İŞTE ATATÜRK

İŞTE ATATÜRK
Allah Kuran’da: “Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönlün hepsi bundan sorumlu tutulacaktır.” (17/İSRA/36) buyurmuştur. Atatürk de: “Türk Kuran'ın arkasında koşuyor; fakat onun ne dediğini anlamıyor, içinde neler var bilmiyor ve bilmeden tapınıyor. Benim maksadım; arkasında koştuğu kitapta neler olduğunu Türk anlasın” (Osman Ergin, Türk Maarif Tarihi 1-5, 1977 /A. Gürtaş, s. 41) demektedir.- "İŞTE ATATÜRK" PORTALINA GİRMEK İSTEDİĞİNİZDE YUKARIDAKİ RESMİ TIKLAYINIZ.

24 Şubat 2017 Cuma

ANLAŞMA (SULH)



VII. TOPLUMSAL DÜZEN VE HUKUK

D. SİYASET


4.  BAŞKA TOPLUMLARLA İLİŞKİLER- 7


d) Anlaşma (Sulh)

(1) Kavram olarak, Toplumsal Düzen ve Hukuk, Siyaset, Başka Topluluklarla İlişkiler, Anlaşma (sulh)
 
Bunlar, kendileriyle antlaşma yaptığın kişilerdir. Ama her defasında antlaşmalarını bozarlar. Hiç çekinmez ki bunlar... Eğer onları harpte ele geçirirsen, onlarla birlikte arkalarındakileri de ürkütüp dağıt ki, ders alabilsinler. Eğer bir topluluktan hıyanet kuşkusu duyarsan, antlaşmaya bağlı kalmayacağını aynı şekilde sen de onlara bildir. Allah, hainlik edenleri sevmez. 8. sure (ENFÂL) 56-58. ayet (Resmi: 8/İniş:93/Alfabetik:22)
Sana hıyanet etmek isterlerse kesin olan şu ki, daha önce Allah'a hıyanet ettiler de Allah, aleyhlerine bir imkân yarattı. Allah her şeyi bilen, her hikmete sahip olandır. Onlar ki inanıp hicret ettiler, mallarıyla, canlarıyla Allah yolunda savaştılar ve onlar ki hicret edenleri barındırdılar, onlara yardım ettiler, işte onlar birbirlerinin dostlarıdır. İman edip de hicret etmeyenlere gelince, hicret edecekleri vakte kader size onların yönetiminden bir şey düşmüyor. Ama sizden dinde yardım isterlerse, sizinle aralarında antlaşma bulunan bir topluluk aleyhinde olmamak üzere, kendilerine yardım etmeniz gerekir. Allah, yapmakta olduklarınızı iyice görmektedir. 8. sure (ENFÂL) 71-72. ayet (Resmi: 8/İniş:93/ Alfabetik:22)

Ancak sizinle aralarında antlaşma olan bir topluma sığınanlarla, kendi toplumlarıyla yahut sizinle savaşma konusunda yürekleri yetersiz kalıp da size gelenlere dokunmayın. Allah dileseydi onları elbette sizin üstünüze salardı, onlar da sizinle mutlaka savaşırlardı. O halde, sizden uzak durur, sizinle savaşmaz, size barış eli uzatırlarsa, artık Allah size, üzerlerine gitmek için bir yol vermemiştir. 4. sure (NİSA) 90. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)

Allah, iman edenleri savunur. Şu da kuşkusuz ki, Allah hiçbir haini, hiçbir nankörü sevmez. 22. sure (HAC) 38. ayet (Resmi: 22/İniş:88/Alfabetik:32)

Allah ve resulünden, kendileriyle antlaşma yapmış bulunduğunuz müşriklere bir ültimatomdur bu; Yeryüzünde dört ay daha dolaşın ve bilin ki siz, Allah'ı âciz bırakamazsınız. Şu da bir gerçek ki, Allah küfre batanları rezil eder. Bir de Allah ve resulünden insanlara Büyük Hac günü bir duyuru var: Allah da O'nun elçisi de müşriklerden kesinlikle uzaktır. O halde, tövbe ederseniz bu sizin için hayırlıdır. Yok eğer yüz çevirirseniz şunu bilin ki, siz Allah'ı acze düşüremezsiniz. Küfre saplananlara acıklı bir azabı muştula! Antlaşma yapmış olduğunuz müşriklerden size karşı bir eksiklik sergilemeyen ve aleyhinizde başka birine yardım etmeyenler müstesnadır. Artık, onlara verdiğiniz sözü belirlenen süreye kadar tam bir şekilde koruyun. Şu bir gerçek ki Allah, sakınanları sever. O haram aylar çıktığında artık müşrikleri, kendilerini bulduğunuz yerde öldürün. Yakalayın onları, kuşatın onları, tüm geçit noktalarını tıkayın onların. Bunun ardından tövbe eder, namazı gereğince kılar, zekâtı verirlerse, yollarını açın onların. Kesin olan şu ki, Allah Gafûr'dur, Rahîm'dir. Eğer müşriklerden biri senden güvence dilerse / senin yanına gelmek, sana komşu olmak isterse, ona güvence verip yakınlaşma isteğini kabul et ki, Allah'ın kelamını dinleyebilsin. Sonra da onu, güvenli gördüğü yere kadar götür. Böyle yapmanın gerekçesi şudur: Bunlar bilmeyen bir topluluktur. Müşriklerin Allah katında, onun resulü katında ahitleri nasıl olabilir! Mescid-i Haram yanında antlaşma yaptıklarınız müstesna. Bu şekilde antlaşması olanlara, onlar size doğru dürüst davrandıkça, siz de doğru dürüst davranın. Allah, sakınanları sever. Onların ahdine nasıl güvenilebilir! Eğer üzerinizde egemenlik kurarlarsa, sizinle ilgili ne bir antlaşmaya saygı duyarlar ne de bir yemine. Ağızlarıyla size hoşnutluk sunarlar, fakat kalpleri inat eder durur. Ve onların çoğu gerçeğe uzak düşmüş sapıklardır. Allah'ın ayetlerini nasıl basit bir ücret karşılığı sattılar da Allah'ın yolundan alıkoydular. Gerçekten ne fena şeylerdir onların yapmakta oldukları. Bir mümin hakkında onlar ne bir yemine saygı gösterirler ne de bir antlaşma şartına. Onlar düşmanlık dolu, azmış kişilerin ta kendileridir. Bununla birlikte tövbe eder, namazı kılar, zekâtı verirlerse, artık sizin, dinde kardeşlerinizdirler. Biz ayetlerimizi, bilen bir topluluk için böyle açık seçik ortaya koyarız. Eğer verdikleri ahitten sonra yeminlerini bozar, dininize saldırırlarsa, o zaman küfrün elebaşlarını öldürün. Çünkü onların yeminleri yoktur. Böyle yaparsanız hal ve gidişlerine son verebilirler. Yeminlerini bozan, resulü yurdundan çıkarmaya gayret eden bir topluluğa karşı savaşmayacak mısınız? Üstelik size saldırıyı ilkin onlar başlattı. Korkuyor musunuz onlardan? Eğer mümin kişilerseniz, kendisinden korkmanıza en layık olan, Allah'tır. 9. sure (TEVBE) 1-13. ayet (Resmi: 9/İniş:113/Alfabetik:104)
(2) Antlaşma
 
Allah'tan bir ipe ve insanlardan bir ipe tutunmaları dışında, nerede bulunsalar üzerlerine zillet damgası vurulur. Allah'ın hışmına uğramışlardır. Üzerlerine miskinlik damgası vurulmuştur. Bu böyledir. Çünkü onlar, Allah'ın ayetlerine küfrediyor, haksız yere peygamberleri öldürüyorlardı; isyan etmişlerdi, zulüm ve azgınlık sergiliyorlardı. 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 112. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)

Ancak sizinle aralarında antlaşma olan bir topluma sığınanlarla, kendi toplumlarıyla yahut sizinle savaşma konusunda yürekleri yetersiz kalıp da size gelenlere dokunmayın. Allah dileseydi onları elbette sizin üstünüze salardı, onlar da sizinle mutlaka savaşırlardı. O halde, sizden uzak durur, sizinle savaşmaz, size barış eli uzatırlarsa, artık Allah size, üzerlerine gitmek için bir yol vermemiştir. 4. sure (NİSA) 90. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82) 

Yanlışlık hali müstesna, bir müminin bir mümini öldürmesi olacak şey değildir. Yanlışlıkla bir mümini öldürenin, özgürlüğü elinden alınmış bir mümini özgürlüğüne kavuşturması, ölenin ailesine de üzerinde anlaşmaya varılacak tatmin edici bir diyet vermesi gerekir. Vârislerin, diyeti bağışlaması hali müstesna. Eğer öldürülen, mümin olmakla birlikte size düşman bir topluluktan ise o zaman öldürenin, özgürlüğünden yoksun bir mümini özgürlüğüne kavuşturması gerekir. Öldürülen, sizinle aralarında antlaşma bulunan bir toplumdan ise o durumda, öldürülenin ailesine tatmin edici bir diyet verme yanında, hürriyetinden yoksun bir mümini hürriyetine kavuşturmak da gerekli olur. Bunlara imkân bulamayan, Allah'a tövbe olarak iki ay kesiksiz oruç tutar. Allah, gereğince bilendir, hikmeti sonsuzdur. 4. sure (NİSA) 92. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)

Onlar ki inanıp hicret ettiler, mallarıyla, canlarıyla Allah yolunda savaştılar ve onlar ki hicret edenleri barındırdılar, onlara yardım ettiler, işte onlar birbirlerinin dostlarıdır. İman edip de hicret etmeyenlere gelince, hicret edecekleri vakte kader size onların yönetiminden bir şey düşmüyor. Ama sizden dinde yardım isterlerse, sizinle aralarında antlaşma bulunan bir topluluk aleyhinde olmamak üzere, kendilerine yardım etmeniz gerekir. Allah, yapmakta olduklarınızı iyice görmektedir. 8. sure (ENFÂL) 72. ayet (Resmi: 8/İniş:93/Alfabetik:22)

Allah ve resulünden, kendileriyle antlaşma yapmış bulunduğunuz müşriklere bir ültimatomdur bu; Yeryüzünde dört ay daha dolaşın ve bilin ki siz, Allah'ı âciz bırakamazsınız. Şu da bir gerçek ki, Allah küfre batanları rezil eder. Bir de Allah ve resulünden insanlara Büyük Hac günü bir duyuru var: Allah da O'nun elçisi de müşriklerden kesinlikle uzaktır. O halde, tövbe ederseniz bu sizin için hayırlıdır. Yok eğer yüz çevirirseniz şunu bilin ki, siz Allah'ı acze düşüremezsiniz. Küfre saplananlara acıklı bir azabı muştula! Antlaşma yapmış olduğunuz müşriklerden size karşı bir eksiklik sergilemeyen ve aleyhinizde başka birine yardım etmeyenler müstesnadır. Artık, onlara verdiğiniz sözü belirlenen süreye kadar tam bir şekilde koruyun. Şu bir gerçek ki Allah, sakınanları sever. O haram aylar çıktığında artık müşrikleri, kendilerini bulduğunuz yerde öldürün. Yakalayın onları, kuşatın onları, tüm geçit noktalarını tıkayın onların. Bunun ardından tövbe eder, namazı gereğince kılar, zekâtı verirlerse, yollarını açın onların. Kesin olan şu ki, Allah Gafûr'dur, Rahîm'dir. Eğer müşriklerden biri senden güvence dilerse / senin yanına gelmek, sana komşu olmak isterse, ona güvence verip yakınlaşma isteğini kabul et ki, Allah'ın kelamını dinleyebilsin. Sonra da onu, güvenli gördüğü yere kadar götür. Böyle yapmanın gerekçesi şudur: Bunlar bilmeyen bir topluluktur. Müşriklerin Allah katında, onun resulü katında ahitleri nasıl olabilir! Mescid-i Haram yanında antlaşma yaptıklarınız müstesna. Bu şekilde antlaşması olanlara, onlar size doğru dürüst davrandıkça, siz de doğru dürüst davranın. Allah, sakınanları sever. Onların ahdine nasıl güvenilebilir! Eğer üzerinizde egemenlik kurarlarsa, sizinle ilgili ne bir antlaşmaya saygı duyarlar ne de bir yemine. Ağızlarıyla size hoşnutluk sunarlar, fakat kalpleri inat eder durur. Ve onların çoğu gerçeğe uzak düşmüş sapıklardır. Allah'ın ayetlerini nasıl basit bir ücret karşılığı sattılar da Allah'ın yolundan alıkoydular. Gerçekten ne fena şeylerdir onların yapmakta oldukları. Bir mümin hakkında onlar ne bir yemine saygı gösterirler ne de bir antlaşma şartına. Onlar düşmanlık dolu, azmış kişilerin ta kendileridir. Bununla birlikte tövbe eder, namazı kılar, zekâtı verirlerse, artık sizin, dinde kardeşlerinizdirler. Biz ayetlerimizi, bilen bir topluluk için böyle açık seçik ortaya koyarız. Eğer verdikleri ahitten sonra yeminlerini bozar, dininize saldırırlarsa, o zaman küfrün elebaşlarını öldürün. Çünkü onların yeminleri yoktur. Böyle yaparsanız hal ve gidişlerine son verebilirler. Yeminlerini bozan, resulü yurdundan çıkarmaya gayret eden bir topluluğa karşı savaşmayacak mısınız? Üstelik size saldırıyı ilkin onlar başlattı. Korkuyor musunuz onlardan? Eğer mümin kişilerseniz, kendisinden korkmanıza en layık olan, Allah'tır. 9. sure (TEVBE) 1-13. ayet (Resmi: 9/İniş:113/Alfabetik:104)
(3) Sulh
(a) Sulh, Ahirette esenlik yurdunda, cennette
 
Rableri katındaki huzur ve esenlik yurdu onlarındır. İşler oldukları ameller yüzünden O, onların Velî'si oluvermiştir. 6. sure (EN'ÂM) 127. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)

İki taraf arasında bir perde, A'raf üzerinde de herkesi yüzlerinden tanıyan erler vardır. Cennet halkı, özleyip durdukları halde henüz ona girmemiş olanlara şöyle seslenirler: "Selam size!" 7. sure (A'RAF) 46. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)

Orada onların yakarışı, "Tespih ederiz seni ey Allah’ımız!" ve birbirlerine esenlik dilemeleri, "selam" şeklindedir. Ve onların son çağırışları şudur: Bütün övgüler âlemlerin Rabbi Allah'adır. 10. sure (YÛNUS) 10. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)

Allah, esenlik yurduna çağırır ve dilediğini dosdoğru bir yola kılavuzlar. 10. sure (YÛNUS) 25. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)

"Selam size, sabrettiğiniz için! Ne güzeldir şu sonsuzluk yurdu!" derler. 13. sure (RA'D) 24. ayet (Resmi: 13/İniş:87/Alfabetik:85)

İman edip hayra ve barışa yönelik iyi işler yapanlar ise rablerinin izniyle altlarından ırmaklar akan cennetlere sokulmuşlardır. Sürekli kalıcıdırlar orada. Birbirlerine esenlik dilemeleri, "selam" şeklindedir. 14. sure (İBRÂHİM) 23. ayet (Resmi: 14/İniş:72/Alfabetik:40)

"Güvene kavuşmuş olarak selamla girin oraya." 15. sure (HİCR) 46. ayet (Resmi: 15/İniş:54/Alfabetik:36)

Orada boş lakırdı değil, yalnızca "selam" işitirler. Orada kendilerinin sabah, akşam, rızıkları da hazırdır. 19. sure (MERYEM) 62. ayet (Resmi: 19/İniş:44/Alfabetik:63)

İşte bunlar, sabretmiş olmalarına karşılık yüksek konaklarla ödüllendirilirler. Ve o konaklarda sağlık dileğiyle ve selamla karşılanırlar. 25. sure (FURKÂN) 75. ayet (Resmi: 25/İniş:42/Alfabetik:29)

Rahîm Rab'den bir de sözlü selam! 36. sure (YÂSÎN) 58. ayet (Resmi: 36/İniş:41/Alfabetik:108)

Rablerinden korkanlar da bölükler halinde cennete sevk edilirler. Oraya geldiklerinde, cennet kapıları da kendilerine açıldığında, oranın bekçileri onlara şöyle derler: "Selam size! Tertemizsiniz. Hadi girin şuraya, sürekli kalıcılar olarak!" 39. sure (ZÜMER) 73. ayet (Resmi: 39/İniş:59/Alfabetik:114)

Orada, güvenli bir biçimde her türlü meyveyi isterler. 44. sure (DUHÂN) 55. ayet (Resmi: 44/İniş:64/ Alfabetik:19)

 Esenlikle girin oraya! Sonsuzlaşma günüdür bu. 50. sure (KAF) 34. ayet (Resmi: 50/İniş:34/Alfabetik:49)

Sadece "selam, selam!" denir. 56. sure (VÂKIA) 26. ayet (Resmi: 56/İniş:46/Alfabetik:107)

"Selam sana kutlu ve uğurlu kişilerden!" denir ona. 56. sure (VÂKIA) 91. ayet (Resmi: 56/İniş:46/Alfabetik:107)
(b) Sulh, İnanıp salih amel işleyenlere
Ayetlerimize iman edenler sana geldiğinde şöyle söyle: "Selam size! Rabbiniz, benliği üzerine rahmeti yazmıştır. İçinizden her kim bilgisizlikle bir kötülük işler de ardından tövbe edip halini düzeltirse, hiç kuşkusuz, Allah çok affedici, çok merhametlidir." 6. sure (EN'ÂM) 54. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)

Hani onun yanına girmişlerdi de "Selam!" demişlerdi. O da "Biz sizden korkuyoruz." diye konuşmuştu. 15. sure (HİCR) 52. ayet (Resmi: 15/İniş:54/Alfabetik:36)

Boş lakırdıyı duyduklarında, ondan yüz çevirir şöyle derler: "Bizim amellerimiz bize, sizin amelleriniz size. Selam olsun hepinize. Biz cahilleri önemsemeyiz." 28. sure (KASAS) 55. ayet (Resmi: 28/İniş:49/ Alfabetik:53)

Rablerinden korkanlar da bölükler halinde cennete sevk edilirler. Oraya geldiklerinde, cennet kapıları da kendilerine açıldığında, oranın bekçileri onlara şöyle derler: "Selam size! Tertemizsiniz. Hadi girin şuraya, sürekli kalıcılar olarak!" 39. sure (ZÜMER) 73. ayet (Resmi: 39/İniş:59/Alfabetik:114)

Öyle Allah ki O, ilah yok O'ndan gayrı! Melik, Kuddûs, Selâm, Mümin, Müheymin, Azîz, Cebbâr, Mütekebbir. Allah, onların ortak koşmalarından yücedir, arınmıştır. 59. sure (HAŞR) 23. ayet (Resmi: 59/İniş:95/Alfabetik:35)
(c) Sulh, Müminler ancak kardeştir, aralarını düzeltin
Şu bir gerçek ki, müminler sadece kardeştirler. O halde kardeşleriniz arasında barışı sağlayın ve Allah'tan sakının ki, size merhamet edilebilsin. 49. sure (HUCURÂT) 10. ayet (Resmi: 49/İniş:105/Alfabetik:37)
(d) Sulh, Kendileriyle barış yapılması gerekenler
Diğer bazılarını da bulacaksınız ki, hem sizden emin olmak hem de kendi toplumlarından emin olmak isterler. Ama fitneyle yüz yüze getirildiklerinde başaşağı içine dalarlar. Bunlar sizden uzak durmazlar, sizinle barışa gitmezler ve ellerini sizden çekmezlerse onları yakalayın, tuttuğunuz yerde öldürün. İşte böylelerinin üstüne gitmeniz için size açık bir izin ve kuvvet verilmiştir. 4. sure (NİSA) 91. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)

Ey iman edenler! Allah yolunda gaza için dolaştığınızda, iyice anlayıp dinleyin de size selam verene / barış teklifi sunana "Sen mümin değilsin!" demeyin. İğreti hayatın menfaatine göz dikiyorsunuz ama Allah katında çok ganimetler vardır. Önceden siz de öyle idiniz ama Allah size lütufta bulundu. O halde, iyice araştırın, anlayın dinleyin. Çünkü Allah, yapmakta olduklarınızdan haberdardır. 4. sure (NİSA) 94. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)

Onların fısıldaşmalarının çoğunda hayır yoktur. Ancak, bir sadakaya, bir iyiliğe ve insanlar arasında bir barıştırmaya özendiren başka. Kim böyle bir şeyi Allah'ın hoşnutluğunu kazanmak niyetiyle yaparsa biz ona yakında çok büyük bir ödül vereceğiz. 4. sure (NİSA) 114. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)

Eğer barışa eğilim gösterirlerse sen de buna yanaş ve Allah'a tevekkül et. Çünkü O, en iyi işitenin, en iyi bilenin ta kendisidir. 8. sure (ENFÂL) 61. ayet (Resmi: 8/İniş:93/Alfabetik:22)
(e) Sulh, Allah rızası peşinde olanları selamete eriştirir
Allah, rızasına uyanları o Kitap'la esenlik ve barış yollarına iletir ve onları kendi izniyle karanlıklardan aydınlığa çıkarıp şaşmayan ve sapmayan dosdoğru yola kılavuzlar. 5. sure (MÂİDE) 16. ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)

Gevşemeyin, üstün durumda olduğunuz halde antlaşmaya davet etmeyin! Allah sizinledir; amellerinizi asla yitirmeyecektir. 47. sure (MUHAMMED) 35. ayet (Resmi: 47/İniş:99/Alfabetik:64)
(f) Sulh, Müminlerin tevazu ile cahillere selam edip geçiverişleri
Rahman'ın kulları, yeryüzünde böbürlenmeden/rahatsız etmeden yürüyen kişilerdir. Cahiller onlara hitap edince, "selam" derler. 25. sure (FURKÂN) 63. ayet (Resmi: 25/İniş:42/Alfabetik:29)

Biz, gücü kuvveti onlardan daha üstün olanları da helâk etmişizdir. Öncekilerin örneği geçti. 43. sure (ZUHRUF) 8. ayet (Resmi: 43/İniş:63/Alfabetik:113)
(g) Sulh, Tarafsızlarla ve kendileri ile anlaşma yapılanlarla
Ancak sizinle aralarında antlaşma olan bir topluma sığınanlarla, kendi toplumlarıyla yahut sizinle savaşma konusunda yürekleri yetersiz kalıp da size gelenlere dokunmayın. Allah dileseydi onları elbette sizin üstünüze salardı, onlar da sizinle mutlaka savaşırlardı. O halde, sizden uzak durur, sizinle savaşmaz, size barış eli uzatırlarsa, artık Allah size, üzerlerine gitmek için bir yol vermemiştir. 4. sure (NİSA) 90. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)

Onlar ki inanıp hicret ettiler, mallarıyla, canlarıyla Allah yolunda savaştılar ve onlar ki hicret edenleri barındırdılar, onlara yardım ettiler, işte onlar birbirlerinin dostlarıdır. İman edip de hicret etmeyenlere gelince, hicret edecekleri vakte kader size onların yönetiminden bir şey düşmüyor. Ama sizden dinde yardım isterlerse, sizinle aralarında antlaşma bulunan bir topluluk aleyhinde olmamak üzere, kendilerine yardım etmeniz gerekir. Allah, yapmakta olduklarınızı iyice görmektedir. 8. sure (ENFÂL) 72. ayet (Resmi: 8/İniş:93/Alfabetik:22)

Allah ve resulünden, kendileriyle antlaşma yapmış bulunduğunuz müşriklere bir ültimatomdur bu; 9. sure (TEVBE) 1. ayet (Resmi: 9/İniş:113/Alfabetik:104)

Antlaşma yapmış olduğunuz müşriklerden size karşı bir eksiklik sergilemeyen ve aleyhinizde başka birine yardım etmeyenler müstesnadır. Artık, onlara verdiğiniz sözü belirlenen süreye kadar tam bir şekilde koruyun. Şu bir gerçek ki Allah, sakınanları sever. 9. sure (TEVBE) 4. ayet (Resmi: 9/İniş:113/ Alfabetik:104)

Müşriklerin Allah katında, onun resulü katında ahitleri nasıl olabilir! Mescid-i Haram yanında antlaşma yaptıklarınız müstesna. Bu şekilde antlaşması olanlara, onlar size doğru dürüst davrandıkça, siz de doğru dürüst davranın. Allah, sakınanları sever. 9. sure (TEVBE) 7. ayet (Resmi: 9/İniş:113/Alfabetik: 104)


RESUL KUR'AN'IN KUR'AN MESAJLARI - M. Kemal Adal

Selam...

​ T.C. / M. Kemal Adal 


23 Şubat 2017 Perşembe

SAVAŞ (CİHAT)- 4




VII. TOPLUMSAL DÜZEN VE HUKUK

D. SİYASET


4.  BAŞKA TOPLUMLARLA İLİŞKİLER- 6


c) Savaş (Cihat) - 4


(6) Şehitlik ve Gazilik
(a) Kavram olarak, Toplumsal Düzen ve Hukuk, Siyaset, Başka Topluluklarla İlişkiler, Savaş, Şehitlik ve Gazilik
Allah yolunda öldürülenler için "ölüler" demeyin. Tam aksine, onlar dirilerdir ama siz farkında olmazsınız. 2. sure (BAKARA) 154. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)

Allah yolunda öldürülür yahut ölürseniz, Allah'tan bir bağışlanma ve bir rahmet onların derleyip topladıklarından çok daha iyidir. 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 157. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)

Allah yolunda öldürülmüş olanları ölüler sanma sakın. Hayır! Onlar diridirler. Rablerinin katında rızıklandırılıyorlar. Allah'ın, lütfundan kendilerine verdiğiyle sevinçlidirler. Ve arkada kalıp kendilerine katılmamış olanlara şunu müjdeliyorlar: Onlar için korku yoktur; tasalanmayacaklardır onlar. Allah'tan bir nimeti, bir lütfu ve Allah'ın müminlerin ödülünü vermezlik etmeyeceğini de müjdelerler. O müminler ki, kendilerine yara isabet ettikten sonra bile Allah'ın ve resulün çağrısına cevap verdiler. Onlar içinden, güzel işler yapıp takvaya sarılanlara büyük bir ödül vardır. 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 169-172. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)
İğreti hayatı âhiret hayatı karşılığında satanlar, Allah yolunda çarpışsınlar. Allah yolunda çarpışıp da öldürülen yahut galip gelene biz, yakında, büyük bir ödül vereceğiz. 4. sure (NİSA) 74. ayet (Resmi: 4/ İniş:98/Alfabetik:82)

De ki: "Bizim için iki güzelliğin birinden başkasını mı bekliyorsunuz? Biz de size Allah'ın, kendi katından veya bizim ellerimizle bir azap çarptırmasını bekliyoruz. Artık bekleyin, sizinle beraber biz de bekliyoruz." 9. sure (TEVBE) 52. ayet (Resmi: 9/İniş:113/Alfabetik:104)
(b) Şehit
Allah yolunda öldürülenler için "ölüler" demeyin. Tam aksine, onlar dirilerdir ama siz farkında olmazsınız. 2. sure (BAKARA) 154. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)

Size bir yara değiyorsa, o topluma da benzeri bir yara mutlaka değmiştir. Bak işte günler! Biz onları insanlar arasında dolandırır dururuz. Allah bu sayede iman edenleri bilecek, sizden tanıklar / şehitler edinecektir. Allah zulme sapanları sevmez. 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 140. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)

Allah yolunda öldürülmüş olanları ölüler sanma sakın. Hayır! Onlar diridirler. Rablerinin katında rızıklandırılıyorlar. Allah'ın, lütfundan kendilerine verdiğiyle sevinçlidirler. Ve arkada kalıp kendilerine katılmamış olanlara şunu müjdeliyorlar: Onlar için korku yoktur; tasalanmayacaklardır onlar. 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 169-170. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)
Rableri onlara cevap verdi: "Ben sizden, erkek-kadın hiçbir çalışanın ürettiğini boşa çıkarmayacağım. Hep birbirinizdensiniz. Göç edenler, yurtlarından çıkarılanlar, yolumda işkenceye uğratılanlar, çarpışıp da öldürülenler var ya, onların kötülüklerini yemin olsun örteceğim. Ve yemin olsun ki onları, Allah katından bir karşılık olarak, altlarından ırmaklar akan cennetlere koyacağım." Allah katındandır karşılıkların en güzeli. 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 195. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)

Allah'a ve resule itaat eden kişilere gelince, bunlar, Allah'ın kendilerine nimet verdikleriyle beraberdirler. Peygamberlerle, hak dostlarıyla, şehitlerle, hayır ve barışı sevenlerle. Ne güzel dosttur bunlar! 4. sure (NİSA) 69. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)

İçinizden öylesi de var ki, ne olursa olsun ağırdan alır. Size bir musibet gelip çatarsa şöyle diyecektir: "İyi ki onlarla birlikte şehit olmadım. Allah bana lütufta bulundu." 4. sure (NİSA) 72. ayet (Resmi: 4/ İniş:98/Alfabetik:82)

İğreti hayatı âhiret hayatı karşılığında satanlar, Allah yolunda çarpışsınlar. Allah yolunda çarpışıp da öldürülen yahut galip gelene biz, yakında, büyük bir ödül vereceğiz. 4. sure (NİSA) 74. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)

De ki: "Bizim için iki güzelliğin birinden başkasını mı bekliyorsunuz? Biz de size Allah'ın, kendi katından veya bizim ellerimizle bir azap çarptırmasını bekliyoruz. Artık bekleyin, sizinle beraber biz de bekliyoruz." 9. sure (TEVBE) 52. ayet (Resmi: 9/İniş:113/Alfabetik:104)

Allah, mümin erkeklerle mümin kadınlara, altından ırmaklar akan cennetler vaat etmiştir. Sürekli kalacaklardır orada. Adn cennetlerinde de tertemiz barınaklar vaat etmiştir. Allah'ın bir hoşnutluğu ise hepsinden büyüktür. İşte budur o büyük başarı/o büyük kurtuluş. 9. sure (TEVBE) 72. ayet (Resmi: 9/İniş:113/Alfabetik:104)

Allah yolunda hicret edip sonra da öldürülen yahut ölenleri, Allah güzel bir rızıkla mutlaka rızıklandıracaktır. Allah, rızık verenlerin elbette ki en hayırlısıdır. Onları, razı olacakları bir yere elbette sokacaktır. Allah elbette ki, Alîm'dir, Halîm'dir. 22. sure (HAC) 58-59. ayet (Resmi: 22/İniş:88/Alfabetik:32)

İnananlardan öyle erler vardır ki, Allah'a verdikleri sözde sadakatle dururlar. Onlardan bazısı adadığını yerine getirdi, bazısı da bekliyor. Sözlerini asla değişmediler. 33. sure (AHZÂB) 23. ayet (Resmi: 33/İniş:97/ Alfabetik:4)

Küfre batmışlarla burun buruna geldiğinizde, boyunlar vurulur. Nihayet onları bastırıp sindirdiğinizde, antlaşma bağını sıkı bağlayın. Artık bundan sonrası ya bir bağışlama ya bir fidyedir. Nihayet, harp, ağırlıklarını yere bırakır. İşte böyle! Eğer Allah dileseydi, onlardan öç alırdı. Ama kiminizi kiminizle denemek için böyledir. Allah yolunda öldürülenlerin amelleri asla göz ardı edilmeyecektir. 47. sure (MUHAMMED) 4. ayet (Resmi: 47/İniş:99/Alfabetik:64)

Allah'a ve resulüne inananlar var ya, özü sözü doğru kişiler onlardır. Rableri katında tanık olanlar / şehitlik mertebesine erenler de onlardır. Onların ödülleri ve ışıkları vardır. Küfre sapıp ayetlerimizi yalanlayanlara gelince, onlar cehennemin dostu olacaklardır. 57. sure (HADÎD) 19. ayet (Resmi: 57/İniş:112/Alfabetik:33)
(7) Savaşta İlahi Yardım
(a) Kavram olarak, Toplumsal Düzen ve Hukuk, Siyaset, Başka Topluluklarla İlişkiler, Savaş, Savaşta İlahi Yardım
Eğer sana hile-oyun yapmak isterlerse Allah sana yeter. Yardımıyla ve müminlerle seni destekleyen O'dur. 8. sure (ENFÂL) 62. ayet (Resmi: 8/İniş:93/Alfabetik:22)

Ey Peygamber! Allah ve inananlardan seni izleyenler sana yeter / Allah, sana da seni izleyen müminlere de yeter! 8. sure (ENFÂL) 64. ayet (Resmi: 8/İniş:93/Alfabetik:22)

Hani siz, Rabbinizden yardım ve destek diliyordunuz; O, sizin dileğinize şöyle cevap vermişti: "Hiç kuşkunuz olmasın, ben size, meleklerden birbiri ardınca bin tanesiyle yardım ulaştıracağım." Allah bunu, sadece bir müjde olsun ve o sayede kalpleriniz huzur ve rahatlık bulsun diye yaptı. Yardım yalnız ve yalnız Allah katındandır. Hiç şüphesiz Allah Azîz'dir, Hakîm'dir. O zaman sizi, Allah'tan bir güven olmak üzere hafif bir uyku bürüyordu; sizi onunla temizlemek, şeytanın pisliğini sizden gidermek, kalplerinizi birbirine bağlamak, ayaklarınızı sağlam bastırmak için üzerinize gökten bir su indiriyordu. Rabbin, meleklere şöyle vahyediyordu: "Ben sizinle beraberim. İmanı olanları sağlamlaştırın. İnkâr edenlerin kalpleri içine korku salacağım; vurun boyunların üstüne, vurun onların her parmağına." Yüz yüze gelen şu iki toplulukta sizin için bir ibret vardır: Biri Allah yolunda çarpışıyordu; ötekisi küfre batmıştı. Allah yolunda çarpışanları, kafa gözleriyle kendilerinin iki katı görüyorlardı. Allah, öz yardımıyla dilediğini destekler. İşte bunda, gözleri olanlar için gerçek bir ibret vardır. 8. sure (ENFÂL) 9-13. ayet (Resmi: 8/İniş:93/Alfabetik:22)
Allah size yardım ederse hiç kimse size galip gelemez. Eğer sizi yüzüstü bırakırsa O'ndan başka size kim yardım edebilir? Artık müminler yalnız Allah'a güvenip dayansınlar. 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 160. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)

Ey iman edenler, Allah'ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın! Hani, üstünüze ordular gelmişti de biz onların üzerine bir rüzgâr ve sizin görmediğiniz ordular salmıştık. Allah, yapmakta olduklarınızı iyice görmektedir. 33. sure (AHZÂB) 9. ayet (Resmi: 33/İniş:97/Alfabetik:4)

Gevşemeyin, üstün durumda olduğunuz halde antlaşmaya davet etmeyin! Allah sizinledir; amellerinizi asla yitirmeyecektir. 47. sure (MUHAMMED) 35. ayet (Resmi: 47/İniş:99/Alfabetik:64)

Ey iman sahipleri! Eğer siz Allah'a yardım ederseniz, Allah da size yardım eder ve ayaklarınızı sağlam bastırır. 47. sure (MUHAMMED) 7. ayet (Resmi: 47/İniş:99/Alfabetik:64)

İşte böyle. Kim uğratıldığı cezanın aynısıyla ceza edip de zulüm ve saldırganlığa uğrarsa, Allah ona mutlaka yardım edecektir. Allah, elbette ki Afüvv'dür, Gafûr'dur. 22. sure (HAC) 60. ayet (Resmi: 22/İniş:88/Alfabetik:32)

 Seveceğiniz daha başka şeyler de var: Allah'tan bir yardım, çok yakın bir fetih... İman sahiplerine müjde ver! 61. sure (SAFF) 13. ayet (Resmi: 61/İniş:108/Alfabetik:89)

O odur ki, müminlerin gönüllerine, imanları beraberinde iman geliştirsinler diye, mutluluk ve huzur indirdi. Yalnız Allah'ındır göklerin ve yerin orduları. Alîm'dir Allah, Hakîm'dir. 48. sure (FETİH) 4. ayet (Resmi: 48/İniş:109/Alfabetik:27)

Ey iman edenler! Allah'ın, üzerinizdeki nimetini hatırlayın! Hani bir topluluk ellerini size uzatmaya niyet etmişti de Allah onların ellerini sizden çekmişti. Allah'tan sakının! Müminler yalnız Allah'a tevekkül etsinler! 5. sure (MÂİDE) 11. ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)

Yemin olsun ki, Allah size birçok yerde yardım etti. Huneyn gününde de. Hani, çokluğunuz sizi böbürlendirmişti de bu hiçbir işinize yaramamıştı. Tüm genişliğine rağmen, yeryüzü size dar gelmişti. Sonra da sırtınızı dönüp kaçmıştınız. Sonra Allah, resulünün üzerine de müminlerin üzerine de sükûnetini indirmiş, ayrıca sizin görmediğiniz orduları göndermiş de küfre sapanlara azap etmişti. Kâfirlerin cezası işte budur Sonra Allah, bunun ardından da dilediğinin tövbesini kabul eder. Allah Gafûr'dur, Rahîm'dir. 9. sure (TEVBE) 25-27. ayet (Resmi: 9/İniş:113/Alfabetik:104)
(8) Savaşa Katılmamasına İzin Verilenler
(a) Kavram olarak, Toplumsal Düzen ve Hukuk, Siyaset, Başka Topluluklarla İlişkiler, Savaş, Savaşa Katılmamasına İzin Verilenler
Köre zorlama yoktur, topala zorlama yoktur, hastaya da zorlama yoktur. Kim Allah'a ve resulüne itaat ederse, Allah onu altından ırmaklar akan cennetlere koyar. Kim de yüz çevirirse, Allah onu acıklı bir azapla cezalandırır. 48. sure (FETİH) 17. ayet (Resmi: 48/İniş:109/Alfabetik:27)

Güçsüzlere, hastalara, infak edecek bir şey bulamayanlara, Allah ve resulü için öğüt verdikleri takdirde bir günah yoktur. Güzel davrananlar aleyhine bir yol yok. Allah Gafûr'dur, Rahîm'dir. Kendilerini bindirmen için sana geldiklerinde sen, "sizi bindirecek bir şey bulamam" deyince, harcayacak bir şey bulamadıklarından, üzüntüyle gözlerinden yaşlar boşalarak geri dönen kimseler için de herhangi bir günah yoktur. 9. sure (TEVBE) 91-92. ayet (Resmi: 9/İniş:113/Alfabetik:104)
(9) Savaşmanın Yasak Olduğu Zamanlar
(a) Kavram olarak, Toplumsal Düzen ve Hukuk, Siyaset, Başka Topluluklarla İlişkiler, Savaş, Savaşmanın Yasak Olduğu Zamanlar
Haram ay, haram aya karşılıktır. Hürmetler ve yasaklar karşılıklıdır. O halde, azgınlık edip size saldırana, size saldırdığı şekilde ve ölçüde saldırın. Allah'tan korkun ve bilin ki Allah, kendisinden korkup sakınanlarla beraberdir. 2. sure (BAKARA) 194. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)

Sana haram ayı, onda savaşmayı soruyorlar, De ki: "O ayda savaş büyük bir günahtır. Ama Allah yolundan alıkoymak, O'na ve Mescid-i Haram'a nankörlük etmek, ora halkını oradan sürüp çıkarmak, Allah katında daha büyük bir günahtır." Fitne / baskı ve bozgunculuk, cana kıymaktan daha büyük bir kötülüktür. Eğer güçleri yetse sizi dininizden çevirinceye kadar sizinle savaşmayı sürdürürler. İçinizden kim irtidâd edip dininden dönerse kâfir olarak ölür. Böylelerinin amelleri dünyada da âhırette de boşa gitmiştir. Ateş ehlidir onlar. Sürekli kalacaklardır orada. 2. sure (BAKARA) 217. ayet (Resmi: 2/İniş:92/ Alfabetik:11)

Gökleri ve yeri yarattığı gündeki yazısına göre, Allah katında ayların sayısı onikidir. Bunlardan dördü haram aylardır. Eskimez din işte budur. Artık o aylar içinde benliklerinize zulmetmeyin. Müşrikler sizinle nasıl topyekün savaşıyorlarsa siz de onlarla topyekün savaşın. Şunu bilin ki, Allah, takva sahipleriyle beraberdir. Haram ayları ertelemek, küfürde bir artırmadır ki, onunla inkâr edenler saptırılır. Onu bir yıl helal sayarlar, bir yıl haramlaştırırlar ki, Allah'ın yasakladığının sayısını denkleştirip Allah'ın haram kıldığını helalleştirsinler. Amellerinin kötülüğü kendilerine süslü gösterilmiştir. Allah, küfre batan bir topluluğu iyiye ve güzele kılavuzlamaz. 9. sure (TEVBE) 36-37. ayet (Resmi: 9/İniş:113/Alfabetik:104) 


RESUL KUR'AN'IN KUR'AN MESAJLARI - M. Kemal Adal

Selam...

​ T.C. / M. Kemal Adal 


22 Şubat 2017 Çarşamba

BUHARİ VE MÜSLİM ÇÖKERSE, İSLAM ÇÖKER DİYEN ZİHNİYETE.....

Haluk Gümüştabak
21 Şubat 2017 11:57


Değerli din kardeşlerim. Üzülerek söylemeliyim ki,
günümüz İslam inancı, Kur’an dan sapmışlığın zirvesinde yaşanmaya, büyük bir hızla devam ediyor. Bir din kardeşiniz olarak bana düşen, sizleri yalnız Kur’an ile uyarmaktır. Lütfen kendimize gelelim, emin olamayacağımız sözlerin, bilgilerin, kişilerin ardından değil, Allah ın ipine sarılarak inancımızı yaşayalım.

Sizlere yaşadığımız İslam ın acıklı halini anlatan, güzel ve dikkat çekici bir örnek vermek istiyorum. İnternette dini anlattığını söyleyen bir kişinin, videosunu izledim. O konuşmadan bazı alıntılar yaparak, sizlerin bu yanlış söylemler üzerinde, dikkatle düşünmenizi rica ediyorum.
Hatırlatmak isterim, ömrümüz ve imtihanımız bir göz açıp kapatma mesafesinde. Hesabını veremeyeceğimiz sözleri söylemeyelim, emin olmadığımız düşüncelerinde ardına düşmeyelim. İzlediğim video da, Kendisine dini konularda sorular soran kişilerin hepsine, cevap vermekle meşgul olamayacaklarını söylüyor ve bakın neler diyor.

Bu hataları bütünüyle başından çözelim, SEN BELAGAT OKU, SEN NAHİ OKU, SEN BUHARİ OKU, MÜSLİM OKU, Allah ın izniyle o zaman gel bunları kendin düzelt kardeşim.”

Dikkat ettiyseniz, Sayın konuşmacının, dini öğrenmeleri adına sorular soran kişileri yönlendirdiği kitaplar arasında Kur’an yok. Peki, neden yok? Çünkü Kur’an herkesin anlayamayacağı, her bilginin detaylı açıklanmadığı bir kitap ilan edildi de ondan. Düşüne biliyor musunuz, Kur’an Allah katından geliyor, Allah bizleri Kur’an dan sorumlu tutuyor ama sorumlu olduğumuz kitabı bizler anlayamıyoruz, azınlık insanlar, veli kişiler anlıyor ve her bilgide sorumlu olduğumuz Kur’an da olmuyor. Öylemi din kardeşlerim?

HÂŞÂ Allah ın kullarına anlatamadığını, aramızda anlatanlar mı var? Kimin haddine bunu düşünmek ve bunu söylemek. PEYGAMBERİMİZİN BİLE SAĞLIĞINDA YAPMADIĞINI YAPMAYA KALKAN, HATTA ONUN DÜŞÜNEMEDİĞİNİ DÜŞÜNENLER Mİ VAR. HÂŞÂ Buhari nin, Müslim in neredeyse peygamberimizin vefatından yaklaşık 250 yıl sonra, akıl edip yazıya geçirdiklerini, peygamberimiz neden sağlığında yapmadı diye de mi düşünemiyoruz? Hani Allah veliler edinmeyin, güvenilecek veliniz yalnız benim diyordu. Kur’an da size nice örnekleri, değişik ifadelerle verdik ki anlayasınız, onun için yalnız Kur’an ın ipine sarılın diyordu. NE OLDU BİRİLERİNİN İPİMİ KOPTU, YOKSA DAHA SAĞLAM İPMİ BULDULAR. Konuşmacı, Hadis kitaplarını tenkit edenlere de cevap veriyor ve bakın sözlerine nasıl devam ediyor.

“Harici ve Oryantalist proje olarak OYNAMA BUHARİYLE, OYNAMA MÜSLİM İLE. BUHARİ ÇÖKÜNCE İSLAM ÇÖKER, MÜSLİM ÇÖKÜNCE İSLAM ÇÖKER. Çünkü bizim fıkıh inancımızda, tefsirimizde o BUHARİ LERDEN, MÜSLİMLERDEN GELEN HADİSİ ŞERİFLERE DAYANIYOR.”

İşte günümüz İslam ı nın ana kaynakları ve bu kaynaklara verilen değer. Dikkat ederseniz FIKIH inançları Kur’an a değil, Müslim den ve Buhari den gelen kaynaklara dayanıyor diyebiliyor.
ELBETTE BU İNANÇ ÇÖKMEYE MAHKÛMDUR. HİÇ KİMSENİN SÖZ SÖYLEYEMEYECEĞİ, ÜZERİNDE OYNAYAMAYACAĞI TEK KİTAP KUR’AN DIR. Bunu anlayamadığımız sürece, birileri bizlerle ve inancımızla işte böyle oynarlar. Bunu nasıl söyleyebiliyorlar, anlamakta güçlük çekiyorum. Bu sözleri duyunca inanın titredim ve kahroldum.
Bu sözler İslam a ve Kur’an a büyük saygısızlıktır. Bu sözleri söyleyen, Buhari yi, Müslim ü hatasız görebiliyor, hatta hiç düşünmeden Kur’an ın onayını almadan, ardı sıra gidebiliyor. Her bilgiden elbette faydalanabiliriz ama tek şartla, Kur’an a ve onun ayetlerine ters düşmemek şartıyla. Hatasız yalnız Allah dır, lütfen bu gerçeği artık fark edelim.


İnanca bakar mısınız lütfen. BUHARİ VE MÜSLÜM ÜN FİKİRLERİ VE İNANCI ÇÖKERSE İSLAM IN ÇÖKECEĞİNİ DAHİ SÖYLEYEBİLİYOR. Çünkü öyle inançların arkasından gidiyorlar ki, neye inanıyorlarsa, Kur’an onun tersini söylüyor. Şurası çok doğru ve korkularını da aslında çok iyi anlıyorum. İnandıkları batıl İslam ın temeli Buhari nin ve Müslim in olduğuna iddia ettikleri kitaplara dayanıyor. ONLARIN ÇÖKMESİ KAÇINILMAZDIR. Ama onlar Allah ın indirdiği İslam değildir. ONU HİÇ KİMSE ÇÖKELTEMEZ.

Ben inanıyorum ki, bugün Buhari ve Müslim dünyaya gelseler, ben böyle sözler söylemedim demeleri büyük ihtimaldir. Mahşer günü, hesabın görüleceği O çetin gün, Rabbimiz Müslim ve Buhari yi hesaba çekerken, sizce şöyle bir soru sorsa ve dese ki,”
SEN Mİ YAZDIN BUNCA KİTAPLARI, SEN Mİ SÖYLEDİN BEN SÖYLEMEDİĞİM HALDE ONCA SÖZLERİ. BUNLARDA DİNİN ANA EMİRLERİDİR DİYE” dese, acaba Buhari ve Müslim, Rabbimize nasıl bir cevap verir. Bu konu ile ilgili Kur’an da, Hz. İsa nın kıssasını lütfen hatırlayınız. ( Bakınız: 5 / MAİDE / 116-118 ayetleri - MKA) Ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız.

Bizler gerçekten İslam toplumları olarak, Kur’an ı terk ettik ve adımız da yalnız İslam kaldı. Ne yazık ki İslam ın içini ellerimizde boşalttık. Aslında Kur’an böyle olacağını, bizlere 1400 yıl öncesinden bildirdi ki, dikkatli olalım. Mahşer günü peygamberimizin söyleyeceği o üzücü sözler ne yazık ki günümüzde gerçekleşti ve hızla da Kur’an ın terk edilişi devam ediyor. Bakın peygamberimiz ne söyleyecekmiş mahşer günü.

Furkan 30:
Peygamber der ki: Ey Rabbim! KAVMİM BU KUR'AN'I BÜSBÜTÜN TERKETTİLER. (Diyanet vakfı meali)

Ne yazık ki büyük çoğunluğumuz terk etti. Bu gerçeği de bundan sonra, bu toplumun fark etmesi zor görünüyor.
Elbette bizlere düşen, var gücümüzle Kur’an gerçeklerini anlatmak olmalıdır. Son olarak, Allah ın bir uyarısıyla sözlerime son vermek istiyorum. Dilerim cümlemiz, gönül gözleri açık, Kur’an gerçeklerini görebilen, Rabbin azınlık halis kulları arasında oluruz.

Nisa 87:
Allah, kendisinden başka hiçbir ilâh olmayandır. Andolsun, sizi kıyamet gününde mutlaka bir araya toplayacaktır. Bunda asla şüphe yoktur. KİMDİR SÖZÜ ALLAH’INKİNDEN DAHA DOĞRU OLAN? (Diyanet meali)

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/?ref=aymt_homepage_panel
http://halukgta.blogcu.com/
http://kuranyolu.blogcu.com/
http://hakyolkuran.com/

BU KONUŞMANIN VİDEOSUNU İZLEMEK İSTEYENLERE:
https://www.youtube.com/watch?v=tQxwVlyzNrY



Selam...

​ T.C. / M. Kemal Adal