İŞTE ATATÜRK

İŞTE ATATÜRK
Allah Kuran’da: “Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönlün hepsi bundan sorumlu tutulacaktır.” (17/İSRA/36) buyurmuştur. Atatürk de: “Türk Kuran'ın arkasında koşuyor; fakat onun ne dediğini anlamıyor, içinde neler var bilmiyor ve bilmeden tapınıyor. Benim maksadım; arkasında koştuğu kitapta neler olduğunu Türk anlasın” (Osman Ergin, Türk Maarif Tarihi 1-5, 1977 /A. Gürtaş, s. 41) demektedir.- "İŞTE ATATÜRK" PORTALINA GİRMEK İSTEDİĞİNİZDE YUKARIDAKİ RESMİ TIKLAYINIZ.

3 Eylül 2016 Cumartesi

DENİZLER, DALGALAR, TUZ, DEPREM, FIRTINA-KASIRGA, ŞİMŞEK;GÖLGE.


TABİAT (GÖKLER VE YER)


2.  TABİATIN DÜZENİ - 4


g) Denizler


(1) Denizler, Genel

Gaybın anahtarları O'nun yanındadır; onları O'ndan başkası bilmez. O, karada ve denizde olanı da bilir. O'nun bilgisi dışında bir yaprak bile düşmez. Toprağın karanlıklarındaki bir dâne, yaş ve kuru her şey apaçık bir Kitap'ın içindedir. 6. sure (EN'ÂM) 59. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)

Şunu sor: "Bizi bu durumdan kurtarırsa andolsun şükredenlerden olacağız' diye boyun büküp ürpererek O'na yakardığınızda, karanın ve denizin karanlıklarından sizi kim kurtarıyor?"6. sure (EN'ÂM) 63. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)

Karanın ve denizin karanlıklarında, kendileriyle yol bulmanız için yıldızları hizmetinize veren O'dur! Bilgiden nasipli bir topluluk için ayetleri gerçekten ayrıntılı kılmışızdır. 6. sure (EN'ÂM) 97. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)  
O yürütüyor sizi karada ve denizde. Diyelim, gemidesiniz: Gemiler, içindekileri latîf bir rüzgârla götürüyorlar. İçerdekiler ferah ve sevinç duymaktalar. Birden korkunç bir kasırga geliverdi. Her taraftan dalgalar üzerlerine çullandı. Çepeçevre kuşatıldıklarını düşünüp dini yalnız Allah'a özgüleyerek duaya koyuldular: "Eğer bizi şu durumdan kurtarırsan, yemin olsun, sana şükredenlerden olacağız." 10. sure (YÛNUS) 22. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)
Yemin olsun, biz, âdemoğullarını onur ve üstünlükle donattık, onları karada ve denizde binitlerle yükledik. Onları, güzel ve temiz rızıklarla besledik. Ve onları, yarattıklarımızın birçoğundan üstün kıldık. 17. sure (İSRÂ) 70. ayet (Resmi: 17/İniş:50/Alfabetik:46)

Yoksa size karanın ve denizin karanlıkları içinde yol gösteren ve rahmetinin önünde rüzgârları müjdeci gönderen mi hayırlı? Allah'ın beraberinde bir ilah daha mı var? Allah, onların ortak tuttuklarından uzaktır, arınmıştır. 27. sure (NEML) 63. ayet (Resmi: 27/İniş:48/Alfabetik:81)

İnsanların ellerinin kazanmış oldukları yüzünden denizde ve karada bozgun çıktı. Allah onlara, yaptıklarının bir kısmını tattırıyor ki geri dönebilsinler. 30. sure (RÛM) 41. ayet (Resmi: 30/İniş:84/Alfabetik:87)

O'nun ayetlerindendir ki, size rahmetinden tattırsın; gemiler, buyruğu ile akıp gitsin. Lütfundan nasip arayasınız ve şükredebilesiniz diye, rüzgârları müjdeciler olarak gönderir.  30. sure (RÛM) 46. ayet (Resmi: 30/İniş:84/Alfabetik:87)

İki deniz birbirine eşit olmaz. Bu tatlıdır, susuzluğu giderir, içimi hoş ve rahattır; şu tuzludur, acıdır. Ama hepsinden de taze et yersiniz; giyip takınacağınız bir süs çıkarırsınız. Allah'ın lütfundan nasip aramanız ve şükredebilmeniz için, gemilerin denizi yara yara gittiğini görürsün. 35. sure (FATIR) 12. ayet (Resmi: 35/İniş:43/Alfabetik:24)

(2) Denizler, Verdikleri,

Hani önünüzde denizi yarmıştık da sizi kurtarmış, Firavun hanedanını boğmuştuk. Siz de bunu bakıp görüyordunuz. 2. sure (BAKARA) 50. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)

Karanın ve denizin karanlıklarında, kendileriyle yol bulmanız için yıldızları hizmetinize veren O'dur! Bilgiden nasipli bir topluluk için ayetleri gerçekten ayrıntılı kılmışızdır. 6. sure (EN'ÂM) 97. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)

Bunun üzerine biz de onlardan öç aldık: Ayetlerimizi yalanladıkları, onlara aldırmazlık ettikleri için hepsini suda bozduk. 7. sure (A'RAF) 136. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)

İsrailoğullarına denizi geçirttik. Özel putlarına tapan bir topluluğa rastladılar. Bunun üzerine: "Ey Musa, dediler, bunların ilahları olduğu gibi sen de bize bir ilah belirle." Musa dedi: "Siz cahilliği sürdürmekte olan bir toplumsunuz." 7. sure (A'RAF) 138. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)

Ve İsrailoğullarını denizden geçirdik. Firavun ve ordusu, azgınlık ve düşmanlıkla onları izlemekteydi. Nihayet, boğulma ümüğüne çökünce şöyle dedi: "İman ettim. İsrailoğullarının inanmış olduğu dışında ilah yok. Ben de O'na teslim olanlardanım." 10. sure (YÛNUS) 90. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)

Yemin olsun, Mûsa'ya şöyle vahyetmiştik: "Kullarımı geceleyin yürüt! Denizde onlar için kuru bir yol aç! Size yetişecekler diye korkma, endişelenme.!" Derken, Firavun, ordusuyla birlikte onların arkasına düştü. Ama denizden onları sarıp kuşatan, sarıp kuşattı. 20. sure (TÂHÂ) 77-78. ayet (Resmi: 20/İniş:45/Alfabetik:96)

Mûsa dedi: "Defol, çünkü sen, hayatın boyunca "bana dokunmayın" diyeceksin! Ve senin için asla kaytaramayacağın bir hesap zamanı da var. O başını bekleyip durduğun tanrına bir bak! Onu kesinlikle yakacağız, sonra da un ufak edip denize dökeceğiz." 20. sure (TÂHÂ) 97. ayet (Resmi: 20/İniş:45/Alfabetik:96)

Bunun üzerine Mûsa'ya, "Asanla denize vur!" diye vahyettik. Deniz hemen yarıldı, her dalga kümesi kocaman bir dağ gibi oldu. 26. sure (ŞUARA) 63. ayet (Resmi: 26/İniş:47/Alfabetik:94)

Biz de onu ve askerlerini yakalayıp hepsini suyun içine fırlattık. Bak, nasıl oldu zalimlerin sonu! 28. sure (KASAS) 40. ayet (Resmi: 28/İniş:49/Alfabetik:53)

"Denizi açık bırak, çünkü onlar, boğulmaya mahkûm edilmiş bir ordudur." 44. sure (DUHÂN) 24. ayet (Resmi: 44/İniş:64/Alfabetik:19)

Bunun üzerine, onu da ordusunu da yakalayıp suyun ortasına fırlattık. Kendi kendini kınayıp duruyordu. 51. sure (ZÂRİYÂT) 40. ayet (Resmi: 51/İniş:67/Alfabetik:111)

Salmıştır iki denizi; buluşup kucaklaşıyorlar. 55. sure (RAHMÂN) 19. ayet (Resmi: 55/İniş:89/ Alfabetik: 86)

3) Denizler, Üzerine Yemin

Yemin olsun o alevlerle kaynatılıp köpürtülmüş denize, 52. sure (TÛR) 6. ayet (Resmi: 52/İniş:76/ Alfabetik:106)

(4) Denizlerde Deliller, İzler, İşaretler, İbretler Vardır

Şu bir gerçek ki göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde, insanların yararı için denizde yüzüp giden gemilerde, Allah'ın gökten suyu indirip onunla, ölümünden sonra toprağı dirilterek üzerine tüm canlılardan yaymasında, rüzgarların bir düzen içinde yönden yöne çevrilmesinde, gök ve yer arasında bir hizmete memur edilen bulutlarda, aklını işleten bir topluluk için sayısız izler-işaretler-ibretler vardır. 2. sure (BAKARA) 164. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)

O yürütüyor sizi karada ve denizde. Diyelim, gemidesiniz: Gemiler, içindekileri latîf bir rüzgârla götürüyorlar. İçerdekiler ferah ve sevinç duymaktalar. Birden korkunç bir kasırga geliverdi. Her taraftan dalgalar üzerlerine çullandı. Çepeçevre kuşatıldıklarını düşünüp dini yalnız Allah'a özgüleyerek duaya koyuldular: "Eğer bizi şu durumdan kurtarırsan, yemin olsun, sana şükredenlerden olacağız." 10. sure (YÛNUS) 22. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)

Allah odur ki, gökleri ve yeri yarattı. Gökten bir su indirdi de onunla size rızık olarak türlü meyveler çıkardı. Emriyle denizde akıp gitmeleri için gemileri hizmetinize verdi. Irmakları da emrinize verdi. 14. sure (İBRÂHİM) 32. ayet (Resmi: 14/İniş:72/Alfabetik:40)

Rabbiniz odur ki, lütfundan nasip arayasınız diye sizin için denizde gemiler yürütüyor. O, size karşı gerçekten çok merhametlidir. Denizde size bir zorluk dokunduğunda, O'nun dışındaki tüm yalvardıklarınız ortadan kaybolur. Fakat O, sizi kurtarıp karaya çıkarınca yüz çevirirsiniz. İnsan çok nankördür. 17. sure (İSRÂ) 66-67. ayet (Resmi: 17/İniş:50/Alfabetik:46)
Yoksa sizi bir kez daha oraya gönderip üstünüze kırıp geçiren bir fırtına salarak, inkâr ettiğinizden dolayı sizi boğmayacağından emin misiniz? Sizin adınıza, bizden bunun öçünü alacak birini de bulamazsınız. 17. sure (İSRÂ) 69. ayet (Resmi: 17/İniş:50/Alfabetik:46)

Görmedin mi, Allah yeryüzündekileri ve denizde O'nun emriyle akıp giden gemileri sizin hizmetinize verdi. O'nun izni olmaksızın yerkürenin üstüne düşmemesi için göğü O tutuyor. Allah, insanlara karşı elbette Raûf, Rahîm'dir, 22. sure (HAC) 65. ayet (Resmi: 22/İniş:88/Alfabetik:32)

Size, ayetlerinden göstermek için, Allah'ın nimetleriyle gemilerin denizde akıp gidişini görmedin mi? Kuşkusuz, bunda gereğince sabreden, gereğince şükreden herkes için kesin ibretler vardır. 31. sure (LOKMAN) 31. ayet (Resmi: 31/İniş:57/Alfabetik:59)

Denizde o dağlar gibi akıp giden gemiler de O'nun ayetlerindendir. 42. sure (ŞÛRÂ) 32. ayet (Resmi: 42/İniş:62/Alfabetik:95)

Allah size denizi boyun eğdirdi ki, içinde gemiler O'nun emriyle akıp gitsin, lütfundan istekte bulunasınız ve şükredebilesiniz. 45. sure (CÂSİYE) 12. ayet (Resmi: 45/İniş:65/Alfabetik:15)

Denizde koca dağlar gibi akıp giden o görkemli gemiler de O'nundur. 55. sure (RAHMÂN) 24. ayet (Resmi: 55/İniş:89/Alfabetik:86)

(5) Denizler, İki Deniz Bir Olmaz, Benzeşmez, Aralarında Berzah Vardır.

Ve O'dur ki, içinden taze bir et yemeniz ve kuşanacağınız bir süs çıkarmanız için denizi emrinize vermiştir. Gemileri onda yara yara gider görürsün. Böyle yapmıştır ki, O'nun kereminden nasip arayasınız ve şükredebilesiniz. 16. sure (NAHL) 14. ayet (Resmi: 16/İniş:70/Alfabetik: 75)
Onların amelleri, engin denizdeki karanlıklara da benzer. Üst üste dalgaların kapladığı bir deniz. Daha üstünde de bulutlar var. Birbiri üstüne karanlıklar... Elini çıkarsa göremeyecek halde. Allah'ın ışık vermediği kişiye hiçbir ışık bulunamaz. 24. sure (NÛR) 40. ayet (Resmi: 24/ İniş:102/Alfabetik:84)

İki denizi birbiri üstüne salan O'dur. Bu, tatlı ve yürek ferahlatıcı; şu, tuzlu ve acı. Ve ikisinin arasında bir berzah, geçişi engelleyen bir perde koymuştur. 25. sure (FURKÂN) 53. ayet (Resmi: 25/İniş:42/Alfabetik:29)
 
Yoksa yeri bir karargâh yapıp şurasına burasına nehirler serpiştiren, üzerine dayanaklı dağlar konduran ve iki deniz arasına bir engel yerleştiren mi hayırlı? İlah mı var Allah'ın yanında!? Hayır! Ama onların çokları ilimden nasipsizliği sürdürüyorlar. 27. sure (NEML) 61. ayet (Resmi: 27/İniş:48/Alfabetik:81)

İki deniz birbirine eşit olmaz. Bu tatlıdır, susuzluğu giderir, içimi hoş ve rahattır; şu tuzludur, acıdır. Ama hepsinden de taze et yersiniz; giyip takınacağınız bir süs çıkarırsınız. Allah'ın lütfundan nasip aramanız ve şükredebilmeniz için, gemilerin denizi yara yara gittiğini görürsün. 35. sure (FATIR) 12. ayet (Resmi: 35/İniş:43/Alfabetik:24)

h) Dalgalar


O yürütüyor sizi karada ve denizde. Diyelim, gemidesiniz: Gemiler, içindekileri latîf bir rüzgârla götürüyorlar. İçerdekiler ferah ve sevinç duymaktalar. Birden korkunç bir kasırga geliverdi. Her taraftan dalgalar üzerlerine çullandı. Çepeçevre kuşatıldıklarını düşünüp dini yalnız Allah'a özgüleyerek duaya koyuldular: "Eğer bizi şu durumdan kurtarırsan, yemin olsun, sana şükredenlerden olacağız." 10. sure (YÛNUS) 22. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)

Gemi onları, dağlar gibi dalgalar üstünden yürütüp götürüyordu. Nûh onlardan ayrı bir yerde duran oğluna seslendi: "Oğulcuğum, bizimle beraber bin, kâfirlerle beraber olma." Oğlu cevap verdi: "Bir dağa sığınacağım, beni sudan korur." Nûh dedi: "Allah'ın merhamet ettiği dışında bugün hiç kimse için Allah'ın kararından kurtaracak yoktur." Ve ikisi arasına dalga girdi de o, boğulanlar arasına katıldı. 11. sure (HÛD) 42-43. ayet (Resmi: 11/İniş:52/Alfabetik:38)
Onların amelleri, engin denizdeki karanlıklara da benzer. Üst üste dalgaların kapladığı bir deniz. Daha üstünde de bulutlar var. Birbiri üstüne karanlıklar... Elini çıkarsa göremeyecek halde. Allah'ın ışık vermediği kişiye hiçbir ışık bulunamaz. 24. sure (NÛR) 40. ayet (Resmi: 24/İniş:102/Alfabetik:84)

Kara bulutlar gibi dalga kendilerini kuşattığı zaman; Allah'a, dini O'na özgüleyerek yalvarırlar. Fakat onları karaya çıkarıp kurtarınca, içlerinden sadece bir kısmı doğru yolu tutar. Bizim ayetlerimize, gaddar nankörlerin tümünden başkası karşı çıkmaz. 31. sure (LOKMAN) 32. ayet (Resmi: 31/İniş:57/Alfabetik:59)

i) Tuz


İki denizi birbiri üstüne salan O'dur. Bu, tatlı ve yürek ferahlatıcı; şu, tuzlu ve acı. Ve ikisinin arasında bir berzah, geçişi engelleyen bir perde koymuştur. 25. sure (FURKÂN) 53. ayet (Resmi: 25/İniş:42/Alfabetik:29)

İki deniz birbirine eşit olmaz. Bu tatlıdır, susuzluğu giderir, içimi hoş ve rahattır; şu tuzludur, acıdır. Ama hepsinden de taze et yersiniz; giyip takınacağınız bir süs çıkarırsınız. Allah'ın lütfundan nasip aramanız ve şükredebilmeniz için, gemilerin denizi yara yara gittiğini görürsün. 35. sure (FATIR) 12. ayet (Resmi: 35/İniş:43/Alfabetik:24)

Salmıştır iki denizi; buluşup kucaklaşıyorlar. 55. sure (RAHMÂN) 19. ayet (Resmi: 55/İniş:89/Alfabetik: 86)

Dileseydik, onu tuzlu yapıverirdik. Peki şükretmeniz gerekmez mi? 56. sure (VÂKIA) 70. ayet (Resmi: 56/İniş:46/Alfabetik:107)

j) Deprem


Bunun üzerine onları, o şiddetli sarsıntı/o korkunç titreşim yakaladı da öz yurtlarında yere çökmüş bir hale geldiler. 7. sure (A'RAF) 78. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)

Bunun üzerine o korkunç titreşim/o büyük zelzele onları yakalayıverdi de öz yurtlarında yere çökmüş hale geldiler. 7. sure (A'RAF) 91. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)

Musa, bizimle buluşma vakti için toplumundan yetmiş adam seçti. Şiddetli sarsıntı onları yakalayınca Musa şöyle dedi: "Rabbim, dileseydin, onları da beni de daha önce helak ederdin. İçimizdeki beyinsizlerin yaptıkları yüzünden bizi helak mı edeceksin? Bu iş senin imtihanından başka birşey değildir. Onunla dilediğini şaşırtır, dilediğine yol gösterirsin. Sen bizim Veli'mizsin. O halde affet bizi, acı bize. Sen affedenlerin en hayırlısısın." 7. sure (A'RAF) 155. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
 
Onu hemen yalanladılar. Bunun üzerine kendilerini o korkunç sarsıntı/korkunç titreşim yakaladı da öz yurtlarında diz üstü çömelenler haline geldiler. Âd'ı, Semûd'u da böyle yaptık. Bu, onların yurtlarından/meskenlerinden açıkça belli olmaktadır. Şeytan onlara amellerini süsleyip püslemişti de kendilerini yoldan çıkarmıştı. Oysaki, bakıp görebilen insanlardı. Karun'u, Firavun'u, Hâmân'ı da öyle yaptık. Yemin olsun, Mûsa onlara açık seçik kanıtlarla geldiği halde, yeryüzünde büyüklük tasladılar. Ama öne geçemezlerdi. Her birini kendi günahı ile yakaladık. Bazılarının üstüne taş yağdıran bir kasırga gönderdik. Bir kısmını, o korkunç titreşimli ses yakaladı. Onlardan, yere batırdıklarımız da oldu. Bazılarını da boğduk. Allah onlara zulmedecek değildi. Fakat onlar kendi benliklerine zulmediyorlardı. 29. sure (ANKEBÛT) 37-40. ayet (Resmi: 29/İniş:85/Alfabetik:8)
O göktekinin, sizi yere batırmayacağından emin misiniz? O zaman yer aniden çalkalanmaya başlar. 67. sure (MÜLK) 16. ayet (Resmi: 67/İniş:77/Alfabetik:68)

Bunun üzerine Semûd, bir doğal felaket ile helâk edildi. 69. sure (HÂKKA) 5. ayet (Resmi: 69/İniş:78/Alfabetik:34)

O günde ki yer ve dağlar sarsılır ve dağlar eriyip akan bir kum yığınına dönüşür. 73. sure (MÜZZEMMİL) 14. ayet (Resmi: 73/İniş:3/Alfabetik:74)

Ki o gün şiddetle sarsacak olan sarsacaktır. 79. sure (NÂZİÂT) 6. ayet (Resmi: 79/İniş:81/Alfabetik:78)

Yerküre, o sarsıntıyla sarsıldığı zaman, 99. sure (ZİLZÂL) 1. ayet (Resmi: 99/İniş:91/Alfabetik:112)

k) Fırtına, Kasırga ve Gök Gürlemesi, Şimşek



(1) Fırtına

Yahut gökten boşalan bir yağmur haline benzer ki onda karanlıklar var, bir gök gürlemesi var, bir şimşek var. Yıldırımlar yüzünden ölüm korkusuyla parmaklarını kulaklarına tıkarlar. Allah Muhît'dir, küfre sapanları çepeçevre kuşatmıştır. 2. sure (BAKARA) 19. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik: 11)

Bu dünya hayatında harcamakta olduklarının durumu, bir rüzgâr örneğine benzer: Onda kavurucu bir soğuk vardır. Öz benliklerine zulmetmiş bir topluluğun ekinine değmiş de onu mahvetmiştir. Allah onlara zulmetmedi, onlar kendilerine zulmediyorlardı. 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 117. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)

Yoksa sizi bir kez daha oraya gönderip üstünüze kırıp geçiren bir fırtına salarak, inkâr ettiğinizden dolayı sizi boğmayacağından emin misiniz? Sizin adınıza, bizden bunun öçünü alacak birini de bulamazsınız. 17. sure (İSRÂ) 69. ayet (Resmi: 17/İniş:50/ Alfabetik:46)

Olabilir ki, Rabbim bana senin bağından daha değerlisini verir; seninkinin üzerine de gökten bir âfet gönderir de bağlığın yalçın bir toprak kesilir." 18. sure (KEHF) 40. ayet (Resmi: 18/İniş:69/ Alfabetik:54)

Her birini kendi günahı ile yakaladık. Bazılarının üstüne taş yağdıran bir kasırga gönderdik. Bir kısmını, o korkunç titreşimli ses yakaladı. Onlardan, yere batırdıklarımız da oldu. Bazılarını da boğduk. Allah onlara zulmedecek değildi. Fakat onlar kendi benliklerine zulmediyorlardı. 29. sure (ANKEBÛT) 40. ayet (Resmi: 29/İniş:85/Alfabetik:8)

Evlerinizde de vakarlı oturun. İlk cahiliye teşhirciliği gibi kendinizi teşhir etmeyin. Namazı kılın, zekâtı verin, Allah'a ve resulüne itaat edin. Allah sizden kiri/lekeyi gidermek istiyor ey Ehlibeyt, sizi tam bir biçimde temizlemek istiyor. 33. sure (AHZÂB) 33. ayet (Resmi: 33/İniş:97/ Alfabetik:4)

Nihayet onu, vadilerine doğru gelen geniş bir bulut halinde görünce: "Ha, dediler, bu bize yağmur getirecek bir bulut!" Hayır, o, aceleden istediğiniz şeyin ta kendisi. Bir rüzgâr ki, içinde acıklı bir azap var.   46. sure (AHKAF) 24. ayet (Resmi: 46/İniş:66/Alfabetik:3)

O göktekinin, çakıl taşları taşıyan bir rüzgârı üzerinize salmayacağından emin misiniz? O zaman bileceksiniz nasılmış uyarım! 67. sure (MÜLK) 17. ayet (Resmi: 67/İniş:77/Alfabetik:68)

Ama onlar uyumaktayken, Rabbinden gelen bir dolaşıcı bahçeyi dolaştı da, 68. sure (KALEM) 19. ayet (Resmi: 68/İniş:2/Alfabetik:51)

Âd ise gürleyen sesle gelen rüzgârlı bir fırtınayla mahvedildi. 69. sure (HÂKKA) 6. ayet (Resmi: 69/İniş:78/Alfabetik:34)

 (2) Kasırga

Rabbiniz size belki rahmet eder. Ve eğer yine eski duruma dönerseniz, biz de döneriz. Ve biz, cehennemi, küfre batanlar için çepeçevre kuşatan bir zindan yapmışızdır. 17. sure (İSRÂ) 8. ayet (Resmi: 17/İniş:50/Alfabetik:46)

Nihayet onu, vadilerine doğru gelen geniş bir bulut halinde görünce: "Ha, dediler, bu bize yağmur getirecek bir bulut!" Hayır, o, aceleden istediğiniz şeyin ta kendisi. Bir rüzgâr ki, içinde acıklı bir azap var. 46. sure (AHKAF) 24. ayet (Resmi: 46/İniş:66/Alfabetik:3)

Ama onlar uyumaktayken, Rabbinden gelen bir dolaşıcı bahçeyi dolaştı da, 68. sure (KALEM) 19. ayet (Resmi: 68/İniş:2/Alfabetik:51)

3) Gök Gürlemesi

Yahut gökten boşalan bir yağmur haline benzer ki onda karanlıklar var, bir gök gürlemesi var, bir şimşek var. Yıldırımlar yüzünden ölüm korkusuyla parmaklarını kulaklarına tıkarlar. Allah Muhît'dir, küfre sapanları çepeçevre kuşatmıştır. 2. sure (BAKARA) 19. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)

Gök gürültüsü O'nu hamd ile tespih eder; melekler de O'ndan ürpererek... Yıldırımlar gönderir de onlarla dilediğini çarpar. Allah, tuzak kuranların hilelerini başlarına geçirmede çok güçlü olduğu halde, onlar O'na karşı mücadele edip duruyorlar. 13. sure (RA'D) 13. ayet (Resmi: 13/İniş:87/ Alfabetik:85)

O gün gök bir çalkanışla çalkanır. 52. sure (TÛR) 9. ayet (Resmi: 52/İniş:76/Alfabetik:106)

(4) Şimşek (Yıldırım)

Yahut gökten boşalan bir yağmur haline benzer ki onda karanlıklar var, bir gök gürlemesi var, bir şimşek var. Yıldırımlar yüzünden ölüm korkusuyla parmaklarını kulaklarına tıkarlar. Allah Muhît'dir, küfre sapanları çepeçevre kuşatmıştır Şimşek, neredeyse gözlerini çarpıp götürüverecek. Kendilerine her aydınlık sunduğunda, orada yürürler. Üzerlerine karanlık binince çakılıp kalırlar. Eğer Allah dileseydi, işitme güçlerini de gözlerini de elbette alıp götürürdü. Çünkü Allah her şeye Kadîr'dir. . 2. sure (BAKARA) 19-20. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik: 11)

Siz şunu da söylemiştiniz: "Ey Mûsa! Biz, Allah'ı apaçık görmedikçe sana asla inanmayacağız." Bunun üzerine sizi yıldırım çarpmıştı, Ve siz bakıp duruyordunuz. 2. sure (BAKARA) 55. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)

Ehlikitap, senden kendilerine gökten bir kitap indirmeni istiyor. Zaten onlar Mûsa'dan da bundan daha büyüğünü istemişlerdi. Demişlerdi ki: "Allah'ı bize açıktan göster." Bunun üzerine zulümlerinden ötürü kendilerini yıldırım çarpmıştı. Sonra kendilerine açık-seçik kanıtların gelişi ardından buzağıya taptılar. Biz onların bu günahını da affettik. Biz Mûsa'ya apaçık bir kanıt/bir hükmetme gücü verdik. 4. sure (NİSA) 153. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)

Size, hem korku hem ümit olsun diye şimşeği gösteren O'dur. Yüklü yüklü bulutları da O oluşturuyor. Gök gürültüsü O'nu hamd ile tespih eder; melekler de O'ndan ürpererek... Yıldırımlar gönderir de onlarla dilediğini çarpar. Allah, tuzak kuranların hilelerini başlarına geçirmede çok güçlü olduğu halde, onlar O'na karşı mücadele edip duruyorlar. 13. sure (RA'D) 12-13. ayet (Resmi: 13/İniş:87/Alfabetik:85)
Yine O'nun ayetlerindendir ki O size, korku ve ümit olmak üzere şimşeği gösteriyor; gökten bir su indiriyor da ölümünden sonra toprağı onunla canlandırıyor. Bunda, aklını işleten bir topluluk için elbette mucizeler vardır. 30. sure (RÛM) 24. ayet (Resmi: 30/İniş:84/Alfabetik:87)

Daha sonra onlar, Rablerinin emrine kafa tuttular da gözleri baka baka yıldırım kendilerini yakaladı. 51. sure (ZÂRİYÂT) 44. ayet (Resmi: 51/İniş:67/Alfabetik:111)

l) Gölge


(1) Gölge, Bulutlardan Ağaçlardan,Yaratıcıdan Gelen Ferahlık

Ve bulutu üstünüze gölgelik yaptık ve size kudret helvasıyla bıldırcın indirdik: "rızk olarak size verdiklerimizin, en temizlerinden yiyin." dedik. Onlar zulmü bize yapmadılar, onlar kendi benliklerine zulmetmekteydiler. 2. sure (BAKARA) 57. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)

İman edip hayra ve barışa yönelik işler yapanlara gelince, onları altından ırmaklar akan cennetlere koyacağız. Hep orada kalacaklardır, sonsuza dek. Orada kendileri için tertemiz eşler de olacaktır. Ve onları, en güzel biçimde serinleten bir gölgeye kavuşturacağız. 4. sure (NİSA) 57. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)

Biz onları, on iki torun kabileye ayırdık. Toplumu kendisinden su istediğinde de Musa'ya, "asanı taşa vur" diye vahyettik. Taştan, oniki göze fışkırdı. Her oymak, su içeceği yeri belledi. Onların üzerlerine bulutları gölgelik yaptık, kendilerine kudret helvası ve bıldırcın indirdik. "Yiyiniz size verdiğimiz rızıkların temizlerinden!" onlar bize zulmetmediler, ama öz benliklerine zulmediyorlardı. 7. sure (A'RAF) 160. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)

Sakınıp korunanlara vaat edilen cennetin temsilî anlatımı şu: Altından ırmaklar akar, yemişleri de sürekli, gölgesi de. İşte korunup sakınanların son yurdu. Kâfirlerin son yurdu ise ateş... 13. sure (RA'D) 35. ayet (Resmi: 13/İniş:87/Alfabetik:85)

Allah, yarattıklarından sizin için gölgeler oluşturdu. Dağlardan sizin için sığınak evler yaptı. Sizin için, sıcaktan koruyacak elbiselerle savaşta koruyacak elbiseler de yaptı. İşte nimetini üzerinizde böyle tamamlıyor ki, O'na teslim olup esenliğe ulaşabilesiniz. 16. sure (NAHL) 81. ayet (Resmi: 16/İniş:70/Alfabetik:75)

Bunun üzerine Mûsa, onların sulama işini yaptı. Sonra gölgeye çekilip şöyle dedi: "Rabbim, bana indireceğin her nimeti bekleyen bir çaresizim." 28. sure (KASAS) 24. ayet (Resmi: 28/İniş:49/Alfabetik:53)

Gölge ile sıcaklık da aynı değildir. 35. sure (FATIR) 21. ayet (Resmi: 35/İniş:43/Alfabetik:24)

Kendileri ve eşleri, gölgeliklerde, koltuklar üzerinde yaslanmışlardır. 36. sure (YÂSÎN) 56. ayet (Resmi: 36/İniş:41/Alfabetik:108)

Uzayan gölgeler, 56. sure (VÂKIA) 30. ayet (Resmi: 56/İniş:46/Alfabetik:107)

Simsiyah bir gölge altındadırlar. 56. sure (VÂKIA) 43. ayet (Resmi: 56/İniş:46/Alfabetik:107)

Bahçenin gölgeleri üzerlerine eğilmiştir. Ve bahçenin meyveleri iyice yaklaştırılmıştır. 76. sure (İNSÂN) 14. ayet (Resmi: 76/İniş:90/Alfabetik:43)

Haydi, üç çatallı gölgeye gidin! 77. sure (MÜRSELÂT) 30. ayet (Resmi: 77/İniş:33/Alfabetik:73)

Takvaya sarılanlar gölgeler altında, su kaynaklarındadır. 77. sure (MÜRSELÂT) 41. ayet (Resmi: 77/İniş:33/Alfabetik:73)

 (2) Gölge, Allah’a Secde, Varlığa Delil

Göklerde ve yerde kim varsa gölgeleriyle birlikte ister istemez ve sabah-akşam Allah'a secde eder. 13. sure (RA'D) 15. ayet (Resmi: 13/İniş:87/Alfabetik:85)

Bakıp görmediler mi, Allah'ın yarattığı şeylerin gölgeleri bile, sağ ve sollarından boyunları bükük bir halde, Allah için secdelere kapanarak dönüyor. 16. sure (NAHL) 48. ayet (Resmi: 16/İniş:70/Alfabetik:75)

Görmedin mi Rabbini, nasıl uzatmıştır gölgeyi? Eğer dileseydi, onu elbette hareketsiz kılardı. Sonra nasıl Güneş'i ona delil yapmışız! 25. sure (FURKÂN) 45. ayet (Resmi: 25/İniş:42/Alfabetik:29)

Onu yalanladılar; bunun üzerine o gölgelik gününün azabı onları yakalayıverdi. O, gerçekten büyük bir günün azabıydı. 26. sure (ŞUARA) 189. ayet (Resmi: 26/İniş:47/Alfabetik:94).


RESUL KUR'AN'IN KUR'AN MESAJLARI - M. Kemal Adal

Selam...

​ T.C. / M. Kemal Adal 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder