) 44. ayet (Resmi: 35/İniş:43/ Alfabetik:24)

O gün onlar ortaya çıkarlar. Hiçbir şeyleri Allah'a gizli kalmaz. Kimindir bugün mülk / saltanat? O Vâhid ve Kahhâr olan Allah'ın! 40. sure (MÜ'MİN) 16. ayet (Resmi: 40/İniş:60/Alfabetik:69)

Ayetlerimiz hakkında eğri ile doğruyu birbirine katanlar, bize gizli kalmazlar. Şimdi, ateşin içine atılan mı hayırlıdır, kıyamet günü güven içinde gelen mi? Dilediğinizi yapın. O, yapıp ettiklerinizi iyice görmektedir. 41. sure (FUSSİLET) 40. ayet (Resmi: 41/İniş:61/Alfabetik:30)

O gün arz olunursunuz; hiçbir saklınız, gizliniz kalmaz. 69. sure (HÂKKA) 18. ayet (Resmi: 69/İniş:78/Alfabetik:34)

Allah'ın dilediği müstesna. O, açıklananı da gizleneni de bilir. 87. sure (A'LÂ) 7. ayet (Resmi: 87 / İniş:8/Alfabetik:5)

4. GİZLİLİK


Ey iman sahipleri! Allah sizi, ellerinizin ve mızraklarınızın erişeceği av türünden bir şeyle mutlaka deneyecektir ki, gözün fark edemediği alanlarda O'ndan kim korkuyor bilsin. Bundan sonra azıp sınırı çiğneyen için korkunç bir azap olacaktır. 5. sure (MÂİDE) 94. ayet (Resmi: 5/İniş:110/ Alfabetik:60)

Rabbinize; boyun bükerek, gizlice/ürpererek yakarın. O, haddi aşanları/azmışları sevmez. 7. sure (A'RAF) 55. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)

Rabbini, öz benliğinin içinde yalvarıp ürpererek, bağırtılı olmayan bir sesle sabah-akşam zikret. Sakın gafillerden olma. 7. sure (A'RAF) 205. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)

O korunanlar ki, hiç görmeden Rablerinden korkarlar. Kıyamet saatinden de ürperirler onlar. 21. sure (ENBİYÂ) 49. ayet (Resmi: 21/İniş:73/Alfabetik:21)

Geceleri, Rableri huzurunda secde ederek, ayakta durarak geçirirler. 25. sure (FURKÂN) 64. ayet (Resmi: 25/İniş:42/Alfabetik:29)

Hiçbir günahkâr, bir başkasının günahını yüklenmez. Yükü ağır gelen, onu taşımaya çağırsa bile, kendisinden hiçbir şey yüklenilmez. Akraba bile olsa... Sen ancak Rablerinden için için korkanları ve namaz kılanları uyarırsın. Arınıp temizlenen, kendi benliği için arınıp temizlenir. Dönüş Allah'adır. 35. sure (FATIR) 18. ayet (Resmi: 35/İniş:43/Alfabetik:24)

Sen ancak o zikire/Kur'an'a uyan ve görmediği halde Rahman'dan korkan kimseyi uyarırsın. Böylesini, bir bağışlanma ve seçkin bir ödülle müjdele! 36. sure (YÂSÎN) 11. ayet (Resmi: 36/İniş:41/ Alfabetik:108)

Görmediği halde Rahman'dan ürperen ve Allah'a yönelik bir kalp getiren herkese... 50. sure (KAF) 33. ayet (Resmi: 50/İniş:34/Alfabetik:49)

Görmedikleri halde Rablerinden ürperenlere gelince, onlar için bir bağışlanma ve büyük bir ödül vardır. 67. sure (MÜLK) 12. ayet (Resmi: 67/İniş:77/Alfabetik:68)

"Daha sonra bir başka duyuru yönelttim. Ve onları gizli gizli de çağırdım." 71. sure (NÛH) 9. ayet (Resmi: 71/İniş:71/Alfabetik:83)

5. GÖĞÜS


Ey iman sahipleri! Kendi dışınızdakilerden/seviyenizin altındakilerden bir kimseyi sırdaş edinmeyin. Sizi sarpa sardırıp perişan etmekten çekinmezler. Size sıkıntı verecek şeyi pek severler. Ağızlarından nefret ve öfke taşmaktadır. Göğüslerinin saklamakta olduğu ise daha büyüktür. Eğer aklınızı işletirseniz Allah size ayetlerini açık-seçik göstermiştir. 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 118. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)

Allah, iyiye ve güzele götürmek istediğinin göğsünü İslam'a açar. Saptırmak dilediğinin de göğsünü öylesine daraltıp tıkar ki, o, göğe yükseliyormuş gibi olur. Allah, iman etmeyenler üzerine pisliği işte böyle atıverir. 6. sure (EN'ÂM) 125. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)

Savaşın onlarla ki, sizin elinizle Allah onlara azap etsin, onları rezil etsin. Onlara karşı size yardım etsin. Ve inananlar toplumunun göğüslerine şifa ulaştırsın. 9. sure (TEVBE) 14. ayet (Resmi: 9/İniş:113/Alfabetik:104)

Yeryüzünde hiç dolaşmadılar mı ki, kalpleri olsun da onunla akıllarını çalıştırsınlar, kulakları olsun da onlarla duysunlar. Şu bir gerçek ki, kafadaki gözler kör olmaz ama göğüslerin içindeki gönüller körleşir. 22. sure (HAC) 46. ayet (Resmi: 22/İniş:88/Alfabetik:32)

Mümin kadınlara da söyle: Bakışlarını yere indirsinler. Cinsel organlarını/ırzlarını korusunlar. Süslerini/ziynetlerini, görünen kısımlar müstesna, açmasınlar. Örtülerini/başörtülerini göğüs yırtmaçlarının üzerine vursunlar. Süslerini şu kişilerden başkasına göstermesinler: Kocaları yahut babaları yahut kocalarının babaları yahut oğulları yahut kocalarının oğulları yahut kardeşleri yahut kardeşlerinin oğulları yahut kendi kadınları yahut ellerinin altında bulunanlar yahut ihtiyaç içinde olmayan erkeklerden kendilerinin hizmetinde bulunanlar yahut kadınların kaygı duyulacak yerlerini henüz anlayacak yaşa gelmemiş çocuklar. Süslerinden, gizlemiş olduklarının bilinmesi için ayaklarını yere vurmasınlar. Ey müminler, Allah'a topluca tövbe edin ki kurtuluşa erebilesiniz! 24. sure (NÛR) 31. ayet (Resmi: 24/İniş:102/Alfabetik:84)

Ve senin Rabbin, onların göğüslerinin sakladığını da açığa vurduğunu da çok iyi bilir. 27. sure (NEML) 74. ayet (Resmi: 27/İniş:48/Alfabetik:81)

Ve Rabbin onların göğüslerinin neyi sakladığını, neyi açığa vurduğunu da bilir. 28. sure (KASAS) 69. ayet (Resmi: 28/İniş:49/Alfabetik:53)

Hayır, o, kendilerine ilim verilenlerin göğüsleri içinde ayan beyan ayetlerdir. Bizim ayetlerimizi, zalimlerden başka kimse inkâr etmez. 29. sure (ANKEBÛT) 49. ayet (Resmi: 29/İniş:85/Alfabetik:8)

Allah, bir adamın göğüs boşluğunda iki kalp yaratmamıştır. Zıhar yaptığınız eşlerinizi sizin anneniz yapmamıştır, evlatlıklarınızı da sizin oğullarınız kılmamıştır. Bu konularda söylediğiniz sözler, ağızlarınızın bir lakırdısıdır. Allah, hakkı söyler ve O, gerçek yola kılavuzlar. 33. sure (AHZÂB) 4. ayet (Resmi: 33/İniş:97/Alfabetik:4)

İnsanların göğüslerine kuşkular, kuruntular sokar o; 114. sure (NÂS) 5. ayet (Resmi: 114/İniş:21/ Alfabetik:76)

6. SIRLAR


a) Allah Her Zaman Her Yerdedir,  Allah’a Sır Yoktur


Görmez misin ki Allah, göklerde olanları da yeryüzünde olanları da bilir. Üç kişi, aralarında fısıldaşmaya görsün, dördüncüleri O'dur; beş kişi fısıldaşmaya görsün altıncıları O'dur. Bundan az da olsalar çok da olsalar, O mutlaka onlarla beraberdir; nerede bulunurlarsa bulunsunlar. Sonra onlara, yapıp ettiklerini kıyamet günü haber verecektir. Allah her şeyi bilmektedir. Görmedin mi şu fısıldaşmaktan yasaklananları ki, biraz sonra, yasaklanmış oldukları şeye dönüyorlar ve günah, düşmanlık, peygambere isyan konusunda fısıldaşıyorlar. Sana geldiklerinde, seni Allah'ın selamlamadığı biçimde selamlıyorlar. Kendi içlerinde ise şöyle diyorlar: "Söylediğimiz şey yüzünden Allah bize azap etse ya!" Cehennem yeter onlara. Girecekler oraya. Ne kötü dönüş yeridir o! Ey iman edenler! Aranızda fısıldaştığınız zaman, günah, düşmanlık ve resule isyan hususlarında fısıldaşmayın; hayırda erginlik/dürüstlük ve takva konusunda fısıldaşın. Huzurunda haşredileceğiniz Allah'tan sakının! Fısıltı, inananları kederlendirmek için ancak şeytandan gelir. Bununla birlikte o, Allah'ın izni olmadıkça inananlara hiçbir zarar veremez. Müminler sadece Allah'a güvenip dayansınlar. 58. sure (MÜCÂDİLE) 7-10. ayet (Resmi: 58/İniş:104/Alfabetik:66)

b) Gizli Saklı Görünmez Olanı Ancak Allah Bilir


"Ey Rabbimiz! Senin indirdiğine iman ettik, resule uyduk; artık bizi gerçeğin tanıklarıyla beraber yaz!" 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 53. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)

Allah, resulleri bir araya getireceği gün şöyle der: "Size ne cevap verildi?" Şöyle derler: "Hiçbir bilgimiz yok. Gaybları en iyi biçimde bilen sensin, sen!" 5. sure (MÂİDE) 109. ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)

Allah şunu da söyledi: "Ey Meryem oğlu İsa! Allah'ın yanında beni ve annemi de iki tanrı olarak kabul edin diye insanlara sen mi söyledin?" İsa dedi: "Hâşâ! Tespih ederim seni. Hakkım olmayan bir şeyi söylemek benim haddime değildir. Eğer onu söylemişsem sen onu elbette bilirsin. Sen benim içimde olanı bilirsin ama ben senin zatında olanı bilmem. Çünkü sen, evet sen, gaybları çok iyi bilensin!" 5. sure (MÂİDE) 116. ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)

O, göklerde de Allah'tır, yerde de. O, sizin iç dünyanızı da bilir, açığa vurduklarınızı da. Neler kazanmakta olduğunuzu da bilir O! 6. sure (EN'ÂM) 3. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)

İşin doğrusu şu: Önceden gizlemekte oldukları karşılarına dikildi. Geri gönderilselerdi yasaklandıkları şeyi mutlaka yineleyeceklerdi. Doğrusu, onlar, tam yalancıdırlar. 6. sure (EN'ÂM) 28. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)

Gaybın anahtarları O'nun yanındadır; onları O'ndan başkası bilmez. O, karada ve denizde olanı da bilir. O'nun bilgisi dışında bir yaprak bile düşmez. Toprağın karanlıklarındaki bir dâne, yaş ve kuru her şey apaçık bir Kitap'ın içindedir. 6. sure (EN'ÂM) 59. ayet (Resmi: 6/İniş:55/ Alfabetik:20)

Gökleri ve yeri hak olarak yaratan da O'dur. "Ol!" dediği gün, hemen oluverir. Sözü haktır O'nun. Sûra üfleneceği gün de mülk ve yönetim O'nundur. Âlim'dir, görünmeyeni de görüneni de bilen O'dur. O'dur Hakîm, O'dur Habîr. 6. sure (EN'ÂM) 73. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)

Allah onları sana uykunda az gösteriyordu. Eğer onları sana çok gösterseydi, yılgınlığa düşer, işi kotarmada çekişmeye başlardınız. Ama Allah, sizi selamete çıkardı. O, göğüslerin içindekini çok iyi bilir. 8. sure (ENFÂL) 43. ayet (Resmi: 8/İniş:93/Alfabetik:22)

Bilmediler mi ki, Allah onların sırrını da fısıldaşmalarını da bilir; Allah gaybları çok iyi bilendir. 9. sure (TEVBE) 78. ayet (Resmi: 9/İniş:113/Alfabetik:104)

Dönüp yanlarına geldiğinizde sizden özür dilerler. De ki: "Özür dilemeyin. Size asla inanmayacağız. Allah bize sizin hallerinizden birçoğunu haber vermiştir. Yapıp ettiğinizi Allah da resulü de görecektir. Sonra görünmeyen ve görünen âlemleri bilenin huzuruna çıkarılacaksınız da O size yapmakta olduklarınızı haber verecektir. 9. sure (TEVBE) 94. ayet (Resmi: 9/İniş:113/Alfabetik:104)
De ki: "İş yapıp değer üretin; yapıp ürettiğinizi Allah da resulü de müminler de görecektir. Ve siz, görülmeyen âlemi de görülen âlemi de bilenin huzuruna döndürüleceksiniz, O size, yapıp ettiklerinizi bir bir haber verecektir." 9. sure (TEVBE) 105. ayet (Resmi: 9/İniş:113/Alfabetik:104)
Dikkatle bakın! Onlar O'ndan gizlenmek için göğüslerini bükerler. Dikkat edin! Onlar giysileriyle sarılıp sarmaladıkları zaman da O, onların gizlemekte olduklarını da açığa vurduklarını da bilmektedir. Çünkü O, göğüslerin içini çok iyi bilendir. 11. sure (HÛD) 5. ayet (Resmi: 11/İniş:52/Alfabetik:38)
 Gaybı da görünen âlemi de bilendir / Âlim'dir O... Kebîr, sınırsızca büyük O'dur; Müteâl, sonsuzca yüce O'dur. 13. sure (RA'D) 9. ayet (Resmi: 13/İniş:87/Alfabetik:85)

De ki: "Onların ne kadar kaldıklarını Allah daha iyi bilir. O'nun elindedir göklerin ve yerin gaybı. Ne güzel görendir O, ne güzel işitendir. Onların, O'ndan başka bir dostları da yoktur. Ve O, hükmüne hiç kimseyi ortak etmez." 18. sure (KEHF) 26. ayet (Resmi: 18/İniş:69/Alfabetik:54)

Sen bu sözü açıkça duyuracaksan da O, gizliyi de bilir, gizliden daha gizliyi de... 20. sure (TÂHÂ) 7. ayet (Resmi: 20/İniş:45/Alfabetik:96)

Gözle görülmeyeni de görüleni de bilendir O. Uzaktır onların ortak koştuklarından. 23. sure (MÜ'MİNÛN) 92. ayet (Resmi: 23/İniş:74/Alfabetik:70)

Şöyle söyle: "Onu göklerde ve yerdeki sırrı bilen indirmiştir. Kuşkusuz O, Gafûr'dur, Rahîm'dir." 25. sure (FURKÂN) 6. ayet (Resmi: 25/İniş:42/Alfabetik:29)

İşte budur Allah! Gaybı da görüneni de bilen O'dur. Azîz'dir o, Rahîm'dir. 32. sure (SECDE) 6. ayet (Resmi: 32/İniş:75/Alfabetik:92)

Küfre sapanlar şöyle dediler: "Kıyamet saati bize gelmez!" De ki: "Hayır, öyle değil! Gaybı bilen Rabbime yemin olsun ki, o size mutlaka ve mutlaka gelecektir! Göklerde ve yerde zerre miktarı bir şey bile Rabbimden gizli kalmaz." Zerreden daha küçük veya daha büyük hiçbir istisna olmamak üzere, her şey apaçık bir Kitap'ta belirlenmiştir. 34. sure (SEBE') 3. ayet (Resmi: 34/İniş:58/Alfabetik:91)

De ki: "Benim Rabbim, gerçeği ortaya koyar. Gaybları en iyi bilen O'dur." 34. sure (SEBE') 48. ayet (Resmi: 34/İniş:58/Alfabetik:91)

Allah, göklerin ve yerin gaybını bilendir/Âlim'dir. O, göğüslerin özündekini de çok iyi bilir. 35. sure (FATIR) 38. ayet (Resmi: 35/İniş:43/Alfabetik:24)

c) Allah Her Şeyi Duyar Görür, Ortaya Çıkarır


De ki: "Ey Allah'ım! Ey gökleri ve yeri yaratan, ey görülemeyeni ve görüleni bilen! Sen hüküm vereceksin kulların arasında, ihtilaf ettikleri şeyler hakkında." 39. sure (ZÜMER) 46. ayet (Resmi: 39/İniş:59/Alfabetik:114)

Bu şundandır: Bunlar, Allah'ın indirdiğinden tiksinenlere, "Bazı işlerde size itaat edeceğiz." demişlerdi. Fakat Allah onların gizlediklerini biliyor. 47. sure (MUHAMMED) 26. ayet (Resmi: 47/İniş:99/Alfabetik:64)

Şu bir gerçek ki, Allah göklerin ve yerin gaybını bilir. Allah, yaptıklarınızı iyice görmektedir. 49. sure (HUCURÂT) 18. ayet (Resmi: 49/İniş:105/Alfabetik:37)

Öyle Allah ki O, tanrı yok O'ndan başka. Gaybı da görünen âlemi de bilen O! Rahman O, Rahîm O. 59. sure (HAŞR) 22. ayet (Resmi: 59/İniş:95/Alfabetik:35)

Şunu da söyle: "O kaçmakta olduğunuz ölüm, işte o, size mutlaka ulaşacaktır. Sonra, görülmeyeni de görüleni de bilene döndürüleceksiniz. O, size yapıp etmiş olduklarınızı haber verecektir." 62. sure (CUMUA) 8. ayet (Resmi: 62/İniş:96/Alfabetik:17)

Görünmeyen ve görünen âlemleri bilendir O; Azîz'dir, Hakîm'dir. 64. sure (TEĞÂBÜN) 18. ayet (Resmi: 64/İniş:107/Alfabetik:101)

Hani, Peygamber, eşlerinden birine bir sözü gizlice söylemişti. Sonra eşi bu sözü duyurup Allah da onu Peygamber'e bildirince, Peygamber sözün bir kısmını açıklamış, bir kısmından vazgeçmişti. Peygamber, sözü eşine bildirdiğinde o: "Bunu sana kim haber verdi?" demişti. Peygamber de: "O her şeyi bilen, her şeyden haberi olan bana bildirdi." diye cevaplamıştı. 66. sure (TAHRÎM) 3. ayet (Resmi: 66/İniş:106/Alfabetik:97)

Sözünüzü ister gizleyin ister onu açıklayın; şu bir gerçek ki O, göğüslerin özünü çok iyi bilir. 67. sure (MÜLK) 13. ayet (Resmi: 67/İniş:77/Alfabetik:68)

d) Bilmediğiniz Sırlar


Hayır, düşündükleri gibi değil. Onlar, ilmini kuşatamadıkları ve yorumu kendilerine hiç gelmemiş bir şeyi yalanladılar. Onlardan öncekiler de böyle yalanlamıştı. Bak da gör nasıl olmuştur zalimlerin sonu! 10. sure (YÛNUS) 39. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)

Ey giysisine bürünüp kenara çekilen! 74. sure (MÜDDESSİR) 1. ayet (Resmi: 74/İniş:4/Alfabetik:67)

Üzerinde on dokuz vardır onun. 74. sure (MÜDDESSİR) 30. ayet (Resmi: 74/İniş:4/Alfabetik:67)

e) Sakladığınız Sırlar


Oruç gecesi kadınlarınıza yaklaşmak size helal kılınmıştır. Onlar sizin için giysidir, siz de onlar için giysisiniz. Allah sizin öz benliklerinize yazık etmekte olduğunuzu bilmiş, tövbelerinizi kabul edip sizi affetmiştir. Artık şimdi onlara yaklaşın ve Allah'ın sizin için yazdığı şeyi arayın. Tan yerinin beyaz ipliği siyah ipliğinden sizce seçilinceye kadar yiyin için; sonra da orucu gece oluncaya değin tamamlayın. Mescitlerde itikâfta bulunduğunuz sırada zevcelerinizle cinsel temas kurmayın. İşte bunlar Allah'ın yasaklarıdır, bunlara yaklaşmayın. Allah, ayetlerini insanlara işte böyle açıklar ki korunabilsinler. 2. sure (BAKARA) 187. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)

Kalplerinde hastalık olanların, "Başımıza bir felaket gelmesinden korkuyoruz." diyerek onların içine daldıklarını görürsün. Olabilir ki Allah, bir fetih yahut katından bir buyruk getirir de bunu yapanlar, benliklerinde sakladıkları şeye pişmanlık duyar hale gelirler. 5. sure (MÂİDE) 52. ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)

Siz sanmıştınız ki, resul de müminler de ailelerine bir daha asla dönmeyecekler. Bu düşünce kalplerinizde süslendi de çirkin bir sanıya saplandınız ve mahvolmuş bir topluluk haline geldiniz. 48. sure (FETİH) 12. ayet (Resmi: 48/İniş:109/Alfabetik:27)

f) Allah Göklerdeki ve Yerdeki Sırrı Açığa Çıkarır



İşte bunlardır kendilerine azabın korkuncu öngörülen. Âhirette hüsrana uğrayacaklar da onlardır. 27. sure (NEML) 5. ayet (Resmi: 27/İniş:48/Alfabetik:81) 

RESUL KUR'AN'IN KUR'AN MESAJLARI - M. Kemal Adal

Selam...

​ T.C. / M. Kemal Adal 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder