İŞTE ATATÜRK

İŞTE ATATÜRK
Allah Kuran’da: “Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönlün hepsi bundan sorumlu tutulacaktır.” (17/İSRA/36) buyurmuştur. Atatürk de: “Türk Kuran'ın arkasında koşuyor; fakat onun ne dediğini anlamıyor, içinde neler var bilmiyor ve bilmeden tapınıyor. Benim maksadım; arkasında koştuğu kitapta neler olduğunu Türk anlasın” (Osman Ergin, Türk Maarif Tarihi 1-5, 1977 /A. Gürtaş, s. 41) demektedir.- "İŞTE ATATÜRK" PORTALINA GİRMEK İSTEDİĞİNİZDE YUKARIDAKİ RESMİ TIKLAYINIZ.

22 Şubat 2016 Pazartesi

KEMİKLERE SIĞINMAK

30 Aralık 2012, 12:17


Yaşar Nuri Öztürk

Kur’an’ın surelerinden biri de Tekâsür adını taşıyor.

 Tekâsür, ‘çoklukla övünme yarışına girmek’ anlamında. Kur’an, tekâsürün, insan hayatında daha çok mal ve insan çokluğuyla övünme şeklinde belirdiğini gösteriyor.

Çoklukla övünme, niteliğe karşı niceliği yani, öze karşı şekil ve kütleyi öne çıkarmaktır ki, Kur’an bunu aldanışın, çöküşün habercisi sayar. Servetten ibadete kadar bütün alanlarda sayı çokluğuyla övünmenin birey ve toplumu, yıkımın kucağına ittiğini kabul ve ilan, Kur’an’ın ve Hz. Muhammed’in temel tavırlarıdır.

Tekâsür suresi bize, insan sayısının çokluğunu bir üstünlük sebebi sayan iki Arap kabilesinin zavallılığını örnekleştirerek, ölümsüz bir ders vermektedir. Bu iki kabile, insan sayısı bakımından çok oldukları iddiasını birbirlerine karşı öne sürmekle başlattıkları kavgayı iyice kızıştırmış, nihayet ölülerini de saymaya başlamışlar ve böylece kavga mezarlığa götürülmüştür

 Esrarlı Kur’an dili bunu şu şekilde ifadeye koyuyor:

 “Oyalayıp aldattı, o çokluk kuruntusu sizleri. Öyle ki, ölüleri saymak üzere ziyaret ettiniz kabirleri. İş, sandığınız gibi değil, ilerde bileceksiniz bilinecekleri…”


İki görünümü vardır kemiklere sığınmanın: Övme görünümü, yerme görünümü.

Övme görünümünde, ölüp gitmiş kişi veya kişilerin, üretilemeyen güzellik ve iyiliklerin yerine ortaya sürüldüklerini görürüz: “Benim babam, benim ecdadım şuydu, buydu. Ben, falan babanın, filan ırkın çocuğuyum…” teraneleri bu çaresizliğin ifade şekillerinden bazılarıdır.

Görünüm ister bireysel planda, ister sosyal planda olsun, Kur’an’ın buna cevabı şudur: Baban, ecdadın peygamber bile olsa, eğer sen bir şey üretemiyorsan, hiçlik ve hüsrandan kurtulamazsın.

 Soya tapma, ataları ilahlaştırma ve kutsanan kemiklerin arkasına saklanma, Kur’an’a göre putperestliğin niteliklerindendir.

Yaratıcı dehadan yoksun bireylerin, yaratıcı ruhlardan yoksun toplumların eskiye sığınışlarına hayat gerçeğinin verdiği yanıt şudur: Kendi elinle ürettiğin, kendi ruhunla yarattığın bir şey varsa, göster. Yoksa, olduğun yere çömel ve sus!...

Kemiklerle uğraşmanın yerme görünümü ise eksiklik ve cüceliği kemiklere yükleme şeklinde ortaya çıkar.
Zavallı benlikler, başarısızlıklarını, kendilerini savunamaz duruma gelmiş kişilerin mezarlarına yüklemeyi, en geçerli yol bilirler. İslam Peygamberi, ölülerin arkasından çirkin şeyler söylemeyi yasaklayarak, üzerinde olduğumuz evrensel ilkeyi çok yalın bir nezaket kuralı içinde göstermiştir.


İSLAM DÜNYASININ TALİHSİZLİĞİ 

 Kemiklere sığınma talihsizliğinin en tipik belirişlerini, ne yazık ki, günümüz İslam dünyasında görmekteyiz. Ülkemizin de, ilk sıralarında yer aldığı bir dizi topluluk, yaratıcı hamlelere beşiklik yapacak büyük beyinler yetiştirmenin sırlarını aramak ve çilesini çekmek yerine, geçmişin, başkaları tarafından tarihe bırakılmış değerlerini zavallı bir bezirgânlıkla sömürme açıkgözlülüğünden bir şeyler beklemekte. Bu ülkelerdeki, kitleleri coşturma, avutma ve susturmanın yolu her şeyden önce, hararetli ‘ecdat ve mazi övme’ nutuklarından geçiyor. Ve hayat, bu ülkelere sürekli şunu soruyor: Peki, siz ne yapıyorsunuz?

Oluş ve eriş hiç kimsenin kazanılmış hakkı değildir. Her insan, ölümsüzleşmeye, sadece potansiyel olarak adaydır. Bunu, fiile çevirmek, benliğin sarfedeceği öz gayrete bağlı bulunuyor.

 Kemiklerle uğraşmaya harcanan ümit ve enerjileri kendimizi tanımaya ve oluşun çileli yolunu yürümeye harcadığımızda talih ufkumuz aydınlanacaktır.

http://www.yurtgazetesi.com.tr/kemiklere-siginmak-makale,2986.html


DİP NOT:

 BİLGİSİZLİĞİN (CEHALET) KAYNAKLARI


(a)  Kavram olarak, Bilgi, Bilgi Edinme Yolları, Cehalet kaynakları, Sorgulama yetersizliği Çoğunluğa uymak
Yeryüzündeki insanların çoğunluğuna uyarsan seni Allah yolundan saptırırlar. Sadece sanıya uyarlar onlar ve sadece saçmalarlar. Kendi yolundan kimin saptığını en iyi senin Rabbin bilir. Hidayete ermiş olanları en iyi bilen de O'dur. 6. sure (EN'ÂM) 116-117. ayet 
De ki: "Pisin çokluğu seni hayrete düşürse de pisle temiz bir olmaz. O halde, ey akıl ve gönül sahipleri! Allah'tan korkun ki kurtuluşa erebilesiniz." 5. sure (MÂİDE) 100. ayet 
Yemin olsun, şeytan, içinizden birçok nesli saptırmıştı. Aklınızı hiç işletmiyor muydunuz? 36. sure (YÂSÎN) 62. ayet

 (b)  Ekseriyet (çoğunluk)

(ı) Çoğu İnkâr edenlerdir

Allah'ın nimetini biliyorlar, sonra da onu inkâr ediyorlar. Çoğu nankördür bunların. 16. sure (NAHL) 83. ayet 

Yemin olsun, biz bu Kur'an'da, insanlar için her örnekten nicelerini sıraladık. Ama insanların çoğu inkârdan başka bir şeyde diretmediler. 17. sure (İSRÂ) 89. ayet 
 
Yemin olsun, onu aralarında çeşitli biçimlerde ifade ettik ki öğüt alabilsinler. Ama insanların çoğu sadece nankörlükte ısrar etmektedir. 25. sure (FURKÂN) 50. ayet 


(ıı) Çoğu Puta-ortaklara taparlar

Onların çoğu şirke bulaşmış olmadan Allah'a iman etmez. 12. sure (YÛSUF) 106. ayet 

De ki: "Yeryüzünde dolaşın da öncekilerin sonunun nasıl olduğuna bir bakın! Onların çoğu şirke sapan insanlardı." 30. sure (RÛM) 42. ayet


 (ııı) Çoğu Cahildir

Eğer biz onlara melekleri indirseydik, ölüler kendileriyle konuşsaydı ve herşeyi toplayıp karşılarına dikseydik, Allah'ın dilemesi dışında, yine de inanmazlardı. Ne var ki, çokları cehalet sergiliyorlar. 6. sure (EN'ÂM) 111. ayet 


(ıv) Çoğu Kıymet bilmeyen, takdir etmeyendir

Ölüm korkusuyla binlerce kişi halinde yurtlarından çıkanları görmedin mi? Allah onlara "Ölün!" dedi de sonra onları diriltti. Şu bir gerçek ki Allah, insanlara karşı çok lütufkârdır. Fakat insanların çokları şükretmezler. 2. sure (BAKARA) 243. ayet 

"Sonra onlara; önlerinden, arkalarından, sağlarından, sollarından musallat olacağım. Birçoklarını şükreder bulamayacaksın." 7. sure (A'RAF) 17. ayet 

Yalanı Allah'a yakıştıranlar, kıyamet günü hakkında ne düşünüyorlar? Allah, insanlara karşı elbette lütuf sahibidir, fakat onların çokları şükretmiyorlar. 10. sure (YÛNUS) 60. ayet 

"Ve atalarım İbrahim'in, İshak'ın, Yakub'un milletine uydum. Bizim herhangi bir şeyi Allah'a ortak tutmamız söz konusu olamaz. İşte bu, Allah'ın bize ve diğer insanlara bir lütfudur. Ama insanların çokları şükretmiyorlar." 12. sure (YÛSUF) 38. ayet 

Senin Rabbin, insanlara karşı gerçekten lütufkârdır; fakat çokları şükretmezler. 27. sure (NEML) 73. ayet 

Allah, içinde dinlenesiniz diye sizin için geceyi yarattı. Gündüzü de aydınlık kıldı. Şu bir gerçek ki, Allah, insanlara her halde lütufkâr davranıyor fakat insanların çokları şükretmezler. 40. sure (MÜ'MİN) 61. ayet 


(v)Çoğu Günahkâr, kötüdür

Siz, insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz: İyilik ve güzelliği belirlenmiş olana özendirirsiniz, kötülük ve çirkinliği belirlenmiş olandan sakındırırsınız, Allah'a iman edersiniz. Ehlikitap da iman etseydi, kendileri için, elbette hayırlı olurdu. İçlerinde müminler vardır ama onların çoğu sapıkların ta kendileridir. 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 110. ayet

De ki: "Ey Ehlikitap! Sadece şunun için bizden hoşlanmıyorsunuz: Allah'a, bize indirilene, daha önce indirilene inanmışız. Doğrusu şu ki, sizin çoğunuz yoldan sapmış olanlardır." 5. sure (MÂİDE) 59. ayet 

"Sonra onlara; önlerinden, arkalarından, sağlarından, sollarından musallat olacağım. Birçoklarını şükreder bulamayacaksın." 7. sure (A'RAF) 17. ayet 

Onların ahdine nasıl güvenilebilir! Eğer üzerinizde egemenlik kurarlarsa, sizinle ilgili ne bir antlaşmaya saygı duyarlar ne de bir yemine. Ağızlarıyla size hoşnutluk sunarlar, fakat kalpleri inat eder durur. Ve onların çoğu gerçeğe uzak düşmüş sapıklardır. 9. sure (TEVBE) 8. ayet 


(vı) Çoğu İnanmaz

Allah'ın nimetini biliyorlar, sonra da onu inkâr ediyorlar. Çoğu nankördür bunların. 16. sure (NAHL) 83. ayet 

Yemin olsun, biz bu Kur'an'da, insanlar için her örnekten nicelerini sıraladık. Ama insanların çoğu inkârdan başka bir şeyde diretmediler. 17. sure (İSRÂ) 89. ayet 

Yemin olsun, onu aralarında çeşitli biçimlerde ifade ettik ki öğüt alabilsinler. Ama insanların çoğu sadece nankörlükte ısrar etmektedir. 25. sure (FURKÂN) 50. ayet 

(vıı)Çoğu Bilmez

Dediler ki: "Ona Rabbinden bir mucize indirilseydi ya!" De ki: "Kuşkusuz, Allah bir mucize indirmeye Kaadir'dir. Fakat çokları bilmiyorlar." 6. sure (EN'ÂM) 37. ayet 

Ne zaman gelip çatacak diye kıyamet saatini soruyorlar sana. De ki: "Ona ilişkin bilgi Rabbim katındadır. Onu, vakti geldiğinde belirginleştirecek olan yalnız O'dur. Göklere de yere de ağır gelmiştir o. O size ansızın gelecektir, başka değil." Sen onu iyice biliyormuşsun gibi sana soruyorlar. De ki: "O'na ilişkin bilgi Allah katındadır, fakat insanların çokları bilmiyorlar." 7. sure (A'RAF) 187. ayet 

Onlar Mescid-i Haram'dan geri çevirip dururken, Allah onlara neden azap etmeyecekmiş? Onlar onun dostları/koruyucuları da değillerdir. Onun dostları / koruyucuları takva sahiplerinden başkası değildir. Ama onların çokları bunu bilmezler. 8. sure (ENFÂL) 34. ayet 

Gözünüzü açın, göklerde ve yerde ne varsa Allah'ındır! Gözünüzü açın, Allah'ın vaadi haktır! Ama onların çokları bilmiyorlar. 10. sure (YÛNUS) 55. ayet 

Onu satın alan Mısırlı, karısına şöyle dedi: "Ona iyi bak, kendisine güzel bir yer hazırla. Bize yararı dokunabilir. Belki de evlat ediniriz onu." İşte bu şekilde biz Yûsuf'a yeryüzünde imkân verip o toprağa yerleştirdik ki, ona olayların/haberlerin yorumunu öğretelim. Allah, kendi emrine Gâlib'dir/kendi emrine hükmeder. Ama insanların çokları bilmiyorlar. 12. sure (YÛSUF) 21. ayet 

"O'nun yanında nelere kulluk ediyorsunuz? Sadece bir takım isimlere ki, adlarını siz ve atalarınız koymuştur. Onlar hakkında Allah, hiçbir kanıt indirmemiştir. Hüküm yalnız Allah'ındır. O, yalnız ve yalnız kendisine kulluk etmenizi emretti. Eskimez ve pörsümez din işte budur. Ama insanların çokları bilmiyorlar." 12. sure (YÛSUF) 40. ayet 

Babalarının emrettiği yerlerden kente girdiklerinde, bu onlardan Allah'ın herhangi bir takdirini uzak tutmamıştı; sadece Yakub'un içindeki bir isteği gerçekleştirmişti. Yakub, bizim ona öğretmemizden dolayı bilgi sahibi idi. Ama halkın çoğu bunu bilmezdi. 12. sure (YÛSUF) 68. ayet 

Yeminlerinin tüm gücüyle, "Allah ölen kimseyi diriltmez" diye Allah'a yemin ettiler. Hayır, öyle değil. Öleni diriltmek O'nun üzerinde hak bir vaattır, fakat insanların çokları bilmezler.  16. sure (NAHL) 38. ayet 

Allah şöyle bir örnekleme yaptı: Hiçbir şeye gücü yetmeyen, başkasının eşyası durumunda bir kul / köle ile bizden bir güzel rızıkla rızıklandırdığımız ve ondan gizli açık dağıtan bir kişi. Bunlar aynı olur mu?! Bütün övgüler Allah'adır ama onların çokları bilmiyorlar.  16. sure (NAHL) 75. ayet 

Biz bir ayeti, bir başka ayetin yerine koyduğumuzda -ki Allah neyi indirmekte olduğunu daha iyi bilir- şöyle derler: "Sen düpedüz bir iftiracısın." Hayır, öyle değil. Bunların çokları bilmiyorlar. 16. sure (NAHL) 101. ayet 

Yoksa O'nun dışında bazı ilahlar mı edindiler? De ki: "Susturucu delilinizi getirin! Benimle beraber olanların da benden öncekilerin de Zikir'i budur. Ne yazık ki onların çokları hakkı bilmezler; bu yüzden de yüz çevirirler." 21. sure (ENBİYÂ) 24. ayet 

Yoksa yeri bir karargâh yapıp şurasına burasına nehirler serpiştiren, üzerine dayanaklı dağlar konduran ve iki deniz arasına bir engel yerleştiren mi hayırlı? İlah mı var Allah'ın yanında!? Hayır! Ama onların çokları ilimden nasipsizliği sürdürüyorlar. 27. sure (NEML) 61. ayet 

Nihayet Mûsa'yı öz anasına geri çevirdik ki, o ananın gözü aydın olsun, kederlenmesin ve Allah'ın vaadinin hak olduğunu bilsin. Fakat çokları bunu bilmezler. 28. sure (KASAS) 13. ayet 

Dediler ki: "Eğer seninle birlikte yol alırsak, yerimizden, yurdumuzdan oluruz." Biz onları, katımızdan rızık olarak gelen tüm ürünlerin derlenip toplandığı güvenli, saygıdeğer bir mekâna yerleştirmedik mi? Ama onların çokları bilmiyorlar. 28. sure (KASAS) 57. ayet 

Allah'ın vaadi bu! Allah kendi vaadine ters düşmez. Ne var ki, insanların çokları bilmiyorlar. 30. sure (RÛM) 6. ayet 

O halde sen yüzünü, bir hanîf olarak dine, Allah'ın insanları üzerinde yarattığı fıtrata çevir. Allah'ın yaratışında değiştirme olamaz. Doğru ve eskimez din işte budur. Fakat insanların çokları bilmiyorlar. 30. sure (RÛM) 30. ayet 

Eğer onlara, "Gökleri ve yeri kim yarattı?" diye sorarsan yemin olsun, "Allah" derler. De ki: "Hamt Allah'adır!" Ama onların çokları bilmiyorlar. 31. sure (LOKMAN) 25. ayet 

Biz seni, bütün insanlara bir müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik, başka değil! Ama insanların çokları bilmiyorlar. 34. sure (SEBE') 28. ayet 

De ki: "Rabbim, dilediğine rızkı genişletip açar, dilediğine ölçülü verir/kısar. Fakat insanların çokları bilmiyorlar." 34. sure (SEBE') 36. ayet 

Allah; hakkında birbiriyle didişen ortakların bulunduğu bir adamla, bir tek ere teslim olan bir adamı örnek verdi. Örnek olarak bu ikisi eşit olur mu? Hamd, yalnız Allah'adır. Ama onların çokları bilmiyorlar. 39. sure (ZÜMER) 29. ayet 

İnsana bir zorluk / zarar dokunduğunda bize yalvarır yakarır; sonra ona bizden bir nimet lütfettiğimizde şöyle der: "Bu bir ilim sayesinde verildi bana!". Hayır, öyle değil; o bir fitnedir ama onların çokları bilmiyorlar. 39. sure (ZÜMER) 49. ayet 

İkisini de, sadece gerçeği göstermek üzere yarattık. Ama onların çokları bilmiyorlar. 44. sure (DUHÂN) 39. ayet 

De ki: "Sizi Allah yaşatıyor; sonra sizi öldürecek, sonra da o hakkında hiç kuşku bulunmayan kıyamet gününde bir araya getirecek. Ama insanların çokları bilmiyorlar." 45. sure (CÂSİYE) 26. ayet 

Zulmedenler için bundan başka bir azap da vardır. Fakat onların çokları bilmiyorlar. 52. sure (TÛR) 47. ayet


(vııı)Çoğu Anlamaz

Allah ne bahîre yapmıştır ne sâibe ne vasîle ne de hâm. Ne var ki küfre sapanlar yalan uydurarak Allah'a iftira ediyorlar ve çokları da akıl erdiremiyorlar. 5. sure (MÂİDE) 103. ayet 

Yoksa sen bunların çoğunun işittiğini, akledip düşündüğünü mü sanıyorsun? Onlar hayvanlar gibidirler, hatta yolca, hayvanlardan da şaşkındırlar. 25. sure (FURKÂN) 44. ayet

Onlara, "Gökten suyu kim indirdi de onunla toprağı ölümünden sonra canlandırdı?" diye sorsan, mutlaka "Allah!" derler. De ki: "Hamt Allah'adır. Fakat onların çokları akletmiyorlar." 29. sure (ANKEBÛT) 63. ayet 

Hücrelerin arkasından sana seslenenlere gelince, onların çoğu aklını çalıştırmamaktadır.  49. sure (HUCURÂT) 4. ayet 



RESUL KUR’AN’IN TEBLİĞİ KUR'AN MESAJLARI:  II. BİLGİ E KİTAP (MKA) DAN ALINTIDIR.

M. Kemal Adal

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder