İŞTE ATATÜRK

İŞTE ATATÜRK
Allah Kuran’da: “Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönlün hepsi bundan sorumlu tutulacaktır.” (17/İSRA/36) buyurmuştur. Atatürk de: “Türk Kuran'ın arkasında koşuyor; fakat onun ne dediğini anlamıyor, içinde neler var bilmiyor ve bilmeden tapınıyor. Benim maksadım; arkasında koştuğu kitapta neler olduğunu Türk anlasın” (Osman Ergin, Türk Maarif Tarihi 1-5, 1977 /A. Gürtaş, s. 41) demektedir.- "İŞTE ATATÜRK" PORTALINA GİRMEK İSTEDİĞİNİZDE YUKARIDAKİ RESMİ TIKLAYINIZ.

18 Nisan 2016 Pazartesi

IV. A. 2. e.) İMAN, İMTİHANDAN GEÇİRİLECEKTİR, SINANACAKTIR



A. İMAN ESASLARI. 1

2. İMAN.. 1

e)İman, imtihandan geçirilecektir, sınanacaktır 1

Dipnot: 3/173*: İtikat: İman Esasları: İman: İmtihandan geçirilecektir, sınanacaktır. Bak: 3/186; 4/66; 5/93; 8/2; 9/124; 33/22; 48/4; 58/22; 74/31. 2

Dipnot: *3/186: Dünya / Yeryüzü Sınavı (Kaçınılmaz Test) 3

*3/186: Yaşadığı testlerde içtenliğini ve tek Tanrı'ya ve gerçeğe olan bağlılığını kanıtlayanlar, gerek bu dünyada ve gerekse ahiret hayatında mutlu bir yaşama kavuşur. Bak: 10/62; 24/55 ve 29/2,3. 3

Dipnot: 4/66*: Yaratılış ve Varlıklar: İnsanlar: Hayat: Mallarıyla ve canlarıyla Allah yolunda cihad-savaş. Bak: 4/95; 8/72; 9/20, 41, 88, 111; 33/23; 49/15; 61/11. 4

Dipnot: *8/2: İMAN VE NASİP

Dipnot: *74. GİZLENEN (MUDDESİR) SÛRESİ: Edip Yüksel Çevirisi 74/1-56. 10


IV. A. 2. e.) İMAN, İMTİHANDAN GEÇİRİLECEKTİR, SINANACAKTIR

A. İMAN ESASLARI


2. İMAN  



e)İman, imtihandan geçirilecektir, sınanacaktır


 
3. sure (ÂLİ IMRÂN) 173. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)

Y.N. Öztürk :
O müminler ki, insanlar kendilerine, "Halk size karşı bir araya gelmiş, korkun onlardan!" dediklerinde, bu onların imanını artırdı da şöyle söylediler: "Allah bize yeter. Ne güzel Vekîl'dir O!"


Dipnot: 3/173*: İtikat: İman Esasları: İman: İmtihandan geçirilecektir, sınanacaktır. Bak: 3/186; 4/66; 5/93; 8/2; 9/124; 33/22; 48/4; 58/22; 74/31.


 3/173*: İMAN, İMTİHANDAN GEÇİRİLECEKTİR, SINANACAKTIR:
O müminler ki, insanlar kendilerine, 'Halk size karşı bir araya gelmiş, korkun onlardan!' dediklerinde, bu onların imanını artırdı da şöyle söylediler: 'Allah bize yeter. Ne güzel Vekîl'dir O!' 3/173. s

Yemin olsun ki, mallarınızda da canlarınızda da imtihan edileceksiniz. Ve yemin olsun ki, sizden önce kendilerine kitap verilenlerden de şirke batanlardan da incitici çok şey dinleyeceksiniz. Sabreder, takvaya sarılırsanız işte bu, iş ve oluşların en zorlularındandır. 3/186,
Eğer onlar üzerine, 'Kendinizi öldürün yahut yurtlarınızdan çıkın!' diye yazmış olsaydık, içlerinden pek azı hariç, bunu yapmazlardı. Ama onlar kendilerine öğütleneni yapsalardı, onlar için hem daha hayırlı olurdu hem de ömürlü olmaları bakımından daha yarayışlı. 4/66.

İman edip hayra ve barışa yönelik işler yapanlara; bundan böyle korunup iman ederek iyi işler yaptıkları, sonra takvaya sarılıp imanda kemale erdikleri, sonra bir mertebe daha korunup güzellikler sergiledikleri takdirde, daha önce tatmış olduklarından ötürü hiçbir günah yoktur. Allah, güzel düşünüp güzel davrananları sever. 5/93.

İnanmış olanlar ancak o kişilerdir ki, Allah anıldığında yürekleri ürperip titrer ve onlara Allah'ın ayetleri okunduğunda, bu onların imanlarını artırır. Ve onlar yalnız Rablerine güvenip dayanırlar. 8/2.

Ne zaman bir sure indirilse içlerinden biri, 'Bu hanginizin imanını artırdı?' diye konuşur. İmanı olanların imanını artırmıştır. İşte sevinip duruyorlar! 9/124.

Müminler, düşman hizipleri gördüklerinde şöyle demişlerdir: 'Allah'ın ve resulünün bize vaat ettiği işte budur. Ve Allah da resulü de doğru sözlüdür.' Bu onların sadece iman ve teslimiyetlerini artırdı. 33/22.

O odur ki, müminlerin gönüllerine, imanları beraberinde iman geliştirsinler diye, mutluluk ve huzur indirdi. Yalnız Allah'ındır göklerin ve yerin orduları. Alîm'dir Allah, Hakîm'dir. 48/4.
Allah'a ve âhiret gününe inanan bir topluluğun, Allah'a ve resulüne karşı çıkanlarla sevgiye dayalı bir dostluk kurduğunu göremezsin. Bunlar onların ister babaları olsun, ister çocukları olsun, ister kardeşleri olsun, ister akrabaları olsun. Allah onların kalplerine imanı yazmış ve onları kendisinden bir ruhla desteklemiştir. Onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere koyacaktır; sürekli kalacaklardır orada. Allah onlardan hoşnut olmuştur, onlar da Allah'tan hoşnut olmuşlardır. Allah'ın hizbi işte bunlardır. Dikkat edin, Allah'ın hizbi, başarıya ulaşanların ta kendileridir! 58/22.
Biz, cehennem yârânını hep melekler yaptık. Ve biz, onların sayılarını da küfre sapanlar için bir imtihandan başka şey yapmadık. Ta ki, kendilerine kitap verilenler iyice ve apaçık bilsinler. İman etmiş olanların imanı artsın. Kendilerine kitap verilmiş olanlarla iman sahipleri kuşkuya düşmesin. Kalplerinde hastalık olanlarla küfre sapmış bulunanlar da; 'Allah bununla neyi örneklendirmek istiyor?' desinler. İşte böyle. Allah, dilediğini / dileyeni saptırır, dilediğini / dileyeni de doğruya ve güzele kılavuzlar. Rabbinin ordularını ancak O bilir. Bu, insan için bir öğüt verici ve düşündürücüden başka şey değildir. 74/31.

MKA.


 
3. sure (ÂLİ IMRÂN) 186. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)

Y.N. Öztürk :
Yemin olsun ki, mallarınızda da canlarınızda da imtihan edileceksiniz. Ve yemin olsun ki, sizden önce kendilerine kitap verilenlerden de şirke batanlardan da incitici çok şey dinleyeceksiniz. Sabreder, takvaya sarılırsanız işte bu, iş ve oluşların en zorlularındandır.


Dipnot: *3/186: Dünya / Yeryüzü Sınavı (Kaçınılmaz Test)

 *3/186: Yaşadığı testlerde içtenliğini ve tek Tanrı'ya ve gerçeğe olan bağlılığını kanıtlayanlar, gerek bu dünyada ve gerekse ahiret hayatında mutlu bir yaşama kavuşur. Bak: 10/62; 24/55 ve 29/2,3.


10/62-64 (=Gözünüzü açın! Allah'ın velîleri için hiçbir korku yoktur. Tasaya da düşmezler onlar.+ Onlar inanmış, takvaya sarılmışlardır.+ Dünya hayatında da âhirette de müjde vardır onlara. Allah'ın kelimelerinde değişme / değiştirme olmaz. İşte budur o büyük kurtuluş.)
Kuran, çeşitli testlerden geçtikten sonra gerçeği onaylayanlar için hem bu dünya hayatında ve hem de ahiret hayatında mutluluk garantiler.
24/55 ( = Allah; sizin, iman edip hayra ve barışa yönelik iyilikler yapanlarınıza şu vaatte bulunmuştur: Onlardan öncekileri halef kıldığı gibi onları da yeryüzünde mutlaka halef kılacak. Onlar için beğenip seçtiği dinlerini yine onlar için güç kaynağı yapacak, onları korkularının arkasından mutlaka güvene ulaştıracak. Bana kulluk / ibadet edecekler, hiçbir şeyi bana ortak koşmayacaklar. Bundan sonra nankörlük edenlerse, yoldan sapanların ta kendileridir.)
29/2-3. (=İnsanlar, inandık demeleriyle kendi hallerine bırakılacaklarını ve hiçbir imtihana çekilmeyeceklerini mi sandılar! + Yemin olsun ki biz, onlardan öncekileri de fitne yoluyla denemişizdir. Allah, özüyle sözü bir olanları elbette bilecektir. Ve O, yalancıları da elbette bilecektir.)

Edip Yüksel - MESAJ Kuran Çevirisi Dipnotlarından Alıntılanmıştır.

 
4. sure (NİSA) 66. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)

Y.N. Öztürk :
Eğer onlar üzerine, "Kendinizi öldürün yahut yurtlarınızdan çıkın!" diye yazmış olsaydık, içlerinden pek azı hariç, bunu yapmazlardı. Ama onlar kendilerine öğütleneni yapsalardı, onlar için hem daha hayırlı olurdu hem de ömürlü olmaları bakımından daha yarayışlı.

Dipnot: 4/66*: Yaratılış ve Varlıklar: İnsanlar: Hayat: Mallarıyla ve canlarıyla Allah yolunda cihad-savaş. Bak: 4/95; 8/72; 9/20, 41, 88, 111; 33/23; 49/15; 61/11.


 4/66*: HAYAT, MALLARIYLA VE CANLARIYLA ALLAH YOLUNDA CİHAD -SAVAŞ:

Eğer onlar üzerine, 'Kendinizi öldürün yahut yurtlarınızdan çıkın!' diye yazmış olsaydık, içlerinden pek azı hariç, bunu yapmazlardı. Ama onlar kendilerine öğütleneni yapsalardı, onlar için hem daha hayırlı olurdu hem de ömürlü olmaları bakımından daha yarayışlı. 4/66.

İnananların; özür sahibi olmaksızın oturanlarıyla, Allah yolunda malları ve canlarıyla didinip gayret gösterenleri aynı değildir. Allah, malları ve canlarıyla gayret gösterenleri oturanlara derece bakımından üstün kılmıştır. Allah hepsine güzellik vaat etmiştir ama cihat edenleri, çok büyük bir ödülle, oturanlardan üstün kılmıştır. 4/95.

Onlar ki inanıp hicret ettiler, mallarıyla, canlarıyla Allah yolunda savaştılar ve onlar ki hicret edenleri barındırdılar, onlara yardım ettiler, işte onlar birbirlerinin dostlarıdır. İman edip de hicret etmeyenlere gelince, hicret edecekleri vakte kader size onların yönetiminden bir şey düşmüyor. Ama sizden dinde yardım isterlerse, sizinle aralarında antlaşma bulunan bir topluluk aleyhinde olmamak üzere, kendilerine yardım etmeniz gerekir. Allah, yapmakta olduklarınızı iyice görmektedir. 8/72.

İman edip hicret eden, Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla didinenler derece bakımından Allah katında daha yücedirler. Kurtuluşa erenler de işte bunlardır. 9/20.
Gerek hafif, gerek ağırlıklı olarak mutlaka seferber olun ve Allah yolunda mallarınızla, canlarınızla cihat edin. Eğer bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır. 9/41.
Fakat resul ve onunla birlikte iman edenler, mallarıyla, canlarıyla didindiler. İşte bunlarındır tüm hayırlar. İşte bunlardır tam kurtulanlar. 9/88.

Allah, müminlerin canlarını ve mallarını, karşılığında kendilerine cennet vermek üzere satın almıştır. Allah yolunda çarpışırlar da öldürürler, öldürülürler. Allah'ın; Tevrat'ta, İncil'de ve Kur'an'da kendi üzerine hak olarak yazdığı bir vaattır bu. Ahdine, Allah'tan daha vefalı kim var? Perçinlediğiniz bu antlaşmanızdan ötürü müjdeler olsun size. İşte budur o büyük başarının ta kendisi. 9/111.

İnananlardan öyle erler vardır ki, Allah'a verdikleri sözde sadakatle dururlar. Onlardan bazısı adadığını yerine getirdi, bazısı da bekliyor. Sözlerini asla değişmediler. 33/23.
Müminler ancak şu kimselerdir ki, Allah'a ve resulüne iman ederler; sonra hiçbir kuşkuya düşmezler ve mallarıyla, canlarıyla Allah yolunda didinirler. İşte bunlardır, özü sözü birbirine uyanlar. 49/15.

Allah'a ve onun resulüne inanır, Allah yolunda mallarınız ve canlarınızla didinirsiniz. İşte bu, sizin için en hayırlısıdır; eğer bilirseniz. 61/11.

MKA.
 
5. sure (MÂİDE) 93. ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)

Y.N. Öztürk :
İman edip hayra ve barışa yönelik işler yapanlara; bundan böyle korunup iman ederek iyi işler yaptıkları, sonra takvaya sarılıp imanda kemale erdikleri, sonra bir mertebe daha korunup güzellikler sergiledikleri takdirde, daha önce tatmış olduklarından ötürü hiçbir günah yoktur. Allah, güzel düşünüp güzel davrananları sever.

 
8. sure (ENFÂL) 2. ayet (Resmi: 8/İniş:93/Alfabetik:22)

Y.N. Öztürk :
İnanmış olanlar ancak o kişilerdir ki, Allah anıldığında yürekleri ürperip titrer ve onlara Allah'ın ayetleri okunduğunda, bu onların imanlarını artırır. Ve onlar yalnız Rablerine güvenip dayanırlar.

Dipnot: *8/2: İMAN VE NASİP


"Bu (Kur'an), bir öğüt verici, düşündürücüdür. Dileyen, Rabbine doğru, bir yol edinir." 73/19.

 İMAN, KİŞİSEL SEÇİM VE TERCİHİNE BAĞLI OLARAK DİLEYENLERİN NASİBİDİR.

İMAN VE NASİP

http://kemaladal.blogspot.com.tr/2016/02/iman-ve-nasip.html


Nasip nedir?

Nasip: (sözlükte birinin payına düşen / bir kimsenin elde edebildiği, sahip olabildiği / kısmet, talih, baht, kazanç denilen şey,) herkesin / insanların kendi seçim ve tercihinin eyleme dönüşmesinin bir sonucu olarak, Allah'ın dilemesiyle kendine dönen, iyi veya kötü 'kazanım' larıdır.

İnsan için, çabası karşılığında, nasibinden ötesi ( fazlası / eksiği) yoktur.

Çünkü:

Gerçek şu ki, insan için çalışıp didindiğinden başkası yoktur. Ve onun çalışıp didinmesi yakında görülecektir. Sonra karşılığı kendisine hiç eksiksiz verilecektir. 53/39- 41.

Çünkü:

Korunup sakınanları Allah, kendi başarıları yüzünden kurtarır. Ne kötülük dokunur onlara ne de kederlenirler. Allah Haalik'tir, her şeyin yaratıcısıdır. Her şey üzerine vekil olan da O'dur. 39/61-62

Ve:

Kim güzel bir işe aracı olursa ondan ona bir pay vardır. Kim kötü bir şeye aracı olursa ondan da ona bir pay vardır. Allah her şeye, herkese gıda ulaştırır, Mukît'tir. 4/ 85.

İnsan, kişisel seçim ve tercihiyle inancını, inancına bağlı dilemesiyle de nasibini belirler. Allah, seçim ve tercihi size bırakmıştır.

Çünkü:

İnsanlardan bazısı şöyle der: 'Ey Rabb'imiz, bize dünyada ver.' Böylesi için ahirette bir nasip yoktur. Onlardan kimi de şöyle yakarır: 'Ey Rabb'imiz, bize dünyada da güzellik ver, ahirette de güzellik ver. Ve bizi ateş azabından koru. İşte böyle diyenlere kazandıklarından bir nasip vardır. Allah, hesabı çok çabuk görür. 2/ 200-202.

Böyle olduğu için, Ayetlere ve ahirete inanmayanların dünyada kazandıklarından ahirette işlerine yarayacak bir nasipleri yoktur. Kazandıklarından hiçbir şey elde edemezler, sadece dünyada yapıp ürettiklerini karşılık olarak bulacaklardır.

Ayetlerimizi ve ahirete varılacağını yalan sayanların tüm yaptıkları, boşa gitmiştir. Bulacakları karşılık, yapıp ürettiklerinden başkası olmayacaktır. 7/147.

Nasip ile ilgili Sünnetullah (Allah'ın değişmez yol ve yasası, varlık kanunları) odur ki:

Allah'ın ayetlerine inanmayanlara Allah kılavuzluk etmez. Onlar için acıklı bir azap öngörülmüştür. 16/104.

Allah'ın izni olmadıkça hiçbir musibet gelip çatmaz. Kim Allah'a inanırsa Allah O'nun kalbini doğruya ve güzele kılavuzlar. Ve Allah her şeyi en iyi biçimde bilmektedir. 64/ 11.

Bizim uğrumuzda didinenleri biz, yollarımıza elbette ulaştıracağız. Allah, güzel düşünüp güzel davrananlarla mutlaka beraberdir. 29/69.

... Gerçek şu ki Allah, bir toplumun mâruz kaldığı şeyleri, onlar, birey olarak içlerindekini / birey olarak kendilerine ilişkin olanı değiştirmedikçe, değiştirmez13/ 11.

Bu böyledir. Çünkü Allah bir topluma lütfettiği nimeti, o toplum birey olarak içlerindekini / birey olarak kendilerine ilişkin olanı değiştirmedikçe, değiştirmemiştir. Ve Allah, iyice işiten, gereğince bilendir. 8/ 53.

Doğrusu, biz insanı karışım olan bir spermden yarattık. Halden hale geçiririz onu. Sonunda onu işitici, görücü yaptık. Biz onu yola kılavuzladık. Artık ya şükredici olur ya nankör. 76/ 2-3.

Herkes kendi inancını beğenir, İnanmayana da yaptığı güzel görünür ama İnanla inanmayan benzeşmez, bir değildir.

Ya o kişi? Yaptıklarının kötülüğü kendisine allanıp pullanmış da onu güzel görüvermiş. Doğrusu şu: Allah dilediğini / dileyeni saptırır, dilediğini / dileyeni de doğruya ve güzele kılavuzlar. O halde canın onlar için üzüntülere dalmasın. Hiç kuşkusuz, Allah onların ürettiklerini / ortaya koydukları oyunları çok iyi bilmektedir. 35/8.

Bu, kendi, ellerinizin üretip önden gönderdiği yüzündendir. Allah, kullara asla zulmedici değildir. 3/182

Çünkü:

Körle, gören bir olmaz! Karanlıklarla ışık da bir olmaz! Gölge ile sıcaklık da aynı değildir. Diriler de eşit olmaz, ölüler de. Allah dilediğine / dileyene işittirir. Ama sen, kabirlerdekilere işittiremezsin! 35/19-22.

Bu sebeple, güzel düşünüp güzel davrananlara kazandığından fazlası / dahası da varken, kötülük kazananlar sadece 'ellerinin kazandığına' teslim edilmişlerdir.

Güzel düşünüp güzel davrananlara güzellik var. Dahası da var. Onların yüzlerine kara da bulaşmaz, zillet de... Cennetin dostlarıdır onlar; sürekli kalıcıdırlar orada. Kötülük kazananlara ise kötülüğün miktarınca karşılık vardır. Ama yüzlerini bir zillet de kaplar. Onları Allah'tan kurtaracak kimse yoktur. Yüzleri gece parçalarından karanlıklarla kaplanmış gibidir. Ateşin dostlarıdır bunlar. Sürekli kalıcıdırlar içinde. 10/26-27.

Dinlerini oyun ve eğlence haline getirmiş, dünya hayatı kendilerini aldatmış olanları bırak da o Kur'an ile şunu hatırlat: Bir kişi, kendi elinin üretip kazandığına teslim edilirse onun, Allah dışında ne bir dostu kalır ne de şefaatçısı. Her türlü fidyeyi verse de ondan kabul edilmez. İşte bunlar, kazandıklarına teslim edilmişlerdir. Nankörlük ettiklerinden ötürü onlar için kaynar sudan bir içki ve korkunç bir azap vardır. 6/70.

İşte orada, her benlik önceden gönderdiği şeyi kendisi deneyecektir. Hepsi gerçek Mevlâ'larına döndürülmüş, iftira aracı yaptıkları şeyler kendilerini koyup gitmiştir. 10/ 30.

Çünkü Allah, her benliği kendi kazandığıyla karşı karşıya getirecektir. Allah, hesabı çok çabuk görür. 14/51.

Zalimlere, 'kazanmış olduğunuzu tadın!' denildiğinde, kıyamet günü o kötü azaptan yüzünü kim koruyabilir? 39/24.

Allah, hür iradeleri ile inkârı / küfrü seçenlerle ilgili olarak, Kur'an'da elçisine buyuruyor ki:

Kendisine Rabbinin ayetleri hatırlatıldığı halde, onlardan yüz çeviren ve iki elinin hazırlayıp önden gönderdiği şeyleri unutandan daha zalim kim olabilir? Şu bir gerçek ki, biz onların kalpleri üzerine onu anlamamaları için kabuklar geçirdik, kulakları içine de ağırlıklar koyduk. Onları hidayete çağırsan da bu durumda hidayete asla ulaşamazlar. 18/57.

De ki: 'Ben sizi ancak vahiyle uyarıyorum.' Ama sağırlar, uyarıldıklarında çağrıyı işitmezler ki! 21/45.

Sen, ölülere işittiremezsin. Eğer dönüp giderlerse, sağırlara da çağrıyı duyuramazsın. Ve sen, düştükleri sapıklıktan körleri de çıkaramazsın. Teslim olmuş kişiler halinde ayetlerimize inananlardan başkasına sesini duyuramazsın. 27/ 80-81.

Artık sen ölülere işittiremezsin. Dönüp gittikleri takdirde sağırlara da çağrıyı duyuramazsın. Ve sen körleri de sapıklıklarından aydınlığa çıkaramazsın. Sen ancak, ayetlerimize iman edenlere dinletirsin de onlar müslüman oluverirler. 30/ 52-53.

Allah, Seçim ve tercihleri öyle olduğu için o kalpleri mühürler.

Yemin olsun ki, biz bu Kur'an'da insanlar için her türlü örneği verdik. Sen onlara bir mucize getirsen, o inkâr edenler mutlaka şöyle diyeceklerdir: 'Siz, eskiyi hükümsüz kılanlardan başkası değilsiniz.' İlimden nasipsizlerin kalpleri üzerine Allah işte böyle mühür basıyor. 30/ 58-59.

Kendilerine gelmiş bir kanıt olmaksızın Allah'ın ayetleri hakkında mücadele edenlerin durumu, hem Allah katında hem de inananların katında büyük bir öfke konusu olmuştur. Allah, tüm zorba, kibirli kalpler üzerine işte böyle mühür basıyor. 40/ 35.

İçlerinden bir kısmı seni dinler, sonra senin yanından çıktıklarında, kendilerine ilim verilmiş olanlara şöyle sorarlar: 'Az önce ne söyledi?' İşte bunlar, Allah'ın, kalplerine mühür bastığı kimselerdir, boş arzularının ardına düşmüşlerdir. 47/ 16.

İmandan nasipsiz olanlar için Sonuç:

Peki bunlar, Kur'an'ın anlamını inceden inceye düşünmüyorlar mı? Yoksa kalpleri üzerinde kilitler mi var? 47/ 24.

Başlarına gelenler; ahitlerini bozmaları, Allah'ın ayetlerini inkâr etmeleri, haksız yere peygamberleri öldürmeleri ve 'kalplerimiz kılıflıdır' demeleri yüzündendir. Doğrusu, Allah küfürleri yüzünden kalpleri üzerine mühür basmıştır da pek azı müstesna, iman etmezler. 4/155.

De ki: 'Düşünün bakalım; Allah, işitme gücünüzü, gözlerinizi alsa, kalpleriniz üzerine mühür bassa, Allah'tan başka hangi ilah onları size geri verecek?' Bak nasıl türlü türlü açıklıyoruz ayetleri, yine de yüz çeviriyorlar! 6/ 46.

Kendisinin ilahı olarak kendi duygu ve arzusunu almış kişiyi gördün mü? Allah onu bir ilim üzerine saptırmış, kulağı ve kalbi üzerine mühür basmış, gözünün üstüne de bir perde çekmiştir. Allah'tan sonra ona kim kılavuzluk edecektir. Hâlâ düşünüp ibret almıyor musunuz? 45/ 23.

İmandan nasibi olanlar için Sonuç:

Ey iman edenler! Siz, kendinizi düzeltmeye bakın. Siz, doğru yolda oldukça sapmış olan size zarar veremez. Tümünüzün dönüşü Allah'adır. O size neler yapıyor olduğunuzu haber verecektir. 5/105.

Eğer hatırlatmak yarar sağlarsa hatırlat / öğüt ver! 87/ 9.

Son Söz:

Allah, dilediğini, dileyene, dilediğince 'nasip' eder.

'Vahiy', 'Kâinat' ve' İnsan' kitaplarının 'ayet'leri ışığında, Seçim ve Tercihlerimizi düşünerek ve bilinçli yapalım. İnşallah.

M. Kemal Adal
27 Şubat 2014 / İZMİR


 
9. sure (TEVBE) 124. ayet (Resmi: 9/İniş:113/Alfabetik:104)

Y.N. Öztürk :
Ne zaman bir sure indirilse içlerinden biri, "Bu hanginizin imanını artırdı?" diye konuşur. İmanı olanların imanını artırmıştır. İşte sevinip duruyorlar!
 
33. sure (AHZÂB) 22. ayet (Resmi: 33/İniş:97/Alfabetik:4)

Y.N. Öztürk :
Müminler, düşman hizipleri gördüklerinde şöyle demişlerdir: "Allah'ın ve resulünün bize vaat ettiği işte budur. Ve Allah da resulü de doğru sözlüdür." Bu onların sadece iman ve teslimiyetlerini artırdı.
 
48. sure (FETİH) 4. ayet (Resmi: 48/İniş:109/Alfabetik:27)

Y.N. Öztürk :
O odur ki, müminlerin gönüllerine, imanları beraberinde iman geliştirsinler diye, mutluluk ve huzur indirdi. Yalnız Allah'ındır göklerin ve yerin orduları. Alîm'dir Allah, Hakîm'dir.
 
58. sure (MÜCÂDİLE) 22. ayet (Resmi: 58/İniş:104/Alfabetik:66)

Y.N. Öztürk :
Allah'a ve âhiret gününe inanan bir topluluğun, Allah'a ve resulüne karşı çıkanlarla sevgiye dayalı bir dostluk kurduğunu göremezsin. Bunlar onların ister babaları olsun, ister çocukları olsun, ister kardeşleri olsun, ister akrabaları olsun. Allah onların kalplerine imanı yazmış ve onları kendisinden bir ruhla desteklemiştir. Onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere koyacaktır; sürekli kalacaklardır orada. Allah onlardan hoşnut olmuştur, onlar da Allah'tan hoşnut olmuşlardır. Allah'ın hizbi işte bunlardır. Dikkat edin, Allah'ın hizbi, başarıya ulaşanların ta kendileridir!
 
74. sure (MÜDDESSİR) 31. ayet (Resmi: 74/İniş:4/Alfabetik:67)

Y.N. Öztürk :
Biz, cehennem yârânını hep melekler yaptık. Ve biz, onların sayılarını da küfre sapanlar için bir imtihandan başka şey yapmadık. Ta ki, kendilerine kitap verilenler iyice ve apaçık bilsinler. İman etmiş olanların imanı artsın. Kendilerine kitap verilmiş olanlarla iman sahipleri kuşkuya düşmesin. Kalplerinde hastalık olanlarla küfre sapmış bulunanlar da; "Allah bununla neyi örneklendirmek istiyor?" desinler. İşte böyle. Allah, dilediğini/dileyeni saptırır, dilediğini/dileyeni de doğruya ve güzele kılavuzlar. Rabbinin ordularını ancak O bilir. Bu, insan için bir öğüt verici ve düşündürücüden başka şey değildir.


Dipnot: *74. GİZLENEN (MUDDESİR) SÛRESİ: Edip Yüksel Çevirisi 74/1-56.


Rahman ve Rahim Allah'ın İsmiyle

1- Ey gizlenen,

2- Kalk ve uyar.

3- Rabbini yücelt.

4- Örtülerini temizle.

5- Kötülükten uzaklaş.

6- İhtiraslı olma.

7- Rabbin için sabret.

8- Duyuru yapıldığı zaman,

9- İşte, zorlu gün o gündür.

10- İnkârcılar için kolay değil.

11- Bir birey olarak yarattığım kişiyi bana bırak.

12- Ona hem zenginlik verdim,

13- Hem de gözü önünde çocuklar...

14- Ona nimetler yağdırdım.

15- Buna rağmen, daha fazlasını istiyor.

16- Asla, çünkü o, ayetlerimize karşı bir inatçı kesildi.

17- Onu sarp bir yokuşa sardıracağım.

18- Nitekim o düşündü; ölçtü biçti.

19- Kahrolası, ne biçim ölçüp biçti.

20- Kahrolası, gene ne biçim ölçüp biçti.

21- Baktı.

22- Sonra surat astı, kaşlarını çattı.

23- Ve arkasını döndü; büyüklük tasladı:

24- "Bu," dedi, "etkileyici bir büyüden başka bir şey değil."

25- "Bu sadece bir insan sözüdür."

26- Onu Sakar'a atacağım.

27- Sakar nedir bilir misin?

28- Ne bırakır, ne de yüklenir (tam ve mükemmel),

29- Halklar için (evrensel) bir göstergedir/ekrandır.


Matematiksel Mucizenin Kodu

30- Üzerinde ondokuz vardır.

31- Biz ateşe bekçi olarak sadece melekleri atadık. Onların sayısını (ondokuz'u) da, (1) inkârcılar için bir fitne (sınav/huzursuzluk kaynağı) yaptık, (2) kitap verilmiş olanları ikna etsin, (3) inananların inancını güçlendirsin, (4) kitap verilmiş olanlarla inananların kuşkularını ortadan kaldırsın ve (5) kalplerinde hastalık olanlarla inkârcılar da, "ALLAH bu örnekle ne demek istiyor?" desinler. Böylece ALLAH dilediğini / dileyeni saptırır ve dilediğini / dileyeni de doğruya iletir. Rabbinin ordularını kendisinden başkası bilmez. Bu (sayı) halklara bir mesajdır.

32- Hayır, andolsun Ay'a,

33- Geçtiği vakit geceye,

34- Ağardığı vakit sabaha,

35- Bu büyüklerden birisidir.

36- Halklara bir uyarıdır.

37- İlerlemek yahut geride kalmak dileyenleriniz için.

38- Her kişi kendi günahıyla mahkûm olur.

39- Ancak sağ tarafta olanlar hariç;

40- Cennetler içindedirler, sorarlar,

41- Suçlulara:

42- "Sizi bu cezaya sokan nedir?"

43- Diyecekler ki, "Desteklemezdik / namaz kılmazdık

44- "Yoksula da yedirmezdik."

45- "Biz, boş şeylere dalanlarla birlikte dalardık."

46- "Yargı gününü yalanlardık."

47- "Nihayet (şimdi) kesin gerçeğe ulaştık."

Ne İsa, Ne Muhammed, Ne Ali, Ne de Veli Onları Kurtaramaz

48- Aracıların şefaati onlara bir yarar sağlamaz.

Ondokuz Mesajından Kaçıyorlar

49- Öyleyse neden bu mesajdan yüz çeviriyorlar.

50- Ürkmüş zebralar gibi,

51- Aslandan kaçan...

52- Hayır, onlardan her biri, kendisine özel olarak açılmış sayfalar verilmesini ister.

53- Doğrusu, onlar ahiretten korkmuyor.

54- Doğrusu, bu bir öğüttür.

55- Dileyen ondan öğüt alır.

56- ALLAH dilemezse onlar öğüt alamazlar. O, erdemli davranmanın kaynağıdır; bağışlamanın kaynağıdır.





RESUL KUR'AN'IN KUR'AN MESAJLARI - M. Kemal Adal

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder