ZEKÂT VE SADAKA:
GENEL OLARAK ZEKÂT ESASLARI:
ZEKÂT VERİLECEK / ZEKÂT ALABİLECEK KİŞİLER:
GENEL OLARAK SADAKA:
İNANMAYANLAR / İNKÂRCILAR, İKİYÜZLÜLER / MÜNAFIKLAR, FASIKLAR VE SADAKA İLİŞKİSİ:
İNANANLAR / MÜMİNLER, SADAKALARINI BAŞA KAKMAK VE EZA ETMEK SURETİYLE BOŞA ÇIKARMAMALIDIR:
YOLDA KALAN (YOLCU):
FAKİR, SADAKA ALMAYA HAKKI OLAN / SADAKA VERİLMESİ GEREKEN KİŞİLER
FİDYE / KEFARET, SADAKA VE ALLAH'IN RIZASI İÇİN FAKİR / YOKSUL DOYURMAK:
YOKSULA DA ZENGİNE DE VEREN, RIZKI PAYLAŞTIRAN ALLAH'TIR:
FAKİRİN, YOKSULUN HAKKINI GÖZETMEYEN/HAKKINI SAHİBİNE VERMEYEN ZARARDADIR:
ALAN EL İLE VEREN EL BİR DEĞİLDİR VE BÜTÜN ÖVGÜLER ALLAH'ADIR AMA ONLARIN ÇOKLARI BİLMİYORLAR:
KENDİSİNE İYİLİK / YARDIM YAPILMASI VE GÜZELLİKLE DAVRANILMASI YOKSULLARIN HAKKIDIR:
DİLENCİ:
FİDYE / KEFARET, SADAKA VE ALLAH'IN RIZASI İÇİN FAKİR / YOKSUL DOYURMAK ve FARZ OLDUĞU DURUMLAR:
YOKSULU YEDİRMEYEN VE YEDİRMEYE TEŞVİK ETMEYENLER, AZAPTADIR:
KURAN'DAKİ ZEKÂT
2/43****:
Kavram olarak, Toplumsal Düzen: İktisat: İktisadi Sorumluluklar: Zekât ve Sadaka. Bak: 9/60; 19/31; 30/38,
47/36-38; 57/10-11; 73/20.








MKA.
2/43*****: Toplumsal
Düzen: İktisat: İktisadi Sorumluluklar: Zekât: Genel olarak zekât
esasları. Bak: 2/83, 110, 177, 277; 24/56; 30/39; 33/33; 98/5.










MKA.
Dipnot: 9/60*: Toplumsal Düzen: İktisat:
İktisadi Sorumluluklar: Zekât: Zekât verilecek / zekât alabilecek kişiler.


MKA.
2/196*******: Toplumsal
Düzen: İktisat: İktisadi Sorumluluklar: Sadaka: Genel olarak sadaka.
Bak: 2/263; 9/103; 58/12.





MKA
2/27***: Toplumsal Düzen:
İktisat: İktisadi Sorumluluklar: Sadaka: İnanmayanlar / İnkârcılar, İkiyüzlüler /
münafıklar, Fasıklar ve sadaka ilişkisi. Bak: 2/276; 9/58, 60, 79, 104.







MKA
2/264***: Toplumsal Düzen:
İktisat: İktisadi Sorumluluklar: Sadaka: İnananlar / Müminler,
sadakalarını başa kakmak ve eza etmek suretiyle boşa çıkarmamalıdır.


MKA.
2/177***************:
Toplumsal Düzen: İktisat: İktisadi Sorumluluklar: Zekât ve Sadaka: Yolda
Kalan (Yolcu). Bak: 2/215; 4/36; 9/60; 17/26; 30/38; 59/7.









MKA.
2/215***: Toplumsal Düzen:
İktisat: İktisadi Sorumluluklar: Zekât ve Sadaka: Fakir: Sadaka almaya
hakkı olan / sadaka verilmesi gereken kişiler. Bak: 2/271, 273; 4/8; 8/41;
9/60; 17/26; 24/22; 30/38; 57/7-8; 70/25.
2/215***: FAKİR, SADAKA ALMAYA HAKKI OLAN / SADAKA
VERİLMESİ GEREKEN KİŞİLER:
Sana, neyi infak edip vereceklerini soruyorlar. De ki: 'İnfak ettiğiniz mal ve
nimet; ana-baba, yakınlar, yetimler, yoksul ve çaresizlerle yolda kalan için
olmalıdır. Hayır olarak yaptığınızı Allah en iyi biçimde bilmektedir.' 2/215.
Sadakaları açıklarsanız bu da güzeldir. Ama onları gizler ve yoksullara bu
şekilde verirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır; günahlarınızdan bir kısmını
örter. Allah, Habîr'dir, yapmakta olduklarınızdan gereğince haberi vardır.
2/271.
İnfak edilenler, Allah yolunda kapanıp kalmış, yeryüzünde dolaşamaz olmuş
yoksullar içindir. İffet ve onurları yüzünden, cahiller bunları, zengin kişiler
sanır. Sen onları yüzlerinden tanırsın. Yüzsüzlük ve yırtıklık ederek,
insanlardan bir şey istemezler. Nimet ve imkândan infak ettiğiniz her şeyi,
Allah çok iyi bilmektedir. 2/273.
Mirasın paylaştırılmasında hısım-akraba, yetimler, yoksul ve çaresizler de
hazır bulunurlarsa, ondan onları da rızıklandırın ve onlara güzel ve hoş bir
söz de söyleyin. 4/8.
Doğru ile yanlışın ayrılış günü, iki topluluğun karşılaştığı gün, kulumuza
indirmiş olduğumuza inanıyorsanız şunu bilin: Ganimet/kazanç olarak elde
ettiğiniz şeylerin beşte biri Allah'a, resule, yakınlara, yetimlere, yoksullara
ve yolda kalmışa aittir. Allah her şeye kadirdir. 8/41.
Sadakalar / zekât malları Allah'tan bir farz olarak sadece şunlar içindir:
Fakirler, düşkünler, sadakalarla ilgilenmeye memur edilenler, kalpleri
yakınlaştırılıp ısındırılacak olanlar, özgürlüğünü yitirmiş olanlar, borçlular,
Allah yolundakiler, yolda kalmış kişi. Allah Alîm'dir, Hakîm'dir. 9/60.
Akrabaya hakkını ver. Çaresize, yolda kalana da. Fakat saçıp savurma. 17/26.
Sizin lütuf ve imkân sahibi olanlarınız; akrabaya, çaresizlere, Allah yolunda
hicret edenlere bir şey vermemeye yemin etmesinler, affetsinler, hoş görsünler.
Allah'ın sizi affetmesini istemez misiniz? Allah Gafûr'dur, Rahîm'dir. 24/22.
O halde, akrabaya hakkını ver. Yoksula, yolda kalmışa da. Allah'ın yüzünü
isteyenler için bu daha hayırlıdır. İşte böyleleridir, kurtuluşa erenler.
30/38.
Allah'a resulüne iman edin; sizi üzerinde buyruk sahibi yaptığı şeylerden
başkalarına bol bol verin! İçinizden iman eden ve infakta bulunanlar için çok
büyük bir ödül vardır. İman sahipleri iseniz size ne oluyor da Allah'a
güvenmiyorsunuz? Oysaki Resul sizi Rabbinize inanmaya çağırıyor, sizden
kuvvetli bir söz de almıştır. 57/7-8.
Bunların mallarında belirli bir hak vardır: Yoksul ve yoksun için. 70/24-25.
MKA.












MKA.
Dipnot: 2/184*: Toplumsal
Düzen: İktisat: İktisadi Sorumluluklar: Zekât ve Sadaka: Fakir + Yedirmek: Fidye / Kefaret,
sadaka ve Allah'ın rızası için fakir / yoksul doyurmak ve farz olduğu durumlar.
Bak: 5/89, 95; 22/28, 36; 58/4; 69/34; 74/44; 76/8-9;
89/18: 90/14-16;107/3.
Sayılı
günlerdir. Sizden kim hasta olur veya yolculuk halinde bulunursa tutamadığı gün
sayısınca başka günlerde tutar. Oruca zorlukla dayananlar üzerine düşen, fidye olarak bir yoksulu doyurmaktır. Kim bir mecburiyeti olmaksızın içinden gelerek iyilik
yaparsa bu onun için daha hayırlı olur. Ve oruç tutmanız, eğer
bilirseniz, sizin için daha hayırlıdır. 2.
sure (BAKARA) 184. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Allah sizi
yeminlerinizdeki boş lakırdıdan ötürü hesaba çekmez, ama bilinçli olarak
gerçekleştirdiğiniz yeminlerden sizi sorumlu tutar. Böyle
bir yeminin keffâreti, ailenize yedirmekte olduğunuzun orta derecesinden on
yoksulu doyurmak, yahut onları giydirmek, yahut da özgürlüğünden yoksun
kalmış bir benliği özgürlüğüne kavuşturmaktır. Bunlara imkân bulamayan üç gün
oruç tutar. Yemin ettiğinizde yeminlerinizin keffâreti işte budur.
Yeminlerinizi koruyun. Allah size ayetlerini böyle açıklar ki şükredebilesiniz.
5. sure (MÂİDE) 89. ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)
Ey iman
sahipleri! İhramda olduğunuz zaman av öldürmeyin. Sizden kim kasten onu
öldürürse cezası şudur: Öldürdüğü hayvana denk deve-sığır, davar cinsinden,
Kâbe'ye varacak kurbanlık bir hediye ki, içinizden adalet sahibi iki kişi
belirleyecektir. Yahut yoksullara yedirme şeklinde
bir keffâret, yahut buna denk oruç. Ta ki yaptığının vebalini tatsın.
Allah, geçmişi affetmiştir. Kim bir daha yaparsa, Allah ondan öç alacaktır.
Allah çok güçlüdür, öç alıcıdır. 5. sure
(MÂİDE) 95. ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)
Kendilerine
ait bir takım yararlara tanık olsunlar. Kendilerine rızık olarak verdiği
kurbanlık hayvanlar üzerinde belirli günlerde Allah'ın adını ansınlar. İşte bunlardan yiyin, sıkıntı içindeki fakiri de doyurun. 22. sure (HAC) 28. ayet (Resmi: 22/İniş:88/Alfabetik:32)
Biz o büyükbaş
hayvanları da sizin için Allah'ın kutsallık nişanları arasına koyduk. Sizin
için onlarda hayır vardır. Onlar sıralanmış halde ayakları üzerine dururken,
üzerlerine Allah'ın ismini anın. Yanları yere yaslandığı zaman da onlardan
yiyin; isteyen yoksulu da istemeyen yoksulu da
doyurun. Allah o hayvanları sizin hizmetinize verdi ki,
şükredebilesiniz. 22. sure (HAC) 36. ayet
(Resmi: 22/İniş:88/ Alfabetik: 32)
Özgürlüğe
kavuşturma imkânını bulamayan, ilişkiye girmelerinden önce, aralıksız iki ay
oruç tutacaktır. Buna da gücü yetmeyen, altmış
yoksulu doyuracaktır. Bütün bunlar Allah'a ve resulüne inanasınız
diyedir. Ve işte bunlar, Allah'ın sınırlarıdır. Küfre sapanlara korkunç bir
azap vardır. 58. sure (MÜCÂDİLE) 4. ayet (Resmi: 58/İniş:104/ Alfabetik:66)
"Yoksulu
doyurmaya özendirmiyordu." 69.
sure (HÂKKA) 34. ayet (Resmi: 69/İniş:78/Alfabetik:34)
"Yoksulu
yedirip doyurmuyorduk." 74. sure
(MÜDDESSİR) 44. ayet (Resmi: 74/İniş:4/Alfabetik:67)
Yoksula,
yetime ve esire, yemeği severek yedirirler. "Biz size
yalnız ve yalnız Allah rızası için yediriyoruz. Sizden bir karşılık da bir
teşekkür de istemiyoruz; 76. sure
(İNSÂN) 8-9. ayet (Resmi: 76/İniş:90/Alfabetik:43)
Yoksulun
doyurulmasını teşvik etmiyorsunuz. 89. sure
(FECR) 18. ayet (Resmi: 89/İniş:10/ Alfabetik:25)
Yahut da açlık ve perişanlık
gününde doyurmaktır o, Yakındaki bir yetimi, Yahut ezilmiş,
boynu bükük bir yoksulu. 90. sure
(BELED) 14-46. ayet (Resmi: 90/İniş:35/Alfabetik:12)
Gördün mü o, dini yalan sayanı? İşte odur yetimi itip kakan; Yoksulu doyurmayı
özendirmez o. 107.
sure (MÂÛN) 1-3. ayet (Resmi: 107/İniş:17/Alfabetik:61)
MKA












Dipnot: 47/38*: Toplumsal
Düzen: İktisat: İktisadi Sorumluluklar: Zekât ve Sadaka: Fakir: Yoksula da zengine de
veren, rızkı paylaştıran Allah'tır. Bak: 53/48; 93/8.
47/38*: YOKSULA DA ZENGİNE DE VEREN, RIZKI PAYLAŞTIRAN
ALLAH'TIR:
İşte sizler,
Allah yolunda harcamaya çağırılan insanlarsınız. Ama bir kısmınız cimrilik
ediyor. Oysaki, cimrilik eden kendi aleyhine cimrileşmiş olur. Allah Ganî'dir; yoksul olan sizlersiniz. Eğer yüz
çevirirseniz, Allah yerinize başka bir toplum getirir. Ve onlar, sizin
benzerleriniz olmazlar. 47. sure
(MUHAMMED) 38. ayet (Resmi: 47/İniş:99/Alfabetik:64)
Hiç
kuşkusuz, zenginlik veren de O'dur, nimete boğan da... 53. sure (NECM) 48. ayet (Resmi: 53/İniş:23/ Alfabetik:80)
Seni
aile geçindirme zorluğu içinde bulup da zengin etmedi mi? 93. sure (DUHÂ) 8. ayet (Resmi: 93/İniş:11/ Alfabetik:18)



MKA
Dipnot: 68/24*: Toplumsal Düzen: İktisat:
İktisadi Sorumluluklar: Zekât ve Sadaka: Fakir: Fakirin, Yoksulun
hakkını gözetmeyen / hakkını sahibine vermeyen zarardadır.
68/24*: FAKİRİN, YOKSULUN HAKKINI GÖZETMEYEN / HAKKINI
SAHİBİNE VERMEYEN ZARARDADIR:
"Hey! Bugün oraya bir yoksul girip
yanınıza gelmesin!" 68. sure (KALEM) 24. ayet (Resmi:
68/İniş:2/Alfabetik: 51)
MKA


16/75**: Toplumsal Düzen:
İktisat: İktisadi Sorumluluklar: Zekât ve Sadaka: Fakir: Alan el ile veren el bir değildir ve Bütün övgüler
Allah'adır ama onların çokları bilmiyorlar.
16/75**: ALAN EL İLE VEREN EL BİR DEĞİLDİR VE BÜTÜN
ÖVGÜLER ALLAH'ADIR AMA ONLARIN ÇOKLARI BİLMİYORLAR:
Allah şöyle bir örnekleme yaptı: Hiçbir şeye gücü yetmeyen, başkasının
eşyası durumunda bir kul/köle ile bizden bir güzel
rızıkla rızıklandırdığımız ve ondan gizli açık dağıtan bir kişi. Bunlar
aynı olur mu?! Bütün övgüler Allah'adır ama onların çokları bilmiyorlar. 16. sure (NAHL) 75. ayet
(Resmi: 16/İniş:70/ Alfabetik:75)
MKA


2/83*******: Toplumsal Düzen: İktisat: İktisadi Sorumluluklar: Zekât ve Sadaka: Fakir: Kendisine iyilik / yardım yapılması ve güzellikle davranılması Yoksulların hakkıdır. Bak: 4/36; 17/26; 24/22.
2/83*******: KENDİSİNE İYİLİK / YARDIM YAPILMASI VE GÜZELLİKLE DAVRANILMASI YOKSULLARIN HAKKIDIR:
İsrailoğulları'ndan
şöyle bir söz de almıştık: Allah'tan başkasına ibadet etmeyin, anne-babaya,
akrabaya, yetimlere, yoksullara iyilik ve
güzellikle davranın. İnsanlara güzeli ve
güzelliği söyleyin. Namazı kılın, zekâtı verin. Bütün
bunlardan sonra siz, pek azınız müstesna, sırt çevirdiniz. Hâlâ da yüz çevirip
duruyorsunuz. 2. sure (BAKARA) 83.
ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Allah'a
kulluk edin. O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana-babaya, akrabaya, yetim ve
öksüzlere, çaresizlere, yakın komşuya, uzak
komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolda kalmışa, size bağımlı olanlara iyi ve güzel davranın. Allah,
kasılıp böbürlenen şımarıkları sevmez. 4. sure (NİSA) 36. ayet (Resmi: 4/ İniş:98/Alfabetik:82)
Akrabaya
hakkını ver. Çaresize, yolda kalana da. Fakat saçıp savurma. 17. sure (İSRÂ) 26. ayet (Resmi: 17/İniş:50/Alfabetik:46)
Sizin
lütuf ve imkân sahibi olanlarınız; akrabaya, çaresizlere,
Allah yolunda hicret edenlere bir şey vermemeye
yemin etmesinler, affetsinler, hoş görsünler. Allah'ın
sizi affetmesini istemez misiniz? Allah Gafûr'dur, Rahîm'dir. 24. sure (NÛR) 22. ayet (Resmi: 24/İniş:102/Alfabetik:84)
MKA
2/177****************:
Toplumsal Düzen: İktisat: İktisadi Sorumluluklar: Zekât ve Sadaka:
Dilenci. Bak: 51/19; 51/9; 70/25; 93/10.










MKA.
Dipnot: 2/184*: Toplumsal
Düzen: İktisat: İktisadi Sorumluluklar: Zekât ve Sadaka: Fakir + Yedirmek: Fidye / Kefaret,
sadaka ve Allah'ın rızası için fakir / yoksul doyurmak ve farz olduğu durumlar.
Bak: 5/89, 95; 22/28, 36; 58/4; 69/34; 74/44; 76/8-9;
89/18: 90/14-16;107/3.










MKA.
Dipnot: 36/47*: Toplumsal Düzen: İktisat:
İktisadi Sorumluluklar: Zekât ve Sadaka: Yedirmek: Yoksulu yedirmeyen ve
yedirmeye teşvik etmeyenler, azaptadır. Bak: 69/34; 89/18; 107/3.





Kuran'da birçok ayette anlatılan bu ibadet, dinimize göre en temel vazifelerimizden biridir.
Kuran'daki birçok ayette mallarımızdan sarf etmemiz anlatılmıştır. Fakat hiçbir ayette 'Kuran'a göre zekâtın miktarı 1/40'dır' diye bir ifade yer almaz.
Kuran'da birçok ayette anlatılan bu konuda, eğer 1/40 şeklinde bir ölçü lazım olsaydı, hiç şüphesiz Allah bunu kitabında açıklar, bizi yalanlarla dolu başka kitaplara muhtaç etmezdi.

Oysa bu ölçü Kuran'da geçmediği gibi, mezheplerin tek ölçüsü de değildir. Mezhepler altın, gümüş para gibi değerlerin oranını 1/40 olarak görmüşlerdir. Mezheplere göre devenin zekâtının ölçüsü, koyunun zekâtının ölçüsü gibi ölçülerin hepsi birbirinden farklıdır.
Tarladaki ürünün zekâtı 1/10'dur. Eğer suyu taşıyarak tarlanıza getiriyorsanız bu ölçü 1/20'ye düşer. Yani Kuran'da geçmeyen birçok ayrı ölçü zekâtta geçerlidir. Üstelik bu ölçüler mantıksızdır.
Niye çiftçilik yapan kişi ürününün 1/10'unu verecekken, altını, gümüşü olan biri 1/40'ı gibi bir rakamla çiftçilerin dörtte birini versin?
Çiftçiler tüccarlardan daha mı zengindirler, yoksa çiftçilik tüccarlıktan çok daha avantajlı bir meslek midir?
Devesi olanlarla, koyunu olanların verdiği zekâtın oranları neye göre farklı? Kuran'da geçmeyen ölçüleri uyduranların, uydurduklarında bir akıl, bir basiret görülmüyor. Allah, Kuran'la yetinmemenin sonucunun bu konuda da felaket olduğunu göstermektedir.
Kuran'da geçen bu kelime Türkçedeki harcama kelimesi gibi hem Allah yolunda harcamayı, hem de bunun dışındaki harcamayı ifade edebilir. Genelde Allah yolunda harcamayı ifade etmek için kullanılmış olan bu kelime, Allah yolundan alıkoymak için yapılan harcamalar için de kullanılmıştır. (Bkz 8-Enfal Suresi 36)

'Sadaka' kelimesi kökünde 'doğrulama' manasına sahiptir. Allah yolunda yapılan harcamaların, Allah'ın hükümlerine inanmanın ve bu hükümleri doğrulamanın bir sonucu olması, 'sadaka' kelimesinin bu kökten türemesine sebep olmuş olabilir.

Kuran'da 'zekât' kelimesi 'sahip olunan değerlerden başkalarına vererek temizlenme' manasında kullanılır.
Nitekim 9-Tevbe Suresi 103. ayette 'sadaka vermenin', 'temizlenme' yani 'zekât' olduğunu anlayabiliriz. Sadakayı zekâta eşitleyen bu anlayış kadar, zekâtı daha geniş manalı olup, özellikle sadakayı kapsayan bir kavram olarak düşünen bir anlayış da geliştirebiliriz.
Bu anlayışa göre zekât, sahip olunan tüm imkânlardan vererek temizlenmeyi gerektirir. Yani kişi mallardan vererek zekât vazifesini yerine getirebileceği gibi, sahip olduğu bilgisinden başkalarını faydalandırmakla da zekât vazifesini yerine getirmiş olur.

...yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, özgürlüğe kavuşma gayretindekilere veren...

Sana neyi infak edeceklerini (harcayacaklarını) sorarlar. De ki: 'Hayır olarak infak edeceğiniz (harcayacağınız) anne, baba, yakınlar, yetimler, yoksullar ve yolda kalmışlaradır. Hayır olarak yaptıklarınızı şüphesiz Allah bilmektedir.'

Kendilerini Allah yoluna adayan yoksullar içindir ki yeryüzünde dolaşmaya güç yetiremezler. Onurlarından dolayı, bilmeyen onları zengin sanır. Sen onları yüzlerinden tanırsın. Yüzsüzlük ederek insanlardan istemezler. Hayır olarak infaklarınızı (harcamalarınızı) şüphesiz Allah bilmektedir.

Sadakalar; Allah'tan bir farz olarak yalnızca şunlar içindir: Yoksullar, düşkünler, görevli olanlar, kalpleri ısındırılacaklar, özgürlüğünü kaybetmişler, borçlular, Allah yolundakiler, yolda kalmış kişi. Allah bilendir, hakimdir.


Ve sana neyi infak edeceklerini (harcayacaklarını, vereceklerini) sorarlar. De ki: 'Bağışladığınızı'. Böylece Allah size ayetlerini açıklar, umulur ki düşünürsünüz.



Tahminimiz bu, Kuran çevirilerinde birbirini taklit ederek yazmanın ve burada geçen kelimenin Kuran'ın diğer yerlerinde nasıl geçtiğini araştırmamanın neticesidir. Burada bizim 'bağışladığınızı' diye çevirdiğimiz ve diğer bazı çevirilerde 'ihtiyaçtan artanı' diye çevrilen kelime, 'afv'dır.
İsteyen aynı kelimenin geçtiği 2-Bakara Suresi 187, 3-Ali İmran Suresi 152, 3-Ali İmran Suresi 155, 5-Maide Suresi 95, 5-Maide Suresi 101, 9-Tevbe Suresi 43, 42-Şura Suresi 40, 64-Teğabun Suresi 14 ayetlerini inceleyebilir.



Bu yüzden kişinin, ekonomik hayatında vermeye zorunlu tutulduğu vergi, KDV gibi harcamaları ile infakı (sadakayı) gerçekleştirdiğini düşünmek hata olur. Allah yolunda yapılan harcamalar gönül rızası sonucudur, ekonomik mecburiyetler, zorla alınmalar buna dâhil edilemez.



Allah rızıkta kiminizi kiminize üstün kılmıştır. Üstün kılınanlar rızıklarını ellerinin altındakilere aktarıp onda eşit hale gelmiyor. Allah'ın nimetini inkâr mı ediyorlar?

Ey iman edenler! Yahudi bilginlerinden ve rahiplerden birçoğu insanların mallarını haksızlıkla yerler ve Allah'ın yolundan alıkoyarlar. Altını ve gümüşü biriktirip de Allah yolunda harcamayanları korkunç bir azapla müjdele.




Geniş imkânı olan bu geniş imkânından harcasın. Rızkı kısıtlı tutulan da Allah'ın kendisine verdiği kadarıyla versin.

Allah bu harcamalarımızın gizli de, açık da olabileceğini söylemekte, fakat gizli şekilde vermeyi üstün tutmaktadır.
... Kendilerine verdiğimiz rızıktan gizli ve açık olarak infak ederler(harcarlar)...

Sadakaları açıktan verirseniz ne iyi, fakat gizleyip fakirlere verirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır.


262- Mallarını Allah yolunda harcayıp, sonra da harcamaların peşinden başa kakıp eziyet vermeyenlerin ödülleri Rableri katındadır. Onlara korku yoktur ve tasalanmayacaklardır onlar.
263- Güzel bir söz ve bağışlama peşinden eziyet gelen bir sadakadan daha hayırlıdır. Allah cömerttir, yumuşak davranandır.
264- Ey iman edenler! Allah'a ve ahiret gününe inanmadığı halde insanlara gösteriş olsun diye malını infak eden (harcayan) kişi gibi sadakalarınızı başa kakarak ve eziyet ederek boşa çıkarmayın.




Uydurma din üretenler, Kuran'da olmayan zekât ölçülerinin yanında, bir malın bir kişide en az bir sene kalması şartıyla zekât verilmesi gerektiği gibi hükümler de getirmişlerdir.
Oysa günümüzde büyük holding sahiplerinin birçoğu bile parasını bir sene bir yerde bekletmemekte, sürekli işlerinde sermaye olarak döndürmektedirler.
Borçlu zekât veremez, mal üretiminde kullanılan mallardan zekât verilmez gibi Kuran'da olmayan prensipler düşünülürse; krediyle iş yapan holdingciler, üretim aracı fabrika olan fabrikatörler hiç zekât vermeyecek, fakat çiftçi ürününü topladığında bunun 1/10'unu, ev hanımı kolundaki bileziğin 1/40'ını her sene zekât olarak verecektir.
Gelenekçilerin bir diğer izahına göre binek için zekât verilmez. Bu izaha göre milyarlık arabası olanlar zekât vermeyecek ama 10 kilo domates toplayan 1 kilosunu verecektir.


Sevdiğiniz şeylerden harcamadıkça asla iyiliğe eremezsiniz. Her ne harcarsanız şüphesiz Allah onu bilir.

Uydurulan Din, Kuran'daki Din E - Kitap
RESUL KUR'AN'IN KUR'AN MESAJLARI - M. Kemal Adal
Selam...
T.C. / M. Kemal Adal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder