BİR ANEKDOT: PEYGAMBERLERE NE GEREK VAR?
N. Fazıl Kısakürek (başka biri de
olabilir, lakin kesinlikle "fazıl"- faziletli, erdemli- bir kişi
olmalı... MKA), vapurla Karakköy'e
geçerken yanına (felsefeye düşkün) biri yaklaşıp "üstat" diye sormuş:
"Peygamberlere
ne diye gerek duyuldu? Biz kendimiz de yolumuzu bulabilirdik."
N. Fazıl, okuduğu kitaptan
başını kaldırmadan:
"Ne diye
vapura bindin ki, yüzerek geçsene karşıya" cevabını vermiş.
TOPLUMLARIN PEYGAMBERLERİ (NEBİ VE / VEYA RESULÜ)
KİMDİR?
1. Peygamber (nebi ve / veya
resul) lerin hepsi, yaşadıkları / yaşatıldıkları çağda, içinde bulundukları toplumun / ümmetin / milletin, doğru yolu göstereni ve rehberi /
önderi / lideridir.
“…Her topluluk için doğruyu ve iyiyi gösteren bir önder vardır.” (13/Rad/7)
ve kim ne derse desin, bütün önderler / liderler / peygamberler sadece bir uyarıcıdır ve bütün toplumlar için (asıl) yol gösterici Allah'tır.
“…Her topluluk için doğruyu ve iyiyi gösteren bir önder vardır.” (13/Rad/7)
ve kim ne derse desin, bütün önderler / liderler / peygamberler sadece bir uyarıcıdır ve bütün toplumlar için (asıl) yol gösterici Allah'tır.
2. Peygamberler (nebiler ve /
veya resuller) , sadece isimleri Kur'an'da yazılı olanlardan ibaret
değildir (4 /Nisa /164; 40/Mümin/ 78).
a. Allah “her topluma / millete/ ümmete" bir "resul" görevlendirmiştir (16 /Nahl/36).
b. Görevlendirdiği her resulü de "ancak kendi toplumunun
diliyle" göndermiştir (14/İbrahim/14).
c. Ve yüce Allah: "Kim yola gelirse kendisi için yola
gelmiş olur. Sapıtan da kendi aleyhine sapıtmış olur. Hiçbir günahkâr, bir
başka günahkârın yükünü taşımaz. Ve biz, bir resul göndermedikçe azap edici değiliz “ ( 17/İsra/15) diyerek
yol ve yasasını da bildirmiştir.
3. Bu ayetleri anlamından çıkarım
olarak: Allah kıyamete kadar, “her topluma / millete/ ümmete, kendi toplumunun diliyle konuşan bir "resul" gönderecek
ve böyle bir resul göndermedikçe de azap etmeyecektir”. Çünkü:
a. Allah'ın sözü / vaadi, haktır / gerçektir; asla değişmez.
(24/Nur/55; 35/Fatır/5; 17/İsra/77)
b. Hz. Muhammed “…Allah'ın
resulü ve nebilerin sonuncusudur.” (33/Ahzap/40) ayetinin anlamı, Hz.
Muhammed’in de “Allah’ın resullerinden bir resul /
elçilerinden bir elçi“ ve “nebilerin sonuncusu “ olduğudur.
4. (33/Ahzap/40) ayetinin
anlamı / manası, Kur’an’ın bütünsel mesajı içinde “muhkem” dir / açıktır,
sağlamdır.
a. Ayet, açık ve net olarak: “ Allah’ın Resullerinden / Allah’ın mesajını ileten
elçilerinden, bir resul / elçi olan” Hz. Muhammed’ in ölümüyle: Sadece, “Nebilik / kendisine elçi melek Cebrail vasıtasıyla kitap indirilme /
Risalet (Allah Tarafından bir insanın, peygamberlik ile görevlendirmesi) son
bulmuştur” anlamında olup; bu ayette Hz. Muhammed’in, “son resul / resullerin sonuncusu” olduğu ifade
edilmemektedir.
b. “Bütün
insanlara / insanlığa bir müjdeci ve uyarıcı” (34/Sebe/28) ve “Âlemlere rahmet” (21/Enbiya/107) bir Peygamber olarak Hz. Muhammed:
(1). Resulullah / Allah’ın mesajını getiren bir elçisi;
(2). Nebiyullah / Kendisine Kitap (Kur’an)
verilen nebi / Allah’ın bir habercisi ve
(3). Hatemülenbiya / Nebilerin ( Kendisine kitap indirilerek Allah
tarafından görevlendirilen peygamberlerin ) sonuncusudur.
c. BU BAĞLAMDA HZ. MUHAMMED, DİLİ / LİSANI NE OLURSA OLSUN, DUYURUP TEBLİĞ
ETTİĞİ KUR’AN’IN KIYAMETE KADAR ULAŞTIĞI HER TOPLUMUN / MİLLETİN / ÜMMETİN DE
(İNANIYORLARSA) NEBİSİDİR.
5. Son resul değil, son nebi
olan Hz. Muhammed’e indirilen Kitap Kur’an’dır ve Kur’an, Allah’ın vahyettiği Kitapların
da sonuncusudur. Allah kıyamete kadar elçi melek
Cebrail vasıtasıyla başka “Kitap” indirmeyecektir. Çünkü:
a. “Allah
katında din İslam'dır” (3/Ali İmran/19) ve İslam, son dindir: ” Kim İslam'dan / Allah'a teslim olmaktan gayrı bir din ararsa
artık o, ondan asla kabul edilmeyecektir” (3/Ali İmran/85).
b. Allah kıyamete kadar bütün insanlık
için, “din olarak İslam'ı / Allah'a teslim olmayı
seçmiş; dinini kemale erdirmiş, üzerimizdeki nimetini tamamlamıştır” (5/
Maide/3). Elçi melek Cebrail vasıtasıyla yaptığı “vahiy” kanalını kapatmıştır.
6. İnsanlar “Sorumlu
varlık” olarak yaratılmışlardır. Ahiret’te, yaratılanların hiçbiri hariç
olmaksızın bütün insanlar, Allah tarafından “kendilerine elçi gönderilenler ve gönderilen elçileri de dâhil
olarak mutlaka hesaba çekilecektir” (Bakınız:
7/6-9;18/47-49;19/94-95; 20/111-112.)
a. “Biz,
uyarıcıları olmayan hiçbir kenti / uygarlığı helâk etmemişizdir. Uyarı /
hatırlatma olacak! Biz zalimler değiliz.” (22/Şuara/208-209)Buyuran; “Hiç kuşkusuz, o zikiri / Kur'an'ı biz indirdik, biz; her hal
ve şartta onu muhakkak koruyacak olan da biziz.” (15/Hicr/9)
güvencesiyle, “Hepiniz bundan sorumlu tutulacaksınız / bundan hesaba çekileceksiniz” (43/Zuhruf
/44) uyarısı ile indirdiği son kitap olan Kur’an’ı,
yüce Allah, son nebiden sonrası kıyamete kadar yaratacağı
tüm insanlara da, kendisinin mesajını ileten bir resul (elçi) olarak lütfetmiştir
/görevlendirmiştir.
b. Kur’an,
“Bütün âlemler için, bir ‘uyarıcı’ (25/Furkan/1); ‘bir öğüt’ (68/Kalem/52); ‘bir zikir’ dir”
(38/Sad/87).
c. KUR'AN, KIYAMETE KADAR ULAŞTIĞI / ULAŞACAĞI HER TOPLUMUN /
MİLLETİN / ÜMMETİN DE RESULÜDÜR / ELÇİSİDİR.
(Bakınız: 3/101; 5/15; 11/1-3; 14/1; 27/2,77, 32/3; 34/6; 42/52;
51/50-51; 65/11.)
7. Resul olan Kur’an’ın orjinali
Arapçadır ve Arapça bilen herkese resuldür, Allah’ın Mesajını Arapça bilenlere
iletebilir. Arapça bilmeyenler ve manasını anlamadan Arapçasını “oku”
yanlar, sadece onun resul olduğunu kabul etmekle, Allah’ın mesajını alıp
anlamış olamazlar ve sorumluluklarının da bilincine varamazlar.
a. Her sözü hak ve asla değişmez /
değiştirilemez olan yüce Allah “Ve biz, bir resul göndermedikçe azap edici değiliz “ ( 17/İsra/15) diyerek,
görevlendirdiği
her resulü de "ancak kendi toplumunun
diliyle" (14/İbrahim/14) göndermiş olduğuna göre, Arapça orjinal Kur’an’ın
resullük görevini yapabilmesi, ancak ulaştığı /ulaşacağı toplumun diline
çevrilmesiyle mümkündür.
b. BU SEBEPLE,
HER ÇAĞDA VE ZAMANIMIZDA, KUR'AN’IN ANA DİLDE DOĞRU ÇEVİRİLERİ / MEALLERİ DE, KIYAMETE KADAR, ULAŞTIĞI O DİLİ / LİSANI
KONUŞAN TOPLUMUN / MİLLETİN / ÜMMETİN RESULÜDÜR / ELÇİSİDİR.
8. Hz. Muhammed ölmüştür ve
rabbine / Refîk-i
a'la'ya, yüce dosta
kavuşmuştur. Zamanımızda ve kıyamete kadar o, Arapça bilsin - bilmesin /
Arapçayı anlasın – anlamasın, bütün müslümanların inandığı indirilmiş “kitap”
olan, Allah mesajı Kur’an’ın indirildiği peygamberidir. Başka peygamber de gelmeyecektir, boşuna başka peygamber arayıp sormayın.
a. Zamanımızda
toplumumuzun resulü olarak, Kur’an’daki Allah’ın mesajını anadilimizde bize
iletebilen yazılmış “Kur’an Mealleri” varken ve onu “oku” yarak doğrudan
Allah’ın mesajına ulaşabilirken, aklını işleten samimi “Mümin ve Müslim”lerdenseniz, başka aracılar (şeyhler, şıhlar) da
aramayınız, Allah’tan başkasından medet ummayınız.
b. “Ey Ehlikitap! Resullerin
arası kesildiği bir sırada resulümüz size geldi; ayan-beyan açıklamalarda
bulunuyor. "Bize ne müjdeci geldi ne uyarıcı"
demeyesiniz. İşte müjdeci de geldi size, uyarıcı da. Allah her şeye kadirdir.
“(5/Maide/19)
c. “İşte
sana o Kitap! Kuşku, çelişme, tutarsızlık yok onda. Bir kılavuzdur o, korunup
sakınanlar için.” (2/Bakara/2)
9. Tüm seçim ve tercihlerimizde, Allah’ın bize verdiği
aklımızı kullanalım, daima haktan, haklıdan ve mazlumdan yana olup; zalime ve
zalimin zulmüne, her türlü haksızlığa da karşı çıkalım:
“Şu
bir gerçek ki, Allah size emanetleri, onlara ehil olanlara vermenizi ve
insanlar arasında hükmettiğinizde adaletle hükmetmenizi emrediyor. Allah size
bu şekilde ne güzel öğüt veriyor. Allah Semî'dir, çok iyi duyar; Basîr'dir,
çok iyi görür.” (4/Nisa/58)
10. Lütfen Dikkat ediniz: “O yaman aldatıcı, o çok gururlu, sizi
sakın Allah ile aldatmasın.”
M. Kemal Adal
15/Şubat. 2016/ İZMİR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder