İŞTE ATATÜRK

İŞTE ATATÜRK
Allah Kuran’da: “Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönlün hepsi bundan sorumlu tutulacaktır.” (17/İSRA/36) buyurmuştur. Atatürk de: “Türk Kuran'ın arkasında koşuyor; fakat onun ne dediğini anlamıyor, içinde neler var bilmiyor ve bilmeden tapınıyor. Benim maksadım; arkasında koştuğu kitapta neler olduğunu Türk anlasın” (Osman Ergin, Türk Maarif Tarihi 1-5, 1977 /A. Gürtaş, s. 41) demektedir.- "İŞTE ATATÜRK" PORTALINA GİRMEK İSTEDİĞİNİZDE YUKARIDAKİ RESMİ TIKLAYINIZ.

1 Eylül 2016 Perşembe

GÜNÜMÜZDE YAPILAN BİR ZİKİR AYİNİ VE KUR’AN IŞIĞINDA ZİKİR


Cumhurbaşkanlığı Sarayı külliyesindeki camide yapılmış bir zikir ayininin görüntüleri aşağıdadır.



 Önce onu ibretle seyredelim sonra lütfen, aşağıdaki incelemeyi ve yapılmış zikir tanım ve yorumlarını,  özellikle incelemenin içinde geçen Kur’an ayetlerini tefekkür ederek değerlendirelim.
 Allah’ın rızasını kazanmak ise maksadımız, riya / gösteriş yapmaksızın, Allah’ın ipine / Kur’an’a sarılarak zikrimizi de öyle yapalım.

 Unutmayalım ki Allah, sorumluluğu üzerimizde olmak üzere, işlerimizde / amellerimizde yapacaklarımızın seçim ve tercihini bize bırakmıştır. Hesap görücü olarak Allah yeter.

M. Kemal Adal
                                                                                                                  

ZİKİR

ANLAMI: 


1- Lugat Anlamı: Hatırlamak, hatırlatmak, anmak, gereğini yapmakla birlikte hatıra getirmek, tefekkürle birlikte hatıra getirmektir. Zıttı (نَسِىَ nesiye) unutmaktır. Bu iki manayı şu ayette görebiliriz.

12/42 - İkisinden kurtulacağını sandığı kişiye dedi ki: "Efendinin katında beni hatırla (minhumezkurnî ınde rabbik). Fakat şeytan, efendisine hatırlatmayı ona unutturdu (feensâhuş şeytânu zikra) , böylece daha nice yıllar zindanda kaldı.


2- Kur-an’i çerçeve: Rabbimizin fıtratımıza yüklemiş olduğu Kurani hakikatlerin, yeri geldiğinde hatırlanması ve hatırlatılması eylemidir. Zikir Allah’ı gündemine taşıyarak Onu hayatın her anına ve her alanına şahit kılmaktır. 

Allah’ı anmak, hatırlamak, Onu yaptığımız eylemlerde hesaba katmaktır. Mesela kişi Allah’ı diliyle zikrettikten sonra sabah gidip tefecilik yapıyorsa, yaptığı bu eylem Allah’ı Unutmaktır. Unutma (nesiye) Allah’la bağını koparmaktır. Nesiye yaparak (unutarak), zikirle Allah’la kurmaya çalıştığın bağı bir anda koparıp atıyorsun. 

76/25.”Ve sabah, akşam Rabbinin ismini zikret. (76/25, 23 den itibaren okunmalıdır.)”

73/8. “Rabbinin ismin zikret (Vezkurisme rabbeke) ve bütün varlığınla O'na yönel.” 

73/8 de geçen “Vezkurisme rabbeke” (Rabbinin ismini zikret) müteşabihi olan 76/25 ile düşünüldüğünde yönelmenin kesintisizliğine işaret eder. Yani Sabahın ilk ışıklarından gecenin karanlıklarına kadar Rab her zaman yüreğinde ve hayatına olmalıdır mesajını verir.


3- Âlimlerin Zikir Tanımları;

Mehmet OKUYAN; “Zikretmek her işinde Allah’ı hatırlamaktır. AllahAllahAllah demek değil, Allah’ı hatırlamaktır. Yani Allah’la yaşamaktır. Allah’ı hayatın her anına ve her alanına şahit kılmaktır. Onun şahitliği bilinciyle hayatı yaşamaktır, zikir budur.

Zikir etmek her işinde Allah'ı hatırlamak demektir. Şimdilerde yapıldığı gibi bir zikir terminolojisi peygamberimiz zamanında yoktu. Yani böyle sahabiler mescidin bir kenarında 10. bin defa tesbih çekmiyordu. Allah deyip savaşa gidiyorlardı, bir garibanın derdi ile ilgileniyorlardı, bir yetimin başını okşuyorlardı. Şimdi ne oldu? İşi asıl mecrasından çektik, kelimelere hapsettik, eylemleri bıraktık kelimeler ile idare ediyoruz- Prof. Dr. Mehmet Okuyan” 

Mustafa İslamoğlu: “Zikir Kur’an’ın adıdır; Zikir Allah’ı gündemine taşımaktır” Zikir de, Zikrullah’ta Kur’an’dır. “İnna nahnü nezzelnezzikra ve inna lehu lehafizun. (O’ zikri biz indirdik, onu koruyacak olan da biziz.) Dolayısıyla hatırlamaktır zikir. Yani unutmanın zıddı zikirdir. Demek ki, unutmak bir kopuştur.” 

Abdülaziz Bayındır: “Lailahe illallah dediğin zaman onun zikir olması için onun anlamını kafanda canlandıracaksın. O, anlam senin içinde etki yapacak. Oradan bir sonuca varacaksın, o zaman zikir olur.” 


UNUTMAK 2 YÖNLÜDÜR: 


1-İnsanların Allah’ı unutması; 1-Kötülüğü emreder, 2-İyilikten alıkoyar, 3-Ellerini sımsıkı tutar (cimri).

“9/67 - Münafık erkekler ve münafık kadınlar, bazısı bazısındandır; kötülüğü emrederler, iyilikten alıkoyarlar, ellerini sımsıkı tutarlar. Onlar Allah'ı unuttular; O da onları unuttu. Şüphesiz, münafıklar fıska sapanlardır. “


2-Allah’ın insanı unutması; İnsan ebedi azabı tadar. Unutmak Allah’a eksik bir sıfat değildir, 20/52 - “...Benim Rabbim şaşırmaz ve unutmaz”. Allah sahip olduklarını ve insanların yaptıklarını unutmaz. Allah’ın unutması insanların unutması gibi bir unutma değildir. Allah’ın unutması Allah’la bağı koparanlardan, yaptığı işlerde Onu hesaba katmayanlardan, Allah’ın da bağını koparacağını ve onları sonsuz merhametinde hesaba katmayarak ebedi azabı tattıracağını ifade eden bir tenkittir.

32/14 “... Biz de sizi gerçekten unuttuk; yaptıklarınıza karşılık ebedi azabı tadın.” Allah’ın unutması insanı merhametinden yoksun bırakmasıdır.

“32/14 - Öyleyse bu gününüzle karşılaşmayı unutmanıza karşılık azabı tadın. Biz de sizi gerçekten unuttuk; yaptıklarınıza karşılık ebedi azabı tadın.”

"19/64 - Biz (elçiler) ancak Rabbiniz emriyle ineriz. Önümüzde, ardımızda ve bunlar arasında olan her şey O'nundur. Senin Rabbin kesinlikle unutkan değildir." 

“2/152 - Öyleyse Beni anın ki, Ben de sizi anayım; Bana şükredin ve Beni inkar etmeyin. (Fezkurûnî ezkurkum veşkurû lî ve lâ tekfurûn)” 


ZİKİR ÇEŞİTLERİ


1- Allah’ı zikretmek : 

"29/45 - Sana Kitap'tan vahyedileni oku ve namazı dosdoğru kıl. Gerçekten namaz, çirkin utanmazlıklar (fahşa)dan ve kötülüklerden alıkoyar. Allah'ı zikretmek ise muhakkak en büyüktür (ve lezikrullâhi ekber). Allah, yaptıklarınızı bilir." 

“ve lezikrullahi ekber” Namazın Allah’ın zikri olmasının en büyük boyutudur. Yani bu ifade namazın nihai maksadına bir atıftır.

Allah’ın insanı anması. Hani Bakara da; Fezkurûnî ezkurkum. (Bakara/152) siz beni anın, beni kaygı edin ki ben de sizi kaygı edeyim. Yani siz; “Bu işe Allah ne der.” deyin ki ben de titreyeyim sizin üzerinize. Evet, işte bu insanın Allah’ı Allah’ın insanı zikri. Mustafa İslamoğlu

“Zikrullah, insanın kaygısının Allah olması, İnsanın maksimum hedefinin Allah olmasıdır. İnsanın sebeplerin sebebinin Allah olmasıdır. Bilincinin merkezinde Allah olması, Allah’ın gör dediği yerden bakmasıdır. Eşyaya, insana, kendisine, varlığa, tabiata bütün bunları okurken ilahi bir kitap ve hitap olarak okumasıdır. İşte zikrullah bu.” Mustafa İslamoğlu


2-Rabbin İsmini Zikretmek: 

“73/8 - Rabbinin ismini zikret ve her şeyden kendini çekerek yalnızca O'na yönel.”

96/1 deki “bismi rabbikellezî halag” (oku yaratan Rabbinin ismiyle) emrinin  73/8’de ”vezkurisme” (ismini zikret) e dönüştüğü dikkate alınmalıdır. Alak suresinde mükemmel bir tasarımla yaratılmış olan her şeyin tek sahibi ve düzene koyanını “El- Halık” ismiyle görmesi istenmişti. 73/8’de ”vezkurisme” (ismini zikret) emriyle de karşılaşacağı her olayda yine Onun isimlerini hatırlaması isteniyor. Bir çiçeğe baktığında Rabbinin El-Halık, ticari bir işte kar ve zararını işin helal ve haram noktası belirliyorsa Er-Rezzak, gizli fısıldaşmalarında Es-semi, gizli bir iş yapacağında El-Basir ismi aklına gelmeli ve seni yapacağın işlerde yönlendirmelidir.


ZİKRİ NASIL YAPACAĞIZ

“7/205 - Ve sen, (ey Peygamber), gönül alçaltarak, korku ve duyarlık içinde, sesini yükseltmeden sabah akşam Rabbini an ve sakın umursamaz kimselerden olma.” Muhammed Esed Meali

“ve Rabbini öz benliğinde, alçak gönüllülükle ve O’ndan sakınarak sesini yükseltmeksizin sabah akşam an.” Mustafa İslamoğlu çevirisi 


1- Alçak Gönülülükle, 

“31/18 - İnsanlara yanağını çevirip (büyüklenme) ve böbürlenmiş olarak yeryüzünde yürüme. Çünkü Allah, büyüklük taslayıp böbürleneni sevmez.”


2- Allah’tan korkarak, 

“16/50 - Üstlerinde (egemen) bulunan Rablerinden korkuyor ve kendilerine ne buyurmuşsa onu yapıyorlar.” 


3- Alçak bir sesle, 

“31/19 - Yürüyüşünde orta bir yol tut, sesinden de eksilt. Çünkü seslerin en çirkin olanı gerçekten eşeklerin sesidir” 


4- Sabah-akşam, 

76/25. “Ve sabah, akşam Rabbinin ismini zikret.”


ALLAH’I ZİKRETMEKTEN YÜZ ÇEVİRENLER KİMLERDİR


1- Yoldan çıkmışlar: 

39/22 - Allah, kimin göğsünü İslam'a açmışsa, artık o, Rabbinden bir nur üzerinedir, değil mi? Fakat Allah'ın zikrinden (yana) kalpleri katılaşmış olanların vay haline. İşte onlar, apaçık bir dalâl içindedirler. 


2- Fasık (Güvenilirliği olmayanlar) : 

57/16 - İman edenlerin, Allah'ın ve haktan inmiş olanın zikri için kalplerinin 'saygı ve korku ile yumuşaması' zamanı gelmedi mi? Onlar, bundan önce kendilerine kitap verilmiş, sonra üzerlerinden uzun bir süre geçmiş, böylece kalpleri de katılaşmış bulunanlar gibi olmasınlar. Onlardan çoğu fasık olanlardı. 


3- Kendilerini hidayette sanan fakat şeytanın arkadaşları olanlar: 

43/36 - Kim Rahman (olan Allah)ın zikrini görmezlikten gelirse, biz bir şeytana onun 'üzerini kabukla bağlattırırız'; artık bu, onun bir yakın dostudur. 43.37 - Gerçekten bunlar (bu şeytanlar), onları yoldan alıkoyarlar; onlar ise, kendilerinin gerçekten hidayette olduklarını sanırlar. 


4- Allah’a duyarlılığını kaybetmiş umursamaz kimseler: 

“7/205 - Ve sen, (ey Peygamber), gönül alçaltarak, korku ve duyarlık içinde, sesini yükseltmeden sabah akşam Rabbini an ve sakın umursamaz kimselerden olma.” 


ZİKİR KUR’ANIN İSİMLERİNDENDİR:

65/10 - Allah, onlar için şiddetli bir azab hazırlamıştır; öyleyse ey iman eden temiz akıl sahipleri, Allah'tan korkun. Doğrusu Allah, size bir zikir indirmiştir. 65.11 - İman edip salih amellerde bulunanları karanlıklardan nura çıkarması için Allah'ın apaçık ayetlerini size okuyan bir elçi de. Kim iman edip salih bir amelde bulunursa, (Allah) onu içinde süresiz kalıcılar olmak üzere altından ırmaklar akan cennetlere sokar. Allah, gerçekten ona ne güzel bir rızık vermiştir. 

“38/87 - O , alemler için yalnızca bir zikir (öğüt ve hatırlatma)dır.” “38.88 - Gerçekten onun haberini bir zaman sonra öğreneceksiniz.” 

38/8 - Zikir, içimizden ona mı indirildi? Hayır, onlar Benim zikrimden bir kuşku içindedirler. Hayır, onlar henüz Benim azabımı tatmamışlardır. 

Zikir-Zikra-Tezkire = Hatırlama, hatırlatma anlamına gelir. Kuran bir zikirdir, hatırlatmadır, (38/87).

Peki Bir şeyi hatırlatma yapmak için önceden öğretmiş olmak gerekir. Kuran ne zaman bize öğretildi de şimdi bize hatırlatılıyor. Bunların bize bildirildiği zaman, fıtratımızın yoğrulduğu zamandır. Yani Kurani hakikatlerin hatırlatma adıyla anılmasının sebebi, fıtratımıza Rabbimizin onları önceden yüklemesidir. Fıtratımızla Kurani hakikatler asla çelişmez-çatışmaz. Kuranda geçen kıssalar insanlık tarihinin özetlenmiş halidir. (Kur’anı Anlama Noktasında Metodlar, Mehmet OKUYAN) 

"Rabbim sözlerimizdeki hatalarımızdan ötürü affet"

Hazırlayan : Özgür KARAKUŞ
Hata ve eklemeler için : kuranbilinci@gmail.com
Not: Çalışmaları hazırlarken yararlandığımız kişileri ve kaynakları zikretmeye çalıştık. Unuttuklarımız varsa haklarını helal etsin. Hepsine teşekkür ederiz. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder