İŞTE ATATÜRK

İŞTE ATATÜRK
Allah Kuran’da: “Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönlün hepsi bundan sorumlu tutulacaktır.” (17/İSRA/36) buyurmuştur. Atatürk de: “Türk Kuran'ın arkasında koşuyor; fakat onun ne dediğini anlamıyor, içinde neler var bilmiyor ve bilmeden tapınıyor. Benim maksadım; arkasında koştuğu kitapta neler olduğunu Türk anlasın” (Osman Ergin, Türk Maarif Tarihi 1-5, 1977 /A. Gürtaş, s. 41) demektedir.- "İŞTE ATATÜRK" PORTALINA GİRMEK İSTEDİĞİNİZDE YUKARIDAKİ RESMİ TIKLAYINIZ.

6 Şubat 2016 Cumartesi

EMANET, ADALET, GÖREVİ EHLİNE VERMEK ve SİYASAL EGEMENLİK


KUR'AN’IN IŞIĞINDA

4/58*: ADİL OLMAK:
4/58**: ADALETİ SAĞLAMAK:
4/58***: GÖREVİ EHLİNE VERMEK

VE

ELÇİ VE EMİR SAHİBİ, DİNİN SAHİBİ YAPILIRSA

KUR'AN' A GÖRE HÜKÜM - YETKİ SAHİPLERİNE İTAAT

 İNCELEME VE DEĞERLENDİRMESİ

KOVULMUŞ - TAŞLANMIŞ ŞEYTANDAN ALLAH'A SIĞINIRIZ. (16/98)


RAHMAN VE RAHİM OLAN ALLAH'IN ADIYLA

Bu yazı RESUL KUR'AN'IN KUR'AN TEFSİRİ 4. NİSA, SURESİ E KİTAP (MKA); 4 / NİSA / 58-59. AYETLER DİP NOTLARINDAN ALINTI YAPILARAK HAZIRLANMIŞTIR. – M. Kemal Adal



Emanete Riayet Etmek: 4/58
Görevi Ehline Vermek: 4/58
Adil Olmak: 4/58
Adaleti Sağlamak: 4/58

Y.N. Öztürk
Şu bir gerçek ki, Allah size emanetleri, onlara ehil olanlara vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğinizde adaletle hükmetmenizi emrediyor. Allah size bu şekilde ne güzel öğüt veriyor. Allah Semî'dir, çok iyi duyar; Basîr'dir, çok iyi görür.

M. Esed
Allah, size emanet edilen (şey)leri ehil olanlara tevdi etmenizi ve her ne zaman insanlar arasında hüküm verecek olursanız adaletle hükmetmenizi emreder. Allahın size yapılmasını tavsiye ettiği (şey), mutlaka en güzel (şey)dir: Allah, kesinlikle her şeyi işitendir, her şeyi görendir.

Dipnot: 4/58*: İnsanın Kendisine ve Çevresine Karşı Ahlaki Sorumlulukları: İyi ve Övülen Tutum ve Davranışlar (Salih Ameller / İyi İşler / İyi Eylemler): Adil Olmak. Bak: 5/8, 42; 7/29; 16/76, 90; 49/9; 57/25.



 4/58*: ADİL OLMAK:

Şunu da söyle: 'Rabbim bana adaleti emretti. Her mescitte yüzlerinizi O'na doğrultun. Dini yalnız O'na özgüleyerek O'na yakarın. Tıpkı sizi ilk yarattığı gibi O'na döneceksiniz.' 7/29.
Allah şöyle bir örnekleme de yaptı: İki adam; birisi dilsiz; hiçbir şeye gücü yetmez, efendisi / yöneticisi üstüne sadece bir yük. Efendi onu nereye gönderse hiçbir hayır getiremez. Şimdi bu adam, dosdoğru bir yol üzerinde bulunup adaletle emreden kişi ile aynı olur mu? 16/76.
Şu bir gerçek ki Allah; adaleti, iyi ve güzel davranmayı, akrabaya vermeyi emreder. Tüm pisliklerden / edepsizliklerden, kötülükten, azgınlık, doymazlık ve kıskançlıktan yasaklar. Düşünüp ibret alırsınız ümidiyle size öğüt veriyor. 16/90.
Allah sizi, din hakkında sizinle savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayan kimselere iyilik etmekten, onlara adaletli davranmaktan men etmez. Allah, adaleti ayakta tutanları sever. 60/8.
Şu bir gerçek ki, Allah size emanetleri, onlara ehil olanlara vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğinizde adaletle hükmetmenizi emrediyor. Allah size bu şekilde ne güzel öğüt veriyor. Allah Semî'dir, çok iyi duyar; Basîr'dir, çok iyi görür. 4/58.
Yemin olsun, biz, resullerimizi açık seçik delillerle gönderdik ve onlarla birlikte Kitap'ı ve ölçüyü de indirdik ki, insanlar adaleti ayakta tutsunlar / adaletle doğrulsunlar. Ve demiri de indirdik. Onda zorlu bir kuvvet ve insanlar için birçok yarar vardır. Allah bu sayede, kendisine ve resullerine, gayba inanarak kimin yardım edeceğini bilecektir. Allah Kavî'dir, Azîz'dir. 57/25.
Müminlerden iki zümre çarpışırlarsa, onların aralarında hemen barışı kurun! Eğer onlardan biri öteki aleyhine sınır tanımazlık edip saldırırsa, azgınlık edenle, Allah'ın emrine dönünceye kadar savaşın. Eğer vazgeçerse, yine ikisi arasını adalet ve dürüstlükle sulh edin. Kuşkusuz, Allah adalette titiz davrananları sever. 49/9.
Yalana iyice kulak verirler, haramı tıka-basa yerler. Sana geldiklerinde ister aralarında hüküm ver, ister onlardan yüz çevir. Eğer onlardan yüz çevirirsen sana hiçbir şekilde zarar veremezler. Ama aralarında hükmedersen, adaletle hükmet. Allah, adaletle hükmedenleri / adaleti ayakta tutanları sever. 5/42. 

Ey iman edenler! Adalet ve dürüstlüğün tanıkları olarak Allah için kollayıp gözetleyenler olun! Bir topluluğun çirkinlik ve kötülüğü sizi adaletsiz davranmaya asla itmesin. Adaletli olun! Bu, takvaya / korunup sakınmaya daha uygundur. Allah'tan sakının. Allah, yapmakta olduklarınızdan haberdardır. 5/8.

MKA.



4/58**: Toplumsal Düzen: Siyaset: Yönetim İlkeleri: Adaleti Sağlamak. Bak: 4/105-109, 135; 5/8; 16/126; 38/26; 60/8.


 4/58**: ADALETİ SAĞLAMAK:
Ey Davûd, seni yeryüzünde bir halife yaptık. Artık insanlar arasında hakla hükmet; geçici hevese uyma ki, seni Allah yolundan saptırmasın. Allah yolundan sapanlar için, hesap gününü unutmuş olmaları yüzünden şiddetli bir azap vardır. 38/26.

Eğer ceza ile karşılık verecekseniz, ancak size yapılan kötülüğün türü ve miktarı ile karşılık verin. Eğer sabrederseniz, elbette ki bu, sabredenler için daha hayırlıdır. 16/126.
Allah sizi, din hakkında sizinle savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayan kimselere iyilik etmekten, onlara adaletli davranmaktan men etmez. Allah, adaleti ayakta tutanları sever. 60/8.
Kuşku yok ki, biz bu Kitap'ı sana, insanlar arasında Allah'ın sana gösterdiği ile hükmedesin diye hak olarak indirdik. Sakın hainlere yardakçı olma! Allah'tan af dile; Allah çok affedici, çok merhametlidir. Öz benliklerine hainlik edenler için didinip durma. Çünkü Allah, sürekli hainlik eden günahkârı sevmez. İnsanlardan gizleniyorlar / gizliyorlar da Allah'tan gizlenmiyorlar / gizlemiyorlar. Oysaki O, O'nun hoşlanmadığı sözü gece boyu sarf ederlerken onlarla beraberdir. Allah, onların yapmakta olduklarını çepeçevre kuşatmıştır. Diyelim, siz onlar için dünya hayatında mücadele verdiniz. Peki, kıyamet günü Allah'a karşı onlar için kim mücadele verir, onlar hakkında kim vekillik yapar? 4/105-109. 

Ey iman edenler! Öz benliğiniz, anne-babanız, yakınlarınız aleyhine de olsa, zengin veya fakir de olsalar, adaleti dimdik ayakta tutarak Allah için tanıklık edenler olun. Allah, ikisine de sizden daha yakındır. O halde nefsinizin arzusuna uyarak adaletten sapmayın. Eğer dilinizi eğip büker yahut çekimser kalırsanız, Allah yapmakta olduklarınızdan haberdardır. 4/135.
Şu bir gerçek ki, Allah size emanetleri, onlara ehil olanlara vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğinizde adaletle hükmetmenizi emrediyor. Allah size bu şekilde ne güzel öğüt veriyor. Allah Semî'dir, çok iyi duyar; Basîr'dir, çok iyi görür. 4/58. 

Ey iman edenler! Adalet ve dürüstlüğün tanıkları olarak Allah için kollayıp gözetleyenler olun! Bir topluluğun çirkinlik ve kötülüğü sizi adaletsiz davranmaya asla itmesin. Adaletli olun! Bu, takvaya/korunup sakınmaya daha uygundur. Allah'tan sakının. Allah, yapmakta olduklarınızdan haberdardır. 5/8.

MKA.



4/58***: Toplumsal Düzen: Siyaset: Yönetim İlkeleri: Görevi Ehline Vermek.



 4/58***: GÖREVİ EHLİNE VERMEK

Şu bir gerçek ki, Allah size emanetleri, onlara ehil olanlara vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğinizde adaletle hükmetmenizi emrediyor. Allah size bu şekilde ne güzel öğüt veriyor. Allah Semî'dir, çok iyi duyar; Basîr'dir, çok iyi görür. 4/58.

MKA.


Siyasal Egemenlik: 4/59

Müslümanların Hz. Peygambere Uyma Yükümlülükleri: 4/59-65


Y.N. Öztürk
Ey iman sahipleri! Allah'a itaat edin. Resule ve sizin içinizden olan/sizin seçtiğiniz hüküm ve yetki sahiplerine de itaat edin. Sonra bir şeyde tartışmaya girdiniz mi, eğer Allah'a ve âhiret gününe inanıyorsanız, onu Allah'a ve resule arz edin. Böyle yapmanız hem daha hayırlı hem de sonuç bakımından daha güzeldir.


M. Esed
Siz ey imana ermiş olanlar! Allaha, Peygambere ve aranızdan kendilerine otorite emanet edilmiş olanlara itaat edin; ve herhangi bir konuda anlaşmazlığa düşerseniz, onu Allaha ve Peygambere götürün, eğer Allaha ve Ahiret Gününe (gerçekten) inanıyorsanız. Bu (sizin için) en hayırlısıdır ve sonuç olarak da en iyisidir.

Dipnot: *4/59: Yaşayan elçiye ve yaşayan görevlilere uymanın anlamı, Yaşayan elçiye ve yaşayan görevlilere uymak, onların görüşlerini veya emirlerini 'Allah'ın Emri' diye mutlak, değişmez ve yanılmaz bilmek değildir. Bak: 60/12:


Bak 60/12: 'Ey Peygamber! İnanmış kadınlar sana gelip Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmamaları, hırsızlık etmemeleri, zina etmemeleri, çocuklarını öldürmemeleri, elleriyle ayakları arasında bir iftira uydurup ortaya sürmemeleri, iyilik ve güzelliği belirlenmiş bir işte sana isyan etmemeleri hususunda seninle bey'atleşmek isterlerse, onlarla bey'atleş ve onlar için Allah'tan af dile! Kuşkusuz, Allah Gafûr'dur, Rahîm'dir.'

Edip Yüksel - MESAJ Kuran Çevirisi Dipnotlarından Alıntılanmıştır.



ELÇİ VE EMİR SAHİBİ, DİNİN SAHİBİ YAPILIRSA


Ey iman edenler! Allah'a itaat edin, elçiye itaat edin ve sizden olan emir sahiplerine de. Eğer bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz, Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsanız onu Allah'a ve elçiye arz edin.
4- Nisa Suresi 59
 İnsanlar topluluklar halinde yaşarlar. Bu toplu yaşamda ortak kararı, ortak prensipleri, kimi durumlarda ortak orduyu, savaş ve barış kararı gibi kritik kararları da hayata geçirmek gerekir. 


 
Elçi (Hz. Muhammed) kendi döneminde toplumun başı olarak birçok kritik kararı alırdı. Bunlara da uymak gerekirdi, çünkü Hz. Muhammed o dönemde hem elçi, hem de 'emir sahibi' (ulul-emr) olarak toplumun başıydı. 

 Peygamber'in vefatından sonra Müslümanlar'ın içlerinden seçecekleri kişi veya kişiler bu vazifeyi yerine getirebilir ve onlara da itaat gerekir. 


 Fakat bu itaat hiçbir zaman Allah'ın hükümlerine ilave hükümler yapılması manasına gelmez. Çünkü Kuran'dan Kuran'ın her şeyi açıkladığını, detayları verdiğini ve dinin Kuran'a eşit olduğunu anlıyoruz.

 Eğer ki elçiye itaatten ve emir sahiplerine itaatten ilave farz veya haram yetkisi anlaşılsaydı ortaya şu mantıksız tablo çıkardı:

Yenmesi haram olanları örnek olarak ele alalım;

Kuran'da 1- Leş, 2-Kan, 3- Domuz eti, 4- Allah'tan başkası adına kesilen hayvanlar haram kılınmıştır.

Elçiye itaatten kasıt elçinin ilave haramlar getirmesi olsaydı elçi,  5- Midye, 6- Karides, 7- Eşek eti şeklinde haram listelerini genişletebilirdi. 



 Nitekim mezhepçiler bunu iddia etmektedirler.

Peki, o zaman bir dönem Sünni Müslümanlar'ın halife olarak emir sahibi kabul ettikleri Yavuz Sultan Selim 8- Tavuk, 9- İnek eti, 10- Palamut balığı şeklinde bu listeyi uzatıyor olsaydı ve 'Elçiye itaat ayetleriyle bunları haram kılıyorsanız, Emir sahibine itaat ayetiyle de, ben bunları aynı mantıkla, aynı şekilde haram kılıyorum.' deseydi ne derdiniz?



 Elçiye itaat edin ayetiyle, Kuran'ın hükmünün iptal yetkisinin (neshin) Peygamber'e verildiği şeklindeki iddiayı hatırlayalım. [25. Bölümdeki nasih mensuh konusunu hatırlayın] O zaman biri çıkıp aynı mantıkla emir sahibi de kendinden evvelki dini hükümleri değiştirebilir iddiasını yapar ve emir sahibi 'Zinayı, hırsızlığı helal yapıp, namazı orucu kaldırıyorum, bunlar da benim nasihlerim (iptal yetkisini kullanmam).' derse ne diyeceksiniz?

Bunun için sizin mantığınızda olduğu gibi emir sahiplerine itaat edin ayetini çekiştirip, kendini Allah gibi dini hüküm koyucu mertebesine çıkarırsa sonuç ne olur? 



 Eğer elçiye itaatle elçi ilave helaller, haramlar ve iptaller yapabiliyorsa o zaman aynı tarzdaki ayetle emir sahiplerinin (Yöneticilerin) de aynı hakka kavuşmaları gerekirdi.

 Görüldüğü gibi Kuran'ı bir bütün şeklinde kabul etmeden çekiştirmeye kalkmanın sonu felakettir.

Uydurulan Din, Kuran'daki Din E – Kitap



KUR'AN' A GÖRE HÜKÜM - YETKİ SAHİPLERİNE İTAAT


Bu yazıda ilke bazında ve Kurana göre, içimizden olan / bizim seçtiğimiz 'Hüküm ve yetki sahipleri' ne itaat konusunu doğru değerlendirip açıklığa kavuşturmak zarureti vardır.

Öncelikle dini referans / başvuru kaynağının ne olduğunu birlikte hatırlayalım:

 Kuran'a bakınca şunu görmekteyiz ki Allah'a ve elçisine itaat iki ayrı kavram değildir. Bu yüzden 'Allah'a uymak için Kuran'a, elçiye uymak için ise Kuran dışında başka kitaplara uymalı' görüşü hatalıdır.
 Kuran ayetlerinin gösterdiği gibi, 'Allah ve elçisi' tek bir hukuk ve itaat kaynağına karşılık gelir. 

Çünkü Allah ve elçisi iki ayrı dinî kaynak getirmezler. Allah'ın gönderdiği ve elçisinin inananlara ilettiği mesaj 'tek'tir. O tek kaynak Kuran'dır. 


 İtaat ve boyun eğmenin yöneleceği tek otorite Allah'tır. Ancak Allah her kulu ile tek tek görüşmediği için insanlar arasından birisini seçip, yasalarını ve emirlerini o kulu aracılığı ile diğerlerine iletmiştir. O Kişi, Nebi peygamber'dir çünkü Allah haberini / vahyini (Cebrail melek ile) ona iletir. Aynı zamanda o kişi ' Resul / elçi'dir çünkü mesajı kendisine saklamaz, diğer kullara iletir. Allah'ın Haberini (Kitabını) diğer kullara ulaştıran bu kişiye 'peygamber' ve Allah'ın mesajını (Kitapta bildirileni) iletene 'elçi' (Resul) denir.

 Allah'a kulluk, Allah için iş yapıp değer üretmektir. Yalnız ve ancak Allah'ın kulu olanlar (gerçekten Allah için iş yapıp değer üretenler), asla başka hiçbir kimseye kulluk / kölelik yapmaz / yapmamalıdır


 
Elçi, insanları bu yasalara uymaya çağırmakla kalmaz, kendisi de bu yasaya uymakla yükümlüdür. Bu sebepledir ki: Hz. Muhammed, Allah'ın kulu ve Resulüdür.

 Elçi kendi fikirlerini değil, kutsal mesajı insanlara iletir. Elçinin dinî anlamda Kuran dışında getirdiği bir söz yoktur:
 Bu yüzden Allah ve elçisi iki ayrı kaynak değildir. 


Allah'a ve elçisine itaat, tek bir kaynağa, yani Allah'ın indirdiği Kitap'a (Günümüzde Kur’an’a ve Kur’an’ın Anadilde Çevirilerine) uymakla mümkün olur. 


 
Bu sebeple 'Hüküm ve yetki sahipleri' ne itaat konusu ile ilgili olarak beyyine aradığımızda, Kuran ayetlerini değerlendirmemiz yeterli olacaktır.
 Bilindiği gibi, 'Emri maruf, nehyi münker / İyiyi öğütleyip, kötüden sakındırmak' , Müslümanlara Farz-ı Kifayedir ve Dini referansları özel çıkarlar için saptırıp, istismar etmek (kötüye kullanmak) da Allah ile aldatmaktır.
 Beyyine / delil olarak gösterilen Kuran ayetlerine, 'hak' söze getirilen 'batıl' yorumlara, anladığınca karşı çıkıp düzeltmeyenler, riyakâr / ikiyüzlü konumuna düşerler. 


Ayrıca tüm toplumu ilgilendiren konularda, toplumu gerçeklerden uzaklaştıran, önemli yanlış değerlendirme ve anlayışları doğru bildiğince ve samimiyetle Allah'ın rızasını gözeterek maddi manevi gücü nispetinde düzeltmeyenler, Topluma karşı görevlerini yapmamakla ve sorumluluklarını yerine getirmemekle ve 'Zulmü ve zalimi desteklemekle, zalimin zulmüne ortak olmakla) Allah katında sorumlu olurlar.

 Kuran’a göre, içimizden olan / bizim seçtiğimiz 'Hüküm ve yetki sahipleri' ne itaat konusunu doğru değerlendirip değerlendirmediğimizi, Kuran'da verilen bir mesajı doğru algılayıp anlamak için, bir ayeti doğru yorumlamak için, o ayetin siyakına ve sibakına (öncesi ve sonrasına) bakalım ve tekrar düşünelim:


'Şu bir gerçek ki, Allah size emanetleri, onlara ehil olanlara vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğinizde adaletle hükmetmenizi emrediyor. Allah size bu şekilde ne güzel öğüt veriyor. Allah Semî'dir, çok iyi duyar; Basîr'dir, çok iyi görür. Ey iman sahipleri! Allah'a itaat edin. Resule ve sizin içinizden olan / sizin seçtiğiniz hüküm ve yetki sahiplerine de itaat edin. Sonra bir şeyde tartışmaya girdiniz mi, eğer Allah'a ve âhiret gününe inanıyorsanız, onu Allah'a ve resule arz edin. Böyle yapmanız hem daha hayırlı hem de sonuç bakımından daha güzeldir. (4. sure (NİSA) 58-59. ayetler)

4. sure (NİSA) 58 ayette Allah'ın emri açık ve net: ' Şu bir gerçek ki, Allah size emanetleri, onlara ehil olanlara vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğinizde adaletle hükmetmenizi emrediyor.' 


 Öncelikle içimizden olan ve bizim seçeceğimiz 'Hüküm ve Yetki Sahipleri’ne bu emanetleri verecek olan Müslümanların, işe ehil olanlarını seçmesi / atandırması ve seçilmiş / atanmış olanların da insanlar arasında hükmettiğinde adaletle hükmetmesi, Allah tarafından emrediliyor.

Bundan hareketle 4. sure (NİSA) 59 ayetteki İTAAT EDİLMESİ GEREKEN 'sizin içinizden olan / sizin seçtiğiniz 'Hüküm ve Yetki Sahipleri’nin 'EMANETE EHİL OLANLAR VE ADALETLE HÜKMEDENLER' OLDUĞU KESİNDİR.


 Hüküm ve yetki sahibi, içimizden de olsa / bizim seçtiğimiz de olsa, 'ehil değilse ve adaletle hükmetmese' bile, Allah'ın emri ve isteği budur diye bu ayete yorum getirmek, ayetin anlamını kaydırmak ve saptırmaktır. Allah'ın böyle bir uygulamaya rızasının olacağını Kuran'ın verdiği mesajda var olduğunu söylemek muhaldir. (Olamaz, olmaz, olmayacak, olması, gerçekleşmesi olanaksız) .

'Çünkü Allah Zalimleri / Zulme sapanları sevmez' (3 / 57, 140; 42 / 40)


 Prof. Dr. Sayın Yaşar Nuri Öztürk, KUR'AN'IN YARATTIĞI MUCİZ E DEVRİMLER kitabında, konumuzla ilgili olarak aşağıdaki ayeti delil gösteriyor:

Ey Peygamber! İnanmış kadınlar sana gelip Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmamaları, hırsızlık etmemeleri, zina etmemeleri, çocuklarını öldürmemeleri, elleriyle ayakları arasında bir iftira uydurup ortaya sürmemeleri, iyilik ve güzelliği belirlenmiş bir işte sana isyan etmemeleri hususunda seninle bey'atleşmek isterlerse, onlarla bey'atleş ve onlar için Allah'tan af dile! Kuşkusuz, Allah Gafûr'dur, Rahîm'dir. (60 / MÜMTEHİNE / 12)

 Ve şöyle diyor:
' Seçilen 'iyilik ve güzelliği belirlenmiş işler yapmak' yerine kötü, adalet ve hukuk dışı, zalimce işler yaparsa ne olacaktır?

Bu sorunun cevabı ayrı bir mucize sergilemektedir. Cevabın omurgası olan kelime, isyan kökünden bir fiildir ve şöyle bir cümlede kullanılmıştır: 'iyilik ve güzelliği belirlenmiş bir işte isyan etmemek üzere biat.' O halde 'iyilik ve güzelliği belirlenmiş işler' yapmayan devlet başkanı veya yönetime isyan hakkının bu ayetten çıktığında en küçük bir tereddüt belirtmek Kur'an'a karşı çıkmak olur.'

Tereddüt şu noktada olabilir: Bu isyan şiddet de içeren bir isyan mı olacaktır yoksa şiddetsiz karşı çıkışlar sergileyen bir isyan mı? Bu sorunun cevabı elbette ki söz konusu olan kişi veya ekibin icraatı, zamanın ve zeminin şartları, yönetilen toplumun çıkarları dikkate alınarak verilecektir.

 Kur'an, olmazsa olmaz sınırı göstermiştir:
 ' Kötülük ve şer üzere yönetim dayatıldığında dayatmayı yapan, hâşâ peygamber de olsa karşı çıkılacaktır.'

(Kur'an'ın Yarattığı mucize Devrimler, Yaşar Nuri Öztürk, 2010, İnkılâp kitapevi, Sayfa: 167)



MÜSLÜMANIM DİYEREK AKSİNİ SAVUNANLAR!

“…Şimdi siz Kitap'ın bir kısmına inanıp bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz?..” (2 / BAKARA / 85)

ve

 Bakın Hz. Ebubekir, Hz. Muhammet öldüğünde yaptığı konuşmada konumuz olan ayetlerle ilgili olarak ne diyor:
 'Ey Ensar ve Muhacirinin ileri gelenleri! Elbette bu toplumu idare edecek bir yöneticiye ihtiyaç vardır. Bu hususta Allah'ın kitabı ve Resulün sünneti bizim tek ölçümüzdür. Peygamberimiz (sav) hayatta olmadığına göre bu işi elbette sizler yapacaksınız. Çünkü yüce Allah bize 'Mü'minlerin işleri aralarında istişare iledir' buyurmaktadır.
 Biz de istişarelerimizde Allah'ın bizden uymamızı istediği 'Allah'a itaat ve peygambere itaat' yani 'Allah'ın kitabı ve Resulün sünneti' ile hüküm vereceğiz. İstişarelerimizin amacı hakkı bulmak, adaleti sağlamak ve ortaya çıkan meselelerimize ortak akıllar doğru çözümler bulmak şeklindedir.'
 'İdareci, toplumun kendisine itaat ettiği ve bu sayede onunda toplumun birlik ve dirliğini sağladığı kişidir. Peygamberimiz (sav) hayatta iken şüphesiz bunu en mükemmel şekilde yapmıştır.' 


 Pazartesi öğleden sonra Hz. Ebubekir halife seçilir. Salı günü Sabah namazını kıldıran Hz. Ebubekir tıklım tıklım dolu olan Mescid-i Şerifte ayağa kalkar ve şöyle konuşur:
 'Ey İnsanlar! Ben işlerinizi yapmak üzere sizler tarafından seçilmiş bulunuyorum. Ben sizin en hayırlınız değilim. Vallahi bu işi ne şimdiye kadar düşündüm ve ne de böyle bir isteğim oldu. Hiç istemediğim ve arzu etmediğimi bir vazife bana sizler tarafından verilmiş bulunmaktadır. 


 Emmâ ba'd feyâ İbadallah! / Bundan sonra; ey Allah'ın Kulları! Şayet iyilik yaparsam bana yardım ediniz. Fenalık yapacak olursam bana yol gösteriniz. Ben Allah'a ve Resulüne itaat ettiğim sürece bana itaat ediniz.


 Şayet Allah'a ve Resulüne itaat etmezsem, sizin de bana itaat etmeniz gerekmez. 


 Doğruluk emanettir; yalancılık ihanettir. Bundan sonra İnşallah / Allah'ın izniyle içinizde en zayıfınız hakkı alınıncaya kadar katımda en güçlünüz olacak, en güçlünüz de üzerine geçirdiği hakkı kendisinden alınana kadar katımda en zayıfınız bulunacaktır.
 Ey İnsanlar! Allah için cihadı asla terk etmeyiniz! Biliniz ki cihadı terk eden kavim zelil olur. Kendim için ve sizler için Allah'tan af ve afiyet dilerim'


Şimdi sıra Allah'ın rızasını arayan kişilerin düşünüp, doğru olanı kendi gönül gözleriyle görüp anlamalarında.
 Unutmayalım:
 'Allah, pisliği aklını kullanmayanların üzerine bırakır.' (10 / Yunus / 100)


M. Kemal ADAL

2 Haziran 2013/ İZMİR
adalkemal1@gmail
.com


RESUL KUR'AN'IN KUR'AN MESAJLARI - M. Kemal Adal


Selam...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder