B.
HER TARAF
MEHDİ KAYNIYOR
Gerek
Türkiye'deki, gerek İslam alemindeki gelenekçi cemaatleri iyi tahlil etmemiz
için Mehdilik olgusunu iyice kavramamız gerekmektedir.
Biz Türkiye'deki bizce en büyük olan on geleneksel İslami
cemaati bir kenara yazdık ve sonra bunların hangisinin şeyhini, liderini Mehdi
zannettiğini araştırdık. Sonuçta tamama yakınının kendi şeyhini, liderini
Mehdi sandığını gördük. Bu da gerçek manada İslami cemaatleri kavramak için
Mehdiyet olayını bilmenin ne kadar önemli olduğunu göstermektedir.
(Unutmayın
ki cemaatlerin büyük bir kısmı Mehdiyet konusunda açık konuşmaz. Bu konuyla
ilgili bilgileri kendi içine girenlere bile hemen açıklamazlar. Birçok cemaatte
bu bilgileri açıklayan şeyhin kendisi değil, onun en yakın halkası olmaktadır.)
Hadislerde
Mehdi'nin kendisinin bile Mehdi olduğunu söylemeyeceği de nakil edilir.
Cemaatler bu hadisi liderlerinin Mehdiyetini gizlice, kulaktan kulağa, basının
ve diğer kuruluşların önünde belli etmeden yaymalarının daha iyi olduğuna
işaret kabul ederler.
Mehdiyet bir cemaate büyük bir kuvvet verir.
Liderinin; 1400 yıl önce tarif edilen, bazı Peygamberlerle eşit üstünlükte
olan, dünyaya hakim olacak kişi olması, liderin müritlerinde çok güçlü bir
bağlılık oluşturur.
Bu
bağlılıkla müritler tüm enerjilerini, tüm paralarını, tüm olanaklarını şeyhin
eline teslim ederler. Şeyhin hiçbir lafını tartışmayı bile düşünemezler. 1400
yıl önce hadislerle müjdelenmiş, dünyayı fethedecek Mehdi'ye karşı gelmek
kimin haddine düşmüştür?
Liderini
Mehdi diye yüceltenler, Mehdi'nin talebeleri olma vasfıyla 1400 yıl önceki
hadislerde müjdelendikleriyle uyutulurlar.
Mehdi'nin
halife olacağına dair izahlar, grup liderlerinin uzun vadeli ayaklanma, darbe
gibi organizasyonlarla halifeliğe oturtulması gerektiğine dair planları da
düşündürür.
İslam
tarihi kendini Mehdi sanıp ayaklanmalar çıkartmış ve yüzlerce kişinin ölümüne
sebep olmuş şizofrenlerin örnekleriyle doludur. (Kubilay vakasında olduğu gibi)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder