İŞTE ATATÜRK

İŞTE ATATÜRK
Allah Kuran’da: “Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönlün hepsi bundan sorumlu tutulacaktır.” (17/İSRA/36) buyurmuştur. Atatürk de: “Türk Kuran'ın arkasında koşuyor; fakat onun ne dediğini anlamıyor, içinde neler var bilmiyor ve bilmeden tapınıyor. Benim maksadım; arkasında koştuğu kitapta neler olduğunu Türk anlasın” (Osman Ergin, Türk Maarif Tarihi 1-5, 1977 /A. Gürtaş, s. 41) demektedir.- "İŞTE ATATÜRK" PORTALINA GİRMEK İSTEDİĞİNİZDE YUKARIDAKİ RESMİ TIKLAYINIZ.

10 Mayıs 2017 Çarşamba

"KUR'AN'DAKİ İSLAM" ve "ÇIPLAK UYARI" - YAŞAR NURİ ÖZTÜRK

YAŞAR NURİ ÖZTÜRK
(Allah Rahmet eylesin, ruhu şad olsun İnşallah.)

UYDURULAN DİN, KUR'AN'DAKİ DİN. XIV. BÖLÜM: MEZHEPLER' DEN ALINTIDIR.



D.               MEZHEPLERDEN KURAN'IN İSLAMI İLE KURTULURUZ.



Mezhep taklitçiliğinin dine verdiği zararları Yaşar Nuri Öztürk "Kuran'daki İslam" kitabında şu şekilde açıklamaktadır:

"Allah adına yalan uydurmanın bir yolu da mezhepleri din haline getirmek olmuştur.

 Mezhepler birer din, mezhep imamları tenkit üstü birer Peygamber haline getirilince İslam adıyla ortaya konan karışımın kaçta kaçının Allah'a, kaçta kaçının şuna buna ait olduğunu belirle­mek, halk kitleleri için imkan dışına çıkar ve bu durum din adı al­tında bir kaosu insanlığın başına musallat eder.

 Aradan yüzlerce yıl geçmesine, insanlık boyut değiştirmiş olmasına rağmen hiç kimse bu eskimiş ve bir kısmı komedi haline gelmiş yorumlara dokunamaz. işte zulüm ve Allah'a iftira budur.

 Bu zulüm yüzündendir ki gerçek İslam bilginleri, samimi din görevlileri Allah'ın saf ve berrak Kuran dinini yüzyılımızın insanına olduğu gibi anlatmaya kalktık­larında sadece zorluklarla değil engeller, iftiralar ve suçlamalarla karşılaşabilmektedirler.

 Çare Kuran'a gidişimizi engelleyen bütün putları, patentlerine bakmadan devirmek ve hükmü yalnız ve yalnız Allah'a bırakmaktır.

 Buna karşı çıkanlar, görünüşte dini kabul ettik­lerini söyleseler de inkârcıdırlar. Çünkü ak ve berrak din yalnız Al­lah'ın tekelindedir (39-Zümer Suresi-3). Ve bu tekelden rahatsız olup Allah'ın hüküm yetkisine şu veya bu şekilde karışanlar, Allah'a karşı gelmiş olurlar."


E.                 ÇIPLAK UYARI



Kitaplarında mezheplerin oluşturduğu İslam’ın, Kuran'ın dini­nin önünde oluşturduğu engeli gören Yaşar Nuri Öztürk "Çıplak Uyarı" kitabında devşirme dinin kaosu başlığıyla somut örnekler vererek mezheplerin oluşturduğu felaketi şöyle anlatır:

 "Sıkıntı, Al­lah'ın dini ile Allah'a fatura edilen devşirme dinin karıştırılmasın­dan kaynaklanıyor.

 Allah'ın dini bizzat Allah tarafından İslam diye adlandırılan ve apaçık, kuşkusuz, detaylı bir kitapla insanlığa öğre­tilen dindir. Kaynağı Kuran, tebliğcisi Hz. Muhammed'dir bu di­nin. Kuran'daki İslam’dır bu.

Devşirme dine gelince onun kaynağı tek olmadığı gibi kitabı ve tebliğcisi de tek değildir. O, Kuran'daki İslam’ın tevhidine karşı bir şirket dinidir. Kitabı birkaç tane, önde­ri birkaç tane, hatta ümmeti birkaç tanedir. Bir tür anonim şirket gibidir.

Bunun içindir ki devşirme dinde birlik ve ahenk yerine tef­rika ve kaos vardır.

Devşirme dinin tüm rahatsızlığı, ondaki hüküm kaynağının tek olmayışıdır.

Devşirme dinde tam bir otorite boşlu­ğu vardır. Ona göre, buna göre, falancanın kavlince, filancanın ri­vayeti mucibince, üstadın beyanına göre, hazretimizin fermanı ge­reğince v.s. devşirme dini bir yamalı bohça haline getirmiştir.

Al­lah'ın dinindeki: Hüküm Allah'ındır. Allah'ın indirdiği ile hükmetmeyenler zalimlerin ta kendileridir. (5-Maide Suresi-44,45, 47,50) ilkesi saf dışı edildiği için bu şirket dinin ortaya koyduğu tab­loda hakim özellik didişme ve bozgundur.

Bu bozgunda hüküm yet­kisinin mezhepler, hizipler, gruplar, partiler, tarikatlar ve daha bil­mem neler tufanında kime veya kimlere ciro edildiği belli değildir. Bunun içindir ki bu tufanda aynı din kimliğini taşıyanların aynı ni­yetle icra ettikleri aynı fiil, şirketin bir elemanına göre sevap olur­ken, bir başka elemanına göre büyük günah olabilmektedir.

 İki va­tandaşımız, bir gazetede din adına verilmiş bazı fetvaların kupürle­rini de ekledikleri mektuplarında, bu fetvaları değerlendirdikten sonra soruyorlar.

Bu nasıl şey? Allah'ın dinine fatura edilen bu fet­vaların bazılarını Allah'ın dinini tenzih ederek dikkatlerinize sun­mak istiyorum:

Namazda Ettehiyyat okunurken Şafiler'in şehadet parmağını kaldırması sünnet, Hanefilerin kaldırması ise bazılarına göre mekruh, bazılarına göre harammış. Bu bakımdan, Hanefiler'in Ettehiyyat okunurken parmak kaldırmamaları gerekirmiş.

 İfadeye konulusu bile bir kaos sergileyen bu fetvanın vermek istediği aca­yiplik şudur:

Aynı dinin iki mensubu aynı kitabın buyruğu olan bir ibadeti icra ederken aynı duayı okuyorlar ve o duanın aynı yerinde şehadet parmaklarını kaldırıyorlar. Gel gör ki, bunu yapmakla biri sevap kazanıyor, biri haram işliyor, yani büyük günaha giriyor. Ve bunun adı İslamiyet oluyor, öyle mi?

 Şu fetvayı da bir okuyucunun sorusuna verdikleri cevaptan izleyelim:

Dişlerinde dolgu veya kap­lama olan kişiler eğer Hanefi mezhebinde iseler onların gusül (boy) abdestleri geçersizdir. Başka mezhepten iseler problem yok.

Bu fet­vanın önümüze koyduğu gerçek şu:

Allah'ın kitabı Kuran'a bağlı ol­duğunu istediği kadar söylese de, eğer bir insan yakasını Hanefi keyfine kaptırmışsa, dişlerini doldurtamaz, kaplatamaz. Aksi halde ömür boyu cenabet gezmiş olur. (Kıldığı namazlar da geçersiz olur)

Yok eğer her nasılsa Şafii kampına kapılanmışsa sorun yok dişlerini doldurtabilir, kaplatabilir.

 Şimdi sormak lazım:

Dinin temel ama­cından biri nefsi yani insanın varlığını, sağlığını korumaktır. İnsa­nın kendisini tehlikeye atmaması ise Kuran'ın emirlerinden biridir.

Şimdi Müslüman, bu temel emirlere uyarak sağlığını korumak için dişlerini doldurtma, kaplatma yoluna mı gitsin, yoksa mezhep hatı­rı için Kuran'a ters düşmek veya ömür boyu cenabet gezmek şıkla­rından birini mi seçsin?

Hayır efendim, Şafii olup kurtulsun diyor­sanız, o zaman Hanefilik sıkıntısıyla cebelleşmek niye?


Peki bütün bu hengameye dalmak yerine tek ve dosdoğru yolu çizen Kuran'a bağlı kalsak ne kaybederiz?

Bizzat Kuran'ın sorduğu gibi: Allah, ku­luna kafi gelmiyor mu?

Diyeceksiniz ki Kuran'da diş doldurtmakla ilgili hiçbir bahis yoktur. Peki öyle ise, size ne oluyor da Allah'ın di­nin kaynağı yaptığı kitaba koymadığı bir şeyi din bünyesi içine çe­kip ikinci bir ilah gibi insanın karşısına buyruklar, tartışmalar çıka­rıyorsunuz?

Allah bazı şeyleri eksik mi bıraktı da siz düzeltiyorsu­nuz?"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder