IX.
TARİH VE KISSALAR
B. PEYGAMBER KISSALARI-3
5. HZ. HUD VE AD KAVMİ
a) Kavram olarak, Tarih ve Kıssalar, Peygamber Kıssaları, Hz. Hud ve Ad Kavmi
Âd da yalanlamıştı. Ama nasıl oldu azabım ve
uyarılarım! Biz onların üzerine uğursuzluğu kesiksiz bir günde,
dondurucu/uğultulu bir kasırga gönderdik. İnsanları, köklerinden sökülmüş hurma
kütükleri gibi kaldırıp atıyordu. Nasılmış benim azabım ve uyarılarım! 54. sure (KAMER) 18-21. ayet (Resmi: 54/ İniş:37/Alfabetik:52)
Ad'a da kardeşleri Hud'u gönderdik. Dedi ki:
"Ey toplumum! Allah'a kulluk edin. Sizin O'ndan başka ilahınız yok. Hala
sakınmıyor musunuz?" Toplumunun inkarcı kodamanları dediler ki: "Biz
seni bir beyinsizliğe düşmüş görüyoruz ve kesinlikle yalancılardan olduğunu
düşünüyoruz." Hud dedi: "Ey toplumum! Bende beyinsizlik yok, ben
alemlerin Rabbi'nden bir resulüm." "Rabbimin mesajlarını size tebliğ
ediyorum. Ben sizin için güvenilir bir öğütçüyüm." Sizi uyarabilsin diye kendi
içinizden birinin eliyle; Rabbinizden size bir haber gelmesini yadırgıyor
musunuz, niçin? Hiç değilse, sizi nasıl Nuh toplumunun yerine getirdi ve sizi maddi
varlık olarak nasıl kat kat üstün güçlerle donattı, bunu hatırlayın. Ve artık
anın Allahın nimetlerini ki kurtuluşa erebilesiniz!" Dediler ki: "Sen, yalnız
Allah'a ibadet edelim de atalarımızın kulluk etmekte olduklarını terk edelim
diye mi bize geldin? Eğer doğru sözlü isen hadi bize bizi tehdit ettiğini
getir." Hud dedi: "Rabbinizden bir azap ve gazap indi ya! Haklarında
Allah'ın hiçbir kanıt indirmediği, sadece atalarınızın ve sizin uydurduğunuz
birtakım isimler hakkında mı benimle çekişiyorsunuz? Bekleyin bakalım, sizinle
beraber ben de bekleyenlerdenim." Nihayet, onu ve beraberindekileri bizden
bir rahmetle kurtardık; ayetlerimizi yalanlayanların da kökünü kestik. İnanan
kişiler değillerdi onlar. 7. sure
(A'RAF) 65-72. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Âd da peygamberleri yalanladı. Kardeşleri Hûd
onlara: "Siz hiç sakınmıyor musunuz?" demişti. "Ben sizin için,
güvenilir bir resulüm." "Artık Allah'tan sakının da bana itaat
edin." "Ben sizden bu iş için bir ücret istemiyorum. Benim ödülüm
âlemlerin Rabbi'ndendir." "Her yüksek tepeye/yola şaşılacak bir bina
kurarak/bir işaret dikerek mi eğleniyorsunuz!" "Sanayi üreten yerler
edinerek sonsuzlaşmak ümidine mi düşüyorsunuz?" "Yakaladığınız vakit
zorbaca yakalıyorsunuz?" "Artık Allah'tan sakının da bana itaat
edin." "O bildiğiniz nimetleri önünüze yayandan korkun."
"Size bir yığın nimet lütfetti: Davarlar, oğullar, Bahçeler,
pınarlar." "Büyük bir günün azabı üstünüzedir diye korkuyorum."
Dediler: "Sen ha öğüt vermişsin ha öğüt verenlerden olmamışsın. Bizim için
fark etmez." "Bu, öncekilerin uydurmalarından başka şey değil."
"Biz azaba uğratılacak değiliz." Onu bu şekilde yalanladılar, biz de
onları helâk ettik. Bunda elbette bir ibret var. Ama onların çoğu müminlerden
değildi. Kuşkusuz, senin Rabbin mutlak Azîz, mutlak Rahîm'dir. 26. sure (ŞUARA) 123-140. ayet (Resmi: 26/İniş:47/Alfabetik:94)
Âd'a da kardeşleri Hûd'u gönderdik. Dedi ki:
"Ey toplumum! Allah'a kulluk edin. Sizin O'ndan başka ilahınız yok. Siz
sadece uydurmalara bel bağlamışsınız." "Ey toplumum! Bu tebliğime
karşılık sizden bir ücret istemiyorum. Benim ücretim, beni yaratandan başkasına
düşmez. Hâlâ aklınızı çalıştırmayacak mısınız?" "Ey toplumum!
Rabbinizden af dileyin, sonra O'na yönelin ki üzerinize göğü bol bol göndersin,
kuvvetinize kuvvet katsın. Günahkârlar olup da Allah'tan yüz çevirmeyin."
Dediler ki: "Ey Hûd! Bize hiçbir kanıt getirmedin. Senin sözünle
ilahlarımızı terk edecek değiliz. Zaten biz sana inanmıyoruz."
"Sadece şunu söylüyoruz: 'İlahlarımızdan biri seni kötü çarpmış." Hûd
dedi: "Ben Allah'ı tanık tutuyorum, siz de tanık olun ki, ben sizin
Allah'a ortak yaptıklarınızdan uzağım." "Allah dışındaki
tanrılarınızdan uzağım. Hadi, hep birlikte bana tuzak kurun, bana hiç göz
açtırmayın." "Ben, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a
dayanıp güvendim. Hiçbir canlı yoktur ki O, onu perçeminden yakalamış olmasın.
Hiç kuşkusuz benim Rabbim dosdoğru bir yol üzerindedir." "Eğer yüz
çevirirseniz ben, bana gönderilen şeyi size tebliğ etmiş bulunuyorum. Rabbim,
yerinize başka bir topluluk getirir ve siz O'na hiçbir şekilde zarar
veremezsiniz. Kuşkusuz benim Rabbim her şey üzerinde bir Hafîz'dir; kollar,
gözetir." Emrimiz gelince, Hûd'u ve onunla birlikte iman etmiş olanları
bizden bir rahmetle kurtardık. Biz onları çok ağır bir azaptan kurtardık. İşte
buydu Âd. Rablerinin ayetlerine kafa tuttular, O'nun resullerine isyan ettiler.
Ve her inatçı zorbanın emrine uydular. Bu dünyada ve kıyamet gününde arkalarına
lanet takıldı. Dikkat edin; Âd, Rablerine nankörlük etmişti. Dikkat edin, Hûd'un
kavmi olan Âd geri gelmez oldu. 11. sure
(HÛD) 50-60. ayet (Resmi: 11/İniş:52/Alfabetik:38)
Hani, resuller onlara önlerinden,
arkalarından gelerek şöyle demişlerdi: "Allah'tan başkasına ibadet/kulluk
etmeyin!" Şöyle cevap vermişlerdi: "Eğer Rabbimiz isteseydi,
kesinlikle melekler indirirdi. Bu yüzden biz sizinle gönderileni
tanımıyoruz." Âd toplumu yeryüzünde haksız bir biçimde büyüklük tasladı da
şöyle dediler: "Bizden daha güçlü kim var?" Onlar, kendilerini
yaratan Allah'ın, evet O'nun, onlardan daha kuvvetli olduğunu görmediler mi?
Bunlar, bizim ayetlerimize de karşı çıkıyorlardı. Biz de onlara dünya hayatında
zillet azabını tattırmak için o uğursuz günlerde üzerlerine dondurucu bir
rüzgâr gönderdik. Âhiretin azabı elbette ki daha rezil edicidir. Üstelik onlar
hiçbir yardım da görmeyeceklerdir. 41. sure
(FUSSİLET) 14-16. ayet (Resmi: 41/İniş:61/Alfabetik:30)
Âd kavminin kardeşini de an! O, kendinden
önce ve sonra uyarıcıların gelip geçtiği Ahkaf'ta, toplumunu şöyle uyarmıştı:
"Allah'tan başkasına kulluk/ibadet etmeyin! Gerçek şu ki, ben sizin büyük
bir günün azabına uğramanızdan korkuyorum." Dediler: "Sen bizi,
tanrılarımızdan yüz geri etmek için mi geldin? Eğer doğru sözlülerden isen,
bizi tehdit ettiğin şeyi ortaya getir." Dedi: "İlim, ancak Allah katındadır.
Ben size, bana vahyedileni tebliğ ediyorum. Fakat sizin, cahillik edip duran
bir toplum olduğunuzu görüyorum." Nihayet onu, vadilerine doğru gelen
geniş bir bulut halinde görünce: "Ha, dediler, bu bize yağmur getirecek
bir bulut!" Hayır, o, aceleden istediğiniz şeyin ta kendisi. Bir rüzgâr
ki, içinde acıklı bir azap var. Rabbinin emriyle her şeyi yerle bir edecek.
Sonunda o hale geldiler ki, konutlarından başka hiçbir şey görünmüyordu.
Suçlular topluluğunu işte böyle cezalandırırız biz. Yemin olsun, onlara, size
vermediğimiz imkân ve kudreti vermiştik. Onlar için işitme gücü, gözler ve
gönüller oluşturmuştuk. Fakat, işitme güçleri de gözleri de gönülleri de
kendilerine hiçbir yarar sağlamadı/kendilerinden hiçbir şeyi uzaklaştıramadı;
çünkü ayetlerimize karşı direniyorlardı. Ve alaya aldıkları şey, onları kuşatıp
sardı. 46. sure (AHKAF) 21-26. ayet (Resmi:
46/İniş:66/Alfabetik:3)
Âd kavminde de bir ibret var.
Onlar üzerine, her şeyi yerinden söken rüzgârı göndermiştik. Üzerinden geçtiği
her şeyi kül haline getirmeden bırakmıyordu. 51. sure (ZÂRİYÂT) 41-42. ayet (Resmi: 51/İniş:67/Alfabetik:111)
Semûd ve Âd kâriayı / başa çarpan olayı
yalanlamıştı. Bunun üzerine Semûd, bir doğal felaket ile helâk edildi. Âd ise
gürleyen sesle gelen rüzgârlı bir fırtınayla mahvedildi. Onu, onların üzerine
yedi gece, sekiz gün hiç ara vermeden saldı. Topluluğu orada yerlere serilmiş
görürsün. İçleri boşaltılmış hurma kütükleri gibidirler. Onlardan geri kalan bir
şey görüyor musun? 69. sure (HÂKKA) 4-8. ayet
(Resmi: 69/İniş:78/Alfabetik:34)
b) Hûd
Ad'a da kardeşleri Hud'u gönderdik. Dedi ki:
"Ey toplumum! Allah'a kulluk edin. Sizin O'ndan başka ilahınız yok. Hala
sakınmıyor musunuz?" Toplumunun inkarcı kodamanları dediler ki: "Biz
seni bir beyinsizliğe düşmüş görüyoruz ve kesinlikle yalancılardan olduğunu
düşünüyoruz." Hud dedi: "Ey toplumum! Bende beyinsizlik yok, ben
alemlerin Rabbi'nden bir resulüm." "Rabbimin mesajlarını size tebliğ
ediyorum. Ben sizin için güvenilir bir öğütçüyüm." "Sizi uyarmak için
içinizden bir adam aracılığıyla size Rabbinizden bir ihtar gelmesine şaştınız
mı? Hatırlayın ki, O sizi Nuh toplumundan sonra halefler yaptı ve yaratılışta
size daha fazla bir boy-bos verdi. Allah'ın nimetlerini anın ki
kurtulabilesiniz." Dediler ki: "Sen, yalnız Allah'a ibadet edelim de
atalarımızın kulluk etmekte olduklarını terk edelim diye mi bize geldin? Eğer
doğru sözlü isen hadi bize bizi tehdit ettiğini getir." Hud dedi:
"Rabbinizden bir azap ve gazap indi ya! Haklarında Allah'ın hiçbir kanıt
indirmediği, sadece atalarınızın ve sizin uydurduğunuz birtakım isimler
hakkında mı benimle çekişiyorsunuz? Bekleyin bakalım, sizinle beraber ben de
bekleyenlerdenim." Nihayet, onu ve beraberindekileri bizden bir rahmetle
kurtardık; ayetlerimizi yalanlayanların da kökünü kestik. İnanan kişiler
değillerdi onlar. 7. sure (A'RAF) 65-72. ayet
(Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Âd'a da kardeşleri Hûd'u gönderdik. Dedi ki:
"Ey toplumum! Allah'a kulluk edin. Sizin O'ndan başka ilahınız yok. Siz
sadece uydurmalara bel bağlamışsınız." "Ey toplumum! Bu tebliğime
karşılık sizden bir ücret istemiyorum. Benim ücretim, beni yaratandan başkasına
düşmez. Hâlâ aklınızı çalıştırmayacak mısınız?" "Ey toplumum!
Rabbinizden af dileyin, sonra O'na yönelin ki üzerinize göğü bol bol göndersin,
kuvvetinize kuvvet katsın. Günahkârlar olup da Allah'tan yüz çevirmeyin."
Dediler ki: "Ey Hûd! Bize hiçbir kanıt getirmedin. Senin sözünle
ilahlarımızı terk edecek değiliz. Zaten biz sana inanmıyoruz."
"Sadece şunu söylüyoruz: 'İlahlarımızdan biri seni kötü çarpmış." Hûd
dedi: "Ben Allah'ı tanık tutuyorum, siz de tanık olun ki, ben sizin
Allah'a ortak yaptıklarınızdan uzağım." "Allah dışındaki
tanrılarınızdan uzağım. Hadi, hep birlikte bana tuzak kurun, bana hiç göz
açtırmayın." "Ben, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a
dayanıp güvendim. Hiçbir canlı yoktur ki O, onu perçeminden yakalamış olmasın.
Hiç kuşkusuz benim Rabbim dosdoğru bir yol üzerindedir." "Eğer yüz
çevirirseniz ben, bana gönderilen şeyi size tebliğ etmiş bulunuyorum. Rabbim,
yerinize başka bir topluluk getirir ve siz O'na hiçbir şekilde zarar
veremezsiniz. Kuşkusuz benim Rabbim her şey üzerinde bir Hafîz'dir; kollar,
gözetir." Emrimiz gelince, Hûd'u ve onunla birlikte iman etmiş olanları
bizden bir rahmetle kurtardık. Biz onları çok ağır bir azaptan kurtardık. İşte
buydu Âd. Rablerinin ayetlerine kafa tuttular, O'nun resullerine isyan ettiler.
Ve her inatçı zorbanın emrine uydular. Bu dünyada ve kıyamet gününde arkalarına
lanet takıldı. Dikkat edin; Âd, Rablerine nankörlük etmişti. Dikkat edin,
Hûd'un kavmi olan Âd geri gelmez oldu. 11.
sure (HÛD) 50-60. ayet (Resmi: 11/İniş:52/Alfabetik:38)
"Ey
toplumum! Bana kafa tutmanız, sakın sizi Nûh kavminin yahut Hûd kavminin yahut
Sâlih kavminin başlarına gelen musibetle yüz yüze getirmesin. Lût kavmi de
sizden pek uzak değil." 11. sure
(HÛD) 89. ayet (Resmi: 11/İniş:52/Alfabetik:38)
Âd da peygamberleri yalanladı. 26. sure (ŞUARA) 123. ayet (Resmi: 26/İniş:47/Alfabetik:94)
Kuşkusuz, senin Rabbin mutlak
Azîz, mutlak Rahîm'dir. 26. sure (ŞUARA) 140. ayet
(Resmi: 26/İniş:47 /Alfabetik:94)
Nihayet onu,
vadilerine doğru gelen geniş bir bulut halinde görünce: "Ha, dediler, bu
bize yağmur getirecek bir bulut!" Hayır, o, aceleden istediğiniz şeyin ta
kendisi. Bir rüzgâr ki, içinde acıklı bir azap var. 46. sure (AHKAF) 24. ayet (Resmi: 46/İniş:66/Alfabetik:3)
c) Âd
(1) Âd Kavminin tutum ve durumu
Ad'a da kardeşleri Hud'u gönderdik. Dedi ki:
"Ey toplumum! Allah'a kulluk edin. Sizin O'ndan başka ilahınız yok. Hala
sakınmıyor musunuz?" Toplumunun inkarcı kodamanları dediler ki: "Biz
seni bir beyinsizliğe düşmüş görüyoruz ve kesinlikle yalancılardan olduğunu
düşünüyoruz." Hud dedi: "Ey toplumum! Bende beyinsizlik yok, ben
alemlerin Rabbi'nden bir resulüm." "Rabbimin mesajlarını size tebliğ
ediyorum. Ben sizin için güvenilir bir öğütçüyüm." "Sizi uyarmak için
içinizden bir adam aracılığıyla size Rabbinizden bir ihtar gelmesine şaştınız
mı? Hatırlayın ki, O sizi Nuh toplumundan sonra halefler yaptı ve yaratılışta
size daha fazla bir boy-bos verdi. Allah'ın nimetlerini anın ki
kurtulabilesiniz." Dediler ki: "Sen, yalnız Allah'a ibadet edelim de
atalarımızın kulluk etmekte olduklarını terk edelim diye mi bize geldin? Eğer
doğru sözlü isen hadi bize bizi tehdit ettiğini getir." Hud dedi:
"Rabbinizden bir azap ve gazap indi ya! Haklarında Allah'ın hiçbir kanıt
indirmediği, sadece atalarınızın ve sizin uydurduğunuz birtakım isimler
hakkında mı benimle çekişiyorsunuz? Bekleyin bakalım, sizinle beraber ben de
bekleyenlerdenim." Nihayet, onu ve beraberindekileri bizden bir rahmetle
kurtardık; ayetlerimizi yalanlayanların da kökünü kestik. İnanan kişiler
değillerdi onlar. 7. sure (A'RAF) 65-72. ayet
(Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Âd da peygamberleri yalanladı. Kardeşleri Hûd
onlara: "Siz hiç sakınmıyor musunuz?" demişti. "Ben sizin için,
güvenilir bir resulüm." "Artık Allah'tan sakının da bana itaat
edin." "Ben sizden bu iş için bir ücret istemiyorum. Benim ödülüm
âlemlerin Rabbi'ndendir." "Her yüksek tepeye/yola şaşılacak bir bina
kurarak/bir işaret dikerek mi eğleniyorsunuz!" "Sanayi üreten yerler
edinerek sonsuzlaşmak ümidine mi düşüyorsunuz?" "Yakaladığınız vakit
zorbaca yakalıyorsunuz?" "Artık Allah'tan sakının da bana itaat
edin." "O bildiğiniz nimetleri önünüze yayandan korkun."
"Size bir yığın nimet lütfetti: Davarlar, oğullar, Bahçeler,
pınarlar." "Büyük bir günün azabı üstünüzedir diye korkuyorum."
Dediler: "Sen ha öğüt vermişsin ha öğüt verenlerden olmamışsın. Bizim için
fark etmez." "Bu, öncekilerin uydurmalarından başka şey değil."
"Biz azaba uğratılacak değiliz." Onu bu şekilde yalanladılar, biz de
onları helâk ettik. Bunda elbette bir ibret var. Ama onların çoğu müminlerden
değildi. Kuşkusuz, senin Rabbin mutlak Azîz, mutlak Rahîm'dir. 26. sure (ŞUARA) 123-140. ayet (Resmi: 26/İniş:47/Alfabetik:94)
Âd'a da kardeşleri Hûd'u gönderdik. Dedi ki:
"Ey toplumum! Allah'a kulluk edin. Sizin O'ndan başka ilahınız yok. Siz
sadece uydurmalara bel bağlamışsınız." "Ey toplumum! Bu tebliğime
karşılık sizden bir ücret istemiyorum. Benim ücretim, beni yaratandan başkasına
düşmez. Hâlâ aklınızı çalıştırmayacak mısınız?" "Ey toplumum!
Rabbinizden af dileyin, sonra O'na yönelin ki üzerinize göğü bol bol göndersin,
kuvvetinize kuvvet katsın. Günahkârlar olup da Allah'tan yüz çevirmeyin."
Dediler ki: "Ey Hûd! Bize hiçbir kanıt getirmedin. Senin sözünle
ilahlarımızı terk edecek değiliz. Zaten biz sana inanmıyoruz."
"Sadece şunu söylüyoruz: 'İlahlarımızdan biri seni kötü çarpmış." Hûd
dedi: "Ben Allah'ı tanık tutuyorum, siz de tanık olun ki, ben sizin
Allah'a ortak yaptıklarınızdan uzağım." "Allah dışındaki
tanrılarınızdan uzağım. Hadi, hep birlikte bana tuzak kurun, bana hiç göz
açtırmayın." "Ben, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a
dayanıp güvendim. Hiçbir canlı yoktur ki O, onu perçeminden yakalamış olmasın.
Hiç kuşkusuz benim Rabbim dosdoğru bir yol üzerindedir." "Eğer yüz
çevirirseniz ben, bana gönderilen şeyi size tebliğ etmiş bulunuyorum. Rabbim,
yerinize başka bir topluluk getirir ve siz O'na hiçbir şekilde zarar
veremezsiniz. Kuşkusuz benim Rabbim her şey üzerinde bir Hafîz'dir; kollar,
gözetir." Emrimiz gelince, Hûd'u ve onunla birlikte iman etmiş olanları
bizden bir rahmetle kurtardık. Biz onları çok ağır bir azaptan kurtardık. İşte
buydu Âd. Rablerinin ayetlerine kafa tuttular, O'nun resullerine isyan ettiler.
Ve her inatçı zorbanın emrine uydular. Bu dünyada ve kıyamet gününde arkalarına
lanet takıldı. Dikkat edin; Âd, Rablerine nankörlük etmişti. Dikkat edin,
Hûd'un kavmi olan Âd geri gelmez oldu. 11.
sure (HÛD) 50-60. ayet (Resmi: 11/İniş:52/Alfabetik:38)
Yüz çevirirlerse
şöyle de: "Sizi, Âd ve Semûd'a çarpan yıldırıma benzer bir yıldırıma karşı
uyarıyorum." Hani, resuller onlara önlerinden, arkalarından gelerek şöyle
demişlerdi: "Allah'tan başkasına ibadet/kulluk etmeyin!" Şöyle cevap
vermişlerdi: "Eğer Rabbimiz isteseydi, kesinlikle melekler indirirdi. Bu
yüzden biz sizinle gönderileni tanımıyoruz." Âd toplumu yeryüzünde haksız
bir biçimde büyüklük tasladı da şöyle dediler: "Bizden daha güçlü kim
var?" Onlar, kendilerini yaratan Allah'ın, evet O'nun, onlardan daha
kuvvetli olduğunu görmediler mi? Bunlar, bizim ayetlerimize de karşı
çıkıyorlardı. Biz de onlara dünya hayatında zillet azabını tattırmak için o
uğursuz günlerde üzerlerine dondurucu bir rüzgâr gönderdik. Âhiretin azabı
elbette ki daha rezil edicidir. Üstelik onlar hiçbir yardım da
görmeyeceklerdir. 41. sure (FUSSİLET) 13-16.
ayet (Resmi: 41/İniş:61/Alfabetik:30)
Âd kavminin kardeşini de an! O, kendinden
önce ve sonra uyarıcıların gelip geçtiği Ahkaf'ta, toplumunu şöyle uyarmıştı:
"Allah'tan başkasına kulluk/ibadet etmeyin! Gerçek şu ki, ben sizin büyük
bir günün azabına uğramanızdan korkuyorum." Dediler: "Sen bizi,
tanrılarımızdan yüz geri etmek için mi geldin? Eğer doğru sözlülerden isen,
bizi tehdit ettiğin şeyi ortaya getir." Dedi: "İlim, ancak Allah katındadır.
Ben size, bana vahyedileni tebliğ ediyorum. Fakat sizin, cahillik edip duran
bir toplum olduğunuzu görüyorum." Nihayet onu, vadilerine doğru gelen
geniş bir bulut halinde görünce: "Ha, dediler, bu bize yağmur getirecek
bir bulut!" Hayır, o, aceleden istediğiniz şeyin ta kendisi. Bir rüzgâr
ki, içinde acıklı bir azap var. Rabbinin emriyle her şeyi yerle bir edecek.
Sonunda o hale geldiler ki, konutlarından başka hiçbir şey görünmüyordu.
Suçlular topluluğunu işte böyle cezalandırırız biz. Yemin olsun, onlara, size
vermediğimiz imkân ve kudreti vermiştik. Onlar için işitme gücü, gözler ve
gönüller oluşturmuştuk. Fakat, işitme güçleri de gözleri de gönülleri de
kendilerine hiçbir yarar sağlamadı/kendilerinden hiçbir şeyi uzaklaştıramadı;
çünkü ayetlerimize karşı direniyorlardı. Ve alaya aldıkları şey, onları kuşatıp
sardı. 46. sure (AHKAF) 21-26. ayet (Resmi:
46/İniş:66/Alfabetik:3)
Âd kavminde de bir ibret var. Onlar üzerine,
her şeyi yerinden söken rüzgârı göndermiştik. Üzerinden geçtiği her şeyi kül
haline getirmeden bırakmıyordu. 51. sure
(ZÂRİYÂT) 41-42. ayet (Resmi: 51/İniş:67/Alfabetik:111)
Semûd ve Âd kâriayı / başa çarpan olayı
yalanlamıştı. Bunun üzerine Semûd, bir doğal felaket ile helâk edildi. Âd ise
gürleyen sesle gelen rüzgârlı bir fırtınayla mahvedildi. Onu, onların üzerine
yedi gece, sekiz gün hiç ara vermeden saldı. Topluluğu orada yerlere serilmiş
görürsün. İçleri boşaltılmış hurma kütükleri gibidirler. Onlardan geri kalan
bir şey görüyor musun? 69. sure (HÂKKA) 4-8.
ayet (Resmi: 69/İniş:78/Alfabetik:34)
Sizden öncekilerin, Nûh kavminin, Âd'ın,
Semûd'un ve onlardan sonrakilerin haberleri ulaşmadı mı size? Allah'tan başkası
bilmez onları. Peygamberleri onlara açık deliller getirmişti de onlar ellerini
ağızlarına itip şöyle demişlerdi: "Biz size gönderileni kesinlikle
tanımıyoruz ve biz sizin çağırdığınız şey konusunda karmaşa ve çıkmaza iten bir
kuşku içindeyiz." Resulleri dediler ki: "Gökleri ve yeri yaratan
Allah hakkında mı kuşku? O sizi, günahlarınızı affetsin, belirli bir süreye kadar
size zaman tanısın diye çağırıyor." Şöyle cevap verdiler: "Siz de
bizim gibi birer insandan başka şey değilsiniz. Atalarımızın kulluk
ettiklerinden bizi yüz geri çevirmek istiyorsunuz. Hadi açık bir kanıt getirin
bize!" Resulleri onlara dediler ki: "Biz de sadece sizin gibi birer
insanız, fakat Allah, kullarından dilediğine lütufta bulunur. Allah'ın izni
olmadan bizim size bir kanıt getirmemiz haddimize değil. İnananlar yalnız
Allah'a dayanıp güvensinler." "O, bize yollarımızı göstermişken neden
Allah'a tevekkül etmeyecekmişiz? Bize yaptığınız eziyetlere elbette
sabredeceğiz. Tevekkül edenler yalnız Allah'a tevekkül etsinler." Küfre
sapanlar kendi resullerine şöyle dediler: "Ya tam bir biçimde bizim
milletimize dönersiniz yahut da sizi yurdumuzdan mutlaka çıkarırız."
Rableri de onlara şunu vahyetti: "Zalimleri muhakkak helâk edeceğiz."
"Ve onların ardından o toprağa mutlaka sizi yerleştireceğiz. Bu,
makamımdan korkan, tehdidimden korkan için böyledir." Ve Allah'tan fetih
istediler. Ve her inatçı zorba perişan oldu. 14. sure (İBRÂHİM) 9-15. ayet (Resmi: 14/İniş:72/Alfabetik:40)
(2) Âd Kavminin helaki/yok edilişi
"Hatırlayın ki, Allah sizi Ad'dan sonra halefler yaptı ve yeryüzünde sizi yerleştirdi. O'nun düzlüklerinde saraylar kuruyorsunuz, dağlarını yontup ev yapıyorsunuz. Artık Allah'ın nimetlerini anın da fesat çıkararak yeryüzünü berbat etmeyin." 7. sure (A'RAF) 74. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Gelmedi mi
onlara kendilerinden öncekilerin haberi: Nûh kavminin, Âd'ın, Semûd'un, İbrahim
kavminin, Medyen halkının ve altı üstüne gelmiş kentlerin. Resulleri onlara
açık seçik ayetler getirmişti. Allah onlara zulmediyor değildi; aksine, öz
benliklerine onlar zulmediyorlardı. 9. sure
(TEVBE) 70. ayet (Resmi: 9/İniş:113/Alfabetik:104)
Eğer seni
yalanlıyorlarsa bilesin ki, senden önce Nûh kavmi de Âd da, Semûd da yalanladı.
22. sure (HAC) 42. ayet (Resmi: 22/İniş:88/Alfabetik:32)
Âd'ı,
Semûd'u, Ress halkını ve bunlar arasında birçok nesilleri yere batırdık. 25. sure (FURKÂN) 38. ayet (Resmi: 25/İniş:42/Alfabetik:29)
Âd da
peygamberleri yalanladı. 26. sure (ŞUARA) 123.
ayet (Resmi: 26/İniş:47/Alfabetik:94)
Âd'ı,
Semûd'u da böyle yaptık. Bu, onların yurtlarından/meskenlerinden açıkça belli
olmaktadır. Şeytan onlara amellerini süsleyip püslemişti de kendilerini yoldan
çıkarmıştı. Oysaki, bakıp görebilen insanlardı. 29. sure (ANKEBÛT) 38. ayet (Resmi: 29/İniş:85/Alfabetik:8)
Onlardan
önce Nûh kavmi ve Âd da yalanlamıştı. Kazıklar sahibi Firavun da... 38. sure (SÂD) 12. ayet (Resmi: 38/İniş:38/Alfabetik:88)
Nûh
kavminin, Âd'ın, Semûd'un ve onların ardından gelenlerin serüvenleri gibi.
Allah, kulları için zulüm istemiyor." 40. sure (MÜ'MİN) 31. ayet (Resmi: 40/İniş:60/Alfabetik:69)
Âd, Firavun ve Lût'un halkı da...
50. sure (KAF) 13. ayet (Resmi: 50/İniş:34/Alfabetik:49)
Hiç kuşkusuz, daha önceden gelmiş olan Âd'ı
helâk etti. Semûd'u da. Böylece geriye bir şey bırakmadı. 53. sure (NECM) 50-51. ayet (Resmi: 53/İniş:23/Alfabetik:80)
Âd da
yalanlamıştı. Ama nasıl oldu azabım ve uyarılarım! Biz onların üzerine uğursuzluğu
kesiksiz bir günde, dondurucu/uğultulu bir kasırga gönderdik. İnsanları,
köklerinden sökülmüş hurma kütükleri gibi kaldırıp atıyordu. 54. sure (KAMER) 18-20. ayet (Resmi: 54/İniş:37/Alfabetik:52)
Görmedin mi ne yaptı Rabbin Âd kavmine?
Sütunlarla dolu İrem'e, Ki beldeler içinde onun benzeri yaratılmamıştı. 89. sure (FECR) 6-8. ayet (Resmi: 89/İniş:10/Alfabetik:25)
d) İrem
Sütunlarla dolu İrem'e, 89. sure (FECR) 7. ayet (Resmi: 89/İniş:10/Alfabetik:25)
RESUL KUR'AN'IN KUR'AN MESAJLARI - M. Kemal Adal
Selam...
T.C. / M. Kemal Adal