İŞTE ATATÜRK

İŞTE ATATÜRK
Allah Kuran’da: “Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönlün hepsi bundan sorumlu tutulacaktır.” (17/İSRA/36) buyurmuştur. Atatürk de: “Türk Kuran'ın arkasında koşuyor; fakat onun ne dediğini anlamıyor, içinde neler var bilmiyor ve bilmeden tapınıyor. Benim maksadım; arkasında koştuğu kitapta neler olduğunu Türk anlasın” (Osman Ergin, Türk Maarif Tarihi 1-5, 1977 /A. Gürtaş, s. 41) demektedir.- "İŞTE ATATÜRK" PORTALINA GİRMEK İSTEDİĞİNİZDE YUKARIDAKİ RESMİ TIKLAYINIZ.

29 Kasım 2016 Salı

JOHN F. KENNEDY VE SADIK K. TURAL

KONUK YAZAR


M. ARİF DEMİRER


CEHALET BU ÜLKENİN GÜVENLİĞİNİ ENGELLEYEBİLİR”
ANAYURT Gazetesi                       Mehmet Arif Demirer                             29 Kasım 2016

John F. Kennedy’nin danışmanı Ted Sorensen, 783 sayfa uzunluğundaki Kennedy başlıklı kitabının sonunda, Başkan’ın 22 Kasım 1963 günü Dallas’ta yapmayı planladığı konuşmanın konusunu açıklamış: Ignorance can handicap this country’s security (“Cehalet bu ülkenin güvenliğini engelleyebilir”)

Son günlerde 1962 Küba Krizi hakkında çok sayıda kitap ve yazı okudum. Bu nedenle Sorensen’in kitabına da sık sık baktım. 1963 yılında dünyanın en gelişmiş, eğitim sistemi en ileri, olduğu var sayılan bir ülkenin Başkanının Dallas gibi bir şehirde yapacağı konuşmanın konusu olarak cehalet ile ülkenin güvenliği arasında bir ilişki kurmuş olması ilgimi çekti.

Olayın ilginç bir öyküsü var. 22 Kasım Cuma sabahı bir Dallas Gazetesinde (Dallas News) tam sayfa bir Kennedy karşıtı ilan varmış. İlanda Kennedy komünistlere fazla hoşgörülü olmakla suçlanıyormuş. İşte Kennedy bu nedenle yapacağı konuşmanın konusu olarak Cehalet ile Ulusal güvenliği ilişkilendiren başlığı seçmiş,

Ömrü yetmedi ve o konuşmayı yapamadı. “O gün acaba nasıl bağlayacaktı, Cehalet ile Güvenlik kavramlarını?” diye düşünürken arkadaşım, Prof. Dr. Sadık Tural’ın bu konudaki önemli yazısını anımsadım: “Tedavisi gereken en tehlikeli hastalık: Cehalet”  

“İnsanın bütün varlıklardan üstün olma konumu akıl sahipliğinin sonucudur.” tespiti ile başlıyor yazı. Cehaleti şöyle tanımlıyor, Sadık Hoca: “Cehalet kelimesinin ilk ve yaygın anlam karşılığı bilgisizlik. Cehalet kavramının en çirkin yanı ise, bilmemek değil, bilmediğini kabul etmemektir."  Buraya bir ekleme yapmak istiyorum, günümüz Türkiye’sinden: Kasıtlı yanlış bilgilendirme.

Cehalet ve dezenformasyon üst üste gelince eski KGB’li Sovyetler Birliği’nden beter bir durum çıkıyor ortaya. İşte 2016 yılının sonunda 80 milyonluk Türkiye’nin durumu.   

Prof. Tural, cehalet kavramını açıklamaya şöyle devam etmiş:

Cehalet; öfke, kin ve nifakı çoğaltarak basireti ve merhameti işletilemez kılar… Cehaletin yeni bir görünümü ise, diplomalı türüdür. Cehalet, eğitim ve öğretim görmüşlük değil, bilgi edinirken, doğru olmayan bazı bilgileri iman ölçüsünde benimseyip, bu benimsemelerine karşı çıkanlara, öfke ve kin duymaktır. Bu tür cahillerin; ilköğretim, lise veya bir alanda alınmış lisans diploması da bulunabilir; zihinleri ise derinliksiz ve kirli bilgilerle doludur…
“Cehaletin anlaşılmaz ve işlemez kıldığı asayiş ve emniyet; cehaletin gölgelendirdiği, hattâ kararttığı hak ve adalet; cehaletin sömürüye, sömürünün de, semiriye imkân verdiği için, yıkılmasını hızlandırdığı devlet…”

Sanırım ABD Başkanı Kennedy, 22 Kasım 1963 Cuma günü Dallas’ta benzer şeyler söyleyecekti, ya da bu satırları görse altına imzasını atardı.

Sadık Hoca ise yazısını; birkaç hafta sonra, 2016 yılının son günlerinde, çıkacak yeni kitabımın kahramanına, bu ülkenin kurucusu ATATÜRK’e, bağlayarak bitirmiş:

Mustafa Kemal ATATÜRK, böyle bir toplum yapısında, bir zihniyet dönüşümü için gerekenleri yaparak, cehaleti yok etmeye çalıştı. O’nun düşmanlarının neredeyse hepsi, dün de,  bugün de cehalete yaslanan ve onu besleyen inanç sömürgenleridir…

Yeni kitabımda Gazi Mustafa Kemal’in başlayıp da sonlandıramadığı Türk İslam Din Devrimini anlatmaya çalışıyorum. O’nun 30’lu yılların başlarında bir aşamaya getirdiği hem de, devrin büyük İslam bilgini tarafından hazırlanan Türkçe meal ve Türkçe Kuran gayretlerinin nihai hedefi; Osmanlı’nın son ve Cumhuriyet’in ilk yıllarında ülkemizde yaygın olan inanç ve ibadet alanındaki cehaleti yenmek ve yok etmek suretiyle Türk Milletini bir daha kurtarmaktı.  Kitabımda, Mustafa Kemal’in din konusundaki cehaletle mücadelesine karşı çıkanları da, belgelerle anlattımSaid Nursi, Necip Fazıl ve Fethullah Gülen.

EK Bilgi. Yeni kitabımın adı: ATATÜRK – Din ve Said Nursi – Fethullah Gülen
Kitabın 52 sayfalık bir Özel Necip Fazıl dosyası var. Bu dosyadan bir satır:

“Dininin, dilinin, beyninin, ilminin, ırzının, evinin, kininin, öcünün davacısı bir gençlik...”

http://www.anayurtgazetesi.com/yazar/Cehalet-bu-ulkenin-guvenligini-engelleyebilir/28936


Selam...

​ T.C. / M. Kemal Adal 

ALLAH'I VE İSMİNİ İSTİSMAR ETMEK


İNSANIN ALLAH'A KARŞI AHLAKİ SORUMLULUKLARI


2.  KÖTÜ VE YERİLEN TUTUM VE DAVRANIŞLAR (ALLAH'A KARŞI BATIL AMELLER) - 4


AYRICA BAKINIZ: III. B. 2. b. İNANMAYANLAR (KÂFİRLER) VE ÖZELLİKLERİ


d) Allah'ı ve İsmini İstismar Etmek


(1) Kavram olarak, Ahlak, İnsanın Allah'a Karşı Ahlaki Sorumlulukları, Kötü ve Yerilen Tutum ve Davranışlar, Allah'ı ve İsmini İstismar Etmek

İyilik etmenize, takvaya sarılmanıza, insanlar arasında barışı kurmanıza engel yapmak üzere Allah'ı yeminlerinize siper haline getirmeyin. Allah, her şeyi duyar, her şeyi bilir. 2. sure (BAKARA) 224. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11) 

Yeminlerini bir kalkan edinip Allah'ın yolundan alıkoydularOnların yapmakta oldukları ne kötüdür63. sure (MÜNÂFİKÛN) 2. ayet (Resmi: 63/İniş:103/Alfabetik:72) 

 Yeminlerini kalkan edinip Allah'ın yolundan alıkoydular. Küçük düşürücü bir azap var onlar için58. sure (MÜCÂDİLE) 16. ayet (Resmi: 58/İniş:104/Alfabetik:66)

 İslam'a / Allah'a teslim olmaya çağrılıp durduğu halde, yalanlar düzerek Allah'a iftira edenden daha zalim kim vardır? Allah, zulme bulaşmış kişiler topluluğunu doğruya ve güzele iletmez. 61. sure (SAFF) 7. ayet (Resmi: 61/İniş:108/Alfabetik:89)

Yalan düzüp Allah'a iftira eden, yahut kendisine geldiği zaman hakkı yalanlayan kişiden daha zalim kim vardır? Cehennemde değil midir kâfirlerin barınağı? 29. sure (ANKEBÛT) 68. ayet (Resmi: 29/İniş:85/Alfabetik:8)

(2) O yaman aldatıcı, sakın sizi Allah ile aldatmasın!
Ey insanlar! Rabbinizden korkun! Herhangi bir şeyde babanın, evladı; evladın da babası yerine karşılık ödemeyeceği günden ürperin! Allah'ın vaadi haktır; dünya hayatı sizi sakın aldatmasın. O yaman aldatıcı, sakın sizi Allah ile aldatmasın! 31. sure (LOKMAN) 33. ayet (Resmi: 31/İniş:57/Alfabetik:59) 

Yalan düzerek Allah'a iftira etmek için, dillerinizin uydurma nitelendirmeleriyle "Şu helaldir, şu da haramdır!" demeyin. Yalan düzerek Allah'a iftira edenler kurtulamazlar. 16. sure (NAHL) 116. ayet (Resmi: 16/İniş:70/Alfabetik:75)

3) Kasıtlı / bilerek ve isteyerek yalan yere yemin, Allah'a iftiradır / küfürdür

Allah sizi, dil sürçmesi sonucu lağv olarak yaptığınız yeminlerinizden sorumlu tutmaz; ama O sizi kalplerinizin kazandığından hesaba çeker. Allah Gafûr'dur, çok affeder; Halîm'dir, çok yumuşak davranır. 2. sure (BAKARA) 225. ayet (Resmi: 2/İniş:92/ Alfabetik:11) 

Allah sizi yeminlerinizdeki boş lakırdıdan ötürü hesaba çekmez, ama bilinçli olarak gerçekleştirdiğiniz yeminlerden sizi sorumlu tutar. Böyle bir yeminin keffâreti, ailenize yedirmekte olduğunuzun orta derecesinden on yoksulu doyurmak, yahut onları giydirmek, yahut da özgürlüğünden yoksun kalmış bir benliği özgürlüğüne kavuşturmaktır. Bunlara imkân bulamayan üç gün oruç tutar. Yemin ettiğinizde yeminlerinizin keffâreti işte budur. Yeminlerinizi koruyun. Allah size ayetlerini böyle açıklar ki şükredebilesiniz. 5. sure (MÂİDE) 89. ayet (Resmi: 5/İniş:110/ Alfabetik:60) 

Allah ne bahîre yapmıştır ne sâibe ne vasîle ne de hâm. Ne var ki küfre sapanlar yalan uydurarak Allah'a iftira ediyorlar ve çokları da akıl erdiremiyorlar. 5. sure (MÂİDE) 103. ayet (Resmi: 5/İniş:110/ Alfabetik:60) 

İşte bu yol, tanıklığı gereğince yerine getirmelerine, yemin etmelerinden sonra yeminlerinin reddedileceğinden korkmalarına en yarayışlı olandır. Allah'tan korkun ve söylenene kulak verin. Allah, sapıklar topluluğunu doğruya ve güzele kılavuzlamaz. 5. sure (MÂİDE) 108. ayet (Resmi: 5/İniş:110/ Alfabetik:60) 

Eğer verdikleri ahitten sonra yeminlerini bozar, dininize saldırırlarsa, o zaman küfrün elebaşlarını öldürün. Çünkü onların yeminleri yoktur. Böyle yaparsanız hal ve gidişlerine son verebilirler. 9. sure (TEVBE) 12. ayet (Resmi: 9/İniş:113/Alfabetik:104) 

Antlaşma yaptığınızda, Allah'a verdiğiniz söze vefa gösterin. Bağlayıp pekiştirdikten sonra yeminlerinizi bozmayın. Çünkü, kendinize Allah'ı kefil yapmış durumdasınız. Allah, yaptıklarınızı biliyor. Yeminleri bozmada, ipliğini kuvvetle büktükten sonra bozup parçalayan karı gibi olmayın. Bir topluluk ötekinden daha zengin ve kalabalık çıktığı için yeminlerinizi aranızda bir hile aracı yapıyorsunuz. Allah sizi bununla imtihan ediyor; ihtilafa düştüğünüz şeyleri kıyamet günü size açık bir biçimde elbette gösterecektir. Allah dileseydi, elbette ki sizi bir tek ümmet yapardı. Ama O, dilediğini saptırıyor, dilediğini de iyiye ve güzele kılavuzluyor. Yapıp ettiklerinizden mutlaka sorgu-suale çekileceksiniz. Yeminlerinizi aranızda hile ve aldatma aracı yapmayın; aksi halde, ayak sağlam bastıktan sonra kayar ve Allah yolundan alıkoyduğunuz için acıyı tadarsınız. Üstelik büyük bir azaba da uğrarsınız. Allah'a verdiğiniz sözü basit bir ücret karşılığı satmayın. Eğer bilirseniz, Allah katında olan, sizin için daha hayırlıdır. 16. sure (NAHL) 91-95. ayet (Resmi: 16/İniş:70/Alfabetik:75) 

Kendi eşlerine bir zina isnat edip de kendilerinden başka tanıkları olmayanların her birinin tanıklığı, kendisinin kesinlikle doğru sözlülerden olduğu hususunda Allah'a yeminden ibaret dört kez tanıklık ikrarıdır. Beşincide, eğer yalancılardansa, Allah'ın laneti üzerine olsun diye söz söyler. İtham edilen eşin, itham eden kocanın kesinlikle yalancılardan olduğuna ilişkin, Allah adına dört kez yemin şeklindeki tanıklığı, ondan cezayı düşürür. Bu durumda kadının beşinci sözü, suçlayan erkek doğru söyleyenlerdense, "Allah'ın gazabının kendisi üzerine olması"nı söylemekten ibarettir24. sure (NÛR) 6-9. ayet (Resmi: 24/İniş:102/Alfabetik:84)
 Ve eğer bilirseniz, gerçekten büyük bir yemindir bu. 56. sure (VÂKIA) 76. ayet (Resmi: 56/İniş:46/Alfabetik: 107)

Yeminlerini bir kalkan edinip Allah'ın yolundan alıkoydularOnların yapmakta oldukları ne kötüdür63. sure (MÜNÂFİKÛN) 2. ayet (Resmi: 63/İniş:103/Alfabetik:72) 

 Yeminlerini kalkan edinip Allah'ın yolundan alıkoydular. Küçük düşürücü bir azap var onlar için58. sure (MÜCÂDİLE) 16. ayet (Resmi: 58/İniş:104/Alfabetik:66)

Allah size, yeminlerinizi çözmeyi farz kılmıştır. Ve Allah, sizin Mevlâ'nızdır. Alîm'dir O, her şeyi bilir; Hakîm'dir O, hikmetleri sonsuzdur. 66. sure (TAHRÎM) 2. ayet (Resmi: 66/İniş:106/Alfabetik:97) 

Nasıl, bunlarda akıl sahibi için bir yemin var mı89. sure (FECR) 5. ayet (Resmi: 89/İniş:10/ Alfabetik:25)

RESUL KUR'AN'IN KUR'AN MESAJLARI - M. Kemal Adal

Selam...

​ T.C. / M. Kemal Adal 


28 Kasım 2016 Pazartesi

ALLAH'TAN ÜMİT KESMEK


İNSANIN ALLAH'A KARŞI AHLAKİ SORUMLULUKLARI


2.  KÖTÜ VE YERİLEN TUTUM VE DAVRANIŞLAR (ALLAH'A KARŞI BATIL AMELLER) – 3


AYRICA BAKINIZ: III. B. 2. b. İNANMAYANLAR (KÂFİRLER) VE ÖZELLİKLERİ


c) Allah'tan Ümit Kesmek


(1) Kavram olarak, Ahlak, İnsanın Allah'a Karşı Ahlaki Sorumlulukları, Kötü ve Yerilen Tutum ve Davranışlar, Allah'tan Ümit Kesmek

 Dediler: "Hakk'a dayanarak müjdeledik sana, sakın ümitsizliğe düşenlerden olma." Dedi: "Sapıtmışlardan başka kim ümit keser Rabbin rahmetinden!" 15. sure (HİCR) 55-56. ayet (Resmi: 15/İniş:54/Alfabetik:36)

De ki: "Ey öz benlikleri aleyhine sınırı aşan / aşırı giden kullarım! Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin! Allah, günahları tümden affeder. Çünkü O, mutlak Gafur, mutlak Rahim'dir." 39. sure (ZÜMER) 53. ayet (Resmi: 39/İniş:59/Alfabetik:114) 

İnsan, hayır istemekten / hayır için dua etmekten bıkıp usanmaz. Kendisine bir şey dokunmaya görsün; hemen ümidini keser, yıkılır. 41. sure (FUSSİLET) 49. ayet (Resmi: 41/İniş:61/Alfabetik:30)

İnsanlara bir rahmet tattırdığımızda, onunla ferahlar, şımarırlar. Kendi ellerinin hazırladıkları yüzünden kendilerine bir kötülük gelip çatsa, hemencecik ümitsizliğe düşerler. 30. sure (RÛM) 36. ayet (Resmi: 30/İniş:84/Alfabetik:87)

Allah'ın ayetlerini ve Allah'a varmayı inkâr edenler, işte onlar, rahmetimden ümidi kesmişlerdir. Ve bunlar için acıklı bir azap öngörülmüştür. 29. sure (ANKEBÛT) 23. ayet (Resmi: 29/İniş:85/Alfabetik:8) 

Kim Allah'ın dünyada ve âhirette kendisine yardım etmeyeceğini sanıyorsa; bir sebeple göğe uzansın, sonra öteki ilişkilerini kessin de bakıversin: Oyunu, öfkelendirdiği şeyleri gerçekten giderecek mi? 22. sure (HAC) 15. ayet (Resmi: 22/İniş:88/ Alfabetik:32)

Bu Kur'an, Allah'ın berisinden birilerince yalan isnatlarla oluşturulmuş değildir. O, kendinden öncekinin tasdiki ve Kitap'ın ayrıntılı kılınmasıdır. Kuşku ve çelişme yoktur onda. Âlemlerin Rabbi'ndendir o. 10. sure (YÛNUS) 37. ayet (Resmi: 10/İniş:51/ Alfabetik:109)

Ey inananlar! Mallarınızı aranızda bâtıl bir yolla/ tutarsız bahanelerle yemeyin. Kendi hoşnutluğunuzla gerçekleşmiş bir ticaret olursa başka. Kendi canlarınıza kıymayın / intihar etmeyin. Hiç kuşkusuz, Allah, size karşı çok merhametlidir. Kim düşmanlık ve zulümle intihar günahını işlerse onu ateşe sokacağız. Bu, Allah için çok da kolaydır. 4. sure (NİSA) 29-30. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)

(2) İntihar Etmek

Ey inananlar! Mallarınızı aranızda bâtıl bir yolla / tutarsız bahanelerle yemeyin. Kendi hoşnutluğunuzla gerçekleşmiş bir ticaret olursa başka. Kendi canlarınıza kıymayın / intihar etmeyin. Hiç kuşkusuz, Allah, size karşı çok merhametlidir. Kim düşmanlık ve zulümle intihar günahını işlerse onu ateşe sokacağız. Bu, Allah için çok da kolaydır. 4. sure (NİSA) 29-30. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)

(3) Ümit

(a) Ümit, Allah'adır

"Rabbimizin bizi barışseverler arasına koymasını umup dururken, Allah'a ve Hak'tan bize gelene neden inanmayacakmışız?" 5. sure (MÂİDE) 84. ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)

Yeryüzünde, orası barışa kavuştuktan sonra bozgun çıkarmayın. Ürpererek ve ümit ederek dua edin O'na. Hiç kuşkusuz, Allah'ın rahmeti, Güzel düşünüp güzel iş yapanlara çok yakındır. 7. sure (A'RAF) 56. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)

Yûsuf gerekli olgunluğa ulaşınca ona hükmetme yeteneği ve ilim verdik. Güzel düşünüp güzel davrananları biz işte böyle ödüllendiririz. 12. sure (YÛSUF) 22. ayet (Resmi: 12/İniş:53/Alfabetik:110)

Size, hem korku hem ümit olsun diye şimşeği gösteren O'dur. Yüklü yüklü bulutları da O oluşturuyor. 13. sure (RA'D) 12. ayet (Resmi: 13/İniş:87/Alfabetik:85)

 (b) Ümit, sabrederek / tefekkür ederek dileyip ummak

Allah'a ve resulüne itaat edin, birbirinizle çekişmeyin; yoksa korkuya kapılırsınız, rüzgârınız kesilir. Sabredin; Allah sabredenlerle beraberdir. 8. sure (ENFÂL) 46. ayet (Resmi: 8/İniş:93/Alfabetik:22)

Ümidimiz odur ku, Rabbimiz hatalarımızı bağışlar çünkü biz ilk inananlar olduk." 26. sure (ŞUARA) 51. ayet (Resmi: 26/İniş:47/Alfabetik:94)

"Din gününde hatalarımı affetmesini umup durduğum da O'dur." 26. sure (ŞUARA) 82. ayet (Resmi: 26/İniş:47/Alfabetik:94)

Yine O'nun ayetlerindendir ki O size, korku ve ümit olmak üzere şimşeği gösteriyor; gökten bir su indiriyor da ölümünden sonra toprağı onunla canlandırıyor. Bunda, aklını işleten bir topluluk için elbette mucizeler vardır. 30. sure (RÛM) 24. ayet (Resmi: 30/İniş:84/Alfabetik:87)

Yanları yataklarından uzaklaşır; korku ve ümitle Rablerine dua ederler. Kendilerine verdiğimiz rızıklardan da dağıtırlar. 32. sure (SECDE) 16. ayet (Resmi: 32/İniş:75/Alfabetik:92)




RESUL KUR'AN'IN KUR'AN MESAJLARI - M. Kemal Adal

Selam...

​ T.C. / M. Kemal Adal