TÜRKİYE CUMHURİYETİNİN TEMEL TAŞLARI
|
||||
“TÜRKİYE
CUMHURİYETİ’NİN İKİ TEMEL DİREĞİ VARDIR:
LAİKLİK
VE
MİLLİ BİRLİK
VE
MİLLİ BİRLİK
Cumhuriyet’in iki büyük
projesi vardı.
Biri; “Hayatta En Hakiki Mürşit İlimdir” diye söylenen “LAİKLİK”.
Diğeri, “Ne Mutlu Türküm Diyene” özdeyişinde ifadesini bulan “MİLLİ BİRLİK” idi.
Ülkemizin içinde bulunduğu bu olağan dışı ortamda; en çok gündemde olan konu, kuşkusuz LAİKLİK’TİR ve MİLLİ BİRLİK’TİR.
MİLLİ BİRLİK VE LAİKLİK’İN YOK EDİLMESİ YA DA YOK SAYILMASI, yüzünden, Ülke kaosa sürüklenmekte, Toplum bölünme kaygıları taşımaktadır.”
Değerli Asker ve Atatürkçü Arkadaşım,
Sayın Ahmet Avcı’nın güncel tespit ve değerlendirmesinin ifadesi olan yukarıdaki
paylaşımına ve kaygılarına aynen katılıyorum.
*****
ÖZÜ SÖZÜNE UYMAK VE LAİKLİK
M. Kemal Adal
Atatürk İlkelerinden biri olarak “LAİKLİK,
TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN TEMEL DİREKLERİNDEN BİRİDİR.”
İlaveten:
AYNI
ZAMANDA LAİKLİK, SÜNNETULLAH’A (Allah’ın yol ve yasasına) UYGUN OLARAK, İNSANLARDA
İMANIN OLUŞMASINDA, KUR’AN’IN İŞARET ETTİĞİ YOL / ŞERİAT (HUKUK) ve YÖNTEMİN UYGULANMASININ DA
BİR GEREĞİDİR.
Allah dileseydi insanları bir tek ümmet
yapardı ve insanlar toptan iman ederlerdi. (Allah insanlara inancında iman veya
küfrü seçme, amelinde davranış özgürlüğü ve sorumluluğu vermiştir):
Sana da Kitap'ı hak olarak
indirdik. Kitap'tan onun yanında bulunanı tasdikleyici ve onu denetleyip
güvenilirliğini sağlayıcı olarak... O halde onlar arasında Allah'ın
indirdiğiyle hükmet, Hak'tan sana gelenden uzaklaşıp onların keyiflerine uyma. Sizden her biri için bir yol
/ şerîat ve bir yöntem belirledik. Allah dileseydi sizi elbette bir tek ümmet yapardı. Ama
size vermiş olduklarıyla sizi imtihana çeksin diye öyle yapmamıştır. O halde
hayırlarda yarışın. Tümünüzün dönüşü Allah'adır. O size, tartışmış olduğunuz
şeylerin esasını bildirecektir. 5.
sure (MÂİDE) 48. ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)
En mükemmel kanıt Allah'ındır. O dileseydi hepinizi toptan
doğru yola iletirdi. 6.
sure (EN'ÂM) 149. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)
Eğer Rabbin dileseydi,
yeryüzündeki insanların hepsi toptan iman ederdi. Hal böyle iken, mümin
olmaları için insanları sen mi zorlayacaksın! 10. sure (YÛNUS) 99. ayet (Resmi: 10/İniş:51/
Alfabetik:109)
Eğer Rabbin dileseydi
insanları elbette bir tek ümmet yapardı. Ama birbiriyle tartışmaya
devam edeceklerdir. 11.
sure (HÛD) 118. ayet (Resmi: 11/İniş:52/ Alfabetik:38)
Kendisiyle, dağların
yürütüldüğü yahut yerkürenin parçalandığı yahut ölülerin konuşturulduğu bir
Kur'an mı olsaydı! Hayır, iş ve oluşun tümü Allah'ındır. İman edenler hâlâ ümidi kesip
anlamadılar mı ki, Allah dileseydi elbette insanlara tümden hidayet verirdi. O küfre sapanlara gelince,
sanayi olarak ürettiklerinin sonucu halinde başlarına gülle, tokmak türünden
belalar inmeye devam edecek yahut o belalar onların yurtlarının yakınına
konacak. Ta, Allah'ın vaadi gelinceye değin. Allah, vaadine asla ters düşmez. 13. sure (RA'D) 31. ayet (Resmi: 13/İniş:87/ Alfabetik:85)
Yolu doğrultup denge
noktasını bulmak Allah'ın işidir. Ondan sapan da var. Allah dileseydi, sizi
toptan hidayete erdirirdi. 16. sure (NAHL) 9. ayet (Resmi: 16/İniş:70/ Alfabetik:75)
Allah dileseydi, elbette ki
sizi bir tek ümmet yapardı. Ama O, dilediğini saptırıyor, dilediğini de iyiye ve
güzele kılavuzluyor. Yapıp ettiklerinizden mutlaka sorgu-suale çekileceksiniz. 16. sure (NAHL) 93. ayet (Resmi: 16/İniş:70/Alfabetik:75)
Biz dileseydik, her benliğe
hidayetini elbette verirdik. Fakat benden şu yolda söz hak olmuştur: "Yemin
olsun, cehennemi tamamıyla cinlerden ve insanlardan dolduracağım." 32. sure (SECDE) 13. ayet (Resmi: 32/İniş:75/Alfabetik:92)
Eğer Allah dileseydi onları
bir tek ümmet elbette yapıverirdi. Fakat O, dilediği kişiyi / dileyeni rahmetine sokar. Zalimlere gelince, onlar için
ne bir dost vardır ne de bir yardımcı.42.
sure (ŞÛRÂ) 8. ayet (Resmi: 42/İniş:62/Alfabetik:95)
KUR’AN’AN DAKİ DİNDE, KUR’AN AYETLERİNİN İFADESİNDE ANLAMINI BULAN,
İNANMANIN / İMANA ERMENİN OLMAZSA OLMAZI, KİŞİSEL ÖZGÜR AKLIN VE KALBİN KUŞKU
DUYMAKSIZIN ONAYLAMASIDIR.
Allah iradesini / sözünü siz kendinizi değiştirmedikçe
değiştirmez
ALLAH’IN KUR’AN’DA BÖYLE BİR İMANA ERMEK İÇİN, “KİŞİNİN
İNANÇ, İBADET, VİCDAN VE DÜŞÜNCE HÜRRİYETİNİ YAŞAMASINA YÖNELİK HER TÜRLÜ BASKI
VE TAHAKKÜMÜNÜN ENGELLENMESİNİ” BİLDİRİP
İSTEMİŞTİR.
Dinde zorlama yoktur:
Dinde baskı -
zorlama - tiksindirme yoktur. Doğru ve güzel olan, çirkinlik ve sapıklıktan açık bir biçimde
ayrılmıştır. Her kim tâğuta sırt dönüp Allah'a inanırsa hiç kuşkusuz
sapasağlam bir kulpa yapışmış olur. Kopup parçalanması yoktur o kulpun. Allah,
hakkıyla işiten, en iyi biçimde bilendir. 2. sure (BAKARA) 256. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Onların iyiyi
ve güzeli bulmaları, senin üzerine bir borç değildir. Tam aksine, dilediğini / dileyeni iyiye ve güzele kılavuzlayan
Allah'tır. Nimet ve imkândan başkalarına bağışladığınız, esasında
sizin öz benlikleriniz lehinedir. Allah'ın yüzünü arzulama dışında bir şey için
infak etmiyorsunuz. İnfak ettiğiniz her nimet size tam bir biçimde geri
verilir. Ve siz, asla zulme uğratılmazsınız. 2. sure (BAKARA) 272. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Ancak sizinle
aralarında antlaşma olan bir topluma sığınanlarla, kendi toplumlarıyla yahut
sizinle savaşma konusunda yürekleri yetersiz kalıp da size gelenlere dokunmayın. Allah dileseydi onları elbette sizin üstünüze salardı,
onlar da sizinle mutlaka savaşırlardı. O halde, sizden uzak durur, sizinle savaşmaz, size barış
eli uzatırlarsa, artık Allah size, üzerlerine gitmek için bir yol vermemiştir. 4. sure (NİSA) 90. ayet (Resmi:
4/İniş:98/Alfabetik:82)
Gerçek şu ki,
size Rabbinizden gönül gözleri gelmiştir. Kim görürse kendisi yararına, kim körlük ederse kendisi
zararına... Ben sizin üzerinize bekçi değilim. 6. sure (EN'ÂM) 104. ayet (Resmi:
6/İniş:55/Alfabetik:20)
Eğer Rabbin
dileseydi, yeryüzündeki insanların hepsi toptan iman ederdi. Hal böyle iken, mümin olmaları için insanları sen mi
zorlayacaksın! 10. sure (YÛNUS) 99. ayet (Resmi:
10/İniş:51/ Alfabetik:109)
Ve de ki:
"Hak, Rabbinizdendir. Artık dileyen inansın, dileyen inkâr etsin." Biz, zalimler için öyle bir ateş hazırladık ki, çadırı /
duvarı / dumanı onları çepeçevre kuşatmıştır. Eğer yardım dileseler, erimiş
maden gibi yüzleri pişiren bir su ile yardımlarına koşulur. O ne kötü içecek, o
ne kötü sığınak / dayanak! 18. sure (KEHF) 29. ayet (Resmi:
18/İniş:69/Alfabetik:54)
"Ve Kur'an okumakla emrolundum. Artık kim yola gelirse kendi nefsi için gelir. Sapmışa gelince, böylesine de
ki: 'Ben uyarıcılardan biriyim. Hepsi bu!" 27. sure (NEML) 92. ayet (Resmi: 27/İniş:48/Alfabetik:81)
Şu
bir gerçek ki, sen istediğin kişiyi doğru yola iletemezsin.
Ama Allah, dilediğine kılavuzluk eder. Hidayete erecekleri O daha iyi bilir. 28. sure (KASAS) 56. ayet (Resmi: 28/İniş:49/ Alfabetik:53)
Kuşkusuz, bu Kitap'ı biz sana
insanlar için hak olarak indirdik. Artık kim doğru yolu seçerse
kendi lehinedir; kim de saparsa kendi aleyhine sapmış olur. Sen onlar
üzerine vekil değilsin.39.
sure (ZÜMER) 41. ayet (Resmi: 39/İniş:59/Alfabetik:114)
Ayetlerimiz hakkında eğri ile
doğruyu birbirine katanlar, bize gizli kalmazlar. Şimdi, ateşin içine atılan
mı hayırlıdır, kıyamet günü güven içinde gelen mi? Dilediğinizi yapın. O, yapıp ettiklerinizi iyice
görmektedir. 41.
sure (FUSSİLET) 40. ayet (Resmi: 41/İniş:61/Alfabetik:30)
Kim hayra ve barışa yönelik
bir iş yaparsa kendi lehinedir. Kim de kötülük yaparsa kendi
aleyhinedir. Rabbin, kullara asla zulmetmez. 41.
sure (FUSSİLET) 46. ayet (Resmi: 41/İniş:61/ Alfabetik:30)
Biz onların neler
söylediklerini çok iyi biliyoruz. Sen onların üstüne bir zorba
değilsin. O halde, benim tehdidimden korkanlara sadece Kur'an'la
öğüt ver. 50. sure (KAF) 45. ayet (Resmi: 50/İniş:34/Alfabetik:49)
Doğrusu, biz insanı karışım
olan bir spermden yarattık. Halden hale geçiririz onu. Sonunda onu işitici, görücü
yaptık. Biz onu yola kılavuzladık. Artık ya şükredici olur ya
nankör. 76. sure (İNSÂN) 2-3. ayet (Resmi: 76/İniş:90/Alfabetik:43)
Nefse ve onu düzgün bir
biçimde şekillendirene. Ardından da ona bozukluğunu ve takvasını ilham edene ki, Benliği temizleyip arındıran,
gerçekten kurtulmuştur. Onu kirletip örtense kayba uğramıştır. 91. sure (ŞEMS) 7-10. ayet (Resmi: 91/İniş:26/ Alfabetik:93)
Sizin dininiz size, benim
dinim bana!" 109. sure (KÂFİRÛN) 6. ayet (Resmi:
109/İniş:18/Alfabetik:50)
YUKARIDAKİ BEYYİNELERİN / KESİN DELİLLERİN IŞIĞINDA,
KUR’AN’IN BÜTÜNCÜL MESAJI DA DİKKATE ALINDIĞINDA, AŞAĞIDAKİ GİBİ ALGILANIP,
ANLAŞILAN VE UYGULANAN LAİKLİĞİN, ALLAH’IN RAHMAN SIFATININ BİR TECELLİSİ
OLDUĞUNU SÖYLEMEK YANLIŞ OLMASA GEREKTİR.
“Geniş ve kapsamlı olarak tanımı ile LAİKLİK, insanın inanç, ibadet, vicdan ve düşünce hürriyetinin
devlet tarafından güvence altına alınmasıdır.
Bir din veya mezhep mensuplarının başka din veya mezhep
mensuplarına karşı ya da kişinin inanç, ibadet, vicdan ve düşünce hürriyetini
yaşamasına yönelik her türlü baskı ve tahakkümü önlemek laik devletin
görevidir.
En çok bilinen şekliyle tanımlanışı ile LAİKLİK, din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasıdır.
En çok bilinen şekliyle tanımlanışı ile LAİKLİK, din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasıdır.
Laik devlette devletin siyasi yapısını, hükümet ve idarenin
işleyişini, toplumun yaşayışını düzenleyen kanun ve kuralları dini prensipler
değil; bilimsel yaklaşımlar, toplumsal ihtiyaçlar ve hayatın gerçekleri tayin
eder.
Bu devlette din ise; tamamıyla fertlerin dini inançlarını kendi
özgür iradeleri ile yaşamasını öngören ve bununla ilgili kuralları düzenleyen
bir müessesedir.
Bu bağlamda laiklik; dinsizlik olmadığı gibi din karşıtlığı
da değildir.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ ’NİN KURUCUSU BÜYÜK ÖNDER ATATÜRK:
"Bizim dinimiz en makul, en tabii dindir ve
ancak bundan dolayı en son din olmuştur. Bir dinin tabii olması için akla,
fenne, ilme ve mantığa uyması lazımdır. Bizim dinimiz bunlara tamamen
uymaktadır" demek suretiyle dini kaygılarla laikliğe karşı çıkılmasının ne kadar
anlamsız olduğunu vurgulamıştır.
Zira laiklik, kesinlikle dinsizlik demek değildir ve devletin vatandaşlarına din ayrımı yapmaksızın hizmetlerini sunmasını gerektirir.
Zira laiklik, kesinlikle dinsizlik demek değildir ve devletin vatandaşlarına din ayrımı yapmaksızın hizmetlerini sunmasını gerektirir.
Din ve vicdan hürriyetinin teminatı
olan laiklik, herkesin istediği dini seçme ve gereğini yerine getirme hakkını
öngörür.
Bu temel prensiplerin
ise İslam dini ile ters düştüğünü söylemek, ancak ve ancak İslam dininin,
gerçekte ne olduğunu bilmemekle izah edilebilir.
ALLAH’IN KUR’AN’ DA
DA BİLDİRİP İSTEDİĞİ GİBİ:
“KİŞİNİN İNANÇ, İBADET, VİCDAN VE DÜŞÜNCE HÜRRİYETİNİ
YAŞAMASINA YÖNELİK HER TÜRLÜ BASKI VE TAHAKKÜMÜNÜN ENGELLENMESİ"
VE
“HERKESİN İSTEDİĞİ DİNİ SEÇME
VE GEREĞİNİ YERİNE GETİRME HAKKININ GÖZETİLMESİ";
LAİKLİK İLKESİNİ GÖNÜLDEN KABUL EDİP
UYGULAYAN İNSANLAR VE BUNLARIN İÇİNDEN SEÇİLMİŞ ve /veya ATANMIŞ OLAN, DÜNYEVİ
HÜKÜM VE YETKİ SAHİPLERİNİN, LAİKLİK İLKESİNİN GEREKLERİNİ YERİNE
GETİRMELERİYLE SAĞLANABİLİR.
Bu sebeple de:
“Laik olan devlettir, Müslüman
kişi laik değildir” görüşü yanlıştır. Laiklik, müslüman olmaya (Allah’a teslim
olmaya) engel değildir üstelik imana ermenin (Allah’ın Kur’an’da istediği gibi
bir mümin olabilmenin) oluşumunda dünyevi / çevresel olumsuz etkilerin
önlenmesinin de güvencesidir.
BU
BAĞLAMDA ÖZÜNDE KUR’AN’ MÜMİNİ OLAN, BİLİNÇLİ / SAMİMİ BİR MÜSLÜMAN, SÖZÜNDE DE ve AMELİNDE DE LAİK OLMALIDIR.
Türkiye Cumhuriyetinin Büyük
Millet Meclisi Başkanı sıfatını günümüzde taşıyan İsmail Kahraman’nın “yeni anayasada laiklik
olmamalıdır, dindar bir anayasa olmalıdır” diyerek ortaya
koyduğu zihniyetini, hem “Türk İstiklal ve Cumhuriyetini Kurtarmakla
vazifelendirilmiş” biri
olarak, TC. Sade Vatandaşı sıfatımla ve hem de “Hamdolsun
Allah’ıma” Kur’an imanlısı dindar bir Müslüman
sıfatımla red ederim.
TBMM Başkanının kendisi gibi düşünenlerle birlikte zihniyetini gözden
geçirip, Laikliği ve yukarıdaki ayetleri inceleyip, Mecliste ettiği yeminine
rağmen, Allah’ın dinini kişisel siyaseti için istismar edip etmediğini, samimi
dindarları saptırıp saptırmadığını, “hesap gününü” hatırlayıp düşünerek vicdanında
değerlendirmesini dilerim.
M. Kemal Adal
29 Nisan 2016 / İZMİR
*****
Lâiklik, aslında “adam olmak” ve “adam gibi yaşamak” tır ama, bizim “adam” anlayamamış.
Anayasa’dan çıkarılsın, böylece “dindar” lık olsun istiyor.
Diyelim ki onu çıkarıp, yerine dindarlığı yerleştirdin.Sahiden dindar mı olacaksın?
Dindarlık anayasa işi midir ki değiştirince olasın.
İman etmek için hukuk metni mi gerekir ki iman etmiş sayılasın.
Anayasadan lâikliği çıkardığında, misal;
Hırsızlık mı olmayacak?
Adam kayırma?
Rüşvet?
Yalan, riya?
İftira?
Emanetin ehline verilmesi?
Gıybet?
Yani, bunlar için lâiklik sana “olmaz” mı diyor?
Ya da bütün bunlar hakkındır, içinden ne geçiyorsa öyle yap mı demek istiyor?
Laiklik, inananın da, inanmayanın da inanıp inanmama özgürlüğünü sağlıyor.
Bilimi, çağdaşlığı öngörüyor.
İtirazın bunlara ise, lâikliği yok etmene gerek yok.
Önce adam ol!
Ha, dindarlık mı dedin?
Öyle çirkin, öyle ipe sapa gelmez örnekler yaşattın ki, din ve dindarlık, sayende sorgulanır hale geldi.
Masum çocuklara tecavüzü, “bir defalıkla bir şey olmaz” vicdansızlığına terk ederek…
Hırsızlığı, “hazineden çalmayınca sayılmaz” kalıbına oturtarak…
Ananın diz kapağından tahrik olduğunu söyleyerek…
Kaynananın elinin öpülmesini, 6 yaşındaki öz çocuğunun kucağa alınıp sevilmesini…
Hangi kitapta bulduysan, bunları günah sayarak…
Yetmedi;
Kilise papazlarının cennetin anahtarını sattığı gibi,
Sen de 130 dolara yanmaz kefen pazarlamaya kalkıştın.
Görüldüğü gibi,
Anayasa ile ne lâik, ne dindar olunabiliyor.
Önce insan olmak gerekiyor.
From: ARZU TÜRK
Sent: Wednesday, April 27, 2016 3:11 AM
To: kirmizigunluk@googlegroups.com
İşte; "Ulu Önder Atatürk'ün, Laiklik ile İlgili Her Zaman Hatırlanması Gereken 15 Sözü".
#3
#4
#5
#6
#7
#8
#9
Türkiye Cumhuriyetinde, her yetişkin dinini seçmekte hür olduğu gibi, belirli bir dinin merasimi de serbesttir. Yani, ibadet hürriyeti vardır. Tabiatı ile ibadetler, güvenlik ve genel adaba aykırı olamaz; siyasi gösteri şeklinde de yapılamaz. Geçmişte çok görülmüş olan bu gibi durumlara artık Türkiye Cumhuriyeti asla katlanamaz.
#10
Laik hükumet kavramından dinsizlik manası çıkarmaya çalışan fesatçılara fırsat vermeyiniz.
#11
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır.
#12
#13
#14
#15
Artık Türkiye, din ve şeriat oyunlarına sahne olmaktan çok yüksektir. Bu gibi oyuncular varsa, kendilerine başka taraflarda sahne arasınlar.
*****
ANLAYAMAMIŞ
Mehmet Necati Güngör
Lâiklik, aslında “adam olmak” ve “adam gibi yaşamak” tır ama, bizim “adam” anlayamamış.
Anayasa’dan çıkarılsın, böylece “dindar” lık olsun istiyor.
Diyelim ki onu çıkarıp, yerine dindarlığı yerleştirdin.Sahiden dindar mı olacaksın?
Dindarlık anayasa işi midir ki değiştirince olasın.
İman etmek için hukuk metni mi gerekir ki iman etmiş sayılasın.
Anayasadan lâikliği çıkardığında, misal;
Hırsızlık mı olmayacak?
Adam kayırma?
Rüşvet?
Yalan, riya?
İftira?
Emanetin ehline verilmesi?
Gıybet?
Yani, bunlar için lâiklik sana “olmaz” mı diyor?
Ya da bütün bunlar hakkındır, içinden ne geçiyorsa öyle yap mı demek istiyor?
Laiklik, inananın da, inanmayanın da inanıp inanmama özgürlüğünü sağlıyor.
Hangi dine inanıyorsan inan, ya da inanma; sana eşit vatandaşlık hakkı tanıyor.
Bilimi, çağdaşlığı öngörüyor.
İtirazın bunlara ise, lâikliği yok etmene gerek yok.
Önce adam ol!
Ha, dindarlık mı dedin?
Öyle çirkin, öyle ipe sapa gelmez örnekler yaşattın ki, din ve dindarlık, sayende sorgulanır hale geldi.
Masum çocuklara tecavüzü, “bir defalıkla bir şey olmaz” vicdansızlığına terk ederek…
Hırsızlığı, “hazineden çalmayınca sayılmaz” kalıbına oturtarak…
Ananın diz kapağından tahrik olduğunu söyleyerek…
Kaynananın elinin öpülmesini, 6 yaşındaki öz çocuğunun kucağa alınıp sevilmesini…
Hangi kitapta bulduysan, bunları günah sayarak…
Yetmedi;
Kilise papazlarının cennetin anahtarını sattığı gibi,
Sen de 130 dolara yanmaz kefen pazarlamaya kalkıştın.
Görüldüğü gibi,
Anayasa ile ne lâik, ne dindar olunabiliyor.
Önce insan olmak gerekiyor.
| ||||
ATATÜRK'ÜN, LAİKLİK İLE İLGİLİ HER ZAMAN HATIRLANMASI
GEREKEN 15 SÖZÜ
To: kirmizigunluk@googlegroups.com
Laikliğin yalnızca din ve devlet işlerinin birbirinden
ayrılması demek olduğunu düşünenler yanılıyorlar. Laiklik müslümanın da
hristiyanın da musevinin de budistin de ateistin de inanma ya da inanmama
özgürlüğüdür. Başka bir dinin egemen olmamasıdır. Devletin her dine eşit
mesafede yaklaşmasıdır.
Bize laikliği yanlış bir şey gibi göstermeye
çalışanlar amaçlarına ulaşamayacaklardır. Çünkü ardımıza dönüp baktığımızda ne
yapmamız gerektiğini satır satır anlatan bir Gençliğe Hitabe'miz ve bunu
öğütleyen ulu liderimiz Mustafa Kemal Atatürk vardır.
İşte; "Ulu Önder Atatürk'ün, Laiklik ile İlgili Her Zaman Hatırlanması Gereken 15 Sözü".
#1
Din
bir vicdan meselesidir. Herkes vicdanının emrine uymakta serbesttir. Biz dine
saygı gösteririz. Düşünüşe ve düşünceye karşı değiliz. Biz sade din işlerini,
millet ve devlet işleriyle karıştırmamaya çalışıyor, kasıt ve fiile dayanan
tutucu hareketlerden sakınıyoruz. Gericilere asla fırsat vermeyeceğiz.
#2
Laiklik, yalnız din ve dünya işlerinin
ayrılması demek değildir. Tüm yurttaşların vicdan, ibadet ve din özgürlüğü de
demektir.
#3
Din ve mezhep herkesin vicdanına kalmış
bir iştir. Hiç kimse hiçbir kimseyi, ne bir din, ne de bir mezhebi kabul etmeye
zorlayabilir. Din ve mezhep hiçbir zaman politika aleti olarak kullanılamaz.
#4
Laiklik asla dinsizlik olmadığı gibi,
sahte dindarlık ve büyücülükle mücadele kapısını açtığı için, gerçek
dindarlığın gelişmesi imkânını temin etmiştir. Laikliği dinsizlikle karıştırmak
isteyenler, İlerleme ve canlılığın düşmanları ile gözlerinden perde kalkmamış
doğu kavimlerinin fanatiklerinden başka kimse olamaz.
#5
Softa sınıfının din simsarlığına izin
verilmemelidir. Dinden maddi menfaat temin edenler. İğrenç kimselerdir. İşte bu
duruma karşıyız ve buna müsaade etmiyoruz
#6
Bunun
gibi bağlı bulunmakla inanmış ve mutlu olduğumuz İslam dinini, yüzyıllardan
beri alışılmış olduğu üzere, bir politika aracı durumundan kurtarmak ve yükseltmek
gerektiği gerçeğini görüyoruz. Kutsal ve tanrısal olan inanç ve vicdanlarımızı
karışık ve türlü renkte bulunan ve her türlü çıkarlar ve tutkuların alanı olan
siyasetten ve siyasetin bütün ögelerinden bir an önce kesinlikle kurtarmak,
milletin dünya ve ahiret mutluluğunun emrettiği bir zorunluluktur. Ancak
böylece İslam dininin yüceliği gerçekleşir.
#7
Vatandaşları içinde çeşitli dinlere
mensup unsurlar bulunan ve her din mensubu hakkında adil ve tarafsız tutum ve
davranışta bulunmaya ve mahkemelerinde vatandaşları ve yabancılar hakkında eşit
adalet uygulamakla vazifeli olan bir hükümet, fikir ve vicdan hürriyetlerine
uymaya mecburdur.
#8
Bizim
dinimiz hiçbir vakit kadınların erkeklerden geri kalmasını talep etmemiştir.
Allah'ın emrettiği şeyi, kadın ve erkek beraber olarak ilim ve kültür
edinmeleridir. Kadın ve erkek, bu ilim ve kültürü aramak ve nerede olursa oraya
gitmek ve onunla dolu olma zorundadır. İslam ve Türk tarihi tetkik edilirse
görülür ki bugün kendimizi bir türlü kayıtları bağlı zannettiğimiz şeyler
yoktur. Türk sosyal hayatında kadınlar ilim, kültür ve diğer hususlarda
erkeklerden katiyen geri kalmamışlardır. Belki daha ileriye gitmişlerdir.
#9
Türkiye Cumhuriyetinde, her yetişkin dinini seçmekte hür olduğu gibi, belirli bir dinin merasimi de serbesttir. Yani, ibadet hürriyeti vardır. Tabiatı ile ibadetler, güvenlik ve genel adaba aykırı olamaz; siyasi gösteri şeklinde de yapılamaz. Geçmişte çok görülmüş olan bu gibi durumlara artık Türkiye Cumhuriyeti asla katlanamaz.
#10
Laik hükumet kavramından dinsizlik manası çıkarmaya çalışan fesatçılara fırsat vermeyiniz.
#11
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır.
#12
Büyük
dinimiz çalışmayanın insanlıkla hiç ilgisi olmadığını bildiriyor. Bazı kimseler
çağdaş olmayı kafir olmak sayıyorlar. Asıl küfür onların bu zannıdır. Bu yanlış
tefsiri yapanların maksadı İslam'ın kafirlere esir olmasını istemek değil de nedir?
Her sarıklıyı hoca sanmayın, hoca olmak sarıkla değil, dimağladır.
#13
Bizim
dinimiz en makul ve en tabii bir dindir. Ve ancak bundan dolayıdır ki son din
olmuştur. Bir dinin tabi olması için akla, fenne, ilme ve mantığa uyması
lazımdır. Bizim dinimiz bunlara tamamen uygundur.
#14
Bizi
yanlış yola sevk eden soysuzlar bilirsiniz ki, çok kere din perdesine
bürünmüşler, saf ve temiz halkımızı hep din kuralları sözleriyle aldata
gelmişlerdir. Tarihimizi okuyunuz, dinleyiniz... Görürsünüz ki milleti mahveden,
esir eden, harabeden fenalıklar hep din örtüsü altındaki küfür ve kötülükten
gelmiştir.
#15
Artık Türkiye, din ve şeriat oyunlarına sahne olmaktan çok yüksektir. Bu gibi oyuncular varsa, kendilerine başka taraflarda sahne arasınlar.
DİP NOT.
Bu yazının bir cümlede özü ve özeti: MÜSLÜMAN, KUR'AN'IN IŞIĞINDA MÜMİN (İNANMIŞ)
İSE, LAİK OLMALIDIR.
M. Kemal Adal
29. Nisan. 2016 /İzmir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder