VII. TOPLUMSAL DÜZEN VE HUKUK
B. HUKUK
3. ÖZEL HUKUK-2
a)Evlenme ve Boşanma
(Nikâh-Talak)-2
(2) Evlilik
Süleyman'ın mülk ve saltanatı konusunda onlar, şeytanların okuyup durduklarına uydular. Halbuki Süleyman küfre sapmamıştı. Ancak şeytanlar küfre sapmıştı; insanlara büyüyü öğretiyorlardı. Ve Babil'de Hârût ve Mârût adlı iki melek üzerine indirileni öğretiyorlardı. Oysa ki o iki melek, "Biz bir imtihan aracıyız, sakın küfre sapma!" demedikçe hiç kimseye bir şey öğretmiyorlardı. İnsanlar onlardan erkekle eşinin arasını açacakları şeyi öğreniyorlardı. Ne var ki, onlar onunla Allah'ın izni olmadıkça hiç kimseye zarar veremezler. Onlar kendilerine zarar vereni, yarar vermeyeni öğreniyorlardı. Yemin olsun ki, onu satın alanın âhırette hiç bir nasibi olmayacağını açıkça bilmişlerdir. Öz benliklerini sattıkları şey ne kötüdür! Bir bilebilselerdi... 2. sure (BAKARA) 102. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Müşrik
kadınlarla, onlar iman edinceye kadar evlenmeyin. Özgürlüğünden yoksun inanmış
bir kadın, müşrik bir kadından - müşrik kadın sizin hoşunuza gitse de - çok
daha hayırlıdır. Müşrik erkeklerle de onlar iman edinceye kadar nikâhlanmayın.
İnanmış bir köle, müşrik bir erkekten - o hoşunuza gitse de - çok daha
hayırlıdır. Bu müşrikler
sizleri ateşe çağırır. Allah ise sizi, izniyle cennete ve affa çağırır. Ve
ayetlerini insanlara açık açık bildirir ki, düşünüp öğüt alabilsinler. 2. sure (BAKARA) 221. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
İddet
bekleyen kadınlara evlenme isteğinizi dolaylı yoldan anlatmanızda veya böyle
bir şeyi içinizde saklamanızda sizin için hiç bir günah yoktur. Allah bilmiştir ki, siz onları
mutlaka anacaksınız, unutmayacaksınız. Bu sırada
onlarla, örfün normal göreceği sözlerle konuşma dışında gizli bir buluşma için
anlaşmayın. Ve zorunlu olan süre doluncaya kadar nikahı bağlamaya girişmeyin.
Bilin ki Allah, benliklerinizin içindekini bilir. O'ndan sakının. Ve bilin ki
Allah çok affedicidir, çok yumuşak davranışlıdır. 2. sure (BAKARA) 235. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Yetimler konusunda adaleti
koruyamayacağınızdan korkarsanız, sizin için temiz kılınan kadınlardan ikişer,
üçer, dörder nikâhlayın. Eğer bu durumda adaleti gözetemeyeceğinizden
korkarsanız, bir tek kadınla yahut yeminlerinizin / sağ ellerinizin sahip
olduklarıyla yetinin. İşte bu, haksızlığa sapmamanız için en uygun yoldur.
Kadınlara mehirlerini nazik ve cömert bir şekilde örf ve çevrenin kabullerine
uygun olarak verin. Eğer ondan birazını kendileri kişisel istekleriyle size
sunmuşlarsa artık onu içinize sine sine yiyin. 4. sure
(NİSA) 3-4. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)
Bir zevcenin yerine başka bir
zevce almak istemişseniz onlardan birine yükler dolusu mal vermiş olsanız da o
maldan hiçbir şeyi geri almayın. İftira ederek, açık bir günah işleyerek mi
geri alacaksınız onu? Hem o malı nasıl alırsınız ki? Daha önce birbirinizle
derinden derine kaynaşmıştınız. Ve onlar sizden çok sağlam bir söz de
almışlardı. Geçmişte kalanlar hariç, babalarınızın
nikâhlamış olduğu kadınlarla evlenmeyin. Böyle bir şey açık bir edepsizlik,
nefret gerektiren bir kötülüktür. Çirkin bir yoldur bu. Size, şu kadınlarla
evlenmek haram kılınmıştır: Analarınız, kızlarınız, kız kardeşleriniz,
halalarınız, teyzeleriniz, erkek kardeş kızları, kız kardeş kızları, sizi emziren
süt anneleriniz, süt kız kardeşleriniz, karılarınızın anneleri, kendileriyle
birleştiğiniz hanımlarınızdan doğmuş olup evlerinizde oturan üvey kızlarınız
-eğer anneleriyle birleşmemişseniz o takdirde sizin için bir günah yoktur- ve
sulbünüzden gelen oğullarınızın karıları. İki kız kardeşi birlikte almanız da
haram kılınmıştır. Eskide kalanlar müstesna. Allah çok affedici, çok
merhametlidir. Harpte elinize geçmiş kadınlar hariç olmak üzere, nikâhlı
kadınlarla evlenmeniz de haram kılınmıştır. Bu, üzerinize Allah'ın yazdığıdır. Bunlar dışındakileri, mallarınızı vererek almanız; şunu
bunu dost tutmayarak iffetli yaşamanız, zina etmemeniz şartıyla size helal
kılınmıştır. Kendilerinden nimetlendiğiniz kadınların mehirlerini onlara bir
hak olarak verin. Mehir kesişmeden sonra karşılıklı hoşnutluğa bağlı hallerde
üzerinize günah yoktur. Allah, her şeyi bilir, tüm hikmetlerin
sahibidir. İnanmış hür kadınları nikâhlama
genişliğine gücü yetmeyeniniz, ellerinizin altındaki genç, mümin köle
kızlarından biriyle evlensin. Allah sizin imanınızı daha iyi bilir. Hep birbirinizdensiniz. O halde onları, ailelerinin
izniyle nikâhlayın. Gizli dost edinmeyerek, zinadan uzak kalarak, iffetli
hanımlar olmaları şartıyla onların mehirlerini örfe uygun bir biçimde verin.
Evliliğe geçtikten sonra bir fuhuş yaparlarsa onlara, hür kadınlara uygulanan
cezasının yarısı uygulanacaktır. Bu, köle ile
evlenme yolu, günaha ve sıkıntıya girmekten korkanınız içindir. Sabretmeniz
sizin için daha hayırlıdır. Allah çok affedici, çok merhametlidir. 4. sure (NİSA) 20-25. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)
Erkekler; kadınları gözetip kollayıcıdırlar.
Şundan ki, Allah, insanların bazılarını
bazılarından üstün kılmıştır ve erkekler mallarından bol bol harcamışlardır.
İyi ve temiz kadınlar saygılıdırlar; Allah'ın kendilerini koruduğu gibi,
gizliliği gereken şeyi korurlar. Sadakatsizlik ve
iffetsizliklerinden korktuğunuz kadınlara önce öğüt verin, sonra onları
yataklarında yalnız bırakın ve nihayet onları evden çıkarın / bulundukları
yerden başka yere gönderin! Bunun üzerine size saygılı davranırlarsa artık
onlar aleyhine başka bir yol aramayın. Allah çok yücedir, sınırsızca
büyüktür. Eğer karı-kocanın aralarının açılmasından
endişe ederseniz, bir hakem erkek tarafından, bir hakem de kadın tarafından gönderin.
Bunlar, barıştırmak isterlerse Allah, kadınla erkeğin aralarını düzeltmede
onları başarılı kılacaktır. Allah Alîm'dir, her şeyi bilir; Habîr'dir,
her şeyden haberdardır. 4. sure (NİSA) 34-35.
ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)
Senden kadınlar hakkında fetva
soruyorlar. De ki: "Onlar hakkında fetvayı size Allah veriyor." Yazılmış hakları olanı
kendilerine vermeyip de kendileriyle nikâhlanmak istediğiniz kadınların
yetimleri hakkında, ezilip horlanan çocuklar hakkında, yetimler için adaleti
yerine getirmeniz hakkında. Kitap'ta olup da yüzünüze karşı okunan şeyler var.
Hayır olarak yaptığınız her şeyi Allah, hakkıyla bilmektedir. Eğer bir kadın kocasının sadakatsizliğinden, yahut
kendisine sırt çevirmesinden endişe ederse aralarını bir barış girişimiyle
düzeltmelerinde kendileri için bir sakınca yoktur. Ve barış hep
hayırdır. Nefisler, cimrilik ve doymazlığa hazır hale getirilmiştir. Güzel
davranır, sakınıp korunursanız Allah, yapmakta olduklarınızdan haberdar
olacaktır. Tutkunluk derecesinde isteseniz de
kadınlar arasında adaleti sağlamaya asla güç yetiremezsiniz. O halde tam bir
eğilimle bir yana yönelip de öbürünü askıdaymış gibi bırakmayın. Barışı
esas alıp sakınırsanız, Allah çok affedici, çok merhametli olacaktır. Eğer ayrılırlarsa Allah, geniş nimetinden her birini
zenginleştirir. Allah Vâsi'dir, genişler ve genişletir; Hakîm'dir,
hikmeti sınırsızdır. 4. sure (NİSA) 127-130.
ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)
(b) Evlilik, Sorunlar ve Çözümler
Kendilerine dokunmadan veya
onlar için herhangi bir mehr belirlemeden kadınları boşamanızda sizin için
günah yoktur. Ancak onları nimetlendirin. İmkânları geniş olan kendi gücünce
yapar bunu, imkânları sınırlı olan da kendi gücünce yapar. Örfe uygun bir
nimetlendirme... Güzel
düşünüp güzel davrananlar üzerine bir borç... Bir
mehr belirlemişseniz ve kadınları hiç dokunmadan boşamışsanız, kestiğiniz
mehrin yarısını verin. Ancak kadınların vazgeçmesi ile, nikah bağı elinde
bulunan erkeğin durumu müstesna. Erkekler olarak sizin vazgeçmeniz takvaya daha
yakındır. Aranızdaki lütufkârlık farkını unutmayın. Allah, yapmakta
olduklarınızı en iyi şekilde görmektedir. 2.
sure (BAKARA) 236-237. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Bugün size
bütün temiz nimetler helal kılındı. Kendilerine kitap verilmiş olanların yemekleri
size helaldir. Sizin yemekleriniz de onlara helaldir. Mümin
kadınların iffetlileriyle, sizden önce kendilerine kitap verilmiş olanların
iffetli hanımları da mehirlerini verdiğiniz takdirde; iffetinizi korumanız,
zinadan uzak kalmanız ve şunu-bunu dost tutmamanız şartıyla size helaldir.
İmanı tanımayıp nankörlük edenin ameli boşa gitmiştir. Ve o, âhirette de
hüsrana uğrayanlardandır. 5. sure
(MÂİDE) 5. ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)
Eşleri yahut
akitleri aracılığıyla sahip bulundukları müstesnadır. Bu durumda kınanmış
değillerdir onlar. 23. sure (MÜ'MİNÛN) 6. ayet
(Resmi: 23/İniş:74/Alfabetik:70)
Zina
eden erkeği zina eden bir kadın veya putperest bir kadından başkası nikâhlamaz.
Zina eden kadına gelince, onu da zina eden bir erkek veya putperest bir
erkekten başkası nikâhlamaz. Müminlere bu, haram kılınmıştır. İffetli kadınlara iftira atıp
da dört tanık getirmeyenlere gelince, onlara hemen seksen vuruş vurun. Ve
onların tanıklıklarını ebediyen kabul etmeyin. Onlar, sapmışların ta
kendileridir. Bu suçtan sonra tövbe edip iyi hal sergileyenler müstesna. Şu bir
gerçek ki, Allah Gafûr'dur, Rahîm'dir. Kendi
eşlerine bir zina isnat edip de kendilerinden başka tanıkları olmayanların her
birinin tanıklığı, kendisinin kesinlikle doğru sözlülerden olduğu hususunda
Allah'a yeminden ibaret dört kez tanıklık ikrarıdır. Beşincide, eğer
yalancılardansa, Allah'ın laneti üzerine olsun diye söz söyler. İtham edilen
eşin, itham eden kocanın kesinlikle yalancılardan olduğuna ilişkin, Allah adına
dört kez yemin şeklindeki tanıklığı, ondan cezayı düşürür. Bu durumda kadının
beşinci sözü, suçlayan erkek doğru söyleyenlerdense, "Allah'ın gazabının
kendisi üzerine olması"nı söylemekten ibarettir. 24. sure (NÛR) 3-9. ayet (Resmi: 24/İniş:102/Alfabetik:84)
İçinizden
bekârları / dulları, bir de erkek hizmetçilerinizden ve halayıklarınızdan
durumu uygun olanları evlendirin. Eğer yoksul iseler, Allah onları lütfundan
zenginleştirir. Allah
Vâsi'dir, Alîm'dir. Nikâh imkânı bulamayanlar,
Allah kendilerini lütfundan zenginleştirinceye kadar iffetlerini korusunlar.
Size bağımlı olanlardan, hürriyetini satın almak isteyenlerin, kendilerinde iyi
hal görürseniz, onlarla yazılı anlaşma yapın. Allah'a size verdiği malından siz
de onlara verin. Hizmetinizdeki genç kızları, iffetli kalmak isteyip
dururlarken, iğreti dünya hayatının basit menfaatini elde etmek için fuhşa
zorlamayın. Kim onları baskı altında tutarsa Allah, fuhşa
zorlanmalarından sonra onları affedici, esirgeyicidir. 24. sure (NÛR) 32-33. ayet (Resmi: 24/İniş:102/Alfabetik:84)
İhtiyar
dedi ki: "Bana sekiz yıl çalışman şartıyla şu iki kızımdan birini sana
nikâhlamak istiyorum. Eğer on yıla tamamlarsan, o da senden. Seni zora sürmek gibi bir
niyetim yok. Allah dilerse beni, barış ve iyilik sever insanlardan
bulacaksın." 28. sure (KASAS) 27. ayet
(Resmi: 28/İniş:49/Alfabetik:53)
Onun
ayetlerinden biri de sizin için, kendilerine ısınasınız ve aranızda sevgi ve
rahmet koysun diye nefislerinizden eşler yaratmasıdır. Bunda, iyice düşünen bir toplum
için elbette ayetler vardır. 30. sure
(RÛM) 21. ayet (Resmi: 30/İniş:84/Alfabetik:87)
Allah, bir
adamın göğüs boşluğunda iki kalp yaratmamıştır. Zıhar
yaptığınız eşlerinizi sizin anneniz yapmamıştır, evlatlıklarınızı da sizin
oğullarınız kılmamıştır. Bu konularda söylediğiniz sözler, ağızlarınızın bir
lakırdısıdır. Allah, hakkı söyler ve O, gerçek yola kılavuzlar. 33. sure (AHZÂB) 4. ayet (Resmi: 33/İniş:97/Alfabetik:4)
Hani sen
Allah'ın nimetlendirdiği, senin de lütufta bulunduğun kişiye "Eşini
yanında tut, Allah'tan kork!" diyordun ama, Allah'ın açıklayacağı bir şeyi
de içinde saklıyordun; insanlardan çekiniyordun. Oysaki kendisinden korkmana
Allah daha layıktır. Zeyd o kadından ilişiğini
kesince onu sana nikâhladık ki, evlatlıkları eşleriyle ilişkilerini
kestiklerinde, müminler için o kadınlarla evlenmede bir güçlük olmasın. Zaten
Allah'ın emri yerine getirilmiştir. 33. sure
(AHZÂB) 37. ayet (Resmi: 33/İniş:97/ Alfabetik:4)
Ey iman edenler! Mümin
kadınları nikâhlayıp da kendilerini, onlara dokunmadan boşarsanız, sizin
belirleyeceğiniz bir iddet boyunca onları bekletme hakkınız yoktur. O halde,
böyle durumlarda onları nimetlendirin ve kendilerini güzelce serbest bırakın.
Ey
Peygamber! Biz sana şu hanımları helal
kıldık: Mehirlerini verdiğin eşlerin, Allah'ın sana ganimet olarak
verdiklerinden elinin altında bulunanlar, amcalarının, halalarının,
dayılarının, teyzelerinin kızlarından seninle birlikte hicret edenler.
Peygamber kendisiyle evlenmek istediğinde, kendisini Peygamber'e hibe eden
mümin bir kadını da öteki müminlere değil, yalnız sana özgü olmak üzere helal
kıldık. Onlara eşleri ve elleri altındakiler hakkında neler farz kıldığımızı
biz biliriz. Sana bir zorluk olmasın diyedir bu... Allah Gafûr'dur, Rahîm'dir.
Onlardan dilediğini geriye bırakırsın, dilediğini yanına alırsın. Bir süre için
uzaklaştığın hanımlarından dilediğini yanına almanda bir sakınca yoktur.
Onların gözlerinin aydınlanmasında, tasalanmalarında ve kendilerine verdiğinle
hepsinin hoşnut olmasında bu daha uygun bir yoldur. Allah sizin kalplerinizde
olanı bilir. Allah Alîm'dir, Halîm'dir. Bundan
sonra sana artık başka kadınlar helal olmaz. Bunları, başka eşlerle değiştirmek
de -onların güzellikleri hoşuna gitse bile- helal olmaz. Elinin sahip
olabilecekleri müstesna. Allah her şey üzerinde bir Rakîb'dir, her şeyi
gözetlemektedir. 33. sure (AHZÂB) 49-52. ayet
(Resmi: 33/İniş:97/Alfabetik:4)
Gökleri ve
yeri ortaya çıkarandır, Fâtır'dır O. Size,
benliklerinizden eşler yapmıştır; davarlardan da çiftler. Bu tarz içinde
üretiyor sizi. O'nun benzeri gibi bir şey yoktur. Gereğince işiten, gereğince
görendir O. 42. sure (ŞÛRÂ) 11. ayet
(Resmi: 42/İniş:62/Alfabetik:95)
Yahut
onları erkekler ve dişiler halinde çift verir. Dilediğini de kısır yapar. O'dur bilen, O'dur güç yetiren. 42. sure (ŞÛRÂ) 50. ayet (Resmi: 42/İniş:62/Alfabetik:95)
Allah, kocası hakkında seninle
tartışan ve Allah'a şikâyette bulunan kadının sözünü işitmiştir. Allah, ikinizin karşılıklı
konuşmasını işitir. Çünkü Allah en iyi işiten, en iyi görendir. İçinizden, kadınlarına zıhar edenlerin, o kadınlar
anneleri değildir. Onların anneleri ancak kendilerini doğuran kadınlardır.
Böyleleri, kabul edilemez bir söz ve boş bir lakırdı sarf ediyorlar.
Bununla birlikte Allah, gerçekten çok affedici, çok bağışlayıcıdır. Kadınlarına zıhar edip sonra sarf etmiş oldukları söze geri
dönenler, ilişkiye girmelerinden önce, özgürlüğünü yitirmiş bir benliği
özgürlüğüne kavuşturacaklardır. İşte size yöneltilen öğüt budur. Allah,
yapıp etmekte olduklarınızdan gereğince haberdardır. Özgürlüğe kavuşturma
imkânını bulamayan, ilişkiye girmelerinden önce, aralıksız iki ay oruç
tutacaktır. Buna da gücü yetmeyen, altmış yoksulu doyuracaktır. Bütün bunlar
Allah'a ve resulüne inanasınız diyedir. Ve işte bunlar, Allah'ın sınırlarıdır.
Küfre sapanlara korkunç bir azap vardır. 58.
sure (MÜCÂDİLE) 1-4. ayet (Resmi: 58/İniş:104/Alfabetik:66)
Ey iman
sahipleri! Mümin kadınlar hicret ederek size
geldiklerinde onları imtihan edin. Allah onların imanlarını daha iyi bilir ya!
Eğer onların mümin hanımlar olduklarını anlarsanız,
onları kâfirlere döndürmeyin. Ne bu mümin kadınlar o kâfirlere helaldir ne de o
kâfirler bunlara helaldir. Bu kadınlar için harcadıklarını o kâfirlere
geri verin. Mehirlerini kendilerine verdiğiniz takdirde, bu kadınları
nikâhlamanızda sizin için bir sakınca yoktur. Kâfirlerin
iffet ve nikâhlarına yapışmayın. Kâfirlere gitmeyi yeğleyen kadınlar
için harcadıklarınızı onlardan geri isteyin; onlar da size gelen mümin kadınlar
için harcadıklarını geri istesinler. Bu, Allah'ın hepinize buyruğudur. Aranızda
hüküm veriyor. Allah Alîm'dir, Hakîm'dir. 60.
sure (MÜMTEHİNE) 10. ayet (Resmi: 60/İniş:111/Alfabetik:71)
O
sizi boşarsa, kim bilir belki de Rabbi ona sizin yerinize sizden daha hayırlı
eşler nasip eder: Allah'a
teslim olan, iman sahibi, gönülden bağlı, tövbe etmesini seven, ibadete düşkün,
yolculuk edebilen dullar ve bâkireler. 66.
sure (TAHRÎM) 5. ayet (Resmi: 66/İniş:106/Alfabetik:97)
Allah,
küfre sapanlarla ilgili olarak Nûh'un karısı ile Lût'un karısını örnek verdi. Bu ikisi, kullarımızdan iki
barışçı kulun nikâhı altında idiler, onlara hıyanet ettiler de eşleri,
Allah'tan onlara gelecek olanı hiçbir şeyle geri çeviremediler. Şöyle dendi
onlara: "Girin ateşe diğer gireceklerle birlikte!" 66. sure (TAHRÎM) 10. ayet (Resmi: 66/İniş:106/Alfabetik:97)
Ancak
onlar, eşleriyle, imkânlarının sahip olduğu şeyler konusunda kınanamazlar. 70. sure (MEÂRİC) 30. ayet (Resmi:
70/İniş:79/Alfabetik:62)
(3) Mehir (Çeyiz)
Boşama
iki kezdir. Bunun ardından ya iyilikle tutmak ya da güzelce serbest bırakmak
gerekir. Onlara verdiğinizden bir şeyi geri almanız size helal olmaz. Erkekle
kadının Allah'ın sınırlarını korumada endişe etmeleri hali başka. Erkek ve
kadının Allah'ın sınırlarında duramayacaklarından endişe ederseniz, o zaman
kadının verdiği fidyede ikisine de bir günah yoktur. İşte bunlar Allah'ın sınırlarıdır.
Bunları aşmayın. Allah'ın sınırlarını aşanlar, işte onlar, zalimlerin ta
kendileridirler. 2. sure (BAKARA) 229. ayet
(Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Kendilerine dokunmadan veya onlar için
herhangi bir mehr belirlemeden kadınları boşamanızda sizin için günah yoktur.
Ancak onları nimetlendirin. İmkânları geniş olan kendi gücünce yapar bunu,
imkânları sınırlı olan da kendi gücünce yapar. Örfe uygun bir nimetlendirme...
Güzel düşünüp güzel davrananlar üzerine bir borç... Bir
mehr belirlemişseniz ve kadınları hiç dokunmadan boşamışsanız, kestiğiniz
mehrin yarısını verin. Ancak kadınların vazgeçmesi ile, nikah bağı elinde
bulunan erkeğin durumu müstesna. Erkekler olarak sizin vazgeçmeniz takvaya daha
yakındır. Aranızdaki lütufkârlık farkını unutmayın. Allah, yapmakta
olduklarınızı en iyi şekilde görmektedir. 2.
sure (BAKARA) 236-237. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Kadınlara
mehirlerini nazik ve cömert bir şekilde örf ve çevrenin kabullerine uygun
olarak verin. Eğer ondan birazını kendileri kişisel istekleriyle size
sunmuşlarsa artık onu içinize sine sine yiyin. 4. sure
(NİSA) 4. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)
Ey iman edenler! Kadınlara, zor
ve baskı kullanarak mirasçı olmanız size helal olmaz. Kendilerine vermiş
bulunduğunuz şeylerin bir kısmını çarpıp götürmek için onları sıkıştırmanız da
helal değildir. Kanıta bağlanmış bir fuhuş yapmaları hali müstesna. Onlarla iyi ve güzel geçinin.
Onlardan tiksindinizse olabilir ki, siz bir şeyi çirkin bulursunuz da Allah,
ona çok hayır koymuş olur. Bir zevcenin yerine
başka bir zevce almak istemişseniz onlardan birine yükler dolusu mal vermiş
olsanız da o maldan hiçbir şeyi geri almayın. İftira ederek, açık bir günah
işleyerek mi geri alacaksınız onu? Hem o malı nasıl alırsınız ki? Daha önce birbirinizle derinden derine kaynaşmıştınız. Ve
onlar sizden çok sağlam bir söz de almışlardı. 4. sure (NİSA) 19-21. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)
Harpte elinize geçmiş kadınlar
hariç olmak üzere, nikâhlı kadınlarla evlenmeniz de haram kılınmıştır. Bu, üzerinize
Allah'ın yazdığıdır. Bunlar dışındakileri, mallarınızı vererek almanız; şunu
bunu dost tutmayarak iffetli yaşamanız, zina etmemeniz şartıyla size helal
kılınmıştır. Kendilerinden nimetlendiğiniz kadınların mehirlerini onlara bir
hak olarak verin. Mehir kesişmeden sonra karşılıklı hoşnutluğa bağlı hallerde
üzerinize günah yoktur. Allah, her şeyi bilir, tüm hikmetlerin sahibidir. İnanmış hür kadınları nikâhlama genişliğine gücü
yetmeyeniniz, ellerinizin altındaki genç, mümin köle kızlarından biriyle evlensin.
Allah sizin imanınızı daha iyi bilir. Hep
birbirinizdensiniz. O halde onları, ailelerinin izniyle nikâhlayın. Gizli dost
edinmeyerek, zinadan uzak kalarak, iffetli hanımlar olmaları şartıyla onların
mehirlerini örfe uygun bir biçimde verin. Evliliğe geçtikten sonra bir
fuhuş yaparlarsa onlara, hür kadınlara uygulanan cezasının yarısı
uygulanacaktır. Bu, köle ile evlenme yolu, günaha
ve sıkıntıya girmekten korkanınız içindir. Sabretmeniz sizin için daha
hayırlıdır. Allah çok affedici, çok merhametlidir. 4. sure (NİSA) 24-25. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)
Senden
kadınlar hakkında fetva soruyorlar. De ki: "Onlar hakkında fetvayı size
Allah veriyor." Yazılmış hakları olanı kendilerine vermeyip de
kendileriyle nikâhlanmak istediğiniz kadınların yetimleri hakkında, ezilip
horlanan çocuklar hakkında, yetimler için adaleti yerine getirmeniz hakkında.
Kitap'ta olup da yüzünüze karşı okunan şeyler var. Hayır olarak yaptığınız her şeyi
Allah, hakkıyla bilmektedir. 4. sure
(NİSA) 127. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)
Bugün size
bütün temiz nimetler helal kılındı. Kendilerine
kitap verilmiş olanların yemekleri size helaldir. Sizin yemekleriniz de onlara
helaldir. Mümin kadınların iffetlileriyle, sizden önce kendilerine kitap
verilmiş olanların iffetli hanımları da mehirlerini verdiğiniz takdirde;
iffetinizi korumanız, zinadan uzak kalmanız ve şunu-bunu dost tutmamanız
şartıyla size helaldir. İmanı tanımayıp nankörlük edenin ameli boşa
gitmiştir. Ve o, âhirette de hüsrana uğrayanlardandır. 5. sure (MÂİDE) 5. ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)
Ey
Peygamber!
Biz sana şu hanımları helal kıldık: Mehirlerini verdiğin eşlerin, Allah'ın sana
ganimet olarak verdiklerinden elinin altında bulunanlar, amcalarının,
halalarının, dayılarının, teyzelerinin kızlarından seninle birlikte hicret
edenler. Peygamber kendisiyle evlenmek istediğinde, kendisini Peygamber'e hibe
eden mümin bir kadını da öteki müminlere değil, yalnız sana özgü olmak üzere
helal kıldık. Onlara eşleri ve elleri altındakiler hakkında neler farz kıldığımızı
biz biliriz. Sana bir zorluk olmasın diyedir bu... Allah Gafûr'dur, Rahîm'dir.
Onlardan dilediğini geriye bırakırsın, dilediğini yanına alırsın. Bir süre için
uzaklaştığın hanımlarından dilediğini yanına almanda bir sakınca yoktur.
Onların gözlerinin aydınlanmasında, tasalanmalarında ve kendilerine verdiğinle
hepsinin hoşnut olmasında bu daha uygun bir yoldur. Allah sizin kalplerinizde
olanı bilir. Allah Alîm'dir, Halîm'dir. 33.
sure (AHZÂB) 50-51. ayet (Resmi: 33/İniş:97/Alfabetik:4)
Ey iman sahipleri! Mümin
kadınlar hicret ederek size geldiklerinde onları imtihan edin. Allah onların
imanlarını daha iyi bilir ya! Eğer onların mümin hanımlar olduklarını
anlarsanız, onları kâfirlere döndürmeyin. Ne bu mümin kadınlar o kâfirlere
helaldir ne de o kâfirler bunlara helaldir. Bu kadınlar için
harcadıklarını o kâfirlere geri verin. Mehirlerini
kendilerine verdiğiniz takdirde, bu kadınları nikâhlamanızda sizin için bir
sakınca yoktur. Kâfirlerin iffet ve nikâhlarına yapışmayın. Kâfirlere
gitmeyi yeğleyen kadınlar için harcadıklarınızı onlardan geri isteyin; onlar da
size gelen mümin kadınlar için harcadıklarını geri istesinler. Bu, Allah'ın
hepinize buyruğudur. Aranızda hüküm veriyor. Allah Alîm'dir, Hakîm'dir. 60.
sure (MÜMTEHİNE) 10. ayet (Resmi: 60/İniş:111/Alfabetik:71)
(4) Boşanma
Kadınlar hakkında îlâ /
yaklaşmamaya yemin edenler için dört ay bekleme vardır. Eğer o süre içinde
eşlerine dönerlerse Allah bağışlayan, merhamet edendir. Eğer boşamaya kesin
karar vermişlerse, şüphesiz Allah çok iyi işiten, çok iyi bilendir. Boşanmış
kadınlar kendi başlarına üç âdet ve temizlenme süresi beklerler. Eğer Allah'a ve âhıret gününe
inanmakta iseler, Allah'ın onların rahimlerinde yarattığını saklamaları
kendilerine helal olmaz. Kocaları, bu süre içinde
herhangi bir şekilde barışmak isterlerse eşlerini geri almaya herkesten daha
çok hak sahibidirler. Kadınların, örfe uygun biçimde, sorumluluklarına benzer
hakları da vardır. Erkeklerin kadınlar üzerinde bir derece farkı vardır.
Allah Azîz'dir, Hakîm'dir. Boşama iki kezdir. Bunun
ardından ya iyilikle tutmak ya da güzelce serbest bırakmak gerekir. Onlara
verdiğinizden bir şeyi geri almanız size helal olmaz. Erkekle kadının Allah'ın
sınırlarını korumada endişe etmeleri hali başka. Erkek ve kadının Allah'ın
sınırlarında duramayacaklarından endişe ederseniz, o zaman kadının verdiği
fidyede ikisine de bir günah yoktur. İşte bunlar Allah'ın sınırlarıdır.
Bunları aşmayın. Allah'ın sınırlarını aşanlar, işte onlar, zalimlerin ta
kendileridirler. Bütün bunların ardından erkek, kadını
boşarsa artık bundan sonra başka bir eşle nikahlanıncaya kadar ilk erkeğe helal
olmaz. İkinci erkek kadını boşadığında, boşanan kadınla ilk erkek Allah'ın
sınırlarını koruyabileceklerini düşünürlerse, birbirlerine dönmelerinde sakınca
yoktur. İşte bunlar Allah'ın sınırlarıdır ki, Allah bunları bilgi sahibi
bir topluluğa açıklar. Kadınları boşadığınızda,
bekleme sürelerini tamamladılar mı ya onları örfe uygun olarak tutun yahut da
örfe uygun olarak serbest bırakın. Onları, zulmetmeniz için, zararlarına bir
biçimde, tutmayın. Bunu yapan, öz benliğine zulmetmiş olur. Allah'ın
ayetlerini eğlence aracı yapmayın. Allah'ın üzerinizdeki nimetini ve kendisiyle
size öğüt vermek için indirdiği Kitap'ı ve hikmeti hatırlayın. Allah'tan korkun
ve bilin ki, Allah her şeyi çok iyi bilmektedir. Kadınları
boşadığınız zaman bekleme sürelerini tamamladıklarında, kendi aralarında örfe
uygun olarak anlaşmışlarsa eski kocalarıyla nikahlanmaları hususunda onlara
engel çıkarmayın. Bu, sizin Allah'a ve âhıret gününe inanmış olanınıza verilen
öğüttür. Bu sizin için daha isabetli ve daha temizdir, Allah bilir ama
siz bilmezsiniz. 2. sure (BAKARA) 226-232.
ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Kendilerine dokunmadan veya
onlar için herhangi bir mehr belirlemeden kadınları boşamanızda sizin için
günah yoktur. Ancak onları nimetlendirin. İmkânları geniş olan kendi gücünce
yapar bunu, imkânları sınırlı olan da kendi gücünce yapar. Örfe uygun bir
nimetlendirme... Güzel
düşünüp güzel davrananlar üzerine bir borç... Bir
mehr belirlemişseniz ve kadınları hiç dokunmadan boşamışsanız, kestiğiniz
mehrin yarısını verin. Ancak kadınların vazgeçmesi ile, nikah bağı elinde
bulunan erkeğin durumu müstesna. Erkekler olarak sizin vazgeçmeniz takvaya daha
yakındır. Aranızdaki lütufkârlık farkını unutmayın. Allah, yapmakta
olduklarınızı en iyi şekilde görmektedir. 2.
sure (BAKARA) 236-237. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Boşanmış
kadınlar için örfe uygun bir geçim imkânı sağlanması Allah'tan korkanlar
üzerine bir borçtur. 2. sure (BAKARA) 241. ayet
(Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Ey iman edenler! Kadınlara, zor
ve baskı kullanarak mirasçı olmanız size helal olmaz. Kendilerine vermiş
bulunduğunuz şeylerin bir kısmını çarpıp götürmek için onları sıkıştırmanız da
helal değildir. Kanıta bağlanmış bir fuhuş yapmaları hali müstesna. Onlarla iyi ve güzel geçinin.
Onlardan tiksindinizse olabilir ki, siz bir şeyi çirkin bulursunuz da Allah,
ona çok hayır koymuş olur. Bir zevcenin yerine
başka bir zevce almak istemişseniz onlardan birine yükler dolusu mal vermiş
olsanız da o maldan hiçbir şeyi geri almayın. İftira ederek, açık bir günah
işleyerek mi geri alacaksınız onu? 4.
sure (NİSA) 19-20. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)
Hani sen
Allah'ın nimetlendirdiği, senin de lütufta bulunduğun kişiye "Eşini yanında
tut, Allah'tan kork!" diyordun ama, Allah'ın açıklayacağı birşeyi de
içinde saklıyordun; insanlardan çekiniyordun. Oysaki kendisinden korkmana Allah
daha layıktır. Zeyd o kadından ilişiğini kesince
onu sana nikâhladık ki, evlatlıkları eşleriyle ilişkilerini kestiklerinde,
müminler için o kadınlarla evlenmede bir güçlük olmasın. Zaten Allah'ın
emri yerine getirilmiştir. 33. sure
(AHZÂB) 37. ayet (Resmi: 33/İniş:97/ Alfabetik:4)
Ey iman
edenler! Mümin kadınları nikâhlayıp da kendilerini,
onlara dokunmadan boşarsanız, sizin belirleyeceğiniz bir iddet boyunca onları
bekletme hakkınız yoktur. O halde, böyle durumlarda onları nimetlendirin ve
kendilerini güzelce serbest bırakın. 33. sure (AHZÂB) 49. ayet (Resmi: 33/İniş:97 / Alfabetik:4)
Ey Peygamber! Kadınları boşadığınız zaman iddetlerine doğru boşayın ve iddeti iyi sayın! Rabbiniz olan Allah'tan korkun! Onları evlerinden çıkarmayın; onlar da çıkmasınlar. Apaçık ve belgeli bir yüzsüzlük yapmaları durumu müstesna. İşte bunlar Allah'ın sınırlarıdır. Allah'ın sınırlarını çiğneyen kendi benliğine zulmetmiş olur. Bilemezsin, belki Allah bundan sonra yeni bir iş / oluş ortaya çıkarır. Sürelerini doldurma noktasına geldiklerinde o kadınları ya örfün gerektirdiği biçimde tutun yahut da yine örfün gerektirdiği şartlarla onlardan ayrılın. İçinizden adalet sahibi iki kişiyi de tanık tutun. Tanıklığı Allah için tam bir biçimde yapın. Allah'a ve âhiret gününe inanan kişiye işte bu şekilde öğüt verilmektedir. Kim Allah'tan korkarsa, Allah ona bir çıkış yolu nasip eder. Ve onu hiç beklemediği yönden rızıklandırır. Kim Allah'a dayanıp güvenirse O, ona yeter. Hiç kuşkusuz, Allah, emrini yerine getirecektir. Allah her şey için bir ölçü/bir kader belirlemiştir. Âdetten kesilen kadınlarınızın iddet bekleme sürelerinde kuşkuya düşerseniz, onların iddetleri üç aydır. Hiç âdet görmemiş kadınların süreleri de böyledir. Gebe olan kadınların süreleri ise yüklerini bırakmalarına kadardır. Kim Allah'tan korkarsa, O ona işinde bir kolaylık nasip eder. İşte bu, Allah'ın size indirmiş olduğu emridir. Kim Allah'tan korkarsa O, onun çirkinliklerini örter ve onun ödülünü büyütür. O kadınları, imkânlarınız ölçüsünde, barındığınız yerin bir kısmında barındırın. Onları baskı altında tutmak için onlara zarar verme yönüne gitmeyin. Eğer hamile iseler yüklerini bırakıncaya kadar onlara nafaka verin. Eğer sizin için çocuk emziriyorlarsa, ücretlerini de verin. Aranızda örfe uygun biçimde konuşup tartışın. Eğer anlaşmakta zorluk çekerseniz o zaman, doğmuş olan çocuğu baba hesabına başka bir kadın emzirecektir. Geniş imkâna sahip olan bu geniş imkânından harcasın. Rızkı kendisine ölçü ile verilmiş olan da Allah'ın kendisine verdiğinden infak etsin. Allah hiçbir benliği, kendisine verdiği şey dışında yükümlü tutmaz. Allah, bir güçlükten sonra bir kolaylık yaratacaktır. 65. sure (TALÂK) 1-7. ayet (Resmi: 65/İniş:100/Alfabetik:98)
O
sizi boşarsa, kim bilir belki de Rabbi ona sizin yerinize sizden daha hayırlı
eşler nasip eder: Allah'a
teslim olan, iman sahibi, gönülden bağlı, tövbe etmesini seven, ibadete düşkün,
yolculuk edebilen dullar ve bâkireler. 66.
sure (TAHRÎM) 5. ayet (Resmi: 66/İniş:106/Alfabetik:97)
(5) Barışma
Kadınlar hakkında îlâ / yaklaşmamaya yemin edenler için dört ay bekleme vardır. Eğer o süre içinde eşlerine dönerlerse Allah bağışlayan, merhamet edendir. 2. sure (BAKARA) 226. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Kadınları
boşadığınız zaman bekleme sürelerini tamamladıklarında, kendi aralarında örfe
uygun olarak anlaşmışlarsa eski kocalarıyla nikahlanmaları hususunda onlara
engel çıkarmayın. Bu, sizin Allah'a ve âhıret gününe inanmış olanınıza verilen
öğüttür. Bu sizin için daha isabetli ve daha temizdir, Allah bilir ama siz bilmezsiniz.
2. sure (BAKARA) 232. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Eğer
karı-kocanın aralarının açılmasından endişe ederseniz, bir hakem erkek
tarafından, bir hakem de kadın tarafından gönderin. Bunlar, barıştırmak
isterlerse Allah, kadınla erkeğin aralarını düzeltmede onları başarılı
kılacaktır. Allah
Alîm'dir, her şeyi bilir; Habîr'dir, her şeyden haberdardır. 4. sure (NİSA) 35. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)
Eğer
bir kadın kocasının sadakatsizliğinden, yahut kendisine sırt çevirmesinden
endişe ederse aralarını bir barış girişimiyle düzeltmelerinde kendileri için
bir sakınca yoktur. Ve barış hep hayırdır. Nefisler, cimrilik ve doymazlığa hazır hale
getirilmiştir. Güzel davranır, sakınıp korunursanız Allah, yapmakta
olduklarınızdan haberdar olacaktır. 4. sure
(NİSA) 128. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)
Onların
kalplerini kaynaştıran da O'dur. Sen, yeryüzündeki her şeyi bağışlasaydın,
onların kalplerini yine de kaynaştıramazdın; ama Allah onları birbirine ısıtıp
yaklaştırmıştır. O'dur Azîz ve Hakîm. 8.
sure (ENFÂL) 63. ayet (Resmi: 8/İniş:93/Alfabetik:22)
Onlardan
dilediğini geriye bırakırsın, dilediğini yanına alırsın. Bir süre için
uzaklaştığın hanımlarından dilediğini yanına almanda bir sakınca yoktur. Onların gözlerinin
aydınlanmasında, tasalanmalarında ve kendilerine verdiğinle hepsinin hoşnut
olmasında bu daha uygun bir yoldur. Allah sizin kalplerinizde olanı bilir.
Allah Alîm'dir, Halîm'dir. 33. sure
(AHZÂB) 51. ayet (Resmi: 33/İniş:97/Alfabetik:4)
Müminlerden iki zümre çarpışırlarsa, onların
aralarında hemen barışı kurun! Eğer onlardan biri
öteki aleyhine sınır tanımazlık edip saldırırsa, azgınlık edenle, Allah'ın
emrine dönünceye kadar savaşın. Eğer vazgeçerse, yine ikisi arasını adalet ve
dürüstlükle sulh edin. Kuşkusuz, Allah adalette titiz davrananları
sever. Şu bir gerçek ki, müminler sadece kardeştirler. O
halde kardeşleriniz arasında barışı sağlayın ve Allah'tan sakının ki,
size merhamet edilebilsin. 49. sure
(HUCURÂT) 9-10. ayet (Resmi: 49/İniş:105/Alfabetik:37)
Kadınlarına
zıhar edip sonra sarf etmiş oldukları söze geri dönenler, ilişkiye
girmelerinden önce, özgürlüğünü yitirmiş bir benliği özgürlüğüne
kavuşturacaklardır. İşte size yöneltilen öğüt budur. Allah, yapıp etmekte
olduklarınızdan gereğince haberdardır. 58.
sure (MÜCÂDİLE) 3. ayet (Resmi: 58/İniş:104/Alfabetik:66)
Sürelerini
doldurma noktasına geldiklerinde o kadınları ya örfün gerektirdiği biçimde
tutun yahut da yine örfün gerektirdiği şartlarla onlardan ayrılın. İçinizden
adalet sahibi iki kişiyi de tanık tutun. Tanıklığı Allah için tam bir biçimde yapın.
Allah'a ve âhiret gününe inanan kişiye işte bu şekilde öğüt verilmektedir. Kim
Allah'tan korkarsa, Allah ona bir çıkış yolu nasip eder. 65. sure (TALÂK) 2. ayet (Resmi: 65/İniş:100/Alfabetik:98)
(6) İlâ
Kadınlar hakkında îlâ /
yaklaşmamaya yemin edenler için dört ay bekleme vardır. Eğer o süre içinde eşlerine
dönerlerse Allah bağışlayan, merhamet edendir. Eğer boşamaya kesin karar
vermişlerse, şüphesiz Allah çok iyi işiten, çok iyi bilendir. 2. sure (BAKARA) 226-227. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
(7) Zıhar Kefareti
Kadınlarına zıhar edip sonra
sarf etmiş oldukları söze geri dönenler, ilişkiye girmelerinden önce,
özgürlüğünü yitirmiş bir benliği özgürlüğüne kavuşturacaklardır. İşte size
yöneltilen öğüt budur. Allah, yapıp etmekte olduklarınızdan gereğince haberdardır. Özgürlüğe kavuşturma imkânını bulamayan, ilişkiye girmelerinden
önce, aralıksız iki ay oruç tutacaktır. Buna da gücü yetmeyen, altmış yoksulu
doyuracaktır. Bütün bunlar Allah'a ve resulüne inanasınız diyedir. Ve
işte bunlar, Allah'ın sınırlarıdır. Küfre sapanlara korkunç bir azap vardır. 58. sure (MÜCÂDİLE) 3-4. ayet (Resmi: 58/İniş:104/Alfabetik:66)
(8) Hakemlik
Eğer karı-kocanın aralarının açılmasından endişe ederseniz, bir hakem erkek tarafından, bir hakem de kadın tarafından gönderin. Bunlar, barıştırmak isterlerse Allah, kadınla erkeğin aralarını düzeltmede onları başarılı kılacaktır. Allah Alîm'dir, her şeyi bilir; Habîr'dir, her şeyden haberdardır. 4. sure (NİSA) 35. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)
(9) Nafaka
İçinizden ölüp de geriye eşler bırakan erkekler, eşlerinin evden çıkarılmaksızın bir yıla kadar geçimlerinin sağlanmasını vasiyet etsinler. Eğer kendileri çıkarlarsa, onların kendileri için yararlı gördüklerini yapmaları yüzünden size bir günah yoktur. Allah Azîz'dir, Hakîm'dir. Boşanmış kadınlar için örfe uygun bir geçim imkânı sağlanması Allah'tan korkanlar üzerine bir borçtur. 2. sure (BAKARA) 240-241. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
O
kadınları, imkânlarınız ölçüsünde, barındığınız yerin bir kısmında barındırın. Onları baskı altında tutmak
için onlara zarar verme yönüne gitmeyin. Eğer
hamile iseler yüklerini bırakıncaya kadar onlara nafaka verin. Eğer sizin için
çocuk emziriyorlarsa, ücretlerini de verin. Aranızda örfe uygun biçimde konuşup
tartışın. Eğer anlaşmakta zorluk çekerseniz o zaman, doğmuş olan çocuğu baba hesabına başka bir kadın emzirecektir. 65. sure (TALÂK) 6. ayet (Resmi: 65/İniş:100/Alfabetik:98)
(10) İddet
Ey
iman edenler! Mümin kadınları nikâhlayıp da kendilerini, onlara dokunmadan
boşarsanız, sizin belirleyeceğiniz bir iddet boyunca onları bekletme hakkınız
yoktur. O halde, böyle durumlarda onları nimetlendirin ve kendilerini güzelce
serbest bırakın. 33. sure (AHZÂB) 49. ayet (Resmi: 33/İniş:97/ Alfabetik: 4)
Ey
Peygamber! Kadınları boşadığınız zaman iddetlerine doğru boşayın ve iddeti iyi
sayın! Rabbiniz
olan Allah'tan korkun! Onları evlerinden
çıkarmayın; onlar da çıkmasınlar. Apaçık ve belgeli bir yüzsüzlük yapmaları
durumu müstesna. İşte bunlar Allah'ın sınırlarıdır. Allah'ın sınırlarını
çiğneyen kendi benliğine zulmetmiş olur. Bilemezsin, belki Allah bundan sonra
yeni bir iş / oluş ortaya çıkarır. 65. sure
(TALÂK) 1. ayet (Resmi: 65/İniş:100/Alfabetik:98)
(11) Dul
İçinizden ölüp de geriye
zevceler bırakanların bu eşleri, dört ay on gün kendi başlarına beklerler.
Sürelerini tamamladıklarında kendilerince uygun gördüklerini örfe uygun biçimde
yapmalarında sizin için bir sakınca yoktur. Allah, yapmakta olduklarınızdan gereğince
haberdardır. İddet bekleyen kadınlara evlenme
isteğinizi dolaylı yoldan anlatmanızda veya böyle bir şeyi içinizde
saklamanızda sizin için hiç bir günah yoktur. Allah bilmiştir ki, siz onları
mutlaka anacaksınız, unutmayacaksınız. Bu sırada onlarla, örfün normal göreceği
sözlerle konuşma dışında gizli bir buluşma için anlaşmayın. Ve zorunlu olan
süre doluncaya kadar nikahı bağlamaya girişmeyin. Bilin ki Allah,
benliklerinizin içindekini bilir. O'ndan sakının. Ve bilin ki Allah çok
affedicidir, çok yumuşak davranışlıdır. 2.
sure (BAKARA) 234-235. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
İçinizden
ölüp de geriye eşler bırakan erkekler, eşlerinin evden çıkarılmaksızın bir yıla
kadar geçimlerinin sağlanmasını vasiyet etsinler. Eğer kendileri çıkarlarsa,
onların kendileri için yararlı gördüklerini yapmaları yüzünden size bir günah
yoktur. Allah
Azîz'dir, Hakîm'dir. 2. sure (BAKARA) 240.
ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
RESUL KUR'AN'IN KUR'AN MESAJLARI - M. Kemal Adal
Selam...
T.C. / M. Kemal Adal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder