İŞTE ATATÜRK

İŞTE ATATÜRK
Allah Kuran’da: “Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönlün hepsi bundan sorumlu tutulacaktır.” (17/İSRA/36) buyurmuştur. Atatürk de: “Türk Kuran'ın arkasında koşuyor; fakat onun ne dediğini anlamıyor, içinde neler var bilmiyor ve bilmeden tapınıyor. Benim maksadım; arkasında koştuğu kitapta neler olduğunu Türk anlasın” (Osman Ergin, Türk Maarif Tarihi 1-5, 1977 /A. Gürtaş, s. 41) demektedir.- "İŞTE ATATÜRK" PORTALINA GİRMEK İSTEDİĞİNİZDE YUKARIDAKİ RESMİ TIKLAYINIZ.

11 Ekim 2016 Salı

BİLGİ, HAK / GERÇEK İLİM ALLAH KATINDANDIR


II. BİLGİ 

H.  BİLGİNİN GETİRDİĞİ SORUMLULUKLAR - 4


6. BİLGİ, HAK / GERÇEK İLİM ALLAH KATINDANDIR


a) İlim Kitap (Kâinat, İnsan ve Vahiy Kitapları ) ile verilmiştir/ indirilmiştir


Kendilerine ilim geldikten sonra, sadece aralarındaki kıskançlık ve azgınlık yüzünden fırkalara bölündüler. Eğer belli bir süreye kadar erteleme sözü Rabbinden gelmiş olmasaydı, aralarında iş mutlaka bitirilirdi. Onların ardından Kitap'a mirasçı olanlar da onun hakkında, işkillendiren bir kuşku içindedirler. 42. sure (ŞÛRÂ) 14. ayet (Resmi: 42/İniş:62/Alfabetik:95)

Onlara, iş ve yönetime ilişkin açık seçik belgeler verdik. Onlar, kendilerine ilim geldikten sonra, aralarındaki azgınlık ve kıskançlık yüzünden ihtilafa düştüler. Hiç kuşkusuz, Rabbin, onlar arasında, tartışıp durdukları şeyle ilgili olarak kıyamet günü hüküm verecektir. 45. sure (CÂSİYE) 17. ayet (Resmi: 45/İniş:65/Alfabetik:15)

Ey iman edenler! Size, "Meclislerde yer açın!" dendiğinde, yer açın ki Allah da sizin için genişlik sağlasın. "Kalkın!" dendiğinde de kalkın ki Allah, içinizden inananlarla kendilerine ilim verilmiş olanların derecelerini yükseltsin. Allah, yaptıklarınızdan haberdardır. 58. sure (MÜCÂDİLE) 11. ayet (Resmi: 58/İniş:104/Alfabetik:66)

b) Doğru bilgi nefsin/hevanın dediği değil Allah'ın hak/gerçek olarak bildirdiğidir


Yahudiler: "Hıristiyanlar hiç bir şey üzerinde değil." dediler. Hıristiyanlar da: "Yahudiler hiç bir şey üzerinde değil." dediler. Ve bunlar Kitap'ı da okuyup dururlar, ilimden yoksun olanlar da aynen onların söyledikleri gibi söyledi. Tartışmaya girdikleri şey hakkında, aralarında hükmü, kıyamet günü Allah verecektir. 2. sure (BAKARA) 113. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)

Bilgiden yoksun olanlar dedi ki: "Allah bizimle konuşsaydı yahut bize bir mucize gelseydi ya!..." Onlardan öncekiler de aynen onların dediği gibi demişti. Kalpleri birbirine benzemiştir. Biz ayetleri, gerçeği apaçık bilmek isteyenler için iyiden iyiye açıklamışızdır. 2. sure (BAKARA) 118. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
 
Allah'a bir de cinleri/gözle görülmeyen yaratıkları ortak koştular. Oysaki, onları O yaratmıştır. Bilgisizce O'na oğullar ve kızlar isnat etme saçmalığını gösterdiler. Şanı yücedir O'nun! Onların nitelemelerinin ötesindedir O! 6. sure (EN'ÂM) 100. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)

Size ne oluyor da üzerine Allah'ın adı anılmış olanlardan yemiyorsunuz? Zorda kalışınız dışında üzerinize haram kıldığını bizzat kendisi size ayrıntılı olarak açıklamıştır. Birçokları ilimsiz bir biçimde kendi keyiflerine uyarak halkı şaşırtıyorlar. Hiç kuşkusuz, senin Rabbin sınır tanımaz azgınları çok iyi bilmektedir. 6. sure (EN'ÂM) 119. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20) 


c) Allah'ın indirip gösterdiğine uyulmalı, ayrılığa düşenler hakkında hükmü Allah verecektir

Süleyman'ın mülk ve saltanatı konusunda onlar, şeytanların okuyup durduklarına uydular. Halbuki Süleyman küfre sapmamıştı. Ancak şeytanlar küfre sapmıştı; insanlara büyüyü öğretiyorlardı. Ve Babil'de Hârût ve Mârût adlı iki melek üzerine indirileni öğretiyorlardı. Oysa ki o iki melek, "Biz bir imtihan aracıyız, sakın küfre sapma!" demedikçe hiç kimseye bir şey öğretmiyorlardı. İnsanlar onlardan erkekle eşinin arasını açacakları şeyi öğreniyorlardı. Ne var ki, onlar onunla Allah'ın izni olmadıkça hiç kimseye zarar veremezler. Onlar kendilerine zarar vereni, yarar vermeyeni öğreniyorlardı. Yemin olsun ki, onu satın alanın âhırette hiç bir nasibi olmayacağını açıkça bilmişlerdir. Öz benliklerini sattıkları şey ne kötüdür! Bir bilebilselerdi... 2. sure (BAKARA) 102. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)

Sen onların öz milletlerine uymadıkça Yahudiler de Hıristiyanlar da senden asla hoşnut olmazlar. De ki: "Allah'ın kılavuzluğu erdirici kılavuzluğun ta kendisidir." İlimden sana ulaşan nasipten sonra bunların boş ve iğreti arzularına uyarsan, Allah katından ne bir Velî'n olur ne de bir yardımcın. 2. sure (BAKARA) 120. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)

Ehlikitap'a sen her türlü mucizeyi getirsen de onlar senin kıblene uymazlar; sen de onların kıblesine uymayacaksın. Onlar birbirlerinin kıblesine de uymazlar. Eğer sen, ilimden nasibin sana geldikten sonra onların boş ve iğreti arzularına uyarsan, işte o zaman kesinlikle zalimlerden olursun. 2. sure (BAKARA) 145. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)

Yemin olsun, biz İsrailoğullarını çok güzel bir yurda yerleştirdik ve kendilerine temiz yiyeceklerden rızık verdik. Kendilerine ilim gelinceye kadar ihtilafa düşmediler. Hiç kuşkusuz, Rabbin, tartışmakta oldukları şey hakkında kıyamet günü aralarında hüküm verecektir. 10. sure (YÛNUS) 93. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)

Onlara, iş ve yönetime ilişkin açık seçik belgeler verdik. Onlar, kendilerine ilim geldikten sonra, aralarındaki azgınlık ve kıskançlık yüzünden ihtilafa düştüler. Hiç kuşkusuz, Rabbin, onlar arasında, tartışıp durdukları şeyle ilgili olarak kıyamet günü hüküm verecektir. 45. sure (CÂSİYE) 17. ayet (Resmi: 45/İniş:65/Alfabetik:15)

Yemin olsun ki, onlara haberlerden, içinde ihtar, sakındırma ve tehdit bulunanı gelmiştir. 54. sure (KAMER) 4. ayet (Resmi: 54/İniş:37/Alfabetik:52)

d) Allah'ın ilmi / bilgisi her şeyi kuşatmıştır, Peygamberlere ve peygamberler vasıtasıyla / sebepler yoluyla insanlara hikmet ve bilgiyi veren / öğreten Rab'dir


Allah'tan başka ilâh yok. Hayy'dır O, sürekli diridir; Kayyûm'dur O, kudretin kaynağıdır. Ne gaflet yaklaşır O'na ne kendinden geçme ne de uyku. Göklerde ne var, yerde ne varsa yalnız O'nun dur. O'nun huzurunda, bizzat O'nun izni olmadıkça, kim şefaat edebilir! O, insanların önden gönderdiklerini de bilir, arkada bıraktıklarını da!... İnsanlar O'nun bilgisinden, bizzat kendisinin dilediği dışında, hiç bir şeyi kavrayıp kuşatamazlar. O'nun kürsüsü, gökleri ve yeri çepeçevre kuşatmıştır. Göklerin ve yerin korunması O'na hiç de zor gelmez. Aliy'dir O, yüceliği sınırsızdır; Azîm'dir O, büyüklüğü sınırsızdır. 2. sure (BAKARA) 255. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)

Yûsuf gerekli olgunluğa ulaşınca ona hükmetme yeteneği ve ilim verdik. Güzel düşünüp güzel davrananları biz işte böyle ödüllendiririz. 12. sure (YÛSUF) 22. ayet (Resmi: 12/İniş:53/Alfabetik: 110)

Babalarının emrettiği yerlerden kente girdiklerinde, bu onlardan Allah'ın herhangi bir takdirini uzak tutmamıştı; sadece Yakub'un içindeki bir isteği gerçekleştirmişti. Yakub, bizim ona öğretmemizden dolayı bilgi sahibi idi. Ama halkın çoğu bunu bilmezdi. 12. sure (YÛSUF) 68. ayet (Resmi: 12/İniş:53/Alfabetik:110)

Allah sizi yarattı, sonra sizi vefat ettirecek. İçinizden bazıları, ömrün en basit ve düşük noktasına geri çevirilir ki, bir ilimden sonra hiçbir şey bilmez olsun. Allah Alîm'dir, Kadîr'dir. 16. sure (NAHL) 70. ayet (Resmi: 16/İniş:70/Alfabetik:75)

Rabbin, göklerdeki ve yerdeki kimseleri de daha iyi bilir. Yemin olsun biz, peygamberlerin bir kısmını bir kısmına üstün kılmışızdır. Davûd'a da Zebur'u verdik. 17. sure (İSRÂ) 55. ayet (Resmi: 17/İniş:50/Alfabetik:46)

Orada, kullarımızdan öyle bir kul buldular ki, biz ona katımızdan bir rahmet vermiş, lütfumuzdan bir ilim öğretmiştik. 18. sure (KEHF) 65. ayet (Resmi: 18/İniş:69/Alfabetik:54)

O Melik/o hak hükümdar olan Allah, yüceler yücesidir. Sana vahyi tamamlanmadan önce, Kur'an hakkında aceleci olma. Şöyle de:"Rabbim, ilmimi artır!" 20. sure (TÂHÂ) 114. ayet (Resmi: 20/İniş:45/Alfabetik:96)

Lût'a da hükümranlık ve ilim verdik. Onu, pislikler üretip duran bir kentten kurtardık. O kent halkı yoldan çıkmış kötü bir kavimdi. 21. sure (ENBİYÂ) 74. ayet (Resmi: 21/İniş:73/Alfabetik:21)

Onu Süleyman'a derhal kavrattık. Her birine hükümdarlık ve bilgi verdik. Dâvud'a dağları boyun eğdirdik. Kuşlarla beraber tespih ediyorlardı. Yapmak isteyince yapanlarız biz. 21. sure (ENBİYÂ) 79. ayet (Resmi: 21/İniş:73/Alfabetik:21)

Yemin olsun, biz, Davûd'a da Süleyman'a da bir ilim verdik. Onlar şöyle dediler: "Bizi, mümin kullarının bir çoğundan üstün kılan Allah'a hamd olsun." 27. sure (NEML) 15. ayet (Resmi: 27/İniş:48/Alfabetik:81)

e) Allah açık veya gizli / saklı her şeyi tam ve mutlak doğru olarak bilir


Allah Kâbe'yi, o saygıya layık evi, o saygıya layık "ay"ı, o kurbanlık hediyeleri ve gerdanlıkları insanlar için bir dayanak, bir ayağa kalkış aracı kıldı. Böyle yaptı ki, Allah'ın göklerde olanı da yerde olanı da bildiğini, Allah'ın her şeyi bilici olduğunu siz de bilesiniz. 5. sure (MÂİDE) 97. ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)

Gaybın anahtarları O'nun yanındadır; onları O'ndan başkası bilmez. O, karada ve denizde olanı da bilir. O'nun bilgisi dışında bir yaprak bile düşmez. Toprağın karanlıklarındaki bir dâne, yaş ve kuru her şey apaçık bir Kitap'ın içindedir. 6. sure (EN'ÂM) 59. ayet (Resmi: 6/İniş:55/ Alfabetik:20)

Toplumu ona karşı çıkıp kanıt getirmeye kalkıştı. O dedi ki: "Allah hakkında benimle çekişiyor musunuz? Beni doğru yola O iletti. O'na ortak koştuğunuz şeylerden korkmam. Rabbimin dilediği dışında hiçbir şey olmaz. Rabbim bilgice her şeyi çepeçevre kuşatmıştır. Hâlâ öğüt almayacak mısınız?" 6. sure (EN'ÂM) 80. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)

Onlara bir ilmin tanıklığında bütün serüveni mutlaka anlatacağız. Biz olup bitenlerden habersiz değildik. 7. sure (A'RAF) 7. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)

"Allah bizi, milletimizden kurtardıktan sonra tekrar ona dönersek yalan düzüp Allah'a iftira etmiş oluruz. Rabbimiz Allah istemediği sürece, sizin milletinize dönmemiz söz konusu edilemez. Rabbimiz, bilgice her şeyi kuşatmıştır. Allah'a dayanıp güvendik biz. Ey Rabbimiz! Toplumumuzla bizim aramızda hak ile hükmet. Sen, çözüm getirenlerin en hayırlısısın." 7. sure (A'RAF) 89. ayet (Resmi: 7/İniş:39/ Alfabetik:9)

Ne zaman gelip çatacak diye kıyamet saatini soruyorlar sana. De ki: "Ona ilişkin bilgi Rabbim katındadır. Onu, vakti geldiğinde belirginleştirecek olan yalnız O'dur. Göklere de yere de ağır gelmiştir o. O size ansızın gelecektir, başka değil." Sen onu iyice biliyormuşsun gibi sana soruyorlar. De ki: "O'na ilişkin bilgi Allah katındadır, fakat insanların çokları bilmiyorlar." 7. sure (A'RAF) 187. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)

Eğer Allah'tan bir yazı önden gelmemiş olsaydı, aldığınız fidyeden ötürü size büyük bir azap dokunurdu. 8. sure (ENFÂL) 68. ayet (Resmi: 8/İniş:93/Alfabetik:22)

Gerçek olan şu ki, sizin ilahınız kendisinden başka hiçbir tanrı olmayan Allah'tır. O, ilim bakımından her şeyi çepeçevre kuşatmıştır. 20. sure (TÂHÂ) 98. ayet (Resmi: 20/İniş:45/Alfabetik:96)

Onların önden gönderdiklerini de arkada bıraktıklarını da bilir, ama onlar O'nu ilimle kuşatamazlar. 20. sure (TÂHÂ) 110. ayet (Resmi: 20/İniş:45/Alfabetik:96)

Bilmedin mi ki; Allah gökte ne var, yerde ne varsa hepsini bilir. Bunların tümü bir Kitap'tadır. Bütün bunlar Allah için çok kolaydır. 22. sure (HAC) 70. ayet (Resmi: 22/İniş:88/Alfabetik:32)

Kitap'tan sana vahyedileni oku! Namazı da kıl! Çünkü namaz, çirkinliklerden ve kötülüklerden alıkoyar. Elbette ki Allah'ın zikri/Kur'an'ı daha büyüktür! Allah, neler yaptığınızı biliyor. 29. sure (ANKEBÛT) 45. ayet (Resmi: 29/İniş:85/Alfabetik:8)

Allah sizi bir topraktan, sonra bir spermden yarattı; sonra sizi çiftler haline getirdi. O'nun ilmi dışında, bir dişi ne hamile olur ne de doğurur. Yaşayan bir varlığa daha çok ömür verilmesi de onun ömründen biraz azaltılması da mutlaka bir Kitap'ta yazılıdır. Bu, Allah için gerçekten çok kolaydır. 35. sure (FATIR) 11. ayet (Resmi: 35/İniş:43/Alfabetik:24)

O bilir, göklerde ne var, yerde ne var! Ve bilir sizin gizlediklerinizi de açıkladıklarınızı da. Allah, göğüslerin özünü çok iyi bilir. 64. sure (TEĞÂBÜN) 4. ayet (Resmi: 64/İniş:107/Alfabetik:101)

De ki: "Bilgi Allah'ın katındadır. Bana gelince, ben ancak açıkça uyaran biriyim." 67. sure (MÜLK) 26. ayet (Resmi: 67/İniş:77/Alfabetik:68)

f) Doğru bilgi Kitap'tan (Kâinat, İnsan ve Vahiy kitapları) ve ilim sahiplerinden öğrenilir


Küfre sapanlar: "Sen gönderilmiş bir elçi değilsin." diyorlar. De ki: "Benimle sizin aranızda tanık olarak Allah, bir de yanında kitap bilgisi bulunanlar yeter." 13. sure (RA'D) 43. ayet (Resmi: 13/İniş:87/Alfabetik:85)
 
Biz senden önce de elçi olarak kendilerine vahyettiğimiz erkeklerden başkasını göndermedik. Eğer bilmiyorsanız, zikir/Kur'an ehline sorun. 16. sure (NAHL) 43. ayet (Resmi: 16/İniş:70/Alfabetik:75)

Ve sana ruhtan sorarlar. De ki: "Ruh, Rabbimin emrindendir. Ve size, ilimden sadece az bir şey verilmiştir." 17. sure (İSRÂ) 85. ayet (Resmi: 17/İniş:50/Alfabetik:46)

Senden önce de ancak kendilerine vahyettiğimiz erler gönderdik. Hadi, sorun zikir/Kur'an ehline, eğer bilmiyorsanız... 21. sure (ENBİYÂ) 7. ayet (Resmi: 21/İniş:73/Alfabetik:21)

g) İnsanlar her koşul ve zamanda doğruyu bilemez,  gaybı da bilemez, her şeyin ilmi ancak Allah katındadır:


Allah sizi yarattı, sonra sizi vefat ettirecek. İçinizden bazıları, ömrün en basit ve düşük noktasına geri çevirilir ki, bir ilimden sonra hiçbir şey bilmez olsun. Allah Alîm'dir, Kadîr'dir. 16. sure (NAHL) 70. ayet (Resmi: 16/İniş:70/Alfabetik:75)

Ey insanlar! Ölümden sonra dirilme konusunda kuşku içinde olabilirsiniz. Ama şu bir gerçek ki, biz sizi bir topraktan, sonra bir spermden, sonra bir embriyodan/döllenmiş bir karışımdan, sonra ne olduğu kısmen belirli, kısmen belirsiz bir et parçasından yarattık ki, size açık seçik beyanda bulunalım. Ve sizi rahimlerde, belirlenen bir süreye kadar dilediğimiz şekilde bekletiyoruz. Sonra sizi bir çocuk olarak çıkarıyoruz. Daha sonra da tam kuvvetinize ulaşmanızı sağlıyoruz. Bununla birlikte içinizden bir kısmı öldürülüyor, yine içinizden bir kısmı ilimden sonra bir şey bilmesin diye ömrün en basit ve düşük noktasına geri gönderiliyor. Yeryüzünü de sönmüş kül halinde görürsün. Nihayet onun üzerine suyu indirdiğimizde titrer, kabarır ve her güzel/bereketli çiftten bir şeyler bitirir. 22. sure (HAC) 5. ayet (Resmi: 22/İniş:88/Alfabetik:32)

Kıyamet saatine ilişkin bilgi, Allah'a bırakılır. Onun ilmi dışında ne meyveler kabuğundan çıkar ne de bir dişi gebe kalır veya doğurur. "Ortaklarım nerede?" diye seslendiği gün, şöyle diyeceklerdir: "Bizden hiçbir tanık olmadığını sana arz ederiz." 41. sure (FUSSİLET) 47. ayet (Resmi: 41/İniş:61/Alfabetik:30)

Göklerin, yerin ve bunlar arasındakilerin mülkü/yönetimi kendine ait olan o Allah'ın şanı yücedir. Kıyamet saatine ilişkin bilgi O'nun katındadır. Siz de O'na döndürüleceksiniz. 43. sure (ZUHRUF) 85. ayet (Resmi: 43/İniş:63/Alfabetik:113)

Dedi: "İlim, ancak Allah katındadır. Ben size, bana vahyedileni tebliğ ediyorum. Fakat sizin, cahillik edip duran bir toplum olduğunuzu görüyorum." 46. sure (AHKAF) 23. ayet (Resmi: 46/İniş:66/ Alfabetik:3)

h) Gerçek Rabbinden gelendir,  İlim sahipleri bu gerçeği bilendir


Peygamberleri onlara dedi ki: "Allah, Tâlût'u size kral gönderdi." Şöyle konuştular: "O bizim üzerimizde nasıl saltanat kurabilir? Yönetimde biz ondan daha çok hak sahibiyiz. Ona bir mal genişliği de verilmemiştir." Peygamber dedi ki: "Allah onu seçip size üst olarak gönderdi. Onu bilgi ve beden gücü yönünden üstün kıldı." Allah, mülkünü dilediğine verir. Allah, mülkü genişletendir, her şeyi bilendir. 2. sure (BAKARA) 247. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)

Kitap'ı sana indiren O'dur: Onun ayetlerinden bir kısmı muhkemlerdir ki; onlar Kitap'ın anasıdır. Diğer ayetlerse müteşâbihlerdir. Şu var ki, kalplerinde bir eğrilik ve bozukluk bulunanlar, fitne aramak, onun yorumuna öncelik tanımak için Kitap'ın sadece müteşâbih kısmının ardına düşerler. Onun tevilini ise bir Allah bilir, bir de ilimde derinleşmiş olanlar. Bunlar, "Ona inandık, hepsi Rabbimizin katındandır." derler. Gönül ve akıl sahiplerinden başkası gereğince düşünemez. 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 7. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)

Allah, kendisinden başka tanrı olmadığına tanıktır. Meleklerle ilim sahipleri de adalet ölçüsüne sarılarak tanıklık etmişlerdir ki, o Azîz ve Hakîm olandan başka hiçbir ilah yoktur. 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 18. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)

Sonra kıyamet günü onları rezil edecek ve diyecek: "Kendileri için kavga çıkarıp ayrılığa düştüğünüz ortaklarım nerede?" Kendilerine ilim verilmiş olanlar diyecekler ki: "Bugün rezillik ve kötülük, gerçeği inkâr edenleredir." 16. sure (NAHL) 27. ayet (Resmi: 16/İniş:70/Alfabetik:75)

Kendilerine ilim verilenler onun, senin Rabbinden bir hak olduğunu bilsinler, ona inansınlar da kalpleri ona saygı duysun diye böyle yapılmıştır. Şu bir gerçek ki Allah Hâdî'dir, iman edenleri dosdoğru yola mutlaka ulaştıracaktır. 22. sure (HAC) 54. ayet (Resmi: 22/İniş:88/Alfabetik:32)

Gökleri, yeri ve bunlar arasındakileri altı günde yaratıp sonra arş üzerinde egemenlik kuran O'dur. Haberdar olana sor onu. 25. sure (FURKÂN) 59. ayet (Resmi: 25/İniş:42/Alfabetik:29)

Kendinde Kitap'tan bir ilim olan kişi de şöyle dedi: "Ben onu sana, gözünü açıp yumuncaya kadar getiririm." Derken Süleyman, tahtı, yanında kurulmuş görünce şöyle konuştu: "Rabbimin lütfundandır bu. Şükür mü edeceğim, nankörlük mü diye beni denemek istiyor. Esasında, şükreden, kendisi lehine şükretmiş olur. Kim de nankörlük ederse bilsin ki, Rabbim Ganî'dir, cömerttir." 27. sure (NEML) 40. ayet (Resmi: 27/İniş:48/Alfabetik:81)

Mûsa, yiğitlik çağına ulaşıp olgunlaşınca ona hikmet ve ilim verdik. Biz, güzel düşünüp güzel davrananları böyle ödüllendiririz. 28. sure (KASAS) 14. ayet (Resmi: 28/İniş:49/Alfabetik:53)

Kendilerine ilim verilmiş olanlar şöyle demişti: "Yazıklar olsun size! İman edip hayra ve barışa yönelik iş yapan kişi için Allah'ın vereceği karşılık daha üstündür. Ama buna, sadece sabredenler ulaştırılır." 28. sure (KASAS) 80. ayet (Resmi: 28/İniş:49/ Alfabetik:53)

i) Allah'tan ulaşan gerçeği / bilgiyi öğrenin,  gizlemeyin, öğretin, ancak ilim sahipleri ibret alır ve anlar


Yoksa siz, "İbrahim, İsmail, İshak, Yakub ve torunları Yahudi yahut Hıristiyanlardı" mı diyorsunuz? Söyle onlara: "Siz mi daha bilgilisiniz yoksa Allah mı?" Allah'tan kendine ulaşmış bir tanıklığı gizleyenden daha zalim kim vardır! Allah, yapmakta olduklarınızdan habersiz değildir. 2. sure (BAKARA) 140. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)

Onlara, güven yahut korkuya ilişkin bir haber ulaştığında onu hemen yaydılar. Oysaki, onu resule ve içlerindeki sorumluluk sahiplerine götürmüş olsalardı, aralarındaki okuyup araştırarak hüküm çıkaranlar, onu elbette bileceklerdi. Eğer Allah'ın lütuf ve rahmeti üzerinizde olmasaydı, pek azınız/pek az işiniz hariç şeytanın ardı sıra giderdiniz. 4. sure (NİSA) 83. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)

Ayetleri bu şekilde, çeşitli başlıklarla veriyoruz ki, "Sen ders aldın!" desinler, biz de ilimden nasiplenen bir toplum için onu iyice açıklayalım. 6. sure (EN'ÂM) 105. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik: 20)

"Korkma! Biz sana bilgin bir oğlan müjdeliyoruz." dediler. 15. sure (HİCR) 53. ayet (Resmi: 15/ İniş:54/Alfabetik:36)

Kendilerine ilim verilenler onun, senin Rabbinden bir hak olduğunu bilsinler, ona inansınlar da kalpleri ona saygı duysun diye böyle yapılmıştır. Şu bir gerçek ki Allah Hâdî'dir, iman edenleri dosdoğru yola mutlaka ulaştıracaktır. 22. sure (HAC) 54. ayet (Resmi: 22/İniş:88/Alfabetik:32)

Bunlar bizim, insanlara vermekte olduğumuz örneklerdir ki ilim sahiplerinden başkası onlara akıl erdiremez. 29. sure (ANKEBÛT) 43. ayet (Resmi: 29/İniş:85/Alfabetik:8)

Aynı şekilde, insanlardan, hayvanlardan, davarlardan da çeşitli renklerde olanlar var. Kulları içinde Allah'tan ancak bilginler ürperir. Allah Azîz'dir, Gafûr'dur. 35. sure (FATIR) 28. ayet (Resmi: 35/İniş:43/Alfabetik:24)

İçlerinden bir kısmı seni dinler, sonra senin yanından çıktıklarında, kendilerine ilim verilmiş olanlara şöyle sorarlar: "Az önce ne söyledi?" İşte bunlar, Allah'ın, kalplerine mühür bastığı kimselerdir, boş arzularının ardına düşmüşlerdir. 47. sure (MUHAMMED) 16. ayet (Resmi: 47/İniş:99/ Alfabetik:64)

O arada, içine bunlardan bir kuşku düştü. "Korkma!" dediler. Ve ona bilgin bir oğlan müjdelediler. 51. sure (ZÂRİYÂT) 28. ayet (Resmi: 51/İniş:67/Alfabetik:111)

j) Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönlün hepsi bundan sorumlu tutulacaktır


Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönlün hepsi bundan sorumlu tutulacaktır. 17. sure (İSRÂ) 36. ayet (Resmi: 17/İniş:50/Alfabetik:46)

k) Bilgi, Sorumluluğu Gerektirir


Kendilerine ilim geldikten sonra, sadece aralarındaki kıskançlık ve azgınlık yüzünden fırkalara bölündüler. Eğer belli bir süreye kadar erteleme sözü Rabbinden gelmiş olmasaydı, aralarında iş mutlaka bitirilirdi. Onların ardından Kitap'a mirasçı olanlar da onun hakkında, işkillendiren bir kuşku içindedirler. 42. sure (ŞÛRÂ) 14. ayet (Resmi: 42/İniş:62/Alfabetik:95)

Onlara, iş ve yönetime ilişkin açık seçik belgeler verdik. Onlar, kendilerine ilim geldikten sonra, aralarındaki azgınlık ve kıskançlık yüzünden ihtilafa düştüler. Hiç kuşkusuz, Rabbin, onlar arasında, tartışıp durdukları şeyle ilgili olarak kıyamet günü hüküm verecektir. 45. sure (CÂSİYE) 17. ayet (Resmi: 45/İniş:65/Alfabetik:15)

Ey iman edenler! Size, "Meclislerde yer açın!" dendiğinde, yer açın ki Allah da sizin için genişlik sağlasın. "Kalkın!" dendiğinde de kalkın ki Allah, içinizden inananlarla kendilerine ilim verilmiş olanların derecelerini yükseltsin. Allah, yaptıklarınızdan haberdardır. 58. sure (MÜCÂDİLE) 11. ayet (Resmi: 58/İniş:104/Alfabetik:66)



RESUL KUR'AN'IN KUR'AN MESAJLARI - M. Kemal Adal

Selam...

​ T.C. / M. Kemal Adal 


10 Ekim 2016 Pazartesi

ATALARA UYMAK VEYA UYMAMAK


II. BİLGİ


H.  BİLGİNİN GETİRDİĞİ SORUMLULUKLAR - 3


5. ATALARA UYMAK VEYA UYMAMAK


a) Salih / iyi, doğru atalara uymak, sapmış / kâfir, kötü atalara uymamak


Yoksa siz, Yakub'a ölümün gelip çatışına tanıklar mıydınız? Hani, oğullarına şunu sormuştu: "Benden sonra neye ibadet edeceksiniz?" Cevapları şu olmuştu: "Senin ilâhına, ataların İbrahim'in, İsmail'in, İshak'ın ilâhına, tek ve biricik olan ilâha kulluk edeceğiz; biz yalnız O'na teslim olanlarız." 2. sure (BAKARA) 133. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)

Onlara, "Allah'ın indirdiğine uyun" dendiğinde: "Hayır! Biz, atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız." derler. Peki, ataları bir şeye akıl erdiremiyor, doğruya ve güzele ulaşamıyor idiyseler!... 2. sure (BAKARA) 170. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)

Gerekli ibadetlerinizi bitirdiğinizde yine Allah'ı anın. Tıpkı atalarınızı andığınız gibi, hatta daha kuvvetli bir anışla. İnsanlardan bazısı şöyle der: "Ey Rabb'imiz, bize dünyada ver." Böylesi için âhırette bir nasip yoktur. 2. sure (BAKARA) 200. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)

Onlara, Allah'ın indirdiğine ve resule gelin dendiğinde şöyle derler: "Atalarımızı üzerinde bulduğumuz şey bize yeter." Peki, ataları hiçbir şey bilmiyor, doğru yolu bulamıyor idiyseler de mi? 5. sure (MÂİDE) 104. ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)

Atalarından, soylarından, kardeşlerinden bir kısmını da... Onları seçtik ve onları dosdoğru bir yola kılavuzladık. 6. sure (EN'ÂM) 87. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)

Şirke batanlar şöyle diyecekler: "Allah dileseydi, ne biz şirke sapardık ne de atalarımız. Hiçbir şeyi haram da yapmazdık." Onlardan öncekiler de azabımızı tadıncaya kadar bu şekilde yalanlamışlardı. De ki: "Yanınızda, önümüze çıkaracağınız bir ilminiz var mı? Zandan başka bir şeye uymuyorsunuz. Sadece saçmalıyorsunuz siz." 6. sure (EN'ÂM) 148. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)

Bir iğrençlik yaptıklarında şöyle derler: "Atalarımızı bu hal üzere bulmuştuk. Yani Allah emretti bize bunu." De ki: "Allah, edepsizliği/iğrençliği emretmez. Allah hakkında, bilmediğiniz şeyler mi söylüyorsunuz?" 7. sure (A'RAF) 28. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)

Dediler ki: "Sen, yalnız Allah'a ibadet edelim de atalarımızın kulluk etmekte olduklarını terk edelim diye mi bize geldin? Eğer doğru sözlü isen hadi bize bizi tehdit ettiğini getir." 7. sure (A'RAF) 70. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)

Sonra zorluk ve sıkıntının yerine mutluluk ve güzelliği getirmişiz de çoğalmışlar ve şöyle demişlerdir: "Atalarımız da zorluk ve sevinçle yüz yüze gelmişlerdi." Nihayet biz onları farkında olmadıkları bir sırada ansızın yakalayıverdik. 7. sure (A'RAF) 95. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)

Şöyle de demeyesiniz: "Daha önce atalarımız şirke batmıştı. Biz de onların ardından gelen bir soyuz. Gerçeği çiğneyenler yüzünden bizi helak mı edeceksin?" 7. sure (A'RAF) 173. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)

Dediler ki: "Sen bize, atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeyden bizi çeviresin de bu toprakta devlet ve ululuk ikinizin olsun diye mi geldin? Biz, ikinize de inanmıyoruz." 10. sure (YÛNUS) 78. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)
Dediler ki: "Ey Sâlih! Sen bundan önce, aramızda aranan/ümit beslenen bir kişi idin. Şimdi kalkmış, atalarımızın kulluk ettiklerine kulluk etmemizi mi yasaklıyorsun? Gerçek şu ki biz, bizi çağırdığın şey hakkında kafaları karıştıran bir kuşku içindeyiz." 11. sure (HÛD) 62. ayet (Resmi: 11/İniş:52/Alfabetik:38)

Dediler ki: "Ey Şuayb! Namazın mı emrediyor sana, atalarımızın tapar olduğunu terk etmemizi yahut mallarımızda dilediğimiz gibi davranmaktan vazgeçmemizi? Esasında sen; gerçekten yumuşak huylu, olgun bir insansın." 11. sure (HÛD) 87. ayet (Resmi: 11/İniş:52/Alfabetik:38)

Şunların kulluk etmekte oldukları şeyler yüzünden bir kuşku içine girme. Daha önce atalarının kulluk ettikleri gibi kulluk ediyorlar, hepsi bu. Biz onların da nasiplerini hiç eksiltmeden elbette vereceğiz. 11. sure (HÛD) 109. ayet (Resmi: 11/İniş:52/Alfabetik:38)

"Ve atalarım İbrahim'in, İshak'ın, Yakub'un milletine uydum. Bizim herhangi bir şeyi Allah'a ortak tutmamız söz konusu olamaz. İşte bu, Allah'ın bize ve diğer insanlara bir lütfudur. Ama insanların çokları şükretmiyorlar." 12. sure (YÛSUF) 38. ayet (Resmi: 12/İniş:53/Alfabetik:110)

Adn cennetleri bunlar içindir. Atalarından, eşlerinden, zürriyetlerinden hayra ve barışa hizmet etmiş olanlarla birlikte girerler oraya. Meleklerse her kapıdan yanlarına sokulurlar. 13. sure (RA'D) 23. ayet (Resmi: 13/İniş:87/Alfabetik:85)

Resulleri dediler ki: "Gökleri ve yeri yaratan Allah hakkında mı kuşku? O sizi, günahlarınızı afftetsin, belirli bir süreye kadar size zaman tanısın diye çağırıyor." Şöyle cevap verdiler: "Siz de bizim gibi birer insandan başka şey değilsiniz. Atalarımızın kulluk ettiklerinden bizi yüz geri çevirmek istiyorsunuz. Hadi açık bir kanıt getirin bize!" 14. sure (İBRÂHİM) 10. ayet (Resmi: 14/ İniş:72/Alfabetik:40)

Ortak koşanlar dediler ki: "Eğer Allah isteseydi ne biz ne de atalarımız Allah dışında bir şeye kulluk/ibadet etmez, O'na rağmen hiçbir şeyi haram kılmazdık." Onlardan öncekiler de aynen böyle yaptılar. Resullere düşen, açık bir tebliğden başkası değildir. 16. sure (NAHL) 35. ayet (Resmi: 16/İniş:70/Alfabetik:75)

Ona ilişkin ne kendilerinin bir ilmi vardır ne de atalarının. Söz olarak ne büyüktür ağızlarından çıkıveren! Onlar bir yalandan başka şey söylemiyorlar. 18. sure (KEHF) 5. ayet (Resmi: 18/İniş:69/Alfabetik:54)

Gerçek şu ki, biz onları ve atalarını, ömür kendilerine uzun gelecek kadar nimetlendirdik. Hâlâ görmüyorlar mı ki, biz yerküreye geliyor, onu uçlarından eksiltiyoruz. Galip gelenler onlar mı? 21. sure (ENBİYÂ) 44. ayet (Resmi: 21/İniş:73/Alfabetik:21)

Dediler: "Atalarımızı onlara kulluk/ibadet eder bulduk." 21. sure (ENBİYÂ) 53. ayet (Resmi: 21/ İniş:73/Alfabetik:21)

Toplumu içinden inkârcı kodaman grup şöyle dedi: "Bu adam, sizin gibi bir insandan başka şey değil; size üstünlük taslamak istiyor. Eğer Allah dileseydi, melekler indirirdi. Biz ilk atalarımız arasında böyle bir şey duymadık." 23. sure (MÜ'MİNÛN) 24. ayet (Resmi: 23/İniş:74/Alfabetik: 70)

Sözü gereğince düşünmediler de ondan mı, yoksa kendilerine ilk atalarına gelmeyen bir şey geldi diye mi? 23. sure (MÜ'MİNÛN) 68. ayet (Resmi: 23/İniş:74/Alfabetik:70)

"Yemin olsun, biz de bizden önce atalarımız da bununla tehdit edildik. Öncekilerin masallarından başka bir şey değil bu!" 23. sure (MÜ'MİNÛN) 83. ayet (Resmi: 23/İniş:74/Alfabetik:70)
Dediler: "Hayır! Ancak atalarımızı böyle yapar halde bulduk." 26. sure (ŞUARA) 74. ayet (Resmi: 26/İniş:47/Alfabetik:94)

"Siz ve o eski atalarınız!" 26. sure (ŞUARA) 76. ayet (Resmi: 26/İniş:47/Alfabetik:94)

"Yemin olsun, bununla şimdi biz, önceden de atalarımız tehdit edildi. Bu, öncekilerin masallarından başka bir şey değil." 27. sure (NEML) 68. ayet (Resmi: 27/İniş:48/Alfabetik:81)

Böylelerine, Allah'ın indirdiğine uyun dendiğinde şu cevabı verirler: "Hayır, biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız." Peki, şeytan onları, alevli ateşin azabına çağırmış olsa da mı? 31. sure (LOKMAN) 21. ayet (Resmi: 31/İniş:57/Alfabetik:59)

Ayetlerimiz açık seçik kanıtlar halinde karşılarında okununca şöyle derler: "Bu adam, atalarınızın kulluk/ibadet etmekte olduklarından sizi vazgeçirmek isteyen birinden başkası değil." Şunu da söylerler: "Bu, düzenlenmiş bir yalandan/iftiradan başka şey değildir." Hakkı inkâr edenler, o kendilerine geldiğinde şöyle demişlerdir: "Açık bir büyüden başka şey değil bu!" 34. sure (SEBE') 43. ayet (Resmi: 34/İniş:58/Alfabetik:91)

"Önceki atalarımız da mı?" 37. sure (SÂFFÂT) 17. ayet (Resmi: 37/İniş:56/Alfabetik:90) (56. sure (VÂKIA) 48. ayet (Resmi: 56/İniş:46/Alfabetik:107)
Çünkü onlar, babalarını sapıtmış kişiler halinde bulmalarına rağmen, 37. sure (SÂFFÂT) 69. ayet (Resmi: 37/İniş:56/Alfabetik:90)

Hayır, sadece şunu söylemişlerdir: "Biz atalarımızı bir ümmet/bir din üzerinde bulduk; onların eserlerini izleyerek biz de doğruya ve güzele varacağız." İşte böyle! Senden önce de hangi kente bir uyarıcı göndermişsek oranın servetle şımarmış kodamanları mutlaka şöyle demişlerdir: "Biz atalarımızı bir ümmet/bir din üzerinde bulduk; onların eserlerine uyarak yol alacağız." Uyarıcı dedi: "Peki, ben size, atalarınızı üzerinde bulduğunuz şeyden daha iyi yol göstereni getirmiş olsam da mı?" Dediler: "Doğrusu, biz seninle gönderilen şeyi tanımıyoruz." 43. sure (ZUHRUF) 22-24. ayet (Resmi: 43/İniş:63/Alfabetik:113)
Ben, şunlar ve atalarını, kendilerine hak ve açık kanıtlı resul gelinceye kadar nimetlendirdim. 43. sure (ZUHRUF) 29. ayet (Resmi: 43/İniş:63/Alfabetik:113)

"Eğer doğru sözlülerseniz, atalarımızı geri getirin!" 44. sure (DUHÂN) 36. ayet (Resmi: 44/İniş:64/ Alfabetik:19)

Ayetlerimiz, karşılarında açık seçik mesajlar halinde okunduğunda, delilleri sadece şöyle demek olmuştur: "Doğru sözlüler iseniz atalarımızı getirin." 45. sure (CÂSİYE) 25. ayet (Resmi: 45/İniş:65/Alfabetik:15)

Bunlar, sizin ve atalarınızın taktığı isimlerden başka şeyler değildir. Onlar hakkında Allah bir kanıt indirmemiştir. Onlar, sadece sanıya, bir de nefislerin hoşlandığı şeylere uyuyorlar. Yemin olsun, onlara hidayet Rablerinden gelmiştir. 53. sure (NECM) 23. ayet (Resmi: 53/İniş:23/ Alfabetik:80)

b) Salih / iyi / doğru atalara uyulur


Yoksa siz, Yakub'a ölümün gelip çatışına tanıklar mıydınız? Hani, oğullarına şunu sormuştu: "Benden sonra neye ibadet edeceksiniz?" Cevapları şu olmuştu: "Senin ilâhına, ataların İbrahim'in, İsmail'in, İshak'ın ilâhına, tek ve biricik olan ilâha kulluk edeceğiz; biz yalnız O'na teslim olanlarız." 2. sure (BAKARA) 133. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)

Gerekli ibadetlerinizi bitirdiğinizde yine Allah'ı anın. Tıpkı atalarınızı andığınız gibi, hatta daha kuvvetli bir anışla. İnsanlardan bazısı şöyle der: "Ey Rabb'imiz, bize dünyada ver." Böylesi için âhırette bir nasip yoktur. 2. sure (BAKARA) 200. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)

Atalarından, soylarından, kardeşlerinden bir kısmını da... Onları seçtik ve onları dosdoğru bir yola kılavuzladık. 6. sure (EN'ÂM) 87. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)

"Ve atalarım İbrahim'in, İshak'ın, Yakub'un milletine uydum. Bizim herhangi birşeyi Allah'a ortak tutmamız söz konusu olamaz. İşte bu, Allah'ın bize ve diğer insanlara bir lütfudur. Ama insanların çokları şükretmiyorlar." 12. sure (YÛSUF) 38. ayet (Resmi: 12/İniş:53/Alfabetik:110)

Adn cennetleri bunlar içindir. Atalarından, eşlerinden, zürriyetlerinden hayra ve barışa hizmet etmiş olanlarla birlikte girerler oraya. Meleklerse her kapıdan yanlarına sokulurlar. 13. sure (RA'D) 23. ayet (Resmi: 13/İniş:87/Alfabetik:85) 


RESUL KUR'AN'IN KUR'AN MESAJLARI - M. Kemal Adal

Selam...

​ T.C. / M. Kemal Adal 


9 Ekim 2016 Pazar

EYLEMSİZLİK ve GÜNAH ÜZERİNE



Tuncay Erciyes

Lise Fizik derslerinden öğrendiğimiz üzere, cisimler durumlarını değiştirmek istemez DİRENÇ gösterirler.Duran bir cismi hareket ettirmek, hareket halindeki bir cismi durdurmak yani, cismin durumunda değişiklik meydana getirmek için ekstra ENERJİ HARCAMAK GEREKİR. 
Fizik
bilimince, CİSİMLERİN DEĞİŞİME KARŞI gösterdiği DİRENCE; ATALET/EYLEMSİZLİK MOMENTİ denir.

Cisimler gibi İNSANLARIN da ATALET MOMENTİ VARDIR, dersek yanlış olmaz. Çünkü İNSANLAR DA cisimler gibi durumlarının DEĞİŞİMİNE DİRENÇ GÖSTERİRLER. Kendileri, aileleri ve Ulusları için FAYDALI olan DÜŞÜNCELERİ ve BİLGİLERİ ATALETLERİ sebebiyle EYLEME dönüştüremezler. Bunun sonucu olarak gerek BİREY, gerek AİLE gerekse MİLLET olarak BEDEL ÖDERLER.

Dante Alighieri ahirete yolculuğu anlattığı 'Cehennem', 'Araf' ve 'Cennet' isimli üç ciltten oluşan "İLAHİ KOMEDYA"sında şöyle der,

"CEHENNEMİN en KARANLIK YERLERİ buhran zamanlarında TARAFSIZ KALANLARA AYRILMIŞTIR. TEHLİKELİ ZAMANLARDA HAREKETE GEÇMEMEKTEN daha BÜYÜK GÜNAH yoktur"

Görüldüğü üzere Dante ATALETİ/EYLEMSİZLİĞİ en büyük GÜNAH kabul etmiştir. Çünkü İncil'de GÜNAH anlamında kullanılan "SİN" kelimesi, eski Yunan'da OKÇULUK SPORUNDA kullanılan bir kelime olup atılan OKUN hedefi ISKALAMASI, HEDEFİ KAÇIRMAK anlamına gelir. 

Büyük İngiliz şairi William Wordsworth Prelude'nin;  

"ŞAİR OLMAM GEREKİYOR, elimden geleni yapmaz da bu HEDEFİ KAÇIRIRSAM büyük GÜNAH İŞLEYECEĞİM" demesi de bu nedenledir.

Halk arasında "NE EKERSEN ONU BİÇERSİN" şeklinde ifade edilen DETERMİNİZM 
(BELİRLENİMCİLİK) YASASINA göre, herkes bugün ne durumdaysa, onu HAK ETMİŞTİR. Yarın başına ne gelecekse, şimdiye kadar ve bugün YAPTIKLARI ve YAPMADIKLARIYLA onu BELİRLER. Yani, EYLEMSİZLİK içinde olmanın da faturası vardır. Yaratıcının DOĞA YASALARI bu nedenle BİLMEMEYİ MAZERET olarak KABUL ETMEZ, harekete geçmemeyi, ÖNLEM ALMAMAYI AFFETMEZ.  Örneğin, KÜTLE ÇEKİM YASASI, bilene ayrı, bilmeyene ayrı muamele yapmazSapı kopan her Elmayı düşürdüğü gibi, UÇURUMA doğru gitmeyi sürdüren BİREYLERİ ve ULUSLARI da DÜŞÜRÜR. (Benim kişisel KADERE İMAN ALGI VE ANLAYIŞIMDA; Kur'an ayetleriyle ifadesini bulan ve "asla değişmez ve değiştirilemez" dediğimiz, SÜNNETULLAH (Allah'ın yol ve yasası) olarak, Allah'ın yazdığı "KADER / ALIN YAZISI / İLAHİ TAKDİR / ÖLÇÜ" inancım ve kabulüm de işte tam olarak budur. Birey olarak İnsan için de, o insanlardan oluşan toplum için de çabasından / "çalışıp didindiğinden başkası" yoktur. Bakınız: DİP NOT - M. Kemal Adal)

Bu nedenle BİLMEYEN veya BİLMESİNE RAĞMEN gerekeni yapmayan ATALET içinde olan insanların dünyada olan bitenden etkilenmemesi söz konusu olamaz. TRAFİKTEN, çevre kirliliğinden, OZON DELİĞİNİN BÜYÜMESİNDEN, Küresel ısınmadan, PKK ve IŞİD TERÖRÜNDEN, ŞAVAŞLARDAN nasiplerini alırlar. 

O halde İNSANLIK, VAROLUŞUNU SÜRDÜRMEK istiyorsa BİLGİYE TUTUNMAK ve BİLGİNİN GEREĞİNİ YAPMAK ZORUNDADIR.

Dikkat ederseniz, "Çözüm SEVGİYE tutunmaktır" DEMEDİM. 

Çünkü SEVME DUYGUSU insanın fıtratında, GENLERİNDE OLAN bir özellik DEĞİLDİR. Her kadının DOĞUŞTAN SAHİP OLDUĞU iddia edilen ANNELİK SEVGİSİ ve ŞEFKATİ buna dahildir. Ayrıca bütün canlıların dişisinde de YOKTUR. Akvaryumu olanlar bilir, LEPİSTES balıklarının DİŞİSİ doğum yaparken KENDİ YAVRULARINI YER. 

SEVME DUYGUSUNUN alt yapısında EGONUN TATMİNİ ve KENDİNİ DÜŞÜNME VARDIR.
İnsanların SÜT KUZULARINI ÖLDÜRMELERİNİN sebebi KUZU ETİNİ SEVMELERİDİR. 

Özetle, 

BİLGİNİN KILAVUZLUĞUNDA olmayan SEVGİNİN GÖZÜ KÖRDÜR ve GÜVENİLMEZDİR. 

Bu nedenle ANAOKULUNDAN itibaren ÇOCUKLARA SEVGİYİ, nasıl seveceklerini, SEVEN İNSANIN nasıl davranması, NELER YAPMASI gerektiğini ÖĞRETMEMİZ yani, BİLGİLENDİRMEMİZ gerekir.

Dilerim, DÜNYAYI ÇOCUKLARIMIZDAN ÖDÜNÇ ALDIĞIMIZI, dünyayı yaşanası durumda bırakmak için maddeye değil "BİLGİYE TUTUNMAK" ZORUNDA olduğumuzu bir an önce İDRAK eder 
ve ATALETİMİZİ yenerek BİLGİLERİMİZİ EYLEME DÖNÜŞTÜREBİLİRİZ.

Sevgilerimle
Tuncay Erciyes
Not: Bu yazım Facebook profilimde de yayınlanmış olup yorumlarınızı orada da yaparsanız memnun olurum.

DİP NOT: 

Tarafımdan Sayın yazarın hoşgörüsüne güvenilerek, kendisine bilgi verilmeksizin ve izni alınmaksızın, tamamına katıldığım bu yazısına kişisel görüşümü vurgulayabilmek amaçlı yaptığım ilavedir. MKA.

"Gerçek şu ki, insan için çalışıp didindiğinden başkası yoktur. Ve onun çalışıp didinmesi yakında görülecektir. Sonra karşılığı kendisine hiç eksiksiz verilecektir."  53. sure (NECM)39- 41. ayet 

"Her biri için onu önünden ve arkasından izleyen gözcüler vardır ki, kendisini Allah'ın emrine bağlı olarak koruyup denetlerler. Gerçek şu ki Allah, bir toplumun mâruz kaldığı şeyleri, onlar, birey olarak içlerindekini / birey olarak kendilerine ilişkin olanı değiştirmedikçe, değiştirmez. Allah bir topluma bir perişanlık dileyince de artık onu geri çevirecek bir güç yoktur. Ve onlar için Allah'ın berisinden koruyucu bir dost da olamaz. 13. sure (RA'D) 11. ayet 
"Bu böyledir. Çünkü Allah bir topluma lütfettiği nimeti, o toplum birey olarak içlerindekini / birey olarak kendilerine ilişkin olanı değiştirmedikçe, değiştirmemiştir. Ve Allah, iyice işiten, gereğince bilendir." 8. sure (ENFÂL) 53. ayet 
VE:
17 / İsra / 36: Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönlün hepsi bundan sorumlu tutulacaktır.

Ayrıntı ve tamamlayıcı bilgi için TIKLAYINIZ:

KADER / TAKDİR VE DEĞİŞTİRME DE SÜNNETULLAH:




T.C. / M. Kemal Adal