İŞTE ATATÜRK

İŞTE ATATÜRK
Allah Kuran’da: “Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönlün hepsi bundan sorumlu tutulacaktır.” (17/İSRA/36) buyurmuştur. Atatürk de: “Türk Kuran'ın arkasında koşuyor; fakat onun ne dediğini anlamıyor, içinde neler var bilmiyor ve bilmeden tapınıyor. Benim maksadım; arkasında koştuğu kitapta neler olduğunu Türk anlasın” (Osman Ergin, Türk Maarif Tarihi 1-5, 1977 /A. Gürtaş, s. 41) demektedir.- "İŞTE ATATÜRK" PORTALINA GİRMEK İSTEDİĞİNİZDE YUKARIDAKİ RESMİ TIKLAYINIZ.

7 Nisan 2016 Perşembe

TARİHİN İŞLEYİŞİNDE YASALILIK (SÜNNETULLAH)

a) Kavram olarak, Tarih ve Kıssalar, Tarih, Tarihin İşleyişinde Yasalılık (Sünnetullah)


Her ümmet için belirlenmiş bir süre vardır. Süreleri dolunca ne bir saat geri kalırlar ne de öne geçerler. 7. sure (A'RAF) 34. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)

Yeminlerinin tüm gücüyle Allah'a ant içmişlerdi ki, eğer kendilerine bir uyarıcı gelirse, ümmetlerin herhangi birinden çok daha doğru bir gidiş üzere olacaklar. Fakat uyarıcı onlara gelince, bu onlara nefretle kaçıştan başka bir katkı sağlamadı. Yeryüzünde kibirlendi ve kötülük tezgâhladılar. Oysaki tezgâhlanan kötülük, sahibinden başkasını kuşatmaz. Öncekilerin başına gelenlerden başkasını mı bekliyorlar? Allah'ın yol ve yönteminde değişme asla bulamazsın! Allah'ın yol ve yönteminde döneklik de bulamazsın! 35. sure (FATIR) 42-43. ayet (Resmi: 35/İniş:43/Alfabetik:24)

Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlıyorsunuz? 55. sure (RAHMÂN) 45. ayet (Resmi: 55/İniş:89/ Alfabetik:86)

Biz, uyarıcıları olmayan hiçbir kenti/uygarlığı helâk etmemişizdir. Uyarı/hatırlatma olacak! Biz zalimler değiliz. 26. sure (ŞUARA) 208-209. ayet (Resmi: 26/İniş:47/Alfabetik:94)
Biz bir ülkeyi/medeniyeti mahvetmek istediğimizde, onun servet ve nimetle şımarmış elebaşlarına emirler yöneltiriz/onları yöneticiler yaparız da onlar, orada bozuk gidişler sergilerler. Böylece o ülke/medeniyet aleyhine hüküm hak olur; biz de onun altını üstüne getiririz. Nûh'tan sonra da nice kuşakları helak ettik. Kullarının günahlarını haber alıcı ve görücü olarak Rabbin yeter. 17. sure (İSRÂ) 16-17. ayet (Resmi: 17/İniş:50/Alfabetik:46)
Hiçbir kent/medeniyet dışta kalmamak üzere, kıyamet gününden önce hepsini ya helâk edeceğiz yahut da şiddetli bir azapla azaplandıracağız. İşte bu, Kitap'ta satır satır yazılmış bulunuyor. 17. sure (İSRÂ) 58. ayet (Resmi: 17/İniş:50/Alfabetik:46)

Az kalsın bu topraktan çıkarmak için seni sıkıştıracaklardı. Böyle bir durumda onlar orada senin arkandan çok az bir süre kalacaklardı. Senden önce gönderdiğimiz resullerimize uygulanan yöntem de buydu. Sen bizim yol ve yöntemimizde değişme bulamazsın. 17. sure (İSRÂ) 76-77. ayet (Resmi: 17/İniş:50/Alfabetik:46)
Allah, insanlara şerri, onların hayrı acele istedikleri gibi çabucak verseydi, ecellerinin onlara ulaşmasına çoktan hükmedilmiş olurdu. Ama biz, bize kavuşmayı ummayanları kendi azgınlıkları içinde körü körüne bocalamaya bırakırız. 10. sure (YÛNUS) 11. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)

İnsanlar bir tek ümmetten başka değilken ihtilafa düştüler. Eğer Rabbinden bir söz öne geçmemiş olsaydı, tartışıp durdukları konuda aralarında hüküm verilir / iş mutlaka bitirilirdi. 10. sure (YÛNUS) 19. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)

Biz ona, günaha batmışların gönüllerinde böyle bir yol veririz. Ona inanmazlar. Oysaki öncekilerin yol ve yöntemleri gözlerinin önünden geçmiştir. 15. sure (HİCR) 12-13. ayet (Resmi: 15/İniş:54/ Alfabetik:36)
Biz hiçbir yurt ve medeniyeti, belirlenmiş bir yazgısı olmaksızın ortadan kaldırmadık. Hiçbir ümmet kendisi için belirlenen sürenin ne önüne geçebilir ne de o süreyi geriletebilir. 15. sure (HİCR) 4-5. ayet (Resmi: 15/İniş:54/Alfabetik:36)
Yeryüzünde dolaşıp da kendilerinden öncekilerin sonu nice olmuş diye bakmıyorlar mı? Öncekiler bunlardan sayıca daha çok, kuvvetçe daha zorlu ve yeryüzündeki eserler bakımından daha üstün idiler. Ama kazanmış oldukları şeyler, kendilerine hiçbir yarar sağlamadı. Resulleri onlara açık seçik beyyineler getirdiklerinde, onlar yanlarındaki bilgiyle sevinip övündüler. Ve alay edip durdukları şey kendilerini kuşatıverdi. Hışmımızı gördüklerinde, "Allah'a, yalnızca O'na inandık, O'na ortak koştuğumuz şeyleri inkâr ettik." dediler. Ne var ki, şiddetimizi gördüklerinde, ettikleri iman kendilerine yarar sağlamadı. Allah'ın, kulları hakkında işleyip duran yolu yöntemidir bu. İnkârcılar orada hüsrana uğradılar. 40. sure (MÜ'MİN) 82-85. ayet (Resmi: 40/İniş:60/Alfabetik:69)

Kendilerine hidayet geldikten sonra, insanları iman etmekten, Rablerinden af dilemekten alıkoyan şey şundan başkası değildir: Evvelkilerin yol ve yöntemlerinin kendilerine de gelmesini yahut bizzat azabın karşılarına dikilivermesini beklemek. 18. sure (KEHF) 55. ayet (Resmi: 18/İniş:69/Alfabetik:54)

O affedici, o rahmet sahibi Rabbin, onları, kazandıkları yüzünden hesaba çekseydi, kendileri için azabı mutlaka çabuklaştırırdı. Böyle olmamıştır, ama onlar için, hiçbir kaçıp kurtulma imkânı bulamayacakları bir hesap sorma zamanı öngörülmüştür. 18. sure (KEHF) 58. ayet (Resmi: 18/İniş:69 / Alfabetik:54)
İşte sana bir yığın kent / medeniyet. Zulme saptıklarında onları helâk ettik. Onları helâk etmek için de bir süre belirlemiştik. 18. sure (KEHF) 59. ayet (Resmi: 18/İniş:69/ Alfabetik:54)

Hiçbir ümmet ne süresinden ileri geçebilir ne de geri kalır. 23. sure (MÜ'MİNÛN) 43. ayet (Resmi: 23/İniş:74/Alfabetik:70)

Küfre sapanlara söyle: "Eğer son verirlerse eskide kalmış olan, kendileri için affedilir. Eğer yeniden başlarlarsa, daha öncekilere uygulanan yol ve yöntem, eskisi gibi devam etmiş olacaktır." 8. sure (ENFÂL) 38. ayet (Resmi: 8/İniş:93/Alfabetik:22)
Bu böyledir. Çünkü Allah bir topluma lütfettiği nimeti, o toplum birey olarak içlerindekini/birey olarak kendilerine ilişkin olanı değiştirmedikçe, değiştirmemiştir. Ve Allah, iyice işiten, gereğince bilendir. 8. sure (ENFÂL) 53. ayet (Resmi: 8/İniş:93/ Alfabetik:22) 

Sizden önce de yollar-yöntemler gelip geçmiştir. O halde yeryüzünde dolaşın da yalanlayanların sonu nice olmuştur görün. 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 137. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)

Allah'ın kendisine farz kıldığı şeyde peygambere hiçbir vebal yoktur. Daha önce gelip geçmişlerde de Allah'ın yolu, yöntemi buydu. Allah'ın emri, belirlenmiş bir kaderdir / ölçüdür. 33. sure (AHZÂB) 38. ayet (Resmi: 33/İniş:97/Alfabetik:4)

İkiyüzlüler, kalplerinde maraz bulunanlar, şehirde çirkin haberler yayanlar, bu yaptıklarına son vermezlerse, seni onların üzerine gitmeye elbette teşvik edeceğiz. Bundan sonra onlar, orada senin yakınında, çok az kalabilirler. Lanetlenmiş hale gelirler. Rastlandıkları yerde enselenirler, öldürülür de öldürülürler. Bu, Allah'ın daha önce gelip geçmişlere işleyen tavrı, tarzıdır. Allah'ın tavrında herhangi bir değişiklik asla bulamazsın. 33. sure (AHZÂB) 60-62. ayet (Resmi: 33/İniş:97/Alfabetik:4)

Allah'a ve resulüne kafa tutanlar en aşağılık kişiler arasındadırlar. Allah, "Ben ve resullerim mutlaka galip geleceğiz!" diye yazmıştır. Allah çok güçlüdür, Azîz'dir. 58. sure (MÜCÂDİLE) 20-21. ayet (Resmi: 58/İniş:104/Alfabetik:66)
Eğer küfredenler sizinle savaşsalardı, sırtlarını dönüp kaçacaklardı. Sonra, bir dost da bir yardımcı da bulamazlardı. Bu, Allah'ın öteden beri işleyip duran yolu yöntemidir. Allah'ın yol ve yönteminde hiçbir değişme bulamazsın. 48. sure (FETİH) 22-23. ayet (Resmi: 48/İniş:109/Alfabetik:27)

KONULARINA GÖRE KUR’AN MESAJI E KİTAP- IX. TARİH VE KISSALAR (MKA) DAN ALINTIDIR - M. Kemal Adal

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder