1. Doğru bir iletişim adına,
öncelikle kişisel bir açıklama yapmak zorundayım. Bağışlayın:
a. Bu yazının muhatapları, özünde
“inananlar /müminler” olmakla birlikte, aynı zamanda mutedeyyin (dinci değil,
samimi dindar) inananların nezdinde (yanında), kendi özgür iradeleriyle her konuda ve her
türlü “seçim ve tercih” kullanma yetisi (insanda bulunan, bir şeyi yapabilme gücü) olan, Türkiye Cumhuriyeti’nin
bütün Vatandaşları; Aziz Türk Milletidir.
b. Yazılarımda
fazlasıyla dini referans (başvurulması gereken kaynak, tavsiye) kullanmamın
sebebi, “din”i dünyevi ve siyasi görüş ve amaçlarım için istismar etmek
değildir. Bilakis, verdiğim “din”i referanslarımın, ifade etmek istediğim
düşünce ve görüşlerimi en mükemmel bir şekilde yansıtması ve ifade etmesi sebebiyle,
Kur’an’dan çok alıntı yaparak yazmaktayım.
c, Bu sebepten, Dini inancı ne olursa
olsun (veya olmasın) isteyen herkese, dilediğinde ifade edileni açıklıkla ve
doğru olarak anlayabilmesi için, söylemem gerekeni en iyi böyle
söyleyebildiğimi düşünüyorum. Herkesin kendisine has (özgü), kendisine uygun ve
doğru olan “yol ve yöntemi” vardır. Kendini ifade edebilme ve iletişim
konusunda benim ki de böyle. Kısa vadede hep aleyhime kullanıldı ama uzun
vadede de olsa karşılıklı doğru bir algılama ve anlamanın yolu bence bu ve değiştirmeye
de hiç niyetim yok.
d. Bu çerçevede kendini “Kur’an'ın yolunda ve Atatürk'ün izinde” kabul eden ve bu kabulümü her ortamda icap ettiğinde
açık ve net olarak duyuran bir kişi olarak, şahsımı, farklı inanç ve düşünce bağlılarının, olumsuz olarak
nitelendirmelerini ve bunlardan bazı kişilerin hakkımda verdikleri zanna dayalı hükümlerine bağlı suçlama, aşağılama ve
hakaretlerini (kişiselleştirilmiş yargılamalarını) önemsemiyorum ve pek fazla
umursamıyorum. Çünkü ben kendimin bu konuda ne olduğumu çok iyi biliyorum ve
yaşamım da tanığımdır.
e. Gösterdiğim
referanslar ile ifade ederek savunduğum / açıklamaya çalıştığım görüş ve
düşüncelerimin (zihniyetimin) ve referanslarımın özünün spesifik (bir türün,
bir olayın karakteristik yönünü veren / özgül / özellikli) olarak eleştirilmesinin
gerektiğinin doğru olduğuna ve ancak böylesi bir iletişimin karşılıklı anlama,
algılama ve bilgilenmeye katkı sağlayacağına inanıyorum.
f. Özetle:
“De ki:
"Herkes, kendi varlık yapısına uygun iş görür. Yolca daha doğru gidenin
kim olduğunu Rabbiniz daha iyi bilir."(17/İsra/84)
2. İlkesel ve Genel olan bu konuyu daha fazla uzatmadan gelelim şimdi güncel konumuza:
a. Halk Tarafından Cumhura Başkan
Seçilmesi:
(1). TC. Cumhurbaşkanı, ilk turu
24 Haziran 2018 tarihinde yapılacak olan seçim (ler)le, TC. Vatandaşı olan Halkın oylarıyla seçilecektir.
Yüksek Seçim Kurulunda (YSK) çekilen kurada adayların oy pusulasındaki sıralaması şöyle belirlenmiştir:
1 Muharrem İnce
2 Meral Akşener
3 Recep Tayyip Erdoğan
4 Selahattin Demirtaş
5 Temel Karamollaoğlu
6 Doğu Perinçek
Kaynak Yeniçağ: Cumhurbaşkanı adaylarının pusuladaki yeri belli oldu
(2). İlk turda yüzde 51 oy oranını bulan çıkmazsa, en
çok oyu alan iki aday 8 Temmuz 2018 tarihinde tekrar yarışacak ve fazla geçerli oyu alan
aday kazanmış olacaktır.
(3). Bu seçimlerde, yasal uygun
yeterlikte olanların “oy” kullanarak “seçim ve tercih” yapmaları yasal olarak
hem hakları, hem de görevleridir.
3. Seçim ve Tercihlerimizle İlgili
Kur’an’dan Öğütler:
a. Zamanımız insanlarına Allah’ın resulü / elçisi olan Kur’an,
yapacağımız tüm seçim ve tercihlerimizde, bize aklımızı kullanmamızı, adil
olmamızı, daima haktan / haklıdan, mazlum ve masundan yana olmamızı, zalime ve
zalimin zulmüne, her türlü haksızlığa karşı çıkmamızı, iyilikte yardımlaşıp,
kötülüğe karşı çıkmamızı ve “emanetleri” ehline
vermemizi bildiriyor.
“Şu bir gerçek
ki, Allah size emanetleri, onlara ehil olanlara vermenizi ve insanlar arasında
hükmettiğinizde adaletle hükmetmenizi emrediyor. Allah size bu şekilde ne güzel
öğüt veriyor. Allah Semî'dir, çok iyi duyar; Basîr'dir, çok iyi görür.”
(4/Nisa/58)
b. Zamanımız
insanlarına Allah’ın resulü / elçisi olan Kur’an, yapacağımız tüm seçim
ve tercihlerimizde, “iş ve yönetim
konusunda da şûraya gitmemizi/ birbirimize danışmamızı”
(3/Ali İmran/159) ve hakkında bilgi
sahibi olmadığımızın yolu takip etmememizi ve yapacağımız
tüm seçim ve tercihlerimizden sorumlu olduğumuzu bildiriyor.
“Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz
ve gönlün hepsi bundan sorumlu tutulacaktır.” (17/ İSRA/36.)
c. Zamanımız insanlarına Allah’ın resulü / elçisi olan Kur’an, yapacağımız
tüm seçim ve tercihlerimizde, aramızdaki münafıkları / riyakarları ayırt
edebilmemiz, tanıyabilmemiz için, sözlerine bakmayıp iş ve davranışlarını
değerlendirebilmemiz için, bu iki yüzlüleri tanımlayıp
bildiriyor:
“İnsanlar içinden bazıları vardır, "Allah'a ve Ahiret
gününe inandık" derler ama onlar inanmış değillerdir. Allah'ı ve inanmış
olanları aldatma yoluna giderler. Gerçekte ise onlar öz benliklerinden
başkasını aldatmıyorlar. Ne var ki, bunun farkında olamıyorlar. Kalplerinde bir
hastalık vardır da Allah onları hastalık yönünden daha ileri götürmüştür. Ve
onlar için, yalancılık etmiş olmaları yüzünden acıklı bir azap öngörülmüştür.
Onlara, "Yeryüzünde bozgun çıkartmayın" dendiğinde, "Tam
tersine, bizler barış ve esenlik getirenleriz" demişlerdir. Dikkat edin,
gerçekte onlar, bozgun getirenlerin ta kendileridir de bunun bilincinde
olmuyorlar. Onlara, "İnsanların inandığı gibi siz de inanın"
dendiğinde, "Yani biz de kafası çalışmayan zavallılar gibi inanalım
mı?" derler. Haberiniz olsun ki, kafası çalışmayan düşük seviyeliler
onların ta kendileridir; fakat bilmiyorlar. Bunlar iman etmiş olanlarla yüz
yüze geldiklerinde, "îman ettik" derler. Kendi şeytanlarıyla baş başa
kaldıklarında ise söyledikleri şudur: "Hiç kuşkunuz olmasın biz
sizinleyiz. Gerçek olan şu ki, biz alay edip duran kişileriz." (2 / Bakara / 8-14)
Bakınız bu ikiyüzlü / riyakâr insan tiplerine karşı, Allah
nasıl uyarıyor:
Onları
gördüğünde gövdeleri hoşuna gider. Bir şey konuşsalar sözlerine kulak verirsin.
Onlar birbirine dayandırılmış keresteler / Hint kumaşı giydirilmiş kütük
parçaları gibidirler. Her bağırtıyı aleyhlerinde zannederler. Düşmandır onlar;
sakın onlardan! Allah onları kahretsin! Nasıl da aldatıp döndürülüyorlar! (63 / Münafikun / 4)
İnsanlardan
öylesi vardır ki, onun dünya hayatına ilişkin sözü senin hoşuna gider ve o,
kalbindekine Allah'ı tanık tutar. Oysaki o, düşmanların en yamanıdır. Yanından
ayrıldığında / işbaşına geçtiğinde yeryüzünde fesat çıkarmak, ekini ve nesli
yok etmek için işe koyulur. Oysaki Allah, fesadı sevmez. Ona, "Allah'tan
kork" dendiğinde, gurur kendisini günaha götürür. Böylesine, cehennem
yeter. Gerçekten ne kötü yataktır o. (2 / Bakara / 205 – 206)
İlgi alanınki kişi, kurum ve topluluklar, bu manada, doğru
bilgiler ışığında, gözlemlenip incelenip değerlendirildiğinde de görülecektir
ki:
"Yoksa
o kalplerinde maraz olanlar, Allah kendilerinin şiddetli kinlerini hiçbir zaman
ortaya çıkarmayacak mı sandılar? Dileseydik onları sana mutlaka gösterirdik de
sen onları yüzlerinden kesinlikle tanırdın. Zaten sen onları, sözlerinin
tarzından da tanırsın. Allah tüm yaptıklarınızı biliyor." (47/ Muhammed / 29 -30)
Hangi alanda ve hangi konuda olursa olsun; ikiyüzlüler,
dürüst / samimi inanlardan aslında güçsüzdür ve korkmaktadır. Eninde sonunda
yenilir ve cezalandırılırlar:
"Onların
gönüllerinde, korku bakımından siz, Allah'tan daha zorlusunuz. Bu böyledir,
çünkü onlar anlamayan bir topluluktur. Onlar sizinle toplu halde değil ancak
müstahkem kaleler içinde yahut duvarlar arasından savaşabilirler. Onların kendi
aralarındaki problemleri / çıkmazları çetindir / ciddidir. Sen onları birlik /
beraberlik halinde sanıyorsun, oysaki onların kalpleri darmadağınık / parça
parçadır. Böyledir; çünkü onlar akıllarını işletmeyen bir topluluktur.
Kendilerinden biraz önce günahlarının vebalini tadanlara benziyorlar. Acı bir
azap var onlara..."
(59 / Haşr /13 -14)
Hangi alanda ve hangi konuda olursa olsun; ettikleri
yeminlerini kalkan edinen, yeminleri ile yaptıkları ahit ve akitlerinden dönen
ikiyüzlüler, iflah etmezler:
"Yeminlerini
bir kalkan edinip Allah'ın yolundan alıkoydular. Onların yapmakta oldukları ne
kötüdür! Bu durumun sebebi şudur: Onlar iman ettiler, sonra küfre saptılar da
kalpleri üzerine mühür basıldı. Artık onlar incelikleri anlamazlar." (63 / Münafikun / 2-3 )
Nihayet
Allah, kendisine verdikleri söze ters düştüklerinden, yalana sapıp
durduklarından, huzuruna çıkacakları güne kadar onların kalplerine ikiyüzlülük
yerleştirdi. (
9 / Tevbe / 77)
d. Sonuç Olarak:
"Şu
bir gerçek ki, Allah size emanetleri, onlara ehil olanlara vermenizi ve
insanlar arasında hükmettiğinizde adaletle hükmetmenizi emrediyor. Allah size
bu şekilde ne güzel öğüt veriyor. Allah Semî'dir, çok iyi duyar; Basîr'dir, çok
iyi görür. (4
/ Nisa / 58)
Emanetleri ehline veren ve sahip çıkan ve hükmettiğinde
adaletle hükmedenlerden oluruz, İnşallah…
4. “Emaneti” vereceğimiz “ehil”
kişinin seçim ve tercihi öncesinde yapılması gerekenler.
Oy vereceğiniz
Adayınızın vaatlerine değil tutum ve davranışına, yaptığı işlerine bakın.
Zamanımız insanlarına Allah’ın resulü / elçisi olan Kur’an’da bildirilen aşağıdaki kontrol listesine uyup uymadığını karşılaştırın.
Kendiniz, yaşadığınız
geçmişi düşünüp, adayınız hakkındaki lehinde ve aleyhinde, yazılı ve görsel medyada yazılıp
söylenenleri, dikkatle ve özenle, inceleyip değerlendirin /şura yapın ki
böylece ”ardına düşeceğiniz” doğru adayı da “emanete ehil olanı” da bilinerek, seçim ve tercihinizi, doğru olarak
yapabilesiniz.
Hem böylece
hesabı verirken, hesabınızı kolaylaştırmak için gösterecek delil ve
tanıklarınız da olur yoksa sonradan hüsrana düşenlerden olursunuz.
1. LİDERLİK /
ÖNDERLİK VASIFLARI:
Despot mu? Yönlendirici
rehber mi? Kanuna rağmen kanunsuz uygulamayı benimsemiş mi ?
2. SİYASAL
EGEMENLİK ANLAYIŞI:
Tam bağımsız –Ulusalcı - Sosyal Hukuk devletinden yana mı? Laik ve
Atatürk Milliyetçisi mi? Anayasaya uyacağına dair bir yemin etmiş ve bu
yeminine sadık kalmış mı? Teröre buyun eğmiş ve taviz (ödün) vermiş mi /
verecek mi?
3. YÖNETİM
İLKELERİNİ UYGULAMA KAPASİTESİ VE İCRAATI:
*Şuraya Gidiyor mu?
Danışma, danışılma kanalları mevcut, açık ve ulaşılır mı?
*Yönetiminde herkese
eşdeğerde Adil mi ve Adaleti sağlıyor mu?
*Yönetiminde görevi ehline
veriyor ve emanete riayet ediyor mu?
Cumhuriyetin, Vatanın ve Türk bayrağının emanet olduğunun bilincin de
mi? Bunu sistem içinde sağlıyor mu? İltimas ve Adam kayırmayı engelliyor mu?
Sistemi standartlara bağlamış mı? Çifte standart uygulamalarını var mı? Kanunlara Saygılımı? Keyfi Kararları var mı?
*Herkes için ve her konuda
eşdeğerde olması koşuluyla, iyiliği
emredip kötülüğü engelliyor mu? Yasal standartlar koyarak, İyilikte
yardımlaşıyor ve Kötülüğe karşı koyuyor mu? Yandaşının kötülüğünü görmezlikten
geliyor mu? Keyfi, şahsi çıkara dayalı uygulamaları var mı?
4. TEMEL HAK VE
ÖZGÜRLÜKLERİ ALGILAMA VE UYGULAMA KAPASİTESİ VE İCRAATI:
*İnanç ve düşünce
özgürlüğü, Yaşama hakkı, Aklın ve insan onurunun korunması, Neslin ve İffetin
Korunması, Mülkiyet hakkı ile Evrensel İnsan haklarına saygılı mı.? Yaptıkları
ve yapacakları / bu konulardaki icraatı ile “Hukuk”un üstünlüğüne riayet ediyor
ve eder mi?
5. BAŞKA
TOPLUMLAR ÖZELLIKLE KOMŞU TOPLUMLARLA İLİŞKİSİ:
*Saygınlığı ve temsil
yeteneği var mı?
*Barışı esas alarak savaşa hazırlık, Ordu ve Donanımı, Caydırıcılık vs. konularda emperyalizm karşıtı, tam bağımsız bir siyaset izleyebilir nitelikleri var mı?
*Barışı esas alarak savaşa hazırlık, Ordu ve Donanımı, Caydırıcılık vs. konularda emperyalizm karşıtı, tam bağımsız bir siyaset izleyebilir nitelikleri var mı?
6. MEŞRU OLMAYAN
İKTİSADİ VE TİCARİ TUTUM VE DAVRANIŞLARI:
*Kamu malını, yetim hakkını
yer mi?
* Her türlü aldatması var
mı?
*Gasp ve Hırsızlığı var mı?
*Kamusal olarak rüşvetle
ilişkisi var mı?
7. İNSANIN KENDİSİNE VE
ÇEVRESİNE KARŞI AHLAKİ SORUMLULUKLARIYLA İLGİLİ OLARAK:
*Genel Olarak İyilik ve Doğruluktan yana mı? Sözleri ile icraatı bir mi?
*Arabuluculuk Yapmak becerisine
sahip mi?
* Hoşgörü ve Bağışlama sahibi mi?
*Alçakgönüllülük (Tevazu) sahibi mi?
* Sözünde Durur ve Yeminini Yerine Getirir mi?
* Görgülü mü?
* Dünya ve Ahiret Dengesini Korur
mu?
* İnsanlara İyi Davranır ve Güzel Söz
Söyler mi?
* İftira atar mı?
* Yapılan İyiliği Başa Kakar mı?
* Başkalarını Çekiştirir mi?
* Kendini Beğenmiş mi ? (Kibirli mi?)
* Bozgunculuk yapar mı? Fitne –Fesat çıkarır
mı?
* Çekememezlik (Haset) yapar mı?
* (Kamu malında) Savurganlık (İsraf) yapar mı?
* Haksız yere Adam Öldürmeye sebep olacak tutum ve davranışları var mı?
* Yalan Söyler mi?
* İnsanları Küçük Düşürmek (Alay Etmek) huyu
ve uygulamaları var mı?
*Gösteriş Yapar mı? Riyakâr /
İkiyüzlü mü?
* Zina ve Fuhşu hoş görür mü?
* Önyargılı mı? Genelde Su-i zan / Kötü zan sahibi mi?
* Dünya'ya Aşırı Düşkünlüğü var mı?
* Rüşvet Almak ve Vermek /
Rüşvetçilikle ilgisi ve yapması var mı?
*Kin Tutmak / Nefret ve İnat Etmek huyları ve uygulamaları var mı?
Bu liste böyle daha çok uzar giderse
seçim günü gelip geçecek. ..
Kendinize karşı adil olun, dürüst
olun ve mevcut adaylardan hangisi sizin
akıl ve mantık terazinize olumlu taraflarıyla ağır basıyorsa, başkaca bir sözün
etkisi altında kalmadan oyunuzu o adaya kullanın. Velev ki o aday, önceden
aklınızda olan aday olmasa bile… Sizin için de millet için de hayırlısı için tamam deyin, bilin ve unutmayın ki hepimiz aynı gemideyiz.
“İnanıp
hayra ve barışa yönelik işler yapanları, altlarından ırmaklar akan cennetlere
sokacağız. Sonsuza değin kalacaklardır orada. Allah'ın şaşmaz vaadidir bu.
Söz söyleme bakımından Allah'tan daha doğru ve tutarlı kim olabilir?”
( 4/Nisa/122)
Lütfen Dikkat ediniz:
“O yaman aldatıcı, o çok gururlu, sizi sakın Allah ile aldatmasın.” (35/Fatır/5)
“O yaman aldatıcı, o çok gururlu, sizi sakın Allah ile aldatmasın.” (35/Fatır/5)
Selam...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder