İŞTE ATATÜRK

İŞTE ATATÜRK
Allah Kuran’da: “Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönlün hepsi bundan sorumlu tutulacaktır.” (17/İSRA/36) buyurmuştur. Atatürk de: “Türk Kuran'ın arkasında koşuyor; fakat onun ne dediğini anlamıyor, içinde neler var bilmiyor ve bilmeden tapınıyor. Benim maksadım; arkasında koştuğu kitapta neler olduğunu Türk anlasın” (Osman Ergin, Türk Maarif Tarihi 1-5, 1977 /A. Gürtaş, s. 41) demektedir.- "İŞTE ATATÜRK" PORTALINA GİRMEK İSTEDİĞİNİZDE YUKARIDAKİ RESMİ TIKLAYINIZ.

20 Haziran 2017 Salı

TÜRKÇE (ANA DİLDE) İBADET



UYDURULAN DİN KUR’ANDAKİ DİN. XL. BÖLÜM - 2: ANA DİLDE İBADET VE  SÖZLER 2

B.                TÜRKÇE (ANA DİLDE) İBADET


 Kuran'ın İslam'ının yaşanması için yapılması gereken en temel faaliyet Kuran'ın, dini yaşayacak toplumun ana diline çevrilmesidir.


Kuran Arapça inmiştir ve orijinali Arapça'dır.

Fakat Kuran'a göre Arapça, kutsal bir dil değildir.


 Kuran, her kavme Peygamberler'in gönderildiğini ve bu peygamberlerin kavimlerine kendi dillerinde mesajlar getirdiklerini söyler.

Tevrat Hz. Musa'nın kavminin dilindedir, İncil de Hz. İsa'nın kavminin dilindedir. Hz. Lut'un vahiyle­ri kendi kavminin dilindedir, Hz. Nuh'unkiler de öyledir...

Bu me­sajları kutsal yapan Allah'tan indirilmiş olmalarıdır ve bu mesajların hiçbiri Arapça değildir.


Allah'ın mesajı Arapça yazılabileceği gibi; Allah'a, dine karşıt sözler, putlara iltifatlar da Arapça yazılabilir. Arapça'yı Allah'ın özel dili, Cennet'in lisanı; Arapça harfleri Al­lah'ın özel harfleri, Cennet'in harfleri gibi gösteren zihniyet dini Araplar'ın tekeline sokmak isteyen Arap ırkçısı, mezhepçi zihniyet­tir.

Fussilet Suresi 44. ayetten Kuran'ın Arapça olmasının sebebi­nin, Kuran'ın ilk olarak Arap toplumuna hitap etmesi olduğunu an­lıyoruz.

Kuran Allah'ın din gönderdiği her kavme kendi dilinde hi­tap etme adetinden dolayı Arapça'dır.

Araplar'a dinlerinin yabancı dilde bildirilmesi saçma olduğu gibi, Türkler'e de kendi dilleri dı­şında bildirimde bulunmak saçmadır.


 Türkler'e kendi dillerinde bildirim ancak Kuran'ın çevirisi ile mümkündür.

Kuran'da geçen kelimeler, kavramlar Kuran'da geçmeden önce de Araplar'ın kullandığı kelimeler, kavramlardı. Kuran Allah dedi­ğinde neyi kastettiği, domuz dediğinde domuzun ne olduğu, miras deyince mirasın ne olduğu, vasiyet deyince vasiyetin ne olduğu bi­liniyordu.

Kuran evvelden var olan kelimelerle geldi. Kuran'ı oku­yan bir kimse bu apaçık gerçeği rahatça kavrar.


 Kutsal olan Arapça veya kelimeler değil; Allah'ın bu kelimelerle, kavramlarla oluştur­duğu Kuran'dır.

Arapça'yı kutsallaştırıp, dinin anlaşılmadan yaşanmasına sebep olanların düştüğü komik durumun bir örneği şöyledir:

"Arap Bede­vi kadınları ellerinde defler, yanık sesle türküler söylüyorlardı. Tür­külerin konusu da deve etinin lezzetiydi. Bu etin kebabının, haşla­masının, kızartmasının ne kadar lezzetli olduğu yanık yanık, makam içinde anlatılıyordu.

Töreni tertipleyen Osmanlı Teşkilatı Mahsu­sa Reisi Eşref Sencer Kuşçubaşı Bey bir de gördü ki, hazır ol vazi­yetinde olan Anadolu'nun aslan yapılı Osmancık Taburu'nun erle­rinden bazılarının Arapça deve eti kasidesini dinlerken göz yaşları şıpır şıpır damlıyordu. İyi Arapça bilen Eşref Bey şaşırdı, bir ere:

-   "Oğlum ne ağlıyorsun?" diye sordu. Hazır ol vaziyetindeki Mehmetçik durumu değiştirmeden cevap verdi:

-   "Kumandanım bakınız ne güzel Kuran okuyor..."

Bu saf, pırıl pırıl yürekli Anadolu çocuğunun duyguları önünde gözleri dolan Eşref Bey dayanamıyor:

-"Oğlum o bedevi kadınları kendilerine dağıtılacak olan deve etinin lezzetini anlatan kasideyi makamla okuyorlar, sil göz yaşlarını..."(Cemal Kutay, Türkçe İbadet, sayfa 61)



C.                TÜM KAVİMLERİN DİLLERİNİN YARATICISI ALLAH'TIR


Gelin ayrı dilleri, ayrı ırkları nasıl değerlendireceğimizi Kuran'ın aydınlatıcı ayetlerine başvurup öğrenelim.

Göklerin ve yerin yaratılması ile dilleriniz ve renklerinizin başka oluşu O'nun delillerindendir. Şüphesiz bunda bilgi sahipleri için deliller vardır.
30- Rum Suresi 22

Eğer Allah dileseydi sizi bir tek ümmet yapardı, ancak bu sizleri verdikleriyle sınaması içindir. Tümünüzün dönüşü Allah'adır.
5- Maide Suresi 48

Ey insanlar! Gerçekten biz sizi bir erkekten ve bir dişiden yarattık. Birbirinizle tanışmanız için sizi halklar ve kabile­ler yaptık. Allah açısından en üstün olanınız en çok sakınanınızdır.
49- Hucurat Suresi 13

Bu ayetleri örnek gösteren Cengiz Özakıncı şunları söyler:

"Kuran'ı benimsemiş bir kişi kendi bildiği dilden başka bir dille, kendi soyundan başka bir soyla, kendi toplumundan başka bir top­lumla, kendi yazısından başka bir yazıyla karşılaştığında bunları Tanrı'nın bir ürünü olarak görecek, bir üstünlük ya da aşağılık duy­gusuna kapılmayacak, bunları tanımaya, anlamaya, öğrenmeye giri­şecektir.

Daha açığını söyleyelim: Kuran'a göre bir Müslüman Arap, Türkler'in ulus olarak varlığını, dilini, yazısını ancak bir in­celeme, araştırma, öğrenme, yararlanma konusu edinebilir. Türkler'in ulus olarak varlığını ortadan kaldırmaya, ya da eritmeye giriş­mesi durumunda Tanrı katında suçlu olacaktır. Türkçe'yi at, Arap­ça'yı kullan, ya da kendi yazını at, Arap yazısını kullan diyemez.

Öteki ulusları Araplaştırmaya yeltenemez. Eğer yeltenirse, bu giri­şimi Tanrı'nın buyruklarına aykırı olur.

Geçmişte Tanrı'nın buyruklarını çiğneyen pek çok Müslüman Arap, Müslüman Türk çık­mış, Türkler'in dilini, yazısını Araplaştırmaya girişmiş ve bunu bel­li oranda başarmışlardır.

 Bundan 900 yıl önce kimi Arap, kimi Türk kandırıcı kişiler Tanrı ile Türkler'in arasına dilden bir engel koy­dular. Türkler'in Tanrı'ya Türkçe seslenmesinin Tanrı'yı kızdıra­cağını söyleyerek, Türkler'i bu yalana inandırdılar. Türkler Tanrı'nın yalnızca Arapça seslenişlere ilgi gösterdiğine kandırıldılar. 

 Tanrı'nın yalnızca Arapça dilekleri, yakarıları işleme koyduğunu söyleyen bu tilkilere inanan Türkler ağızlarını Arapça sözcüklerle açtıklarında, kullanımdan düşürdükleri Türkçe sözcükleri peynir gibi yitiren kargalar konumuna düşmüş, dilleri bozulmuş, imgelem­leri bulanmış, anlama, anlatma yetileri devingenliğini, diriliğini, türetgenliğini tüketmiş durumdadırlar." (Cengiz Özakıncı, Dil ve Din, sayfa 120 ve 156)

Alıntıladığımız ayetlerden anlayacağımız gibi Arapça da, Türk­çe de, İngilizce de, Fransızca da, tüm diller de Allah'ın isteğiyle oluşmuştur, tümü Allah'ın delilleridir.

İnsanlar bu renkliliği yok et­meye değil, bu farklılıkların içinde kaynaşmaya, tanışmaya çalışma­lıdırlar.

Her dil bir güzelliktir. Hiçbir dilin kutsallığı yoktur. Al­lah'ın beğendiği bu çeşitliliği uydurma kutsal etiketiyle yok edenler Allah'ın kitabı Kuran ile çelişmektedirler.

 Allah, meleklere Hz. Adem'in üstünlüğünü açıklarken, Hz. Adem'e isimleri öğretmesine ve Hz. Adem'in isimlerle tanımlama­lar yapmasına dikkat çekmektedir. İsimlendirerek tanımlama, keli­melerle düşünme gibi dilin temel fonksiyonları, insanı üstün kılan özellikleridir.

 Hiç şüphesiz dilin bu tarz kullanımında, ne söyledi­ğinin bilincinde olma unsuru vardır. Aklı işletme faaliyeti kelime­lerle isimlendirmenin sonucunda yapılan bir faaliyettir. Kullanılan akıl ise insan olmanın ayırt edici özelliğidir.


Kuran'ın herkesin anladığı dilde, tercümesinden okunmasının önemini Prof. Dr. Beyza Bilgin de şu sözleriyle vurgulamaktadır:

 "Kuran'ın anlaşılması esastır ve vahiyler yoluyla tebliğ ve yol gösterme daima milletlerin konuştuğu dilde yapılmıştır.

Öyleyse, milletin fertleri, Allah'ın Kitabı'nı anlamak, ondaki haber ve öğütlerden yararlanarak terbiye olmak, davranış geliştirmek için, onu yabancı dilde değil, konuştukları dilde ve anlayarak okuyacaklardır.

Böyle bir okuyuş temin edilmedikçe, Kuran belli bir zümrenin, bir azınlığın elinde kaldıkça, ondaki ilahi amaca yönelik yöntem etkinliğinin ve anlam zenginliğinin meydana getirebileceği bütün gelişmelerden mahrum kalınacaktır.

 Kuran'ın vahyolunduğu dönemde, Arap ede­biyatı çoğunluğun ilgilendiği, zevk alarak izlediği bir alandı. Kuran, şiirle nesrin birleştiği bir üslûpla, yeni konulardan söz ediyordu.

Kuran'ı dinletmeyin. Kuran okunduğunda gürültü yapın, belki bu yolla ona galabe edebilirsiniz.
(41 Fussilet 26)

Anlamışlardı ki, Kuran dinlenir ve anlaşılırsa, onunla başa çıka­mayacaklardır.

Oysa geleneklerimizden gelen günümüzdeki okuyuş­ta, musiki ile okuyuştan etkilenmekten söz edilebilir ama o şiirli üs­lûp kullanılarak verilmiş olan haber ve öğütlerden etkilenmekten söz edilemez.

Kuran'ı inanarak, güvenerek, sevgi ile okuyan insanlar, onu okurken, onda anlatılanları, onu üslubu ile anlayarak okusalar, bilgilenseler ve etkilenseler, duyguları o yönde aksa, o yönde içerik kazansa, neler olabilir, kabiliyetli müminler onları nasıl kullanır, bir düşünülse!

 Güzel sanatların bütün dalları, şiir, roman, film, tiyatro, müzik, estetik, gazete, dergi, radyo, televizyon gibi güçlü araçlar, on­ları kullanan inançlı insanların belleklerinde yüksek fikirlerle seslense, sevgiyi, güzelliği, temizliği, merhameti, adaleti, barışı ve yardım­laşmayı ifadeye dökseler, ülkede ince bir ruh hali, bir yüksek terbiye, bir bilgi severlik, bir aydınlanma meydana gelmez mi? Meydana ge­len bu aydınlık dışa vurmaz mı?! (1. Kuran Sempozyumu, sayfa 82)



UYDURULAN DİN VE KUR'AN'DAKİ DİN E- KİTAPTAN ALINTILANMIŞTIR.

Selam...

​ T.C. / M. Kemal Adal 


16 Haziran 2017 Cuma

"FETVA" HAKKINDA...

GERÇEK KUR'AN'DADIR; SÖZLERİMİZ ANCAK KUR'AN'A UYDUĞU NİSPETLE DOĞRUDUR.



KURANDAKİ İSLAM'DA RUHBAN SINIFI VE RUHBANLIK MÜESSESESİ HAKKINDA:

 

Kurandaki İslam'da Ruhban sınıfı ve ruhbanlık müessesesi yoktur. Bu sebeple, Kur'an mesajı ışığında, diyanetin yorum ve uygulamaların, 'ilim sahibi' herhangi bir müminin yorum ve uygulamalarından farklı üstünlüğü tartışılabilir ama her ikisinin de diğer müminler üzerinde bağlayıcılığı ve sultası (otoritesi) yoktur.

Bunlar, Bilgi edinme yollarıdır. Sorumluluğu kendileri üstlense bile, kişilerin sorumluluğunu kaldıramazlar. Nereden edinilirse edinilsin, çeşitli bilgilerden hareketle seçim, tercih ve sorumluluk kişinin bizzat kendindedir.

“Fetva”,  bazı konularda irşad (doğru yolda aydınlatma) amaçlı olarak, şura (danışma) için bir anlam taşır. “Fetva” yı kim veya hangi makam verirse versin, “fetva ya uymak”, Allah katında hesaba çekilişte kişisel sorumluluğu kaldırmaz ve kişiyi kurtarmaz. Fetva sahibine de ilave sorumluluk yükler.

Kur'an'a göre: Allah'ın insana verdikleri (Akıl, idrak, duyular vs) ile ' Allah'a teslim olan herkesin / Müslümanların, Kur'an'ı (Allah'ın indirdiğini), kendinin anlaması ve tefsir etmesi (yorumlaması) gerekir.

 Bu sebeple,  “Başkaları fetva verse de, sen fetvayı kalbine sor.”

Hiçbir kişi, kurum ve kuruluşun, Allah’ın hak ve hükmüne ortak olarak, başka kişilerin “iman” larını yargılayıp, “tekfir” etmeye (Müslüman olduğu bilinen / müslüman olduğunu söyleyen bir kişiyi, inkâr özelliği taşıyan inanç, söz veya davranışından ötürü “kâfir” saymaya ve mürted / dinden çıkan ilan etmeye) hakkı ve yetkisi yoktur.

Elbette kendi irade ve ifadesi ile İslamdan ayrılma (irtidad / dinden dönme) olaylarında da, kişisel iman / inanç değişikliğini, yargılama, hüküm ve  müeyyide (yaptırım) kullanma hakkı yalnız ve ancak  Allah’ındır.

Kişilerin, Allah ve Resulüne de -ki bu ikisi uyulma / itaat bakımından iki ayrı kaynak değildir- anladığınca iman etmesi icap eder. Birileri öyle diyor veya istiyor diye değil…

Bunun beyyineleri / kesin delilleri olan ayetler, çok muhkem (açık ve sağlam) ve kesindir.

İman ve İmana uygun tutum bir davranış konusunda, Hâdi (doğru yola kılavuzlayan, imana erdirici) olan, Sünnetullah (Allah'ın yol ve yasaları) gereğince, insanın seçim ve tercihlerine bağlı olarak, sadece ve ancak Allah'tır. Allah öğretir. Allah mutlak adildir ve hiç kimseden verdiğinden fazlasını istemez. Allah'a ulaşan yollar bu sebeple kulları adedincedir.

Yüzünü Allah'a dönüp de O'na teslim olanlar (Müslümanlar), Kur'an'ı (Arapça bilmeyenler, kendi dillerinde çevirilerini) anlamak için 'oku' duklarında, elbet ki, 'âlim' bildikleri diğer ilim/ bilgi sahibi müminlerin (ruhban değil), yorumlarını / tefsirlerini / açıklamalarını /eserlerini de inceleyebilirler ve doğrusu da bunları da inceleyip değerlendirmeleridir. Öğrenmeleridir. 

Ama sonuçta Allah'ın verdikleriyle, (KENDİ AKLI İLE ALLAH'IN İNDİRİP GÖSTERDİĞİ,"VAHİY, İNSAN VE KÂİNAT KİTAPLARINDAKİ "AYET"LERİ,  ASLA VE HÂŞÂ AKLINI KENDİDE PUT YAPMADAN, “GEREĞİNCE OKUYUP –  İŞİTİP  – GÖRÜP” DEĞERLENDİRDİĞİNDE )samimi olarak kendisinin o konuda, anlayıp inandığı ve kalbinin tasdik ettiği neyse,hakkında, beşer olarak "KİM NE DERSE DESİN ve O KİME NE DERSE DESİN", onun o konuyla ilgili imanı da odur.

Kur'an'a göre bir kişi: Kalbi tasdik etmeden inandım diyorsa mümin değil, münafıktır / ikiyüzlüdür (Riyakârdır) .

Kur'an'a göre:

Bir kişinin, Kur'an'dan inceleyip değerlendirdiği, kendi anlayışına göre inandığı (kalbinin öyle onayladığı) bir ayeti, mümin veya değil her kim olursa olsun, başka biri / birileri veya herhangi bir dünyevi kurum / kuruluş / teşkilat yetkilisi, o kişinin anladığından (inandığından) başka olarak söyleyebilir.

 Bu durumda o kişi, tekrar düşünüp onlar gibi anlayıp, inanmadan (kalben onaylamadan), zaruret hali hariç, her ne sebeple olursa olsun, sadece onların söylemesi nedeniyle diliyle onların inandığı gibi inandığını ifade ederse, işte o zaman, şirke düşmüş / onları Allah'a eş (ortak) tutmuş / onları kendine 'put' yapmış olur.

Bütün bunlar zan ( kişisel kanaate dayalı algılama ve yorum) değildir. Kur'an'da beyyine (kesin kanıt / delil olan) ayetleri vardır. Arayan bulur. Bir bilen 'mümin'e sorarsa gösterilir. Kuran Mümini için bunun aksi muhaldir. (Olmaz. Olamaz. İmkânsızdır).

İnanmak veya inanmamaya karar vermek ve inandığının (kalbinin onayladığının) ne olması gerektiğine gelince: İşte bunda kişisel sorumluluk vardır.

'Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönlün hepsi bundan sorumlu tutulacaktır' 17/36.

'Onlara ayetlerimizi ufuklarda ve öz benliklerinin içinde göstereceğiz. Ta ki, onun hak olduğu kendilerine ayan beyan belli olsun. Kendisinin her şey üzerinde bir tanık oluşu, senin Rabbine yetmez mi?' 41/53.

Allah ve resulünden / (zamanımızda Kur'an ve anadile yapılmış çevirilerinden) başka birine uymak, bu kişisel sorumluluğu kaldırmaz. İşte bu, insanların dünya hayatındaki sınavının en önemli kısmıdır.

Her kişi böyle veya farklı inanır veya inanmaz. Bu doğrudur. Gerçek ise, nasıl inanırsa inansın veya inanmasın hiç kimsenin, bunun aksine olan, Kur'an'dan bir beyyine (kesin kanıt) gösteremeyecek olduğudur

İşte bunun içindir ki, İMAN Allah'la kul arasındadır ve Kur'an' da:'Hüküm yalnız Allah'ındır. Allah, hükmüne kimseyi ortak etmez' buyrulmuştur.

'Allah'a inanıp O'na sarılanları O, kendisinden bir rahmetin ve lütfun içine sokacak ve onları kendisine ulaşan dosdoğru bir yola kılavuzlayacaktır.' 4/175.

 UYARI:


''KUR'AN'IN BÜTÜNÜNÜ BİLMEDEN BİR KISMINI, BİR AYETİNİ İHMAL EDEREK DE DİĞER AYETLERİNİ DOĞRU ANLAYAMAYIZ.''

VE

''KUR'AN'A NİSPET ETTİĞİMİZ SINIRLI ANLAYIŞIMIZ VEYA KUR'AN'DAN ANLADIĞIMIZ, KUR'AN'IN MUTLAK MANASI VE HÜKMÜ OLARAK GÖSTERİLEMEZ.'' -MKA


15 Haziran 2017 Perşembe

BUNLAR KURAN'DA = DİN'DE VAR



XXXVIII.           BÖLÜM: DİNDE OLANLARIN LİSTESİ


Bundan bir önceki bölümde dine ilavelerin 200 örneğini gördük. Onlar dinde olmayanlardı.

 Peki dinde neler var? Kitabımızın bu bölümünde dinde olanlara 200 örnek vereceğiz. Kuran'da ne var­sa din odur. Din eşittir Kuran.

Biz vereceğimiz 200 örnekle Kuran'dan nelerin anlaşıldığını göstermeye çalışacağız.

Size tavsiyemiz iyi bir Kuran çevirisinden dinde neler olduğunu, Kuran okuyarak öğrenmeye çalışmanızdır. Bunu yaparken bir iki tane Kuran çeviri­sinden karşılaştırmalı olarak okursanız daha da iyi olur.

 Eğer şüphe­lendiğiniz, anlamadığınız bir bölüm olursa Kuran'ın Arapça orjinalinden baktırılması gerektiğini unutmayın. Piyasadaki Kuran çeviri­lerinin zamanla daha iyilerinin yapılacağına inanıyoruz.

 Ayrıca bu konuda, Kuran ayetlerini konularına göre ayıran kitaplardan da ya­rarlanabilirsiniz. (Bakınız: Konularına Göre Kuran Mesajı- MKA )

 İnsan yorumları, gelenekler, uydurmalar atılınca ve Kuran tek kaynak kabul edilince gerçek din ortaya çıkacaktır.

A.                BUNLAR KURAN'DA = DİN'DE VAR


1.      Allah'ın varlığı ve birliği
2.      Allah'a eşler koşmadan iman etmek
3.      Allah'ın merhameti, cömertliği ve affediciliği
4.      Allah'ı hem sevmek, hem de Allah'tan korkmak
5.      Allah'ın her şeyin yaratıcısı olduğu
6.      Allah'ın yaratılışı devam ettirmesi ve kontrol etmesi
7.      Allah'ın her şeyi görücü, bilici, işitici olduğu
8.      Allah'ın tüm eksikliklerden arınmış olduğu
9.      Allah'ın ezeli ve ebedi olduğu
10.  Allah'ın doğmadığı ve doğurulmadığı
11.  Allah'ın yüceliği ve ululuğu
12.  Övgülerin Allah için olması
13.  Allah'ın daima üstün ve galip olduğu
14.  Allah'ın rızıkları, şifaları vermesi
15.  Allah'ın vaadinin doğruluğu
16.  Allah'ın yaşatan, öldüren, dirilten olması
17.  Allah'ın şaşırmadığı, unutmadığı
18.  Allah'ın en güzel isimlerin, sıfatların sahibi olması
19.  Allah'ın iman edenleri sevmesi
20.  Allah'ın en güzel şekilde, tüm detayları anlattığı
21.  Allah'ın dini oluşturan tek otorite olması
22.  Allah'ın kitabı Kuran'ın her şeyi açıkladığı
23.  Kuran'ın din adına her şeyi kapsadığı
24.  Kuran'ı Allah'ın koruduğu
25.  Kuran'ın çelişkisiz bir kitap oluşu
26.  Kuran'ın eksiksiz oluşu
27.  Kuran'ın hatırlatma, rehber, rahmet oluşu
28.  Kuran'ın doğru yola iletmesi
29.  Kuran'ın detaylı olduğu
30.  Kuran'ı ince ince düşünmenin gerekliliği
31.  Kuran okumak
32.  Allah'ı çok anmak
33.  Sırf Allah rızası için ibadet etmek
34.  Gerçek dostun bir tek Allah olması
35.  Allah'a sığınmak, Allah'a dua etmek
36.  Peygamberler'in tümüne iman etmek
37.  Peygamberimiz'i çok sevmek
38.  Peygamberimiz'in bir tek Kuran ile hüküm verdiği
39.  Peygamberimiz'in son Peygamber oluşu
40.  Peygamberimiz'in, Allah'ın vahyetmediği bir şeyi Allah'a isnat etmeyeceği
41.  Namaz kılmak ve namazda süreklilik
42.  Kıyam, rüku, secde etmek
43.  Kıbleye dönmek
44.  Namaz kılmak için abdest almak
45.  Cinsel ilişkiye girilmişse önce yıkanıp, sonra namaz kılmak
46.  Su bulamayanın toprakla teyemmüm etmesi
47.  Namazda huşunun önemi
48.  Namazın vakitleri
49.  Cuma (toplantı) namazı
50.  Namazı gösteriş amacıyla kılmamak
51.  Namazda Allah'ı anmak
52.  Namazdan sonra Allah'ı anmak
53.  Ramazan ayında oruç tutmak
54.  Orucu yeme, içme ve cinsel ilişki yasağının oluşturması
55.  Orucun başlangıç ve bitiş zamanları
56.  Oruç tutmaya güç yetiremeyenin ne yapması gerektiği
57.  Malları Allah rızası için sarf etmek
58.  Bu sarfiyatta malları yetime, yolda kalmışa, fakire, yakınla­ra vermek
59.  Verilenleri başa kakmamak
60.  Gönülden severek vermek
61.  Hacca gitmek
62.  Hacda Allah'ı anmak
63.  Hacda kirlerden arınmak, adakları yerine getirmek
64.  Haccı ve umreyi Allah için tamamlamak
65.  Hacda cinsel ilişki, kavga, sapkınlık yasağı
66.  İhramlıyken avlanmamak (Hacda)
67.  İhramlıyken avlanma yasağını çiğneyenin ne yapması ge­rektiği (Hacda)
68.  Uygun olanı emretmek
69.  Uygun olmayandan alıkoymak
70.  Allah rızası için mücadele etmek
71.  Gereğinde mücadeleyi hem malla, hem canla yapmak
72.  Kuran'ın rehberliğinde mücadele etmek
73.  Kınayanın kınamasından korkmamak
74.  Riba yasağı
75.  Tartıda, ölçüde hile yapmamak
76.  Adaletsizlik yapmamak
77.  İsraf etmemek
78.  Cimri olmamak
79.  Adam öldürmemek, adam öldürmenin cezası
80.  Hırsızlık yapmamak, hırsızlık yapanın cezası
81.  Fitne çıkarmamak, fitne çıkarmanın cezası
82.  Zina etmemek, zina edenin cezası
83.  Hanımlara zina iftirası etmemek, bunun cezası
84.  Lezbiyenlik, homoseksüellik yasağı, bunların cezası
85.  Büyünün kınanması
86.  Şeytandan Allah'a sığınmak
87.  Şeytanı dost edinmemek
88.  Şeytanın düşmanımız olduğu
89.  Şeytanın kuruntular, vesveseler vermesi
90.  Şeytandan korkmaya gerek olmadığı
91.  Yalnızca Allah'a yönelmek
92.  Duayı için için yalvararak yapmak
93.  Allah'tan bağışlanma dilemek
94.  Allah'tan ümidi kesmemek
95.  Günahlara hemen tövbe etmek
96.  Sabırlı olmak
97.  Sabırda yarışmak
98.  Bilgimizin olmadığı bir konuda tartışmamak
99.  Körü körüne, bilmediğimiz bir şeyin ardınca gitmemek
100.                     Anlaşmalara uymak
101.                     Yemini bozmamak
102.                     Yemini bozmanın kefareti
103.                     Yemini bozgunculuk unsuru olarak kullanmamak
104.                     Yakınların aleyhine bile olsa adaletten şaşmamak
105.                     Şahsi kin yüzünden adaletten sapmamak
106.                     Hoşgörülü ve bağışlayıcı olmak
107.                     Yetimlerin mallarını kendilerine vermek
108.                     Yetimlere güzellikle davranmak
109.                     Yetimleri itip kakmamak
110.                     Dünya hayatına aldanmamak
111.                     Asıl hedefin Allah'ın rızası olması
112.                     Hayatın Allah rızası için yaşanması
113.                     Allah'a karşı aczini bilmek
114.                     Güç ve imkana değil, sadece Allah'a güvenip dayanmak
115.                     Allah'ın ayetlerine gönülden boyun eğmek
116.                     Allah istemeden hiçbir şeyin olmayacağını bilmek
117.                     Münafıkların (ikiyüzlülerin) detaylı tarifi
118.                     İnananlarla edilen alayların anlatımı
119.                     İnananlara nefret duyanların anlatımı
120.                     Fitnenin kınanması
121.                     Kibrin kınanması
122.                     Nankörlüğün kınanması
123.                     Aklını çalıştırmayanın kınanması
124.                     Aklını çalıştırmayanın pisliğe batacağı
125.                     Doğruyu çoğunlukta aramanın hata olacağı
126.                     Atalarını üzerinde bulduğuna inanmanın, gerçeği bulmada bir metot olamayacağı
127.                     Aklı kullanmadan taklitçi olmanın hata olduğu
128.                     Hamrın (sarhoşluk verici madde veya şarap) şeytan işi bir pislik olması
129.                     Tapılmak için dikilen taşların şeytan işi bir pislik olması
130.                     Fal oklarının şeytan işi birer pislik olması
131.                     Kıyamete inanmak
132.                     Kıyametin dehşetli manzarasının anlatımı
133.                     Cennet'in varlığı
134.                     Cennet'teki güzel nimetlerin tarifi
135.                     Cehennem'in varlığı
136.                     Cehennem'deki azabın tarifi
137.                     Cennet ve Cehennem'in sonsuzluğu
138.                     Cennet ve Cehennem'i göz önünde bulundurarak yaşa­mak
139.                     Allah'ın rızasının Cennet'ten de önemli olması
140.                     Bizi ilk defa Yaratan'a, yeniden yaratmanın çok kolay ol­ması
141.                     Allah'ın elçi göndermeden azap etmeyeceği
142.                     Allah'ın kendisine ortak koşulmasını bağışlamayacağı, bu­nun dışında dilediği günahı dilediğine bağışlayacağı
143.                     Cennetliklerin mutlu, Cehennemliklerin pişman olacağı
144.                     Cennet'te yorgunluk, bıkkınlık olmayacağı
145.                     Din adamı diye gözükenlerin bir kısmının insanların mal­larını haksızlıkla yediğinin anlatımı
146.                     Din adamlarının ve Peygamberlerin Rableştirilmesinin örnekleri
147.                     Hz. Musa'nın Peygamberliği ve ona Tevrat'ın verilmesi
            Hz. İsa'nın Peygamberliği ve ona İncil'in verilmesi
148.                     Hz. Davud'un Peygamberliği ve ona Zebur'un verilmesi
149.                     Kuran'da kendisinden bahsedilmeyen daha birçok Peygamber'in olduğu
150.                     Hz. Adem ve hakkında anlatım
151.                     Hz. Nuh ve hakkında anlatım
            Hz. İbrahim ve hakkında anlatım
152.                     Hz. Süleyman ve hakkında anlatım
153.                     Hz. Musa'nın Firavun'la olan mücadelesi
154.                     Hz. İsa ve annesi Meryem'in kıssaları
155.                     Hz. Yusuf'un kıssası ve rüyaları yorumlaması
156.                     Hz. Yakup'tan bahsedilmesi
157.                     Hz. İsmail ve Hz. İshak'tan bahsedilmesi
158.                     Zülkarneyn'den, Lokman'dan anlatımlar
159.                     Peygamberler'in karşılaştığı sıkıntılar
160.                     Bu sıkıntılara rağmen Peygamberler'in mücadelesi
161.                     Peygamber'in babası veya oğlu olmanın bile kimseyi kur­tarmayacağı
162.                     Peygamberler'i inkar eden kavimlerin dünyada da cezalan­dırılmaları
163.                     Anne ve babaya iyi davranmak
164.                     Allah'ın yarattıklarını incelemek, düşünmek
165.                     Allah'ın gökteki, yerdeki sanatlarını araştırmak, incelemek
166.                     Leş, kan, domuz eti ve Allah'tan başkası adına kesilenleri yememek
167.                     Allah'ın helal ettiği rızıkları haram etmemek
168.                     Günahın açığından da, gizlisinden de kaçınmak
169.                     Allah'a yönelenlerle beraber olmak
170.                     Parçalanıp ayrılmamak
171.                     Allah'ın yolunda kurşunla kaynatılmış binalar gibi olmak
172.                     Saldırgan olmamak
173.                     Saldırganlarla Allah yolunda çarpışmak
174.                     Saldırana saldırdığı şekil ve ölçülerde saldırmak
175.                     Güzel düşünüp, güzel işler yapmak
176.                     Emanetleri hak edene, becerikli kişilere vermek
177.                     Yönetimde dayanışmayı esas almak
178.                     Kendi kendini hesaba çekmek
179.                     Selama aynıyla, ya da daha güzeliyle karşılık vermek
180.                     Sapkın kişilerden gelen haberi incelemeye tabi tutmak
181.                     İman edenlerin arasındaki çekişmeleri gidermek
182.                     İman edenlerin kardeşliği
183.                     Dinde fırkalara (mezheplere) bölünmemek
184.                     Dinde baskı, zorlama olmadığı
185.                     Tanıklığı gizlememek
186.                     Gevşememek, inananların üstün olduğunu bilmek
187.                     Mal ve çocukların Allah'ı anmada engel olmaması
188.                     Gerçek hayatın ahiret hayatı olması
189.                     Balda şifa olduğu
190.                     Matematiğe dikkat çekilmesi
191.                     Zamanın izafiliğinin anlatımı
192.                     Uzayın genişlediğinin anlatımı
193.                     Güneşin, dünyanın, ayın hareket ettiği
194.                     İki ayrı suyun birleşmesine rağmen suların karışmaması
195.                     Rüzgarların aşılayıcı özelliğinin anlatımı
196.                     Fay hatlarına dikkat çekilmesi
197.                     Göğün korunmuş bir tavan gibi olması
198.                     Her şeyin bir ölçüsünün olduğu
199.                     (199            Hz. İsa'nın Peygamberliği ve ona İncil'in verilmesi)
200.                     (200            Hz. İbrahim ve hakkında anlatım)


UYDURULAN DİN VE KUR'AN'DAKİ DİN E- KİTAPTAN ALINTILANMIŞTIR.

Selam...

​ T.C. / M. Kemal Adal