C.
KİTAP
YÜKLÜ EŞEKLER
Kendilerine
Tevrat yükletilip de sonra onu taşımayanların durumu, kutsal kitap parçaları
taşıyan eşeğin durumu gibidir.
62- Cuma Suresi
5
Görüldüğü gibi geçmişte
Allah'ın kitabını bilip de onun gereklerini yerine getirmemiş olanlar kitap
yüklü eşeklere benzetilmektedirler.
Bizim kitabımız Kuran'ın gereklerinin
yerine getirilmemesinin sebebinin ise Allah'ın kitabının yanına yüzlerce
kitabın; hadis kitabı, mezhep kitabı diye konup Allah'ın kitabının yüzlerce kitaptan
biri haline getirilmesi olduğunu gördük.
Bunun sonucu olarak da lafta Allah'ın
kitabını savunanlar, uygulamada mezheplerin ilmihallerini rehber edinip,
yüklenmiş oldukları kitabı taşımamakta, onun yerine yüzlerce cilt fıkıh ve
hadis kitabını taşımaktadırlar.
İşte en önemli noktalardan biri; bu
kitlenin asla ve asla İslam'ı ve biricik kaynağı Kuran'ı temsil
edemeyeceklerini anlamak ve anlatmaktır.
Mevkisi ister halife, ister Diyanet
İşleri Başkanı, ister şeyh olsun, ister yatırı en görkemli yatır olsun, ister
türbesi en büyük türbe olsun, ister adına her yıl binlerce adak adansın,
türbesine bezler bağlansın; bu kişiler Kuran'ın değil, mezheplerin temsilcileridir.
Allah'ın
bizden istediği ölü tavukları diriltmemiz, kendisini rüyada görmemiz değildir.
Allah'ın mesajı Kuran'ı, yalnız Kuran'ı rehber edinmemizdir. Bunu yapmayan
Kuran'ın birçok ayetiyle çelişmiş olur.
Oysa "gerçek dindarların" Kuran'la
çelişmemesi beklenir.
Hıristiyanlar'da bizim evliyaların karşılığı
olan Saint'lerin hakkında çok büyük mucizeler anlatılır. Mezarları ziyaret
edilir. Bu kişilerin büyük fedakarlıkları, sürekli ibadet ettikleri hayatlarını
anlatan kitaplarda yer alır.
Peki bu Saintler, Hz. İsa'yı oğul tanrı
olarak kabul ediyorlarsa bu Saintler'in anlatılan olağanüstü mucizeleri onların
"gerçek dindar" olduğunu gösterir mi?
Tabi ki hayır.
Demek ki gerçek dindarlığın göstergesi; Hıristiyanlarda da aynen gözlemlenen bu mucize
hikayeleri, evliyalık ve saintlik menkıbeleri değil, Allah'ın gerçek dinini
kavrayıp, uygulamaktır.
Bu yüzden evliya yolu diye yutturulan
mezhepler ve bu yüzlerce hikayenin ambalajladığı "gerçek dindar"
portresi hiç kimseyi kandırmasın. Bu mantık doğru olsaydı Hz. İsa'nın ilahlık
iddiaları da doğru çıkardı!
Ne garip tablodur ki
Kuran'ı satanlar Kuran'a sahip çıkıyor, büyücülerin, muska yazanların, hoca
efendi diye etekleri öpülüyor, dini maddi ve manevi menfaatlerinde tatmin aracı
görenler, bir de utanmadan kendileri gibi olmayıp kendilerince kötü örnek
olanları kafirlikle suçlayıp, aforoz ediyorlar.
Bu tiplerden siyasete
bulaşmış, siyasi parti lideri olmuş, milletvekili olmuş, İslâm'a hizmet diye
ortaya çıkmış,
Tevbe Suresi'nden
alıntıladığımız ayetteki gibi saf insanların
paralarıyla semirmiş olanlar da vardır.
Cahil, geleneklerle dini karıştıran
kişiler, bunların makamlarına, milletvekili, müftü sıfatlarına veya kimisinin
uzun sarığına ve sakalına kanarak dinin kendisi olan Kuran'a koşacağına,
bunlara koşmaktadırlar.
Kuran
insanın güdülen sürüler değil, aklını işleten insanlar olmasını ister ve
Peygamber'e bile "bizi güt" demelerini yasaklar (2-Bakara
Suresi 104).
Oysa Kuran'dan uzaklaştırılan halk
menfaatler doğrultusunda güdülmek istenmiş ve Peygamber'den başka hiç kimseye
onay vermeyen dinimizde, uydurma kutsallar, uydurma mezheplerle bu işe soyunmuşlardır.
Halk bu yalan çarkını fark etmesin diye
Kuran'ın tercümesine de karşı çıkılmıştır, yanına yüzlerce cilt uydurma kaynaklar
da konulmuştur.
Halkın geneli bu kesimi, yaptığı şamata
ve göz boyama yüzünden, din ile özdeşleştirmiş ve bunları "gerçek
dindar" sanmıştır.
Geniş bir kesim ise "Gerçek din bu
ise din yaşanamaz" düşüncesi ile kendilerini eksik, yetersiz görüp,
tamamen dinden uzaklaşmışlardır.
Bu kesim mezheplerin uydurmaları
nedeniyle dinden uzaklaşınca, suçluluk psikolojisi ile Kuran'ın dininin
gereklerini de yerine getiremez olmuşlardır.
Bu yüzden bu kesimin
gerçek dini öğrenmesi, dinin yaşanabilir olduğunu anlamaları; kendilerine güvenlerini
kazanıp, dini yaşamaya niyetlenmeleri açısından hayati öneme sahiptir.
Gerçek dindarlar dine sahip çıkmalıdır
ki uydurma dinlerini "din", uydurukçu kutsallarını "gerçek
dindar" sananların uydurmalarından artık kurtulalım.
Her konuda olduğu gibi
gerçek dindarın kim olduğunu anlamada da hüküm yalnız Kuran'a göre verilirse
sorun çözülecektir.
Şüphesiz
Allah'ın sana gösterdiği gibi insanlar arasında hükmetmen için kitabı gerçek
olarak indirdik.
4- Nisa Suresi 105
Hayırlı sabahlar Kemal Adal Bey.
YanıtlaSilPaylaşımınız için çok teşekkürler. Allah razı olsun. Müslümanlar Kuran'daki gerçekler dönmedikçe belalardan kurtulamazlar. Allah ıslah etsin.
Yusuf YAMAN