İNSANDA
İNANÇ VE DAVRANIŞLARIN OLUŞMASINDA SÜNNETULLAH – 3
A. İNSANDA İNANÇ (İMAN VEYA KÜFRÜN) VE
DAVRANIŞLARIN (AMELLERİN) OLUŞMASINDA SÜNNETULLAH:
3. İnsanda İnanç (İman veya Küfrün) Tercihi ile
Davranışların (Amellerin) Oluşmasında, Çevre Etkisindeki Sünnetullah:
a) Kavram Olarak, Din, İnsanın İki
Temel Tercihi: İman ve Küfür, İman ve Küfrü Doğuran Etkenler, Çevrenin Etkisi:
b) Kavram Olarak, Ahlak, İnsan
Davranışının Oluşması, Çevrenin Rolü
c) Kodamanlar:
d) Örf
(1) 'Affetmeyi esas al. İyiyi ve
güzeli emret, cahillerden yüz çevir'
(2) Kısas, vasiyet, evlenme ve boşanmada
âdet / gelenek
İNSANDA
İNANÇ VE DAVRANIŞLARIN OLUŞMASINDA SÜNNETULLAH – 3
(İnsanda
İnanç Tercihi ile Davranışların Oluşmasında, Çevrenin Etkisi)
I.
İNSANIN İMAN VEYA KÜFRÜ SEÇİM VE TERCİHİNDE VE BU SEÇİM
VE TERCİHİNE GÖRE İNSAN DAVRANIŞLARININ OLUŞMASINDA SÜNNETULLAH:
A.
İNSANDA İNANÇ (İMAN VEYA KÜFRÜN) VE
DAVRANIŞLARIN (AMELLERİN) OLUŞMASINDA SÜNNETULLAH:
1. İnsanda İnanç (İman veya Küfrün) Tercihi ile Davranışların (Amellerin) Oluşmasında, Çevrenin Etkisindeki Sünnetullah:
a) Kavram Olarak, Din, İnsanın İki Temel Tercihi: İman ve Küfür, İman ve Küfrü Doğuran Etkenler, Çevrenin Etkisi:
Şeytandan bir dürtük seni dürtüklediğinde, Allah'a sığın. Çünkü O, her şeyi işitir, her şeyi bilir. Korunup sakınanlar, kendilerine şeytandan bir görüntü / dürtü gelip dokunduğunda, hemen Allah'ı hatırlarlar. İşte o anda görülmesi gerekeni görürler. Yoldaşları ise onları sürekli azgınlığa iterler, sonra da yakalarını bırakmazlar. 7. sure (A'RAF) 200-202. ayet (Resmi: 7/İniş:39/ Alfabetik:9)
Bir kısmını iyiye ve güzele
kılavuzladı, bir kısmının üzerine de sapıklık hak oldu. Onlar, Allah'ı bırakıp şeytanları dost edinmişlerdi. Bir de
kendilerinin hidayet üzere olduklarını sanırlar. 7. sure (A'RAF) 30.
ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Ey günahkârlar! Bugün şöyle ayrılın! Ey
âdemoğulları! Ben size, "Şeytana kulluk etmeyin, o sizin için açık bir
düşmandır!" demedim mi? "Bana ibadet edin, dosdoğru yol budur!"
demedim mi? Yemin olsun, şeytan, içinizden birçok nesli saptırmıştı. Aklınızı
hiç işletmiyor muydunuz? 36. sure (YÂSÎN)
59-62. ayet (Resmi: 36/İniş:41/Alfabetik:108)
Görmedin mi biz,
şeytanları inkârcıların üzerine salmışız da onları oynatıp kıvırttırıyorlar.
Onlar için acele etme. Biz onlar
için günleri teker teker sayıyoruz. 19. sure (MERYEM)
83-84. ayet (Resmi: 19/İniş:44/Alfabetik:63)
Dedi: "Yalvarıp yakardığınızda sizi duyuyorlar mı?" "Size yarar sağlıyor yahut zarar veriyorlar mı?" Dediler: "Hayır! Ancak atalarımızı böyle yapar halde bulduk." 26. sure (ŞUARA) 72-74. ayet (Resmi: 26/İniş:47/Alfabetik:94)
Gün olur şöyle diyerek onları
huzurunda toplar: "Ey cinler / görünmez
varlıklar topluluğu! Şu insanlara gerçekten çok ettiniz / insanların birçoğuna
göz diktiniz." Onların insanlardan olan dostları şöyle derler:
"Rabbimiz, kimimiz kimimizden yararlanmıştı. Bizim için belirlediğin
sürenin sonuna geldik." Buyurur ki: "Barınağınız ateştir. Dilediğim
zamanlar hariç orada süreklisiniz." Senin Rabbin Hakîm'dir, Alîm'dir. İşte biz, zalimlerin bir kısmını bir kısmına, kazanır
oldukları şeyler yüzünden bu şekilde dost/yardımcı / yönetici / önder yaparız. 6. sure (EN'ÂM)
128-129. ayet (Resmi: 6/İniş:55/ Alfabetik:20)
Zorluğumuz kendilerine gelip çattığında bir sığınabilselerdi! Ne yazık ki kalpleri katılaştı; şeytan, yapmakta olduklarını onlara süslü-püslü gösterdi. 6. sure (EN'ÂM) 43. ayet (Resmi: 6/İniş:55/ Alfabetik:20)
O, hak olduğu halde senin toplumun onu yalanladı. De ki: "Ben size vekil değilim." Her haberin gerçekleşeceği bir zaman/mekân vardır. Yakında bileceksiniz. Ayetlerimiz hakkında lakırdıya dalanları gördüğünde, onlar başka bir söze dalıncaya değin onlardan yüz çevir. Eğer şeytan sana unutturursa, hatırladıktan sonra o zalimler topluluğu ile oturma. Allah'tan korkanlara onların hesabından bir şey yoktur ama yine de bir hatırlatma olmalı. Belki sakınırlar. 6. sure (EN'ÂM) 66-69. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)
De ki: "Allah'ın berisinden, bize yarar da zarar da veremeyecek
şeylere mi yakaralım? Allah bize kılavuzluk ettikten sonra ökçelerimiz
üstüne geri mi döndürelim? O kişi gibi, şeytanlar
kendisini ayartıp yeryüzünde şaşkın dolaşır hale getirmişlerdir. Oysaki
onun, "Bize gel!" diye doğruya ve güzele çağıran arkadaşları
vardır." De ki: "Allah'ın kılavuzluğudur gerçek kılavuzluk. Âlemlerin
Rabbi Allah'a teslim olmakla emrolunduk biz." 6. sure (EN'ÂM) 71.
ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)
Küfre sapanlar dedi ki: "Biz, bu Kur'an'a da bundan öncekine de asla inanmayacağız!" Ah, bir görsen o zalimleri Rableri huzurunda, tutuklanmış halde! Bir kısmı da bir kısmına söz atar durur. Basit görülüp horlananları, büyüklük taslayanlara şöyle derler: "Siz olmasaydınız, vallahi biz inanacaktık!" Büyüklük taslayanları ise basit görülüp horlananlara şöyle derler: "Hidayet size geldikten sonra, sizi ondan biz mi geri çevirdik? Hayır, siz kendiniz günahkârlardınız!" Bu kez, basit görülüp horlananlar büyüklük taslayanlara şöyle derler: "Hayır, öyle değil!" İşiniz gece gündüz düzenbazlıktı. Siz bize Allah'a nankörlük etmemizi, O'na eşler, ortaklar tutmamızı emrediyordunuz." Nihayet, azabı gördüklerinde, pişmanlığı içlerine gömerler. Biz ise inkârcıların boyunlarına bukağıları vurmuşuzdur. Yapıp ettiklerinden başka, neyin karşılığını görüyorlar ki!... 34. sure (SEBE') 31-33. ayet (Resmi: 34/İniş:58/Alfabetik:91)
Eğer şeytandan
gelen kötü bir dürtü seni dürtecek olursa hemen Allah'a sığın! Çünkü en iyi işiten O'dur, en iyi bilen
O...
41. sure (FUSSİLET) 36. ayet (Resmi: 41/İniş:61/Alfabetik:30)
Kim Rahman'ın Zikri'ni görmezlikten gelip ondan uzaklaşırsa biz ona bir şeytanı musallat ederiz de o ona can yoldaşı olur. Bu şeytanlar onları yoldan saptırırlar. Onlarsa kendilerinin hâlâ hidayet üzere olduklarını sanırlar. 43. sure (ZUHRUF) 36-37. ayet (Resmi: 43/İniş:63/Alfabetik:113)
Sakın şeytan sizi
geri çevirmesin. O, sizin için açık bir düşmandır. 43. sure (ZUHRUF)
62. ayet (Resmi: 43/İniş:63/Alfabetik:113)
Kur'an'ı okuduğun
zaman, o kovulup taşlanmış şeytandan Allah'a sığın! Şu bir gerçek ki şeytanın elinde, iman
edip yalnız Rablerine dayananlar aleyhine hiçbir sulta / hiçbir kanıt yoktur.
Onun sultası, sadece onu dost edinenlerle Allah'a
ortak koşanlar üstündedir. 16. sure (NAHL)
98-100. ayet (Resmi: 16/İniş:70/Alfabetik:75)
İş bitirilince şeytan onlara şöyle dedi: "Allah size hak bir vaatle vaatte bulundu, ben ise vaat ettim ama vaadimden caydım. Benim sizin üzerinizde bir sultam yoktu. Sizi davet ettim, siz de bana uydunuz. Hepsi bu. Şimdi beni kınamayı bırakın da öz benliklerinizi kınayın. Ne ben sizi kurtarabilirim ne de siz beni kurtarabilirsiniz. Aslında ben sizin, daha önceden beni şirk aracı yapmanıza karşı çıkmıştım. Zalimler için acıklı bir azap öngörülmüştür." 14. sure (İBRÂHİM) 22. ayet (Resmi: 14/İniş:72/Alfabetik:40)
Ey insanlar! Yeryüzündeki nimetlerden temiz ve helal olmak şartıyla yiyin. Şeytanın adımlarını izlemeyin. Çünkü o size açık bir düşmandır. Hiç kuşkusuz o, size kötülük, çirkinlik / düzensizlik ve pislik emreder. Ve size, Allah hakkında bilmediğiniz şeyleri söylemenizi buyurur durur. 2. sure (BAKARA) 168-169. ayet (Resmi: 2/İniş:92/ Alfabetik:11)
Ey iman edenler! Kendilerine kitap verilenlerden bir
zümreye boyun eğerseniz sizi, imanınızdan sonra kâfirler haline getirirler. Allah'ın ayetleri size okunuyor, Resulü de
aranızda; peki, nasıl küfre sapıyorsunuz? Kim Allah'a sarılırsa dosdoğru yola
iletilmiştir o... 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 100-101. ayet (Resmi:
3/İniş:94/Alfabetik:7)
Ey iman edenler! Eğer küfre sapanlara boyun
eğerseniz sizi ökçeleriniz üstüne geri çevirirler de hüsrana uğrayanlar haline
gelirsiniz. Hayır,
hayır! Sizin Mevlâ'nız Allah'tır. Ve O, yardımcıların en hayırlısıdır. 3. sure (ÂLİ IMRÂN)
149-150. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)
Şeytan, onlara söz verir, ümit verip hayal kurdurur,
hurafeye / anlamını bilmeden okumaya iter. Ama o, onlara bir aldanıştan başka
hiçbir şey vaat etmez. Bunların
varacakları yer cehennemdir. Ve cehennemden kaçıp kurtulacak bir yer
bulamazlar. 4.
sure (NİSA) 120-121. ayet (Resmi: 4/İniş:98 /Alfabetik:82)
Allah, Kitap'ta size şunu da
indirmiştir: Allah'ın ayetlerinin inkâr edildiğini,
bu ayetlerle alay edildiğini işittiğinizde, bir başka lakırdıya dalıp
gittikleri zamana kadar, o münafıkların yanında oturmayın. Aksi halde siz de
onlar gibi sayılırsınız. Hiç kuşkusuz Allah, münafıklarla kâfirleri
cehennemde bir araya getirecektir. 4. sure (NİSA) 140. ayet
(Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)
Onlarla eşitlenesiniz diye kendilerinin küfre saptığı gibi küfre sapmanızı istediler. O halde, Allah yolunda göç edecekleri vakte kadar onlardan dostlar edinmeyin. Eğer yüz çevirirlerse onları yakalayın ve bulduğunuz yerde öldürün. Bir daha da onlardan ne dost edinin ne de yardımcı. 4. sure (NİSA) 89. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)
Küfre sapanlar, Allah'ın yolundan alıkoyarlar. Hem sürekli içinde kalan hem dışarıdan gelen tüm insanlar için oluşturduğumuz Mescid-i Haram'dan da geri çeviriyorlar. Kim orada zulmederek haktan sapmak isterse, biz ona acıklı bir azabı tattıracağız. 22. sure (HAC) 25. ayet (Resmi: 22/İniş:88/Alfabetik:32)
İnsanlardan bazıları vardır, hiçbir ilme sahip olmadan Allah konusunda mücadele eder ve her inatçı kaypak şeytanın ardı sıra gider. O şeytan üzerine şöyle yazılmıştır: Kim buna dost olursa muhakkak o onu saptırır ve onu, alevi zorlu ateşin azabına götürür. 22. sure (HAC) 3-4. ayet (Resmi: 22/İniş:88 /Alfabetik:32)
Şeytan onları
kuşattı da Allah'ın zikrini / Kur'an'ını onlara unutturdu. İşte bunlar şeytanın
hizbidir. Dikkat
edin! Şeytanın hizbi hüsrana uğrayanların ta kendileridir. 58. sure (MÜCÂDİLE)
19. ayet (Resmi: 58/İniş:104/Alfabetik:66)
Çünkü onlar, babalarını sapıtmış kişiler halinde bulmalarına rağmen, Kendileri de hâlâ onların eserleri ardınca koşturuyorlar. 37. sure (SÂFFÂT) 69-70. ayet (Resmi: 37/İniş:56/Alfabetik:90)
b) Kavram Olarak, Ahlak, İnsan Davranışının Oluşması, Çevrenin Rolü
De ki: "İnsanların Rabbine
sığınırım! İnsanların yöneticisine,
yönlendiricisine, İnsanların ilahına; Kıvrılıp
kıvrılıp saklanan, sinip sinip gizlenen vesvesenin/o sinsi, o aldatıcı şeytanın
şerrinden, İnsanların göğüslerine kuşkular, kuruntular sokar o; Cinlerden de
insanlardan da olur o!" 114. sure (NÂS) 1-6. ayet (Resmi:
114/İniş:21/Alfabetik:76)
Şeytandan bir dürtük seni dürtüklediğinde, Allah'a
sığın. Çünkü O, her şeyi işitir, her
şeyi bilir. Korunup sakınanlar, kendilerine
şeytandan bir görüntü/dürtü gelip dokunduğunda, hemen Allah'ı hatırlarlar. İşte
o anda görülmesi gerekeni görürler. Yoldaşları ise onları sürekli azgınlığa
iterler, sonra da yakalarını bırakmazlar. 7. sure (A'RAF) 200-202.
ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Ey âdemoğulları! Şeytan, ana-babanızı, çirkin yerlerini onlara göstermek
için elbiselerini soyarak cennetten çıkardığı gibi, size de bir fitne musallat
etmesin. Çünkü o ve kabilesi sizi, onları göremeyeceğiniz yerden görürler. Biz
o şeytanları, inanmayanlara dostlar yaptık. 7. sure (A'RAF) 27.
ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Şu bir gerçek ki,
şeytan sizin için bir düşmandır. O halde siz de onu düşman tutun. Hiç kuşkusuz,
o kendi hizbini cehennem yâranından olmaları için çağırır durur. 35. sure (FATIR) 6.
ayet (Resmi: 35/İniş:43/Alfabetik:24)
Ayetlerimiz
hakkında lakırdıya dalanları gördüğünde, onlar başka bir söze dalıncaya değin
onlardan yüz çevir. Eğer şeytan sana unutturursa, hatırladıktan sonra o zalimler
topluluğu ile oturma. 6. sure (EN'ÂM) 68.
ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)
Biz onları birtakım
yakınlarla / dostlarla çevreleyip sardık da onlar, önlerinde ve arkalarında ne
varsa bunlara süslü gösterdiler. Kendilerinden önceki cin ve insan ümmetleri
için hak olan söz, bunlar aleyhine de hak oldu. Çünkü bunlar, hüsrana
uğrayanlardı. 41. sure (FUSSİLET)
25. ayet (Resmi: 41/İniş:61/Alfabetik:30)
Şeytan sizi fakirlikle korkutur, sizi görünür görünmez çirkinliklere sürükler. Allah ise size kendisinden bir bağışlanma ve lütuf vaat eder. Allah, Vâsi'dir, Alîm'dir. 2. sure (BAKARA) 268. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
İşte size şeytan. O
yalnız kendi dostlarını korkutur. Eğer inananlarsanız onlardan korkmayın, benden korkun. 3. sure (ÂLİ IMRÂN)
175. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)
Ve derler ki: "Rabbimiz biz, efendilerimize,
büyüklerimize itaat ettik de bizi yoldan saptırdılar." "Rabbimiz, onlara iki kat azap ver;
onları büyük bir lanetle lanetle!" 33. sure (AHZÂB)
67-68. ayet (Resmi: 33/İniş:97/Alfabetik:4)
Allah, Kitap'ta size şunu da
indirmiştir: Allah'ın ayetlerinin inkâr edildiğini,
bu ayetlerle alay edildiğini işittiğinizde, bir başka lakırdıya dalıp
gittikleri zamana kadar, o münafıkların yanında oturmayın. Aksi halde siz de onlar
gibi sayılırsınız. Hiç kuşkusuz Allah, münafıklarla kâfirleri cehennemde
bir araya getirecektir. 4. sure (NİSA) 140.
ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)
Melekler, öz benliklerine zulmetmiş olanların canlarını alırken, onlara şöyle
dediler: "Neredeydiniz siz?" Cevap verdiler: "Yeryüzünde ezilip
horlananlardandık biz." Melekler dediler ki: "Allah'ın yeryüzü geniş
değil miydi ki orada bir yerden bir yere göçesiniz?" İşte böylelerinin
varacağı yer cehennemdir. Ne kötü dönüş yeridir o! Kadınlardan, erkeklerden,
yavrulardan hiçbiri beceri gösteremeyen, hiçbir yol bulamayanların durumu
farklıdır. Bunların, Allah tarafından affedilmeleri umulur. Allah affedicidir,
günahları bağışlayıcıdır. 4. sure (NİSA)
97-99. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)
Ey iman edenler! Şeytanın adımlarını izlemeyin. Kim şeytanın adımlarını
izlerse, şeytan ona iğrençlikleri ve kötülüğü emreder. Allah'ın lütuf ve
rahmeti üzerinizde olmasaydı, içinizden tek kişi bile sonsuza dek temize
çıkamazdı. Ama Allah dilediğini arındırıp temizliyor. Allah herşeyi işitiyor,
her şeyi biliyor. 24. sure (NÛR) 21. ayet (Resmi:
24/İniş:102/Alfabetik:84)
c) Kodamanlar:
O zaman,
izlenenler, kendilerini izleyenlerden uzaklaşıp gitmişlerdir. Azabı gördüler artık, aralarındaki bağlar
parçalanıp koptu. 2. sure (BAKARA) 166. ayet (Resmi:
2/İniş:92/Alfabetik:11)
Mûsa'dan sonra
İsrailoğulları'nın kodamanlar meclisini görmedin mi? Kendilerine gelen bir
peygambere şöyle demişlerdi: "Bize bir kral gönder, Allah yolunda çarpışalım."
Peygamber dedi ki: "Üstünüze savaş yazılır da savaşmazsanız ne
olacak?" Dediler ki: "Nasıl olur da Allah yolunda savaşmayız?
Yurtlarımızdan çıkarıldık, oğullarımızdan uzak düşürüldük." Nihayet,
üzerlerine savaş yazıldığında pek azı hariç yüz çevirdiler. Allah, zalimleri
çok iyi bilir. 2.
sure (BAKARA) 246. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Toplumunun kodamanları dediler ki: "Vallahi biz seni açık bir sapıklık içinde görüyoruz." 7. sure (A'RAF) 60. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Toplumunun inkârcı kodamanları dediler ki: "Biz seni bir beyinsizliğe düşmüş görüyoruz ve kesinlikle yalancılardan olduğunu düşünüyoruz." 7. sure (A'RAF) 66. ayet (Resmi: 7/İniş:39 /Alfabetik:9)
Toplumunun kibre saplanmış kodamanları, içlerinden inanıp da baskı altında tutularak ezilenlere şöyle dediler: "Siz Salih'in gerçekten Rabbi tarafından gönderildiğini biliyor musunuz?" Onlar: "Onun aracılığıyla gönderilene gerçekten inanıyoruz." dediler. 7. sure (A'RAF) 75. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Toplumunun büyüklük taslayan kodamanları dediler ki: "Ey Şuayb! Ya kesinlikle milletimize dönersiniz yahut ta seni ve seninle birlikte inananları kentimizden çıkarırız." Dedi ki: "Ya istemiyorsak; zor ve baskıyla mı?" 7. sure (A'RAF) 88. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Toplumunun küfre sapan
kodamanları dedi ki: "Eğer
Şuayb'ın ardı sıra giderseniz hüsrana gömülenler olursunuz." 7. sure (A'RAF) 90.
ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Onların ardından
Musa'yı, ayetlerimizle Firavun'a ve kodamanlarına gönderdik de ayetlerimiz
karşısında zulme saptılar. Bir bak, nasıl olmuştur bozguncuların sonu! 7. sure (A'RAF)
103. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Firavun toplumunun
kodamanları şöyle konuştular: "Bu adam gerçekten çok bilgili bir büyücü." 7. sure (A'RAF)
109. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Firavun kavminin
kodamanları dediler ki: "Musa'yı ve toplumunu, yeryüzünü fesada verip seni ve
ilahlarını terk etsinler diye mi bırakıyorsun?" Dedi ki Firavun: "Biz
onların oğullarını öldürüp kadınlarını diri bırakacağız/kadınlarının rahimlerini
yoklayıp çocuk alacağız / kadınlarına utanç duyulacak şeyler yapacağız.
Üstlerine sürekli kahır yağdıracağız." 7. sure (A'RAF)
127. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Eğer verdikleri
ahitten sonra yeminlerini bozar, dininize saldırırlarsa, o zaman küfrün
elebaşlarını öldürün. Çünkü
onların yeminleri yoktur. Böyle yaparsanız hal ve gidişlerine son verebilirler. 9. sure (TEVBE) 12.
ayet (Resmi: 9/İniş:113/Alfabetik:104)
Allah'ın yanında
hahamlarını ve ruhbanlarını da rabler edindiler. Meryem oğlu Mesih'i de öyle. Oysa
kendilerine, tek olan Allah'tan başkasına ibadet / kulluk etmemeleri
emredilmişti. İlah yok o tek Allah'tan başka. Onların ortak koştuklarından
arınmıştır O. 9.
sure (TEVBE) 31. ayet (Resmi: 9/İniş:113/Alfabetik:104)
Ey iman sahipleri!
Şu bir gerçek ki, hahamlardan ve rahiplerden birçoğu halkın mallarını uydurma
yollarla tıka basa yerler ve Allah'ın yolundan geri çevirirler. Altını ve gümüşü depolayıp da onları Allah
yolunda harcamayanlara korkunç bir azap muştula. 9. sure (TEVBE) 34.
ayet (Resmi: 9/İniş:113/Alfabetik:104)
Mûsa şöyle dedi: "Rabbimiz! Sen, Firavun ve kodamanlarına şu geçici
hayatta debdebe verdin, mallar verdin. Rabbimiz! Senin yolundan saptırsınlar
diye mi? Rabbimiz! Onların mallarını sil süpür, kalplerini şiddetle sık ki,
acıklı azabı görünceye kadar inanmasınlar." 10. sure (YÛNUS)
88. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)
Onların ardından da Mûsa ile Hârun'u ayetlerimiz eşliğinde Firavun ve kurmaylarına gönderdik. Kibre saptılar ve günahkâr bir topluluk oldular. 10. sure (YÛNUS) 75. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)
Toplumunun küfre sapanlarından bir grup kodaman şöyle konuşmuştu: "Bize göre sen, bizim gibi bir insandan başkası değilsin. Bakıyoruz sana, ayak takımımızın basit görüşlü insanlarından başkası ardına düşmüyor. Sizin bize hiçbir üstünlüğünüzün olduğuna inanmıyoruz. Aksine, sizi yalancılar sayıyoruz." 11. sure (HÛD) 27. ayet (Resmi: 11/İniş:52/Alfabetik:38)
Vahyimize bağlı olarak gözlerimizin önünde gemiyi yap. Ve zulmedenler hakkında benimle karşılıklı laf edip durma. Onlar, mutlaka boğulacaklardır. 11. sure (HÛD) 37. ayet (Resmi: 11/İniş:52/ Alfabetik:38)
Firavun'a ve kodamanlarına. Ama onlar Firavun'un emrine uydular. Oysaki Firavun'un emri doğruya ve güzele ulaştırmıyordu. 11. sure (HÛD) 97. ayet (Resmi: 11/İniş:52/Alfabetik:38)
Hepsi toplu halde, Allah'ın
huzuruna çıkmış olacaklar. Ezilip horlananlar,
büyüklük taslayanlara diyecekler ki: "Biz sizin birer uydunuzduk. Şimdi
siz Allah'ın azabından bir kısmını bizden uzaklaştırabilir misiniz?" Cevap
verecekler: "Allah bize kılavuzluk etseydi elbette biz de size kılavuzluk
ederdik. Şimdi inleyip feryat etsek de sabretsek de bir. Sığınacak hiçbir
yerimiz yok." 14. sure (İBRÂHİM)
21. ayet (Resmi: 14/İniş:72/Alfabetik:40)
Biz bir ülkeyi /
medeniyeti mahvetmek istediğimizde, onun servet ve nimetle şımarmış
elebaşlarına emirler yöneltiriz / onları yöneticiler yaparız da onlar, orada
bozuk gidişler sergilerler. Böylece o ülke/medeniyet aleyhine hüküm hak olur;
biz de onun altını üstüne getiririz. 17. sure (İSRÂ) 16.
ayet (Resmi: 17/İniş:50/Alfabetik:46)
Toplumu içinden
inkârcı kodaman grup şöyle dedi: "Bu adam, sizin gibi bir insandan başka şey değil; size
üstünlük taslamak istiyor. Eğer Allah dileseydi, melekler indirirdi. Biz ilk
atalarımız arasında böyle bir şey duymadık." 23. sure (MÜ'MİNÛN)
24. ayet (Resmi: 23/İniş:74/ Alfabetik:70)
Toplumunun, dünya hayatında servet ve refaha ulaştırdığımız halde inkâra sapıp âhiretteki buluşmayı yalanlayan kodaman takımı şöyle dedi: "Bu adam, sadece sizin gibi bir insan; yemekte olduğunuzdan yiyor, içmekte olduğunuzdan içiyor." 23. sure (MÜ'MİNÛN) 33. ayet (Resmi: 23/İniş:74/Alfabetik:70)
Firavun'a ve kodamanlarına. Ancak kibre saptılar, çünkü kendilerini büyük gören bir topluluktu onlar. 23. sure (MÜ'MİNÛN) 46. ayet (Resmi: 23/İniş:74/Alfabetik:70)
Ve derler ki: "Rabbimiz biz, efendilerimize, büyüklerimize itaat ettik
de bizi yoldan saptırdılar." 33. sure (AHZÂB)
67. ayet (Resmi: 33/İniş:97/Alfabetik:4)
Küfre sapanlar dedi ki:
"Biz, bu Kur'an'a da bundan öncekine de asla inanmayacağız!" Ah, bir
görsen o zalimleri Rableri huzurunda, tutuklanmış halde! Bir kısmı da bir
kısmına söz atar durur. Basit görülüp horlananları,
büyüklük taslayanlara şöyle derler: "Siz olmasaydınız, vallahi biz
inanacaktık!" Büyüklük taslayanları ise basit görülüp horlananlara şöyle
derler: "Hidayet size geldikten sonra, sizi ondan biz mi geri çevirdik?
Hayır, siz kendiniz günahkârlardınız!" Bu kez, basit görülüp horlananlar
büyüklük taslayanlara şöyle derler: "Hayır, öyle değil!" İşiniz gece
gündüz düzenbazlıktı. Siz bize Allah'a nankörlük etmemizi, O'na eşler, ortaklar
tutmamızı emrediyordunuz." Nihayet, azabı gördüklerinde, pişmanlığı
içlerine gömerler. Biz ise inkârcıların boyunlarına bukağıları vurmuşuzdur.
Yapıp ettiklerinden başka, neyin karşılığını görüyorlar ki!... Biz, hangi ülkeye bir uyarıcı göndermişsek, onun servet
ve refahla şımaranları mutlaka şöyle demişlerdir: "Biz, sizin
elçilik yaptığınız şeyi inkâr ediyoruz!" 34. sure (SEBE')
31-34. ayet (Resmi: 34/İniş:58/Alfabetik:91)
Babaları
uyarılmamış, tam gaflet içinde bir toplumu uyarman için gönderildin. 36. sure (YÂSÎN) 6.
ayet (Resmi: 36/İniş:41/Alfabetik:108)
İçlerinden kodaman
bir grup öne çıktı:
"Haydi, yürüyün! İlahlarınıza sahip çıkmada kararlı davranın! Gerçek şu
ki, istenip beklenen şey budur." 38. sure (SÂD) 6.
ayet (Resmi: 38/İniş:38/ Alfabetik:88)
İşte böyle! Senden önce de
hangi kente bir uyarıcı göndermişsek oranın servetle şımarmış kodamanları
mutlaka şöyle demişlerdir: "Biz atalarımızı bir ümmet / bir din üzerinde bulduk; onların
eserlerine uyarak yol alacağız." 43. sure (ZUHRUF)
23. ayet (Resmi: 43/İniş:63/Alfabetik:113)
Yemin olsun, Mûsa'yı
ayetlerimizle Firavun'a ve onun üst düzey adamlarına gönderdik de onlara dedi
ki: "Ben âlemlerin Rabbi'nin resulüyüm." 43. sure (ZUHRUF)
46. ayet (Resmi: 43/İniş:63/ Alfabetik:113)
d) Örf
(1) 'Affetmeyi esas al. İyiyi ve güzeli emret, cahillerden yüz çevir'
Affetmeyi esas al. İyiyi ve güzeli emret, cahillerden yüz çevir. 7. sure (A'RAF) 199. ayet (Resmi:7/İniş:39 /Alfabetik:9)
(2) Kısas, vasiyet, evlenme ve boşanmada âdet / gelenek
Ey iman edenler! Öldürülenler hakkında üzerinize kısas yazılmıştır. Hür kişiye karşılık hür, köleye karşılık köle, dişiye karşılık dişi... Kim kardeşi tarafından herhangi bir şekilde affa uğrarsa, bu durumda örfü izlemek ve affedene en güzel biçimde bir ödeme yapmak gerekir. İşte bu, Rabb'inizden size bir hafifletme ve bir rahmettir. Kim bundan sonra azgınlık ve düşmanlık ederse onun için korkunç bir azap vardır. 2. sure (BAKARA) 178. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
İçinizden birine ölüm
geldiğinde, eğer bir hayır bırakacaksa, üzerinize yazılan şudur: Ana-babaya,
akrabaya, örfe uygun vasiyette bulunmak. Takva sahipleri üstüne bir hak olarak... 2. sure (BAKARA)
180. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Boşanmış kadınlar
kendi başlarına üç âdet ve temizlenme süresi beklerler. Eğer Allah'a ve âhıret gününe inanmakta
iseler, Allah'ın onların rahimlerinde yarattığını saklamaları kendilerine helal
olmaz. Kocaları, bu süre içinde herhangi bir şekilde barışmak isterlerse
eşlerini geri almaya herkesten daha çok hak sahibidirler. Kadınların, örfe uygun biçimde, sorumluluklarına benzer
hakları da vardır. Erkeklerin kadınlar üzerinde bir derece farkı vardır.
Allah Azîz'dir, Hakîm'dir. Boşama iki kezdir. Bunun ardından ya iyilikle tutmak
ya da güzelce serbest bırakmak gerekir. Onlara verdiğinizden bir şeyi geri
almanız size helal olmaz. Erkekle kadının Allah'ın sınırlarını korumada endişe
etmeleri hali başka. Erkek ve kadının Allah'ın sınırlarında duramayacaklarından
endişe ederseniz, o zaman kadının verdiği fidyede ikisine de bir günah yoktur. İşte bunlar Allah'ın sınırlarıdır. Bunları aşmayın.
Allah'ın sınırlarını aşanlar, işte onlar, zalimlerin ta kendileridirler. 2. sure (BAKARA)
228-229. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Kadınları boşadığınızda, bekleme sürelerini
tamamladılar mı ya onları örfe uygun olarak tutun yahut da örfe uygun olarak
serbest bırakın. Onları,
zulmetmeniz için, zararlarına bir biçimde, tutmayın. Bunu yapan, öz benliğine
zulmetmiş olur. Allah'ın ayetlerini eğlence aracı yapmayın. Allah'ın
üzerinizdeki nimetini ve kendisiyle size öğüt vermek için indirdiği Kitap'ı ve
hikmeti hatırlayın. Allah'tan korkun ve bilin ki, Allah her şeyi çok iyi
bilmektedir. Kadınları boşadığınız zaman bekleme
sürelerini tamamladıklarında, kendi aralarında örfe uygun olarak anlaşmışlarsa
eski kocalarıyla nikâhlanmaları hususunda onlara engel çıkarmayın. Bu,
sizin Allah'a ve âhıret gününe inanmış olanınıza verilen öğüttür. Bu sizin için
daha isabetli ve daha temizdir, Allah bilir ama siz bilmezsiniz. Anneler
çocuklarını - emzirmeyi tamamlamak isteyen kimseler için - tam iki yıl
emzirirler. Annelerin yiyeceklerini ve giyeceklerini örfe uygun biçimde
hazırlamak çocuğun babasına aittir. Hiç bir benlik yaratılış kapasitesi dışında
bir şeyle yükümlü tutulamaz. Anne çocuğu yüzünden, çocuğun babası da kendi
çocuğu yüzünden zarara sokulmasın. Mirasçı için de aynı ilke uygulanır. Eğer
anne-baba karşılıklı anlaşma ve danışma sonucu çocuğu sütten kesmek isterlerse,
kendilerine günah yoktur. Çocuklarınızı sütanneye
emzirtmek isterseniz, örfe uygun olarak belirlediğiniz ücreti güzelce teslim
etmek şartıyla, bunu yapmanızda bir günah yoktur. Allah'tan korkun ve
bilin ki Allah, yapmakta olduklarınızı en iyi biçimde görmektedir. İçinizden
ölüp de geriye zevceler bırakanların bu eşleri, dört ay on gün kendi başlarına
beklerler. Sürelerini tamamladıklarında kendilerince uygun gördüklerini örfe
uygun biçimde yapmalarında sizin için bir sakınca yoktur. Allah, yapmakta
olduklarınızdan gereğince haberdardır. İddet bekleyen kadınlara evlenme
isteğinizi dolaylı yoldan anlatmanızda veya böyle bir şeyi içinizde
saklamanızda sizin için hiç bir günah yoktur. Allah bilmiştir ki, siz onları
mutlaka anacaksınız, unutmayacaksınız. Bu sırada
onlarla, örfün normal göreceği sözlerle konuşma dışında gizli bir buluşma için
anlaşmayın. Ve zorunlu olan süre doluncaya kadar nikâhı bağlamaya
girişmeyin. Bilin ki Allah, benliklerinizin içindekini bilir. O'ndan sakının.
Ve bilin ki Allah çok affedicidir, çok yumuşak davranışlıdır. Kendilerine
dokunmadan veya onlar için herhangi bir mehr belirlemeden kadınları boşamanızda
sizin için günah yoktur. Ancak onları
nimetlendirin. İmkânları geniş olan kendi gücünce yapar bunu, imkânları sınırlı
olan da kendi gücünce yapar. Örfe uygun bir nimetlendirme... Güzel düşünüp
güzel davrananlar üzerine bir borç... Bir mehr belirlemişseniz ve
kadınları hiç dokunmadan boşamışsanız, kestiğiniz mehrin yarısını verin. Ancak
kadınların vazgeçmesi ile, nikah bağı elinde bulunan erkeğin durumu müstesna.
Erkekler olarak sizin vazgeçmeniz takvaya daha yakındır. Aranızdaki lütufkârlık
farkını unutmayın. Allah, yapmakta olduklarınızı en iyi şekilde görmektedir.
Namazları ve orta namazı koruyun. Tam bir saygıyla Allah'ın huzurunda kıyam
edin. Bir korku ve endişe duyarsanız yürüyerek veya binit üzerinde kılın.
Güvene kavuştuğunuzda bilmediğiniz şeyleri size öğrettiği şekilde Allah'ı zikredin.
İçinizden ölüp de geriye eşler bırakan erkekler, eşlerinin evden
çıkarılmaksızın bir yıla kadar geçimlerinin sağlanmasını vasiyet etsinler. Eğer
kendileri çıkarlarsa, onların kendileri için yararlı gördüklerini yapmaları
yüzünden size bir günah yoktur. Allah Azîz'dir, Hakîm'dir. Boşanmış kadınlar için örfe uygun bir geçim imkânı
sağlanması Allah'tan korkanlar üzerine bir borçtur. 2. sure (BAKARA)
231-241. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Eğer karı-kocanın
aralarının açılmasından endişe ederseniz, bir hakem erkek tarafından, bir hakem
de kadın tarafından gönderin. Bunlar, barıştırmak isterlerse Allah, kadınla
erkeğin aralarını düzeltmede onları başarılı kılacaktır. Allah Alîm'dir, her şeyi bilir; Habîr'dir,
her şeyden haberdardır. 4. sure (NİSA) 35.
ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)
SÜNNETULLAH E KİTAP (MKA) DAN ALINTIDIR -
M. Kemal Adal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder