“Bu (Kur’an), bir öğüt verici, düşündürücüdür. Dileyen,
Rabbine doğru, bir yol edinir.” 73.
sure (MÜZZEMMİL) 19. ayet
İMAN, KİŞİSEL SEÇİM VE TERCİHİNE BAĞLI OLARAK DİLEYENLERİN NASİBİDİR.
Nasip nedir?
Nasip: (sözlükte birinin payına düşen / bir kimsenin
elde edebildiği, sahip olabildiği / kısmet, talih, baht, kazanç denilen şey,) herkesin / insanların
kendi seçim ve tercihinin eyleme dönüşmesinin bir sonucu olarak, Allah’ın
dilemesiyle kendine dönen, iyi veya kötü “kazanım” larıdır.
Çünkü:
Gerçek şu ki, insan için çalışıp didindiğinden
başkası yoktur. Ve onun çalışıp didinmesi
yakında görülecektir.
Sonra karşılığı kendisine hiç eksiksiz verilecektir.
53. sure (NECM)39- 41.
ayet
Çünkü:
Korunup sakınanları Allah, kendi başarıları yüzünden kurtarır. Ne kötülük dokunur onlara ne de
kederlenirler. Allah Haalik'tir, her şeyin yaratıcısıdır. Her şey üzerine vekil
olan da O'dur. 39. sure (ZÜMER) 61-62. ayet
Ve:
Kim güzel bir işe aracı olursa ondan ona bir pay vardır.
Kim kötü bir şeye aracı olursa ondan da ona bir pay vardır. Allah
her şeye, herkese gıda ulaştırır, Mukît'tir. 4. sure (NİSA) 85.
ayet
Çünkü:
…İnsanlardan
bazısı şöyle der: "Ey Rabb'imiz, bize dünyada ver." Böylesi için
ahirette bir nasip yoktur. Onlardan kimi de şöyle yakarır: "Ey
Rabb'imiz, bize dünyada da güzellik ver, ahirette de güzellik ver. Ve bizi ateş
azabından koru. İşte böyle diyenlere kazandıklarından bir nasip vardır.
Allah, hesabı çok çabuk görür. 2. sure (BAKARA) 200-202. ayet
Böyle olduğu için, Ayetlere ve
ahirete inanmayanların dünyada kazandıklarından ahirette işlerine yarayacak bir
nasipleri yoktur. Kazandıklarından hiçbir
şey elde edemezler, sadece dünyada yapıp ürettiklerini
karşılık olarak bulacaklardır.
Ayetlerimizi ve ahirete
varılacağını yalan sayanların tüm yaptıkları, boşa gitmiştir. Bulacakları karşılık, yapıp
ürettiklerinden başkası olmayacaktır. 7. sure (A'RAF) 147.
ayet
Nasip ile ilgili Sünnetullah
(Allah’ın değişmez yol ve yasası, varlık kanunları) odur ki:
Allah'ın ayetlerine
inanmayanlara Allah kılavuzluk etmez. Onlar
için acıklı bir azap öngörülmüştür. 16.
sure (NAHL) 104. ayet
Allah'ın izni olmadıkça hiçbir musibet gelip
çatmaz. Kim Allah'a inanırsa Allah O'nun kalbini
doğruya ve güzele kılavuzlar. Ve Allah her şeyi en iyi biçimde
bilmektedir. 64. sure (TEĞÂBÜN) 11. ayet
Bizim uğrumuzda didinenleri
biz, yollarımıza elbette ulaştıracağız. Allah,
güzel düşünüp güzel davrananlarla mutlaka beraberdir. 29. sure (ANKEBÛT) 69. Ayet
... Gerçek şu ki
Allah, bir toplumun mâruz kaldığı şeyleri, onlar, birey olarak içlerindekini /
birey olarak kendilerine ilişkin olanı değiştirmedikçe, değiştirmez…13. sure (RA'D) 11.
Bu böyledir. Çünkü Allah bir topluma lütfettiği nimeti, o
toplum birey olarak içlerindekini / birey olarak kendilerine ilişkin olanı
değiştirmedikçe, değiştirmemiştir. Ve Allah,
iyice işiten, gereğince bilendir. 8. sure
(ENFÂL) 53. ayet
Doğrusu, biz insanı karışım
olan bir spermden yarattık. Halden hale geçiririz onu.
Sonunda onu işitici, görücü yaptık. Biz onu yola kılavuzladık. Artık ya
şükredici olur ya nankör. 76. sure (İNSÂN) 2-3. ayet
Herkes kendi inancını beğenir,
İnanmayana da yaptığı güzel görünür ama İnanla inanmayan benzeşmez, bir
değildir.
Ya o kişi? Yaptıklarının
kötülüğü kendisine allanıp pullanmış da onu güzel görüvermiş. Doğrusu
şu: Allah dilediğini / dileyeni saptırır, dilediğini / dileyeni de doğruya
ve güzele kılavuzlar. O halde canın onlar için üzüntülere dalmasın. Hiç kuşkusuz,
Allah onların ürettiklerini / ortaya koydukları oyunları çok iyi bilmektedir.
35. sure (FATIR) 8.
ayet
Bu, kendi,
ellerinizin üretip önden gönderdiği yüzündendir. Allah, kullara asla zulmedici
değildir. 3. sure (ÂLİ IMRÂN)
182. ayet
Çünkü:
Körle, gören
bir olmaz! Karanlıklarla ışık da bir olmaz! Gölge ile sıcaklık da aynı
değildir. Diriler de eşit olmaz, ölüler de. Allah dilediğine
/ dileyene işittirir. Ama sen, kabirlerdekilere işittiremezsin! 35. sure (FATIR)
19-22. ayet
Bu sebeple, güzel düşünüp güzel
davrananlara kazandığından fazlası / dahası da varken, kötülük kazananlar
sadece “ellerinin kazandığına” teslim edilmişlerdir.
Güzel düşünüp güzel davrananlara güzellik var. Dahası da var. Onların yüzlerine kara da
bulaşmaz, zillet de... Cennetin dostlarıdır onlar; sürekli kalıcıdırlar
orada. Kötülük kazananlara ise kötülüğün miktarınca
karşılık vardır. Ama yüzlerini bir zillet de kaplar. Onları Allah'tan
kurtaracak kimse yoktur. Yüzleri gece parçalarından karanlıklarla kaplanmış
gibidir. Ateşin dostlarıdır bunlar. Sürekli kalıcıdırlar içinde. 10. sure (YÛNUS)
26-27. ayet
İşte orada, her benlik önceden gönderdiği şeyi kendisi
deneyecektir. Hepsi gerçek
Mevlâ'larına döndürülmüş, iftira aracı yaptıkları şeyler kendilerini koyup
gitmiştir. 10. sure (YÛNUS) 30. ayet
Çünkü Allah, her benliği kendi kazandığıyla karşı
karşıya getirecektir. Allah, hesabı çok çabuk görür. 14. sure (İBRÂHİM) 51.
ayet
Zalimlere, "kazanmış
olduğunuzu tadın!" denildiğinde, kıyamet günü o kötü azaptan yüzünü
kim koruyabilir? 39. sure (ZÜMER) 24. ayet
Kendisine Rabbinin ayetleri
hatırlatıldığı halde, onlardan yüz çeviren ve iki elinin hazırlayıp önden
gönderdiği şeyleri unutandan daha zalim kim olabilir? Şu bir gerçek ki, biz onların
kalpleri üzerine onu anlamamaları için kabuklar geçirdik, kulakları içine de
ağırlıklar koyduk. Onları hidayete çağırsan da bu durumda hidayete asla
ulaşamazlar. 18. sure (KEHF) 57. ayet
De ki: "Ben sizi ancak
vahiyle uyarıyorum."
Ama sağırlar, uyarıldıklarında çağrıyı işitmezler
ki! 21. sure (ENBİYÂ) 45. ayet
Sen, ölülere işittiremezsin. Eğer dönüp giderlerse, sağırlara da
çağrıyı duyuramazsın. Ve sen, düştükleri sapıklıktan körleri de çıkaramazsın. Teslim olmuş kişiler halinde ayetlerimize inananlardan
başkasına sesini duyuramazsın. 27. sure (NEML) 80-81.
ayet
Artık sen ölülere işittiremezsin. Dönüp gittikleri takdirde
sağırlara da çağrıyı duyuramazsın. Ve sen körleri de sapıklıklarından aydınlığa
çıkaramazsın. Sen ancak,
ayetlerimize iman edenlere dinletirsin de onlar müslüman oluverirler. 30. sure (RÛM) 52-53.
ayet
Yemin olsun ki,
biz bu Kur'an'da insanlar için her türlü örneği verdik. Sen onlara bir mucize
getirsen, o inkâr edenler mutlaka şöyle
diyeceklerdir: "Siz, eskiyi hükümsüz kılanlardan başkası
değilsiniz." İlimden nasipsizlerin kalpleri
üzerine Allah işte böyle mühür basıyor. 30. sure (RÛM) 58-59.
ayet
Kendilerine gelmiş bir kanıt
olmaksızın Allah'ın ayetleri hakkında mücadele edenlerin durumu, hem Allah
katında hem de inananların katında büyük bir öfke konusu olmuştur. Allah, tüm zorba, kibirli kalpler üzerine işte böyle
mühür basıyor. 40. sure (MÜ'MİN) 35.
ayet
İçlerinden bir kısmı seni
dinler, sonra senin yanından çıktıklarında, kendilerine ilim verilmiş olanlara
şöyle sorarlar: "Az önce ne söyledi?" İşte
bunlar, Allah'ın, kalplerine mühür bastığı kimselerdir, boş arzularının ardına
düşmüşlerdir. 47. sure (MUHAMMED)
16. ayet
İmandan nasipsiz olanlar için Sonuç:
Peki bunlar,
Kur'an'ın anlamını inceden inceye düşünmüyorlar mı? Yoksa kalpleri üzerinde kilitler mi var? 47. sure (MUHAMMED)
24. ayet
Başlarına gelenler; ahitlerini
bozmaları, Allah'ın ayetlerini inkâr etmeleri, haksız yere peygamberleri
öldürmeleri ve "kalplerimiz kılıflıdır"
demeleri yüzündendir. Doğrusu, Allah küfürleri
yüzünden kalpleri üzerine mühür basmıştır da pek azı müstesna, iman etmezler. 4. sure (NİSA) 155.
ayet
De ki: "Düşünün bakalım; Allah, işitme gücünüzü, gözlerinizi
alsa, kalpleriniz üzerine mühür bassa, Allah'tan başka hangi ilah onları
size geri verecek?" Bak nasıl türlü türlü açıklıyoruz ayetleri,
yine de yüz çeviriyorlar! 6. sure (EN'ÂM) 46.
ayet
Kendisinin
ilahı olarak kendi duygu ve arzusunu almış kişiyi gördün mü? Allah onu bir ilim üzerine saptırmış, kulağı
ve kalbi üzerine mühür basmış, gözünün üstüne de bir perde çekmiştir. Allah'tan sonra ona kim kılavuzluk edecektir. Hâlâ düşünüp ibret almıyor musunuz? 45. sure (CÂSİYE) 23.
ayet
İmandan nasibi olanlar için Sonuç:
Ey iman edenler! Siz, kendinizi düzeltmeye bakın. Siz, doğru yolda oldukça
sapmış olan size zarar veremez. Tümünüzün
dönüşü Allah'adır. O size neler yapıyor olduğunuzu haber verecektir. 5. sure (MÂİDE) 105. ayet
Eğer hatırlatmak
yarar sağlarsa hatırlat / öğüt ver! 87.
sure (A'LÂ) 9. ayet
Son Söz:
Allah, dileyene, dilediğini, dilediğince “nasip” eder.
“Vahiy”, “Kâinat” ve” İnsan” kitaplarının “ayet”leri ışığında, Seçim ve
Tercihlerimizi düşünerek ve bilinçli yapalım. İnşallah.
M. Kemal Adal
27 Şubat 2014 / İZMİR
Çok teşekkür ederim yazı için ayrıca sitemede beklerim http://islamguzelahlaktir.blogspot.com/
YanıtlaSil