İŞTE ATATÜRK

İŞTE ATATÜRK
Allah Kuran’da: “Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönlün hepsi bundan sorumlu tutulacaktır.” (17/İSRA/36) buyurmuştur. Atatürk de: “Türk Kuran'ın arkasında koşuyor; fakat onun ne dediğini anlamıyor, içinde neler var bilmiyor ve bilmeden tapınıyor. Benim maksadım; arkasında koştuğu kitapta neler olduğunu Türk anlasın” (Osman Ergin, Türk Maarif Tarihi 1-5, 1977 /A. Gürtaş, s. 41) demektedir.- "İŞTE ATATÜRK" PORTALINA GİRMEK İSTEDİĞİNİZDE YUKARIDAKİ RESMİ TIKLAYINIZ.

2 Nisan 2016 Cumartesi

İNSANDA İNANÇ (İMAN VEYA KÜFRÜN) TERCİHİ İLE DAVRANIŞLARIN (AMELLERİN) OLUŞMASINDA, ÇEVRE ETKİSİNDEKİ SÜNNETULLAH

İNSANDA İNANÇ VE DAVRANIŞLARIN OLUŞMASINDA SÜNNETULLAH – 3

A.      İNSANDA İNANÇ (İMAN VEYA KÜFRÜN) VE DAVRANIŞLARIN (AMELLERİN) OLUŞMASINDA SÜNNETULLAH:

3.       İnsanda İnanç (İman veya Küfrün) Tercihi ile Davranışların (Amellerin) Oluşmasında, Çevre Etkisindeki Sünnetullah:

a)         Kavram Olarak, Din, İnsanın İki Temel Tercihi: İman ve Küfür, İman ve Küfrü Doğuran Etkenler, Çevrenin Etkisi:

b)         Kavram Olarak, Ahlak, İnsan Davranışının Oluşması, Çevrenin Rolü

c)          Kodamanlar:

d)         Örf

(1)       'Affetmeyi esas al. İyiyi ve güzeli emret, cahillerden yüz çevir'

(2)       Kısas, vasiyet, evlenme ve boşanmada âdet / gelenek


 

İNSANDA İNANÇ VE DAVRANIŞLARIN OLUŞMASINDA SÜNNETULLAH – 3
(İnsanda İnanç Tercihi ile Davranışların Oluşmasında, Çevrenin Etkisi)

I.                     İNSANIN İMAN VEYA KÜFRÜ SEÇİM VE TERCİHİNDE VE BU SEÇİM VE TERCİHİNE GÖRE İNSAN DAVRANIŞLARININ OLUŞMASINDA SÜNNETULLAH:


A.                 İNSANDA İNANÇ (İMAN VEYA KÜFRÜN) VE DAVRANIŞLARIN (AMELLERİN) OLUŞMASINDA SÜNNETULLAH:



1.                   İnsanda İnanç (İman veya Küfrün) Tercihi ile Davranışların (Amellerin) Oluşmasında, Çevrenin Etkisindeki Sünnetullah:


a)                Kavram Olarak, Din, İnsanın İki Temel Tercihi: İman ve Küfür, İman ve Küfrü Doğuran Etkenler, Çevrenin Etkisi:


Şeytandan bir dürtük seni dürtüklediğinde, Allah'a sığın. Çünkü O, her şeyi işitir, her şeyi bilir. Korunup sakınanlar, kendilerine şeytandan bir görüntü / dürtü gelip dokunduğunda, hemen Allah'ı hatırlarlar. İşte o anda görülmesi gerekeni görürler. Yoldaşları ise onları sürekli azgınlığa iterler, sonra da yakalarını bırakmazlar. 7. sure (A'RAF) 200-202. ayet (Resmi: 7/İniş:39/ Alfabetik:9)
Bir kısmını iyiye ve güzele kılavuzladı, bir kısmının üzerine de sapıklık hak oldu. Onlar, Allah'ı bırakıp şeytanları dost edinmişlerdi. Bir de kendilerinin hidayet üzere olduklarını sanırlar. 7. sure (A'RAF) 30. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)

Ey günahkârlar! Bugün şöyle ayrılın! Ey âdemoğulları! Ben size, "Şeytana kulluk etmeyin, o sizin için açık bir düşmandır!" demedim mi? "Bana ibadet edin, dosdoğru yol budur!" demedim mi? Yemin olsun, şeytan, içinizden birçok nesli saptırmıştı. Aklınızı hiç işletmiyor muydunuz? 36. sure (YÂSÎN) 59-62. ayet (Resmi: 36/İniş:41/Alfabetik:108)
Görmedin mi biz, şeytanları inkârcıların üzerine salmışız da onları oynatıp kıvırttırıyorlar.
Onlar için acele etme. Biz onlar için günleri teker teker sayıyoruz. 19. sure (MERYEM) 83-84. ayet (Resmi: 19/İniş:44/Alfabetik:63)

Dedi: "Yalvarıp yakardığınızda sizi duyuyorlar mı?" "Size yarar sağlıyor yahut zarar veriyorlar mı?" Dediler: "Hayır! Ancak atalarımızı böyle yapar halde bulduk." 26. sure (ŞUARA) 72-74. ayet (Resmi: 26/İniş:47/Alfabetik:94)
Gün olur şöyle diyerek onları huzurunda toplar: "Ey cinler / görünmez varlıklar topluluğu! Şu insanlara gerçekten çok ettiniz / insanların birçoğuna göz diktiniz." Onların insanlardan olan dostları şöyle derler: "Rabbimiz, kimimiz kimimizden yararlanmıştı. Bizim için belirlediğin sürenin sonuna geldik." Buyurur ki: "Barınağınız ateştir. Dilediğim zamanlar hariç orada süreklisiniz." Senin Rabbin Hakîm'dir, Alîm'dir. İşte biz, zalimlerin bir kısmını bir kısmına, kazanır oldukları şeyler yüzünden bu şekilde dost/yardımcı / yönetici / önder yaparız. 6. sure (EN'ÂM) 128-129. ayet (Resmi: 6/İniş:55/ Alfabetik:20)

Zorluğumuz kendilerine gelip çattığında bir sığınabilselerdi! Ne yazık ki kalpleri katılaştı; şeytan, yapmakta olduklarını onlara süslü-püslü gösterdi. 6. sure (EN'ÂM) 43. ayet (Resmi: 6/İniş:55/ Alfabetik:20)

O, hak olduğu halde senin toplumun onu yalanladı. De ki: "Ben size vekil değilim." Her haberin gerçekleşeceği bir zaman/mekân vardır. Yakında bileceksiniz. Ayetlerimiz hakkında lakırdıya dalanları gördüğünde, onlar başka bir söze dalıncaya değin onlardan yüz çevir. Eğer şeytan sana unutturursa, hatırladıktan sonra o zalimler topluluğu ile oturma. Allah'tan korkanlara onların hesabından bir şey yoktur ama yine de bir hatırlatma olmalı. Belki sakınırlar. 6. sure (EN'ÂM) 66-69. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)
De ki: "Allah'ın berisinden, bize yarar da zarar da veremeyecek şeylere mi yakaralım? Allah bize kılavuzluk ettikten sonra ökçelerimiz üstüne geri mi döndürelim? O kişi gibi, şeytanlar kendisini ayartıp yeryüzünde şaşkın dolaşır hale getirmişlerdir. Oysaki onun, "Bize gel!" diye doğruya ve güzele çağıran arkadaşları vardır." De ki: "Allah'ın kılavuzluğudur gerçek kılavuzluk. Âlemlerin Rabbi Allah'a teslim olmakla emrolunduk biz." 6. sure (EN'ÂM) 71. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)

Küfre sapanlar dedi ki: "Biz, bu Kur'an'a da bundan öncekine de asla inanmayacağız!" Ah, bir görsen o zalimleri Rableri huzurunda, tutuklanmış halde! Bir kısmı da bir kısmına söz atar durur. Basit görülüp horlananları, büyüklük taslayanlara şöyle derler: "Siz olmasaydınız, vallahi biz inanacaktık!" Büyüklük taslayanları ise basit görülüp horlananlara şöyle derler: "Hidayet size geldikten sonra, sizi ondan biz mi geri çevirdik? Hayır, siz kendiniz günahkârlardınız!" Bu kez, basit görülüp horlananlar büyüklük taslayanlara şöyle derler: "Hayır, öyle değil!" İşiniz gece gündüz düzenbazlıktı. Siz bize Allah'a nankörlük etmemizi, O'na eşler, ortaklar tutmamızı emrediyordunuz." Nihayet, azabı gördüklerinde, pişmanlığı içlerine gömerler. Biz ise inkârcıların boyunlarına bukağıları vurmuşuzdur. Yapıp ettiklerinden başka, neyin karşılığını görüyorlar ki!... 34. sure (SEBE') 31-33. ayet (Resmi: 34/İniş:58/Alfabetik:91)
Eğer şeytandan gelen kötü bir dürtü seni dürtecek olursa hemen Allah'a sığın! Çünkü en iyi işiten O'dur, en iyi bilen O... 41. sure (FUSSİLET) 36. ayet (Resmi: 41/İniş:61/Alfabetik:30)

Kim Rahman'ın Zikri'ni görmezlikten gelip ondan uzaklaşırsa biz ona bir şeytanı musallat ederiz de o ona can yoldaşı olur. Bu şeytanlar onları yoldan saptırırlar. Onlarsa kendilerinin hâlâ hidayet üzere olduklarını sanırlar. 43. sure (ZUHRUF) 36-37. ayet (Resmi: 43/İniş:63/Alfabetik:113)
Sakın şeytan sizi geri çevirmesin. O, sizin için açık bir düşmandır. 43. sure (ZUHRUF) 62. ayet (Resmi: 43/İniş:63/Alfabetik:113)

Kur'an'ı okuduğun zaman, o kovulup taşlanmış şeytandan Allah'a sığın! Şu bir gerçek ki şeytanın elinde, iman edip yalnız Rablerine dayananlar aleyhine hiçbir sulta / hiçbir kanıt yoktur. Onun sultası, sadece onu dost edinenlerle Allah'a ortak koşanlar üstündedir. 16. sure (NAHL) 98-100. ayet (Resmi: 16/İniş:70/Alfabetik:75)

İş bitirilince şeytan onlara şöyle dedi: "Allah size hak bir vaatle vaatte bulundu, ben ise vaat ettim ama vaadimden caydım. Benim sizin üzerinizde bir sultam yoktu. Sizi davet ettim, siz de bana uydunuz. Hepsi bu. Şimdi beni kınamayı bırakın da öz benliklerinizi kınayın. Ne ben sizi kurtarabilirim ne de siz beni kurtarabilirsiniz. Aslında ben sizin, daha önceden beni şirk aracı yapmanıza karşı çıkmıştım. Zalimler için acıklı bir azap öngörülmüştür." 14. sure (İBRÂHİM) 22. ayet (Resmi: 14/İniş:72/Alfabetik:40)

Ey insanlar! Yeryüzündeki nimetlerden temiz ve helal olmak şartıyla yiyin. Şeytanın adımlarını izlemeyin. Çünkü o size açık bir düşmandır. Hiç kuşkusuz o, size kötülük, çirkinlik / düzensizlik ve pislik emreder. Ve size, Allah hakkında bilmediğiniz şeyleri söylemenizi buyurur durur. 2. sure (BAKARA) 168-169. ayet (Resmi: 2/İniş:92/ Alfabetik:11)
Ey iman edenler! Kendilerine kitap verilenlerden bir zümreye boyun eğerseniz sizi, imanınızdan sonra kâfirler haline getirirler. Allah'ın ayetleri size okunuyor, Resulü de aranızda; peki, nasıl küfre sapıyorsunuz? Kim Allah'a sarılırsa dosdoğru yola iletilmiştir o... 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 100-101. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)
Ey iman edenler! Eğer küfre sapanlara boyun eğerseniz sizi ökçeleriniz üstüne geri çevirirler de hüsrana uğrayanlar haline gelirsiniz. Hayır, hayır! Sizin Mevlâ'nız Allah'tır. Ve O, yardımcıların en hayırlısıdır. 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 149-150. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)
Şeytan, onlara söz verir, ümit verip hayal kurdurur, hurafeye / anlamını bilmeden okumaya iter. Ama o, onlara bir aldanıştan başka hiçbir şey vaat etmez. Bunların varacakları yer cehennemdir. Ve cehennemden kaçıp kurtulacak bir yer bulamazlar. 4. sure (NİSA) 120-121. ayet (Resmi: 4/İniş:98 /Alfabetik:82)
Allah, Kitap'ta size şunu da indirmiştir: Allah'ın ayetlerinin inkâr edildiğini, bu ayetlerle alay edildiğini işittiğinizde, bir başka lakırdıya dalıp gittikleri zamana kadar, o münafıkların yanında oturmayın. Aksi halde siz de onlar gibi sayılırsınız. Hiç kuşkusuz Allah, münafıklarla kâfirleri cehennemde bir araya getirecektir. 4. sure (NİSA) 140. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)

Onlarla eşitlenesiniz diye kendilerinin küfre saptığı gibi küfre sapmanızı istediler. O halde, Allah yolunda göç edecekleri vakte kadar onlardan dostlar edinmeyin. Eğer yüz çevirirlerse onları yakalayın ve bulduğunuz yerde öldürün. Bir daha da onlardan ne dost edinin ne de yardımcı. 4. sure (NİSA) 89. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)

Küfre sapanlar, Allah'ın yolundan alıkoyarlar. Hem sürekli içinde kalan hem dışarıdan gelen tüm insanlar için oluşturduğumuz Mescid-i Haram'dan da geri çeviriyorlar. Kim orada zulmederek haktan sapmak isterse, biz ona acıklı bir azabı tattıracağız. 22. sure (HAC) 25. ayet (Resmi: 22/İniş:88/Alfabetik:32)

İnsanlardan bazıları vardır, hiçbir ilme sahip olmadan Allah konusunda mücadele eder ve her inatçı kaypak şeytanın ardı sıra gider. O şeytan üzerine şöyle yazılmıştır: Kim buna dost olursa muhakkak o onu saptırır ve onu, alevi zorlu ateşin azabına götürür. 22. sure (HAC) 3-4. ayet (Resmi: 22/İniş:88 /Alfabetik:32)
Şeytan onları kuşattı da Allah'ın zikrini / Kur'an'ını onlara unutturdu. İşte bunlar şeytanın hizbidir. Dikkat edin! Şeytanın hizbi hüsrana uğrayanların ta kendileridir. 58. sure (MÜCÂDİLE) 19. ayet (Resmi: 58/İniş:104/Alfabetik:66)

Çünkü onlar, babalarını sapıtmış kişiler halinde bulmalarına rağmen, Kendileri de hâlâ onların eserleri ardınca koşturuyorlar. 37. sure (SÂFFÂT) 69-70. ayet (Resmi: 37/İniş:56/Alfabetik:90)

b)                Kavram Olarak, Ahlak, İnsan Davranışının Oluşması, Çevrenin Rolü


De ki: "İnsanların Rabbine sığınırım! İnsanların yöneticisine, yönlendiricisine, İnsanların ilahına; Kıvrılıp kıvrılıp saklanan, sinip sinip gizlenen vesvesenin/o sinsi, o aldatıcı şeytanın şerrinden, İnsanların göğüslerine kuşkular, kuruntular sokar o; Cinlerden de insanlardan da olur o!" 114. sure (NÂS) 1-6. ayet (Resmi: 114/İniş:21/Alfabetik:76)
Şeytandan bir dürtük seni dürtüklediğinde, Allah'a sığın. Çünkü O, her şeyi işitir, her şeyi bilir. Korunup sakınanlar, kendilerine şeytandan bir görüntü/dürtü gelip dokunduğunda, hemen Allah'ı hatırlarlar. İşte o anda görülmesi gerekeni görürler. Yoldaşları ise onları sürekli azgınlığa iterler, sonra da yakalarını bırakmazlar. 7. sure (A'RAF) 200-202. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Ey âdemoğulları! Şeytan, ana-babanızı, çirkin yerlerini onlara göstermek için elbiselerini soyarak cennetten çıkardığı gibi, size de bir fitne musallat etmesin. Çünkü o ve kabilesi sizi, onları göremeyeceğiniz yerden görürler. Biz o şeytanları, inanmayanlara dostlar yaptık. 7. sure (A'RAF) 27. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)

Şu bir gerçek ki, şeytan sizin için bir düşmandır. O halde siz de onu düşman tutun. Hiç kuşkusuz, o kendi hizbini cehennem yâranından olmaları için çağırır durur. 35. sure (FATIR) 6. ayet (Resmi: 35/İniş:43/Alfabetik:24)

Ayetlerimiz hakkında lakırdıya dalanları gördüğünde, onlar başka bir söze dalıncaya değin onlardan yüz çevir. Eğer şeytan sana unutturursa, hatırladıktan sonra o zalimler topluluğu ile oturma. 6. sure (EN'ÂM) 68. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)

Biz onları birtakım yakınlarla / dostlarla çevreleyip sardık da onlar, önlerinde ve arkalarında ne varsa bunlara süslü gösterdiler. Kendilerinden önceki cin ve insan ümmetleri için hak olan söz, bunlar aleyhine de hak oldu. Çünkü bunlar, hüsrana uğrayanlardı. 41. sure (FUSSİLET) 25. ayet (Resmi: 41/İniş:61/Alfabetik:30)

Şeytan sizi fakirlikle korkutur, sizi görünür görünmez çirkinliklere sürükler. Allah ise size kendisinden bir bağışlanma ve lütuf vaat eder. Allah, Vâsi'dir, Alîm'dir. 2. sure (BAKARA) 268. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)

İşte size şeytan. O yalnız kendi dostlarını korkutur. Eğer inananlarsanız onlardan korkmayın, benden korkun. 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 175. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)

Ve derler ki: "Rabbimiz biz, efendilerimize, büyüklerimize itaat ettik de bizi yoldan saptırdılar." "Rabbimiz, onlara iki kat azap ver; onları büyük bir lanetle lanetle!" 33. sure (AHZÂB) 67-68. ayet (Resmi: 33/İniş:97/Alfabetik:4)
Allah, Kitap'ta size şunu da indirmiştir: Allah'ın ayetlerinin inkâr edildiğini, bu ayetlerle alay edildiğini işittiğinizde, bir başka lakırdıya dalıp gittikleri zamana kadar, o münafıkların yanında oturmayın. Aksi halde siz de onlar gibi sayılırsınız. Hiç kuşkusuz Allah, münafıklarla kâfirleri cehennemde bir araya getirecektir. 4. sure (NİSA) 140. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)

Melekler, öz benliklerine zulmetmiş olanların canlarını alırken, onlara şöyle dediler: "Neredeydiniz siz?" Cevap verdiler: "Yeryüzünde ezilip horlananlardandık biz." Melekler dediler ki: "Allah'ın yeryüzü geniş değil miydi ki orada bir yerden bir yere göçesiniz?" İşte böylelerinin varacağı yer cehennemdir. Ne kötü dönüş yeridir o! Kadınlardan, erkeklerden, yavrulardan hiçbiri beceri gösteremeyen, hiçbir yol bulamayanların durumu farklıdır. Bunların, Allah tarafından affedilmeleri umulur. Allah affedicidir, günahları bağışlayıcıdır. 4. sure (NİSA) 97-99. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)

Ey iman edenler! Şeytanın adımlarını izlemeyin. Kim şeytanın adımlarını izlerse, şeytan ona iğrençlikleri ve kötülüğü emreder. Allah'ın lütuf ve rahmeti üzerinizde olmasaydı, içinizden tek kişi bile sonsuza dek temize çıkamazdı. Ama Allah dilediğini arındırıp temizliyor. Allah herşeyi işitiyor, her şeyi biliyor. 24. sure (NÛR) 21. ayet (Resmi: 24/İniş:102/Alfabetik:84)

c)                 Kodamanlar:


O zaman, izlenenler, kendilerini izleyenlerden uzaklaşıp gitmişlerdir. Azabı gördüler artık, aralarındaki bağlar parçalanıp koptu. 2. sure (BAKARA) 166. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)

Mûsa'dan sonra İsrailoğulları'nın kodamanlar meclisini görmedin mi? Kendilerine gelen bir peygambere şöyle demişlerdi: "Bize bir kral gönder, Allah yolunda çarpışalım." Peygamber dedi ki: "Üstünüze savaş yazılır da savaşmazsanız ne olacak?" Dediler ki: "Nasıl olur da Allah yolunda savaşmayız? Yurtlarımızdan çıkarıldık, oğullarımızdan uzak düşürüldük." Nihayet, üzerlerine savaş yazıldığında pek azı hariç yüz çevirdiler. Allah, zalimleri çok iyi bilir. 2. sure (BAKARA) 246. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)

Toplumunun kodamanları dediler ki: "Vallahi biz seni açık bir sapıklık içinde görüyoruz."  7. sure (A'RAF) 60. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)

Toplumunun inkârcı kodamanları dediler ki: "Biz seni bir beyinsizliğe düşmüş görüyoruz ve kesinlikle yalancılardan olduğunu düşünüyoruz." 7. sure (A'RAF) 66. ayet (Resmi: 7/İniş:39 /Alfabetik:9)

Toplumunun kibre saplanmış kodamanları, içlerinden inanıp da baskı altında tutularak ezilenlere şöyle dediler: "Siz Salih'in gerçekten Rabbi tarafından gönderildiğini biliyor musunuz?" Onlar: "Onun aracılığıyla gönderilene gerçekten inanıyoruz." dediler. 7. sure (A'RAF) 75. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)

Toplumunun büyüklük taslayan kodamanları dediler ki: "Ey Şuayb! Ya kesinlikle milletimize dönersiniz yahut ta seni ve seninle birlikte inananları kentimizden çıkarırız." Dedi ki: "Ya istemiyorsak; zor ve baskıyla mı?" 7. sure (A'RAF) 88. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)

Toplumunun küfre sapan kodamanları dedi ki: "Eğer Şuayb'ın ardı sıra giderseniz hüsrana gömülenler olursunuz." 7. sure (A'RAF) 90. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)

Onların ardından Musa'yı, ayetlerimizle Firavun'a ve kodamanlarına gönderdik de ayetlerimiz karşısında zulme saptılar. Bir bak, nasıl olmuştur bozguncuların sonu! 7. sure (A'RAF) 103. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
 
Firavun toplumunun kodamanları şöyle konuştular: "Bu adam gerçekten çok bilgili bir büyücü." 7. sure (A'RAF) 109. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)

Firavun kavminin kodamanları dediler ki: "Musa'yı ve toplumunu, yeryüzünü fesada verip seni ve ilahlarını terk etsinler diye mi bırakıyorsun?" Dedi ki Firavun: "Biz onların oğullarını öldürüp kadınlarını diri bırakacağız/kadınlarının rahimlerini yoklayıp çocuk alacağız / kadınlarına utanç duyulacak şeyler yapacağız. Üstlerine sürekli kahır yağdıracağız." 7. sure (A'RAF) 127. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)

Eğer verdikleri ahitten sonra yeminlerini bozar, dininize saldırırlarsa, o zaman küfrün elebaşlarını öldürün. Çünkü onların yeminleri yoktur. Böyle yaparsanız hal ve gidişlerine son verebilirler. 9. sure (TEVBE) 12. ayet (Resmi: 9/İniş:113/Alfabetik:104)

Allah'ın yanında hahamlarını ve ruhbanlarını da rabler edindiler. Meryem oğlu Mesih'i de öyle. Oysa kendilerine, tek olan Allah'tan başkasına ibadet / kulluk etmemeleri emredilmişti. İlah yok o tek Allah'tan başka. Onların ortak koştuklarından arınmıştır O. 9. sure (TEVBE) 31. ayet (Resmi: 9/İniş:113/Alfabetik:104)

Ey iman sahipleri! Şu bir gerçek ki, hahamlardan ve rahiplerden birçoğu halkın mallarını uydurma yollarla tıka basa yerler ve Allah'ın yolundan geri çevirirler. Altını ve gümüşü depolayıp da onları Allah yolunda harcamayanlara korkunç bir azap muştula. 9. sure (TEVBE) 34. ayet (Resmi: 9/İniş:113/Alfabetik:104)

Mûsa şöyle dedi: "Rabbimiz! Sen, Firavun ve kodamanlarına şu geçici hayatta debdebe verdin, mallar verdin. Rabbimiz! Senin yolundan saptırsınlar diye mi? Rabbimiz! Onların mallarını sil süpür, kalplerini şiddetle sık ki, acıklı azabı görünceye kadar inanmasınlar." 10. sure (YÛNUS) 88. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)

Onların ardından da Mûsa ile Hârun'u ayetlerimiz eşliğinde Firavun ve kurmaylarına gönderdik. Kibre saptılar ve günahkâr bir topluluk oldular. 10. sure (YÛNUS) 75. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)

Toplumunun küfre sapanlarından bir grup kodaman şöyle konuşmuştu: "Bize göre sen, bizim gibi bir insandan başkası değilsin. Bakıyoruz sana, ayak takımımızın basit görüşlü insanlarından başkası ardına düşmüyor. Sizin bize hiçbir üstünlüğünüzün olduğuna inanmıyoruz. Aksine, sizi yalancılar sayıyoruz." 11. sure (HÛD) 27. ayet (Resmi: 11/İniş:52/Alfabetik:38)

Vahyimize bağlı olarak gözlerimizin önünde gemiyi yap. Ve zulmedenler hakkında benimle karşılıklı laf edip durma. Onlar, mutlaka boğulacaklardır. 11. sure (HÛD) 37. ayet (Resmi: 11/İniş:52/ Alfabetik:38)

Firavun'a ve kodamanlarına. Ama onlar Firavun'un emrine uydular. Oysaki Firavun'un emri doğruya ve güzele ulaştırmıyordu. 11. sure (HÛD) 97. ayet (Resmi: 11/İniş:52/Alfabetik:38)

Hepsi toplu halde, Allah'ın huzuruna çıkmış olacaklar. Ezilip horlananlar, büyüklük taslayanlara diyecekler ki: "Biz sizin birer uydunuzduk. Şimdi siz Allah'ın azabından bir kısmını bizden uzaklaştırabilir misiniz?" Cevap verecekler: "Allah bize kılavuzluk etseydi elbette biz de size kılavuzluk ederdik. Şimdi inleyip feryat etsek de sabretsek de bir. Sığınacak hiçbir yerimiz yok." 14. sure (İBRÂHİM) 21. ayet (Resmi: 14/İniş:72/Alfabetik:40)

Biz bir ülkeyi / medeniyeti mahvetmek istediğimizde, onun servet ve nimetle şımarmış elebaşlarına emirler yöneltiriz / onları yöneticiler yaparız da onlar, orada bozuk gidişler sergilerler. Böylece o ülke/medeniyet aleyhine hüküm hak olur; biz de onun altını üstüne getiririz. 17. sure (İSRÂ) 16. ayet (Resmi: 17/İniş:50/Alfabetik:46)

Toplumu içinden inkârcı kodaman grup şöyle dedi: "Bu adam, sizin gibi bir insandan başka şey değil; size üstünlük taslamak istiyor. Eğer Allah dileseydi, melekler indirirdi. Biz ilk atalarımız arasında böyle bir şey duymadık." 23. sure (MÜ'MİNÛN) 24. ayet (Resmi: 23/İniş:74/ Alfabetik:70)

Toplumunun, dünya hayatında servet ve refaha ulaştırdığımız halde inkâra sapıp âhiretteki buluşmayı yalanlayan kodaman takımı şöyle dedi: "Bu adam, sadece sizin gibi bir insan; yemekte olduğunuzdan yiyor, içmekte olduğunuzdan içiyor." 23. sure (MÜ'MİNÛN) 33. ayet (Resmi: 23/İniş:74/Alfabetik:70)

Firavun'a ve kodamanlarına. Ancak kibre saptılar, çünkü kendilerini büyük gören bir topluluktu onlar. 23. sure (MÜ'MİNÛN) 46. ayet (Resmi: 23/İniş:74/Alfabetik:70)

Ve derler ki: "Rabbimiz biz, efendilerimize, büyüklerimize itaat ettik de bizi yoldan saptırdılar." 33. sure (AHZÂB) 67. ayet (Resmi: 33/İniş:97/Alfabetik:4)

Küfre sapanlar dedi ki: "Biz, bu Kur'an'a da bundan öncekine de asla inanmayacağız!" Ah, bir görsen o zalimleri Rableri huzurunda, tutuklanmış halde! Bir kısmı da bir kısmına söz atar durur. Basit görülüp horlananları, büyüklük taslayanlara şöyle derler: "Siz olmasaydınız, vallahi biz inanacaktık!" Büyüklük taslayanları ise basit görülüp horlananlara şöyle derler: "Hidayet size geldikten sonra, sizi ondan biz mi geri çevirdik? Hayır, siz kendiniz günahkârlardınız!" Bu kez, basit görülüp horlananlar büyüklük taslayanlara şöyle derler: "Hayır, öyle değil!" İşiniz gece gündüz düzenbazlıktı. Siz bize Allah'a nankörlük etmemizi, O'na eşler, ortaklar tutmamızı emrediyordunuz." Nihayet, azabı gördüklerinde, pişmanlığı içlerine gömerler. Biz ise inkârcıların boyunlarına bukağıları vurmuşuzdur. Yapıp ettiklerinden başka, neyin karşılığını görüyorlar ki!... Biz, hangi ülkeye bir uyarıcı göndermişsek, onun servet ve refahla şımaranları mutlaka şöyle demişlerdir: "Biz, sizin elçilik yaptığınız şeyi inkâr ediyoruz!" 34. sure (SEBE') 31-34. ayet (Resmi: 34/İniş:58/Alfabetik:91)

Babaları uyarılmamış, tam gaflet içinde bir toplumu uyarman için gönderildin. 36. sure (YÂSÎN) 6. ayet (Resmi: 36/İniş:41/Alfabetik:108)

İçlerinden kodaman bir grup öne çıktı: "Haydi, yürüyün! İlahlarınıza sahip çıkmada kararlı davranın! Gerçek şu ki, istenip beklenen şey budur." 38. sure (SÂD) 6. ayet (Resmi: 38/İniş:38/ Alfabetik:88)

 İşte böyle! Senden önce de hangi kente bir uyarıcı göndermişsek oranın servetle şımarmış kodamanları mutlaka şöyle demişlerdir: "Biz atalarımızı bir ümmet / bir din üzerinde bulduk; onların eserlerine uyarak yol alacağız." 43. sure (ZUHRUF) 23. ayet (Resmi: 43/İniş:63/Alfabetik:113)

 Yemin olsun, Mûsa'yı ayetlerimizle Firavun'a ve onun üst düzey adamlarına gönderdik de onlara dedi ki: "Ben âlemlerin Rabbi'nin resulüyüm." 43. sure (ZUHRUF) 46. ayet (Resmi: 43/İniş:63/ Alfabetik:113)

d)                 Örf


(1)             'Affetmeyi esas al. İyiyi ve güzeli emret, cahillerden yüz çevir'

Affetmeyi esas al. İyiyi ve güzeli emret, cahillerden yüz çevir. 7. sure (A'RAF) 199. ayet (Resmi:
7/İniş:39 /Alfabetik:9)

(2)             Kısas, vasiyet, evlenme ve boşanmada âdet / gelenek

Ey iman edenler! Öldürülenler hakkında üzerinize kısas yazılmıştır. Hür kişiye karşılık hür, köleye karşılık köle, dişiye karşılık dişi... Kim kardeşi tarafından herhangi bir şekilde affa uğrarsa, bu durumda örfü izlemek ve affedene en güzel biçimde bir ödeme yapmak gerekir. İşte bu, Rabb'inizden size bir hafifletme ve bir rahmettir. Kim bundan sonra azgınlık ve düşmanlık ederse onun için korkunç bir azap vardır. 2. sure (BAKARA) 178. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)

 İçinizden birine ölüm geldiğinde, eğer bir hayır bırakacaksa, üzerinize yazılan şudur: Ana-babaya, akrabaya, örfe uygun vasiyette bulunmak. Takva sahipleri üstüne bir hak olarak... 2. sure (BAKARA) 180. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)

Boşanmış kadınlar kendi başlarına üç âdet ve temizlenme süresi beklerler. Eğer Allah'a ve âhıret gününe inanmakta iseler, Allah'ın onların rahimlerinde yarattığını saklamaları kendilerine helal olmaz. Kocaları, bu süre içinde herhangi bir şekilde barışmak isterlerse eşlerini geri almaya herkesten daha çok hak sahibidirler. Kadınların, örfe uygun biçimde, sorumluluklarına benzer hakları da vardır. Erkeklerin kadınlar üzerinde bir derece farkı vardır. Allah Azîz'dir, Hakîm'dir. Boşama iki kezdir. Bunun ardından ya iyilikle tutmak ya da güzelce serbest bırakmak gerekir. Onlara verdiğinizden bir şeyi geri almanız size helal olmaz. Erkekle kadının Allah'ın sınırlarını korumada endişe etmeleri hali başka. Erkek ve kadının Allah'ın sınırlarında duramayacaklarından endişe ederseniz, o zaman kadının verdiği fidyede ikisine de bir günah yoktur. İşte bunlar Allah'ın sınırlarıdır. Bunları aşmayın. Allah'ın sınırlarını aşanlar, işte onlar, zalimlerin ta kendileridirler. 2. sure (BAKARA) 228-229. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)

Kadınları boşadığınızda, bekleme sürelerini tamamladılar mı ya onları örfe uygun olarak tutun yahut da örfe uygun olarak serbest bırakın. Onları, zulmetmeniz için, zararlarına bir biçimde, tutmayın. Bunu yapan, öz benliğine zulmetmiş olur. Allah'ın ayetlerini eğlence aracı yapmayın. Allah'ın üzerinizdeki nimetini ve kendisiyle size öğüt vermek için indirdiği Kitap'ı ve hikmeti hatırlayın. Allah'tan korkun ve bilin ki, Allah her şeyi çok iyi bilmektedir. Kadınları boşadığınız zaman bekleme sürelerini tamamladıklarında, kendi aralarında örfe uygun olarak anlaşmışlarsa eski kocalarıyla nikâhlanmaları hususunda onlara engel çıkarmayın. Bu, sizin Allah'a ve âhıret gününe inanmış olanınıza verilen öğüttür. Bu sizin için daha isabetli ve daha temizdir, Allah bilir ama siz bilmezsiniz. Anneler çocuklarını - emzirmeyi tamamlamak isteyen kimseler için - tam iki yıl emzirirler. Annelerin yiyeceklerini ve giyeceklerini örfe uygun biçimde hazırlamak çocuğun babasına aittir. Hiç bir benlik yaratılış kapasitesi dışında bir şeyle yükümlü tutulamaz. Anne çocuğu yüzünden, çocuğun babası da kendi çocuğu yüzünden zarara sokulmasın. Mirasçı için de aynı ilke uygulanır. Eğer anne-baba karşılıklı anlaşma ve danışma sonucu çocuğu sütten kesmek isterlerse, kendilerine günah yoktur. Çocuklarınızı sütanneye emzirtmek isterseniz, örfe uygun olarak belirlediğiniz ücreti güzelce teslim etmek şartıyla, bunu yapmanızda bir günah yoktur. Allah'tan korkun ve bilin ki Allah, yapmakta olduklarınızı en iyi biçimde görmektedir. İçinizden ölüp de geriye zevceler bırakanların bu eşleri, dört ay on gün kendi başlarına beklerler. Sürelerini tamamladıklarında kendilerince uygun gördüklerini örfe uygun biçimde yapmalarında sizin için bir sakınca yoktur. Allah, yapmakta olduklarınızdan gereğince haberdardır. İddet bekleyen kadınlara evlenme isteğinizi dolaylı yoldan anlatmanızda veya böyle bir şeyi içinizde saklamanızda sizin için hiç bir günah yoktur. Allah bilmiştir ki, siz onları mutlaka anacaksınız, unutmayacaksınız. Bu sırada onlarla, örfün normal göreceği sözlerle konuşma dışında gizli bir buluşma için anlaşmayın. Ve zorunlu olan süre doluncaya kadar nikâhı bağlamaya girişmeyin. Bilin ki Allah, benliklerinizin içindekini bilir. O'ndan sakının. Ve bilin ki Allah çok affedicidir, çok yumuşak davranışlıdır. Kendilerine dokunmadan veya onlar için herhangi bir mehr belirlemeden kadınları boşamanızda sizin için günah yoktur. Ancak onları nimetlendirin. İmkânları geniş olan kendi gücünce yapar bunu, imkânları sınırlı olan da kendi gücünce yapar. Örfe uygun bir nimetlendirme... Güzel düşünüp güzel davrananlar üzerine bir borç... Bir mehr belirlemişseniz ve kadınları hiç dokunmadan boşamışsanız, kestiğiniz mehrin yarısını verin. Ancak kadınların vazgeçmesi ile, nikah bağı elinde bulunan erkeğin durumu müstesna. Erkekler olarak sizin vazgeçmeniz takvaya daha yakındır. Aranızdaki lütufkârlık farkını unutmayın. Allah, yapmakta olduklarınızı en iyi şekilde görmektedir. Namazları ve orta namazı koruyun. Tam bir saygıyla Allah'ın huzurunda kıyam edin. Bir korku ve endişe duyarsanız yürüyerek veya binit üzerinde kılın. Güvene kavuştuğunuzda bilmediğiniz şeyleri size öğrettiği şekilde Allah'ı zikredin. İçinizden ölüp de geriye eşler bırakan erkekler, eşlerinin evden çıkarılmaksızın bir yıla kadar geçimlerinin sağlanmasını vasiyet etsinler. Eğer kendileri çıkarlarsa, onların kendileri için yararlı gördüklerini yapmaları yüzünden size bir günah yoktur. Allah Azîz'dir, Hakîm'dir. Boşanmış kadınlar için örfe uygun bir geçim imkânı sağlanması Allah'tan korkanlar üzerine bir borçtur. 2. sure (BAKARA) 231-241. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Eğer karı-kocanın aralarının açılmasından endişe ederseniz, bir hakem erkek tarafından, bir hakem de kadın tarafından gönderin. Bunlar, barıştırmak isterlerse Allah, kadınla erkeğin aralarını düzeltmede onları başarılı kılacaktır. Allah Alîm'dir, her şeyi bilir; Habîr'dir, her şeyden haberdardır. 4. sure (NİSA) 35. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)


SÜNNETULLAH E KİTAP (MKA) DAN ALINTIDIR - M. Kemal Adal

1 Nisan 2016 Cuma

İNSANIN İMAN VEYA KÜFRÜ SEÇİM VE TERCİHİNDE; ALLAH'IN DİLEMESİ / ALLAH'IN YOL GÖSTERMESİ VEYA SAPTIRMASI VE İNSAN DAVRANIŞININ ALLAH TARAFINDAN BELİRLENMESİNDE SÜNNETULLAH:


 

İNSANDA İNANÇ VE DAVRANIŞLARIN OLUŞMASINDA SÜNNETULLAH - 2

A.      İNSANDA İNANÇ (İMAN VEYA KÜFRÜN) VE DAVRANIŞLARIN (AMELLERİN) OLUŞMASINDA SÜNNETULLAH:

2.       İnsanın İman veya Küfrü Seçim ve Tercihinde; Allah'ın Dilemesi / Allah'ın Yol Göstermesi veya Saptırması ile İnsan Davranışının Allah Tarafından Belirlenmesinde Sünnetullah:

a)         Kavram Olarak, Din, İnsanın İki Temel Tercihi: İman ve Küfür, İman ve Küfrü Doğuran Etkenler, Allah'ın Yol Göstermesi veya Saptırması:

b)         Kavram Olarak, Ahlak, İnsan Davranışının Oluşması, İnsan Davranışının Allah Tarafından Belirlenmesi:

c)         Allah Kimseye Zulmetmez, Dünyada ve Ahirette Asla Haksızlık Yapmaz, İnsanlar Öz Benliklerine Zulmederler:

(1)       Allah zulmetmez, kimseye haksızlık yapmaz. (İnsanlar kendi / öz benliklerine zulmeder, küfrü seçip kötü ve çirkin işler / amelleri yapıp ederek, kazanımlarıyla kendilerine yazık ederler):

(2)       Allah zulmetmez, kıyamette de yargı / hesap gününde de hiç kimseye zulüm / haksızlık edilmez:

d)         Allah Her Şeyi (Razı Olduğu Hayrı da Rızası Olmayan Şerri de) Yaratır:

(1)       Musibeti / kötülüğü, insan yaptığı seçim ve tercihi ile kazanır, Allah yaratır:

(2)       İnsan küfre sapıp, kötü / çirkin iş / eylem / amel yaparak öz benliğine zulmederse, öz kazancı günahtır, kendine yazık eder, vazgeçip doğruya yönelmesi lehinedir. Yalnız ve sadece Allah tövbeleri kabul eden ve günahları af edendir.




İNSANDA İNANÇ VE DAVRANIŞLARIN OLUŞMASINDA SÜNNETULLAH - 2

(İnsanın İman veya Küfrü Seçim ve Tercihinde; Allah'ın Dilemesi / Allah'ın Yol Göstermesi veya Saptırması ile İnsan Davranışının Allah Tarafından Belirlenmesi)

I.                   İNSANIN İMAN VEYA KÜFRÜ SEÇİM VE TERCİHİNDE VE BU SEÇİM VE TERCİHİNE GÖRE İNSAN DAVRANIŞLARININ OLUŞMASINDA SÜNNETULLAH:


A.                İNSANDA İNANÇ (İMAN VEYA KÜFRÜN) VE DAVRANIŞLARIN (AMELLERİN) OLUŞMASINDA SÜNNETULLAH:



1.                  İnsanın İman veya Küfrü Seçim ve Tercihinde; Allah'ın Dilemesi / Allah'ın Yol Göstermesi veya Saptırması ile İnsan Davranışının Allah Tarafından Belirlenmesinde Sünnetullah:



a)                Kavram Olarak, Din, İnsanın İki Temel Tercihi: İman ve Küfür, İman ve Küfrü Doğuran Etkenler, Allah'ın Yol Göstermesi veya Saptırması:



Yemin olsun, doğruya ve güzele kılavuzlamak sadece bizim işimizdir. 92. sure (LEYL) 12. ayet (Resmi: 92/İniş:9/Alfabetik:58)
 
Allah'ın yol gösterdiği, gerçeğe varmıştır; saptırdıkları ise hüsrana batıp kalmıştır. 7. sure (A'RAF) 178. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)

Allah'ın şaşırttığına kimse kılavuzluk edemez. O bırakır onları ki, kudurganlıkları içinde bocalayıp dursunlar. 7. sure (A'RAF) 186. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)

Bir kısmını iyiye ve güzele kılavuzladı, bir kısmının üzerine de sapıklık hak oldu. Onlar, Allah'ı bırakıp şeytanları dost edinmişlerdi. Bir de kendilerinin hidayet üzere olduklarını sanırlar. 7. sure (A'RAF) 30. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)

Göğüslerinde düşmanlıktan ne varsa söküp atmışızdır. Irmaklar akar altlarından. Şöyle derler: "Hamdolsun bizi buraya ulaştıran Allah'a. Eğer Allah bize kılavuzluk etmeseydi, biz buraya ulaşamazdık. Andolsun ki, Rabbimizin resulleri gerçeği getirmişler." Şöyle seslenilir: "İşte size, yaptıklarınıza karşılık mirasçı kılındığınız cennet." 7. sure (A'RAF) 43. ayet (Resmi: 7/İniş:39/ Alfabetik:9)

Bunun üzerine sana cevap veremezlerse bil ki, onlar sadece iğreti arzularına uyuyorlar. Allah'tan bir kılavuzluk olmaksızın, kendi arzularına uyandan daha sapık kim vardır! Allah, zalimler topluluğunu hidayete erdirmez. 28. sure (KASAS) 50. ayet (Resmi: 28/İniş:49/Alfabetik:53)

Allah kime hidayet verirse doğru olan yolu bulan odur. Kimi de şaşırtırsa, böyleleri için O'nun dışında dostlar bulamazsın. Kıyamet günü böylelerini kör, dilsiz ve sağır bir halde yüzleri üstüne sürerek haşrederiz. Varacakları yer cehennemdir ki, alevi dindikçe kızgın ateşini körükleyiveririz. 17. sure (İSRÂ) 97. ayet (Resmi: 17/İniş:50/Alfabetik:46)

Kur'an okuduğunda, seninle, âhirete inanmayanlar arasına gizli bir perde çekeriz. 17. sure (İSRÂ) 45. ayet (Resmi: 17/İniş:50/Alfabetik:46)

Allah, esenlik yurduna çağırır ve dilediğini dosdoğru bir yola kılavuzlar. 10. sure (YÛNUS) 25. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)

İşte bu Allah'tır sizin Hak Rabbiniz. Hak'tan sonra, sapıklıktan başka ne kalır ki? Peki, nasıl oluyor da yüz geri döndürülüyorsunuz? Bu, budur! Rabbinin yoldan çıkanlar hakkındaki, "Onlar iman etmezler!" sözü gerçekleşmiştir. 10. sure (YÛNUS) 32-33. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)

Eğer Rabbin dileseydi, yeryüzündeki insanların hepsi toptan iman ederdi. Hal böyle iken, mümin olmaları için insanları sen mi zorlayacaksın! Allah'ın izni olmadıkça hiçbir benlik iman edemez. Allah, pisliği, aklını kullanmayanlar üzerine bırakır. 10. sure (YÛNUS) 99-100. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)
Ve deveden iki, sığırdan iki. De ki "İki erkeği mi haram kıldı, iki dişiyi mi, yoksa iki dişinin rahimlerince kuşatılanı mı? Yoksa Allah size bunu önerirken siz de tanıklık mı ediyordunuz?" İlim dışı bir şekilde insanları şaşırtmak için yalan düzüp Allah'a iftira edenden daha zalim kim olabilir? Allah, zulme sapan bir topluluğa kılavuzluk etmiyor. 6. sure (EN'ÂM) 144. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)
 
Allah, iyiye ve güzele götürmek istediğinin göğsünü İslam'a açar. Saptırmak dilediğinin de göğsünü öylesine daraltıp tıkar ki, o, göğe yükseliyormuş gibi olur. Allah, iman etmeyenler üzerine pisliği işte böyle atıverir. 6. sure (EN'ÂM) 125. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)

Bizim ayetlerimizi yalanlayanlar, karanlıklara gömülmüş sağır ve dilsizlerdir. Allah, dilediği / dileyen kişiyi şaşırtır, dilediğini / dileyeni de dosdoğru yol üzerine koyar. 6. sure (EN'ÂM) 39. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)

Allah'ın, göğsünü İslam'a açtığı kimse, Rabbinden bir ışık üzerinde olmaz mı? Allah'ın Zikri'ne / Kur'an'a karşı kalpleri katılaşmış olanlara yazıklar olsun! İşte onlardır, açık sapıklık içindekiler. Allah, sözün en güzelini, birbirine benzer iç içe ikili manalar ifade eden bir Kitap halinde indirmiştir. Rablerinden korkanların ondan derileri ürperir. Sonra da hem derileri hem de kalpleri, Allah'ın Zikri/Kur'an'ı karşısında yumuşar. Bu, Allah'ın kılavuzudur ki, onunla dilediğini / dileyeni hidayete erdirir. Allah'ın saptırdığına gelince, ona kılavuzluk edecek yoktur. 39. sure (ZÜMER) 22-23. ayet (Resmi: 39/İniş:59/Alfabetik:114)
Allah, kuluna Kafi değil mi, yetmiyor mu? Seni O'ndan başkalarıyla korkutuyorlar. Allah kimi saptırırsa artık ona kılavuzluk edecek yoktur. Allah'ın kılavuzluk ettiğini ise saptıran olamaz. Allah Aziz ve intikam alıcı değil mi? 39. sure (ZÜMER) 36-37. ayet (Resmi: 39/İniş:59/ Alfabetik:114)
Firavun hanedanından, imanını gizleyen bir adam şöyle konuştu: "Rabbim Allah'tır, dediği için bir adamı öldürüyor musunuz? Üstelik size, Rabbinizden açık seçik deliler de getirdi. Eğer yalancıysa yalancılığı kendi aleyhinedir. Eğer doğru sözlü ise size vaat ettiklerinden bir kısmı başınıza gelir. Kuşkusuz, Allah, haddi aşan yalancıları doğruya ulaştırmaz." 40. sure (MÜ'MİN) 28. ayet (Resmi: 40/İniş:60/Alfabetik:69)

"Bir gündür ki o, sırtınızı dönerek kaçmaya çalışırsınız fakat Allah'a karşı sizi koruyacak kimse olmaz. Allah'ın saptırdığının, yol göstereni yoktur." Yemin olsun, daha önce Yûsuf da size açık seçik mesajlar getirmişti de onun size getirdikleri hakkında hep kuşku duymuştunuz. Daha sonra o ölünce de şöyle demiştiniz: "Allah ondan sonra bir daha asla resul göndermez." Allah, sınır tanımaz kuşkucuları işte böyle saptırır. 40. sure (MÜ'MİN) 33-34. ayet (Resmi: 40/İniş:60/Alfabetik:69)
"Allah'ın berisinden taptıklarınız nerede?" Diyecekler ki: "Bizden uzaklaşıp kayboldular. Doğrusu biz, daha önce hiçbir şeye yakarmıyormuşuz." Allah, inkâr edenleri işte böyle saptırır. 40. sure (MÜ'MİN) 74. ayet (Resmi: 40/İniş:60/Alfabetik:69)
Allah'ın saptırdığına, O'ndan başka dost yoktur. Zalimlerin, azapla yüz yüze geldiklerinde, "Geri dönüşe bir yol yok mu?" diye söylendiklerini göreceksin. 42. sure (ŞÛRÂ) 44. ayet (Resmi: 42/İniş:62/Alfabetik:95)

Onların Allah'tan başka kendilerine yardım edecek velileri yoktur. Allah'ın saptırdığı kimse için artık hiçbir yol yoktur. 42. sure (ŞÛRÂ) 46. ayet (Resmi: 42/İniş:62/Alfabetik:95)

Kendisinin ilahı olarak kendi duygu ve arzusunu almış kişiyi gördün mü? Allah onu bir ilim üzerine saptırmış, kulağı ve kalbi üzerine mühür basmış, gözünün üstüne de bir perde çekmiştir. Allah'tan sonra ona kim kılavuzluk edecektir. Hâlâ düşünüp ibret almıyor musunuz? 45. sure (CÂSİYE) 23. ayet (Resmi: 45/İniş:65/Alfabetik:15)

De ki: "Hiç düşündünüz mü? Eğer bu, Allah katından ise ve siz onu tanımamışsanız, İsrailoğullarından bir tanık da onun benzerine tanıklık edip inandığı halde, siz böbürlenmişseniz haliniz nice olur! Allah, zalimler topluluğuna kılavuzluk etmez." 46. sure (AHKAF) 10. ayet (Resmi: 46/İniş:66/Alfabetik:3)

Kendisine Rabbinin ayetleri hatırlatıldığı halde, onlardan yüz çeviren ve iki elinin hazırlayıp önden gönderdiği şeyleri unutandan daha zalim kim olabilir? Şu bir gerçek ki, biz onların kalpleri üzerine onu anlamamaları için kabuklar geçirdik, kulakları içine de ağırlıklar koyduk. Onları hidayete çağırsan da bu durumda hidayete asla ulaşamazlar. 18. sure (KEHF) 57. ayet (Resmi: 18/İniş:69/Alfabetik:54)

Bu böyledir, çünkü, onlar şu iğreti hayatı âhirete tercih etmişlerdir. Ve Allah, küfre sapanlar topluluğunu doğruya kılavuzlamaz. 16. sure (NAHL) 107. ayet (Resmi: 16/İniş:70/Alfabetik:75)

Allah'ın ayetlerine inanmayanlara Allah kılavuzluk etmez. Onlar için acıklı bir azap öngörülmüştür. 16. sure (NAHL) 104. ayet (Resmi: 16/İniş:70/Alfabetik:75)

Sen onların iyiye ve doğruya ulaşmalarını tutkuyla istesen de Allah, saptırdığına yol göstermez. Hiçbir yardımcıları da olmaz onların. 16. sure (NAHL) 37. ayet (Resmi: 16/İniş:70/ Alfabetik:75)

Allah, inananları dünya hayatında da âhirette de tutarlı sözle sağlamlaştırır. Allah, zalimleri şaşırtır. Allah, dilediğini yapar.
14. sure (İBRÂHİM) 27. ayet (Resmi: 14/İniş:72/Alfabetik:40)

Biz dileseydik, her benliğe hidayetini elbette verirdik. Fakat benden şu yolda söz hak olmuştur: "Yemin olsun, cehennemi tamamıyla cinlerden ve insanlardan dolduracağım."
32. sure (SECDE) 13. ayet (Resmi: 32/İniş:75/Alfabetik:92)

İlimden nasipsizlerin kalpleri üzerine Allah işte böyle mühür basıyor. 30. sure (RÛM) 59. ayet (Resmi: 30/İniş:84/Alfabetik:87)

Bizim uğrumuzda didinenleri biz, yollarımıza elbette ulaştıracağız. Allah, güzel düşünüp güzel davrananlarla mutlaka beraberdir. 29. sure (ANKEBÛT) 69. ayet (Resmi: 29/İniş:85/Alfabetik:8)

Her biri için onu önünden ve arkasından izleyen gözcüler vardır ki, kendisini Allah'ın emrine bağlı olarak koruyup denetlerler. Gerçek şu ki Allah, bir toplumun mâruz kaldığı şeyleri, onlar, birey olarak içlerindekini / birey olarak kendilerine ilişkin olanı değiştirmedikçe, değiştirmez. Allah bir topluma bir perişanlık dileyince de artık onu geri çevirecek bir güç yoktur. Ve onlar için Allah'ın berisinden koruyucu bir dost da olamaz. 13. sure (RA'D) 11. ayet (Resmi: 13/İniş:87/Alfabetik:85)

Allah, iman sahiplerinin Velî'sidir; onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. Küfre sapanlara gelince, onların dostları tağuttur ki, kendilerini nurdan karanlıklara çıkarır. Bunlar cehennemin dostlarıdır. Orada sürekli kalacaklardır onlar. 2. sure (BAKARA) 257. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)

Şu bir gerçek ki, o küfre batmış olanları sen korkutsan da korkutmasan da onlar için aynıdır; iman etmezler. Allah onların kalpleri, kulakları üzerine mühür basmıştır. Onların kafa gözleri üstünde de bir perde vardır. Onlar için korkunç bir azap öngörülmüştür. 2. sure (BAKARA) 6-7. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)  

Bu böyledir. Çünkü Allah bir topluma lütfettiği nimeti, o toplum birey olarak içlerindekini / birey olarak kendilerine ilişkin olanı değiştirmedikçe, değiştirmemiştir. Ve Allah, iyice işiten, gereğince bilendir. 8. sure (ENFÂL) 53. ayet (Resmi: 8/İniş:93/Alfabetik:22)

Allah kendilerinde bir hayır olduğunu bilseydi elbette onlara işittirirdi. Onlara işittirseydi bile mutlaka yüz çevirir, döner giderlerdi. 8. sure (ENFÂL) 23. ayet (Resmi: 8/İniş:93/Alfabetik:22)

Sırtlarına Tevrat yükletilip de sonra onu taşımayanların durumu, kutsal kitap parçaları taşıyan eşeğin durumuna benzer. Allah'ın ayetlerini yalanlayan topluluğun vücut verdiği örnek ne kötüdür! Allah, zulme sapmış bir topluluğu doğruya ve güzele ulaştırmaz. 62. sure (CUMUA) 5. ayet (Resmi: 62/İniş:96/Alfabetik:17)

Görmedin mi şu kendilerine Kitap'tan bir pay verilmiş olanları? Puta, tâğuta inanıyorlar; küfre batmışlar için, "Bunlar inananlardan daha doğru yoldadır!" diyorlar. 4. sure (NİSA) 51. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)

İnsanlardan gizleniyorlar / gizliyorlar da Allah'tan gizlenmiyorlar / gizlemiyorlar. Oysaki O, O'nun hoşlanmadığı sözü gece boyu sarf ederlerken onlarla beraberdir. Allah, onların yapmakta olduklarını çepeçevre kuşatmıştır. 4. sure (NİSA) 108. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)

Sen onlar için ha af dilemişsin ha dilememişsin. Aleyhlerindeki sonuç aynı kalacaktır. Allah onları asla affetmeyecektir. Çünkü Allah, sapıklar topluluğunu doğruya ve güzele iletmez. 63. sure (MÜNÂFİKÛN) 6. ayet (Resmi: 63/İniş:103/Alfabetik:72)

Bilin ki, Allah'ın resulü içinizdedir. Eğer o çoğu işte size uysaydı, gerçekten zorlukla karşılaşır, sıkıntıya düşerdiniz. Ama Allah, imanı size sevdirmiş ve onu gönüllerinizde süslemiştir. Ve size küfrü, öz söz bozukluğunu, isyanı çirkin göstermiştir. Rüşte ermiş olanlar işte bunlardır; Allah'tan bir lütuf ve nimet olarak. Alîm'dir Allah, Hakîm'dir. 49. sure (HUCURÂT) 7-8. ayet (Resmi: 49/İniş:105/Alfabetik:37)

Allah'ın izni olmadıkça hiçbir musibet gelip çatmaz. Kim Allah'a inanırsa Allah O'nun kalbini doğruya ve güzele kılavuzlar. Ve Allah her şeyi en iyi biçimde bilmektedir. 64. sure (TEĞÂBÜN) 11. ayet (Resmi: 64/İniş:107/Alfabetik:101)

Hani, Mûsa, toplumuna şöyle demişti: "Ey toplumum! Benim size gönderilen Allah elçisi olduğumu bilip durduğunuz halde, beni neden incitiyorsunuz?" Onlar bozulup sapınca Allah da onların kalplerini eğriltti. Çünkü Allah, sapıklardan oluşmuş bir topluluğu doğruya ve güzele kılavuzlamaz. 61. sure (SAFF) 5. ayet (Resmi: 61/İniş:108/ Alfabetik:89)

İslam'a / Allah'a teslim olmaya çağrılıp durduğu halde, yalanlar düzerek Allah'a iftira edenden daha zalim kim vardır? Allah, zulme bulaşmış kişiler topluluğunu doğruya ve güzele iletmez. 61. sure (SAFF) 7. ayet (Resmi: 61/İniş:108/Alfabetik:89)

Siz; hacı sakalığını, Mescid-i Haram tamirciliğini, Allah'a ve âhiret gününe inanıp Allah yolunda didinen kişinin yaptığıyla bir mi tuttunuz? Allah katında bir olmazlar bunlar. Allah, zulüm sergileyenler topluluğuna kılavuzluk etmez. 9. sure (TEVBE) 19. ayet (Resmi: 9/İniş:113/Alfabetik:104)

De ki: "Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, kabileniz / menfaat çevreniz, elde ettiğiniz mallar, kesadından korktuğunuz ticaret, hoşunuza giden konutlar sizin için Allah'tan, resulünden ve Allah yolunda cihattan daha sevimli ise artık Allah, emrini getirinceye kadar bekleyin. Allah, yoldan ayrılmış bir topluluğu doğruya ve güzele kılavuzlamaz." 9. sure (TEVBE) 24. ayet (Resmi: 9/İniş:113/Alfabetik:104)

Haram ayları ertelemek, küfürde bir artırmadır ki, onunla inkâr edenler saptırılır. Onu bir yıl helal sayarlar, bir yıl haramlaştırırlar ki, Allah'ın yasakladığının sayısını denkleştirip Allah'ın haram kıldığını helalleştirsinler. Amellerinin kötülüğü kendilerine süslü gösterilmiştir. Allah, küfre batan bir topluluğu iyiye ve güzele kılavuzlamaz. 9. sure (TEVBE) 37. ayet (Resmi: 9/İniş:113/Alfabetik:104)

İster af dile onlar için, ister dileme. Yetmiş kez af dilesen de onlar için, Allah onları affetmeyecektir. Çünkü onlar Allah'ı da resulünü de inkâr ettiler. Allah, yoldan çıkmış böyle bir topluluğa kılavuzluk etmez. 9. sure (TEVBE) 80. ayet (Resmi: 9/İniş:113/Alfabetik:104)

Peki, binasını Allah'tan gelen bir sakınma duygusu ve hoşnutluk üzerine kuran mı hayırlıdır yoksa binasını sel artıklarının ucundaki yarın kenarına kurup da onunla birlikte cehenneme yuvarlanan mı? Allah, zalimler topluluğuna kılavuzluk etmez. 9. sure (TEVBE) 109. ayet (Resmi: 9/İniş:113/Alfabetik:104)


b)                Kavram Olarak, Ahlak, İnsan Davranışının Oluşması, İnsan Davranışının Allah Tarafından Belirlenmesi:


Ve onlar, Allah'ın dilediği dışında, öğüt alamazlar. Sakındırmaya ve affetmeye ehil olan O'dur. 74. sure (MÜDDESSİR) 56. ayet (Resmi: 74/İniş:4/Alfabetik:67)

Âlemlerin Rabbi olan Allah dilemedikçe, siz dileyemezsiniz! 81. sure (TEKVÎR) 29. ayet (Resmi: 81/İniş:7/Alfabetik:103)

Biz insanı, gerçekten en güzel bir biçimde yarattık. Sonra da onu düşüklerin en düşüğüne / aşağıların en aşağısına çevirip attık. İman edip hayra ve barışa yönelik iş üretenler müstesna. Bunlar için kesintisiz bir ödül vardır. 95. sure (TÎN) 4-6. ayet (Resmi: 95/İniş:28/ Alfabetik:105)
Yemin olsun ki, onların çoğuna söz hak olmuştur, artık onlar iman etmezler. Biz onların boyunlarına bukağılar geçirdik. Bukağılar çenelere dayanmıştır da bu yüzden onların ka faları yukarı kalkıktır. Önlerine bir set, arkalarına da başka bir set çektik. Böylece onları kuşatıp sardık; artık onlar görmezler. Sen ha uyarmışsın onları ha uyarmamışsın, fark etmez onlar için; inanmazlar. Sen ancak o zikire / Kur'an'a uyan ve görmediği halde Rahman'dan korkan kimseyi uyarırsın. Böylesini, bir bağışlanma ve seçkin bir ödülle müjdele! 36. sure (YÂSÎN) 7-11. ayet (Resmi: 36/İniş:41/Alfabetik:108)
Ya o kişi? Yaptıklarının kötülüğü kendisine allanıp pullanmış da onu güzel görüvermiş. Doğrusu şu: Allah dilediğini / dileyeni saptırır, dilediğini / dileyeni de doğruya ve güzele kılavuzlar. O halde canın onlar için üzüntülere dalmasın. Hiç kuşkusuz, Allah onların ürettiklerini / ortaya koydukları oyunları çok iyi bilmektedir. 35. sure (FATIR) 8. ayet (Resmi: 35/İniş:43/Alfabetik:24)

Şirke batanlar şöyle diyecekler: "Allah dileseydi, ne biz şirke sapardık ne de atalarımız. Hiçbir şeyi haram da yapmazdık." Onlardan öncekiler de azabımızı tadıncaya kadar bu şekilde yalanlamışlardı. De ki: "Yanınızda, önümüze çıkaracağınız bir ilminiz var mı? Zandan başka bir şeye uymuyorsunuz. Sadece saçmalıyorsunuz siz." En mükemmel kanıt Allah'ındır. O dileseydi hepinizi toptan doğru yola iletirdi. 6. sure (EN'ÂM) 148-149. ayet (Resmi: 6/İniş:55/ Alfabetik:20)

Üzerine azap sözü hak olanı, ateşe dalmış olanı sen mi kurtaracaksın? 39. sure (ZÜMER) 19. ayet (Resmi: 39/İniş:59/Alfabetik:114)

Bir de dediler ki: "Rahman dileseydi, onlara tapınmazdık." Bu konuda hiçbir bilgileri yoktur. Sadece saçmalıyorlar. 43. sure (ZUHRUF) 20. ayet (Resmi: 43/İniş:63/Alfabetik:113)

Ortak koşanlar dediler ki: "Eğer Allah isteseydi ne biz ne de atalarımız Allah dışında bir şeye kulluk / ibadet etmez, O'na rağmen hiçbir şeyi haram kılmazdık." Onlardan öncekiler de aynen böyle yaptılar. Resullere düşen, açık bir tebliğden başkası değildir. 16. sure (NAHL) 35. ayet (Resmi: 16/İniş:70/ Alfabetik:75)

Biz dileseydik, her benliğe hidayetini elbette verirdik. Fakat benden şu yolda söz hak olmuştur: "Yemin olsun, cehennemi tamamıyla cinlerden ve insanlardan dolduracağım." 32. sure (SECDE) 13. ayet (Resmi: 32/İniş:75/Alfabetik:92)

Ey iman sahipleri! Sizi, size hayat verecek şeye çağırdığında, Allah'a da resule de "Buyur deyin!" Şunu da bilin ki, Allah kişi ile kalbinin arasına sokulur ve bilin ki en son O'nun huzurunda haşredileceksiniz. 8. sure (ENFÂL) 24. ayet (Resmi: 8/İniş:93/Alfabetik:22)

Nerede olursanız olun ölüm sizi yakalayacaktır. Titizlikle korunan muhteşem kulelerde olsanız bile. Onlara bir iyilik isabet ettiğinde, "Bu, Allah katındandır!" derler. Ama kendilerine bir kötülük dokunduğunda, "Bu senin yüzündendir." derler. De ki: "Hepsi, Allah katındandır." Şu topluluğa ne oluyor ki, neredeyse hiçbir sözü anlamıyorlar! 4. sure (NİSA) 78. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)

Yeryüzünde ve kendi benliklerinizde meydana gelen hiçbir musibet yoktur ki, biz onu yaratmadan önce bir Kitap'ta belirlenmiş olmasın. Bu, Allah için çok kolaydır. Böyle yapılmıştır ki, elinizden çıkana üzülüp ümitsizliğe düşmeyesiniz ve Allah'ın size verdiğiyle sevinip şımarmayasınız. Çünkü Allah, kendini beğenip övünenlerin hiçbirini sevmez. 57. sure (HADÎD) 22-23. ayet (Resmi: 57/İniş:112/Alfabetik:33)
İşte bu, bir hatırlatıcı ve düşündürücüdür. Dileyen, Rabbine doğru, bir yol edinir. Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz. Allah Alîm'dir, Hakîm'dir. 76. sure (İNSÂN) 29-30. ayet (Resmi: 76/İniş:90/Alfabetik:43)
Allah bir topluluğa kılavuzluk ettikten sonra, sakınacakları şeyleri kendilerine ayan-beyan bildirinceye kadar, onların sapıklığına hükmetmez. Allah her şeyi hakkıyla bilendir. 9. sure (TEVBE) 115. ayet (Resmi: 9/İniş:113/Alfabetik:104)

De ki onlara: "Hakkımızda Allah'ın yazdığından başkası bize asla ulaşmaz. O'dur bizim Mevlâ'mız. Yalnız Allah'a güvenip dayansın inananlar." 9. sure (TEVBE) 51. ayet (Resmi: 9/İniş:113/Alfabetik:104)

Nihayet Allah, kendisine verdikleri söze ters düştüklerinden, yalana sapıp durduklarından, huzuruna çıkacakları güne kadar onların kalplerine ikiyüzlülük yerleştirdi. 9. sure (TEVBE) 77. ayet (Resmi: 9/İniş:113/Alfabetik:104)

c)                Allah Kimseye Zulmetmez, Dünyada ve Ahirette Asla Haksızlık Yapmaz, İnsanlar Öz Benliklerine Zulmederler:



(1)             Allah zulmetmez, kimseye haksızlık yapmaz. (İnsanlar kendi / öz benliklerine zulmeder, küfrü seçip kötü ve çirkin işler / amelleri yapıp ederek, kazanımlarıyla kendilerine yazık ederler):

Bu dünya hayatında harcamakta olduklarının durumu, bir rüzgâr örneğine benzer: Onda kavurucu bir soğuk vardır. Öz benliklerine zulmetmiş bir topluluğun ekinine değmiş de onu mahvetmiştir. Allah onlara zulmetmedi, onlar kendilerine zulmediyorlardı. 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 117. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)
"İşte bu, ellerinizin önden gönderdiği şeyler yüzündendir. Allah, kullara asla zulmetmez." 8. sure (ENFÂL) 51. ayet (Resmi: 8/İniş:93/Alfabetik:22)

Gelmedi mi onlara kendilerinden öncekilerin haberi: Nûh kavminin, Âd'ın, Semûd'un, İbrahim kavminin, Medyen halkının ve altı üstüne gelmiş kentlerin. Resulleri onlara açık seçik ayetler getirmişti. Allah onlara zulmediyor değildi; aksine, öz benliklerine onlar zulmediyorlardı. 9. sure (TEVBE) 70. ayet (Resmi: 9/İniş:113/Alfabetik:104)

Allah, insanlara hiçbir şekilde zulmetmez. Ama insanlar öz benliklerine zulmediyorlar. 10. sure (YÛNUS) 44. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)
 
Her ümmet için bir resul öngörülmüştür. Resulleri gelince, aralarında adaletle hüküm verilir. Hiçbir zulme uğratılmazlar. 10. sure (YÛNUS) 47. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)
İşte bunlar o kentlerin/medeniyetlerin haberlerinden bir kısmı, anlatıyoruz sana. Kimi hâlâ ayakta onların, kimi kökünden biçilip gitmiştir. Onlara biz zulmetmedik. Ama onlar kendilerine zulmettiler. Rabbinin emri geldiğinde, Allah'ı bırakıp da yakardıkları ilahları kendilerine hiçbir yarar sağlamadı. İlahları onların sadece hasar ve hüsranlarını artırdı. 11. sure (HÛD) 100-101. ayet (Resmi: 11/İniş:52/ Alfabetik:38)
Neyi bekliyorlar? Kendilerine meleklerin gelmesini mi, yoksa Allah'ın emrinin gelmesini mi? Onlardan öncekiler de aynen böyle yapmışlardı. Allah onlara zulüm etmemişti. Tam aksine, onlar kendi kendilerine zulüm ediyorlardı. 16. sure (NAHL) 33. ayet (Resmi: 16/İniş:70/Alfabetik:75)

Sana anlattıklarımızı daha önce, Yahudilere haram kılmıştık. Biz onlara haksızlık etmedik; aksine, onlar kendi benliklerine zulmediyorlardı. 16. sure (NAHL) 118. ayet (Resmi: 16/İniş:70/ Alfabetik:75)

Her birini kendi günahı ile yakaladık. Bazılarının üstüne taş yağdıran bir kasırga gönderdik. Bir kısmını, o korkunç titreşimli ses yakaladı. Onlardan, yere batırdıklarımız da oldu. Bazılarını da boğduk. Allah onlara zulmedecek değildi. Fakat onlar kendi benliklerine zulmediyorlardı. 29. sure (ANKEBÛT) 40. ayet (Resmi: 29/İniş:85/Alfabetik:8)

Yeryüzünde dolaşıp bir bakmıyorlar mı ki, nasıl oldu kendilerinden öncekilerin sonu? Onlar kuvvet yönünden bunlardan daha ağır ve baskındılar. Toprağı eşip deşip didik didik etmişlerdi. Ve yeryüzünü, bunların imar ettiklerinden çok daha fazla imar etmişlerdi. Ve resulleri onlara açık seçik deliller getirmişti. O halde, Allah onlara zulmediyor değildi. Doğrusu, onlardı öz benliklerine zulmedip duranlar. 30. sure (RÛM) 9. ayet (Resmi: 30/İniş:84/ Alfabetik:87)

Biz onlara zulmetmedik; onlar zalimlerin ta kendileriydi. 43. sure (ZUHRUF) 76. ayet (Resmi: 43/İniş:63/Alfabetik:113)

Görmedin mi ne yaptı Rabbin Âd kavmine? Sütunlarla dolu İrem'e, Ki beldeler içinde onun benzeri yaratılmamıştı. Ve ne yaptı vadide kayaları oyan Semûd kavmine? Ve kazıklar sahibi Firavun'a. Bunlar, ülkelerde azıp zulmetmişlerdi. Ve oralarda bozgunu çoğaltmışlardı. Bu yüzden Rabbin, üzerlerine azap kamçısını yağdırıverdi. Çünkü Rabbin tam gözetleme yerindedir  / tam bir biçimde gözetlemektedir. 89. sure (FECR) 6-14. ayet (Resmi: 89/İniş:10/ Alfabetik:25)
(2)             Allah zulmetmez, kıyamette de yargı / hesap gününde de hiç kimseye zulüm / haksızlık edilmez:

Bu, kendi, ellerinizin üretip önden gönderdiği yüzündendir. Allah, kullara asla zulmedici değildir. 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 182. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)

Allah zerre kadar zulüm yapmaz. Küçücük bir iyilik olsa onu kat kat artırır ve kendi katından da büyük bir ödül verir. 4. sure (NİSA) 40. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)

Gün olur, herkes kendi nefsi için mücadele eder ve herkese, yaptığının karşılığı tam tamına ödenir; onlar asla zulme uğratılmazlar. 16. sure (NAHL) 111. ayet (Resmi: 16/İniş:70/Alfabetik:75)

Kitap ortaya konulmuştur. Günahkârların, onun içindekilerden korkup ürpererek şöyle dediklerini görürsün: "Vay başımıza! Ne biçim kitap bu! Ne küçük bırakmış ne büyük. Hepsini sayıp dökmüş!" Yapıp ettiklerini hazır bulmuşlardır. Rabbin hiç kimseye zulmetmiyor. 18. sure (KEHF) 49. ayet (Resmi: 18/İniş:69/Alfabetik:54)

Kıyamet günü için adalet terazilerini kuracağız / adaleti terazilere koyacağız. Hiç kimseye zerre kadar zulüm edilmeyecek. Hardal tanesi kadar bir şey olsa onu ortaya getiririz. Hesapçılar olarak biz yeteriz! 21. sure (ENBİYÂ) 47. ayet (Resmi: 21/İniş:73/Alfabetik:21)

Biz hiçbir benliğe yaratılış kapasitesinin üstünde görev yüklemeyiz. Bizim katımızda, hakkı söyleyen bir kitap vardır. Onlara haksızlık edilmez. 23. sure (MÜ'MİNÛN) 62. ayet (Resmi: 23/İniş:74/ Alfabetik:70)

O gün hiçbir canlıya, hiçbir şekilde haksızlık edilmez. Sizler, sadece yapıp ettiklerinizin karşılığı olarak cezalandırılırsınız. 36. sure (YÂSÎN) 54. ayet (Resmi: 36/İniş:41/Alfabetik:108)

Yeryüzü, Rabbinin nuruyla parıldamış, Kitap ortaya konmuş, peygamberler, tanıklar getirilip aralarında hakla hüküm verilmiştir. Onlar asla haksızlığa uğratılmazlar. 39. sure (ZÜMER) 69. ayet (Resmi: 39/İniş:59/Alfabetik:114)
Allah buyurdu: "Huzurumda çekişmeyin! Ben size uyarıyı çok önceden göndermiştim." "Benim huzurumda söz değiştirilmez ve ben kullara asla zulmetmem." 50. sure (KAF) 28-29. ayet (Resmi: 50/İniş:34/Alfabetik:49)

d)              Allah Her Şeyi (Razı Olduğu Hayrı da Rızası Olmayan Şerri de) Yaratır:


(1)             Musibeti / kötülüğü, insan yaptığı seçim ve tercihi ile kazanır, Allah yaratır:

Size, başkalarına iki katını dokundurduğumuz bir musibet dokununca: "Bu da nereden!" mi dediniz? De ki: "O, sizin öz benliklerinizdendir." Allah, her şeye Kadîr'dir. 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 165. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)

Peki, nasıl oluyor da ellerinin hazırladıkları yüzünden başlarına bir musibet çöktüğünde, sana  gelip, "Biz sadece iyilik yapmak, barıştırmak istedik!" diye Allah'a yeminler ediyorlar! Allah bunların kalplerindekini biliyor. Artık aldırma onlara; öğüt ver kendilerine ve öz benlikleri hakkında etkili sözler söyle onlara. 4. sure (NİSA) 62-63. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)

Nerede olursanız olun ölüm sizi yakalayacaktır. Titizlikle korunan muhteşem kulelerde olsanız bile. Onlara bir iyilik isabet ettiğinde, "Bu, Allah katındandır!" derler. Ama kendilerine bir kötülük dokunduğunda, "Bu senin yüzündendir." derler. De ki: "Hepsi, Allah katındandır." Şu topluluğa ne oluyor ki, neredeyse hiçbir sözü anlamıyorlar! İyilik ve güzellikten sana her ne ererse Allah'tandır. Kötülük ve çirkinlikten sana ulaşan şeyse kendi nefsindendir. Biz seni insanlara bir resul olarak gönderdik. Tanık olarak Allah yeter. 4. sure (NİSA) 78-79. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)
Sonunda, yapıp ettiklerinin kötülükleri başlarına musibet olmuş, alay edip durdukları şey kendilerini sarıvermişti. 16. sure (NAHL) 34. ayet (Resmi: 16/İniş:70/Alfabetik:75)

Dediler: "Sen ve beraberindekiler yüzünden başımıza uğursuzluk geldi / sen ve beraberindekileri uğursuzluk belirtisi sayıyoruz." Dedi: "Uğursuzluk kuşunuz Allah katındadır. Daha doğrusu siz, imtihana çekilen bir topluluksunuz. 27. sure (NEML) 47. ayet (Resmi: 27/İniş:48/Alfabetik:81)

Kendi ellerinin önden hazırladıkları yüzünden başlarına bir musibet geldiğinde hemen şöyle diyorlar: "Rabbimiz, bize bir resul gönderseydin de senin ayetlerine uyup müminlerden olsaydık ne olurdu!" 28. sure (KASAS) 47. ayet (Resmi: 28/İniş:49/Alfabetik:53)

İnsanlara bir rahmet tattırdığımızda, onunla ferahlar, şımarırlar. Kendi ellerinin hazırladıkları yüzünden kendilerine bir kötülük gelip çatsa, hemencecik ümitsizliğe düşerler. 30. sure (RÛM) 36. ayet (Resmi: 30/İniş:84/Alfabetik:87)

İnsanların ellerinin kazanmış oldukları yüzünden denizde ve karada bozgun çıktı. Allah onlara, yaptıklarının bir kısmını tattırıyor ki geri dönebilsinler. 30. sure (RÛM) 41. ayet (Resmi: 30/İniş:84/Alfabetik:87)

Size gelip çatan her musibet ellerinizin kazandığı yüzündendir. Allah birçoklarını da affediyor. 42. sure (ŞÛRÂ) 30. ayet (Resmi: 42/İniş:62/Alfabetik:95)

Yahut onları, içindekilerin kazançları yüzünden mahveder. Ama birçoğunu affediyor; 42. sure (ŞÛRÂ) 34. ayet (Resmi: 42/İniş:62/Alfabetik:95)

Yüz çevirirlerse, biz seni onlar üzerine bekçi göndermemişiz. Sana düşen, tebliğden başkası değildir. Biz insana, bizden bir rahmet tattırdığımızda, onunla sevinip şımarır. Kendi ellerinin hazırladığından bir kötülük başlarına sarılınca, bakarsın insan, alabildiğine nankörleşmiştir. 42. sure (ŞÛRÂ) 48. ayet (Resmi: 42/İniş:62/Alfabetik:95)

Yeryüzünde ve kendi benliklerinizde meydana gelen hiçbir musibet yoktur ki, biz onu yaratmadan önce bir Kitap'ta belirlenmiş olmasın. Bu, Allah için çok kolaydır. 57. sure (HADÎD) 22. ayet (Resmi: 57/İniş:112/Alfabetik:33)

Allah'ın izni olmadıkça hiçbir musibet gelip çatmaz. Kim Allah'a inanırsa Allah O'nun kalbini doğruya ve güzele kılavuzlar. Ve Allah her şeyi en iyi biçimde bilmektedir. 64. sure (TEĞÂBÜN) 11. ayet (Resmi: 64/İniş:107/Alfabetik:101)
(2)              İnsan küfre sapıp, kötü / çirkin iş / eylem / amel yaparak öz benliğine zulmederse, öz kazancı günahtır, kendine yazık eder, vazgeçip doğruya yönelmesi lehinedir. Yalnız ve sadece Allah tövbeleri kabul eden ve günahları af edendir.

Hani Mûsa, toplumuna demişti ki: "Ey toplumum, buzağıyı tanrı edinmenizle öz benliklerinize zulmettiniz. Hadi, yaratıcınıza, Bâri'nize tövbe edin; egolarınızı öldürün. Böyle yapmanız yaratıcınız katında sizin için daha iyidir; O sizin tövbelerinizi kabul eder. Hiç kuşkusuz O, evet O, tövbeleri çok kabul edendir, rahmeti sonsuz olandır." 2. sure (BAKARA) 54. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)

Kadınları boşadığınızda, bekleme sürelerini tamamladılar mı ya onları örfe uygun olarak tutun yahut da örfe uygun olarak serbest bırakın. Onları, zulmetmeniz için, zararlarına bir biçimde, tutmayın. Bunu yapan, öz benliğine zulmetmiş olur. Allah'ın ayetlerini eğlence aracı yapmayın. Allah'ın üzerinizdeki nimetini ve kendisiyle size öğüt vermek için indirdiği Kitap'ı ve hikmeti hatırlayın. Allah'tan korkun ve bilin ki, Allah her şeyi çok iyi bilmektedir. 2. sure (BAKARA) 231. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)

Bu dünya hayatında harcamakta olduklarının durumu, bir rüzgâr örneğine benzer: Onda kavurucu bir soğuk vardır. Öz benliklerine zulmetmiş bir topluluğun ekinine değmiş de onu mahvetmiştir. Allah onlara zulmetmedi, onlar kendilerine zulmediyorlardı. 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 117. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)

 Onlar, çirkin bir iş yaptıklarında yahut öz benliklerine zulmettiklerinde, Allah'ı hatırlar da günahları için af dilerler. Günahları Allah'tan başka kim affeder ki? Ve onlar yaptıklarında bile bile ısrar etmezler. 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 135. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)

Biz hiçbir resulü, Allah'ın izniyle kendisine itaat edilmesi dışında bir amaçla göndermedik. Eğer onlar, öz benliklerine zulmettiklerinde sana gelip Allah'tan af dileseler, resul de kendileri için af dileseydi, elbette ki Allah'ı tövbeleri cömertçe kabul eden bir Rahîm olarak bulacaklardı. 4. sure (NİSA) 64. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)

Kim bir kötülük yapar yahut öz benliğine zulmeder de sonra Allah'tan af dilerse Allah'ı çok affedici, çok merhametli bulur. 4. sure (NİSA) 110. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)

"Ey Rabbimiz, dediler, öz benliklerimize zulmettik. Eğer bizi affetmez, bize acımazsan elbette ki hüsrana uğrayanlardan olacağız." 7. sure (A'RAF) 23. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)

Biz onları, on iki torun kabileye ayırdık. Toplumu kendisinden su istediğinde de Musa'ya, "asanı taşa vur" diye vahyettik. Taştan, on iki göze fışkırdı. Her oymak, su içeceği yeri belledi. Onların üzerlerine bulutları gölgelik yaptık, kendilerine kudret helvası ve bıldırcın indirdik. "Yiyiniz size verdiğimiz rızıkların temizlerinden!" onlar bize zulmetmediler, ama öz benliklerine zulmediyorlardı. 7. sure (A'RAF) 160. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)

Ayetlerimizi yalanlayan topluluğun vücut verdiği örnek ne kötüdür! Onlar öz benliklerine zulmediyorlardı. 7. sure (A'RAF) 177. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)

Gökleri ve yeri yarattığı gündeki yazısına göre, Allah katında ayların sayısı on ikidir. Bunlardan dördü haram aylardır. Eskimez din işte budur. Artık o aylar içinde benliklerinize zulmetmeyin. Müşrikler sizinle nasıl topyekün savaşıyorlarsa siz de onlarla topyekün savaşın. Şunu bilin ki, Allah, takva sahipleriyle beraberdir. 9. sure (TEVBE) 36. ayet (Resmi: 9/İniş:113/ Alfabetik:104)

Onlara biz zulmetmedik. Ama onlar kendilerine zulmettiler. Rabbinin emri geldiğinde, Allah'ı bırakıp da yakardıkları ilahları kendilerine hiçbir yarar sağlamadı. İlahları onların sadece hasar ve hüsranlarını artırdı. 11. sure (HÛD) 101. ayet (Resmi: 11/İniş:52/Alfabetik:38)

Siz de o kendilerine zulmetmiş olanların barınaklarında oturmuştunuz. Onlara nasıl davrandığımız size açık seçik belli olmuştu. Size örnekler de vermiştik. 14. sure (İBRÂHİM) 45. ayet (Resmi: 14/İniş:72/Alfabetik:40)

Öz benliklerine zulmedip durdukları bir sırada, meleklerin vefat ettirdikleri kişiler şöyle diyerek teslim bayrağını çekerler: "Biz hiçbir kötülük yapmıyorduk." İş hiç de öyle değil. Allah, sizin yapmakta olduklarınızı çok iyi bilmektedir. 16. sure (NAHL) 28. ayet (Resmi: 16/İniş:70/Alfabetik:75)

Neyi bekliyorlar? Kendilerine meleklerin gelmesini mi, yoksa Allah'ın emrinin gelmesini mi? Onlardan öncekiler de aynen böyle yapmışlardı. Allah onlara zulüm etmemişti. Tam aksine, onlar kendi kendilerine zulüm ediyorlardı. 16. sure (NAHL) 33. ayet (Resmi: 16/İniş:70/Alfabetik:75)

Ve böylece, öz benliğine zulüm ede ede bağlığına girdi. Şöyle konuştu: "Bunun sonsuza değin yok olacağını sanmıyorum." 18. sure (KEHF) 35. ayet (Resmi: 18/İniş:69/Alfabetik:54)

Ona denildi: "Köşke gir!" Melike onu görünce su sandı ve baldırlarını açtı. Süleyman dedi ki: "O, cilalı sırçadan yapılmış bir parlak avlu / zemindir." Melike dedi: "Rabbim, doğrusu ben öz benliğime zulmetmişim. Artık Süleyman'la birlikte, âlemlerin Rabbi olan Allah'a teslim oluyorum." 27. sure (NEML) 44. ayet (Resmi: 27/İniş:48/Alfabetik:81)

"Rabbim, öz benliğime zulmettim, beni affet" diye yakardı da Allah onu affetti. Gafûr O'dur, Rahîm O'dur. 28. sure (KASAS) 16. ayet (Resmi: 28/İniş:49/Alfabetik:53)

Ama onlar, tutup şöyle dediler: "Rabbimiz, seferlerimizin arasını uzaklaştır!" Böylece kendilerine zulmettiler de biz de onları efsaneler haline getirdik; hepsini darmadağın ettik. İşte bunda, gereğince sabreden, yeterince şükreden herkes için elbette ibretler vardır. 34. sure (SEBE') 19. ayet (Resmi: 34/İniş:58/Alfabetik:91)

Sonra, kullarımız arasından seçtiklerimizi Kitap'a mirasçı kıldık. İçlerinden öz nefsine zulmeden var. Orta yolda gideni var. Allah'ın izniyle hayırlarda öne geçeni var. İşte bu, büyük lütfun ta kendisidir. 35. sure (FATIR) 32. ayet (Resmi: 35/İniş:43/Alfabetik:24)

Biz onlara zulmetmedik; onlar zalimlerin ta kendileriydi. 43. sure (ZUHRUF) 76. ayet (Resmi: 43/İniş:63/Alfabetik:113)

Korkun o günden ki, onda Allah'a döndürüleceksiniz. Sonra her benliğe kazanmış olduğu tam bir biçimde verilecektir. Onlar hiç bir zulme uğratılmayacaklardır. 2. sure (BAKARA) 281. Ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)


SÜNNETULLAH E KİTAP (MKA) DAN ALINTIDIR - M. Kemal Adal