İŞTE ATATÜRK

İŞTE ATATÜRK
Allah Kuran’da: “Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönlün hepsi bundan sorumlu tutulacaktır.” (17/İSRA/36) buyurmuştur. Atatürk de: “Türk Kuran'ın arkasında koşuyor; fakat onun ne dediğini anlamıyor, içinde neler var bilmiyor ve bilmeden tapınıyor. Benim maksadım; arkasında koştuğu kitapta neler olduğunu Türk anlasın” (Osman Ergin, Türk Maarif Tarihi 1-5, 1977 /A. Gürtaş, s. 41) demektedir.- "İŞTE ATATÜRK" PORTALINA GİRMEK İSTEDİĞİNİZDE YUKARIDAKİ RESMİ TIKLAYINIZ.

30 Aralık 2016 Cuma

SAVURGANLIK (İSRAF)


İNSANIN KENDİSİNE VE ÇEVRESİNE KARŞI AHLAKİ SORUMLULUKLARI


2.  KÖTÜ VE YERİLEN TUTUM VE DAVRANIŞLAR (BATIL AMELLER) - 8


AYRICA BAKINIZ: III. B. 2. b.  İNANMAYANLAR (KÂFİRLER) VE ÖZELLİKLERİ


i) Savurganlık (İsraf)


(1) Kavram olarak, Ahlak, İnsanın Kendisine ve Çevresine Karşı Ahlaki Sorumlulukları, Kötü ve Yerilen Tutum ve Davranışlar, Savurganlık (İsraf)

Ey ademoğulları! Tüm mescitlerde süslü, güzel giysilerinizi kuşanın. Yiyin, için fakat israf etmeyin. Allah israf edenleri sevmez. 7. sure (A'RAF) 31. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)

Size verdiğimiz rızkın temizlerinden yiyin! Bu konuda azgınlık etmeyin! Yoksa öfkem üzerinize çöker. Ve kimin üstüne öfkem inerse o uçuruma gider. 20. sure (TÂHÂ) 81. ayet (Resmi: 20/İniş:45/Alfabetik:96)

Akrabaya hakkını ver. Çaresize, yolda kalana da. Fakat saçıp savurma. Çünkü saçıp savuranlar şeytanların kardeşleri olurlar. Ve şeytan, kendi Rabbine nankörlük etmiştir. 17. sure (İSRÂ) 26-27. ayet (Resmi: 17/İniş:50/Alfabetik:46)

Elini bağlayıp boynuna asma. Ama onu büsbütün de salıverme. Sonra kınanır, hasret içinde bir köşede büzülür kalırsın. 17. sure (İSRÂ) 29. ayet (Resmi: 17/İniş:50/Alfabetik:46)

Çardaklı ve çardaksız bahçeleri, ürünleri çeşit çeşit hurmaları, sebzeleri, zeytinleri, narları, birbirine benzer ve benzemez biçimde oluşturan O'dur. Her birinin meyvesinden, olgunlaştığı zaman yiyin ve hasat gününde onun hakkını da verin. İsraf etmeyin, Allah israf edenleri sevmez. 6. sure (EN'ÂM) 141. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)


(2) Savurganlık (İsraf) edenlerden Allah hesabını soracaktır

Yetimleri, nikâh çağına gelmelerine kadar gözetleyip deneyin. O zaman onlarda içinize sinecek bir olgunluk ve erginlik görürseniz, mallarını onlara geri verin. Büyüyecekler diye bu malları tez elden saçıp savurarak yemeyin. Zengin olan, iffetli davransın. Fakir olan ise örfün gerekli kıldığı oranda yesin. Mallarını kendilerine teslim ettiğiniz zaman yanlarında tanıklar bulundurun. Hesap sorucu olarak Allah yeter. 4. sure (NİSA) 6. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)

Çardaklı ve çardaksız bahçeleri, ürünleri çeşit çeşit hurmaları, sebzeleri, zeytinleri, narları, birbirine benzer ve benzemez biçimde oluşturan O'dur. Her birinin meyvesinden, olgunlaştığı zaman yiyin ve hasat gününde onun hakkını da verin. İsraf etmeyin, Allah israf edenleri sevmez. 6. sure (EN'ÂM) 141. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)

Onlar harcadıkları zaman ne savurganlığa saparlar ne de cimrilik ederler. O ikisi arasında bir dengededir bu. 25. sure (FURKÂN) 67. ayet (Resmi: 25/İniş:42/Alfabetik:29) 


RESUL KUR'AN'IN KUR'AN MESAJLARI - M. Kemal Adal

Selam...

​ T.C. / M. Kemal Adal 

29 Aralık 2016 Perşembe

YENİ YIL MESAJI: ATATÜRKÇÜLÜK DEĞİL, ATATÜRKÇÜLER SUÇLU...



TÜRKİYE'NİN BÖLÜNMESİNE HAYIR

Tek Vatan, Tek Bayrak, Tek Millet.



Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkına Türk milleti denir... 

​Mustafa Kemal Atatürk​



2016 dan 2017 yılına girerken, "Geçmişin muhasebesi, geleceğin planlanması" çerçevesinde aşağıdaki alıntı yazıyı dikkat ve değerlendirmenize sunar, Yeni yılınızı, Allah'tan ülkemize aydınlık, size, ailenize, sevdiklerinize, milletimize,  huzur ve mutluluk getirmesi niyazımla kutlarım. M. Kemal Adal

Satır içi resim 1

ATATÜRKÇÜLÜK DEĞİL, ATATÜRKÇÜLER SUÇLU

Tam bağımsızlığı, özgürlüğü, ulusal egemenliği, çağdaşlaşmayı amaçlayarak başarılan Ulusal Kurtuluş Savaşı’ ndan sonra bilimin  ve teknolojinin  son gereklerine göre kurulan yepyeni Türkiye Cumhuriyeti’ ni  laik, demokrat ve sosyal bir hukuk  devleti olarak tüm öğeleriyle donatarak sonsuza değin yaşatmak için öngörülen ilkeler dizini (Kemalizm) Atatürkçülüktür.

Günün koşullarına uyarak kendini sürekli yenileyen, evrensel değerlere koşut  ilerici ilkeler, Türkiyemize özgü atılım  izlencesini oluşturmaktadır. 

Amaçlı, bilgi yoksunu kimiler Türkiye ve Atatürk karşıtları nedeniyle yaşam felsefemiz olan bu ilkeleri kötülemekte, Osmanlı’nın yıkıntıları ve külleri temizlenerek gelinen düzeyi eleştirmektedirler.

Özellikle 1950 sonrasının  halk dalkavukluğu,  inanç sömürüsü ve şamata ile yürütülen siyasetinin ilkelerden  ödün verdiğini, kendi iktidarları için ülke temelinin yıkılmasına göz yumduklarını unutmaktadırlar.

Kuralları uygulayanların, kurumlarını yönetenlerin kusurlarını ilkelere  yüklemek kolaylığı, tembelliği yeğleyenlerin yöntemidir. Oysa Atatürk, ulusal değerlerimizin simgesi, Türkiye’mizle özdeşleşerek  kurumlaşmış en büyük Türk, Türkiye aydınlanmasının kaynağı, Türk Devrimi’nin temeli olan ilkelerin özüdür. Yurdumuzu ve ulusumuzu kurtarmış,  demokrasiyi amaçlayan cumhuriyeti kurarak yurtseverliğin gereklerini yerine getirmiştir. Bunları yaptığı için suçlu sayanlar, bu ülkenin yurttaşı ve insan olamazlar.
 
Koşullanmış, önyargılı, bağımlı, değerbilmez, yurt, ulus, devlet, hukuk, insanlık, din, laiklik, demokrasi, cumhuriyet, devrim, anayasa kurum ve kavramlarını  anlayamamış, kişisel bozukluklar taşıyan  Atatürk düşmanlarının ve Atatürkçü görünerek ya da Atatürkçü  olduğunu sanıp söyleyerek her tür aykırılık ve kötülüğü yapan- yaptıran sahte Atatürkçülerin ne olduklarını  göstermeyen, onları engellemeyen, ilgisiz ve tepkisiz kalan, özelliklerini  ve düşünce  özgürlüklerini koruyarak kendi aralarında anlaşamayan, birleşemeyen, bencil, birbirleriyle kavga eden, kendisiyle barışık olmayan, özlenen örnek davranışları sergileyemeyen özverisiz Atatürkçüler suçludur.

Kanımca bunlar sözde Atatürkçüdür ve sözde milliyetçilerden, sözde demokratlardan, sözde dindarlardan, sözde ilericilerden hiçbir ayrılıkları yoktur.
 
Bunlar  kendilerine yaraşır olanları, kendilerinden  beklenenleri  yapsalardı bugün yakındığımız durumlara düşmez, onurumuzla bağdaşmayan, utandıran olumsuzlukları  yaşamazdık.
 
Bir araya gelebilseler, etkin bir güç oluştursalar, ün, san, mevki- makam, çıkar peşinde koşmasalar, gösterişe kaçmasalar, Atatürk’ü tanıtsalar, Atatürkçülüğü anlatsalar, güven verseler, insanımızın  gülmeyi unutan yüzünde mutluluk çiçekleri açardı.

Ne yazık ki aralarından ikiyüzlüler, yalancılar, korkaklar, çıkarcılar, dönekler çıktığına rastlanmaktadır.

Kimi tören ve toplantı Atatürkçüleri de bunlardandır. Oysa, rozet takmakla, nutuk atmakla ve resim asmakla  asla Atatürkçü olunamaz. Atatürkçü derneklere  üye olmakla da yetmez. 

Atatürkçülük bir yürek ve beyin işidir , bu onuru her omuz kaldıramaz.

 
Laik Türkiye Cumhuriyeti karşıtlarının yönetimindeki siyaset gemisi, zikzaklarla sarsılıp savrularak, karaya oturmadan dalgalar arasında parçalanıp batmak tehlikesiyle  karşı karşıyadır.



...Görünen budur. Geleceğe ilişkin umut verici bir belirti yoktur. Karamsar olmamakla birlikte gerçekçiliğimizin verdiği kanı budur.

Atatürk olmasaydı ulus, devlet, cumhuriyet ve demokrasi olmazdı. Demokrasi olmasaydı günümüzün hakları ve özgürlükleri olmazdı. Atatürkçüler gerçek Atatürkçü olsaydı, (Nadir Nadi’nin “ Ben Atatürkçü Değilim” ve Ahmet Taner Kışlalı’nın “ Ben Demokrat Değilim” sözlerini anımsamamak olanaksız ) günümüzün aykırılıklarını, çelişkilerini yaşar mıydık ?

Sonuç : Hepimiz, herkes sorumludur. Gerçek Atatürkçü, gerçek aydındır. Ülkesini kimsenin çiftliği  ve çöplüğü yaptırmaz.  Küreselleşme dişlileri, AB ve ABD zincirlerinde kıyıma uğrayınca mı birleşilir ?

Tekelci emperyalizm, tekelci medya ne derse desin tarikat, aşiret, ağa düzenine, beylik yapısına, tüm kötülüklere karşı savaşım için  dayanışma ve kaynaşma gerekir. Değil mi ? Atatürkçülerin dağınıklığı ve yavaşlığı karşıtlarının umudu ve gücü olmaktadır. 

Düşünelim ve çalışalım.

Yekta Güngör ÖZDEN
Cumhuriyet 
13 Mart 2003

ALINTIDIR

Sayın Yekta Güngör Özden'in yazısının tamamı için gazetedeki köşe yazısı okunmalıdır.


DİP NOT:



GELEN GİDENİ ARATMASIN İNŞALLAH…

(YENİ YIL MESAJI)

Haksızlıkların, yolsuzlukların, hukuksuzlukların, rüşvetçiliğin, adam kayırmaların, hırsızlıkların, yoksullukların, yoksunlukların, her türlü maddi ve manevi baskıların, dayatmaların,  T.C. - Türk – Atatürk – Asker – Vatan ve Millet düşmanlıklarının, her türlü terörün ve bölücülüğün, Din ve İslam yozlaştırmaların ve istismarlarının, mağdurların ve mazlumların çekmekte oldukları ızdırapların, hayâsızca sürdürülen çifte standartların, vs. saymakla bitmez tüm sömürü, kötülük ve çirkinliklerin, tek kelime ile:

 SÜREGELEN ZULÜMLERİN, GİDEN 2016 YILI İLE BİRLİKTE SON BULMASI ARZU VE UMUDUYLA;

Vatan bütünlüğünde, hak ve adaleti yeniden tesis etmek, karanlıktan aydınlığa çıkmak, Türkiye Cumhuriyetinin ve Türk milletin selametini ve ulusal devletin bekasını sağlamak,  iyi ve güzel müşterek bir gelecek için:

YENİ YILIN, YENİ / HAYIRLI BİR BAŞLANGIÇ VESİLESİ OLMASI ÖZLEMİ VE BEKLENTİSİYLE;

2017 YILININ, AİLENİZ VE SEVDİKLERİNİZLE BİRLİKTE SİZE, MİLLETİMİZE VE TÜM HAKSEVER, ADİL, DÜRÜST İNSANLARA, ESENLİK, HUZUR VE MUTLULUK GETİRMESİNİ, YOLUNUZUN AYDINLIK, OLACAK HER ŞEYİN DE GÖNLÜNÜZE GÖRE, GÜZEL VE HAYIRLI OLMASINI,

ALLAH’TAN DİLERİM.

ALLAH, DİLEYENE DİLEDİĞİNİ DİLEDİĞİNCE VERSİN İNŞALLAH.

ELBET DE Kİ / ŞÜPHESİZDİR Kİ, TÜM DİLEKLERİMİZ İÇİN GAYRET BİZDEN, YARDIM ALLAH’TANDIR. ÇÜNKÜ BU KONUDA SÜNNETULLAH / İLAHİ TAKDİR - YASA / İLAHİ ÖLÇÜ / KADER ŞUDUR:

"Gerçek şu ki, insan için çalışıp didindiğinden başkası yoktur" (53 / NECM  / 39)

Korunup sakınanları Allah, kendi başarıları yüzünden kurtarır..“ (39 / ZÜMER / 61)

“…Gerçek şu ki Allah, bir toplumun mâruz kaldığı şeyleri, onlar, birey olarak içlerindekini / birey olarak kendilerine ilişkin olanı değiştirmedikçe, değiştirmez…” (13 / RA'D /  11)

Bu böyledir. Çünkü Allah bir topluma lütfettiği nimeti, o toplum birey olarak içlerindekini / birey olarak kendilerine ilişkin olanı değiştirmedikçe, değiştirmemiştir…  “ (8 / ENFAL / 53)

 Şu bir gerçek kiAllah size emanetleri, onlara ehil olanlara vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğinizde adaletle hükmetmenizi emrediyor.” (4 / NİSA / 58)

Gün gelecek, her benlik, hayırdan işlediğini önünde bulacaktır. Kötülükten işlediğini de... “ (3 / ALİ İMRAN / 30)

'' BU YILI İYİ GEÇİRDİNİZ Mİ?"

VE

ÇOCUKLARINIZ / TORUNLARINIZ İÇİN NASIL BİR "TÜRKİYE" İSTERSİNİZ?

ÖYLEYSE:

"DÜŞÜNELİM VE ÇALIŞALIM"


Selam...

 T.C. / M. Kemal Adal 

ÇEKEMEMEZLİK (HASET)




İNSANIN KENDİSİNE VE ÇEVRESİNE KARŞI AHLAKİ SORUMLULUKLARI


2.  KÖTÜ VE YERİLEN TUTUM VE DAVRANIŞLAR (BATIL AMELLER) - 7


AYRICA BAKINIZ: III. B. 2. b.  İNANMAYANLAR (KÂFİRLER) VE ÖZELLİKLERİ


h) Çekememezlik (Haset)


(1) Kavram olarak, Ahlak, İnsanın Kendisine ve Çevresine Karşı Ahlaki Sorumlulukları, Kötü ve Yerilen Tutum ve Davranışlar, Çekememezlik (Haset)
                                               
De ki: "Yarılan karanlıktan çıkan sabahın Rabbine / yarılışlardan fışkıran oluşun Rabbine sığınırım! Yarattıklarının şerrinden, Çöktüğü zaman karanlığın / gelip çattığı zaman göz perdelenmesinin  /  tutulduğu zaman Ay'ın / battığı zaman Güneş'in / taştığı zaman şehvetin / soktuğu zaman yılanın / ümit kırdığı zaman musibetin şerrinden! Düğümlere üfleyip tüküren üfürükçülerin şerrinden! Kıskandığı zaman hasetçinin şerrinden..." 113. sure (FELAK) 1-5. ayet (Resmi: 113/İniş:20/Alfabetik:26)
Allah'ın, bir kısmınıza bir kısmınızdan farklı olarak lütfettiği şeyleri isteyip durmayın. Erkeklere kendi kazandıklarından bir pay var; kadınlara da kendi kazandıklarından bir pay var. Allah'tan, O'nun lütfunu isteyin! Allah, her şeyi iyice bilmektedir. 4. sure (NİSA) 32. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)

(2) Kıskançlık

Ehlikitap'ın küfre sapanlarıyla müşrikler, Rabb'inizden size bir hayır indirilmesini istemezler. Ama Allah, rahmetini dilediğine özgüler. Allah, büyük lütfun sahibidir. 2. sure (BAKARA) 105. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)

Ehlikitap'tan birçoğu, benliklerindeki kıskançlık yüzünden sizi, imanınızdan sonra kâfirler haline bir döndürebilseler diye yürekten istedi. Hem de gerçek kendilerine ayan-beyan olduktan sonra... Allah, buyruğunu getirinceye değin affedin, hoşgörün. Allah, her şeye gücü yetendir. 2. sure (BAKARA) 109. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)

İnsanlar bir tek ümmet idi. Sonra Allah, peygamberleri müjdeleyiciler ve uyarıcılar olarak gönderdi. Onlarla beraber, anlaşmazlığa düştükleri konularda, insanlar arasında hükmetsinler diye gerçeği taşıyan Kitap'ı hak olarak indirdi. O Kitap'ta anlaşmazlığa düşenler, o Kitap'ın bizzat muhataplarından başkası değildi. Bunlar, kendilerine açık kanıtlar geldikten sonra sırf aralarındaki kıskançlık ve azgınlık yüzünden, çekişmeye girdiler. Sonra Allah kendi izniyle, inananları, üzerinde tartışmaya girdikleri gerçeğe tekrar ulaştırdı, Allah, dilediği kişiyi / dileyeni doğru yola iletir. 2. sure (BAKARA) 213. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)

Allah katında din İslam'dır / barış ve esenlik için Allah'a teslim olmaktır. Kitap verilmiş olanlar, kendilerine ilim geldikten sonra, aralarındaki kıskançlık / doymazlık / azgınlık / denge noktasından sapma / yalancılık / zulüm / kibir / zinakârlık yüzünden ihtilafa düştü. Kim Allah'ın ayetlerine nankörlük ederse, Allah, hesabı çabucak görecektir. 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 19. ayet (Resmi: 3/İniş:94/ Alfabetik:7)

Göklerde ne var, yerde ne varsa hepsi Allah'ındır. İş ve oluşlar Allah'a döndürülür. 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 109. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)

De ki: "Ey Ehlikitap! Sadece şunun için bizden hoşlanmıyorsunuz: Allah'a, bize indirilene, daha önce indirilene inanmışız. Doğrusu şu ki, sizin çoğunuz yoldan sapmış olanlardır." 5. sure (MÂİDE) 59. ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)

Yahudiler dediler ki: "Allah'ın eli bağlıdır." Kendi elleri bağlandı / elleri bağlanasıcalar! Söylemiş oldukları yüzünden lanetlendiler. Söylediklerinin aksine, Allah'ın iki eli de alabildiğine açıktır; dilediği gibi bağışta bulunur. İnan olsun ki, Rabbinden sana indirilen, küfür ve taşkınlık yönünden onları iyice azdıracaktır. Onların arasına, ta kıyamet gününe kadar düşmanlık ve nefret atmışızdır. Ne zaman savaş için bir ateş yaksalar, Allah onu söndürür de onlar yeryüzünde yine bozgunculuğa koşarlar. Ama Allah, bozguncuları sevmez. 5. sure (MÂİDE) 64. ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)

De ki: "Ey Ehlikitap! Siz, Tevrat'ı, İncil'i ve Rabbinizden size indirileni tam uygulamadıkça hiçbir şey değilsiniz." Rabbinden sana indirilen, onlardan birçoğunun küfür ve azlığını elbette artıracaktır. Küfre batan topluluk için tasalanma artık. 5. sure (MÂİDE) 68. ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)

Biz böylece onların bir kısmını diğer bir kısmıyla imtihana çektik ki, şunu söylesinler: "Allah aramızdan şunlara mı lütufta bulundu?" Allah şükredenleri daha iyi bilmiyor mu? 6. sure (EN'ÂM) 53. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)

 Göğüslerinde düşmanlıktan ne varsa söküp atmışızdır. Irmaklar akar altlarından. Şöyle derler: "Hamdolsun bizi buraya ulaştıran Allah'a. Eğer Allah bize kılavuzluk etmeseydi, biz buraya ulaşamazdık. Andolsun ki, Rabbimizin resulleri gerçeği getirmişler." Şöyle seslenilir: "İşte size, yaptıklarınıza karşılık mirasçı kılındığınız cennet." 7. sure (A'RAF) 43. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)

"Yavrucuğum, dedi, rüyanı kardeşlerine anlatma; sonra sana bir oyun oynarlar. Hiç kuşkusuz şeytan, insan için açık bir düşmandır." 12. sure (YÛSUF) 5. ayet (Resmi: 12/İniş:53/Alfabetik:110)

O vakit onlar şöyle demişlerdi: "Yûsuf ve kardeşi, babamıza bizden daha sevimli, bu bir gerçek. Ama biz de birbirini her hal ve şartta destekleyen bir ekibiz. Şu da kuşkusuz ki, bizim babamız, inkâr edilemez bir şaşkınlık içindedir." "Yûsuf'u öldürün yahut bir yere götürüp atın ki, babanızın ilgisi yalnız size yönelsin ve bunun ardından barışçıl ve hayırsever bir topluluk haline gelesiniz." 12. sure (YÛSUF) 8-9. ayet (Resmi: 12/İniş:53/Alfabetik:110)
Göğüslerindeki düşmanlığı çekip almışızdır. Köşkler / divanlar üzerinde karşı karşıya oturan kardeşler olmuşlardır. 15. sure (HİCR) 47. ayet (Resmi: 15/İniş:54/Alfabetik:36)

Sakın, onlardan bazı çiftlere verdiğimiz nimet ve zevklere gözlerini dikme. Onlar için tasalanma da. Müminler için kanadını indir sen! 15. sure (HİCR) 88. ayet (Resmi: 15/İniş:54/Alfabetik:36)

Biz, İbrahim'e İshak'ı ve Yakub'u armağan ettik. Onun soyu içine peygamberliği ve Kitap'ı yerleştirdik ve onun ödülünü dünyada verdik. Âhirette de o, elbette ki iyilik ve barış sevenler arasında olacaktır. 29. sure (ANKEBÛT) 27. ayet (Resmi: 29/İniş:85/Alfabetik:8)

 Onlara, iş ve yönetime ilişkin açık seçik belgeler verdik. Onlar, kendilerine ilim geldikten sonra, aralarındaki azgınlık ve kıskançlık yüzünden ihtilafa düştüler. Hiç kuşkusuz, Rabbin, onlar arasında, tartışıp durdukları şeyle ilgili olarak kıyamet günü hüküm verecektir. 45. sure (CÂSİYE) 17. ayet (Resmi: 45/İniş:65/Alfabetik:15)

Geri bırakılanlar, ganimetleri almak üzere gittiğiniz zaman şöyle diyecekler: "İzin verin, biz de size uyalım!" Onlar Allah'ın kelamını değiştirmek istiyorlar. De ki: "Bize asla uyamazsınız! Allah önceden de böyle buyurmuştu." Bu kez şöyle diyecekler: "Hayır, siz bizi kıskanıyorsunuz." İşin doğrusu şu ki, onlar çok az anlıyorlar / onlar, az bir kısmı hariç, anlamıyorlar. 48. sure (FETİH) 15. ayet (Resmi: 48/İniş:109/Alfabetik:27)


RESUL KUR'AN'IN KUR'AN MESAJLARI - M. Kemal Adal

Selam...

​ T.C. / M. Kemal Adal 

28 Aralık 2016 Çarşamba

BOZGUNCULUK - FESAT (İFSAD)



İNSANIN KENDİSİNE VE ÇEVRESİNE KARŞI AHLAKİ SORUMLULUKLARI


2.  KÖTÜ VE YERİLEN TUTUM VE DAVRANIŞLAR (BATIL AMELLER) - 6


AYRICA BAKINIZ: III. B. 2. b.  İNANMAYANLAR (KÂFİRLER) VE ÖZELLİKLERİ


g) Bozgunculuk (İfsad)


(1) Kavram olarak, Ahlak, İnsanın Kendisine ve Çevresine Karşı Ahlaki Sorumlulukları, Kötü ve Yerilen Tutum ve Davranışlar, Bozgunculuk (İfsad)

Yeryüzünde, orası barışa kavuştuktan sonra bozgun çıkarmayın. Ürpererek ve ümit ederek dua edin O'na. Hiç kuşkusuz, Allah'ın rahmeti, Güzel düşünüp güzel iş yapanlara çok yakındır. 7. sure (A'RAF) 56. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)

"Hatırlayın ki, Allah sizi Ad'dan sonra halefler yaptı ve yeryüzünde sizi yerleştirdi. O'nun düzlüklerinde saraylar kuruyorsunuz, dağlarını yontup ev yapıyorsunuz. Artık Allah'ın nimetlerini anın da fesat çıkararak yeryüzünü berbat etmeyin." 7. sure (A'RAF) 74. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)

"Allah'ın sana verdikleri içinde âhiret yurdunu ara, dünyadan da nasibini unutma. Allah'ın sana güzel davrandığı gibi sen de güzel davran / Allah'ın sana lütufta bulunduğu gibi sen de lütufta bulun. Yeryüzünde fesat isteyip durma, çünkü Allah fesat peşinde koşanları sevmez." 28. sure (KASAS) 77. ayet (Resmi: 28/İniş:49/Alfabetik:53)

İnsanların ellerinin kazanmış oldukları yüzünden denizde ve karada bozgun çıktı. Allah onlara, yaptıklarının bir kısmını tattırıyor ki geri dönebilsinler. 30. sure (RÛM) 41. ayet (Resmi: 30/İniş:84/ Alfabetik:87)

Ey iman edenler! Aranızda fısıldaştığınız zaman, günah, düşmanlık ve resule isyan hususlarında fısıldaşmayın; hayırda erginlik / dürüstlük ve takva konusunda fısıldaşın. Huzurunda haşredileceğiniz Allah'tan sakının! 58. sure (MÜCÂDİLE) 9. ayet (Resmi: 58/İniş:104/Alfabetik:66) 

Yanından ayrıldığında / işbaşına geçtiğinde yeryüzünde fesat çıkarmak, ekini ve nesli yok etmek için işe koyulur. Oysaki Allah, fesadı sevmez. 2. sure (BAKARA) 205. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)

Yahudiler dediler ki: "Allah'ın eli bağlıdır." Kendi elleri bağlandı / elleri bağlanasıcalar! Söylemiş oldukları yüzünden lanetlendiler. Söylediklerinin aksine, Allah'ın iki eli de alabildiğine açıktır; dilediği gibi bağışta bulunur. İnan olsun ki, Rabbinden sana indirilen, küfür ve taşkınlık yönünden onları iyice azdıracaktır. Onların arasına, ta kıyamet gününe kadar düşmanlık ve nefret atmışızdır. Ne zaman savaş için bir ateş yaksalar, Allah onu söndürür de onlar yeryüzünde yine bozgunculuğa koşarlar. Ama Allah, bozguncuları sevmez. 5. sure (MÂİDE) 64. ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)


(2) Fesat (bozgunculuk)

(a) Genel olarak Fesat (bozgunculuk)

Dikkat edin, gerçekte onlar, bozgun getirenlerin ta kendileridir de bunun bilincinde olmuyorlar. 2. sure (BAKARA) 12. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)

Bir zamanlar Mûsa, toplumu için su istemişti de biz, "Değneğinle şu taşa vur!" demiştik. Taştan hemen on iki göze fışkırmıştı. Her bölük insan kendilerine özgü su kaynağını bilmişti. "Allah'ın rızkından yiyin, için; yeryüzünde bozgunculuk yaparak şuna buna saldırmayın." demiştik. 2. sure (BAKARA) 60. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)

Mallarınızı aranızda haksız ve uydurma yollara baş vurarak yemeyin; bilip durduğunuz halde insanların mallarından bir kısmını günaha saparak yemek için onları yargıçlara aktarmayın. 2. sure (BAKARA) 188. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)

Yanından ayrıldığında / işbaşına geçtiğinde yeryüzünde fesat çıkarmak, ekini ve nesli yok etmek için işe koyulur. Oysaki Allah, fesadı sevmez. 2. sure (BAKARA) 205. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)

Nihayet Allah'ın izniyle onları bozguna uğrattılar. Ve Dâvud Câlût'u öldürdü. Ve Allah, Dâvud'a mülk / saltanat ve hikmet verdi. Ve ona dilediği şeylerden öğretti. Eğer Allah'ın, bazı insanları diğer bazılarıyla savması olmasaydı, yeryüzü bozguna uğrardı. Ama Allah âlemlere karşı çok lütufkardır. 2. sure (BAKARA) 251. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)

Allah ve resulüyle savaşanların ve yeryüzünde bozgunculuk yapmaya çalışanların cezası şudur: Öldürülürler yahut asılırlar yahut elleriyle ayakları çaprazlamasına kesilir yahut bulundukları yerden sürülürler. Bu onlar için dünyada bir rezilliktir. Âhirette de onlara büyük bir azap vardır. 5. sure (MÂİDE) 33. ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)

Yahudiler dediler ki: "Allah'ın eli bağlıdır." Kendi elleri bağlandı / elleri bağlanasıcalar! Söylemiş oldukları yüzünden lanetlendiler. Söylediklerinin aksine, Allah'ın iki eli de alabildiğine açıktır; dilediği gibi bağışta bulunur. İnan olsun ki, Rabbinden sana indirilen, küfür ve taşkınlık yönünden onları iyice azdıracaktır. Onların arasına, ta kıyamet gününe kadar düşmanlık ve nefret atmışızdır. Ne zaman savaş için bir ateş yaksalar, Allah onu söndürür de onlar yeryüzünde yine bozgunculuğa koşarlar. Ama Allah, bozguncuları sevmez. 5. sure (MÂİDE) 64. ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)

Yeryüzünde, orası barışa kavuştuktan sonra bozgun çıkarmayın. Ürpererek ve ümit ederek dua edin O'na. Hiç kuşkusuz, Allah'ın rahmeti, Güzel düşünüp güzel iş yapanlara çok yakındır. 7. sure (A'RAF) 56. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)

"Hatırlayın ki, Allah sizi Ad'dan sonra halefler yaptı ve yeryüzünde sizi yerleştirdi. O'nun düzlüklerinde saraylar kuruyorsunuz, dağlarını yontup ev yapıyorsunuz. Artık Allah'ın nimetlerini anın da fesat çıkararak yeryüzünü berbat etmeyin." 7. sure (A'RAF) 74. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)

Medyen'e de kardeşleri Şuayb'ı gönderdik. Şöyle dedi: "Ey toplumum! Allah'a kulluk edin. Size O'ndan başka ilah yok! Size Rabbinizden açık bir kanıt gelmiştir. Ölçü ve tartı da dürüst davranın. İnsanların eşyasına el koymaya tenezzül etmeyin. Yeryüzünde, orası barışa kavuştuktan sonra bozgun çıkarmayın. Eğer inanan insanlarsanız bu sizin için daha hayırlıdır." 7. sure (A'RAF) 85. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)

Firavun kavminin kodamanları dediler ki: "Musa'yı ve toplumunu, yeryüzünü fesada verip seni ve ilahlarını terk etsinler diye mi bırakıyorsun?" Dedi ki Firavun: "Biz onların oğullarını öldürüp kadınlarını diri bırakacağız / kadınlarının rahimlerini yoklayıp çocuk alacağız / kadınlarına utanç duyulacak şeyler yapacağız. Üstlerine sürekli kahır yağdıracağız." 7. sure (A'RAF) 127. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)

Onlar ki inanıp hicret ettiler, mallarıyla, canlarıyla Allah yolunda savaştılar ve onlar ki hicret edenleri barındırdılar, onlara yardım ettiler, işte onlar birbirlerinin dostlarıdır. İman edip de hicret etmeyenlere gelince, hicret edecekleri vakte kader size onların yönetiminden bir şey düşmüyor. Ama sizden dinde yardım isterlerse, sizinle aralarında antlaşma bulunan bir topluluk aleyhinde olmamak üzere, kendilerine yardım etmeniz gerekir. Allah, yapmakta olduklarınızı iyice görmektedir. Küfre sapanlar da birbirlerinin dostlarıdır. Eğer şu dikkat çekilenleri yapmazsanız yeryüzünde bir fitne, büyük bir bozgun çıkar. 8. sure (ENFÂL) 72-73. ayet (Resmi: 8/İniş:93/Alfabetik:22) 

Onlar hünerlerini ortaya koyunca Mûsa dedi ki: "Sergilediğiniz şey büyüdür. Allah onu mutlaka hükümsüz kılacaktır. Çünkü Allah, bozguncuların işini düzgün yürütmez." 10. sure (YÛNUS) 81. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)

"Ey toplumum! Ölçüyü ve tartıyı tam bir dürüstlükle yapın. İnsanların eşyalarını tırtıklamayın. Yeryüzünde bozgunculuk yaparak dolaşmayın." 11. sure (HÛD) 85. ayet (Resmi: 11/İniş:52/Alfabetik:38)

Biz bir ülkeyi / medeniyeti mahvetmek istediğimizde, onun servet ve nimetle şımarmış elebaşlarına emirler yöneltiriz / onları yöneticiler yaparız da onlar, orada bozuk gidişler sergilerler. Böylece o ülke / medeniyet aleyhine hüküm hak olur; biz de onun altını üstüne getiririz. 17. sure (İSRÂ) 16. ayet (Resmi: 17/İniş:50/Alfabetik:46)

Küfre sapanlar, Allah'ın yolundan alıkoyarlar. Hem sürekli içinde kalan hem dışarıdan gelen tüm insanlar için oluşturduğumuz Mescid-i Haram'dan da geri çeviriyorlar. Kim orada zulmederek haktan sapmak isterse, biz ona acıklı bir azabı tattıracağız. 22. sure (HAC) 25. ayet (Resmi: 22/İniş:88/Alfabetik:32)

Eğer hak onların keyiflerine uysaydı, gökler de yer de bunların içindekiler de kesinlikle fesada uğrardı. Hayır, biz onlara zikirlerini / Kur'an’larını getirdik ama onlar zikirlerinden / Kur'an’larından yüz çeviriyorlar. 23. sure (MÜ'MİNÛN) 71. ayet (Resmi: 23/İniş:74/Alfabetik:70)

"Halkın eşyasını, değerlerini düşürerek almayın. Yeryüzünde, bozguncular olarak fesat çıkarmayın!"
26. sure (ŞUARA) 183. ayet (Resmi: 26/İniş:47/Alfabetik:94)

Melike dedi: "Şu bir gerçek ki krallar bir kente / bir memlekete girdiler mi, orada bozgun çıkarırlar; oranın onurlu insanlarını zelil, sefil ederler. İşte böyle yaparlar." 27. sure (NEML) 34. ayet (Resmi: 27/İniş:48/Alfabetik:81)

"Allah'ın sana verdikleri içinde âhiret yurdunu ara, dünyadan da nasibini unutma. Allah'ın sana güzel davrandığı gibi sen de güzel davran / Allah'ın sana lütufta bulunduğu gibi sen de lütufta bulun. Yeryüzünde fesat isteyip durma, çünkü Allah fesat peşinde koşanları sevmez." 28. sure (KASAS) 77. ayet (Resmi: 28/İniş:49/Alfabetik:53)

İşte âhiret yurdu! Biz onu, yeryüzünde üstünlük taslamayanlarla bozgunculuk peşinde koşmayanlara veririz. Sonuç, takva sahiplerinindir. 28. sure (KASAS) 83. ayet (Resmi: 28 / İniş:49 / Alfabetik:53)

İnsanların ellerinin kazanmış oldukları yüzünden denizde ve karada bozgun çıktı. Allah onlara, yaptıklarının bir kısmını tattırıyor ki geri dönebilsinler. 30. sure (RÛM) 41. ayet (Resmi: 30/İniş:84/ Alfabetik:87)

Nûh dedi ki: "Rabbim! Onlar bana isyan ettiler de malı ve çocuğu kendisine hüsrandan başka bir artış getirmeyen kişiye uydular." 71. sure (NÛH) 21. ayet (Resmi: 71/İniş:71/Alfabetik:83)

Bunlar, ülkelerde azıp zulmetmişlerdi. Ve oralarda bozgunu çoğaltmışlardı. 89. sure (FECR) 11-12. ayet (Resmi: 89/İniş:10/Alfabetik:25)

(b) Eğer yerde-gökte Allah'tan başka tanrılar olsaydı, o ikisi de mutlaka fesada uğrarlardı
Eğer, yerde gökte Allah'tan başka tanrılar olsaydı, o ikisi de mutlaka fesada uğrardı. Arşın Rabbi o Allah, onların nitelendirmelerinden yücedir, uzaktır. 21. sure (ENBİYÂ) 22. ayet (Resmi: 21/İniş:73/Alfabetik:21) 





Süleyman'ın mülk ve saltanatı konusunda onlar, şeytanların okuyup durduklarına uydular. Halbuki Süleyman küfre sapmamıştı. Ancak şeytanlar küfre sapmıştı; insanlara büyüyü öğretiyorlardı. Ve Babil'de Hârût ve Mârût adlı iki melek üzerine indirileni öğretiyorlardı. Oysa ki o iki melek, "Biz bir imtihan aracıyız, sakın küfre sapma!" demedikçe hiç kimseye bir şey öğretmiyorlardı. İnsanlar onlardan erkekle eşinin arasını açacakları şeyi öğreniyorlardı. Ne var ki, onlar onunla Allah'ın izni olmadıkça hiç kimseye zarar veremezler. Onlar kendilerine zarar vereni, yarar vermeyeni öğreniyorlardı. Yemin olsun ki, onu satın alanın âhırette hiç bir nasibi olmayacağını açıkça bilmişlerdir. Öz benliklerini sattıkları şey ne kötüdür! Bir bilebilselerdi... 2. sure (BAKARA) 102. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)

Onları yakaladığınız yerde öldürün; onların sizi çıkardıkları yerden siz de onları çıkarın. Fitne / baskı ve bozgunculuk, öldürmekten daha kötüdür. Mescid-i Haram'da, onlar sizinle çarpışmaya girinceye kadar siz de onlarla çarpışmaya girmeyin. Eğer sizinle çarpışmaya girerlerse siz de onları öldürün. İşte böyle verilir küfre sapanların cezası! 2. sure (BAKARA) 191. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)

Fitne kalmayıncaya ve din yalnız Allah'ın oluncaya kadar onlarla çarpışın. Eğer çarpışmaktan vazgeçerlerse artık zulme sapanlardan başkasına düşmanlık edilmez. 2. sure (BAKARA) 193. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)

Sana haram ayı, onda savaşmayı soruyorlar, De ki: "O ayda savaş büyük bir günahtır. Ama Allah yolundan alıkoymak, O'na ve Mescid-i Haram'a nankörlük etmek, ora halkını oradan sürüp çıkarmak, Allah katında daha büyük bir günahtır." Fitne / baskı ve bozgunculuk, cana kıymaktan daha büyük bir kötülüktür. Eğer güçleri yetse sizi dininizden çevirinceye kadar sizinle savaşmayı sürdürürler. İçinizden kim irtidâd edip dininden dönerse kâfir olarak ölür. Böylelerinin amelleri dünyada da âhırette de boşa gitmiştir. Ateş ehlidir onlar. Sürekli kalacaklardır orada. 2. sure (BAKARA) 217. ayet (Resmi: 2/İniş:92/ Alfabetik:11)

Kitap'ı sana indiren O'dur: Onun ayetlerinden bir kısmı muhkemlerdir ki; onlar Kitap'ın anasıdır. Diğer ayetlerse müteşâbihlerdir. Şu var ki, kalplerinde bir eğrilik ve bozukluk bulunanlar, fitne aramak, onun yorumuna öncelik tanımak için Kitap'ın sadece müteşâbih kısmının ardına düşerler. Onun tevilini ise bir Allah bilir, bir de ilimde derinleşmiş olanlar. Bunlar, "Ona inandık, hepsi Rabbimizin katındandır." derler. Gönül ve akıl sahiplerinden başkası gereğince düşünemez. 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 7. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)

Diğer bazılarını da bulacaksınız ki, hem sizden emin olmak hem de kendi toplumlarından emin olmak isterler. Ama fitneyle yüz yüze getirildiklerinde baş aşağı içine dalarlar. Bunlar sizden uzak durmazlar, sizinle barışa gitmezler ve ellerini sizden çekmezlerse onları yakalayın, tuttuğunuz yerde öldürün. İşte böylelerinin üstüne gitmeniz için size açık bir izin ve kuvvet verilmiştir. 4. sure (NİSA) 91. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)

Bir fitne kopmayacak sandılar. Kör oldular, sağır kesildiler. Derken Allah tövbelerini kabul etti. Sonra yine birçokları körleştiler, sağırlaştılar. Allah, onların yaptıklarını ayan-beyan görür. 5. sure (MÂİDE) 71. ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)

Sonunda şunu söylemekten başka bahaneleri kalmaz: "Rabbimiz Allah'a yemin olsun ki, biz, ortak koşanlar değildik." 6. sure (EN'ÂM) 23. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)

İçinizden sadece zulmedenlere çatmakla kalmayacak bir fitneden korkun. Bilin ki Allah'ın gazabı çok şiddetlidir. 8. sure (ENFÂL) 25. ayet (Resmi: 8/İniş:93/Alfabetik:22)

Bilin ki, mallarınız ve çocuklarınız sizin için bir imtihan aracıdır. Allah'a gelince, büyük ödül O'nun katındadır. 8. sure (ENFÂL) 28. ayet (Resmi: 8/İniş:93/Alfabetik:22)

Fitne kalmayıncaya ve din tümüyle Allah'ın oluncaya kadar onlarla savaş. Vazgeçerlerse kuşkusuz ki Allah, ne yaptıklarını iyice görecektir. 8. sure (ENFÂL) 39. ayet (Resmi: 8/İniş:93/Alfabetik:22)

Onlar ki inanıp hicret ettiler, mallarıyla, canlarıyla Allah yolunda savaştılar ve onlar ki hicret edenleri barındırdılar, onlara yardım ettiler, işte onlar birbirlerinin dostlarıdır. İman edip de hicret etmeyenlere gelince, hicret edecekleri vakte kader size onların yönetiminden bir şey düşmüyor. Ama sizden dinde yardım isterlerse, sizinle aralarında antlaşma bulunan bir topluluk aleyhinde olmamak üzere, kendilerine yardım etmeniz gerekir. Allah, yapmakta olduklarınızı iyice görmektedir. Küfre sapanlar da birbirlerinin dostlarıdır. Eğer şu dikkat çekilenleri yapmazsanız yeryüzünde bir fitne, büyük bir bozgun çıkar. 8. sure (ENFÂL) 72-73. ayet (Resmi: 8/İniş:93/Alfabetik:22) 

Aranızda sefere çıkmış olsalardı, size bozgunculuktan başka bir katkıları olmayacaktı; sizi fitneye uğratmak isteğiyle aranıza sokulacaklardı. İçinizde onlara gerçekten kulak verecekler de vardı. Allah, zalimleri iyice biliyor. 9. sure (TEVBE) 47. ayet (Resmi: 9/İniş:113/Alfabetik:104) 

Yemin olsun ki, onlar önceden de fitne çıkarmak istemiş ve nice işleri sana, olduğundan başka türlü göstermişlerdi. Nihayet hak geldi, onların istememesine rağmen Allah'ın emri galebe çaldı. 9. sure (TEVBE) 48. ayet (Resmi: 9/İniş:113/Alfabetik:104)

İçlerinden bazısı: "Bana izin ver, beni fitneye düşürme." der. Dikkat edin, fitnenin ta içine kendileri düşmüşlerdir. Ve cehennem o nankörleri elbette çepeçevre kuşatacaktır. 9. sure (TEVBE) 49. ayet (Resmi: 9/İniş:113/Alfabetik:104)

Şöyle yakardılar: "Yalnız Allah'a dayandık. Rabbimiz! Bizleri, zulmedenler toplumu için bir imtihan aracı yapma!" 10. sure (YÛNUS) 85. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)

Hani, sana: "Rabbin, insanları çepeçevre kuşatmıştır." demiştik. Sana gösterdiğimiz o rüyayı da Kur'an'da lanetlenmiş bulunan o ağacı / soyu da insanları sınamak dışında bir sebeple göndermedik. Biz onları korkutuyoruz ama bu onların kudurganlığını artırmaktan başka bir katkı sağlamıyor. 17. sure (İSRÂ) 60. ayet (Resmi: 17/İniş:50/Alfabetik:46)

İnsanlardan bazısı da Allah'a kıyıdan kıyıya ibadet eder. Kendisine bir hayır isabet ettiğinde, onunla tatmin bulup yatışır; kendisine bir fitne, bir deneme gelip çattığında yüzüstü geri dönüverir. Dünyada da kayba uğramıştır böylesi, âhirette de. Apaçık hüsranın ta kendisi işte budur. 22. sure (HAC) 11. ayet (Resmi: 22/İniş:88/Alfabetik:32)

Biz senden önce hiçbir resul ve nebi göndermedik ki, o bir şey dilediğinde, şeytan onun düşünce ve dileği içine bir şey atmış olmasın. Ama Allah, şeytanın attığını siler, sonra kendi ayetlerini muhkemleştirir. Allah Alîm'dir, Hakîm'dir. Bu, Allah'ın; şeytanın attığını, kalplerinde hastalık olanlara, gönülleri katılaşanlara bir fitne yapması içindir. Zalimler, geri dönülmez bir ayrılık ve kopuş içindedirler. 22. sure (HAC) 52-53. ayet (Resmi: 22/İniş:88/ Alfabetik:32)

Senden önce gönderdiğimiz peygamberler de mutlaka yemek yiyorlar, sokaklarda yürüyorlardı. Biz sizi birbiriniz için imtihan aracı yaptık. Sabrediyor musunuz? Rabbin her şeyi görmektedir. 25. sure (FURKÂN) 20. ayet (Resmi: 25/İniş:42/Alfabetik:29)

İnsanlar içinden öylesi vardır ki, "Allah'a inandık" der fakat Allah uğrunda bir eziyete uğratılınca, insanlardan gelen fitneyi Allah'ın azabı gibi tutar. Ve eğer Rabbinden bir yardım gelirse kesinlikle şöyle diyeceklerdir: "Biz sizinle beraberdik." Allah, âlemlerin göğüslerindekini en iyi şekilde bilmiyor mu? 29. sure (ANKEBÛT) 10. ayet (Resmi: 29/İniş:85/Alfabetik:8)

Ödül ve ikram olarak, bu mu daha hayırlı yoksa zakkum ağacı mı? O ağaç ki, zalimler için onu bir fitne yaptık. 37. sure (SÂFFÂT) 62-63. ayet (Resmi: 37/İniş:56/Alfabetik:90)

İnsana bir zorluk / zarar dokunduğunda bize yalvarır yakarır; sonra ona bizden bir nimet lütfettiğimizde şöyle der: "Bu bir ilim sayesinde verildi bana!". Hayır, öyle değil; o bir fitnedir ama onların çokları bilmiyorlar. 39. sure (ZÜMER) 49. ayet (Resmi: 39/İniş:59/Alfabetik:114)

Bir imtihan aracı olarak kendilerine dişi deveyi göndereceğiz. Artık gözetle onları ve sabret! 54. sure (KAMER) 27. ayet (Resmi: 54/İniş:37/Alfabetik:52)

"Ey Rabbimiz! Bizi, küfre sapanlar için bir fitne / imtihan aracı yapma! Bağışla bizi ey Rabbimiz! Sen, yalnız sen sonsuz kudretin, sonsuz hikmetin sahibisin." 60. sure (MÜMTEHİNE) 5. ayet (Resmi: 60/İniş:111/Alfabetik:71)

Şu da bir gerçek ki, mallarınız ve çocuklarınız bir imtihan aracıdır. Allah'a gelince, onun katında büyük bir ödül vardır. 64. sure (TEĞÂBÜN) 15. ayet (Resmi: 64/İniş:107/Alfabetik:101)

Biz, cehennem yârânını hep melekler yaptık. Ve biz, onların sayılarını da küfre sapanlar için bir imtihandan başka şey yapmadık. Ta ki, kendilerine kitap verilenler iyice ve apaçık bilsinler. İman etmiş olanların imanı artsın. Kendilerine kitap verilmiş olanlarla iman sahipleri kuşkuya düşmesin. Kalplerinde hastalık olanlarla küfre sapmış bulunanlar da; "Allah bununla neyi örneklendirmek istiyor?" desinler. İşte böyle. Allah, dilediğini / dileyeni saptırır, dilediğini / dileyeni de doğruya ve güzele kılavuzlar. Rabbinin ordularını ancak O bilir. Bu, insan için bir öğüt verici ve düşündürücüden başka şey değildir. 74. sure (MÜDDESSİR) 31. ayet (Resmi: 74/İniş:4/Alfabetik:67) 

RESUL KUR'AN'IN KUR'AN MESAJLARI - M. Kemal Adal

Selam...

​ T.C. / M. Kemal Adal