A.
İyilikte
Yardımlaşmak ve Kötülüğe Karşı Koymak

Şu bir gerçek ki Allah; adaleti, iyi ve güzel
davranmayı, akrabaya vermeyi emreder. Tüm pisliklerden / edepsizliklerden,
kötülükten, azgınlık, doymazlık ve kıskançlıktan yasaklar. Düşünüp ibret
alırsınız ümidiyle size öğüt veriyor.
(16 / Nahl / 90)


Yemin olsun zamana / çağa /
gündüzün iki ucuna / sabah namazına / ikindi vaktine / Asr-ı saadet'e ki, İnsan, gerçekten tam bir hüsran içindedir!
İnanıp hayra ve barışa yönelik işler yapanlar, birbirlerine hakkı önerenler,
birbirlerine sabrı önerenler müstesnadır. (103, sure (ASR) 1-3
ayet )

“Hâlik'ın nâ-mütenâhî adı var, en başı:
Hak.
Ne
büyük şey kul için hakkın elinden tutmak!
Hani,
Ashâb-ı Kirâm, ayrılalım, derlerken,
Mutlakâ
"Sûre-i ve'l Asr"ı okurmuş, bu neden?
Çünkü
meknûn o büyük sûrede esrâr-ı felâh;
Başta
îmân-ı hakîkî geliyor, sonra salâh,
Sonra
hak sonra sebat. İşte kuzum insanlık.
Dördü
birleşti mi yoktur sana hüsrân artık.”








“…Gerçek şu ki Allah, bir toplumun mâruz kaldığı şeyleri, onlar, birey
olarak içlerindekini / birey olarak kendilerine ilişkin olanı değiştirmedikçe,
değiştirmez…”. (13. sure
(RA'D) 11. ayet)
“Bu böyledir. Çünkü Allah bir topluma lütfettiği
nimeti, o toplum birey olarak içlerindekini / birey olarak kendilerine ilişkin
olanı değiştirmedikçe, değiştirmemiştir. Ve Allah, iyice işiten, gereğince bilendir.
( 8. sure (ENFÂL) 53. ayet)


Kavram olarak, Ahlak, İnsanın Kendisine ve
Çevresine Karşı Ahlaki Sorumlulukları, İyi ve Öğülen Tutum ve Davranışlar,
İyilikte Yardımlaşmak ve Kötülüğe Karşı Koymak
İçlerinden
bir topluluk şöyle dedi: "Allah'ın helak edeceği yahut şiddetli bir azapla
azaplandıracağı bir topluma ne diye öğüt
verip duruyorsunuz? Dediler ki: "Rabbinize karşı bir mazeret olsun diye ve
bir de korunup sakınırlar ümidiyle." (7. sure (A'RAF)
164. ayet )
"Yavrucuğum;
namazı kıl, iyilik ve güzelliği belirlenene
özendir, kötülük ve çirkinliği belirlenenden sakındır, başına gelene
sabret. Çünkü bunu yapabilmek, zorlu / önemli işlerdendir." (31. sure (LOKMAN) 17. ayet)
Kendilerine
zulüm ve haksızlık gelip çattığında, yardımlaşırlar. (42. sure (ŞÛRÂ)
39. ayet)
İçinizden
hayra çağıran, doğruluk ve güzelliği belirlenene özendiren, kötülük ve
çirkinlik belirlenenden sakındıran bir topluluk olsun. Kurtuluş ve zafere erenler işte
onlardır. (3. sure (ÂLİ
IMRÂN) 104. ayet)
Siz,
insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz: İyilik
ve güzelliği belirlenmiş olana özendirirsiniz, kötülük ve çirkinliği
belirlenmiş olandan sakındırırsınız, Allah'a iman edersiniz. Ehlikitap da
iman etseydi, kendileri için, elbette hayırlı olurdu. İçlerinde müminler vardır
ama onların çoğu sapıkların ta kendileridir. (3. sure (ÂLİ
IMRÂN) 110. ayet)
Ama
hepsi bir değildir. Ehlikitap
içinden Allah için baş kaldıran / Allah huzurunda el bağlayan / hak ve adaleti
ayakta tutan / kalkınıp yükselen bir zümre de vardır; gece saatlerinde secdelere kapanmış olarak
Allah'ın ayetlerini okurlar. (3. sure (ÂLİ
IMRÂN) 113.)
Allah'a
ve âhiret gününe inanırlar, iyilik ve güzelliği belirlenmiş olana özendirirler,
kötülük ve çirkinliği belirlenmiş olandan sakındırırlar. Hayır işlerde
yarışırcasına koşarlar. İşte bunlar hayra ve barışa yönelik hizmet
üretenlerdendir. (3. sure (ÂLİ
IMRÂN) 114. ayet)
Ey iman
sahipleri! Sabredin, sabır yarışı yapın, nöbet
tutarak savaşa hazırlıklı bulunun ve Allah'tan korkun ki, kurtuluşa
erebilesiniz. (3. sure (ÂLİ
IMRÂN) 200. ayet)
Onların
fısıldaşmalarının çoğunda hayır yoktur. Ancak, bir sadakaya, bir iyiliğe ve
insanlar arasında bir barıştırmaya özendiren başka. Kim böyle bir şeyi Allah'ın
hoşnutluğunu kazanmak niyetiyle yaparsa biz ona yakında çok büyük bir ödül
vereceğiz.(
4. sure (NİSA) 114.ayet)
Onlar
o kişilerdir ki eğer kendilerini yeryüzünde imkân ve güç sahibi yapsak namazı
kılarlar, zekâtı verirler, iyiliğe özendirirler, kötülükten sakındırırlar. Tüm iş ve oluşlar Allah'a varır. (22. sure (HAC)
41. ayet)
Ey iman
edenler! Aranızda fısıldaştığınız zaman, günah,
düşmanlık ve resule isyan hususlarında fısıldaşmayın; hayırda erginlik / dürüstlük
ve takva konusunda fısıldaşın. Huzurunda
haşredileceğiniz Allah'tan sakının! (58. sure
(MÜCÂDİLE) 9.ayet)
Mümin
erkeklerle mümin kadınlar birbirlerinin dostlarıdır. İyilik ve güzelliği
belirlenene özendirirler, kötülük ve çirkinliği belirlenenden sakındırırlar. Namazı
kılarlar, zekâtı verirler. Allah'a ve resulüne itaat ederler. Allah bunlara
rahmet edecektir. Allah
Azîz'dir, Hakîm'dir. (9. sure (TEVBE) 71. ayet)
Bu Konu, Yönetim İlkelerinden birisi olan, İyiliği
Emretmek ve Kötülüğü Engellemek Konusu İle Doğrudan İlişkilidir.
B.
İyiliği
Emretmek ve Kötülüğü Engellemek







“Kur’an'a nispet ettiğimiz sınırlı anlayışımız veya Kur’an’dan anladığımız, Kur’an’ın mutlak manası ve mutlak hükmü olarak gösterilemez.”
Ve
“Kuran’ın Bütününü bilmeden bir kısmını; Bir ayetini ihmal ederek de diğer
ayetlerini doğru anlayamayız.”




“Şu bir gerçek
ki, Allah size
emanetleri, onlara ehil olanlara vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğinizde
adaletle hükmetmenizi emrediyor. Allah size bu şekilde ne
güzel öğüt veriyor. Allah Semî'dir, çok iyi duyar; Basîr'dir, çok iyi görür. Ey
iman sahipleri! Allah'a itaat edin. Resule ve sizin içinizden
olan / sizin seçtiğiniz hüküm ve yetki sahiplerine de itaat edin. Sonra
bir şeyde tartışmaya girdiniz mi, eğer Allah'a ve âhiret gününe inanıyorsanız,
onu Allah'a ve resule arz edin. Böyle yapmanız hem daha hayırlı hem de sonuç
bakımından daha güzeldir. (4. sure (NİSA) 58-59. ayet)




"En üstün cihad zalim bir devlet başkanına karşı dile getirilen doğru sözdür."
Birçok ayet ve hadiste bu konu sık sık vurgulanır.








İşte böyle! Biz sizi, insanlar üstüne tanık olasınız, resul de sizin üstünüze tanık olsun diye, orta yolu
izleyen bir ümmet yaptık. Biz, eskiden üzerinde olduğunu kıble haline
getirdik ki resule uyanı, ökçesi üstüne gerisin geri dönenden ayıralım. Bu,
Allah'ın kılavuzluk ettikleri dışındakilere gerçekten zor gelecektir. Ama Allah
imanınızı işe yaramaz hale getirmeyecektir. Şu da bir gerçek ki, Allah
öncelikle insanlara karşı çok acıyıcı, çok merhametlidir. (2. sure (BAKARA) 143. ayet)
İçinizden
hayra çağıran, doğruluk ve güzelliği belirlenene özendiren, kötülük ve
çirkinlik belirlenenden sakındıran bir topluluk olsun. Kurtuluş ve zafere erenler işte onlardır. (3. sure (ÂLİ IMRÂN) 104. ayet)
Siz, insanlar için çıkarılmış en hayırlı
ümmetsiniz: İyilik
ve güzelliği belirlenmiş olana özendirirsiniz, kötülük ve çirkinliği
belirlenmiş olandan sakındırırsınız, Allah'a iman edersiniz.
Ehlikitap da iman etseydi, kendileri için, elbette hayırlı olurdu. İçlerinde
müminler vardır ama onların çoğu sapıkların ta kendileridir. (3. sure (ÂLİ IMRÂN) 110. ayet)
Onlar o
kişilerdir ki eğer kendilerini
yeryüzünde imkân ve güç sahibi yapsak namazı kılarlar, zekâtı verirler, iyiliğe özendirirler, kötülükten
sakındırırlar. Tüm iş ve oluşlar Allah'a varır. (22. sure (HAC) 41. ayet)

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder