|
||||
Bizler İslam ı yaşarken, ne yazık ki Kur’an ile
aramıza öyle yüksek duvarlar örmüşüz ki, Allahın güneşinden, aydınlığından,
rehberliğinden istifade edemez olmuşuz.
Bugün sizleri düşünmeye davet etmek istediğim konu,
bizlere öğretildiği gibi, Kur’an her konuda ayrıntılı bilgi vermemiş olabilir
mi? Örneğin namaz kılın dediği halde, nasıl kılınacağını anlatmamış olabilir
mi? Oruç tutmamızın bizlere sağlık getireceğini anlatan Allah, bu konuda
gereken detayı vermemesi mümkün mü? Yine birçok kez bizleri zekât vermek için
teşvik eden Allah, nasıl ve ne kadar, kimlere zekât verileceği konusunda,
açıklama yapmamış olabilir mi? Hacca gidin emrini vermesine rağmen, bu konuda
gerekenleri söylememiş olacağını düşünmek, ne kadar doğru olur?
Gerçekten bu konular öne sürülerek, İslam âlemi sonu
belli olmayan bir yola doğru sürüklenmektedir. Bizlere Kur’an dışından
öğretilenleri, Kur’an da bulamadığımızda, bakın Kur’an da her şey yokmuş
diyerek, Allaha çok büyük bir saygısızlık yapmış olmuyor muyuz? Allah onlarca
kez zikrettiği namaz kılın, zekât verin emrini vermesine rağmen, bu konuda
açıklık getirmediğini söyleyerek, bu konuların detayını peygamberimize
bırakmıştır sözlerine inanmamızı Kur’an onaylar mı, gelin birlikte Allahın
rehberine bu soruyu soralım, bakalım ne cevap verecek.
Meryem 64: Biz sadece Rabbinin emrini indiririz/biz ancak Rabbinin emriyle ineriz.
Önümüzdeki, arkamızdaki ve bunlar arasındaki her şey O'nundur. Rabbin
asla unutkan değildir.
Ankebut 51: Kendilerine okunmakta olan Kitabı
sana indirmemiz onlara yetmiyor mu? Şüphesiz bunda iman eden
bir kavim için gerçekten bir rahmet ve bir öğüt (zikir) vardır.
Araf 52: “çünkü Biz, gerçekten
de onlara, inanacak bir toplum için bir doğru yol, içinde bilgiye dayalı, ayrıntılı açıklamalarda bulunduğumuz bir
kitap ulaştırmıştık”.
Enam 38: Yeryüzünde hiç bir canlı ve iki kanadıyla uçan hiç bir kuş yoktur ki,
sizin gibi ümmetler olmasın. Biz
Kitap'ta hiç bir şeyi noksan bırakmadık, sonra onlar Rablerine
toplanacaklardır.
Yunus 37: Bu Kur'an, Allah'tan başkası tarafından yalan olarak
uydurulmuş değildir. Ancak bu, önündekileri doğrulayan ve kitabı ayrıntılı olarak açıklayandır. Bunda
hiç şüphe yoktur, âlemlerin Rabbindendir.
Kehf 54; Yemin olsun, biz, bu Kuran'da, insanlar için her türlü örneği değişik ifadelerle
gözler önüne koyduk. İnsan
ise varlığın, tartışmaya en çok tutkun olanıdır.
Nur 34: Andolsun ki biz
size (gerekeni) açık açık bildiren
ayetler, sizden önce yaşayıp gitmiş olanlardan örnekler ve takvaya
ulaşmış kimseler için öğütler indirdik.
Nahl
89 :……. Sana bu Kitap'ı indirdik ki
her şey için ayrıntılı bir açıklayıcı, bir kılavuz, bir rahmet,
Müslümanlara da bir müjde olsun.
Yukarıdaki ayetlere benzer, daha birçok ayet
yazabiliriz. Hepsinde anlatılmak istenen konu, Kur’an ın ayrıntılı açıklandığı,
her şeyi açık seçik bildirdiği, hiçbir şeyi noksan bırakmadığını bizlere
anlatıyor. Peki, bu kadar açık ayetleri görmemize rağmen, bizler neler
söylüyoruz? Allah emrettiği ibadetleri detaylı açıklamamış, onu da
peygamberimize bırakmıştır. Bunun ne kadar büyük bir hata olduğu, yukarıdaki
ayetlerden sizce anlaşılmıyor mu?
Bakın bu konu ile ilgili Rabbim elçisine, bizlere
neler söylemesini istiyor, bizlerin ve elçisinin, nereye uymasını emrediyor.
Ahkaf 9: De ki: 'Ben elçilerden bir türedi değilim, bana ve size ne
yapılacağını da bilemiyorum.Ben, yalnızca
bana vahy edilmekte olana uyuyorum ve ben, apaçık bir uyarıcıdan başkası
değilim.
Enam 19: Sor: "Tanıklık bakımından hangi şey daha
büyüktür?" De ki: "Benimle sizin aranızda Allah tanıktır. Bu Kur’an
bana vahyolundu ki, onunla sizi ve
ulaştığı herkesi uyarayım…..
Maide 45: ……Kim
Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar, zalim olanlardır.
Ahzap 2: Rabbinden sana vahy edilene uy!
Allah, yapmakta olduklarınızdan en iyi biçimde haberdardır.
Araf 3: (Ey
insanlar), Rabbinizden size indirilene
uyun ve O'ndan başka velilere uymayın. Ne kadar da az öğüt
alıyorsunuz!
Maide 67: Ey resul! Rabbinden sana indirileni tebliğ
et. Eğer bunu yapmazsan onun verdiği peygamberlik görevini yerine getirmemiş
olursun. Allah seni insanlardan korur.
Allah, küfre batmış topluluğa kılavuzluk etmez.
Aslında ayetler çok açık ve net, her şeyi anlatıyor.
Allah elçisine, söyle onlara ben yalnız, bana vahy edilen yani Kur’an a
uyuyorum, de onlara diyor. Devamında da yetki ve sorumluluğunu da açıklıyor.
Ben apaçık bir uyarıcıdan başkası değilim. Yine yukarıdaki ayetlerde anlatılmak
istenen ana konu, Allahın elçisinin yalnız Kur’an a uyacağı ve Kur’an ı bizlere
tebliğ edip, ilmiyle sapmış toplumu ikna edip, onları Kur’an a davet edeceği
anlatılıyor. Allah elçisine, sana vahy edilene uy, eğer sana vahy ettiğimizi
yani Kur’an ı, tebliğ etmezsen, görevini yapmamış sayarız diye de dikkatini
çekiyor.
Bu ayetleri okuyan bizler, hala nasıl olurda Kur’an da
namazın, orucun, zekâtın, Haccın detayı yok deriz dostlar. İşte bu yaptığımız
apaçık Allah ın kelamına, nuruna saygısızlıktır. Bizler Kur’an dan öyle uzaklaştırılmışız
ki, Allahın ayetlerine karşı kör olmuşuz. Bizler Kur’an dan öyle
uzaklaştırılmışız ki, gözlerimize perdeler inmiş, gönüllerimiz taşlaşmış adeta,
göremez olmuşuz gerçekleri. Kur’an dışından hurafelerle öyle beynimiz yıkanmış
ki, apaçık ayetleri gördüğümüz halde, körlük yapmaya devam ediyoruz.
Allah Kur’an da her şeyi detaylı gönderdim ki
anlayasınız diyor, bizler hala inatla Kur’an da her detay yoktur, deme
gafletine düşüyoruz. Beşerin dine ilavelerini, adeta Kur’an ın HÂŞÂ eksiği gibi
görmeye devam ediyoruz. Rabbim bizleri affetsin. Allah ın apaçık söylediği
sözlerin üstü örtülmüş, beşerin hurafeleri muteber olmuş ne yazık ki.
Bizler Allahın kelamı elimizin altında olmasına
rağmen, anlamadan okuduğumuz içindir ki, Rabbin hükümlerinden habersiz
yaşıyoruz. Bundan dolayı birileri, bizleri istediği gibi yönlendiriyor. Allahın
ne söylediğinden habersiz bizler, kendimizi temize çıkarıp, karşımızdaki
insanlara erdemli olmayı, nasıl İslam ı doğru yaşanması gerektiğini öğretmeye
çalışıyoruz. Kur’an dan habersiz. Bakın Allah bu insanlara ne söylüyor.
Bakara 44: Siz kendinizi unutarak diğer insanlara erdemli olmayı mı öğütlüyorsunuz -hem de ilahi kelamı okuyup durduğunuz halde?- Siz hiç aklınızı kullanmaz mısınız?
Bizler Allahın kelamını okuyoruz ama anlamadan, bu
durum da nasıl olur da ayetler üzerinde düşünebiliriz, aklımızı kullanabiliriz.
Ne yazık ki günümüzde birileri Kur’an dan çok uzak, bunlar Kur’an dandır
diyerek, büyük bir yanılgının peşinden gidiyorlar. Bunun farkına varalım ve
Kur’an ı anlayarak, düşünerek, aklımızı kullanarak iman edelim ki, Rahmanın
doğru, halis kulları olabilelim.
Allah, elçisinin öyle bir dikkatini çekmiştir ki, biz
ümmetine Kur’an dışından, hiçbir şeyi, bunlarda Allah katındandır demesi,
mümkün değildir. Çünkü bakın elçisine Rabbim ne diyor.
Hakka 44; Eğer
bazı lafları bizim sözlerimiz diye ortaya sürseydi, 45 Yemin olsun, ondan sağ elini koparırdık. 46 Sonra ondan can damarını mutlaka keserdik.
Sizce Yüce Rabbim, daha nasıl anlatsın bizlere. Kur’an
dışından bazı hükümleri, bilgileri Allah sözüdür diye, sizlere anlatsaydı, onun
canını alırdık dedikten sonra, sizce peygamberimizin Kur’an da olmayan bir
hükmü, bilgiyi, detayı, bunlarda Allah katındandır, uymamız gereken kesin
hükümlerdir der mi?
Allah elçisinin görev ve sorumluluğunu çok açık birçok
kez bizlere söylediği halde, bizler hala peygamberimizi, Allahın hükümlerine
ortak etmeye çalışarak büyük günahlar işlemekteyiz. Bu yanlışı hatırlatanlara
da, ne yani peygamberimiz postacımıydı diyerek, ona da büyük saygısızlık
yapmaktayız. Allah affetsin. Hâlbuki Rabbim elçisinin yetki ve sorumluluklarını
aşağıdaki ayette çok açık söylemiyor mu sizce?
Gaşiye 21: Artık sen, öğüt verip hatırlat. Sen, yalnızca bir öğüt verici, bir hatırlatıcısın.
Neml 92: 'Ve Kur'an'ı okumakla da (emrolundum).
Artık kim hidayete gelirse, kendi nefsi için hidayete gelmiştir; kim sapacak
olursa, de ki: 'Ben yalnızca
uyarıcılardanım.'
Ahzap 45: Ey Peygamber! Hiç kuşkusuz, biz seni bir tanık
bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak gönderdik. 46 Ve Allah'ın izniyle bir davetçi, ışık saçan bir kandil olarak.
Ankebut 50: Dediler ki: “Ona Rabbinden mucizeler
indirilseydi ya!” De ki: “Mucizeler ancak Allah katındadır ve ben ancak apaçık bir uyarıcıyım.”
Kehf 56: Biz elçileri, müjde vericiler ve
uyarıcılar olmak dışında (başka bir amaçla) göndermeyiz. İnkâr
edenler ise, hakkı batıl ile geçersiz kılmak için mücadele ediyorlar. Onlar
benim ayetlerimi ve uyarıldıklarını (azabı) alay konusu edindiler.
Yukarıdaki ayetleri okuyarak tebliğ alan bir Müslüman,
hala peygamberimizin görev ve sorumluluğunu anlamıyorsa, anlamak istemiyorsa,
ona söyleyecek söz yok demektir. Allah açıkça biz elçilerimizi, müjde verici ve uyarıcı olmak dışında
başka bir amaçla göndermeyiz dediği halde, bizler hala
peygamberimizi, Allahın HÂŞÂ hükmüne ortak edercesine, Kur’an dışından hükümler
verme yetkisine sahiptir diyerek, nasıl büyük bir hatanın içinde olduğumuzun
farkında bile değiliz.
Allah bizlere onlarca ayetinde, Kur’an ın ipine
sarılmamızı, onu anlayarak okuyup, üzerinde dikkatle düşünmemizi emreder. Bakın
bu konuda indirdiği ayet sizce çok açık değil mi? Kur’an ı sizler
anlayamazsınız diyenleri, Rabbin bu sözleri onaylıyor mu?
Muhammet 24: Onlar
Kur'an'ı düşünmüyorlar mı? Yoksa kalpleri kilitli
mi? 25. Şüphesiz ki, kendilerine doğru yol belli olduktan sonra,
arkalarına dönenleri, şeytan sürüklemiş ve kendilerine ümit vermiştir.
İşte üzerinde düşünmemiz gereken çok önemli bir
ayet. Allah Kur’an üzerinde düşünmemizi, akıl yürütmemizi emreder.
Kendilerine doğru yolu gösteren Kur’an geldikten sonra, sarılacakları rehber
Kur’an olması gerekirken, bu kitabı bizler anlaşılması zor yapıp, bu kitapta
her şeyin olmadığını söyleyerek, ayette Allahın söylediği gibi, doğru yolu gösteren
Kur’an bizlere geldiği halde, başka kaynaklar arayanları şeytan kandırmış, bir
bilinmeyene sürüklemiş ve kendilerine ümit vermiştir diyor. Anlayana sanırım
yalnız bu ayet bile yeter. Anlamayana sözümüz meclisten dışarı.
Kur’an da bahsettiğimiz konu hakkında o kadar çok
delil var ki, yeter ki onu anlamak için çaba gösterelim. Bakın Rabbim Kur’an da
her şeyi bulamayanlara ne diyor.
Araf 185: Göklerin ve yerin hükümranlığına, Allah'ın yarattığı her şeye ve
ecellerinin yaklaşmış olabileceğine bakmadılar mı? O halde Kur'an'dan sonra hangi söze inanacaklar?
Allah bizleri affetsin, bizler bu ve buna benzer
onlarca ayetlerin üzerini örtüp, görmezden gelip bu ayetler o devrin
insanlarını ilgilendiriyor, bizleri kapsamıyor diyerek, şeytanın kucağına
düşmüşüz. Kur’an dan sonra hangi sözlere, hangi kitaplara, edindiğimiz hangi
velilere inandığımızı ve bugün ne hallere düştüğümüzü, düşünmek bile
istemiyorum.
Sizlere Allahın rehberinden, birçok ayet örnekleri
verdim. Başka bir ayet daha sizlere hatırlatmak istiyorum. Sizce Allah bizleri
Kur’an dan imtihan edeceğini söylediği halde, bunun dışından da sorumlu tutar
mı dersiniz? Lütfen ayet üzerinde dikkatle düşünelim.
Zühruf 44: Doğrusu Kur'an, sana ve kavmine
bir öğüttür. İleride ondan sorumlu tutulacaksınız.
Allah sözünde durandır. Sizleri Kur’an dan sorumlu
tutuyorum diyorsa, onun dışından asla hiçbir bilgiden, hükümden, detaydan
sorumlu tutmayacaktır. Bize öğretilenleri lütfen Kur’an süzgecinden geçirelim.
Kur’anı anlayarak bolca okuyalım, üzerinde bir öğrenci gibi düşünelim, akıl
yürütelim, çünkü bu yolu ve yöntemi Rabbim söylüyor.
Hepimiz Kur’an dan imtihan olduğumuzun bilincinde
olalım. Onu sen anlayamazsın diyenlerin tuzaklarına düşmeyelim. Şunu sakın
unutmayalım. Allah kullarına rehber olsun diye gönderdiğini söylediği kitap,
asla zor anlaşılır olmaz. Kur’an da her detay yoktur diyenler, bizleri Kur’an
dışına yönlendirenlerdir, lütfen onların tuzaklarına da düşmeyelim. Allah
vermediği bir detay, açıklamadığı bir hükümden asla sorumlu tutmayacağını da
unutmayalım.
Allah biz kullarını uyarıp, bakın nasıl dikkatimizi
çekiyor.
İsra 36: Hakkında kesin bilgi sahibi
olmadığın şeyin peşine düşme. Çünkü kulak, göz ve kalp, bunların
hepsi ondan sorumludur.
Kesin bilgi, emin kaynak yalnız Kur’an dır. Bunu
Kur’an söylüyor. Ona uyan, onun süzgecinden geçen her bilgide, bizlerin başının
tacıdır. Bizler eğer emin olmadığımız bilgilerle, Kur’an ın onay
vermediği rivayetlerle İslam ı yaşamaya devam edersek, hakka batıl
karıştırırsak, bunun hesabını da vereceğimizi lütfen unutmayalım.
Yazdıklarım, Rabbin rehberinden ayetler üzerinde
düşündüğümde, kendi imtihanıma hazırlandığımda, benim anladıklarımdır. Sizlere
düşen kendi imtihanınıza bizzat kendiniz hazırlanmak olmalı ve Kur’anı
anlayarak bolca okuyup, onu başucumuzdan ayırmadan, gerektiğinde ona müracaat
etmek olmalıdır.
Hiçbir şefaatin kabul görmediği o gün, yüzleri gülen
kullarından olmak isteyen, Allahın rehberine sarılır ve onu anlayarak okuyup
aklıyla, kalbiyle iman eder. Hiçbir velinin ardına düşmeden, yalnız Allah ı
veli edinen, Kur’anı rehber alan kullarından olur.
Dilerim Rabbimden, kula kul olmayan, Allahın rehberine
bilerek, anlayarak sarılan, düşünen aklını kullanan kullarından oluruz.
Saygılarımla Haluk GÜMÜŞTABAK
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder