ALLAH'IN SELAM, RAHMET VE BEREKETİ İLE HİDAYET VE MAĞFİRETİ, DİLEYENLERİN ÜZERİNE OLSUN İNŞALLAH.
İŞTE ATATÜRK
Allah Kuran’da: “Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönlün hepsi bundan sorumlu tutulacaktır.” (17/İSRA/36) buyurmuştur. Atatürk de: “Türk Kuran'ın arkasında koşuyor; fakat onun ne dediğini anlamıyor, içinde neler var bilmiyor ve bilmeden tapınıyor. Benim maksadım; arkasında koştuğu kitapta neler olduğunu Türk anlasın” (Osman Ergin, Türk Maarif Tarihi 1-5, 1977 /A. Gürtaş, s. 41) demektedir.- "İŞTE ATATÜRK" PORTALINA GİRMEK İSTEDİĞİNİZDE YUKARIDAKİ RESMİ TIKLAYINIZ.
Bizler
İslam ı kendi nefsimizde öyle bir şekillendir dik ki, Kur’an
ın emirleri, verdiği örnekler artık bizler için rehber olmaktan çıkmış, çünkü
hiç birisinden haberimiz bile yok.Bir
arkadaşımız diğer arkadaşına eşinin, hatta çocuklarının yaptığı yanlışlardan
sorumlu olduğunu söyleyerek dert yanıyordu. Arkadaşı da onu teselli ediyor ve
herkes kendi yaptıklarından sorumludur, neden eşinin yaptıklarından sorumlu
olasın ki, diye onu teselli ettiğine şahit oldum.
Bizlerin hatası, Allah’ ın emrettiği İslam’ ı Kur’an dan araştırmadan, her
söylenene inanmak olmuş. Erkek evin geçiminden sorumludur ama
kadınında belki erkekten daha önemli görevleri vardır aile içinde. Kadın ve
erkek, asla din ve iman adına yaptıklarından, bir birinden sorumlu değildir. Çünkü hepimiz bu dünyada, kendimize düşen görevlerden imtihan oluyoruz ve
yaptıklarımızdan bizzat kendimiz sorumluyuz.
Erkeğin, karısının yaptığı her şeyden sorumludur inancı, kadını küçümseyen
bir düşüncenin ürünüdür ki, bunu Kur’an asla kabul etmez.Aile
içinde herkes, bir birini yanlış yaptıklarında elbette uyarmalıdır. Evlatlarını
yetiştirirken, anne ve babaya düşen görevleri yerinde ve zamanında yapmalı,
onlara doğru yolu göstermelidir. Daha sonra çocukların büyüdüklerinde
yapacaklarından, neden anne baba sorumlu olsun. Eğer gereken bilgileri
vermediysen, çocuklarınla ilgilenmediysen, elbette sorumluluk vardır.
KONUMUZ, ERKEĞİN EŞİNİN DAVRANIŞLARINDAN, HATTA İNANCINI YAŞAMASINDAN
SORUMLU OLUP OLMADIĞI KONUSU. Kur’an bu konuda bizlere çok önemli
kıssadan hisseler vermiştir. Eğer bizlerin rehberi Kur’an ise, bir erkeğin
asla eşinin yapacağı yanlış davranışlardan, Allah katında sorumlu olamayacağını
bilir.
Yaradan çok güvendiği ve elçilik görevini verdiği Hz.LUT ve NUH
peygamberlerin eşlerinin inançlarının, gereken ciddiyette olmadığını ve
sonunda cezalandırıldığı örneğini verir bizlere.Düşünebiliyor
musunuz, elçi olarak görev verdiği resullerin eşleri, kendilerine gereği gibi
iman etmiyor ve inanmıyor. Tüm bunlardan nasıl olurda Lut ve Nuh
peygamberlerimiz sorumlu olur.
Yine Kur’an, Firavun örneğini verir bu konu ile ilgili.Firavun ben
Tanrı yım dediği halde, eşi buna itiraz ediyor ve sen Tanrı değilsin, bizleri
yaratan bir Tanrı var diye eşine karşı çıkıyor.İşte Rabbimiz tüm bu
örnekleri, boşuna vermiyor bizlere Kur’an da. Kur’an’ dan nasiplenmeyenler,
işte böyle kendi nefislerinde dini şekillendirmeye çalışıyorlar, ama
aldananlardan oluyorlar. Bu örneklerden de anlıyoruz ki, herkes
kendi inancından, yaptıklarından sorumludur. Çünkü Rabbimiz bizleri dünyaya
getirmesinin nedenini açıklarken, bakın ne diyor.
Ankebut 2: İnsanlar, İMTİHANDAN GEÇİRİLMEDEN,
sadece "İman ettik" demeleriyle bırakılıvereceklerini mi sandılar? (Diyanet
vakfı meali)
İnsan 2: Şüphesiz biz insanı, karışım hâlindeki az
bir sudan (meniden) yarattık ve onu İMTİHAN EDECEĞİZ. Bu sebeple onu işitir ve
görür kıldık. (Diyanet meali)
Buradan da anlaşılıyor ki, ne erkek eşinin yaptıklarından sorumludur, nede
kadın eşinin yaptıklarından. Herkes kendi yaptıklarından, söylediklerinden
sorumludur. Çünkü herkes kendi imtihanını bizzat kendisi vermekle yükümlüdür. Erkeğin
eşinden, her konuda sorumlu olduğu zihniyeti, doğru olmayan, içimize sokulmuş
batıl inançların ne derece kök saldığının kanıtıdır.
Kur’an kadını över ve onu korumasına alır. Asla kadın hakkında küçük
düşürücü, onu küçümseyen tek kelime bile duymazsınız Kur’an’ dan.Ama
mezheplerin, rivayetlerin, FIKIH inancının yarattığı beşeri İslam, kadını her
zaman küçümsemiş, cehennemin çoğunluğunun kadın olduğu söylenerek, kadını adeta
şeytanın yardımcısı yapmışlardır.
Bunu da yaparken, peygamberimizin isminin kullanılması
üzücüdür. Bir örnek vermek istiyorum.
Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den
rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Kadınlara iyi davranmanızı tavsiye ediyorum; vasiyyetimi tutunuz. Zira
kadın kısmı kaburga kemiğinden yaratılmıştır. Kaburga kemiğinin en eğri yeri
üst tarafıdır. Eğri kemiği doğrultmaya kalkarsan kırarsın. Kendi hâline
bırakırsan, yine eğri kalır. Öyleyse kadınlar hakkındaki tavsiyemi tutunuz.”
(Buhârî, Enbiyâ 1, Nikâh 80; Müslim, Radâ’ 60. Ayrıca bk. Tirmizî, Radâ` 11,
Tefsîru sûre (9) 2; İbni Mâce, Nikâh 3)
Buhârî ile Müslim’deki diğer bir
rivayete göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“KADIN
KABURGA KEMİĞİ GİBİDİR. ONU DOĞRULTMAYA KALKARSAN KIRARSIN. EĞER ONDAN
FAYDALANMAK İSTERSEN BU HÂLİYLE DE FAYDALANABİLİRSİN.” (Buhârî, Nikâh 79;
Radâ` 65)
Tüm bunları, peygamberimizin
söylediğine inanmak iftiradır, saygısızlıktır. Sözlere bakar mısınız,KADIN NASIL
KÜÇÜMSENEREK, ASLA DOĞRU BİR İNSAN OLAMAYACAĞI ANLATILIYOR. Bunları
söyleyen ve inanan, peygamberimize iftira atmış demektir ki, mahşer günü cezası
çok büyük olacaktır, bunu lütfen unutmayalım.
BU İFTİRALAR, YAHUDİ FİTNESİNİN
ÜRÜNÜDÜR.Kadının, erkeğin kaburga kemiğinden yaratıldığı bilgisi
Kur’an da yoktur. Bugün kendi nefislerine göre yazılmış, beşeri tarihsel
bilgilerle donatılmış, kadının küçümsendiği, adına Tevrat dedikleri kitapta
yazar.Elbette bu bilgiler Allah ın emri
değildir. Bu sözler kadını küçümseyen sözlerdir ki, Kur’an' ın öğretisine,
verdiği bilgilere tamamen ters düşer.
Kur’an kadının yaradılışı ile ilgili Nisa suresi 1. ayette, bakın nasıl
bilgi verir.
“Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan, ONDAN DA EŞİNİ MEYDANA
GETİREN, ikisinden de birçok erkekler ve kadınlar üreten Rabbinize karşı
gelmekten sakının”
Yine bir başka ayette bakın bu konuya nasıl açıklama getiriyor.
Araf 189: Allah, sizi bir tek nefisten yaratan ve
kendisi ile huzur bulsun diye eşini de ondan var edendir….. ( Diyanet
meali)
Bu ayetlerden de anlaşılıyor ki, önce Âdem peygamberimiz yaratılmış ve daha
sonrada ÂDEMİN YARATILDIĞI ÖZELLİKLERİN AYNISIYLA, yani topraktan eşini de
yaratmış ki, anlaşabilsinler. Yoksa Âdem peygamberimizin herhangi
bir uzvundan, parçasından, kaburga kemiğinden yaratılmıştır dersek, yanlış
anlamış, konuyu saptırmış oluruz. Kur’an da böyle bir bilgide zaten yoktur. Kadın ve
erkek topraktan yaratılmıştır, aralarında yaradılış farklılığı yoktur. Böyle
anlarsak, kadını küçümsemiş oluruz.
Hâlbuki Kur’an kadını kendi
özellikleriyle, erkeği de kendi özellikleriyle aile içinde yerli yerine
oturtmuş, ALLAH KATINDA HER İKİSİ DE EŞİTTİR DEMİŞTİR. Kadını erkeğin bir
parçasından yaratıldığı sözleri, batıldır Kur’an a asla uymaz.
Örnek verelim.
Hicr 26: Andolsun, BİZ İNSANI KURU BİR ÇAMURDAN,
şekillendirilmiş bir balçıktan yarattık. (Diyanet meali)
Rum 20: SİZİ TOPRAKTAN YARATMASI, O’nun
(varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Sonra bir de gördünüz ki siz beşer
olmuş (çoğalıp) yayılıyorsunuz. (Diyanet meali)
Taha 55: (Ey insanlar!) SİZİ TOPRAKTAN YARATTIK,
(ölümünüzle) sizi oraya döndüreceğiz ve sizi bir kere daha oradan çıkaracağız. (Diyanet
meali)
Bizler batılın ve hurafelerin etkisiyle, İslam’ ı öyle yanlış yaşıyoruz ki, Allah ne
emretmiş ise tersini yapıyoruz. Böyle olunca da, İslam toplumlarında kadının
adeta, hakkı hukuku erkeğin inisiyatifine kalmış oluyor.
Değerli din kardeşlerim, lütfen önce Kur’an’ ın tercümesini bolca
okuyalım. Allah’ ın bizlere ne emrettiğini, tebliğini aracısız ilk elden
öğrenelim. Daha sonrada bizlere din adına anlatılanları, mutlaka Kur’an ile
sorgulayalım. Sorgulamayan insan büyük hatalar yapar, onun için Kur’an da
onlarca ayetin sonunda Allah, bizleri düşünmeye davet eder.
Ben bu yazımda, özellikle Müslüman
kadınlarımıza sesleniyorum.Lütfen sizlere din adına
dayatılanları, koşulsuz kabul etmeyiniz. Açın Allah’ ın bizlere rehber, yol
gösterici olsun diye gönderdiği Kur’an a bakınız, onu anladığınız dilden
okuyunuz.Siz Kur’an’ dan anlayamazsınız
diyenlerin yalanlarına kanmayınız.Allah imtihan ettiği kitabı,
herkesin anlayamayacağı şekilde gönderip, daha sonrada asla bizleri sorumlu
tutmaz, bunu unutmayalım. Kur’an da her şey yoktur diyerek, beşerin yarattığı FIKIH inancını, Kur’an ın üstünde tutanlara lütfen
kanmayınız.
Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK
Dip Not:
GENEL ÇERÇEVEDE DE ve bu konu ile ilgili olarak ÖZEL ÇERÇEVEDE DE, SÜNNETULLAH, aşağıdaki AYETLERİN
HÜKMÜ GEREĞİNCEDİR.
İyi veya kötü, her yapılandan yapana bir pay vardır. (Başkasını
günaha sokana da, iyi işe sebep / aracı olana da bundan bir pay vardır):
Kim güzel bir işe aracı olursa ondan ona bir
pay vardır. Kim kötü bir şeye aracı olursa ondan da ona bir pay vardır.
Allah her şeye, herkese gıda ulaştırır, Mukît'tir. 4. sure (NİSA) 85. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)
Hiç kuşkusuz Allah, onların sakladıklarını da açığa
vurduklarını da biliyor. Hiç kuşkusuz O, büyüklük taslayanları sevmiyor.
Onlara, "Rabbiniz ne indirdi" dendiğinde şöyle dediler:
"Öncekilerin masallarını." Şunun için
ki onlar, kıyamet günü kendi günahlarını tamamen yüklendikten başka, ilimsizlik
yüzünden saptırdıkları kişilerin günahlarının bir kısmını da yüklenecekler.Bakın, ne kötü şey yükleniyorlar! 16.
sure (NAHL) 23-25. ayet (Resmi: 16/İniş:70/Alfabetik:75)
İnkâr
edenler, iman edenlere dediler ki: "Bizim yolumuzu izleyin, sizin
günahlarınızı biz taşırız." Oysa onlar,
iman edenlerin günahlarından hiçbir şeyin taşıyıcısı değillerdir.
Gerçek şu ki, onlar tamamen yalancıdırlar. Onlar
hem kendi yüklerini hem de kendi yükleriyle beraber başkalarının yüklerini
taşıyacaklar. Bunda kuşku yok. Kıyamet günü de iftira edip
durdukları şeylerden zorlu bir sorguya mutlaka çekileceklerdir. 29. sure (ANKEBÛT) 12-13. ayet (Resmi: 29/İniş:85/Alfabetik:8)
Dipnot: 7/54*: Yaratılışta
Sünnetullah: Allah
Gökleri ve Yeri Altı Günde (evrede) Yaratmıştır. Bak: 10/3; 11/7; 25/59; 32/4-5; 41/9-12;
50/38; 57/4.1
*7/54: Kurandaki gün kavramı, mecazi (değişmeceli) bir birimdir. Altı
günde (evrede / aşamada -MKA) yaratma olayı yaradılıştaki evrimi ve dört günde
yaratıldığı belirtilen yeryüzünün yapısının göreli karmaşıklığını yansıtan
mecazi (değişmeceli) bir birimdir. Bak 41/10.2
Dipnot: *59/22-24: Dili ne
olursa olsun tüm güzel isimler, Allah'ındır. Bak: 7/180; 17/110; 20/8;
59/22-24; 26/198- 200; 41/44.4
EN GÜZEL İSİMLER ALLAH'INDIR.. 4 KURAN TÜM DÜNYA DİLLERİNE ÇEVRİLMELİDİR. GERÇEĞİ ONAYLAYANLAR, DOĞRU ÇEVİRİ İLE YANLIŞ ÇEVİRİ ARASINDAKİ FARKI, TANRI VERGİSİ AKILLARINI KULLANARAK, KARŞILAŞTIRIP TARTIŞARAK RAHATLIKLA GÖREBİLİRLER. KURAN'IN ASIL ÖĞRETMENİ TANRI'DIR. (55/1-2). KUR'AN (VE ÇEVİRİLERİ) HANGİ DİLLE KONUŞURSA KONUŞSUN, TÜM İNSANLIK İÇİN TANRISAL BİR MESAJDIR, BİR ELÇİDİR. KURAN'IN AYETLERDE VE ARALARINDAKİ İLİŞKİLERDE VERİLEN DETAYLAR. KURAN'IN AÇIKLAMADIKLARI DİN DIŞI ALANDIR KURAN ve ÇEVİRİLERİ, 'Rahman tarafından öğretildiği için (55/2), hangi dille konuşursa konuşsun / HANGİ DİLLE OKUNURSA OKUNSUN, TÜM İNSANLIK İÇİN ALLAH'TAN BİR MESAJDIR. KIYAMETE KADAR HER ZAMAN İÇİN VE HER TOPLUMA ÖNGÖRÜLMÜŞ OLAN BİR ELÇİDİR / RESULDÜR - MKA.
Y.N. Öztürk : Rabbiniz o Allah'tır ki, gökleri ve yeri altı günde
yaratmış, sonra da arş üzerinde egemenlik kurmuştur. Geceyi gündüze bürüyüp
örter. O bunu, bu da onu aralıksız ve titiz bir biçimde kovalar durur. Güneş,
Ay, yıldızlar O'nun emrine boyun eğmiş. Gözünüzü açın; yaratış da O'nundur,
emir veriş de/yaratış da O'nun içindir, emir veriş de. Âlemlerin Rabbi olan
Allah çok yücedir.
Dipnot: 7/54*: Yaratılışta
Sünnetullah: Allah Gökleri ve Yeri
Altı Günde (evrede) Yaratmıştır. Bak: 10/3; 11/7; 25/59; 32/4-5; 41/9-12; 50/38; 57/4.
7/54*: ALLAH GÖKLERİ VE YERİ ALTI GÜNDE (EVREDE)
YARATMIŞTIR: 'Rabbiniz o Allah'tır ki, gökleri ve yeri altı günde yaratmış, sonra da arş
üzerinde egemenlik kurmuştur. Geceyi gündüze bürüyüp örter. O bunu, bu da onu
aralıksız ve titiz bir biçimde kovalar durur. Güneş, Ay, yıldızlar O'nun emrine
boyun eğmiş. Gözünüzü açın; yaratış da O'nundur, emir veriş de / yaratış da
O'nun içindir, emir veriş de. Âlemlerin Rabbi olan Allah çok yücedir.' 7/54. 'Şu bir gerçek ki, sizin Rabbiniz gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra arş
üzerine Egemenlik kurup iş ve oluşu çekip çeviren Allah'tır. O'nun izni
olmadıkça hiçbir şefaatçi devreye giremez. İşte bu Allah'tır sizin Rabbiniz.
Artık O'na kulluk/ibadet edin. Düşünüp anlamıyor musunuz?' 10/3. 'O, odur ki, gökleri ve yeri altı günde yaratmıştır. O'nun arşı da su üzerinde
idi. Böyle yapması, iş ve davranış yönünden hanginizin daha güzel olduğunu
belirlemek için sizi denemeye yöneliktir. Sen, 'Kuşkusuz, sizler ölümden sonra
diriltileceksiniz!' dediğinde, küfre batanlar hemen ve kesinlikle şöyle derler:
'Bu apaçık bir büyüden başka şey değildir.' 11/7. 'Gökleri, yeri ve bunlar arasındakileri altı günde yaratıp sonra arş üzerinde
egemenlik kuran O'dur.' 25/59. 'Allah'tır ki gökleri, yeri ve ikisi arasındakileri altı günde yaratmış, sonra
arş üzerinde egemenlik kurmuştur. O'nun dışındakilerden size ne bir dost vardır
ne de bir şefaatçi. Hâlâ düşünüp ibret almayacak mısınız?' 'İş ve oluşu gökten
yere doğru çekip çevirir; sonra o O'na yükselip çıkar: Bir günde ki, süresi,
sizin saymakta olduğunuz günlerden bin yıla denktir.' 32/4-5. 'De ki: 'Siz, yerküreyi iki günde yaratana gerçekten nankörlük edip O'na
ortaklar mı koşuyorsunuz? Âlemlerin Rabbi'dir O.' O, yeryüzüne, denge ve
dayanıklılık sağlayan dağları üstünden yerleştirdi. Onda bereketlere vücut
verdi. Ve onda, azıklarını dört günde takdir edip düzenledi. İsteyip duranlar
için eşit miktarda olmak üzere... Sonra buhar/duman halindeki göğe yöneldi de
ona ve yerküreye şöyle seslendi: 'İsteyerek veya istemeyerek gelin!' Onlar
şöyle dediler: 'İsteyerek geldik!' Böylece onları, iki günde yedi gök halinde
takdir edip her göğe kendi iş ve oluşunu vahyetti. Ve biz, arza en yakın göğü
kandillerle ve bir korumayla donattık. İşler bunlar Azîz ve Alîm olanın
takdiridir. 41/9-12. 'Yemin olsun, biz gökleri, yeri ve bunlar arasındakileri altı günde yarattık.
Ve bize hiçbir yorgunluk dokunmadı.' 50/38. 'O, odur ki, göklerle yeri altı günde yarattı, sonra arş üzerinde egemenlik
kurdu. Yere gireni ve ondan çıkanı, gökten ineni ve onda yükseleni bilir. O,
nerede olursanız olun sizinle beraberdir. Allah, işleyip üretmekte
olduklarınızı en iyi şekilde görmektedir.' 57/4.
MKA.
*7/54: Kurandaki gün kavramı, mecazi (değişmeceli)
bir birimdir. Altı günde (evrede / aşamada -MKA) yaratma olayı yaradılıştaki
evrimi ve dört günde yaratıldığı belirtilen yeryüzünün yapısının göreli
karmaşıklığını yansıtan mecazi (değişmeceli) bir birimdir. Bak 41/10.
Bak 41/10 : 'O, yeryüzüne, denge ve dayanıklık sağlayan dağları üstünden
yerleştirdi. Onda bereketlere vücut verdi. Ve onda, azıklarını dört günde
takdir edip düzenledi. İsteyip duranlar için eşit miktarda olmak üzere... '
Edip Yüksel - MESAJ Kuran Çevirisi Dipnotlarından Alıntılanmıştır.
Y.N. Öztürk : O, Allah'tır! Tanrı yoktur O'ndan başka. İlkte de sonda
da hamt yalnız O'nadır. Hüküm de yalnız O'nundur / O'nun içindir. Ve siz yalnız
O'na döndürüleceksiniz.
Y.N. Öztürk : Ey iman edenler! Kendi evleriniz dışındaki evlere,
sahipleriyle kaynaşıp izin almadan, bir de ev sakinlerine selam vermeden girmeyin.
Düşünüp taşınmanızı sağlamada bu sizin için daha hayırlıdır.
Y.N. Öztürk : Eğer Allah bir çocuk edinmek isteseydi, yaratmakta
olduklarından dilediğini seçerdi. Böyle birşeyden arınmıştır O. Allah'tır,
Vahid'dir, Kahhar'dır O.
Y.N. Öztürk : Ğafir'dir, günahı affedendir. Tövbeyi kabul eden, azabı
çetin, lütfu bol olandır O. İlah yoktur O'ndan gayrı. Yalnız O'nadır varış ve
dönüş.
Y.N. Öztürk : Öyle Allah ki O, tanrı yok O'ndan başka. Gaybı da görünen
âlemi de bilen O! Rahman O, Rahîm O.
Dipnot: *59/22-24: Dili ne olursa olsun tüm güzel
isimler, Allah'ındır. Bak: 7/180; 17/110; 20/8; 59/22-24; 26/198- 200; 41/44.
*59/22-24: Dili / lisanı ne olursa olsun tüm güzel isimler, Allah'ındır. 'İsim'
kelimesi 'smy' kökünden türemekte olup 'niteleme' anlamına gelir. Dili ne
olursa olsun tüm güzel nitelemeler Rabbimiz için kullanılabilir. Tanrı'nın tüm
elçileri Araplardan gelmedi, tüm ilahi kitaplar da Arapça inmedi. Bak: 7/180; 17/110;
20/8; 59/22-24; 26/198- 200; 41/44.
Allah, daha doğrusu Ellah kelimesi Arapça 'El' belirtme ön takısıyla
'elah/ilah' kelimesinin kaynaşmış biçimidir. Nasıl ki 'Pazar' ve 'ertesi'
kelimeleri dilimizde bir 'e' harfi düşmesiyle 'Pazartesi'ne dönüşüyorsa, 'El'
ve 'ilah' kelimeleri de Arapça'da 'Ellah' (O tanrı veya Tanrı) kelimesine
dönüşmüştür.
Kuran, ilah (tanrı) kelimesini birçok ayette Allah (Tanrı) için de kullanıyor.
Örneğin, Kuran'ın son suresinde Rabb'imiz (efendimiz), 'ilahin nas' (halkın tanrısı)
olarak tanımlanıyor. 'La ilahe illa Allah' ifadesi 'Bilinen Tanrıdan başka
tanrı yoktur' biçiminde Türkçe'ye çevrilebilir.
EN GÜZEL
İSİMLER ALLAH'INDIR
Bak: 7/180: 'En güzel isimler Allah'ındır; O'na onlarla dua edin. O'nun
isimlerinde ters bir tutum izleyenleri bırakın. Yapıp ettiklerinin cezasını
çekeceklerdir.' 17/110: 'De ki: 'İster Allah diye yakarın, ister Rahman diye yakarın.
Hangisiyle yakarırsanız yakarın, en güzel isimler / Esmâül Hüsna O'nundur.
Namazında sesini yükseltme, kısma da. İkisi ortası bir yol tut.' 20/8: 'Allah'tır O. İlah yok O'ndan başka. Esmaül Hüsna, en güzel isimler
O'nundur.' 59/22-24: 'Öyle Allah ki O, tanrı yok O'ndan başka. Gaybı da görünen âlemi de
bilen O! Rahman O, Rahîm O. + Öyle Allah ki O, ilah yok O'ndan gayrı! Melik,
Kuddûs, Selâm, Mümin, Müheymin, Azîz, Cebbâr, Mütekebbir. Allah, onların ortak
koşmalarından yücedir, arınmıştır + Allah'tır O! Haalik, Bâri', Musavvir'dir O!
En güzel isimler/Esmâül Hüsna O'nundur. Göklerde ne var, yerde ne varsa O'nu
tespih eder. Azîz'dir O, Hakîm'dir.'
[Anlamları için bak: ESMAÜL HÜSNA LİSTESİ (Yalnız tek
kelimelik İsim-Sıfatlar). MKA] *41/44: Kuran tüm dünya dillerine çevrilmelidir (26/198-200; 41/44). Gerçeği
onaylayanlar, doğru çeviri ile yanlış çeviri arasındaki farkı, Tanrı vergisi
akıllarını kullanarak, karşılaştırıp tartışarak rahatlıkla görebilirler.
Kuran'ın asıl öğretmeni Tanrı'dır (55/1-2). Bak: 43/3; 11/1.
KURAN TÜM DÜNYA DİLLERİNE ÇEVRİLMELİDİR: 26/198 -200: 'Biz onu Arapça konuşmayanlardan birine indirseydik de, + O onu
onlara okusaydı, yine de ona inanmayacaklardı. + Biz onu suçluların kalplerine
işte böyle yolladık.' 41/44: 'Eğer biz onu yabancı dilde bir Kur'an yapsaydık, elbette şöyle
diyeceklerdi: 'Ayetleri ayrıntılı kılınmalı değil miydi? / Arap'a yabancı dil
mi? / ister yabancı dilde, ister Arapça!' De ki: 'O, iman edenler için bir
kılavuz, bir şifadır. İnanmayanlara gelince, onların kulaklarında bir ağırlık
vardır. Ve Kur'an, onlar için bir körlüktür. Böylelerine, çok uzak bir mekândan
seslenilmektedir.'
KUR'AN (VE ÇEVİRİLERİ) HANGİ DİLLE KONUŞURSA KONUŞSUN,
TÜM İNSANLIK İÇİN TANRISAL BİR MESAJDIR, BİR ELÇİDİR. Bak 43/3; 11/1.
*43/3: Bir Arap peygambere 'kusursuz, mükemmel' bir Arapça ile nazil olan
Kuran, Rahman tarafından öğretildiği için (55/1-2 ), hangi dille konuşursa
konuşsun, tüm insanlık için Tanrısal bir mesajdır, bir elçidir. Bak: 13/37;
16/103; 43/3;
Kuran'ın dışındaki mukaddes kitaplar kısmen tahrife uğramışlardır. Kuran'ı
mevcut Tevrat ve İncil çevirileriyle karşılaştırırsak Kuran'ın orijinalliği
ortaya çıkar. Örneğin, Tevrat'ın Çıkış 32:20 ayetiyle Kuran'ın 2/93 ayetini
karşılaştırınız.
Dr. Maurice Bucaille'nin 'The Bible, the Quran and Science' (Tevrat-İncil,
Kuran ve Bilim) adlı kitabı bu konuda bir klasiktir. Bu ayetin son bölümü şu
biçimde de anlaşılabilir: 'Amaçladıkları kişinin dili anlaşılmaz bir dil, bu
ise mükemmeldir, apaçıktır.' Bak 13/37; 16/103; 43/3; 13/37: İşte biz o Kur'an'ı Arapça bir hüküm kaynağı olarak indirdik. Eğer sana
gelen ilimden sonra onların keyiflerine uyarsan, Allah'tan sana ne bir dost
nasip olur ne de bir koruyucu. 16/103: 'Yemin olsun ki, biz, onların, 'Kur'an'ı ona bir insan öğretiyor'
demekte olduklarını biliyoruz. Nispet etmeye uğraştıkları adamın dili
yabancıdır. Oysaki bu, apaçık Arapça bir dildir.' 43/3: 'Biz onu akıl erdiresiniz diye Arapça bir Kur'an yaptık.' Bu ayetin
farklı bir anlamı için bak: 13/37.
'Arabiy' (Arapça) kelimesinin kökü olan A'RB, Arapçada, 'kusursuz, mükemmel'
anlamına gelir.
Kuran'ın mesajı tüm insanlığa gönderildiğinden, Arapça
olan orijinal Kuran'ın dilinin anlaşılması onun Arapça oluşundan değil,
Arapçasının gerçekten A'RB, yani 'mükemmel' oluşundan kaynaklanıyor.
Bir başka deyişle, bu ayette kastedilen anlam, özel isim olarak Arapça değil,
onun kelime anlamıdır. Her Adil, adaletli olmayabildiği gibi, her Zeki zeki,
her Arap arap (mükemmel) olmayabilir.
Aynı şekilde her Arapça metin arapça (mükemmelce) olmayabilir! Kuran'ın dili
arapçadır, kusursuzdur, mükemmeldir.
Bir Arap peygambere mükemmel bir Arapça ile nazil olan Kuran, Rahman tarafından
öğretildiği için (55/1-2 = O Rahman, + Öğretti Kur'an'ı,), hangi dille
konuşursa konuşsun, tüm insanlık için Tanrısal bir mesajdır, bir elçidir. KURAN'IN AYETLERDE VE ARALARINDAKİ İLİŞKİLERDE VERİLEN
DETAYLAR.
*11/1 Kuran'ın ayetlerde ve aralarındaki ilişkilerde verilen detaylar o kadar
çok ki, sürekli olarak yenilerini keşfediyoruz.
11/1: Elif, Lâm, Râ. Hakîm ve Habîr olandan bir kitaptır ki bu, ayetleri
önce muhkem kılınmış, sonra ayrıntılı hale getirilmiştir.
Örneğin, 46/15; 31/:14; 22/5; 23/14; 16/:58-59 ve 17/31 ayetleri doğadaki
ayetler ışığında incelediğinde kürtaj gibi bir konuya aydınlık getiriyor.
Hırsızların 'ellerinin kesilmesini' öğütleyen ayet (5/38), 'kesmek' kelimesinin
kullanıldığı diğer ayetlerin ışığında değerlendirildiğinde esnek bir ceza
hukuku ile karşılaşılır.
Din adamları tarafından hep 'kadınları dövün' biçiminde anlaşılan ayet Kuran'ın
kendi açıklamasıyla incelendiği vakit farklı bir tablo çıkarıyor.
'Gizlenen' adlı suredeki 74/30 ayetinin işaret ettiği matematiksel ve
linguistik (dilbilimci-MKA) detaylar kitaplar dolduracak boyutta....
Edip Yüksel - MESAJ Kuran
Çevirisi Dipnotlarından Alıntılanmıştır. KURAN'IN AÇIKLAMADIKLARI DİN DIŞI ALANDIR
Yukarıdaki ayetlerden Kuran'ın detaylı, etraflıca, türlü türlü şekillerde
gerekli açıklamaları yaptığını Kuran'ın kendisinin söylediğini görüyoruz.
Ayetlerde Kuran'ın etraflıca, türlü türlü şekillerde, detaylı bir biçimde
açıklamalar yaptığını vurgulayan kelimelerin Arapçasını parantez içinde verdik.
'Kuran başka kitaplara gönderme yapar, Kuran ana kitaptır, detayları başka
kitaplardan öğreniriz.' demek tüm bu ayetlere karşı çıkmak, bu ayetleri yok
saymak demektir.
Aynı şekilde 'Kuran'ı biz anlayamayız' tipi izahlar da Kuran ile çelişir.
Kuran'ın izahlarına göre iman edenler Kuran'ı anlar.
Kuran'ı anlamamak iman etmeyenlerin bir özelliğidir.
Kuran'ı incelediğimizde gerekli tüm teferruatların Kuran'da yer aldığını
görürüz.
Örneğin Kuran, zorda kalıp başka yiyecek bir şey bulamayanların aşırıya
gitmemek kaydıyla haram olan leş, kan, domuz eti ve Allah'tan başkası adına
kesilen hayvanları yiyebileceğini söyler.
Hacca giderken başında hastalık olduğu için saçını kısaltanların ne yapması
gerektiği de Kuran'da geçer.
Teyze ve anne ile evlenmenin haram olduğu da Kuran'da vardır.
Peygamber'in sırf kendisine farz olan gece ibadeti de Kuran'da geçer.
Ebu Leheb'in Müslüman olmayacağı, Rumların yakın zamanda savaşı kazanacakları
tipinde ancak Peygamber'imiz döneminde gözlenebilecek olaylara da Kuran
değinir.
Yukarıdaki örnekler ve daha birçok örnek, Kuran'ın tüm teferruatları verdiğinin
delilidir.
Kaç kişi domuz, leş gibi yiyecekler ile baş başa kalıp başka hiçbir helal gıda
bulamayacak kadar zor durumda kalıp, bunları yemek zorunda kalacaktır? Hacdayken
hastalığı yüzünden saçını kısaltacak olan kişi sayısı binde bir bile değildir.
Yani her bin kişiden birinin hayatta bir kere rastlaması ihtimali bile zor
olacak bir detay Kuran'da vardır. Teyze ve anne ile evlenmeye kalkmanın çirkin
olduğu aşağı yukarı herkesin bildiği, on-binde bir insanın bile kalkışmayacağı
bir iğrençliktir.
Kuran bu konu zaten bilinir dememiş, bunu da açıklamıştır. Yahudilere Cumartesi
yasağı gibi yasakların da koyulduğunu belirten Kuran, hiç mümkün müdür ki
inananlarına tüm yasakları belirtmesin?
Hiç mümkün müdür ki Hacda saçını kısaltan adama yol göstersin de, kıyafet ve
diğer hususlarda bir yasak varsa bunu kadınlara açıklamasın?
Hiç mümkün müdür ki zorda kalana yukarıda belirttiğimiz izni açıklasın da
midye, karides diye bir yasak varsa bunun açıklamasını başka kaynaklara
bıraksın?
Hiç mümkün müdür ki Peygamber'e özel farz ibadet açıklansın da tüm Müslümanlara
farz olan tüm namazlar Kuran'da yer almasın?
Allah'ın gönderdiği bir kitap var ve onun din adına tüm bilgileri içermediğini
iddia edenler var. Allah'ın eksik ve başka kaynaklara ihtiyacı olan bir kaynak
göndermesi mümkün mü?
Allah'tan olanın, insanın yazacağı kitaplardaki açıklamalara, tefsirlere muhtaç
olduğu hiç düşünülebilir mi?
Eğer ki din adına Kuran'ın hacminden fazla bilgilere ihtiyacımız olsaydı Allah,
Kuran'ı 2-3 kat daha kalın yapabilirdi. Böylece bizi yine başka kaynaklara
muhtaç etmezdi. Kuran eğer ki dini açıklamada yetersizse niye indirildi? Allah
dinin sadece bir kısmını açıkladı da, diğer kısmı için başkalarına mı muhtaç
kaldık?
Allah'ın kelimeleri tükenmez, Allah kelime sıkıntısı çekmez. Allah hiç kimsenin
mezhebine, hadisine ihtiyaç kalmaksızın dinini tam olarak açıklamıştır.
Eğer yeryüzündeki ağaçlar kalem olsa ve deniz de arkasından yedi deniz daha
katılarak kullanılsa; yine de Allah'ın kelimeleri tükenmez. Allah üstündür,
bilgedir.
31-Lokman Suresi 27
Uydurulan Din, Kuran'daki Din E - Kitap
KURAN ve ÇEVİRİLERİ, 'Rahman tarafından öğretildiği
için (55/2), hangi dille konuşursa konuşsun / HANGİ DİLLE OKUNURSA OKUNSUN, TÜM
İNSANLIK İÇİN ALLAH'TAN BİR MESAJDIR. KIYAMETE KADAR HER ZAMAN İÇİN VE HER
TOPLUMA ÖNGÖRÜLMÜŞ OLAN BİR ELÇİDİR / RESULDÜR - MKA.
Y.N. Öztürk : Öyle Allah ki O, ilah yok O'ndan gayrı! Melik, Kuddûs,
Selâm, Mümin, Müheymin, Azîz, Cebbâr, Mütekebbir. Allah, onların ortak
koşmalarından yücedir, arınmıştır.
Y.N. Öztürk : Allah'tır O! Haalik, Bâri', Musavvir'dir O! En güzel
isimler/Esmâül Hüsna O'nundur. Göklerde ne var, yerde ne varsa O'nu tespih
eder. Azîz'dir O, Hakîm'dir.