(DİNİ ANLAMADA)
KURAN YETER Mİ?
Kashif
Ahmed Shehzada
Çeviren:
Afşin Bilgili
Redaktör:
Mecid Demir
KURAN’IN, DİNİ ANLAMADA YETERLİ OLDUĞU GÖRÜŞÜNE KARŞI
GETİRİLEN İTİRAZLARIN İNCELENMESİ – 8
Yanlış İddia 8: Haşr Suresi’nde şöyle buyurulmaktadır: “Elçi size ne
verdiyse onu alın, sizi neden alıkoyduysa ondan da sakının.” O halde
geleneklerin ve hadis külliyatının bize öğreti olarak verdiklerini kabul
etmeli, bizden yasakladıklarından kaçınmalıyız. Ayrıca Nisa Suresi 65. ayette
belirtildiği gibi insanlar Allah’ın elçisini aralarındaki anlaşmazlıklarda
hakem kabul etmedikçe ve onun kararlarına içten bir şekilde uymadıkça inanmış
sayılmayacaklardır. Bu ayet de geleneksel kitapların ve hadis kitaplarının
önemini vurguluyor.
Düzeltme 8
İlk olarak şu
bilinmelidir ki, geleneksel din savunucularının sık sık başvurdukları Haşr
Suresi’ndeki ayetin bu parçası içeriğinden koparılarak verilmektedir.
İçeriği
anlamak için Haşr Suresi’ndeki o ayetlere bakalım:
“Allah'ın o ülkelerin halklarından elçisine ganimet
bıraktığı şeyler Allah'ın ve elçisinindir. Yani akrabalara, yetimlere,
yoksullara ve yolda kalmışlara verilmelidir ki zenginlerinizin arasında
tekelleşmesin. Elçinin size verdiğini alın; ancak onun size vermediğinden uzak
durun. Allah'ı dinleyin. Allah'ın cezalandırması çetindir. Sözü edilen o
mallar, göçmen yoksullar içindir. Onlar ki, yurtlarından çıkarılıp mallarından
yoksun bırakılmışlardır; Allah’tan bir lütuf ve bir hoşnutluk peşindedirler;
Allah’a ve elçisine yardım ederler. İşte onlardır, özü-sözü doğru olanlar.”
(59:7-8)
Yukarıdaki
ayet açıkça ortaya koymaktadır ki “Elçi
size ne verdiyse onu alın, sizi neden alıkoyduysa ondan da sakının”
ifadesi peygamberin insanlar arasında yaydığı öğretileriyle ilgili değil,
ganimetlerin ihtiyaç sahiplerine dağıtımıyla ilgilidir.
Dahası,
burada geçen ve genel bağlamından kopartılan ifade peygamberin insanlar
arasında yaydığı öğretilere işaret etseydi dahi, bu ifadeden hadisleri anlamak
mümkün olmazdı. Kuran, peygamberin insanlar arasında yaydığı öğretilerin neler
olduğu ve peygamberin insanları nelerden alıkoyduğu konusunda gayet nettir. Peygamber,
insanlara kutsal öğreti olarak sadece Kuran’ı yaymaktadır.
Bu
görüş aşağıdaki ayetlerle de desteklenmektedir:
“Biz onların neler söylediklerini çok iyi biliyoruz. Sen
onların üzerinde bir zorba değilsin. O halde, benim tehdidimden korkanlara
Kuran'la öğüt ver.” (50:45)
“Allah size Kitap'ı ayrıntılı kılınmış bir halde
indirmişken, Allah’ın dışında bir hüküm koyucu mu arayayım?” (6:114)
“Bu bizim indirdiğimiz bir Kitap’tır. Kutsal ve bereketli.
Artık O’na uyun ve sakının ki size merhamet edilsin.” (6:155)
Peygamber
bize kutsal öğreti olarak Kuran’ı verirken, Allah’ın Kitap’ından başka rehber
edinmememiz hususunda bizi uyarmıştır:
“De ki, ‘Doğru sözlü iseniz, Allah katından bu ikisinden
(Kuran ve Tevrat’tan) daha iyi yol gösteren bir kitap getirin, ben ona uyayım.’”
(28:49)
“Bir Kitap’tır bu; sana indirildi, onunla uyarıda
bulunasın diye ve inananlar için bir öğüt ve düşündürme olarak... O halde,
bundan dolayı göğsünde bir sıkıntı olmasın. Rabbinizden size indirilene uyun;
O'nun berisinden birtakım velilerin ardına düşmeyin. Siz ne kadar da az öğüt
alıyorsunuz!” (7:2-3)
“Oysa biz onlara ders alacakları kitaplar vermemiştik ve
kendilerine senden önce bir uyarıcı göndermemiştik.” (34:44)
Tüm
bu ayetler şu gerçekleri ortaya çıkarmıştır: İlk olarak, Haşr Suresi 7. ayette
kullanılan ifade bağlamından koparılarak kullanılmıştır. Ganimetlerin
paylaşılması ile ilgili olan bu ifade peygamberin yaydığı öğretilerle ilgili
gibi gösterilmiştir.
İkinci
olarak, bu ayetin peygamberin genel öğretileri ile ilgili olduğunu varsaysak
da, Kuran peygamberin insanlara hangi kutsal öğretileri verdiği ve onları
hangilerinden alıkoyduğu konusunda açıktır.
Allah,
elçisinden, inananlara sadece Kuran ile öğüt vermesini istemektedir:
Şimdi,
Nisa Suresi’ndeki ayete bakalım:
“Hayır, Rabbine yemin olsun ki iş, onların sandığı gibi
değil. Onlar, aralarında çıkan karmaşık işlerde seni hakem yapıp verdiğin
hükümle ilgili olarak, içlerinde hiçbir burukluk duymadan tam bir teslimiyete
ulaşmadıkça iman etmiş olamazlar.” (4:65)
Bu ayette
insanların anlaşmazlıklarında elçiyi aralarında hakem yapmaları ve onun
kararlarına tam olarak uymaları gerektiği söylenmekte.
Peki
elçi insanlar arasında nasıl hakemlik yapacaktır? Kendi kişisel fikri
doğrultusunda mı karar verecektir? Kuran
bize bu sorunun cevabını da vermektedir:
“Sen de aralarında, Allah’ın indirdiğiyle hükmet. Onların
keyiflerine uyma. Dikkat et de Allah’ın sana indirdiğinin bir kısmından seni
uzaklaştırıp fitneye düşürmesinler. Eğer yüz çevirirlerse bil ki, Allah onları
bazı günahları yüzünden belaya çarptırmak istiyor. Zaten insanların birçokları
doğru yoldan iyice sapmış bulunuyorlar.” (5:49)
Elçi
insanlar arasında hakemlik görevini yürütüyordu. Ancak, yukarıdaki ayetin de
işaret ettiği gibi, bunu yaparken kişisel değer yargılarına ve fikirlerine göre
değil Kuran’a göre hüküm veriyordu.
Nahl
Suresi’ndeki 64. ayet bu konuyu daha da aydınlatmaktadır:
“Bu Kitap'ı sana yalnız şunun için indirdik: Hakkında
ayrılığa düştükleri şeyi onlara iyice açıklayasın ve Kitap, iman eden bir
topluluk için kılavuz ve rahmet olsun.” (16:64)
Sonuç
olarak, tüm bu ayetlerin gösterdiği gibi peygamber insanlar arasında hüküm
verirken Allah’ın Kitap’ını kullanmıştır ve insanlar arasındaki anlaşmazlıklar, başka bir kaynak
ya da fikir ile değil, Kuran ile çözülmüştür.
Son Güncelleme: 9 Kasım 2017 / İZMİR
T.C. / M. Kemal Adal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder