İŞTE ATATÜRK

İŞTE ATATÜRK
Allah Kuran’da: “Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönlün hepsi bundan sorumlu tutulacaktır.” (17/İSRA/36) buyurmuştur. Atatürk de: “Türk Kuran'ın arkasında koşuyor; fakat onun ne dediğini anlamıyor, içinde neler var bilmiyor ve bilmeden tapınıyor. Benim maksadım; arkasında koştuğu kitapta neler olduğunu Türk anlasın” (Osman Ergin, Türk Maarif Tarihi 1-5, 1977 /A. Gürtaş, s. 41) demektedir.- "İŞTE ATATÜRK" PORTALINA GİRMEK İSTEDİĞİNİZDE YUKARIDAKİ RESMİ TIKLAYINIZ.

8 Mart 2016 Salı

KUR’AN’IN IŞIĞINDA ORUÇ

 

RESUL KUR’AN’IN TEBLİĞİ KUR'AN MESAJI –V. İBADET. E KİTAP (MKA) B.
2. ORUÇ

a) Kavram Olarak,  İbadet,  Düzenli İbadetler,  Oruç

b) Oruç

c) Kefaret Oruçları

d) Ramazan ve İtikâf

(1) Ramazan

(2) İtikâf

RESUL KUR'AN'IN KUR'AN TEFSİRİ  2: BAKARA SURESİ 183. AYET
Oruç: 2/183-185

RAMAZAN AYI:

ORUÇ

*2/183-187. Namaz, hac ve zekât gibi oruç da İbrahim'den bize ulaşmaktadır (22/73, 78). Herhangi bir düzeltme veya değişiklik varsa bize bildirilir. Örneğin 2/187 ile Ramazan gecelerinde cinsel ilişkiye izin verilmiştir. Ayrıca Kuran'ın dışındaki kitaplarda oruç bozmanın cezası (kefaret) olarak öngörülen 60 gün oruç, Kuran'a aykırıdır. Kuran, oruç bozmayı oruç tutmama olarak değerlendirir ve fazla oruç tutmakla cezalandırmaz.


KURAN'DAKİ ORUÇ


RESUL KUR’AN’IN TEBLİĞİ KUR'AN MESAJI –V. İBADET. E KİTAP (MKA) B.

2. ORUÇ


a) Kavram Olarak,  İbadet,  Düzenli İbadetler,  Oruç


Ey iman sahipleri! Oruç sizden öncekiler üzerine yazıldığı gibi sizin üzerinize de yazılmıştır. Bu sayede korunmanız umulmaktadır. Sayılı günlerdir. Sizden kim hasta olur veya yolculuk halinde bulunursa tutamadığı gün sayısınca başka günlerde tutar. Oruca zorlukla dayananlar üzerine düşen, fidye olarak bir yoksulu doyurmaktır. Kim bir mecburiyeti olmaksızın içinden gelerek iyilik yaparsa bu onun için daha hayırlı olur. Ve oruç tutmanız, eğer bilirseniz, sizin için daha hayırlıdır. Ramazan o aydır ki; insanlara kılavuz olan, iyi-kötü ayrımıyla hidayetten kanıtlar getiren Kur'an, onda indirilmiştir. O halde bu aya ulaşanınız onu oruçlu geçirsin. Hasta olan veya yolculuk halinde bulunan, tutamadığı gün sayısınca başka günlerde tutsun. Allah sizin için kolaylık ister; O sizin için zorluk istemez. Tutulmamış olan günleri tamamlamanızı, sizi doğru yola kılavuzladığı için Allah'ı yüceltmenizi ister. Ve sizin şükretmeniz umulmaktadır. 2. sure (BAKARA) 183-185. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Oruç gecesi kadınlarınıza yaklaşmak size helal kılınmıştır. Onlar sizin için giysidir, siz de onlar için giysisiniz. Allah sizin öz benliklerinize yazık etmekte olduğunuzu bilmiş, tövbelerinizi kabul edip sizi affetmiştir. Artık şimdi onlara yaklaşın ve Allah'ın sizin için yazdığı şeyi arayın. Tan yerinin beyaz ipliği siyah ipliğinden sizce seçilinceye kadar yiyin için; sonra da orucu gece oluncaya değin tamamlayın. Mescitlerde itikâfta bulunduğunuz sırada zevcelerinizle cinsel temas kurmayın. İşte bunlar Allah'ın yasaklarıdır, bunlara yaklaşmayın. Allah, ayetlerini insanlara işte böyle açıklar ki korunabilsinler. 2. sure (BAKARA) 187. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)

b) Oruç


Sayılı günlerdir. Sizden kim hasta olur veya yolculuk halinde bulunursa tutamadığı gün sayısınca başka günlerde tutar. Oruca zorlukla dayananlar üzerine düşen, fidye olarak bir yoksulu doyurmaktır. Kim bir mecburiyeti olmaksızın içinden gelerek iyilik yaparsa bu onun için daha hayırlı olur. Ve oruç tutmanız, eğer bilirseniz, sizin için daha hayırlıdır. Ramazan o aydır ki; insanlara kılavuz olan, iyi-kötü ayrımıyla hidayetten kanıtlar getiren Kur'an, onda indirilmiştir. O halde bu aya ulaşanınız onu oruçlu geçirsin. Hasta olan veya yolculuk halinde bulunan, tutamadığı gün sayısınca başka günlerde tutsun. Allah sizin için kolaylık ister; O sizin için zorluk istemez. Tutulmamış olan günleri tamamlamanızı, sizi doğru yola kılavuzladığı için Allah'ı yüceltmenizi ister. Ve sizin şükretmeniz umulmaktadır. Kullarım sana benden sorarlarsa ben Karîb'im, gerçekten çok yakınım. Dua edenin çağrısına, bana çağırıp yakardığı anda cevap veririm. Hadi onlar da bana karşılık versinler, bana inansınlar ki doğruyu ve iyiyi bulabilsinler. Oruç gecesi kadınlarınıza yaklaşmak size helal kılınmıştır. Onlar sizin için giysidir, siz de onlar için giysisiniz. Allah sizin öz benliklerinize yazık etmekte olduğunuzu bilmiş, tövbelerinizi kabul edip sizi affetmiştir. Artık şimdi onlara yaklaşın ve Allah'ın sizin için yazdığı şeyi arayın. Tan yerinin beyaz ipliği siyah ipliğinden sizce seçilinceye kadar yiyin için; sonra da orucu gece oluncaya değin tamamlayın. Mescitlerde itikâfta bulunduğunuz sırada zevcelerinizle cinsel temas kurmayın. İşte bunlar Allah'ın yasaklarıdır, bunlara yaklaşmayın. Allah, ayetlerini insanlara işte böyle açıklar ki korunabilsinler2. sure (BAKARA) 184-187 ayet (Resmi: 2/İniş:92/ Alfabetik:11)

Haccı da umreyi de Allah için tamamlayın. Eğer engellenirseniz, kolayınıza gelen kurban yeterlidir. Kurban, yerine varıncaya kadar başlarınızı tıraş etmeyin. İçinizden hasta olan yahut başından rahatsızlığı bulunan oruç tutarak, sadaka vererek veya kurban keserek fidye yoluna gitsin. Güvene kavuştuğunuzda, hacca kadar umreden yararlanmak isteyen, kolayına gelen kurban kessin. Bunu bulamayan oruç tutsun. Üç günü hacda, yedi günü döndüğünüzde, tam on gündür bu. Bu, ailesi Mescid-i Haram'da oturmayan kişi içindir. Allah'tan korkun ve bilin ki, Allah'ın azabı çok şiddetlidir.  2. sure (BAKARA) 196. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)

 Yanlışlık hali müstesna, bir müminin bir mümini öldürmesi olacak şey değildir. Yanlışlıkla bir mümini öldürenin, özgürlüğü elinden alınmış bir mümini özgürlüğüne kavuşturması, ölenin ailesine de üzerinde anlaşmaya varılacak tatmin edici bir diyet vermesi gerekir. Vârislerin, diyeti bağışlaması hali müstesna. Eğer öldürülen, mümin olmakla birlikte size düşman bir topluluktan ise o zaman öldürenin, özgürlüğünden yoksun bir mümini özgürlüğüne kavuşturması gerekir. Öldürülen, sizinle aralarında antlaşma bulunan bir toplumdan ise o durumda, öldürülenin ailesine tatmin edici bir diyet verme yanında, hürriyetinden yoksun bir mümini hürriyetine kavuşturmak da gerekli olur. Bunlara imkân bulamayan, Allah'a tövbe olarak iki ay kesiksiz oruç tutar. Allah, gereğince bilendir, hikmeti sonsuzdur. 4. sure (NİSA) 92. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)

Allah sizi yeminlerinizdeki boş lakırdıdan ötürü hesaba çekmez, ama bilinçli olarak gerçekleştirdiğiniz yeminlerden sizi sorumlu tutar. Böyle bir yeminin keffâreti, ailenize yedirmekte olduğunuzun orta derecesinden on yoksulu doyurmak yahut onları giydirmek, yahut da özgürlüğünden yoksun kalmış bir benliği özgürlüğüne kavuşturmaktır. Bunlara imkân bulamayan üç gün oruç tutar. Yemin ettiğinizde yeminlerinizin keffâreti işte budur. Yeminlerinizi koruyun. Allah size ayetlerini böyle açıklar ki şükredebilesiniz. 5. sure (MÂİDE) 89. ayet (Resmi: 5/İniş:110/ Alfabetik:60)

 Ey iman sahipleri! İhramda olduğunuz zaman av öldürmeyin. Sizden kim kasten onu öldürürse cezası şudur: Öldürdüğü hayvana denk deve-sığır, davar cinsinden, Kâbe'ye varacak kurbanlık bir hediye ki, içinizden adalet sahibi iki kişi belirleyecektir. Yahut yoksullara yedirme şeklinde bir keffâret, yahut buna denk oruç. Ta ki yaptığının vebalini tatsın. Allah, geçmişi affetmiştir. Kim bir daha yaparsa, Allah ondan öç alacaktır. Allah çok güçlüdür, öç alıcıdır. 5. sure (MÂİDE) 95. ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)

 "Artık ye, iç. Gözün aydın olsun. Eğer insanlardan birini görürsen şöyle söyle: 'Ben Rahman için oruç adadım. Onun için bugün, insan cinsinden hiç kimseyle konuşmayacağım." 19. sure (MERYEM) 26. ayet (Resmi: 19/İniş:44/Alfabetik:63)

 Allah şu kişiler için bir affediş ve büyük bir ödül hazırlamıştır: Müslüman erkekler, Müslüman kadınlar, mümin erkekler, mümin kadınlar, itaat eden erkekler, itaat eden kadınlar, özü sözü doğru erkekler, özü sözü doğru kadınlar, sabreden erkekler, sabreden kadınlar, Allah korkusuyla ürperen erkekler, Allah korkusuyla ürperen kadınlar, sadaka veren erkekler, sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler, oruç tutan kadınlar, ırz ve iffetlerini koruyan erkekler, ırz ve iffetlerini koruyan kadınlar, Allah'ı çok anan erkekler, Allah'ı çok anan kadınlar. 33. sure (AHZÂB) 35. ayet (Resmi: 33/İniş:97/Alfabetik:4)

 Özgürlüğe kavuşturma imkânını bulamayan, ilişkiye girmelerinden önce, aralıksız iki ay oruç tutacaktır. Buna da gücü yetmeyen, altmış yoksulu doyuracaktır. Bütün bunlar Allah'a ve resulüne inanasınız diyedir. Ve işte bunlar, Allah'ın sınırlarıdır. Küfre sapanlara korkunç bir azap vardır. 58. sure (MÜCÂDİLE) 4. ayet (Resmi: 58/İniş:104/Alfabetik:66)

c) Kefaret Oruçları


Haccı da umreyi de Allah için tamamlayın. Eğer engellenirseniz, kolayınıza gelen kurban yeterlidir. Kurban, yerine varıncaya kadar başlarınızı tıraş etmeyin. İçinizden hasta olan yahut başından rahatsızlığı bulunan oruç tutarak, sadaka vererek veya kurban keserek fidye yoluna gitsin. Güvene kavuştuğunuzda, hacca kadar umreden yararlanmak isteyen, kolayına gelen kurban kessin. Bunu bulamayan oruç tutsun. Üç günü hacda, yedi günü döndüğünüzde, tam on gündür bu. Bu, ailesi Mescid-i Haram'da oturmayan kişi içindir. Allah'tan korkun ve bilin ki, Allah'ın azabı çok şiddetlidir. 2. sure (BAKARA) 196. ayet (Resmi: 2/İniş:92/ Alfabetik:11)

Yanlışlık hali müstesna, bir müminin bir mümini öldürmesi olacak şey değildir. Yanlışlıkla bir mümini öldürenin, özgürlüğü elinden alınmış bir mümini özgürlüğüne kavuşturması, ölenin ailesine de üzerinde anlaşmaya varılacak tatmin edici bir diyet vermesi gerekir. Vârislerin, diyeti bağışlaması hali müstesna. Eğer öldürülen, mümin olmakla birlikte size düşman bir topluluktan ise o zaman öldürenin, özgürlüğünden yoksun bir mümini özgürlüğüne kavuşturması gerekir. Öldürülen, sizinle aralarında antlaşma bulunan bir toplumdan ise o durumda, öldürülenin ailesine tatmin edici bir diyet verme yanında, hürriyetinden yoksun bir mümini hürriyetine kavuşturmak da gerekli olur. Bunlara imkân bulamayan, Allah'a tövbe olarak iki ay kesiksiz oruç tutar. Allah, gereğince bilendir, hikmeti sonsuzdur. 4. sure (NİSA) 92. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)

Allah sizi yeminlerinizdeki boş lakırdıdan ötürü hesaba çekmez, ama bilinçli olarak gerçekleştirdiğiniz yeminlerden sizi sorumlu tutar. Böyle bir yeminin keffâreti, ailenize yedirmekte olduğunuzun orta derecesinden on yoksulu doyurmak yahut onları giydirmek, yahut da özgürlüğünden yoksun kalmış bir benliği özgürlüğüne kavuşturmaktır. Bunlara imkân bulamayan üç gün oruç tutar. Yemin ettiğinizde yeminlerinizin keffâreti işte budur. Yeminlerinizi koruyun. Allah size ayetlerini böyle açıklar ki şükredebilesiniz. 5. sure (MÂİDE) 89. ayet (Resmi: 5/İniş:110/ Alfabetik:60)

Ey iman sahipleri! İhramda olduğunuz zaman av öldürmeyin. Sizden kim kasten onu öldürürse cezası şudur: Öldürdüğü hayvana denk deve-sığır, davar cinsinden, Kâbe'ye varacak kurbanlık bir hediye ki, içinizden adalet sahibi iki kişi belirleyecektir. Yahut yoksullara yedirme şeklinde bir keffâret, yahut buna denk oruç. Ta ki yaptığının vebalini tatsın. Allah, geçmişi affetmiştir. Kim bir daha yaparsa, Allah ondan öç alacaktır. Allah çok güçlüdür, öç alıcıdır. 5. sure (MÂİDE) 95. ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)

Kadınlarına zıhar edip sonra sarf etmiş oldukları söze geri dönenler, ilişkiye girmelerinden önce, özgürlüğünü yitirmiş bir benliği özgürlüğüne kavuşturacaklardır. İşte size yöneltilen öğüt budur. Allah, yapıp etmekte olduklarınızdan gereğince haberdardır. Özgürlüğe kavuşturma imkânını bulamayan, ilişkiye girmelerinden önce, aralıksız iki ay oruç tutacaktır. Buna da gücü yetmeyen, altmış yoksulu doyuracaktır. Bütün bunlar Allah'a ve resulüne inanasınız diyedir. Ve işte bunlar, Allah'ın sınırlarıdır. Küfre sapanlara korkunç bir azap vardır. 58. sure (MÜCÂDİLE) 3. ayet (Resmi: 58/İniş:104/ Alfabetik:66)

d) Ramazan ve İtikâf

  (1) Ramazan

 Sayılı günlerdir. Sizden kim hasta olur veya yolculuk halinde bulunursa tutamadığı gün sayısınca başka günlerde tutar. Oruca zorlukla dayananlar üzerine düşen, fidye olarak bir yoksulu doyurmaktır. Kim bir mecburiyeti olmaksızın içinden gelerek iyilik yaparsa bu onun için daha hayırlı olur. Ve oruç tutmanız, eğer bilirseniz, sizin için daha hayırlıdır. Ramazan o aydır ki; insanlara kılavuz olan, iyi-kötü ayrımıyla hidayetten kanıtlar getiren Kur'an, onda indirilmiştir. O halde bu aya ulaşanınız onu oruçlu geçirsin. Hasta olan veya yolculuk halinde bulunan, tutamadığı gün sayısınca başka günlerde tutsun. Allah sizin için kolaylık ister; O sizin için zorluk istemez. Tutulmamış olan günleri tamamlamanızı, sizi doğru yola kılavuzladığı için Allah'ı yüceltmenizi ister. Ve sizin şükretmeniz umulmaktadır. Kullarım sana benden sorarlarsa ben Karîb'im, gerçekten çok yakınım. Dua edenin çağrısına, bana çağırıp yakardığı anda cevap veririm. Hadi onlar da bana karşılık versinler, bana inansınlar ki doğruyu ve iyiyi bulabilsinler. Oruç gecesi kadınlarınıza yaklaşmak size helal kılınmıştır. Onlar sizin için giysidir, siz de onlar için giysisiniz. Allah sizin öz benliklerinize yazık etmekte olduğunuzu bilmiş, tövbelerinizi kabul edip sizi affetmiştir. Artık şimdi onlara yaklaşın ve Allah'ın sizin için yazdığı şeyi arayın. Tan yerinin beyaz ipliği siyah ipliğinden sizce seçilinceye kadar yiyin için; sonra da orucu gece oluncaya değin tamamlayın. Mescitlerde itikâfta bulunduğunuz sırada zevcelerinizle cinsel temas kurmayın. İşte bunlar Allah'ın yasaklarıdır, bunlara yaklaşmayın. Allah, ayetlerini insanlara işte böyle açıklar ki korunabilsinler.  2. sure (BAKARA) 184-187 ayet (Resmi: 2/İniş:92/ Alfabetik:11)

On geceye, 89. sure (FECR) 2. ayet (Resmi: 89/İniş:10/Alfabetik:25)

Biz onu Kadir Gecesi'nde indirdik. Kadir Gecesi'nin niteliğini sana gösteren nedir? Kadir Gecesi bin aydan daha hayırlıdır! Melekler ve Rûh, Rablerinin izniyle o gecede her iş için iner de iner! Bir esenlik ve huzur vardır; sürüp gider o, tan yeri ağarıncaya kadar! 97. sure (KADİR) 1-5. ayet (Resmi: 97/İniş:25/Alfabetik:48)
 (2) İtikâf

 Oruç gecesi kadınlarınıza yaklaşmak size helal kılınmıştır. Onlar sizin için giysidir, siz de onlar için giysisiniz. Allah sizin öz benliklerinize yazık etmekte olduğunuzu bilmiş, tövbelerinizi kabul edip sizi affetmiştir. Artık şimdi onlara yaklaşın ve Allah'ın sizin için yazdığı şeyi arayın. Tan yerinin beyaz ipliği siyah ipliğinden sizce seçilinceye kadar yiyin için; sonra da orucu gece oluncaya değin tamamlayın. Mescitlerde itikâfta bulunduğunuz sırada zevcelerinizle cinsel temas kurmayın. İşte bunlar Allah'ın yasaklarıdır, bunlara yaklaşmayın. Allah, ayetlerini insanlara işte böyle açıklar ki korunabilsinler. 2. sure (BAKARA) 187. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)

(RESUL KUR’AN’IN TEBLİĞİ KUR'AN MESAJI –V. İBADET. E KİTAP (MKA) B. 2. ORUÇ KONUSUNDAN ALINTIDIR. M. Kemal Adal)



RESUL KUR'AN'IN KUR'AN TEFSİRİ  2: BAKARA SURESİ 183. AYET
Oruç: 2/183-185

Y.N. Öztürk
Ey iman sahipleri! Oruç sizden öncekiler üzerine yazıldığı gibi sizin üzerinize de yazılmıştır. Bu sayede korunmanız umulmaktadır.

M. Esed
Siz ey imana ermiş olanlar! Oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de farz kılındı ki Allah'a karşı sorumluluğunuzun bilincine varasınız.


Dipnot: 2/183*: İbadet: Düzenli İbadetler: Oruç: Ramazan Ayı. Bak: 2/183-187; 89/2; 97/1-5.



2/183*: RAMAZAN AYI:

Ey iman sahipleri! Oruç sizden öncekiler üzerine yazıldığı gibi sizin üzerinize de yazılmıştır. Bu sayede korunmanız umulmaktadır. Sayılı günlerdir. Sizden kim hasta olur veya yolculuk halinde bulunursa tutamadığı gün sayısınca başka günlerde tutar. Oruca zorlukla dayananlar üzerine düşen, fidye olarak bir yoksulu doyurmaktır. Kim bir mecburiyeti olmaksızın içinden gelerek iyilik yaparsa bu onun için daha hayırlı olur. Ve oruç tutmanız, eğer bilirseniz, sizin için daha hayırlıdır. Ramazan o aydır ki; insanlara kılavuz olan, iyi-kötü ayrımıyla hidayetten kanıtlar getiren Kur'an, onda indirilmiştir. O halde bu aya ulaşanınız onu oruçlu geçirsin. Hasta olan veya yolculuk halinde bulunan, tutamadığı gün sayısınca başka günlerde tutsun. Allah sizin için kolaylık ister; O sizin için zorluk istemez. Tutulmamış olan günleri tamamlamanızı, sizi doğru yola kılavuzladığı için Allah'ı yüceltmenizi ister. Ve sizin şükretmeniz umulmaktadır. Kullarım sana benden sorarlarsa ben Karîb'im, gerçekten çok yakınım. Dua edenin çağrısına, bana çağırıp yakardığı anda cevap veririm. Hadi onlar da bana karşılık versinler, bana inansınlar ki doğruyu ve iyiyi bulabilsinler. . Oruç gecesi kadınlarınıza yaklaşmak size helal kılınmıştır. Onlar sizin için giysidir, siz de onlar için giysisiniz. Allah sizin öz benliklerinize yazık etmekte olduğunuzu bilmiş, tövbelerinizi kabul edip sizi affetmiştir. Artık şimdi onlara yaklaşın ve Allah'ın sizin için yazdığı şeyi arayın. Tan yerinin beyaz ipliği siyah ipliğinden sizce seçilinceye kadar yiyin için; sonra da orucu gece oluncaya değin tamamlayın. Mescitlerde itikâfta bulunduğunuz sırada zevcelerinizle cinsel temas kurmayın. İşte bunlar Allah'ın yasaklarıdır, bunlara yaklaşmayın. Allah, ayetlerini insanlara işte böyle açıklar ki korunabilsinler.   2/183-187.
On geceye, 89/2.
Biz onu Kadir Gecesi'nde indirdik. Kadir Gecesi'nin niteliğini sana gösteren nedir? Kadir Gecesi bin aydan daha hayırlıdır! Melekler ve Rûh, Rablerinin izniyle o gecede her iş için iner de iner! Bir esenlik ve huzur vardır; sürüp gider o, tan yeri ağarıncaya kadar! 97/1-5.

MKA.



2/183**: Kavram Olarak, İbadet: Düzenli İbadetler: Oruç. Bak: 2/183-185, 187; 33/35.


 2/183**: ORUÇ

Ey iman sahipleri! Oruç sizden öncekiler üzerine yazıldığı gibi sizin üzerinize de yazılmıştır. Bu sayede korunmanız umulmaktadır. Sayılı günlerdir. Sizden kim hasta olur veya yolculuk halinde bulunursa tutamadığı gün sayısınca başka günlerde tutar. Oruca zorlukla dayananlar üzerine düşen, fidye olarak bir yoksulu doyurmaktır. Kim bir mecburiyeti olmaksızın içinden gelerek iyilik yaparsa bu onun için daha hayırlı olur. Ve oruç tutmanız, eğer bilirseniz, sizin için daha hayırlıdır. Ramazan o aydır ki; insanlara kılavuz olan, iyi-kötü ayrımıyla hidayetten kanıtlar getiren Kur'an, onda indirilmiştir. O halde bu aya ulaşanınız onu oruçlu geçirsin. Hasta olan veya yolculuk halinde bulunan, tutamadığı gün sayısınca başka günlerde tutsun. Allah sizin için kolaylık ister; O sizin için zorluk istemez. Tutulmamış olan günleri tamamlamanızı, sizi doğru yola kılavuzladığı için Allah'ı yüceltmenizi ister. Ve sizin şükretmeniz umulmaktadır. 2/183-185.

Oruç gecesi kadınlarınıza yaklaşmak size helal kılınmıştır. Onlar sizin için giysidir, siz de onlar için giysisiniz. Allah sizin öz benliklerinize yazık etmekte olduğunuzu bilmiş, tövbelerinizi kabul edip sizi affetmiştir. Artık şimdi onlara yaklaşın ve Allah'ın sizin için yazdığı şeyi arayın. Tan yerinin beyaz ipliği siyah ipliğinden sizce seçilinceye kadar yiyin için; sonra da orucu gece oluncaya değin tamamlayın. Mescitlerde itikâfta bulunduğunuz sırada zevcelerinizle cinsel temas kurmayın. İşte bunlar Allah'ın yasaklarıdır, bunlara yaklaşmayın. Allah, ayetlerini insanlara işte böyle açıklar ki korunabilsinler. 2/187.

Allah şu kişiler için bir affediş ve büyük bir ödül hazırlamıştır: Müslüman erkekler, Müslüman kadınlar, mümin erkekler, mümin kadınlar, itaat eden erkekler, itaat eden kadınlar, özü sözü doğru erkekler, özü sözü doğru kadınlar, sabreden erkekler, sabreden kadınlar, Allah korkusuyla ürperen erkekler, Allah korkusuyla ürperen kadınlar, sadaka veren erkekler, sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler, oruç tutan kadınlar, ırz ve iffetlerini koruyan erkekler, ırz ve iffetlerini koruyan kadınlar, Allah'ı çok anan erkekler, Allah'ı çok anan kadınlar. 33/35.

MKA.


*2/183-187. Namaz, hac ve zekât gibi oruç da İbrahim'den bize ulaşmaktadır (22/73, 78). Herhangi bir düzeltme veya değişiklik varsa bize bildirilir. Örneğin 2/187 ile Ramazan gecelerinde cinsel ilişkiye izin verilmiştir. Ayrıca Kuran'ın dışındaki kitaplarda oruç bozmanın cezası (kefaret) olarak öngörülen 60 gün oruç, Kuran'a aykırıdır. Kuran, oruç bozmayı oruç tutmama olarak değerlendirir ve fazla oruç tutmakla cezalandırmaz.



Edip Yüksel - MESAJ Kuran Çevirisi Dipnotlarından Alıntılanmıştır.



KURAN'DAKİ ORUÇ


Kuran-ı Kerim'in Bakara Suresi'nin 183, 184, 185 ve 187 numaralı dört ayetinde oruçla (Ramazan ayı orucu ile-MKA) ilgili tüm bilgiler verilir.

Bu dört ayeti inceleyen kişi oruçla ilgili bilmesi gereken her noktayı öğrenir. Bu ayetler şöyledir:

183- Ey iman sahipleri! Oruç sizden öncekilerin üzerine yazıldığı gibi, sizin de üzerinize yazıldı. Umulur ki sakınırsınız.

184- Sayılı günlerdedir. Sizden kim hasta veya yolculukta olursa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutar. Zorlukla dayananlar, fidye olarak bir yoksulu doyurmalıdır. Kim gönülden bir hayır yaparsa, bu da kendisi için hayırlıdır. Oruç tutmanız bilirseniz sizin için daha hayırlıdır.

185- Ramazan ayı ki; insanları doğru yola ileten, apaçık ve ayırt edici olan Kuran onda indirilmiştir. Öyleyse sizden kim bu aya tanık olursa, onda oruç tutsun. Hasta ya da yolculukta olanlar tutamadığı gün sayısınca diğer günlerde. Allah sizin için kolaylık ister, zorluk istemez. Bu, sayıyı tamamlamanız, sizi doğru yola ilettiğinden dolayı Allah'ı yüceltmeniz içindir. Umulur ki şükredersiniz.

187- Oruç gecesi kadınlara yaklaşmanız helal kılınmıştır. Onlar sizin giysiniz, siz de onların giysilerisiniz. Allah sizin benliklerinize yazık etmekte olduğunuzu bilmiş, tövbelerinizi kabul edip, sizi bağışlamıştır. Artık onlara yaklaşın ve Allah'ın sizin için yazdığı şeyi arayın. Tan yerinde beyaz iplikle siyah iplik ayırt edilinceye kadar yiyin için, sonra da orucu geceye kadar tamamlayın...
2- Bakara Suresi 183, 184, 185, 187

Arka arkaya gelen bu dört ayetten orucu öğreniyoruz. Bu ayetleri incelersek oruç hakkındaki tüm bilgiyi öğrenmiş oluruz. Bu ayetlerin de ışığında orucu şöyle değerlendirebiliriz:

1-Oruç Kuran'ın emrettiği, üzerimize yazılmış bir farzdır. (2-Bakara Suresi 183)

2-Oruç Ramazan ayında tutulur. (2-Bakara Suresi 185) Ramazan Kuran'ın indirildiği aydır ve oruç bu ayın günlerinde tutulur.

Ramazan, Ay takviminin bir ayıdır. Ay'ın hareketlerine göre belirlenir. Ay'ın görünmesiyle başlayan bu ayın başlangıcını astrolojik hesaplarla aylar, hatta seneler önce bilebiliriz. Günümüzde bu ayın başlangıcını takvimlerle çok önceden ve çok rahat bir biçimde bildiğimiz için Ay'ı gözetlememize gerek kalmamıştır. Günümüzde Ay ve Güneş tutulması gibi çok daha kritik gök olayları bile senelerce önceden, hem de nereden en iyi gözlemlenebileceğiyle beraber bilinmektedir.

Bazıları 'Biz takvimlere itibar etmeyiz, Ay'ı gözetleriz, gökyüzünde Ay'ı gördüğümüz zaman, Ramazan ayı başlar' demişlerdir. Üstelik Ay'ı ilk görene ödüller de vaat edilince, ne hikmetse her sene takvimden bir gün önce Ay'ı gördüğünü iddia edenler çıkmış ve Müslümanlar'ın kimi Ramazan ayına bir gün önceden başlamışlardır.

Son zamanlarda bu hatanın düzeltildiğini ve astronomiye dayalı hesabın geç de olsa bazılarınca da kabullenildiğini görüp seviniyoruz. Yoksa her sene Ay'ın görülmesinin mümkün olmadığı bir gecede Ay'ı, ödül için bir gün önceden gördüğünü iddia eden birinin çıkması yine devam edecekti. İnşallah artık bu komediye son verilir ve bilimden yararlanmanın Allah'ın bir rahmeti olduğu anlaşılır.


3-Hastalık, ya da yolculuk sebebiyle oruç tutamayanlar tutamadıkları günlerin sayısı kadar başka günlerde oruç tutarlar.(2-Bakara Suresi 184)

Buna karşılık orucunu kasten bozanın arka arkaya 61 gün oruç tutması gerektiği uydurma hadis ve mezheplerin bir izahıdır, Kuran'da böyle bir izah geçmez.

Kuran'da:

Hacla ilgili bazı eksikliklerde orucun fidye olarak tutulması (2-Bakara Suresi 196),

Yanlışlıkla ölüme sebebiyet verip, köle affetme cezasını yerine getiremeyenlerin iki ay kesintisiz oruç tutması (4-Nisa Suresi 92), 

 Yemin bozanların kefaret olarak oruç tutması (5-Maide Suresi 89), 

Hacda avlanma yasağını çiğneyenin kefaret olarak oruç tutması (5-Maide Suresi 95),

 Hanımlarını cahiliye adetlerinde olduğu gibi anası, kız kardeşi gibi yakın akrabası ilan edip (Zıhar-MKA) , boşanmaya kalkmanın cezası olan köle azadını yerine getiremeyenlerin, kesintisiz iki ay oruç tutması (58-Mücadele Suresi 4) geçer.

Görüldüğü gibi Kuran, bazı suçların cezasında orucun, suçun dünyevi bir karşılığı olarak tutulmasını söyler. Tüm bu detayları veren Allah, orucun kasten bozulmasının iki ay kesintisiz oruç tutma gibi bir cezası olsaydı, bunu da açıklardı. Mademki açıklamamıştır; böyle bir ceza yoktur.

Yukarıdaki suçları incelersek, bu suçlardan kiminin oluşma ihtimali binde birden bile az bir ihtimaldir. İnsan hayatında olma ihtimali bu kadar az olan şeyleri açıklayan Allah'ın, kişilerin kasten oruç bozması gibi olma ihtimali çok daha yüksek olan bir olayın özel bir cezası olması gerekseydi, bunu açıklamamış olması hiç mümkün müdür?


4-Oruca zorlukla dayananlar bir yoksulu doyuracak kadar fidye verirler. (2-Bakara Suresi 184)

Bazı mezhepçiler 'zorlukla dayanma' ifadesini yaşlılık, iyileşmeyen hastalık gibi ifadelerle sınırlamaya çalışmışlardır. Bu şekildeki yorumlar, Allah'ın ifadesini şahsi görüşle sınırlamaya çalışmanın bir ürünüdür.

Eğer gerekseydi Allah kendisi bu sınırlamayı yapardı. Allah oruca zorlukla dayananların, bir yoksulu doyuracak şekilde fidye vermelerini öngörmüş ve zorlukla dayanmaya bir kayıt getirmemiştir.

Herkes 2-Bakara Suresi 186. ayetinde belirtildiği gibi Allah'ın bize yakın olduğunu unutmadan değerlendirmesini yapacaktır.

2-Bakara Suresi 185. ayetin sonundaki oruç tutmanın bizim için daha hayırlı olduğu göz önünde bulundurularak 'zorlukla dayanma' ifadesi değerlendirilir.

Yoksulu doyurmak isteyenlerin, yoksulu neyle, ne kadar, kaç öğün doyuracakları hususlarını belirlerken aynı ayetteki 'Gönülden hayır yapanın kendisi için hayırlı olacağı' ifadesini göz önünde bulundurulmasında fayda vardır.

5-Orucun vakti tan yerinin ağarmasıyla başlar.

Bu vakitte (tan yerinde) siyah ipliğin beyaz iplikten ayrılması ifadesi açıklanırken; tan yerinde beyazlığın, ufukta yatay uzanan bir ip gibi görülmesinden dolayı, tan yeri ağarmasına ip dendiği söylenir.

Ayrıca kimileri Arapça'daki 'hayt (ip)' kelimesinin mecazen renk anlamında kullanıldığını söylerler. 

Bu açıklamalarla ve 'sizce' ifadesiyle, orucun başlangıç vaktinin tan yerinin hemen başı değil, aydınlık ve karanlığın birbirinden seçilebildiği zaman olduğu söylenmiştir.

Şimdiki takvimlerde orucun başlangıcı tedbiren tan yerinin hemen başı olan ilk ışık belirtileriyle başlamaktadır. Yani bu izahlara göre orucun başlangıcında bir miktar daha esneklik olduğu düşünülebilir. 

Orucun süresi geceye dek devam eder. Kuran'da günün gece ve gündüz diye iki kısım olduğunu görüyoruz. Orucun bitiş zamanı gecenin başı yani gündüzün sonudur. (2-Bakara Suresi 187)

6-Oruç gecesi kadınlara yaklaşabileceğimiz söylenir. (2-Bakara Suresi 187)

Yaklaşma kelimesi mecazi anlatımlı bir kelimedir. Kadın erkek cinselliği için aynı şekilde Türkçe'de de 'beraber olma' gibi deyimler kullanılmakta, bu deyimle cinsel ilişki kastedilmektedir.

Yine 2-Bakara Suresi 187. ayette orucun başlangıç vaktine kadar yiyebileceğimiz ve içebileceğimiz söylenir.

Böylece orucu oluşturan üç unsur olan: 1- Yememe 2- İçmeme 3- Cinsel ilişkiye girmemenin, oruç vaktinde yerine getirilmesi anlaşılır.

 Belirtilen zaman dilimi içinde bu üçünün yapılmamasıyla oruç gerçekleşir. Orucun bitiş vakti olan gecenin başlangıcından sonra bunlar serbesttir.

Kan vermenin, kusmanın, küfretmenin, kavga etmenin orucu bozduğu şeklindeki izahlar uydurmadır. Orucu oluşturan unsurlar bellidir. Yeme, içme ve cinsel ilişki dışında hiçbir şey orucu bozmaz.

Görüldüğü gibi Kuran'ın anlattığı oruç (Ramazan ayı orucu - MKA) , Kuran'ın bu dört ayetinde açıklanmıştır. Bu ayetler dışında oruçla ilgili izahlar gereksizdir. Oruç adına ne anlaşılacaksa bu dört ayetten anlaşılmalıdır.


Uydurulan Din, Kuran'daki Din E – Kitap

RESUL KUR'AN'IN KUR'AN TEFSİRİ  2: BAKARA SURESİ 183. ayetin dip notlarından alıntıdır.

M. Kemal Adal

İKİYÜZLÜLER DEŞİFRE EDİLMİŞTİR…


(GEÇMİŞİN MUHASEBESİ VE GELECEĞİN ŞEKİLLENDİRİLMESİ)

Kuran,  Kuran’da gösterdiği istisnaları hariç olmak üzere; Kuran veya İncil veyahut Tevrat takipçilerinden olup;  “ İman edenlerden, Yahudilerden, Hıristiyanlardan, Sabiilerden Allah’a ve Ahiret gününe inanıp, barışa ve hayra yönelik iş (salih amel) yapanların,  Rableri katında kendilerine has ödülleri olduğunu ve tasalanmayacaklarını” müjdeler. (2 / Bakara / 62)

Allah’a ve Ahiret gününe imanın kapsamı ve iman esasları ile barışa ve hayra yönelik işler (salih ameller), ayrıntılı olarak Kuran’da açıkça belirtilmiş ve “Şanı yücedir o kudretin ki, hakla bâtılı ayıran o Furkan'ı, bütün âlemler için bir uyarıcı olsun diye kuluna indirmiştir” (25 / Furkan / 1)

“Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönlün hepsi bundan sorumlu tutulacaktır.” (17 / İsra / 36) ayeti gereğince inananların, inanacakları ve yapacakları şeyin ne ve iyi mi kötü mü olduğu hakkında, öncelikle doğru bilgi sahibi olmaları gerekir.

Her konuda, sorgulama yetersizliğine düşmeden, zanna uymadan, aklı arzuların güdümüne sokmadan, bilgi kaynakları etkin kullanılarak, tahkik yapılmalı ve bir “Kitap” a dayalı (Vahiy, Kâinat ve İnsan kitaplarında yazılı) doğru bilgilerin sahibi olunmalıdır.

İmanı olmadığını ikrar edenin inancı bellidir. O’nun söyledikleri, inancı doğrultusunda değerlendirilir. Gerçeğin ifadesi olup olmadığına bakılarak, dediklerine itibar edilir veya edilmez.

Her konuda, Bilgi kirliliği sebebi olarak asıl tehlikeli olan ve sonuçta doğru yoldan saptıran, Kuran’ın betimlediği aşağıdaki tip insanlardır.

Günümüzde bunlar, Konu din ise “Allah ile aldatanlar” dır. Konu dini değilse “ O konunun baş bilgini / önderi ile aldatanlardır. Her halükarda bireysel çıkarları için, o“dava” yı kullanan ve o an hizmet ettikleri başka bir davayı da, her zaman çıkarları için“satmaya hazır” olan, ajan provokatörlerdir.  

İnsanlar içinden bazıları vardır, "Allah'a ve âhıret gününe inandık" derler ama onlar inanmış değillerdir. Allah'ı ve inanmış olanları aldatma yoluna giderler. Gerçekte ise onlar öz benliklerinden başkasını aldatmıyorlar. Ne var ki, bunun farkında olamıyorlar. Kalplerinde bir hastalık vardır da Allah onları hastalık yönünden daha ileri götürmüştür. Ve onlar için, yalancılık etmiş olmaları yüzünden acıklı bir azap öngörülmüştür. Onlara, "Yeryüzünde bozgun çıkartmayın" dendiğinde, "Tam tersine, bizler barış ve esenlik getirenleriz" demişlerdir. Dikkat edin, gerçekte onlar, bozgun getirenlerin ta kendileridir de bunun bilincinde olmuyorlar. Onlara, "İnsanların inandığı gibi siz de inanın" dendiğinde, "Yani biz de kafası çalışmayan zavallılar gibi inanalım mı?" derler. Haberiniz olsun ki, kafası çalışmayan düşük seviyeliler onların ta kendileridir; fakat bilmiyorlar. Bunlar iman etmiş olanlarla yüz yüze geldiklerinde, "îman ettik" derler. Kendi şeytanlarıyla baş başa kaldıklarında ise söyledikleri şudur: "Hiç kuşkunuz olmasın biz sizinleyiz. Gerçek olan şu ki, biz alay edip duran kişileriz." (2 / Bakara / 8-14)

Bakınız bu iki yüzlü / riyakar insan tiplerine karşı, Allah nasıl uyarıyor:

Onları gördüğünde gövdeleri hoşuna gider. Bir şey konuşsalar sözlerine kulak verirsin. Onlar birbirine dayandırılmış keresteler / Hint kumaşı giydirilmiş kütük parçaları gibidirler. Her bağırtıyı aleyhlerinde zannederler. Düşmandır onlar; sakın onlardan! Allah onları kahretsin! Nasıl da aldatıp döndürülüyorlar! (63 / Münafikun / 4)

İnsanlardan öylesi vardır ki, onun dünya hayatına ilişkin sözü senin hoşuna gider ve o, kalbindekine Allah'ı tanık tutar. Oysaki o, düşmanların en yamanıdır. Yanından ayrıldığında / işbaşına geçtiğinde yeryüzünde fesat çıkarmak, ekini ve nesli yok etmek için işe koyulur. Oysaki Allah, fesadı sevmez. Ona, "Allah'tan kork" dendiğinde, gurur kendisini günaha götürür. Böylesine, cehennem yeter. Gerçekten ne kötü yataktır o. (2 / Bakara / 205 – 206)

Dikkatinizi çekmek isterim; Bu Kuran “ayet” lerinin (delillerin) lafzında ifade edilen mananın, sadece dini konuda iman bahsiyle sınırlı olarak algılanması, Allah’ın mesajının eksik algılaması demektir.

Bu ayetler, yaşamdaki birçok alanda, aklını çalıştıran herkesin kolayca değerlendirebileceği psikolojik ve sosyolojik birçok gerçeği ve olguyu, alınması gereken dersleri, iman konusu üzerinden ifade etmektedir.

İlgi alanınki kişi, kurum ve topluluklar, bu manada, doğru bilgiler ışığında, gözlemlenip incelenip değerlendirildiğinde de görülecektir ki:

Yoksa o kalplerinde maraz olanlar, Allah kendilerinin şiddetli kinlerini hiçbir zaman ortaya çıkarmayacak mı sandılar? Dileseydik onları sana mutlaka gösterirdik de sen onları yüzlerinden kesinlikle tanırdın. Zaten sen onları, sözlerinin tarzından da tanırsın. Allah tüm yaptıklarınızı biliyor. (47/ Muhammed / 29 -30)

Hangi alanda ve hangi konuda olursa olsun; ikiyüzlüler, dürüst / samimi inanlardan aslında güçsüzdür ve korkmaktadır. Eninde sonunda yenilir ve cezalandırılırlar: 

Onların gönüllerinde, korku bakımından siz, Allah'tan daha zorlusunuz. Bu böyledir, çünkü onlar anlamayan bir topluluktur. Onlar sizinle toplu halde değil ancak müstahkem kaleler içinde yahut duvarlar arasından savaşabilirler. Onların kendi aralarındaki problemleri / çıkmazları çetindir / ciddidir. Sen onları birlik / beraberlik halinde sanıyorsun, oysaki onların kalpleri darmadağınık / parça parçadır. Böyledir; çünkü onlar akıllarını işletmeyen bir topluluktur. Kendilerinden biraz önce günahlarının vebalini tadanlara benziyorlar. Acı bir azap var onlara... (59 / Haşr /13 -14)

Hangi alanda ve hangi konuda olursa olsun; ettikleri yeminlerini kalkan edinen, yeminleri ile yaptıkları ahit ve akitlerinden dönen ikiyüzlüler, iflah etmezler:

Yeminlerini bir kalkan edinip Allah'ın yolundan alıkoydular. Onların yapmakta oldukları ne kötüdür! Bu durumun sebebi şudur: Onlar iman ettiler, sonra küfre saptılar da kalpleri üzerine mühür basıldı. Artık onlar incelikleri anlamazlar. (63 / Münafikun / 2-3 )

Nihayet Allah, kendisine verdikleri söze ters düştüklerinden, yalana sapıp durduklarından, huzuruna çıkacakları güne kadar onların kalplerine ikiyüzlülük yerleştirdi. ( 9 / Tevbe / 77)

Sonuç Olarak:

Kuran inananı olsun olmasın, Aklını ve gönlünü çalıştıran, kalbini inanmamaya şartlamamış ve kazanımları sebebiyle Allah tarafından kalbi mühürlenmemiş her kişini, Allah’ın “İndirdiği” (5 / Maide / 44-49)  ve “Gösterdiği” (4 / Nisa /105) nde insanlar arasında hak olarak hükmedebileceği bilgiler, öğütler, dersler bulacaktır:

Şu bir gerçek ki, Allah size emanetleri, onlara ehil olanlara vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğinizde adaletle hükmetmenizi emrediyor. Allah size bu şekilde ne güzel öğüt veriyor. Allah Semî'dir, çok iyi duyar; Basîr'dir, çok iyi görür. (4 / Nisa / 58)

Dip Not:
AÇIK DUYURU



“Geçmişi Muhasebe ve Geleceği Şekillendirme” Kapsamında Değerlendirilmesi Umuduyla

İlgililere ve Kamuoyuna Saygıyla Duyurulur:

Millî ve milletler arası belgelerdeki bütün bu kayıtlar şunları göstermektedir.

1. Türkiye bağımsız bir devlettir. Türkiye’nin bağımsızlığının kaldırılması ancak düşman devletler tarafından istenebilir. Türkiye de elbette düşmanlığa düşmanlıkla karşılık verir. Bu, Türkiye’nin millî ve uluslararası hukuktan doğan en tabii hakkıdır.

2. Türkiye, sınırları uluslararası antlaşmalarla belirlenmiş, bütünlüğü olan bir devlettir. Özerklik veya federasyon gibi bütünlüğü ve sınırları bozucu talepler, ancak düşman güçler ve devletler tarafından dile getirilebilir. Elbette Türk halkı da bu taleplere gereken karşılığı verir. Ve bu karşılık halkımızın millî ve uluslararası hukuktan doğan en tabii hakkıdır.

3. Türkiye halkına Türk denir ve dolayısıyla Türkiye, Türk halkının devletidir. Devlete, Türk’ten başkasını ortak edecek veya devleti Türk halkının devleti olmaktan çıkaracak bir teşebbüs Türk halkı tarafından yok edilir. Türk halkının böyle bir teşebbüsü önlemeye ve yok etmeye hakkı vardır ve bu hak millî ve uluslararası hukuktan kaynaklanır.

Türk milleti vakurdur ve sessizdir. Bu vakar ve sessizliği hiç kimse teslimiyet olarak yorumlamaya kalkışmamalıdır.

“Özerklik, ortaklık, federasyon” gibi kavramları ağızlarına sakız edenler, Türk milletinin hak ve hukukunu korumak için, İstiklal Savaşında olduğu gibi yine kükreyeceğini akıllarından çıkarmamalıdırlar.

Aynı şekilde “Türk”ü birtakım etnik gruplarla aynı sıraya koyanlar da akıllarını başlarına devşirmelidirler.

Akıllarından geçenin ancak düşman ülke yönetimlerinin aklına gelebilecek bir “düşmanlık göstergesi” olabileceğini idrak etmelidirler.

Bu tür ifade ve kavramları Türk halkı da kadınıyla erkeğiyle, yaşlısıyla genciyle, işçisiyle memuruyla, çiftçisiyle esnafıyla, siviliyle askeriyle bu şekilde değerlendirecektir.

Yeni anayasa söylemleriyle Türkiye’yi dönüştürmeye yeltenenler şu cümleyi zihinlerine kazımalıdırlar:

 “Türkiye Devleti bağımlılaştırılamaz, bölünemez ve Türklükten uzaklaştırılamaz.”

 (Prof. Dr. Ahmet B. ERCİLASUN - Yeni Çağ - 28 Aralık 2011)

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE" ve diyebilenlere...


M. Kemal Adal