İŞTE ATATÜRK

İŞTE ATATÜRK
Allah Kuran’da: “Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönlün hepsi bundan sorumlu tutulacaktır.” (17/İSRA/36) buyurmuştur. Atatürk de: “Türk Kuran'ın arkasında koşuyor; fakat onun ne dediğini anlamıyor, içinde neler var bilmiyor ve bilmeden tapınıyor. Benim maksadım; arkasında koştuğu kitapta neler olduğunu Türk anlasın” (Osman Ergin, Türk Maarif Tarihi 1-5, 1977 /A. Gürtaş, s. 41) demektedir.- "İŞTE ATATÜRK" PORTALINA GİRMEK İSTEDİĞİNİZDE YUKARIDAKİ RESMİ TIKLAYINIZ.

1 Haziran 2018 Cuma

SEÇİM VE TERCİHLERİMİZLE İLGİLİ KUR’AN’DAN ÖĞÜTLER (Güncel)




1. Doğru bir iletişim adına, öncelikle kişisel bir açıklama yapmak zorundayım. Bağışlayın:

          a. Bu yazının muhatapları, özünde “inananlar /müminler” olmakla birlikte, aynı zamanda mutedeyyin (dinci değil, samimi dindar) inananların nezdinde (yanında),  kendi özgür iradeleriyle her konuda ve her türlü “seçim ve tercih” kullanma yetisi (insanda bulunan, bir şeyi yapabilme gücü) olan, Türkiye Cumhuriyeti’nin bütün Vatandaşları; Aziz Türk Milletidir.

         b. Yazılarımda fazlasıyla dini referans (başvurulması gereken kaynak, tavsiye) kullanmamın sebebi, “din”i dünyevi ve siyasi görüş ve amaçlarım için istismar etmek değildir. Bilakis, verdiğim “din”i referanslarımın, ifade etmek istediğim düşünce ve görüşlerimi en mükemmel bir şekilde yansıtması ve ifade etmesi sebebiyle, Kur’an’dan çok alıntı yaparak yazmaktayım.

          c,  Bu sebepten, Dini inancı ne olursa olsun (veya olmasın) isteyen herkese, dilediğinde ifade edileni açıklıkla ve doğru olarak anlayabilmesi için, söylemem gerekeni en iyi böyle söyleyebildiğimi düşünüyorum. Herkesin kendisine has (özgü), kendisine uygun ve doğru olan “yol ve yöntemi” vardır. Kendini ifade edebilme ve iletişim konusunda benim ki de böyle. Kısa vadede hep aleyhime kullanıldı ama uzun vadede de olsa karşılıklı doğru bir algılama ve anlamanın yolu bence bu ve değiştirmeye de hiç niyetim yok.

          d.  Bu çerçevede kendini “Kur’an'ın yolunda ve Atatürk'ün izinde” kabul eden ve bu kabulümü her ortamda icap ettiğinde açık ve net olarak duyuran bir kişi olarak, şahsımı, farklı inanç ve düşünce bağlılarının, olumsuz olarak nitelendirmelerini ve bunlardan bazı kişilerin hakkımda verdikleri zanna dayalı hükümlerine bağlı suçlama, aşağılama ve hakaretlerini (kişiselleştirilmiş yargılamalarını) önemsemiyorum ve pek fazla umursamıyorum. Çünkü ben kendimin bu konuda ne olduğumu çok iyi biliyorum ve yaşamım da tanığımdır.

           e. Gösterdiğim referanslar ile ifade ederek savunduğum / açıklamaya çalıştığım görüş ve düşüncelerimin (zihniyetimin) ve referanslarımın özünün spesifik (bir türün, bir olayın karakteristik yönünü veren / özgül / özellikli) olarak eleştirilmesinin gerektiğinin doğru olduğuna ve ancak böylesi bir iletişimin karşılıklı anlama, algılama ve bilgilenmeye katkı sağlayacağına inanıyorum.

           f.  Özetle:

 “De ki: "Herkes, kendi varlık yapısına uygun iş görür. Yolca daha doğru gidenin kim olduğunu Rabbiniz daha iyi bilir."(17/İsra/84)


2. İlkesel ve Genel olan bu konuyu daha fazla uzatmadan gelelim şimdi güncel konumuza:

          a. Halk Tarafından Cumhura Başkan Seçilmesi:

                    (1).  TC. Cumhurbaşkanı, ilk turu 24 Haziran 2018 tarihinde yapılacak olan seçim (ler)le, TC. Vatandaşı olan Halkın oylarıyla seçilecektir

Yüksek Seçim Kurulunda (YSK) çekilen kurada adayların oy pusulasındaki sıralaması şöyle belirlenmiştir:



Cumhurbaşkanı adaylarının pusuladaki yeri belli oldu



1 Muharrem İnce
2 Meral Akşener
3 Recep Tayyip Erdoğan
4 Selahattin Demirtaş
5 Temel Karamollaoğlu
6 Doğu Perinçek




                       (2). İlk turda yüzde 51 oy oranını bulan çıkmazsa, en çok oyu alan iki aday 8 Temmuz 2018 tarihinde tekrar yarışacak ve fazla geçerli oyu alan aday kazanmış olacaktır.

                       (3). Bu seçimlerde, yasal uygun yeterlikte olanların “oy” kullanarak “seçim ve tercih” yapmaları yasal olarak hem hakları, hem de görevleridir.


3. Seçim ve Tercihlerimizle İlgili Kur’an’dan Öğütler:

          a.  Zamanımız insanlarına Allah’ın resulü / elçisi olan Kur’an, yapacağımız tüm seçim ve tercihlerimizde, bize aklımızı kullanmamızı, adil olmamızı, daima haktan / haklıdan, mazlum ve masundan yana olmamızı, zalime ve zalimin zulmüne, her türlü haksızlığa karşı çıkmamızı, iyilikte yardımlaşıp, kötülüğe karşı çıkmamızı ve “emanetleri” ehline vermemizi bildiriyor.

“Şu bir gerçek ki, Allah size emanetleri, onlara ehil olanlara vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğinizde adaletle hükmetmenizi emrediyor. Allah size bu şekilde ne güzel öğüt veriyor. Allah Semî'dir, çok iyi duyar; Basîr'dir, çok iyi görür.” (4/Nisa/58)


          b.  Zamanımız insanlarına Allah’ın resulü / elçisi olan Kur’an, yapacağımız tüm seçim ve tercihlerimizde,  “iş ve yönetim konusunda da şûraya gitmemizi/ birbirimize danışmamızı” (3/Ali İmran/159)  ve hakkında bilgi sahibi olmadığımızın yolu takip etmememizi ve yapacağımız tüm seçim ve tercihlerimizden sorumlu olduğumuzu bildiriyor.

“Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönlün hepsi bundan sorumlu tutulacaktır.” (17/ İSRA/36.)


           c.  Zamanımız insanlarına Allah’ın resulü / elçisi olan Kur’an,  yapacağımız tüm seçim ve tercihlerimizde, aramızdaki münafıkları / riyakarları ayırt edebilmemiz, tanıyabilmemiz için, sözlerine bakmayıp iş ve davranışlarını değerlendirebilmemiz için, bu iki yüzlüleri tanımlayıp bildiriyor:

 İnsanlar içinden bazıları vardır, "Allah'a ve Ahiret gününe inandık" derler ama onlar inanmış değillerdir. Allah'ı ve inanmış olanları aldatma yoluna giderler. Gerçekte ise onlar öz benliklerinden başkasını aldatmıyorlar. Ne var ki, bunun farkında olamıyorlar. Kalplerinde bir hastalık vardır da Allah onları hastalık yönünden daha ileri götürmüştür. Ve onlar için, yalancılık etmiş olmaları yüzünden acıklı bir azap öngörülmüştür. Onlara, "Yeryüzünde bozgun çıkartmayın" dendiğinde, "Tam tersine, bizler barış ve esenlik getirenleriz" demişlerdir. Dikkat edin, gerçekte onlar, bozgun getirenlerin ta kendileridir de bunun bilincinde olmuyorlar. Onlara, "İnsanların inandığı gibi siz de inanın" dendiğinde, "Yani biz de kafası çalışmayan zavallılar gibi inanalım mı?" derler. Haberiniz olsun ki, kafası çalışmayan düşük seviyeliler onların ta kendileridir; fakat bilmiyorlar. Bunlar iman etmiş olanlarla yüz yüze geldiklerinde, "îman ettik" derler. Kendi şeytanlarıyla baş başa kaldıklarında ise söyledikleri şudur: "Hiç kuşkunuz olmasın biz sizinleyiz. Gerçek olan şu ki, biz alay edip duran kişileriz." (2 / Bakara / 8-14)

Bakınız bu ikiyüzlü / riyakâr insan tiplerine karşı, Allah nasıl uyarıyor:

 Onları gördüğünde gövdeleri hoşuna gider. Bir şey konuşsalar sözlerine kulak verirsin. Onlar birbirine dayandırılmış keresteler / Hint kumaşı giydirilmiş kütük parçaları gibidirler. Her bağırtıyı aleyhlerinde zannederler. Düşmandır onlar; sakın onlardan! Allah onları kahretsin! Nasıl da aldatıp döndürülüyorlar! (63 / Münafikun / 4)

 İnsanlardan öylesi vardır ki, onun dünya hayatına ilişkin sözü senin hoşuna gider ve o, kalbindekine Allah'ı tanık tutar. Oysaki o, düşmanların en yamanıdır. Yanından ayrıldığında / işbaşına geçtiğinde yeryüzünde fesat çıkarmak, ekini ve nesli yok etmek için işe koyulur. Oysaki Allah, fesadı sevmez. Ona, "Allah'tan kork" dendiğinde, gurur kendisini günaha götürür. Böylesine, cehennem yeter. Gerçekten ne kötü yataktır o. (2 / Bakara / 205 – 206)

Dikkatinizi çekmek isterim; Bu Kuran “ayet” lerinin (delillerin) lafzında ifade edilen mananın, sadece dini konuda iman bahsiyle sınırlı olarak algılanması, Allah’ın mesajının eksik algılaması demektir.

Bu ayetler, yaşamdaki birçok alanda, aklını çalıştıran herkesin kolayca değerlendirebileceği psikolojik ve sosyolojik birçok gerçeği ve olguyu, alınması gereken dersleri, iman konusu üzerinden ifade etmektedir.

İlgi alanınki kişi, kurum ve topluluklar, bu manada, doğru bilgiler ışığında, gözlemlenip incelenip değerlendirildiğinde de görülecektir ki:

 "Yoksa o kalplerinde maraz olanlar, Allah kendilerinin şiddetli kinlerini hiçbir zaman ortaya çıkarmayacak mı sandılar? Dileseydik onları sana mutlaka gösterirdik de sen onları yüzlerinden kesinlikle tanırdın. Zaten sen onları, sözlerinin tarzından da tanırsın. Allah tüm yaptıklarınızı biliyor." (47/ Muhammed / 29 -30)

Hangi alanda ve hangi konuda olursa olsun; ikiyüzlüler, dürüst / samimi inanlardan aslında güçsüzdür ve korkmaktadır. Eninde sonunda yenilir ve cezalandırılırlar: 

"Onların gönüllerinde, korku bakımından siz, Allah'tan daha zorlusunuz. Bu böyledir, çünkü onlar anlamayan bir topluluktur. Onlar sizinle toplu halde değil ancak müstahkem kaleler içinde yahut duvarlar arasından savaşabilirler. Onların kendi aralarındaki problemleri / çıkmazları çetindir / ciddidir. Sen onları birlik / beraberlik halinde sanıyorsun, oysaki onların kalpleri darmadağınık / parça parçadır. Böyledir; çünkü onlar akıllarını işletmeyen bir topluluktur. Kendilerinden biraz önce günahlarının vebalini tadanlara benziyorlar. Acı bir azap var onlara..." (59 / Haşr /13 -14)

Hangi alanda ve hangi konuda olursa olsun; ettikleri yeminlerini kalkan edinen, yeminleri ile yaptıkları ahit ve akitlerinden dönen ikiyüzlüler, iflah etmezler:

"Yeminlerini bir kalkan edinip Allah'ın yolundan alıkoydular. Onların yapmakta oldukları ne kötüdür! Bu durumun sebebi şudur: Onlar iman ettiler, sonra küfre saptılar da kalpleri üzerine mühür basıldı. Artık onlar incelikleri anlamazlar." (63 / Münafikun / 2-3 )

Nihayet Allah, kendisine verdikleri söze ters düştüklerinden, yalana sapıp durduklarından, huzuruna çıkacakları güne kadar onların kalplerine ikiyüzlülük yerleştirdi. ( 9 / Tevbe / 77)


           d.  Sonuç Olarak:

 Kuran inananı olsun olmasın, Aklını ve gönlünü çalıştıran, kalbini inanmamaya şartlamamış ve kazanımları sebebiyle Allah tarafından kalbi mühürlenmemiş her kişi, Allah’ın “İndirdiği” (5 / Maide / 44-49)  ve “Gösterdiği” (4 / Nisa /105) nde,  insanlar arasında hak olarak hükmedebileceği bilgiler, öğütler, dersler bulacaktır:

"Şu bir gerçek ki, Allah size emanetleri, onlara ehil olanlara vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğinizde adaletle hükmetmenizi emrediyor. Allah size bu şekilde ne güzel öğüt veriyor. Allah Semî'dir, çok iyi duyar; Basîr'dir, çok iyi görür. (4 / Nisa / 58)

Emanetleri ehline veren ve sahip çıkan ve hükmettiğinde adaletle hükmedenlerden oluruz, İnşallah…


4. “Emaneti” vereceğimiz “ehil” kişinin seçim ve tercihi öncesinde yapılması gerekenler.

Oy vereceğiniz Adayınızın vaatlerine değil tutum ve davranışına, yaptığı işlerine bakın.

Zamanımız insanlarına Allah’ın resulü  / elçisi olan Kur’an’da bildirilen aşağıdaki kontrol listesine uyup uymadığını karşılaştırın.

Kendiniz, yaşadığınız geçmişi düşünüp, adayınız hakkındaki lehinde ve aleyhinde,  yazılı ve görsel medyada yazılıp söylenenleri, dikkatle ve özenle, inceleyip değerlendirin /şura yapın ki böylece ”ardına düşeceğiniz” doğru adayı da “emanete ehil olanı” da bilinerek,  seçim ve tercihinizi, doğru olarak yapabilesiniz.

Hem böylece hesabı verirken, hesabınızı kolaylaştırmak için gösterecek delil ve tanıklarınız da olur yoksa sonradan hüsrana düşenlerden olursunuz.


 KONTROL LİSTESİ:


1.  LİDERLİK / ÖNDERLİK VASIFLARI:

Despot mu? Yönlendirici rehber mi? Kanuna rağmen kanunsuz uygulamayı benimsemiş mi ?


2.  SİYASAL EGEMENLİK ANLAYIŞI:

Tam bağımsız –Ulusalcı  - Sosyal Hukuk devletinden yana mı? Laik ve Atatürk Milliyetçisi mi? Anayasaya uyacağına dair bir yemin etmiş ve bu yeminine sadık kalmış mı? Teröre buyun eğmiş ve taviz (ödün) vermiş mi / verecek mi?


3. YÖNETİM İLKELERİNİ UYGULAMA KAPASİTESİ VE İCRAATI:

*Şuraya Gidiyor mu? Danışma, danışılma kanalları mevcut, açık ve ulaşılır mı?

*Yönetiminde herkese eşdeğerde Adil mi ve Adaleti sağlıyor mu?

*Yönetiminde görevi ehline veriyor ve emanete riayet ediyor mu?  Cumhuriyetin, Vatanın ve Türk bayrağının emanet olduğunun bilincin de mi? Bunu sistem içinde sağlıyor mu? İltimas ve Adam kayırmayı engelliyor mu? Sistemi standartlara bağlamış mı? Çifte standart uygulamalarını var mı?  Kanunlara Saygılımı? Keyfi Kararları var mı?

*Herkes için ve her konuda eşdeğerde olması koşuluyla,  iyiliği emredip kötülüğü engelliyor mu? Yasal standartlar koyarak, İyilikte yardımlaşıyor ve Kötülüğe karşı koyuyor mu? Yandaşının kötülüğünü görmezlikten geliyor mu? Keyfi, şahsi çıkara dayalı uygulamaları var mı?


4. TEMEL HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİ ALGILAMA VE UYGULAMA KAPASİTESİ VE İCRAATI:

*İnanç ve düşünce özgürlüğü, Yaşama hakkı, Aklın ve insan onurunun korunması, Neslin ve İffetin Korunması, Mülkiyet hakkı ile Evrensel İnsan haklarına saygılı mı.? Yaptıkları ve yapacakları / bu konulardaki icraatı ile “Hukuk”un üstünlüğüne riayet ediyor ve eder mi?


5.  BAŞKA TOPLUMLAR ÖZELLIKLE KOMŞU TOPLUMLARLA İLİŞKİSİ:

*Saygınlığı ve temsil yeteneği var mı? 

*Barışı esas alarak savaşa hazırlık, Ordu ve Donanımı, Caydırıcılık vs. konularda emperyalizm karşıtı, tam bağımsız bir siyaset izleyebilir nitelikleri var mı?


6. MEŞRU OLMAYAN İKTİSADİ VE TİCARİ TUTUM VE DAVRANIŞLARI:

*Kamu malını, yetim hakkını yer mi?

* Her türlü aldatması var mı?

*Gasp ve Hırsızlığı var mı?

*Kamusal olarak rüşvetle ilişkisi var mı?


7.  İNSANIN KENDİSİNE VE ÇEVRESİNE KARŞI AHLAKİ SORUMLULUKLARIYLA İLGİLİ OLARAK:

*Genel Olarak İyilik ve Doğruluktan yana mı? Sözleri ile icraatı bir mi?

*Arabuluculuk Yapmak becerisine sahip mi?

* Hoşgörü ve Bağışlama sahibi mi?

*Alçakgönüllülük (Tevazu) sahibi mi?

* Sözünde Durur ve Yeminini Yerine Getirir mi?

* Görgülü mü? 

* Dünya ve Ahiret Dengesini Korur mu?

* İnsanlara İyi Davranır ve Güzel Söz Söyler mi?

* İftira atar mı?

* Yapılan İyiliği Başa Kakar mı?

* Başkalarını Çekiştirir mi?

 * Kendini Beğenmiş mi ? (Kibirli mi?)

 * Bozgunculuk yapar mı? Fitne –Fesat çıkarır mı?

 * Çekememezlik (Haset) yapar mı?

  * (Kamu malında) Savurganlık (İsraf) yapar mı?

  * Haksız yere Adam Öldürmeye sebep olacak tutum ve davranışları var mı?

  * Yalan Söyler mi?

 * İnsanları Küçük Düşürmek (Alay Etmek) huyu ve uygulamaları var mı?

   *Gösteriş Yapar mı?  Riyakâr / İkiyüzlü mü?

  * Zina ve Fuhşu hoş görür mü?

   * Önyargılı mı? Genelde Su-i  zan / Kötü zan sahibi mi?

   * Dünya'ya Aşırı Düşkünlüğü var mı?

   * Rüşvet Almak ve Vermek  / Rüşvetçilikle ilgisi ve yapması var mı?

    *Kin Tutmak / Nefret  ve İnat Etmek huyları ve uygulamaları var mı?


Bu liste böyle daha çok uzar giderse seçim günü gelip geçecek. ..

Kendinize karşı adil olun, dürüst olun ve mevcut  adaylardan hangisi sizin akıl ve mantık terazinize olumlu taraflarıyla ağır basıyorsa, başkaca bir sözün etkisi altında kalmadan oyunuzu o adaya kullanın. Velev ki o aday, önceden aklınızda olan aday olmasa bile… Sizin için de millet için de hayırlısı için tamam deyin, bilin ve unutmayın ki hepimiz aynı gemideyiz.

İnanıp hayra ve barışa yönelik işler yapanları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacağız. Sonsuza değin kalacaklardır orada. Allah'ın şaşmaz vaadidir bu. Söz söyleme bakımından Allah'tan daha doğru ve tutarlı kim olabilir?” ( 4/Nisa/122)


Lütfen Dikkat ediniz: 

“O yaman aldatıcı, o çok gururlu, sizi sakın Allah ile aldatmasın.” (35/Fatır/5)



Selam...


​  T.C. / M. Kemal Adal 




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder