UYDURULAN DİN KUR’ANDAKİ DİN. XXXVI. BÖLÜM - 13: KURAN'DA İNANÇ KONULARI, NAMAZ, ZEKÂT, ORUÇ,
HAC -13
S. KURAN'DAKİ ZEKÂT
Kuran'da
malların, maddi değerlerin Allah yolunda sarfedilmesi zekat, sadaka, infak gibi
kelimelerle, kimi zaman da yoksulu yedirin gibi ifadelerle (örneğin 74-Müdessir
Suresi 44) veya mallarla Allah yolunda mücadele etmek (örneğin 4-Nisa Suresi
95) tarzı ifadelerle anlatılır.
Kuran'da
birçok ayette anlatılan bu ibadet, dinimize göre en temel vazifelerimizden
biridir.
Kuran'daki
birçok ayette mallarımızdan sarf etmemiz anlatılmıştır. Fakat hiçbir ayette
"Kuran'a göre zekatın miktarı 1/40'dır" diye bir ifade yer almaz.
Kuran'da
birçok ayette anlatılan bu konuda, eğer 1/40 şeklinde bir ölçü lazım olsaydı,
hiç şüphesiz Allah bunu kitabında açıklar, bizi yalanlarla dolu başka
kitaplara muhtaç etmezdi.
1/40 şeklinde ölçü getiren mezheplerin bu ölçüsü, halkın bir
çoğu tarafından dinin ölçüsü sanılmaktadır.
Oysa
bu ölçü Kuran'da geçmediği gibi, mezheplerin tek ölçüsü de değildir. Mezhepler
altın, gümüş para gibi değerlerin oranını 1/40 olarak görmüşlerdir. Mezheplere
göre devenin zekatının ölçüsü, koyunun zekatının ölçüsü gibi ölçülerin hepsi
birbirinden farklıdır.
Tarladaki ürünün zekatı 1/10'dur. Eğer suyu taşıyarak tarlanıza
getiriyorsanız bu ölçü 1/20'ye düşer. Yani Kuran'da geçmeyen birçok ayrı ölçü
zekatta geçerlidir. Üstelik bu ölçüler mantıksızdır.
Niye
çiftçilik yapan kişi ürününün 1/10'unu verecekken, altını, gümüşü olan biri
1/40'ı gibi bir rakamla çiftçilerin dörtte birini versin?
Çiftçiler
tüccarlardan daha mı zengindirler, yoksa çiftçilik tüccarlıktan çok daha
avantajlı bir meslek midir?
Devesi
olanlarla, koyunu olanların verdiği zekatın oranları neye göre farklı?
Kuran'da geçmeyen ölçüleri uyduranların, uydurduklarında bir akıl, bir basiret
görülmüyor. Allah, Kuran'la yetinmemenin sonucunun bu konuda da felaket
olduğunu göstermektedir.
Kuran'da geçen "infak"
kelimesinin Türkçe karşılığı "harcamak,
sahip olunan mallardan vermek"tir.
Kuran'da geçen bu kelime Türkçe'deki
harcama kelimesi gibi hem Allah yolunda harcamayı, hem de bunun dışındaki
harcamayı ifade edebilir. Genelde Allah yolunda harcamayı ifade etmek için
kullanılmış olan bu kelime, Allah yolundan alıkoymak için yapılan harcamalar
için de kullanılmıştır. (Bkz 8-Enfal
Suresi 36)
Oysa "sadaka"
kelimesi hep "Allah yolunda
harcamalar"
manasında kullanılır.
"Sadaka" kelimesi kökünde "doğrulama"
manasına sahiptir. Allah yolunda yapılan harcamaların, Allah'ın hükümlerine
inanmanın ve bu hükümleri doğrulamanın bir sonucu olması, "sadaka"
kelimesinin bu kökten türemesine sebep olmuş olabilir.
"Zekat" kelimesi ise "temizlenme"
manası taşır.
Kuran'da "zekat" kelimesi "sahip olunan
değerlerden başkalarına vererek temizlenme" manasında kullanılır.
Nitekim 9-Tevbe Suresi 103. ayette "sadaka vermenin",
"temizlenme" yani "zekat" olduğunu anlayabiliriz. Sadakayı
zekata eşitleyen bu anlayış kadar, zekatı daha geniş manalı olup, özellikle
sadakayı kapsayan bir kavram olarak düşünen bir anlayış da geliştirebiliriz.
Bu
anlayışa göre zekat, sahip olunan tüm imkanlardan vererek temizlenmeyi
gerektirir. Yani kişi mallardan vererek zekat vazifesini yerine getirebileceği
gibi, sahip olduğu bilgisinden başkalarını faydalandırmakla da zekat
vazifesini yerine getirmiş olur.
Kuran sahip olduğumuz mallardan, maddi değerlerden kimlere
vereceğimizi şu ayetleriyle açıklar:
...yakınlara,
yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, özgürlüğe kavuşma gayretindekilere
veren...
2-
Bakara Suresi 177
Sana
neyi infak edeceklerini (harcayacaklarını) sorarlar. De ki: "Hayır olarak
infak edeceğiniz (harcayacağınız) anne, baba, yakınlar, yetimler, yoksullar ve
yolda kalmışlaradır. Hayır olarak yaptıklarınızı şüphesiz Allah
bilmektedir."
2-
Bakara Suresi 215
Kendilerini
Allah yoluna adayan yoksullar içindir ki yeryüzünde dolaşmaya güç
yetiremezler. Onurlarından dolayı, bilmeyen onları zengin sanır. Sen onları
yüzlerinden tanırsın. Yüzsüzlük ederek insanlardan istemezler. Hayır olarak
infaklarınızı (harcamalarınızı) şüphesiz Allah bilmektedir.
2-
Bakara Suresi 273
Sadakalar;
Allah'tan bir farz olarak yalnızca şunlar içindir: Yoksullar, düşkünler,
görevli olanlar, kalpleri ısındırılacaklar, özgürlüğünü kaybetmişler,
borçlular, Allah yolundaki-ler, yolda kalmış kişi. Allah bilendir, hakimdir.
9-
Tevbe Suresi 60
Görüldüğü gibi ayetlerden, Allah için yapacağımız harcamaların,
sadakaların kimlere gideceğini anlıyoruz. Allah yolunda yapılacak harcamanın
miktarına gelince, bu soru Kuran'da sorulmuş sonra da cevabı verilmiştir.
Ve
sana neyi infak edeceklerini (harcayacaklarını, vereceklerini) sorarlar. De
ki: "Bağışladığınızı". Böylece Allah size ayetlerini açıklar, umulur
ki düşünürsünüz.
2-
Bakara Suresi 219
Görüldüğü
gibi Allah neyin harcanacağı sorusuna Kuran'da cevap vermiştir. Bu cevap ne
1/40'tır, ne de 1/10'dur, ne de başka rakamsal bir orandır.
Birçok
kişi eğer Kuran çevirilerini incelerse "bağışladığınızı" diye
yaptığımız çevirinin "ihtiyaçtan artanı" diye çevrildiğine
rastlayabilir.
Tahminimiz bu, Kuran çevirilerinde birbirini taklit ederek
yazmanın ve burada geçen kelimenin Kuran'ın diğer yerlerinde nasıl geçtiğini
araştırmamanın neticesidir. Burada bizim "bağışladığınızı" diye
çevirdiğimiz ve diğer bazı çevirilerde "ihtiyaçtan artanı" diye
çevrilen kelime, "afv"dır.
İsteyen aynı kelimenin geçtiği 2-Bakara Suresi 187, 3-Ali İmran
Suresi 152, 3-Ali İmran Suresi 155, 5-Maide Suresi 95, 5-Maide Suresi 101,
9-Tev-be Suresi 43, 42-Şura Suresi 40, 64-Teğabun Suresi 14 ayetlerini
inceleyebilir.
Tercümelerde bu ayetlerdeki aynı kelimenin karşılığını
"affetmek" ve "bağışlama" olarak bulacaksınız. Fakat
"ihtiyaçtan artanı" şeklinde bir manaya rastlamayacaksınız. Aynı
kelime Türkçe'mize de "affetmek" şeklinde girmiştir.
Ayetten
"gözden çıkardıklarımızı,
isteyerek ayırdıklarımızı" vermemiz anlaşılmaktadır.
Bu
ayet yapılan harcamaların gönül rızası ile gerçekleşen harcamalar olduğunu
gösterir.
Bu yüzden
kişinin, ekonomik hayatında vermeye zorunlu tutulduğu vergi, KDV gibi
harcamaları ile infakı (sadakayı) gerçekleştirdiğini düşünmek hata olur. Allah
yolunda yapılan harcamalar gönül rızası sonucudur, ekonomik mecburiyetler,
zorla alınmalar buna dahil edilemez.
Kuran'ın
mallarımızdan, Allah'ın rızık olarak verdiklerinden harcamamızı söyleyen
birçok ayeti vardır.
Kuran'da cimrilik kınanmış ve Allah'ın verdiklerinden yine Allah rızası için sarf
etmemiz söylenmiştir.
Kuran,
özel mülkiyeti helal kılmış, fakat Allah'ın tüm nimetlerin sahibi olduğu
bilinci ile kulların, Allah'ın verdiklerinden sarf ederek sosyal adaleti sağlamalarını
istemiştir.
Kuran bize yoksulların malımızda hakkı olduğunu öğretmekte
(70-Mearic Suresi 24,25) ve sadaka ile bizim yoksulların
bu hakkını kendilerine teslim edip temizlendiğimizi (zekat verdiğimizi)
anlatmaktadır.
Allah
rızıkta kiminizi kiminize üstün kılmıştır. Üstün kılınanlar rızıklarını
ellerinin altındakilere aktarıp onda eşit hale gelmiyor. Allah'ın nimetini
inkar mı ediyorlar?
16-
Nahl Suresi 71
Ey
iman edenler! Yahudi bilginlerinden ve rahiplerden birçoğu insanların
mallarını haksızlıkla yerler ve Allah'ın yolundan alıkoyarlar. Altını ve
gümüşü biriktirip de Allah yolunda harcamayanları korkunç bir azapla müjdele.
9-
Tevbe Suresi 34
Mallarını
Allah yolunda harcayacak kişi, malların gerçek sahibinin Allah olduğunu
unutmayacak, bu konudaki tüm Kuran ayetlerini göz önünde bulunduracak ve
dinimizin çok önem verdiği bu ibadeti gerçekleştirecektir.
Yukarıdaki
ayetlerden anlayabileceğimiz gibi ideal olan herkes birbiriyle eşit seviyeye
gelene kadar verme faaliyetinin devamıdır.
Sosyal adalet dengesizliğini yaratan hırsla para yığma
alışkanlığı, hiç hoş karşılanmamaktadır. Ayrıca 9-Tevbe Suresi 34. ayetindeki
ifadeyi göz önünde bulundurarak zekatımızın, harcamalarımızın sahtekar din
adamlarına gitmemesine, onların mal yığıcılığının aracı olmamasına da dikkat
etmeliyiz. Bu ibadette herkes kendi bütçesine göre elinden geleni yapacaktır.
Geniş
imkanı olan bu geniş imkanından harcasın. Rızkı kısıtlı tutulan da Allah'ın
kendisine verdiği kadarıyla versin.
65-
Talak Suresi 7
Allah bu harcamalarımızın gizli de, açık da olabileceğini söylemekte,
fakat gizli şekilde vermeyi üstün tutmaktadır.
...
Kendilerine verdiğimiz rızıktan gizli ve açık olarak infak
ederler(harcarlar)...
13-
Rad Suresi 22
Sadakaları
açıktan verirseniz ne iyi, fakat gizleyip fakirlere verirseniz, bu sizin için
daha hayırlıdır.
2-
Bakara Suresi 271
Bu
harcamaların yapılmasında Allah rızası dışında yollara sapılıp, gösteriş
yapılmaması, verilenin başa kakılmaması da Kuran'da geçer.
262-
Mallarını Allah
yolunda harcayıp, sonra da harcamaların peşinden başa kakıp eziyet
vermeyenlerin ödülleri Rableri katındadır. Onlara korku yoktur ve tasalanmayacaklardır
onlar.
263-
Güzel bir söz ve
bağışlama peşinden eziyet gelen bir sadakadan daha hayırlıdır. Allah cömerttir,
yumuşak davranandır.
264-
Ey iman edenler!
Allah'a ve ahiret gününe inanmadığı halde insanlara gösteriş olsun diye malını
infak eden (harcayan) kişi gibi sadakalarınızı başa kakarak ve eziyet ederek
boşa çıkarmayın.
2-
Bakara Suresi 262,263,264
9-
Tevbe Suresi 91 ve 92. ayetlerden harcayacak bir şey bulamayanların üzerinde
herhangi bir sorumluluk olmadığı anlaşılmaktadır.
2-
Bakara Suresi 267. ayette ise düzgün mallardan harcama yapmamız, tiksinilecek
şeyleri infak etmememiz anlatılır.
Kuran servet sahiplerine, mallarında fakirlerin hakkının
olduğunun, malın gerçek sahibinin Allah olduğunun dersini verir.
Uydurma
din üretenler, Kuran'da olmayan zekat ölçülerinin yanında, bir malın bir kişide
en az bir sene kalması şartıyla zekat verilmesi gerektiği gibi hükümler de
getirmişlerdir.
Oysa
günümüzde büyük holding sahiplerinin birçoğu bile parasını bir sene bir yerde
bekletmemekte, sürekli işlerinde sermaye olarak döndürmektedirler.
Borçlu
zekat veremez, mal üretiminde kullanılan mallardan zekat verilmez gibi
Kuran'da olmayan prensipler düşünülürse; krediyle iş yapan holdingciler,
üretim aracı fabrika olan fabrikatörler hiç zekat vermeyecek, fakat çiftçi
ürününü topladığında bunun 1/10'unu, ev hanımı kolundaki bileziğin 1/40'ını her
sene zekat olarak verecektir.
Gelenekçilerin
bir diğer izahına göre binek için zekat verilmez. Bu izaha göre milyarlık
arabası olanlar zekat vermeyecek ama 10 kilo domates toplayan 1 kilosunu
verecektir.
Kuran'ın
verdiği esnekliğin kaldırılması hoş görülemeyeceği gibi, Kuran'ın bir farzının
uydurma izahlarla yok sayılması sonucunu doğuracak izahlar da hoş görülemez.
Daha doğrusu Kuran dışı olanın, yani insansalın, Allah'tan olan ile
karıştırılması asla hoş görülemez. Bu gayretin sonucunda ortaya çıkan rezalet
tablosu ortadadır.
Kuran diğer konularda olduğu gibi, mallarımızı nasıl
harcayacağımızı ve kimlere yardımlar yapmamız gerektiğini de tam ve eksiksiz
bir şekilde açıklamıştır.
Sevdiğiniz
şeylerden harcamadıkça asla iyiliğe eremezsiniz. Her ne harcarsanız şüphesiz
Allah onu bilir.
3-
Ali İmran Suresi 92
UYDURULAN DİN VE KUR'AN'DAKİ DİN E- KİTAPTAN ALINTILANMIŞTIR.
Selam...
T.C. / M. Kemal Adal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder