İNSANDA İNANÇ VE
DAVRANIŞLARIN OLUŞMASINDA SÜNNETULLAH - 2
A. İNSANDA İNANÇ
(İMAN VEYA KÜFRÜN) VE DAVRANIŞLARIN (AMELLERİN) OLUŞMASINDA SÜNNETULLAH:
2. İnsanın İman veya Küfrü Seçim ve
Tercihinde; Allah'ın Dilemesi / Allah'ın Yol Göstermesi veya Saptırması ile
İnsan Davranışının Allah Tarafından Belirlenmesinde Sünnetullah:
a) Kavram Olarak, Din, İnsanın İki Temel Tercihi: İman
ve Küfür, İman ve Küfrü Doğuran Etkenler, Allah'ın Yol Göstermesi veya
Saptırması:
b) Kavram Olarak, Ahlak, İnsan Davranışının Oluşması,
İnsan Davranışının Allah Tarafından Belirlenmesi:
c) Allah Kimseye Zulmetmez, Dünyada ve Ahirette Asla
Haksızlık Yapmaz, İnsanlar Öz Benliklerine Zulmederler:
(1) Allah zulmetmez, kimseye haksızlık yapmaz. (İnsanlar
kendi / öz benliklerine zulmeder, küfrü seçip kötü ve çirkin işler / amelleri
yapıp ederek, kazanımlarıyla kendilerine yazık ederler):
(2) Allah zulmetmez, kıyamette de yargı / hesap gününde de
hiç kimseye zulüm / haksızlık edilmez:
d) Allah Her Şeyi (Razı Olduğu Hayrı da Rızası Olmayan
Şerri de) Yaratır:
(1) Musibeti / kötülüğü, insan yaptığı seçim ve tercihi
ile kazanır, Allah yaratır:
(2) İnsan küfre sapıp, kötü / çirkin iş / eylem / amel
yaparak öz benliğine zulmederse, öz kazancı günahtır, kendine yazık eder,
vazgeçip doğruya yönelmesi lehinedir. Yalnız ve sadece Allah tövbeleri kabul
eden ve günahları af edendir.
İNSANDA İNANÇ VE
DAVRANIŞLARIN OLUŞMASINDA SÜNNETULLAH - 2
(İnsanın
İman veya Küfrü Seçim ve Tercihinde; Allah'ın Dilemesi / Allah'ın Yol
Göstermesi veya Saptırması ile İnsan Davranışının Allah Tarafından
Belirlenmesi)
I.
İNSANIN İMAN VEYA KÜFRÜ SEÇİM VE TERCİHİNDE VE BU SEÇİM VE TERCİHİNE
GÖRE İNSAN DAVRANIŞLARININ OLUŞMASINDA SÜNNETULLAH:
A.
İNSANDA İNANÇ (İMAN VEYA KÜFRÜN) VE
DAVRANIŞLARIN (AMELLERİN) OLUŞMASINDA SÜNNETULLAH:
1. İnsanın İman veya Küfrü Seçim ve Tercihinde; Allah'ın Dilemesi / Allah'ın Yol Göstermesi veya Saptırması ile İnsan Davranışının Allah Tarafından Belirlenmesinde Sünnetullah:
a) Kavram Olarak, Din, İnsanın İki Temel Tercihi: İman ve Küfür, İman ve Küfrü Doğuran Etkenler, Allah'ın Yol Göstermesi veya Saptırması:
Yemin olsun, doğruya ve güzele kılavuzlamak sadece bizim işimizdir. 92. sure (LEYL) 12. ayet (Resmi: 92/İniş:9/Alfabetik:58)
Allah'ın yol gösterdiği,
gerçeğe varmıştır; saptırdıkları ise hüsrana batıp kalmıştır. 7. sure (A'RAF)
178. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Allah'ın şaşırttığına kimse kılavuzluk edemez. O bırakır onları ki, kudurganlıkları içinde bocalayıp dursunlar. 7. sure (A'RAF) 186. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Bir kısmını iyiye ve güzele kılavuzladı, bir kısmının üzerine de sapıklık hak oldu. Onlar, Allah'ı bırakıp şeytanları dost edinmişlerdi. Bir de kendilerinin hidayet üzere olduklarını sanırlar. 7. sure (A'RAF) 30. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Göğüslerinde düşmanlıktan ne varsa söküp atmışızdır. Irmaklar akar altlarından. Şöyle derler: "Hamdolsun bizi buraya ulaştıran Allah'a. Eğer Allah bize kılavuzluk etmeseydi, biz buraya ulaşamazdık. Andolsun ki, Rabbimizin resulleri gerçeği getirmişler." Şöyle seslenilir: "İşte size, yaptıklarınıza karşılık mirasçı kılındığınız cennet." 7. sure (A'RAF) 43. ayet (Resmi: 7/İniş:39/ Alfabetik:9)
Bunun
üzerine sana cevap veremezlerse bil ki, onlar
sadece iğreti arzularına uyuyorlar. Allah'tan
bir kılavuzluk olmaksızın, kendi arzularına uyandan daha sapık kim vardır!
Allah, zalimler topluluğunu hidayete erdirmez.
28.
sure (KASAS) 50. ayet (Resmi: 28/İniş:49/Alfabetik:53)
Allah
kime hidayet verirse doğru olan yolu bulan odur. Kimi de şaşırtırsa, böyleleri
için O'nun dışında dostlar bulamazsın. Kıyamet günü böylelerini kör, dilsiz ve
sağır bir halde yüzleri üstüne sürerek haşrederiz. Varacakları yer cehennemdir
ki, alevi dindikçe kızgın ateşini körükleyiveririz. 17. sure (İSRÂ) 97.
ayet (Resmi: 17/İniş:50/Alfabetik:46)
Kur'an okuduğunda, seninle, âhirete inanmayanlar arasına gizli bir perde çekeriz. 17. sure (İSRÂ) 45. ayet (Resmi: 17/İniş:50/Alfabetik:46)
Allah, esenlik yurduna çağırır ve dilediğini dosdoğru bir yola kılavuzlar. 10. sure (YÛNUS) 25. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)
İşte bu Allah'tır sizin Hak Rabbiniz. Hak'tan sonra, sapıklıktan başka ne kalır ki? Peki, nasıl oluyor da yüz geri döndürülüyorsunuz? Bu, budur! Rabbinin yoldan çıkanlar hakkındaki, "Onlar iman etmezler!" sözü gerçekleşmiştir. 10. sure (YÛNUS) 32-33. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)
Eğer Rabbin dileseydi, yeryüzündeki insanların hepsi toptan iman ederdi. Hal böyle iken, mümin olmaları için insanları sen mi zorlayacaksın! Allah'ın izni olmadıkça hiçbir benlik iman edemez. Allah, pisliği, aklını kullanmayanlar üzerine bırakır. 10. sure (YÛNUS) 99-100. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)
Ve deveden
iki, sığırdan iki. De ki "İki erkeği mi haram kıldı, iki dişiyi mi, yoksa
iki dişinin rahimlerince kuşatılanı mı? Yoksa Allah size bunu önerirken siz de
tanıklık mı ediyordunuz?" İlim dışı bir şekilde insanları şaşırtmak için
yalan düzüp Allah'a iftira edenden daha zalim kim olabilir? Allah, zulme
sapan bir topluluğa kılavuzluk etmiyor. 6. sure (EN'ÂM)
144. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)
Allah,
iyiye ve güzele götürmek istediğinin göğsünü İslam'a açar. Saptırmak
dilediğinin de göğsünü öylesine daraltıp tıkar ki, o, göğe yükseliyormuş gibi
olur. Allah, iman etmeyenler üzerine
pisliği işte böyle atıverir. 6. sure (EN'ÂM) 125. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)
Bizim ayetlerimizi yalanlayanlar, karanlıklara gömülmüş sağır ve dilsizlerdir. Allah, dilediği / dileyen kişiyi şaşırtır, dilediğini / dileyeni de dosdoğru yol üzerine koyar. 6. sure (EN'ÂM) 39. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)
Allah'ın, göğsünü İslam'a açtığı kimse, Rabbinden bir ışık üzerinde olmaz mı? Allah'ın Zikri'ne / Kur'an'a karşı kalpleri katılaşmış olanlara yazıklar olsun! İşte onlardır, açık sapıklık içindekiler. Allah, sözün en güzelini, birbirine benzer iç içe ikili manalar ifade eden bir Kitap halinde indirmiştir. Rablerinden korkanların ondan derileri ürperir. Sonra da hem derileri hem de kalpleri, Allah'ın Zikri/Kur'an'ı karşısında yumuşar. Bu, Allah'ın kılavuzudur ki, onunla dilediğini / dileyeni hidayete erdirir. Allah'ın saptırdığına gelince, ona kılavuzluk edecek yoktur. 39. sure (ZÜMER) 22-23. ayet (Resmi: 39/İniş:59/Alfabetik:114)
Allah, kuluna Kafi değil mi, yetmiyor mu?
Seni O'ndan başkalarıyla korkutuyorlar. Allah kimi
saptırırsa artık ona kılavuzluk edecek yoktur. Allah'ın kılavuzluk ettiğini ise
saptıran olamaz. Allah Aziz ve intikam alıcı değil mi? 39. sure (ZÜMER)
36-37. ayet (Resmi: 39/İniş:59/ Alfabetik:114)
Firavun
hanedanından, imanını gizleyen bir adam şöyle konuştu: "Rabbim Allah'tır,
dediği için bir adamı öldürüyor musunuz? Üstelik size, Rabbinizden açık seçik
deliler de getirdi. Eğer yalancıysa yalancılığı kendi aleyhinedir. Eğer doğru
sözlü ise size vaat ettiklerinden bir kısmı başınıza gelir. Kuşkusuz,
Allah, haddi aşan yalancıları doğruya ulaştırmaz." 40. sure (MÜ'MİN)
28. ayet (Resmi: 40/İniş:60/Alfabetik:69)
"Bir gündür ki o, sırtınızı dönerek kaçmaya çalışırsınız fakat Allah'a karşı sizi koruyacak kimse olmaz. Allah'ın saptırdığının, yol göstereni yoktur." Yemin olsun, daha önce Yûsuf da size açık seçik mesajlar getirmişti de onun size getirdikleri hakkında hep kuşku duymuştunuz. Daha sonra o ölünce de şöyle demiştiniz: "Allah ondan sonra bir daha asla resul göndermez." Allah, sınır tanımaz kuşkucuları işte böyle saptırır. 40. sure (MÜ'MİN) 33-34. ayet (Resmi: 40/İniş:60/Alfabetik:69)
"Allah'ın berisinden taptıklarınız
nerede?" Diyecekler ki: "Bizden uzaklaşıp kayboldular. Doğrusu biz,
daha önce hiçbir şeye yakarmıyormuşuz." Allah, inkâr edenleri işte böyle saptırır.
40.
sure (MÜ'MİN) 74. ayet (Resmi: 40/İniş:60/Alfabetik:69)
Allah'ın
saptırdığına, O'ndan başka dost yoktur. Zalimlerin, azapla yüz yüze geldiklerinde,
"Geri dönüşe bir yol yok mu?" diye söylendiklerini göreceksin. 42. sure (ŞÛRÂ)
44. ayet (Resmi: 42/İniş:62/Alfabetik:95)
Onların
Allah'tan başka kendilerine yardım edecek velileri yoktur. Allah'ın saptırdığı
kimse için artık hiçbir yol yoktur. 42. sure (ŞÛRÂ) 46. ayet (Resmi:
42/İniş:62/Alfabetik:95)
Kendisinin ilahı olarak kendi duygu ve arzusunu almış kişiyi gördün mü? Allah onu bir ilim üzerine saptırmış, kulağı ve kalbi üzerine mühür basmış, gözünün üstüne de bir perde çekmiştir. Allah'tan sonra ona kim kılavuzluk edecektir. Hâlâ düşünüp ibret almıyor musunuz? 45. sure (CÂSİYE) 23. ayet (Resmi: 45/İniş:65/Alfabetik:15)
De ki:
"Hiç düşündünüz mü? Eğer bu, Allah katından ise ve siz onu tanımamışsanız,
İsrailoğullarından bir tanık da onun benzerine tanıklık edip inandığı halde,
siz böbürlenmişseniz haliniz nice olur! Allah, zalimler topluluğuna kılavuzluk etmez."
46.
sure (AHKAF) 10. ayet (Resmi: 46/İniş:66/Alfabetik:3)
Kendisine Rabbinin ayetleri hatırlatıldığı halde, onlardan yüz çeviren ve iki elinin hazırlayıp önden gönderdiği şeyleri unutandan daha zalim kim olabilir? Şu bir gerçek ki, biz onların kalpleri üzerine onu anlamamaları için kabuklar geçirdik, kulakları içine de ağırlıklar koyduk. Onları hidayete çağırsan da bu durumda hidayete asla ulaşamazlar. 18. sure (KEHF) 57. ayet (Resmi: 18/İniş:69/Alfabetik:54)
Bu böyledir,
çünkü, onlar şu iğreti hayatı âhirete tercih etmişlerdir. Ve Allah, küfre
sapanlar topluluğunu doğruya kılavuzlamaz. 16.
sure (NAHL) 107. ayet (Resmi: 16/İniş:70/Alfabetik:75)
Allah'ın ayetlerine
inanmayanlara Allah kılavuzluk etmez. Onlar için acıklı bir azap öngörülmüştür. 16. sure (NAHL)
104. ayet (Resmi: 16/İniş:70/Alfabetik:75)
Sen onların iyiye ve doğruya ulaşmalarını tutkuyla istesen de Allah, saptırdığına yol göstermez. Hiçbir yardımcıları da olmaz onların. 16. sure (NAHL) 37. ayet (Resmi: 16/İniş:70/ Alfabetik:75)
Allah, inananları dünya hayatında da âhirette de tutarlı sözle sağlamlaştırır. Allah, zalimleri şaşırtır. Allah, dilediğini yapar. 14. sure (İBRÂHİM) 27. ayet (Resmi: 14/İniş:72/Alfabetik:40)
Biz dileseydik, her benliğe hidayetini elbette verirdik. Fakat benden şu yolda söz hak olmuştur: "Yemin olsun, cehennemi tamamıyla cinlerden ve insanlardan dolduracağım."
32. sure (SECDE) 13. ayet (Resmi: 32/İniş:75/Alfabetik:92)
İlimden nasipsizlerin kalpleri üzerine Allah işte böyle mühür basıyor. 30. sure (RÛM) 59. ayet (Resmi: 30/İniş:84/Alfabetik:87)
Bizim uğrumuzda didinenleri biz, yollarımıza elbette ulaştıracağız. Allah, güzel düşünüp güzel davrananlarla mutlaka beraberdir. 29. sure (ANKEBÛT) 69. ayet (Resmi: 29/İniş:85/Alfabetik:8)
Her biri
için onu önünden ve arkasından izleyen gözcüler vardır ki, kendisini Allah'ın
emrine bağlı olarak koruyup denetlerler. Gerçek şu ki Allah, bir toplumun mâruz kaldığı şeyleri,
onlar, birey olarak içlerindekini / birey olarak kendilerine ilişkin olanı
değiştirmedikçe, değiştirmez. Allah bir
topluma bir perişanlık dileyince de artık onu geri çevirecek bir güç yoktur. Ve
onlar için Allah'ın berisinden koruyucu bir dost da olamaz. 13. sure (RA'D) 11.
ayet (Resmi: 13/İniş:87/Alfabetik:85)
Allah, iman sahiplerinin Velî'sidir; onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. Küfre sapanlara gelince, onların dostları tağuttur ki, kendilerini nurdan karanlıklara çıkarır. Bunlar cehennemin dostlarıdır. Orada sürekli kalacaklardır onlar. 2. sure (BAKARA) 257. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Şu bir gerçek ki, o küfre batmış olanları sen korkutsan da korkutmasan da onlar için aynıdır; iman etmezler. Allah onların kalpleri, kulakları üzerine mühür basmıştır. Onların kafa gözleri üstünde de bir perde vardır. Onlar için korkunç bir azap öngörülmüştür. 2. sure (BAKARA) 6-7. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Bu
böyledir. Çünkü Allah bir topluma
lütfettiği nimeti, o toplum birey olarak içlerindekini / birey olarak
kendilerine ilişkin olanı değiştirmedikçe, değiştirmemiştir. Ve Allah, iyice işiten,
gereğince bilendir. 8. sure (ENFÂL) 53. ayet (Resmi:
8/İniş:93/Alfabetik:22)
Allah kendilerinde bir hayır olduğunu bilseydi elbette onlara işittirirdi. Onlara işittirseydi bile mutlaka yüz çevirir, döner giderlerdi. 8. sure (ENFÂL) 23. ayet (Resmi: 8/İniş:93/Alfabetik:22)
Sırtlarına
Tevrat yükletilip de sonra onu taşımayanların durumu, kutsal kitap parçaları
taşıyan eşeğin durumuna benzer. Allah'ın ayetlerini yalanlayan topluluğun vücut
verdiği örnek ne kötüdür! Allah, zulme sapmış bir topluluğu doğruya ve güzele
ulaştırmaz. 62. sure (CUMUA) 5. ayet (Resmi:
62/İniş:96/Alfabetik:17)
Görmedin
mi şu kendilerine Kitap'tan bir pay verilmiş olanları? Puta, tâğuta
inanıyorlar; küfre batmışlar için, "Bunlar inananlardan daha doğru
yoldadır!" diyorlar. 4. sure (NİSA) 51. ayet (Resmi:
4/İniş:98/Alfabetik:82)
İnsanlardan
gizleniyorlar / gizliyorlar da Allah'tan gizlenmiyorlar / gizlemiyorlar. Oysaki
O, O'nun hoşlanmadığı sözü gece boyu sarf ederlerken onlarla beraberdir. Allah, onların yapmakta olduklarını çepeçevre
kuşatmıştır.
4. sure (NİSA) 108. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)
Sen
onlar için ha af dilemişsin ha dilememişsin. Aleyhlerindeki sonuç aynı
kalacaktır. Allah
onları asla affetmeyecektir. Çünkü Allah, sapıklar topluluğunu doğruya ve güzele iletmez.
63.
sure (MÜNÂFİKÛN) 6. ayet (Resmi: 63/İniş:103/Alfabetik:72)
Bilin ki,
Allah'ın resulü içinizdedir. Eğer o çoğu işte size
uysaydı, gerçekten zorlukla karşılaşır, sıkıntıya düşerdiniz. Ama Allah, imanı
size sevdirmiş ve onu gönüllerinizde süslemiştir. Ve size küfrü, öz söz
bozukluğunu, isyanı çirkin göstermiştir. Rüşte ermiş olanlar işte
bunlardır; Allah'tan bir lütuf ve nimet olarak. Alîm'dir Allah, Hakîm'dir. 49. sure (HUCURÂT)
7-8. ayet (Resmi: 49/İniş:105/Alfabetik:37)
Allah'ın izni olmadıkça hiçbir musibet gelip çatmaz. Kim Allah'a inanırsa Allah O'nun kalbini doğruya ve güzele kılavuzlar. Ve Allah her şeyi en iyi biçimde bilmektedir. 64. sure (TEĞÂBÜN) 11. ayet (Resmi: 64/İniş:107/Alfabetik:101)
Hani, Mûsa, toplumuna
şöyle demişti: "Ey toplumum! Benim size gönderilen Allah elçisi olduğumu
bilip durduğunuz halde, beni neden incitiyorsunuz?" Onlar bozulup sapınca Allah da onların kalplerini
eğriltti. Çünkü Allah, sapıklardan
oluşmuş bir topluluğu doğruya ve güzele kılavuzlamaz. 61. sure (SAFF) 5. ayet (Resmi:
61/İniş:108/ Alfabetik:89)
İslam'a / Allah'a teslim olmaya çağrılıp durduğu halde, yalanlar düzerek Allah'a iftira edenden daha zalim kim vardır? Allah, zulme bulaşmış kişiler topluluğunu doğruya ve güzele iletmez. 61. sure (SAFF) 7. ayet (Resmi: 61/İniş:108/Alfabetik:89)
Siz; hacı
sakalığını, Mescid-i Haram tamirciliğini, Allah'a ve âhiret gününe inanıp Allah
yolunda didinen kişinin yaptığıyla bir mi tuttunuz? Allah katında bir olmazlar
bunlar. Allah,
zulüm sergileyenler topluluğuna kılavuzluk etmez. 9. sure (TEVBE) 19.
ayet (Resmi: 9/İniş:113/Alfabetik:104)
De ki: "Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, kabileniz / menfaat çevreniz, elde ettiğiniz mallar, kesadından korktuğunuz ticaret, hoşunuza giden konutlar sizin için Allah'tan, resulünden ve Allah yolunda cihattan daha sevimli ise artık Allah, emrini getirinceye kadar bekleyin. Allah, yoldan ayrılmış bir topluluğu doğruya ve güzele kılavuzlamaz." 9. sure (TEVBE) 24. ayet (Resmi: 9/İniş:113/Alfabetik:104)
Haram ayları ertelemek, küfürde bir artırmadır ki, onunla inkâr edenler saptırılır. Onu bir yıl helal sayarlar, bir yıl haramlaştırırlar ki, Allah'ın yasakladığının sayısını denkleştirip Allah'ın haram kıldığını helalleştirsinler. Amellerinin kötülüğü kendilerine süslü gösterilmiştir. Allah, küfre batan bir topluluğu iyiye ve güzele kılavuzlamaz. 9. sure (TEVBE) 37. ayet (Resmi: 9/İniş:113/Alfabetik:104)
İster af dile onlar için, ister dileme. Yetmiş kez af dilesen de onlar için, Allah onları affetmeyecektir. Çünkü onlar Allah'ı da resulünü de inkâr ettiler. Allah, yoldan çıkmış böyle bir topluluğa kılavuzluk etmez. 9. sure (TEVBE) 80. ayet (Resmi: 9/İniş:113/Alfabetik:104)
Peki, binasını Allah'tan gelen bir sakınma duygusu ve hoşnutluk üzerine kuran mı hayırlıdır yoksa binasını sel artıklarının ucundaki yarın kenarına kurup da onunla birlikte cehenneme yuvarlanan mı? Allah, zalimler topluluğuna kılavuzluk etmez. 9. sure (TEVBE) 109. ayet (Resmi: 9/İniş:113/Alfabetik:104)
b) Kavram Olarak, Ahlak, İnsan Davranışının Oluşması, İnsan Davranışının Allah Tarafından Belirlenmesi:
Ve onlar, Allah'ın dilediği dışında, öğüt alamazlar. Sakındırmaya ve affetmeye ehil olan O'dur. 74. sure (MÜDDESSİR) 56. ayet (Resmi: 74/İniş:4/Alfabetik:67)
Âlemlerin Rabbi olan Allah
dilemedikçe, siz dileyemezsiniz! 81. sure (TEKVÎR) 29. ayet (Resmi:
81/İniş:7/Alfabetik:103)
Biz insanı, gerçekten en güzel
bir biçimde yarattık. Sonra da onu düşüklerin en düşüğüne / aşağıların en
aşağısına çevirip attık. İman edip hayra ve barışa yönelik iş üretenler
müstesna. Bunlar için
kesintisiz bir ödül vardır. 95. sure (TÎN) 4-6. ayet (Resmi: 95/İniş:28/
Alfabetik:105)
Yemin olsun ki, onların çoğuna
söz hak olmuştur, artık onlar iman etmezler. Biz onların boyunlarına bukağılar
geçirdik. Bukağılar çenelere dayanmıştır da bu yüzden onların ka faları yukarı
kalkıktır. Önlerine bir set, arkalarına da başka bir set çektik. Böylece onları
kuşatıp sardık; artık onlar görmezler. Sen ha uyarmışsın onları ha
uyarmamışsın, fark etmez onlar için; inanmazlar. Sen ancak o zikire / Kur'an'a uyan ve
görmediği halde Rahman'dan korkan kimseyi uyarırsın. Böylesini, bir
bağışlanma ve seçkin bir ödülle müjdele! 36. sure (YÂSÎN) 7-11. ayet
(Resmi: 36/İniş:41/Alfabetik:108)
Ya o kişi?
Yaptıklarının kötülüğü kendisine allanıp pullanmış da onu güzel görüvermiş. Doğrusu şu: Allah dilediğini / dileyeni saptırır,
dilediğini / dileyeni de doğruya ve güzele kılavuzlar. O halde canın onlar için üzüntülere
dalmasın. Hiç kuşkusuz, Allah onların ürettiklerini / ortaya koydukları
oyunları çok iyi bilmektedir. 35. sure (FATIR) 8. ayet (Resmi:
35/İniş:43/Alfabetik:24)
Şirke
batanlar şöyle diyecekler: "Allah dileseydi,
ne biz şirke sapardık ne de atalarımız. Hiçbir şeyi haram da yapmazdık."
Onlardan öncekiler de azabımızı tadıncaya kadar bu şekilde yalanlamışlardı. De ki: "Yanınızda, önümüze
çıkaracağınız bir ilminiz var mı? Zandan başka bir şeye uymuyorsunuz. Sadece
saçmalıyorsunuz siz." En mükemmel kanıt Allah'ındır. O dileseydi
hepinizi toptan doğru yola iletirdi. 6. sure (EN'ÂM)
148-149. ayet (Resmi: 6/İniş:55/ Alfabetik:20)
Üzerine
azap sözü hak olanı, ateşe dalmış
olanı sen mi kurtaracaksın? 39. sure (ZÜMER) 19. ayet (Resmi:
39/İniş:59/Alfabetik:114)
Bir de
dediler ki: "Rahman dileseydi, onlara
tapınmazdık." Bu konuda hiçbir
bilgileri yoktur. Sadece saçmalıyorlar. 43. sure (ZUHRUF)
20. ayet (Resmi: 43/İniş:63/Alfabetik:113)
Ortak
koşanlar dediler ki: "Eğer Allah isteseydi ne
biz ne de atalarımız Allah dışında bir şeye kulluk / ibadet etmez, O'na rağmen
hiçbir şeyi haram kılmazdık." Onlardan öncekiler de aynen böyle
yaptılar. Resullere düşen, açık bir tebliğden başkası değildir. 16. sure (NAHL) 35.
ayet (Resmi: 16/İniş:70/ Alfabetik:75)
Biz
dileseydik, her benliğe hidayetini elbette verirdik. Fakat benden şu yolda söz
hak olmuştur: "Yemin olsun, cehennemi tamamıyla cinlerden ve insanlardan
dolduracağım." 32. sure (SECDE)
13. ayet (Resmi: 32/İniş:75/Alfabetik:92)
Ey iman sahipleri! Sizi, size
hayat verecek şeye çağırdığında, Allah'a da resule de "Buyur deyin!" Şunu da bilin ki, Allah kişi ile kalbinin arasına sokulur
ve bilin ki en son O'nun huzurunda haşredileceksiniz. 8. sure (ENFÂL) 24.
ayet (Resmi: 8/İniş:93/Alfabetik:22)
Nerede
olursanız olun ölüm sizi yakalayacaktır. Titizlikle korunan muhteşem kulelerde
olsanız bile. Onlara bir iyilik isabet ettiğinde,
"Bu, Allah katındandır!" derler. Ama kendilerine bir kötülük
dokunduğunda, "Bu senin yüzündendir." derler. De ki: "Hepsi, Allah katındandır." Şu topluluğa ne oluyor ki, neredeyse hiçbir sözü anlamıyorlar!
4.
sure (NİSA) 78. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)
Yeryüzünde ve kendi
benliklerinizde meydana gelen hiçbir musibet yoktur ki, biz onu yaratmadan önce
bir Kitap'ta belirlenmiş olmasın. Bu, Allah için çok kolaydır. Böyle
yapılmıştır ki, elinizden çıkana üzülüp ümitsizliğe düşmeyesiniz ve Allah'ın
size verdiğiyle sevinip şımarmayasınız. Çünkü Allah, kendini beğenip
övünenlerin hiçbirini sevmez. 57. sure (HADÎD) 22-23. ayet (Resmi:
57/İniş:112/Alfabetik:33)
İşte bu, bir hatırlatıcı ve düşündürücüdür. Dileyen, Rabbine doğru, bir yol edinir. Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz.
Allah Alîm'dir, Hakîm'dir. 76. sure (İNSÂN) 29-30. ayet (Resmi:
76/İniş:90/Alfabetik:43)
Allah
bir topluluğa kılavuzluk ettikten sonra,
sakınacakları şeyleri kendilerine ayan-beyan bildirinceye kadar, onların
sapıklığına hükmetmez. Allah her şeyi hakkıyla bilendir. 9. sure (TEVBE)
115. ayet (Resmi: 9/İniş:113/Alfabetik:104)
De ki
onlara: "Hakkımızda
Allah'ın yazdığından başkası bize asla ulaşmaz. O'dur bizim
Mevlâ'mız. Yalnız Allah'a güvenip dayansın inananlar." 9. sure (TEVBE) 51.
ayet (Resmi: 9/İniş:113/Alfabetik:104)
Nihayet Allah, kendisine
verdikleri söze ters düştüklerinden, yalana sapıp durduklarından, huzuruna
çıkacakları güne kadar onların
kalplerine ikiyüzlülük yerleştirdi. 9. sure (TEVBE) 77. ayet (Resmi:
9/İniş:113/Alfabetik:104)
c) Allah Kimseye Zulmetmez, Dünyada ve Ahirette Asla Haksızlık Yapmaz, İnsanlar Öz Benliklerine Zulmederler:
(1) Allah zulmetmez, kimseye haksızlık yapmaz. (İnsanlar kendi / öz benliklerine zulmeder, küfrü seçip kötü ve çirkin işler / amelleri yapıp ederek, kazanımlarıyla kendilerine yazık ederler):
Bu dünya hayatında harcamakta olduklarının durumu, bir rüzgâr örneğine benzer: Onda kavurucu bir soğuk vardır. Öz benliklerine zulmetmiş bir topluluğun ekinine değmiş de onu mahvetmiştir. Allah onlara zulmetmedi, onlar kendilerine zulmediyorlardı. 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 117. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)
"İşte bu,
ellerinizin önden gönderdiği şeyler yüzündendir. Allah, kullara asla zulmetmez."
8. sure (ENFÂL) 51. ayet
(Resmi: 8/İniş:93/Alfabetik:22)
Gelmedi mi onlara kendilerinden öncekilerin haberi: Nûh kavminin, Âd'ın, Semûd'un, İbrahim kavminin, Medyen halkının ve altı üstüne gelmiş kentlerin. Resulleri onlara açık seçik ayetler getirmişti. Allah onlara zulmediyor değildi; aksine, öz benliklerine onlar zulmediyorlardı. 9. sure (TEVBE) 70. ayet (Resmi: 9/İniş:113/Alfabetik:104)
Allah, insanlara hiçbir şekilde zulmetmez. Ama insanlar öz benliklerine zulmediyorlar. 10. sure (YÛNUS) 44. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)
Her ümmet için bir resul öngörülmüştür. Resulleri gelince, aralarında adaletle hüküm verilir. Hiçbir zulme uğratılmazlar. 10. sure (YÛNUS) 47. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)
İşte
bunlar o kentlerin/medeniyetlerin haberlerinden bir kısmı, anlatıyoruz sana.
Kimi hâlâ ayakta onların, kimi kökünden biçilip gitmiştir. Onlara biz zulmetmedik. Ama onlar kendilerine
zulmettiler. Rabbinin emri geldiğinde, Allah'ı bırakıp da yakardıkları
ilahları kendilerine hiçbir yarar sağlamadı. İlahları onların sadece hasar ve
hüsranlarını artırdı. 11. sure
(HÛD) 100-101. ayet (Resmi: 11/İniş:52/ Alfabetik:38)
Neyi bekliyorlar? Kendilerine meleklerin
gelmesini mi, yoksa Allah'ın emrinin gelmesini mi? Onlardan öncekiler de aynen
böyle yapmışlardı. Allah onlara zulüm etmemişti.
Tam aksine, onlar kendi kendilerine zulüm ediyorlardı. 16. sure (NAHL) 33. ayet (Resmi:
16/İniş:70/Alfabetik:75)
Sana anlattıklarımızı daha önce, Yahudilere haram kılmıştık. Biz onlara haksızlık etmedik; aksine, onlar kendi benliklerine zulmediyorlardı. 16. sure (NAHL) 118. ayet (Resmi: 16/İniş:70/ Alfabetik:75)
Her birini kendi
günahı ile yakaladık. Bazılarının üstüne taş yağdıran bir kasırga gönderdik. Bir
kısmını, o korkunç titreşimli ses yakaladı. Onlardan, yere batırdıklarımız da
oldu. Bazılarını da boğduk. Allah onlara zulmedecek
değildi. Fakat onlar kendi benliklerine zulmediyorlardı. 29. sure (ANKEBÛT)
40. ayet (Resmi: 29/İniş:85/Alfabetik:8)
Yeryüzünde
dolaşıp bir bakmıyorlar mı ki, nasıl oldu kendilerinden öncekilerin sonu? Onlar
kuvvet yönünden bunlardan daha ağır ve baskındılar. Toprağı eşip deşip didik
didik etmişlerdi. Ve yeryüzünü, bunların imar ettiklerinden çok daha fazla imar
etmişlerdi. Ve resulleri onlara açık seçik deliller getirmişti. O halde, Allah onlara zulmediyor değildi. Doğrusu,
onlardı öz benliklerine zulmedip duranlar. 30. sure (RÛM) 9.
ayet (Resmi: 30/İniş:84/ Alfabetik:87)
Biz
onlara zulmetmedik; onlar zalimlerin ta kendileriydi. 43. sure (ZUHRUF)
76. ayet (Resmi: 43/İniş:63/Alfabetik:113)
Görmedin mi ne yaptı Rabbin Âd kavmine?
Sütunlarla dolu İrem'e, Ki beldeler içinde onun benzeri yaratılmamıştı. Ve ne
yaptı vadide kayaları oyan Semûd kavmine? Ve kazıklar sahibi Firavun'a. Bunlar, ülkelerde azıp zulmetmişlerdi. Ve oralarda
bozgunu çoğaltmışlardı. Bu yüzden Rabbin, üzerlerine azap kamçısını
yağdırıverdi. Çünkü Rabbin tam gözetleme yerindedir / tam bir biçimde gözetlemektedir. 89. sure (FECR)
6-14. ayet (Resmi: 89/İniş:10/ Alfabetik:25)
(2) Allah zulmetmez, kıyamette de yargı / hesap gününde de hiç kimseye zulüm / haksızlık edilmez:
Bu, kendi, ellerinizin üretip önden gönderdiği yüzündendir. Allah, kullara asla zulmedici değildir. 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 182. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)
Allah
zerre kadar zulüm yapmaz. Küçücük bir iyilik olsa onu kat kat artırır ve kendi
katından da büyük bir ödül verir. 4. sure (NİSA) 40. ayet (Resmi:
4/İniş:98/Alfabetik:82)
Gün olur,
herkes kendi nefsi için mücadele eder ve herkese,
yaptığının karşılığı tam tamına ödenir; onlar asla zulme uğratılmazlar. 16. sure (NAHL)
111. ayet (Resmi: 16/İniş:70/Alfabetik:75)
Kitap
ortaya konulmuştur. Günahkârların, onun içindekilerden korkup ürpererek şöyle
dediklerini görürsün: "Vay başımıza! Ne biçim kitap bu! Ne küçük bırakmış
ne büyük. Hepsini sayıp dökmüş!" Yapıp
ettiklerini hazır bulmuşlardır. Rabbin hiç kimseye zulmetmiyor. 18. sure (KEHF) 49.
ayet (Resmi: 18/İniş:69/Alfabetik:54)
Kıyamet
günü için adalet terazilerini kuracağız / adaleti terazilere koyacağız. Hiç
kimseye zerre kadar zulüm edilmeyecek. Hardal tanesi kadar bir şey olsa onu ortaya
getiririz. Hesapçılar olarak biz yeteriz! 21. sure (ENBİYÂ) 47. ayet
(Resmi: 21/İniş:73/Alfabetik:21)
Biz hiçbir benliğe yaratılış
kapasitesinin üstünde görev yüklemeyiz. Bizim katımızda, hakkı
söyleyen bir kitap vardır. Onlara haksızlık edilmez. 23. sure (MÜ'MİNÛN)
62. ayet (Resmi: 23/İniş:74/ Alfabetik:70)
O gün hiçbir canlıya, hiçbir şekilde haksızlık edilmez. Sizler, sadece yapıp ettiklerinizin
karşılığı olarak cezalandırılırsınız. 36.
sure (YÂSÎN) 54. ayet (Resmi: 36/İniş:41/Alfabetik:108)
Yeryüzü, Rabbinin nuruyla parıldamış, Kitap ortaya konmuş, peygamberler, tanıklar getirilip
aralarında hakla hüküm verilmiştir. Onlar asla haksızlığa uğratılmazlar.
39.
sure (ZÜMER) 69. ayet (Resmi: 39/İniş:59/Alfabetik:114)
Allah buyurdu: "Huzurumda çekişmeyin!
Ben size uyarıyı çok önceden göndermiştim." "Benim huzurumda söz değiştirilmez ve ben kullara asla zulmetmem." 50. sure (KAF)
28-29. ayet (Resmi: 50/İniş:34/Alfabetik:49)
d) Allah Her Şeyi (Razı Olduğu Hayrı da
Rızası Olmayan Şerri de) Yaratır:
(1) Musibeti / kötülüğü, insan yaptığı seçim ve tercihi ile kazanır, Allah yaratır:
Size, başkalarına iki katını dokundurduğumuz bir musibet dokununca: "Bu da nereden!" mi dediniz? De ki: "O, sizin öz benliklerinizdendir." Allah, her şeye Kadîr'dir. 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 165. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)
Peki, nasıl
oluyor da ellerinin hazırladıkları yüzünden
başlarına bir musibet çöktüğünde, sana
gelip, "Biz sadece iyilik yapmak, barıştırmak istedik!" diye
Allah'a yeminler ediyorlar! Allah bunların kalplerindekini biliyor. Artık
aldırma onlara; öğüt ver kendilerine ve öz benlikleri hakkında etkili sözler
söyle onlara. 4.
sure (NİSA) 62-63. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)
Nerede olursanız olun ölüm sizi
yakalayacaktır. Titizlikle korunan muhteşem kulelerde olsanız bile. Onlara bir iyilik isabet ettiğinde, "Bu, Allah
katındandır!" derler. Ama kendilerine bir kötülük dokunduğunda, "Bu
senin yüzündendir." derler. De ki: "Hepsi, Allah katındandır."
Şu topluluğa ne oluyor ki, neredeyse hiçbir sözü anlamıyorlar! İyilik ve
güzellikten sana her ne ererse Allah'tandır. Kötülük ve çirkinlikten sana
ulaşan şeyse kendi nefsindendir. Biz seni insanlara bir resul olarak gönderdik.
Tanık olarak Allah yeter. 4. sure (NİSA) 78-79. ayet (Resmi:
4/İniş:98/Alfabetik:82)
Sonunda,
yapıp ettiklerinin kötülükleri başlarına musibet olmuş, alay edip durdukları şey
kendilerini sarıvermişti. 16. sure (NAHL) 34. ayet (Resmi:
16/İniş:70/Alfabetik:75)
Dediler:
"Sen ve beraberindekiler yüzünden başımıza uğursuzluk geldi / sen ve
beraberindekileri uğursuzluk belirtisi sayıyoruz." Dedi: "Uğursuzluk
kuşunuz Allah katındadır. Daha doğrusu siz, imtihana çekilen bir topluluksunuz. 27. sure (NEML) 47.
ayet (Resmi: 27/İniş:48/Alfabetik:81)
Kendi
ellerinin önden hazırladıkları yüzünden başlarına bir musibet geldiğinde hemen şöyle diyorlar:
"Rabbimiz, bize bir resul gönderseydin de senin ayetlerine uyup
müminlerden olsaydık ne olurdu!" 28. sure (KASAS) 47. ayet
(Resmi: 28/İniş:49/Alfabetik:53)
İnsanlara
bir rahmet tattırdığımızda, onunla ferahlar, şımarırlar. Kendi ellerinin hazırladıkları yüzünden kendilerine bir
kötülük gelip çatsa, hemencecik ümitsizliğe düşerler. 30. sure (RÛM) 36.
ayet (Resmi: 30/İniş:84/Alfabetik:87)
İnsanların
ellerinin kazanmış oldukları yüzünden denizde ve karada bozgun çıktı. Allah onlara, yaptıklarının bir
kısmını tattırıyor ki geri dönebilsinler. 30. sure (RÛM) 41. ayet (Resmi:
30/İniş:84/Alfabetik:87)
Size
gelip çatan her musibet ellerinizin kazandığı yüzündendir. Allah birçoklarını da affediyor.
42.
sure (ŞÛRÂ) 30. ayet (Resmi: 42/İniş:62/Alfabetik:95)
Yahut onları, içindekilerin kazançları yüzünden mahveder.
Ama birçoğunu affediyor; 42. sure (ŞÛRÂ) 34. ayet (Resmi:
42/İniş:62/Alfabetik:95)
Yüz
çevirirlerse, biz seni onlar üzerine bekçi göndermemişiz. Sana düşen, tebliğden
başkası değildir. Biz insana, bizden bir rahmet tattırdığımızda, onunla sevinip
şımarır. Kendi ellerinin hazırladığından bir
kötülük başlarına sarılınca, bakarsın insan, alabildiğine
nankörleşmiştir.
42. sure (ŞÛRÂ) 48. ayet (Resmi: 42/İniş:62/Alfabetik:95)
Yeryüzünde
ve kendi benliklerinizde meydana gelen hiçbir musibet yoktur ki, biz onu
yaratmadan önce bir Kitap'ta belirlenmiş olmasın. Bu, Allah için çok kolaydır. 57. sure (HADÎD)
22. ayet (Resmi: 57/İniş:112/Alfabetik:33)
Allah'ın izni
olmadıkça hiçbir musibet gelip çatmaz. Kim Allah'a inanırsa Allah O'nun kalbini
doğruya ve güzele kılavuzlar. Ve Allah her şeyi en iyi biçimde bilmektedir. 64. sure (TEĞÂBÜN)
11. ayet (Resmi: 64/İniş:107/Alfabetik:101)
(2) İnsan küfre sapıp, kötü / çirkin iş / eylem / amel yaparak öz benliğine zulmederse, öz kazancı günahtır, kendine yazık eder, vazgeçip doğruya yönelmesi lehinedir. Yalnız ve sadece Allah tövbeleri kabul eden ve günahları af edendir.
Hani Mûsa, toplumuna demişti ki: "Ey toplumum, buzağıyı tanrı edinmenizle öz benliklerinize zulmettiniz. Hadi, yaratıcınıza, Bâri'nize tövbe edin; egolarınızı öldürün. Böyle yapmanız yaratıcınız katında sizin için daha iyidir; O sizin tövbelerinizi kabul eder. Hiç kuşkusuz O, evet O, tövbeleri çok kabul edendir, rahmeti sonsuz olandır." 2. sure (BAKARA) 54. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Kadınları
boşadığınızda, bekleme sürelerini tamamladılar mı ya onları örfe uygun olarak
tutun yahut da örfe uygun olarak serbest bırakın. Onları, zulmetmeniz için,
zararlarına bir biçimde, tutmayın. Bunu yapan, öz benliğine zulmetmiş olur.
Allah'ın ayetlerini eğlence aracı yapmayın. Allah'ın üzerinizdeki nimetini ve
kendisiyle size öğüt vermek için indirdiği Kitap'ı ve hikmeti hatırlayın. Allah'tan korkun ve bilin ki, Allah her şeyi çok iyi
bilmektedir. 2. sure (BAKARA) 231. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Bu dünya
hayatında harcamakta olduklarının durumu, bir rüzgâr örneğine benzer: Onda
kavurucu bir soğuk vardır. Öz benliklerine zulmetmiş bir topluluğun ekinine
değmiş de onu mahvetmiştir. Allah onlara
zulmetmedi, onlar kendilerine zulmediyorlardı. 3. sure (ÂLİ IMRÂN)
117. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)
Onlar, çirkin bir
iş yaptıklarında yahut öz benliklerine zulmettiklerinde, Allah'ı hatırlar da
günahları için af dilerler. Günahları Allah'tan başka kim affeder ki? Ve onlar
yaptıklarında bile bile ısrar etmezler. 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 135. ayet (Resmi:
3/İniş:94/Alfabetik:7)
Biz hiçbir resulü, Allah'ın
izniyle kendisine itaat edilmesi dışında bir amaçla göndermedik. Eğer onlar, öz benliklerine zulmettiklerinde sana gelip
Allah'tan af dileseler, resul de kendileri için af dileseydi, elbette ki
Allah'ı tövbeleri cömertçe kabul eden bir Rahîm olarak bulacaklardı. 4. sure (NİSA) 64.
ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)
Kim
bir kötülük yapar yahut öz benliğine zulmeder de sonra Allah'tan af dilerse
Allah'ı çok affedici, çok merhametli bulur. 4. sure (NİSA) 110. ayet (Resmi:
4/İniş:98/Alfabetik:82)
"Ey
Rabbimiz, dediler, öz benliklerimize zulmettik.
Eğer bizi affetmez, bize acımazsan elbette ki hüsrana uğrayanlardan olacağız."
7.
sure (A'RAF) 23. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Biz onları,
on iki torun kabileye ayırdık. Toplumu kendisinden su istediğinde de Musa'ya,
"asanı taşa vur" diye vahyettik. Taştan, on iki göze fışkırdı. Her
oymak, su içeceği yeri belledi. Onların üzerlerine bulutları gölgelik yaptık,
kendilerine kudret helvası ve bıldırcın indirdik. "Yiyiniz size verdiğimiz
rızıkların temizlerinden!" onlar bize
zulmetmediler, ama öz benliklerine zulmediyorlardı. 7. sure (A'RAF)
160. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Ayetlerimizi
yalanlayan topluluğun
vücut verdiği örnek ne kötüdür! Onlar öz
benliklerine zulmediyorlardı. 7. sure (A'RAF) 177. ayet (Resmi:
7/İniş:39/Alfabetik:9)
Gökleri ve
yeri yarattığı gündeki yazısına göre, Allah katında ayların sayısı on ikidir.
Bunlardan dördü haram aylardır. Eskimez din işte budur. Artık o aylar içinde benliklerinize zulmetmeyin. Müşrikler
sizinle nasıl topyekün savaşıyorlarsa siz de onlarla topyekün savaşın. Şunu
bilin ki, Allah, takva sahipleriyle beraberdir. 9. sure (TEVBE) 36.
ayet (Resmi: 9/İniş:113/ Alfabetik:104)
Onlara
biz zulmetmedik. Ama onlar kendilerine zulmettiler. Rabbinin emri geldiğinde,
Allah'ı bırakıp da yakardıkları ilahları kendilerine hiçbir yarar sağlamadı.
İlahları onların sadece hasar ve hüsranlarını artırdı. 11. sure (HÛD) 101.
ayet (Resmi: 11/İniş:52/Alfabetik:38)
Siz
de o kendilerine zulmetmiş olanların barınaklarında oturmuştunuz. Onlara nasıl davrandığımız size
açık seçik belli olmuştu. Size örnekler de vermiştik. 14. sure (İBRÂHİM)
45. ayet (Resmi: 14/İniş:72/Alfabetik:40)
Öz
benliklerine zulmedip durdukları bir sırada, meleklerin vefat ettirdikleri
kişiler şöyle diyerek teslim bayrağını çekerler: "Biz hiçbir kötülük
yapmıyorduk." İş hiç de öyle değil. Allah, sizin yapmakta olduklarınızı
çok iyi bilmektedir. 16.
sure (NAHL) 28. ayet (Resmi: 16/İniş:70/Alfabetik:75)
Neyi
bekliyorlar? Kendilerine meleklerin gelmesini mi, yoksa Allah'ın emrinin
gelmesini mi? Onlardan öncekiler de aynen böyle yapmışlardı. Allah onlara zulüm etmemişti. Tam aksine, onlar kendi
kendilerine zulüm ediyorlardı. 16. sure (NAHL) 33. ayet
(Resmi: 16/İniş:70/Alfabetik:75)
Ve
böylece, öz benliğine zulüm ede ede bağlığına girdi. Şöyle konuştu: "Bunun sonsuza değin yok
olacağını sanmıyorum." 18. sure (KEHF) 35. ayet (Resmi:
18/İniş:69/Alfabetik:54)
Ona denildi:
"Köşke gir!" Melike onu görünce su sandı ve baldırlarını açtı.
Süleyman dedi ki: "O, cilalı sırçadan yapılmış bir parlak avlu /
zemindir." Melike dedi: "Rabbim, doğrusu
ben öz benliğime zulmetmişim. Artık Süleyman'la birlikte, âlemlerin
Rabbi olan Allah'a teslim oluyorum." 27. sure (NEML) 44. ayet
(Resmi: 27/İniş:48/Alfabetik:81)
"Rabbim, öz benliğime zulmettim, beni affet" diye
yakardı da Allah onu affetti. Gafûr O'dur, Rahîm O'dur. 28. sure (KASAS)
16. ayet (Resmi: 28/İniş:49/Alfabetik:53)
Ama onlar,
tutup şöyle dediler: "Rabbimiz, seferlerimizin arasını uzaklaştır!" Böylece kendilerine zulmettiler de biz de onları
efsaneler haline getirdik; hepsini darmadağın ettik. İşte bunda,
gereğince sabreden, yeterince şükreden herkes için elbette ibretler vardır. 34. sure (SEBE')
19. ayet (Resmi: 34/İniş:58/Alfabetik:91)
Sonra,
kullarımız arasından seçtiklerimizi Kitap'a mirasçı kıldık. İçlerinden öz nefsine zulmeden var. Orta yolda
gideni var. Allah'ın izniyle hayırlarda öne geçeni var. İşte bu, büyük lütfun
ta kendisidir. 35.
sure (FATIR) 32. ayet (Resmi: 35/İniş:43/Alfabetik:24)
Biz
onlara zulmetmedik; onlar zalimlerin ta kendileriydi. 43. sure (ZUHRUF)
76. ayet (Resmi: 43/İniş:63/Alfabetik:113)
Korkun o
günden ki, onda Allah'a döndürüleceksiniz. Sonra
her benliğe kazanmış olduğu tam bir biçimde verilecektir. Onlar hiç bir zulme
uğratılmayacaklardır. 2. sure (BAKARA) 281. Ayet (Resmi:
2/İniş:92/Alfabetik:11)
SÜNNETULLAH E KİTAP (MKA) DAN ALINTIDIR - M. Kemal Adal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder