“Sözlükte "dayanma, dayanıklılık" gibi anlamlara
gelen sabır, ahlâkî bir kavram olarak, başa gelen musibetlerden dolayı
Allah'tan başka kimseye şikâyetçi olmamak, yakınmamak, sızlanmamak; nefse ağır gelen ve hoşa gitmeyen şeyler karşısında dünya
ve âhiret yararını düşünerek, ruhi dengeyi bozmamak için insanın kalbinde
bulunmakta olan sükûnet ve dayanma gücü demektir.
Sabır
kavramı Kur'ân'da yetmişten fazla âyette geçmektedir. Diğer ahlâkî faziletlere
de kaynaklık etmesi sebebiyledir ki Kur'ân'da müminlere ısrarla sabırlı olmaları emrolunmuştur
(Kehf, 18/28).
Mümin belâ ve musibetlere karşı sabırlı olduğu kadar dinin emirlerini
yerine getirme ve yasaklarından kaçınma konusunda da sabırlı olmalıdır
(Bakara, 2/249; Meryem, 19/65).
Peygamberler çevresindekilere daima sabrı tavsiye
etmişlerdir.
Meselâ,
Hz. Musa İsrailoğullarına, "Allah'tan
yardım dileyin ve sabredin"
(A'râf, 7/128.) tavsiyesinde bulunmuş, Hz. Lokman da oğluna; "Yavrucuğum! Namazı
kıl, doğru ve yararlı olanı emret, kötü ve eğriden vazgeçir, başına gelebilecek her belaya sabırla katlan; bu azim
ve kararlılık göstermeye değer bir şeydir." (Lokmân, 31/17) diye öğütte bulunmuştur.
Ayrıca Cenab-ı Hak, başına gelen belalara sabırla
katlandığı için Hz. Eyyub'u, "O ne güzel
kul." (Sâd, 28/44.) buyurarak övmüştür.
Hz. Peygamber de müminlere başlarına gelen bela ve
musibetlere karşı sabırlı olmaları tavsiyesinde bulunmuş, kendisi de "Sabret ve senin sabrın ancak Allah'ın
yardımıyladır." (Nahl, 16/127). ilâhi buyruğuna uyarak hayatı boyunca sabır
konusunda ümmetine örneklik etmiştir. “ ( Diyanet İşleri Başkanlığı,
Dini kavramlar sözlüğü)
Sabır, bir şeye çaresizlikten katlanmak değildir, zor
koşullar altında cesaret ve metanetini yitirmeme duygusudur. Olumsuzluklar
karşısında dayanıklı olma ve direnmektir. Sabırlı insan uzun süreli gecikmelere
ve tahriklere, zorluklara rağmen moralini bozmadan, inanç ve ümidini
kaybetmeden yoluna devam eder veya beklemesini uygun koşulların oluşmasına
kadar sürdürür.
Sabır İslam başta olmak üzere Hıristiyanlık, Yahudilik, Budizm ve Hinduizm dâhil bütün büyük dünya
dinleri tarafından aranan bir niteliktir. "Acele işe şeytan karışır" atasözümüz de sabrı öğütleyen en bilinen
atasözlerinden biridir.
Sabretmek,
kurtuluşa, başarıya sebep olan güzel bir huy, iyi ahlaki bir niteliktir. Sabır,
Peygamberlerin hasletlerindendir. Bunun için atalarımız, (Sabır, acı ise de
meyvesi tatlıdır), (Sabır selamettir), (Sabırla koruk helva olur) demişlerdir.
Belalara sabretmek, kurtuluşa sebeptir.
Sabır, tevazu, hoşgörü ve affetme, kin
tutmamak, tevekkül kavramları birbiriyle
yakın ilişkisi olan ve biri olmadan diğerinin oluşması çok zor olan
niteliklerdir.
Sabrı güçlendiren duyguların başında tevekkül
(Allaha dayanıp güvenmek) den kaynaklanan ve geleceğin iyi ve güzel olacağına
duyulan “ümit” gelir. Bu sebeple
“Allah’tan ümit kesmek” insanın en büyük hüsran ve başarısızlık sebeplerinden
biridir.
Bu bağlamda Sabır, Kişinin olumsuzluklar
karşısında yılmayarak ve bunları daha fazla dayanma, direnme, çalışma ve Allah’ın yardımıyla aşabileceği
inanancı (ümit) ile işin sonucunu Allah'a bırakmayı ve O’nun yaratacağı
neticeyi güven ve rıza ile karşılayıp, doğru bildiği yolda çalışma çabalama
azim ve iradesini sürdürmeyi (tevekkül)
de gerektirir.
Kuranın deyişiyle:
“Sabredip bağışlayan bilsin ki bu, işlerin en
zorlularındandır.” (42/Şura/43)
Olumsuzluklara Karşı Dayanıklı Olma ve Direnme (Sabır)
1. Kavram olarak, Ahlak, İnsanın Kendisine ve Çevresine Karşı Ahlaki Sorumlulukları, İyi ve Öğülen Tutum ve Davranışlar, Olumsuzluklara Karşı Dayanıklı Olma ve Direnme (Sabır)
Onların söylediklerine sabret! Ve güzelce ayrıl onlardan. 73. sure (MÜZZEMMİL) 10.
Yemin olsun
zamana / çağa / gündüzün iki ucuna / sabah namazına / ikindi vaktine / Asr-ı
saadet'e ki, İnsan, gerçekten tam bir hüsran
içindedir! İnanıp hayra ve barışa yönelik işler yapanlar, birbirlerine hakkı
önerenler, birbirlerine sabrı önerenler müstesnadır. 103. sure (ASR) 1-3. ayet
Sonra da iman
eden ve birbirlerine sabrı öneren, merhameti öneren kişilerden
olmaktır o. 90. sure (BELED) 17.
ayet
İşte böylelerine ödülleri,
sabrettikleri için iki kez verilir. Onlar,
kötülüğü güzellikle karşılayıp savarlar. Ve onlar, kendilerine
verdiğimiz rızıktan infak ederler. 28.
sure (KASAS) 54. ayet
Sabredip hayra ve barışa
yönelik amel sergileyenler böyle
yapmazlar. Bunlar kendileri için bir yarlıgama ve
büyük bir ödül öngörülen kişilerdir. 11. sure (HÛD) 11. ayet
Sabret! Allah, güzel düşünüp
güzel davrananların ödülünü yitirmez. 11. sure (HÛD) 115. ayet
"Yavrucuğum;
namazı kıl, iyilik ve güzelliği belirlenene özendir, kötülük ve çirkinliği
belirlenenden sakındır, başına gelene sabret. Çünkü bunu yapabilmek, zorlu / önemli
işlerdendir." 31.
sure (LOKMAN) 17. ayet
Ey iman sahipleri! Sabra ve namaza sarılarak yardım dileyin.
Hiç kuşkunuz olmasın ki, Allah sabredenlerle beraberdir. 2. sure (BAKARA) 153. ayet
Yemin olsun ki sizi korku, açlık;
mallardan-canlardan-meyvalardan eksiltme türünden bir şeyle mutlaka imtihan
edeceğiz. Sabredenlere müjdele.
Onlara bir ıstırap gelip çattığında şöyle derler: "Biz Allah içiniz ve
sonunda O'na dönüp gideceğiz." İşte böyleleri üzerine Rablerinden
selamlar, bereketler var, bir rahmet var. İşte bunlardır iyiye ve güzele ermiş
olanlar. 2. sure (BAKARA) 155-157. ayet
Sabra ve namaza sarılarak
yardım dileyin. Hiç kuşkusuz bu, kalbi ürperti duyanlardan başkasına çok ağır gelir. 2. sure (BAKARA) 45. ayet
Nice peygamber, beraberinde kendisini Rabb'e
adayan birçok kişi bulunduğu halde savaşmıştır.
Onlar, Allah yolunda kendilerine gelip çatan zorluklar yüzünden gevşememiş,
zayıflık göstermemiş, susup pusmamışlardır. Allah
sabredenleri sever. 3.
sure (ÂLİ IMRÂN) 146. ayet
Ey iman
sahipleri! Sabredin, sabır yarışı yapın,
nöbet tutarak savaşa hazırlıklı bulunun ve Allah'tan korkun ki, kurtuluşa
erebilesiniz. 3. sure (ÂLİ IMRÂN)
200. ayet
Allah'a ve resulüne itaat edin, birbirinizle
çekişmeyin; yoksa korkuya kapılırsınız, rüzgârınız kesilir. Sabredin; Allah sabredenlerle beraberdir. 8. sure (ENFÂL) 46. ayet
2. Sabır
a) Sabır, sabredenin kendi hayrınadır / kendisinin iyiliği içindir
Eğer onlar, sen yanlarına çıkıncaya dek sabretmiş olsalardı, kendileri için elbette daha hayırlı olurdu. Allah Gafûr'dur, Rahîm'dir. 49. sure (HUCURÂT) 5. ayet
b) Sabır, Acele etmemek, çabuk istememektir
İnsan, hayra davet eder gibi şerri çağırıyor / insan, hayra duasıyla şerri davet ediyor. İnsan çok acelecidir. 17. sure (İSRÂ) 11. ayet
Onlar için acele etme. Biz onlar için günleri teker teker
sayıyoruz. 19. sure (MERYEM) 84. ayet
İnsan,
aceleden yaratılmıştır. Ayetlerimi size göstereceğim. Benden acele istemeyin! 21. sure (ENBİYÂ) 37. ayet
Ey Peygamber! Allah'tan
kork ve küfre batmışlarla münafıklara boyun eğme! Kuşkusuz, Allah
Alîm ve Hakîm'dir. 33. sure (AHZÂB) 1.
ayet
c) Sabredilmesi / acele edilmemesi gereken durumlar, haller
İnanmış hür kadınları nikâhlama genişliğine gücü yetmeyeniniz, ellerinizin altındaki genç, mümin köle kızlarından biriyle evlensin. Allah sizin imanınızı daha iyi bilir. Hep birbirinizdensiniz. O halde onları, ailelerinin izniyle nikâhlayın. Gizli dost edinmeyerek, zinadan uzak kalarak, iffetli hanımlar olmaları şartıyla onların mehirlerini örfe uygun bir biçimde verin. Evliliğe geçtikten sonra bir fuhuş yaparlarsa onlara, hür kadınlara uygulanan cezasının yarısı uygulanacaktır. Bu, köle ile evlenme yolu, günaha ve sıkıntıya girmekten korkanınız içindir. Sabretmeniz sizin için daha hayırlıdır. Allah çok affedici, çok merhametlidir. 4. sure (NİSA) 25. ayet
Sana vahyedilene uy ve Allah hüküm verinceye kadar sabret. O,
hâkimlerin en hayırlısıdır. 10.
sure (YÛNUS) 109. ayet
İşte bunlar, sana vahyetmekte olduğumuz gayb haberlerindendir.
Bundan önce onları sen de bilmiyordun, toplumun da...
Artık sabırlı ol! Sonuç, takvaya sarılanlarındır. 11. sure (HÛD) 49. ayet
Yûsuf'un gömleği üstüne sahte bir kan
çalmışlardı, getirdiler. Babaları dedi ki: "İş, söylediğiniz gibi değil.
Nefisleriniz sizi aldatıp bir işe itmiş. Artık
bana düşen, güzelce sabretmek.
Anlattıklarınıza karşı yalnız müsteân olan Allah'tan yardım istenir." 12. sure (YÛSUF) 18. ayet
Yakub dedi ki: "Hayır, öyle değil,
nefisleriniz sizi yine bir işe itmiş. Bana düşen
yine güzel bir sabra sarılmak. Bakarsın
Allah onların hepsini bana getirir. Çünkü Alîm olan O, Hakîm olan
O'dur." 12. sure (YÛSUF) 83. ayet
Yemin olsun ki, biz Mûsa'yı, "Toplumunu
karanlıklardan aydınlığa çıkar ve onlara Allah'ın günlerini hatırlatıp
bellet!" diye ayetlerimizle gönderdik. Şu bir
gerçek ki, bunda iyice sabreden, çokça şükreden herkes için sayısız
ayetler vardır. 14.
sure (İBRÂHİM) 5. ayet
"O, bize yollarımızı göstermişken neden Allah'a tevekkül etmeyecekmişiz? Bize yaptığınız
eziyetlere elbette sabredeceğiz. Tevekkül edenler yalnız Allah'a
tevekkül etsinler." 14. sure
(İBRÂHİM) 12. ayet
Artık, onların söylediklerine
sabret; Güneş'in doğuşundan önce de batışından önce
de Rabbini överek tespih et! Gecenin bazı saatleriyle gündüzün iki ucunda da
tespih et ki, hoşnutluğa erebilesin. 20.
sure (TÂHÂ) 130. ayet
İsmail, İdris, Zülkifl, hepsi
sabredenlerdendi. 21. sure (ENBİYÂ) 85. ayet
O halde, sabret! Kuşkun olmasın ki, Allah'ın vaadi haktır. İmanı kemale ermemişler
seni hafifliğe sevk etmesinler / seni küçümseyemeyeceklerdir. 30. sure (RÛM) 60. ayet
Çocuk onunla
birlikte koşacak yaşa gelince, İbrahim dedi: "Yavrucuğum, uykuda / düşte
görüyorum ki ben seni boğazlıyorum. Bak bakalım sen ne görürsün / sen ne
dersin?" "Babacığım, dedi, emrolduğun şeyi yap! Allah dilerse beni sabredenlerden bulacaksın." 37. sure (SÂFFÂT) 102. ayet
Onların dediklerine sabret! O kuvvet sahibi kulumuz Davûd'u an! O, tespih nağmeleri döktüren
bir kul idi. 38. sure (SÂD) 17. ayet
Öyleyse sabret! Kuşkun olmasın ki, Allah'ın vaadi haktır. Günahın için af dile.
Akşam ve sabah, Rabbini överek tespih et! 40.
sure (MÜ'MİN) 55. ayet
Sen sabret! Çünkü Allah'ın vaadi haktır. Onları tehdit ettiğimiz şeyin bir
kısmını belki sana gösteririz, belki de seni vefat ettiririz. Sonunda onlar
bize döndürülecekler. 40.
sure (MÜ'MİN) 77. ayet
Artık, resullerin azim
sahibi olanlarının sabrettiği gibi sabret! O inkârcılar için acele etme!
Tehdit edildikleri azabı gördükleri gün, gündüzün sadece bir saati kadar
yaşamış gibi olurlar. Bir duyurudur bu. Sapmışlar topluluğundan başka kim helâk
edilir! 46. sure (AHKAF) 35. ayet
Artık onların söylediklerine
sabret ve Güneş'in doğuşundan önce de batışından
önce de Rabbinin hamdiyle tespih et! 50.
sure (KAF) 39. ayet
Bir imtihan aracı olarak kendilerine dişi deveyi
göndereceğiz. Artık gözetle onları ve sabret! 54. sure (KAMER) 27. ayet
Artık güzel bir sabırla sabret! 70. sure (MEÂRİC) 5. ayet
Onların söylediklerine sabret! Ve
güzelce ayrıl onlardan. 73.
sure (MÜZZEMMİL) 10. ayet
d) Sabreden müminlere Allah sabırlarının karşılığını verir
Ezilip itilmekte olan topluluğu da içine bereketler doldurduğumuz toprağın doğularına ve batılarına mirasçı kıldık. Rabbinin, İsrailoğullarına verdiği güzel söz, sabretmeleri yüzünden hedefine vardı. Firavun ve toplumunun sanayi olarak meydana getirdiklerini de dikip yükselttikleri sarayları da yere geçirdik. 7. sure (A'RAF) 137. ayet
Bunun
içindir ki, (tartışmada) zora başvurmanız
gerekirse, ancak onların sizi zora koştukları kadar zora başvurun. Fakat eğer
kendinizi tutarsanız, bilin ki, güçlüklere göğüs germesini bilen kimseler
için bu daha iyi, daha hayırlıdır. Sabret! Senin sabrın da Allah'ın yardımıyladır. Onlar için tasalanma! Kurmakta oldukları tuzaklar yüzünden de
telaşlanma! 16. sure (NAHL) 126-127. ayet
Sabredip bağışlayan bilsin ki
bu, işlerin en zorlularındandır. 42.
sure (ŞÛRÂ) 43. ayet
"Dalın ona! Artık ister sabredin ister sabretmeyin. Sizin için hepsi birdir. Siz ancak yapıp ettiğiniz şeylerin karşılığıyla yüz yüze
geleceksiniz."
52. sure (TÛR) 16. ayet
e) İnsan acelecidir, çabuk ister, oysa yazılan olur ve insan Hakkı / gerçeği görür
İnsan, hayra davet eder gibi
şerri çağırıyor / insan, hayra duasıyla şerri davet ediyor. İnsan çok acelecidir. 17. sure (İSRÂ) 11.
ayet
Onlar için acele etme. Biz onlar için günleri teker teker sayıyoruz. 19. sure (MERYEM) 84. ayet
İnsan, aceleden yaratılmıştır. Ayetlerimi size göstereceğim. Benden acele istemeyin! 21. sure (ENBİYÂ) 37. ayet
Hani, onlar, üst yanınızdan, alt tarafınızdan
size saldırmıştı da gözler kaymış, yürekler gırtlaklara ulaşmıştı. Allah hakkında türlü zanlarda bulunuyordunuz. 33. sure (AHZÂB) 10. ayet
3. Ümit
a) Ümit, Allah'adır
"Rabbimizin bizi barışseverler arasına koymasını umup dururken, Allah'a ve Hak'tan bize gelene neden inanmayacakmışız?" 5. sure (MÂİDE) 84. ayet
Yeryüzünde, orası barışa kavuştuktan sonra
bozgun çıkarmayın. Ürpererek ve ümit ederek dua
edin O'na. Hiç kuşkusuz, Allah'ın rahmeti, Güzel düşünüp güzel iş
yapanlara çok yakındır. 7.
sure (A'RAF) 56. ayet
Yûsuf gerekli olgunluğa ulaşınca ona hükmetme
yeteneği ve ilim verdik. Güzel düşünüp güzel
davrananları biz işte böyle ödüllendiririz. 12. sure (YÛSUF) 22. ayet
Size, hem korku hem
ümit olsun diye şimşeği
gösteren O'dur. Yüklü yüklü bulutları da O oluşturuyor. 13. sure (RA'D) 12. ayet
b) Ümit, sabrederek / tefekkür ederek dileyip ummak
Allah'a ve resulüne itaat edin, birbirinizle çekişmeyin; yoksa korkuya kapılırsınız, rüzgârınız kesilir. Sabredin; Allah sabredenlerle beraberdir. 8. sure (ENFÂL) 46. ayet
Ümidimiz odur ki, Rabbimiz hatalarımızı bağışlar çünkü biz
ilk inananlar olduk." 26. sure (ŞUARA) 51. ayet
"Din gününde hatalarımı
affetmesini umup durduğum da O'dur." 26. sure (ŞUARA) 82. ayet
Yine O'nun ayetlerindendir ki O size, korku ve ümit olmak üzere şimşeği gösteriyor;
gökten bir su indiriyor da ölümünden sonra toprağı onunla canlandırıyor. Bunda,
aklını işleten bir topluluk için elbette mucizeler vardır. 30. sure (RÛM) 24. ayet
Yanları yataklarından uzaklaşır; korku ve ümitle Rablerine dua ederler. Kendilerine verdiğimiz rızıklardan da dağıtırlar. 32. sure (SECDE) 16. ayet
Seçim ve tercihlerimizle, Tutum ve
davranışlarımızla, Olumsuzluklar karşısında yılmayarak ve bunları daha fazla
dayanma, direnme, çalışma ve Allah’ın yardımıyla aşabilen, Allah’tan asla ümit
kesmeyerek gerçek bir tevekkül ile gücümüz dâhilinde olan her şeyi azim ve
kararlılıkla yaptıktan sonra işin sonucunu Allah'a bırakarak ve O’nun
yaratacağı neticeyi güven ve rıza ile karşılayıp, doğru bildiği yolda çalışma
çabalama azim ve iradesini sürdürebilen,
sabırlı ve kendimiz, ailemiz, milletimiz, insanlık ve tüm canlılar ile
doğa için yararlı, iyi, güzel işler
üreten insanlardan oluruz inşallah.
“İnsanlardan bazısı şöyle der: "Ey Rabb'imiz, bize
dünyada ver." Böylesi için ahirette bir nasip yoktur. Onlardan
kimi de şöyle yakarır: "Ey Rabb'imiz, bize dünyada da güzellik ver,
ahirette de güzellik ver. Ve bizi ateş azabından koru. İşte böyle
diyenlere kazandıklarından bir nasip vardır. Allah, hesabı çok çabuk
görür."(2 / Bakara / 200 – 202)
Allah, seçim ve tercihi size bırakmıştır.
Allah’ın
Selam, Rahmet ve Bereketi ile Mağfiret ve Hidayeti, Dileyenin üzerine olsun.
"Kim
güzel bir işe aracı olursa ondan ona bir pay vardır. Kim kötü bir şeye aracı
olursa ondan da ona bir pay vardır. Allah her şeye, herkese gıda ulaştırır,
Mukît'tir." 4. sure (NİSA) 85. ayet
Mustafa Kemal ADAL
İZMİR
7 Kasım 2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder