UYDURULAN DİN KUR’ANDAKİ DİN. XXXVI. BÖLÜM - 15: KURAN'DA İNANÇ KONULARI, NAMAZ, ZEKÂT, ORUÇ,
HAC -15
U. KURAN'DAKİ HAC
Kuran'daki
Hac,
2-Bakara Suresi 158, 189, 196, 198,199, 200, 203;
3-Ali İmran Suresi 97;
5-Maide Suresi 1,2, 95, 96, 97;
9-Tevbe Suresi 3;
22-Hac Suresi 25, 26, 27,
28, 29. ayetlerinden anlaşılır.
Bu ayetler bize Hac hakkında gerekli bilgiyi verecektir.
Kuran'ın bu ayetlerinin ışığında Haccı şöyle özetleyebiliriz:
1. Hac kelimesine sözlüklerde "kastedilmek"
anlamı verilir. Kuransal bir terim olarak Hac, belli bir zaman diliminde belli
ibadetleri de içeren Kabe'ye yapılan bir ziyarettir.
3-Ali
İmran Suresi 97. ayetten Haccın yapılmasının gücü
yeten kullar üzerinde Allah'ın bir hakkı olduğunu öğreniyoruz. Ayetten Haccı,
gücü yetenlerin yapacağı anlaşılır. Allah "gücü yetmek" deyimini
açıklamamış, bu deyimin anlaşılmasını bize bırakmıştır.
Mezhepler,
"gücü yetmek" deyiminin anlamını kısıtlamaya çalışmışlardır.
Allah'ın yapmadığı bir sınırlama kabul edilemez, gerekseydi Allah bunu yapardı.
Bu deyimden esir olmamak da, maddi güç yeterliliği de,
sağlıksal şartlar da anlaşılabilir. Fakat her şartta, sağlığın da, maddi gücün
de hangi ölçüde "güç yetirme" kavramına dahil olup olmadığı izafi bir
kavramdır.
Kişiler, Allah'a kaşı sorumluluklarını, Allah'ın tüm şartları ve
düşünceleri bildiğini, vicdani kanaatlerden de mesul olduklarını göz önünde
bulundurup, "güç yetirme" kavramını en iyi şekilde değerlendirecek
ve kendilerinin Hacca gitmeye güçlerinin yetip yetmediğine karar
vereceklerdir.
2. Hac, İbrahim Peygamber döneminden beri yapılan bir ibadettir. (22-Hac Suresi
26,27) Kabe'de Hz. İbrahim'in makamı ve apaçık deliller vardır. (3-Ali İmran
Suresi 97)
[ HAC AYLARI:
1nci görüş: Hac ayları:
Şevval (10), Zilkade (11) ve Zilhicce(12)'in ilk 10 (veya 13.) Günü'dür [Bu
görüşe göre: Haram Aylar: Zilkade(11),
Zilhicce(12), Muharrem (1) ve Recep (7)dir.]
Hac görevi, ihrama girmekle başlar.
Bunun başlangıcı ise Şevval ayıdır. Bir kimse Şevval'de ihrama girip
Zilhiccenin 10. (veya 13.) gününün akşamına kadar, haccın menasikini (İbadet
ederken lüzum eden usul, yol ve tarz. Ayin, kült. Ritüel) tamamlayabildiği
için, bu aylara hac ayları denilmiştir.
Yani bu aylara 'Hac Ayları' denilmesinin
sebebi, haccın ilk şartı / rüknü olan ihramın ancak bu aylarda giyilmesinin
öngörülmüş olmasıdır.) Hac ayları ile hac vakti aynı şey değildir. Hac, 'hac
vakti'nde yapılır. Hac vakti, Arefe ve Kurban bayram (Zilhiccenin 10-13. )
günleridir.
http://www.sorularlaislamiyet.com/article/12909/hac-aylari-sevval-zilkade-ve-zilhicce-aylaridir-halbuki-haccin-oldugu-yapildigi-ay-bir-tanedir.html
2nci
Görüş: Hac
ayları: Zilhicce- Arapça Hac ayı demektir (12), Muharrem (1), Sefer (2) ve
Rabiul Evvel (3) aylardır ki bunlar aynı zamanda
savaşmanın yasak olduğu haram Aylardır.
MKA]
3. 2-Bakara Suresi 197. ayette Haccın bilinen aylarda olduğu söylenir. Üstelik
"aylar" şeklinde çoğul bir ifade kullanılır.
Oysa
günümüzde hacılar, Haccın kısa bir süreye sıkıştırılması yüzünden kalabalıktan
birbirlerini ezmekte, birçok ölüm vakası meydana gelmekte ve hacılar perişan
olmaktadırlar. Hz. İbrahim döneminden beri uygulanan Haccın bilinen aylarda
olduğu söylenir. Aynı ilkbahar denilince Mart, Nisan, Mayıs aylarının
anlaşıldığı gibi, Hac aylarının da başta bu şekilde anlaşıldığını görüyoruz.
Hac aylarının bilinen aylarda olmasından kasıt, aynı zamanda bu
ayların haram aylar olmasındandır. Haram aylarda savaşmak yasaktır. Bu yasak
Hac görevinin yerine getirilmesine olanak sağlamaktadır.
Kabe'nin
etrafındaki kavimler haram aylara riayet ederek, Hac ibadetinin durmamasını,
kendi çekişmelerinin kişileri Hacdan alıkoymamasını sağlamaktadırlar.
Hz.
İbrahim'den sonraki nesillerdeki putperestler de Kabe'nin koruyucusu olarak
kendilerini görmüşler, haram ayları bozarak da olsa kısmen uymuşlardır, Haccı
bir ticaret kaynağı olarak değerlendirmişler ve haram aylara da ticaretlerini
kurtaran bir unsur olarak riayet etmişlerdir. (8-En-fal Suresi 34, 35'ten ortak
koşanların kendilerini Kabe'nin varisi olarak görmelerini anlayabiliriz.)
Haram
aylardan bahseden 2-Bakara Suresi 194. ayetten iki ayet sonra Hacdan
bahsedilmesinden, 2-Bakara Suresi 217'de haram aylarda savaşmanın büyük suç
olduğunun vurgulanmasından, Haccın yapıldığı bölgedeki Mescid-i Haram'a
ulaşılmasının engellenmesinden bahsedilmesinden, 5-Maide Suresi 2'de haram ayın
ve Hac ibadetindeki ihramın beraber anılmasından, yine aynı sure 97. ayette
haram ayların ve Hacda ziyaret edilen Kabe'nin beraber anılmasından bilinen
Hac aylarının haram aylar olduğu anlaşılır. Zaten bu ayların haramlığı da Hacla
ilintilidir.
Tevbe Suresi'nin 2. ve 36. ayetlerinden ise bu ayların arka arkaya
gelen dört ay olduğunu anlıyoruz. 2-Bakara Suresi 189. ayetten bu dört ayın Ay
(kameri) takvimindeki "aylar" olduğunu anlarız. Yani Hac art arda
gelen dört ayda yapılan bir ibadettir. Bu dört ay aynı zamanda içinde
savaşılmasının haram olduğu aylardır.
Bu ayların ilki "Hac Ay'ı" anlamına gelen
"Zilhicce"dir. (Hac bu ayla
başladığı için Haccın ilk ayının ismi Arapça'da Hac Ay'ı manasına gelen Zilhicce'dir.)
9-Tevbe Suresi 3. ayette haram ayların ilk günü olan, Hacc'ın da ilk gününe
"Hac günü" isminin verilmesi bunu teyit etmektedir.
Zilhicce ilk ay olunca Zilhicce'yi takip eden Muharrem, Safer ve
Rabiul Evvel diğer hac ayları olmaktadır.
Burada
enteresan ek bir delile de değinmek istiyoruz. Rabiul-Evvel Ay'ı iki kelimeden
oluşan birleşik bir kelimedir. Rabiul kelimesi dört, Evvel kelimesi ise ilk
demektir. Bu aydan sonra Rabiul-Ahir Ay'ı gelmektedir ki bu ayın ismi Sonraki
Dördüncü demektir. Rabiul-Evvel Ay'ı haram ayların dördüncü ve sonuncu ayı
olduğu için bu ismi almıştır. Ay takviminin ilk Ay'ı Muharrem olduğu için,
Rebiul-Ahir Ay'ı takvim sırasındaki dördüncü aydır. Bu da bu ayın isminin
neden sonraki (Ahir) Dördüncü (Rabiul) olduğunu açıklar. Eğer ki
Rabiül-Evvel'in haram ayların dördüncü ayı olduğu anlaşılmazsa, Rabiul-Ahir'in
neden "sonraki" dördüncü anlamına geldiği açıklanamaz.
Bu da haram ayların Zilhicce (Hac Ay'ı) ile başlayıp, dördüncü
ay olan Rabiul-Ev-vel ile bittiğini bir kez daha kanıtlamaktadır.
Hac bu dört ayda yapılabilen bir ibadettir.
İnsanların
birbirlerini ezip öldürmelerine yol açan mezheplerin insanların ölümüne yol
açan Haccı tek aya sıkıştırma uygulaması bırakılıp, Kuran'ın izahlarına
dönülmelidir. Kuran 9-Tevbe Suresi 37. ayette haram aylarla oynanmasını kötü
bir fiil olarak takdim etmektedir. Ama öğüt alan nerede!
( Dikkat edilirse 1nci görüş.
İçinde Kurban bayramı olan Zilkade(hac ayı) ve öncesi 2ay olmak üzere toplamda
3 ayı; 2nci görüş ise Zilkade(hac ayı) ve sonrası 3 ay olmak üzere toplamda 4
ayı, hac için "Bilinen aylar" olarak kabul etmektedir. İkisinde de
ortak kabul Zilkade olduğundan hac bu aya sıkıştırımaktadır. MKA.)
4.Hacda kavga, kötülüğe sapma, eşler arasında cinsel ilişki
yoktur. (2-Bakara Suresi 197) Hac kişinin davranışlarına dikkat ettiği,
insanlarla bir araya geldiği bir ibadettir.
5.Hac ibadeti sırasında kişi kendisine helal olan bazı
şeyleri de haram eder. (Eşlerin cinsel ilişkiye girmemesi gibi) Buna ihram denir.
Hacının
ihramda olması budur. İhramın sözlük manasından anlaşılan da budur.
Fakat günümüzde
belli bir elbiseye de ihram adı verilerek bu elbisenin giyilmesi
farzlaştırılmıştır.
Kuran'da
sözlük anlamı dışında başka bir ihram anlaşılmamaktadır. Eğer Allah, Hacda
böyle bir elbisenin giyilmesini isteseydi, onun giyilmesi gereken bir elbise
olduğunu söyleyerek, şüpheye meydan vermeden bunu açıklardı.
Böyle
bir izahın olmaması ve bu kelimenin sözlük manasının, Kuran'daki anlatımla tam
örtüşmesi yüzünden ihramın; belli bir süre içinde, belli şeylerin yasaklanması
dışında bir manası olmadığını anlarız. İhram
sırasında yasak olan şeylerin biri de avdır (5-Maide Suresi 95). Bu av bir tek kara avını kapsar, hacılar deniz avını
yiyebilirler ve yapabilirler.
6.Kim ihram sırasında kara avı yasağını bilerek çiğnerse,
cezası öldürdüğü hayvanın bir benzerini Kabe'ye varacak bir kurbanlık
yapmasıdır.
Bu
benzer kurbanı adaletli iki kişi belirler. Av yasağını çiğneyen kişi bunun
yerine yoksulları doyurarak veya onun dengi oruç tutarak bu yasağı çiğnemesinin
kefaretini yerine getirebilir.
(5- Maide Suresi 95)
7.Umre, ziyaret etmek demektir. Haccın belli dönemde yapılmasına karşılık, umre her zaman
yapılabilen bir ziyarettir. Hac da, umre de Allah için tamamlanmalıdır.(2-Bakara
Suresi 196)
Yani
siyasi propagandalar, menfaatler, köşe dönmeler, halkı kandırmalar değil, Allah'ın rızası Haccın da, umrenin de şartı olmalıdır.
Bu
ibadetleri yapmaları engellenenler kurban keser veya kestirirler.
Kurban
yerine varıncaya kadar başlar traş edilmez. Hasta ya da başından rahatsız olan
oruç tutarak, sadaka vererek ya da kurban keserek fidye yoluna gider.
Güvene
kavuştuğunda Hacca kadar umre yapmak isteyen kolayına gelen bir kurbanı keser
veya kestirir. Bunu bulamayan ise üçü Hacda, yedisi döndüğünde olmak üzere on
gün oruç tutar.(Bu ailesi Mescid-i Haram'da olmayanlar içindir.)
Tüm
bunlar 2-Bakara Suresi 196. ayette geçer.
8.Kurbanların üzerine Allah'ın adı anılır ve
bunlardan yoksullara verilir ve yenir. (22-Hac Suresi 28) Hac ibadeti yapılırken kirlerden arınılmalı, adaklar
yerine getirilmelidir. (22-Hac Suresi 29)
Kirleri
arındırmak genel bir ifade olduğundan birçok insanın buluşma yeri olan Hacda,
her türlü hijyen kuralına dikkat etmek iyi olur. Mescid-i Haram'a saçların
kısaltılmış, ya da traş edilmiş olarak girilmesinden bahseden 48-Fetih Suresi
27. ayet de bu çerçevede değerlendirilebilir.
Kabe'nin
tavafı (çevresinde yürünmesi) böylece temiz bir şekilde yerine getirilecektir.
(22- Hac Suresi 29)
Kabe'nin
temiz tutulması, böylece Hac ibadetinin yapıldığı yerin de temiz olması iyi
olur. (22-Hac Suresi 26)
9. Arafat'tan ayrılıp topluca inilince Meşari Haram'da
Allah'ı hatırlamak (zikir) lazımdır. Bu hatırlama Allah'ın bize öğrettiği şekilde
olmalıdır. (2-Bakara Suresi 198)
Allah'ı
nasıl hatırlayacağımızı (zikredeceğimizi), Allah bize Kuran'da öğrettiğine
göre, bu hatırlama faaliyeti de Kuran'a uygun olacaktır.
10. Sonra insanların topluca akın ettiği yerden akın
edilip Allah'tan bağışlanma dilenmelidir. (2-Bakara Suresi 199)
11.Gerekli ibadetler bitince Allah'ı kuvvetli bir
biçimde hatırlamak (zikretmek) gerekir. (2-Bakara Suresi 200)
12. Sayılı günlerde Allah hatırlanır. İsteyen iki gün
içinde işini bitirir, isteyen daha geniş bir zamana işini yayar.
(2-Bakara Suresi 203)
13.Bakara Suresi 158. ayette Safa ile Merve'yi ziyaret
etmenin bir sakıncası olmadığı söylenir.
Oysa
Kuran'ın bu beyanına karşın bu iki tepenin arasında koşmanın farz olduğu
mezhepçi uydurmacılar tarafından
uydurulmuştur.
Yaşlı, sağlıksız birçok kişi farz olmayan bu zorlukla karşı
karşıya getirilmiş, daha sonra bunların para karşılığı arabalar ve sedyelerle taşınması
şeklinde yeni bir para kapısıyla birilerinin cebi doldurulmuştur.
Bu
uydurmanın cep doldurma hedefi için yapıldığı kanaatindeyiz. Bu ziyaret
mecburi olmayan bir ziyarettir. Fakat ayetin ifadesiyle bir sakıncası da
yoktur.
14.Şeytan taşlama diye bir faaliyetin Hacla hiç bir
ilgisi yoktur. Kişilerin birbirini en çok ezdiği ve ölümlerin en çok olduğu
yer, Hac ibadetine sokuşturulan bu uydurmanın yapılmaya çalışıldığı yerdir.
Bu
saçma uydurmanın atılması, Haccın dört aya yayılması ve Safa ile Merve arasında
koşturmanın farz olmadığının gösterilmesiyle,
yani Hac ibadetinin de Kuran'daki aslına
döndürülmesiyle, Hac insanları öldüren, perişan eden bir ibadet olmaktan
çıkacaktır.
Hacerül Esved
denilen taşın etrafında yapılan gariplikler ve bir taşı selamlamak için
insanların birbirlerini ezmesi de Kuran'da yoktur.
Kadının
tek başına Hacca gidemeyeceği de, kadının her türlü seyahat haklarını
kısıtlayan, dine fatura edilmeye çalışılan, ama dinde yeri olmayan bir
yalandır.
Hacda
güzel koku sürülemeyeceği, dikişli elbise giyilmeyeceği de Kuran'da yer
almayan ifadelerdir.
Hacdan gelen veya başka bir yerden gelen zemzem suyu, koku, takke,
seccadenin özel sevaplar getireceği, kutsallığı şeklindeki izahlar da hep
uydurmadır.
Temel
prensibimiz olan Kuran'ın izahlarını baş üstüne koymak, geri kalan izahları
çöpe atmak, Kuran'a göre, yani dine göre Haccın anlaşılmasını sağlayacaktır.
UYDURULAN DİN VE KUR'AN'DAKİ DİN E- KİTAPTAN ALINTILANMIŞTIR.
Selam...
T.C. / M. Kemal Adal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder