İŞTE ATATÜRK

İŞTE ATATÜRK
Allah Kuran’da: “Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönlün hepsi bundan sorumlu tutulacaktır.” (17/İSRA/36) buyurmuştur. Atatürk de: “Türk Kuran'ın arkasında koşuyor; fakat onun ne dediğini anlamıyor, içinde neler var bilmiyor ve bilmeden tapınıyor. Benim maksadım; arkasında koştuğu kitapta neler olduğunu Türk anlasın” (Osman Ergin, Türk Maarif Tarihi 1-5, 1977 /A. Gürtaş, s. 41) demektedir.- "İŞTE ATATÜRK" PORTALINA GİRMEK İSTEDİĞİNİZDE YUKARIDAKİ RESMİ TIKLAYINIZ.

2 Nisan 2017 Pazar

ŞİRK NEDİR? NEDEN EN BÜYÜK GÜNAHTIR?

YAŞAR NURİ ÖZTÜRK’ÜN YORUMUYLA
ŞİRK-1

Yaşar Nuri ÖZTÜRK’ün “İslam Nasıl Yozlaştırıldı” isimli kitabından alıntıdır.
www.hanifdostlar.net       
www.kuranmuslumani.com


ŞİRK NEDİR? NEDEN EN BÜYÜK GÜNAHTIR?

Şirk ve şirket, ortaklık demektir. Aynı kökten gelen şerik ise ortak demektir. Kur’an bu şerik sözcüğünün çoğulu olan şüreka kelimesini Allah’a ortak koşulanlar anlamında defalarca kullanmaktadır. Şirke bulaşana müşrik denir. Çoğulu müşrikun veya müşrikin sözcükleridir.

Kur’anın bir numaralı düşmanı, hatta tek düşmanı şirktir.

“Şirk gerçekten çok büyük bir zulümdür.” (Lukman, 13)

Şirk bütün zulümlerin anasıdır. Allah’a karşı en büyük ihanet ve kahpelik de şirktir. Bunun içindir ki Allah, günahları affedeceğini yüzlerce kez tekrarlamakta, şirk dışındaki sürçmelerin (küfür de dâhil) affedilebileceğini söyleyerek İslam Dini dışında kalanlara da ümit ve ufuk açmaktadır ama söz şirke geldiğinde, tavrını birden değiştirip şirke batık olarak ölenlerin ebediyen kurtulamayacağını hükme bağlamaktadır. (bk. Nisa,48, 116)

 Bu böyle olduğu içindir ki biz “Kur’an Mümini” sıfatıyla şunu duyurmak borcunda olduğumuzu düşünüyoruz: İslam’ın yozlaştırılmasında temel olumsuzluk, tevhidin bilinmemesi değil şirkin bilinmemesi oldu.

 İslam’ın bir numaralı yozlaştırıcıları olan Emeviler, tevhidin öğretilip öğrenilmesini engellemediler; şirkin doğru tanınmasını engellediler. Bu da Müslüman kitleler için en büyük felaket oldu.

 Kur’an, Allah da dâhil her şeyi zıtlık esası üzere tanıtır. Varlık ve oluşu tanımada temel ilke zıtlıktır. Din de zıtlık ilkesiyle tanınır. Dinde bu ilke tevhit-şirk (birlik-panteon veya şirket) polaritesi halinde işler.

 Bunun en çarpıcı görünümü tevhidin formül cümlesi olan Kelimei tevhit’te dikkat çeker: Lailahe İllallah:

 Allah’tan başka ilah yok! Bu formülün kelime kelime çevirisi şudur: Hiçbir İlah yok, sadece Allah var. Dikkat edilirse formülde öncelikle sahte ilahlar siliniyor., onun ardından gerçek tanrı öne çıkarılıyor. Yani “var”ı göstermeden önce “yok” tanıtılıyor.

 Kelimei Tevhit, Kur’an dininin temel kabullerinden en küçük ayrıntılara kadar tüm alanlarda işler. Dinin adı İslam konmuştur… İslam, teslimiyet demektir. Tevhit formülünü uyguladığımızda karşımıza şu çıkıyor: Hiçbir teslimiyet yok, sadece Allah’a teslimiyet var.

 İslam, Allah’a teslimiyettir demek işin yarısıdır. Diğer yarısını yakalamak içinşöyle deriz: İslam, Allah’tan başka hiçbir kudrete teslim olmamaktır.

 Şimdi de buyruklardan birisi olan namazı alalım. Formül cümle, namazın üzerine oturtulmadan gerçek namazı anlamanız mümkün olmaz.

 Şöyle demeliyiz: Hiçbir namaz yok, sadece Allah için namaz var.

 Devam ettirelim: Hiçbir secde yok, sadece Allah’a secde var. Hiçbir oruç yok, sadece Allah için oruç var.

Tevhit böylece hayatı yaşayan insanla, hayatı veren kudret arasında
sürekli bir beraberlik kurar. Buna Kur’an dilinde “ihsan” denir. Her an
Allah’ı görüyormuşsun gibi davranmak. Sen O’nu görmüyorsan da O seni
görüyor…

Şirk, işte bu ihsan bilinç ve yaşayışını zedeleyen veya parçalayan illettir. Bunun içindir ki dini gönderen kudretin en büyük düşman hedefi şirktir.

 Kur’an ne ateizmden söz eder ne de dinsizlikten. Esasında felsefi-kozmik
anlamda ateist insan yoktur. Böyle olunca da dinsiz insan yoktur.

Kur’an,sahte ilah ve sahte dinden şikayetçidir; ateizm ve dinsizlikten değil. Çünkü ateizm ve dinsizlik yoktur. İnsanoğlu kendi anladığı Tanrı’ya inanmayana ateist, kendi anladığı dine inanmayana dinsiz demektedir. Gerçekte ne ateist vardır, ne de dinsiz; sahte ilahlara kul olanlar, sahte dine teslim olanlar vardır. Yani müşrikler vardır…

 Kelimei tevhit’le formüllendirilen polaritede kutuplardan herhangi birini gereğince tanımadığınızda ötekini tanımanız mümkün olmaktan çıkar. Bu da sizi, o kutupla ilgili tüm tespit, tavır ve eylemlerinizde yanlış yapmaya mahkum eder.

 İslam dünyası bugün de şirki tanımıyor. Böyle olunca tevhidi yani dinini tanıması mümkün olmaz. Tevhit tanınmayınca tevhit dininin vaatleri insan hayatına giremez. Tevhitten beklenen bereket, barış, nimet, esenlik, mutluluk sürekli uzaklarda, göklerde kalır.

 Bugün dünya şirkin pençesindedir. İnsanlığın büyük çoğunluğunun şirke
bulaşmamış bir imandan yoksun olduğu ve olacağı Kur’anın açık beyanları arasındadır. (bk. Yusuf, 106) Rabbin bu beyanı, elbetteki haktır ve tecelli edecektir. Etmiştir. İnsanlık Dünyası, şirkin onlarca türüyle yara bere içinde kıvranmaktadır.

Dünyayı şirke karşı uyaran ve donatan kaynak Kur’an idi. Kur’anın iman
çocuklarının şirki tanımaz hale gelmeleri, bir talihsizlik olmuştur. İslam dünyası da şirkin pençesinde kıvranmaktadır. Belini doğrultamamasının sebebi budur. Allah hiçbir kitleyi günahları, eksikleri yüzünden perişanetmez; perişanlık ve hüsran sadece şirkin sonucudur.


İslam dünyasının en büyük felaketinin şirk olacağını ve bu şirkin gizli-maskeli bir yapıda olacağını, Hz. Resul asırlar önceden haber vermiştir. Ve bunun, ümmeti adına kendisini korkutan bir numaralı musibet olduğunu da söylemiştir.

(3 YAZININ 1.YAZISIDIR)

Selam...

​ T.C. / M. Kemal Adal 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder