IX.
TARİH VE KISSALAR
1. PEYGAMBERLERE SELAM OLSUN
Selam olsun
tüm hak elçilerine!... 37. sure (SÂFFÂT) 181.
ayet (Resmi: 37/İniş:56/Alfabetik:90)
2. HZ. ÂDEM VE AİLESİ
a) Kavram olarak, Tarih ve Kıssalar, Peygamber Kıssaları, Hz. Âdem ve Ailesi
Andolsun ki sizi yarattık, sonra sizi
biçimlendirdik, sonra da meleklere: "Adem'e secde edin" dedik. Onlar
da secde ettiler. Ama İblis etmedi, secde edenlerden olmadı o. Allah buyurdu:
"Sana emrettiğimde secde etmeni engelleyen neydi?" İblis dedi:
"Ben ondan hayırlıyım. Beni ateşten yarattın, onu çamurdan yarattın."
Buyurdu: "O halde in oradan. Senin haddine mi orada büyüklük taslamak!
Hadi çık! Sen alçaklardansın." Dedi: "İnsanların diriltileceği güne
kadar bana süre ver." Buyurdu: "Süre verilenlerdensin." Dedi:
"Beni azdırmana yemin ederim ki, onları saptırmak için senin dosdoğru
yolun üzerine kurulacağım." "Sonra onlara; önlerinden, arkalarından,
sağlarından, sollarından musallat olacağım. Bir çoklarını şükreder
bulamayacaksın." Allah buyurdu: "Çık oradan, yenik düşmüş ve kovulmuş
olarak. Onlardan sana uyan olursa yemin olsun ki, cehennemi tamamen sizden
dolduracağım." "Ey Adem! Sen ve eşin cennette oturun, dilediğiniz
yerden yiyin ama şu ağaca yaklaşmayın. Yoksa ikiniz de zalimlerden
olursunuz." Derken, şeytan, kendilerinden gizlenmiş çirkin yerlerini
onlara açmak için ikisine de vesvese verdi. Dedi: "Rabbinizin sizi şu
ağaçtan uzak tutması, iki melek olmayasınız yahut ölümsüzler arasına
katılmayasınız diyedir." Ve onlara, "ben size öğüt
verenlerdenim" diye yemin de etti. Nihayet onları kandırarak aşağı çekti.
O ikisi ağaçtan tadınca çirkin yerleri kendilerine açıldı. Bahçenin
yapraklarından yamalar yapıp üzerlerine örtmeye başladılar. Rableri onlara
seslendi: "Ben size bu ağacı yasaklamadım mı? Ben size, şeytan sizin için
açık bir düşmandır demedim mi?" "Ey Rabbimiz, dediler, öz
benliklerimize zulmettik. Eğer bizi affetmez, bize acımazsan elbette ki hüsrana
uğrayanlardan olacağız." Buyurdu: "Kiminiz kiminize düşman olarak
inin. Yeryüzünde belirli bir süreye kadar mekan tutmanız ve nimetlenmeniz
öngörülmüştür." Buyurdu: "Orada hayat bulacaksınız, orada öleceksiniz
ve oradan çıkarılacaksınız." Buyurdu: "Orada hayat bulacaksınız,
orada öleceksiniz ve oradan çıkarılacaksınız." 7. sure (A'RAF) 11-25. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Yemin olsun, biz daha önce Âdem'e ahit verdik
de unuttu; biz onda bir kararlılık bulamadık. Hani meleklere "Âdem'e secde
edin" demiştik de İblis müstesna hepsi secde etmişti. İblis dayatmıştı.
Bunun üzerine biz şöyle demiştik: "Ey Âdem! Şu, senin de eşinin de
düşmanıdır, dikkat et de sizi cennetten çıkarmasın; sonra bedbaht
olursun." "Senin burada ne acıkman söz konusudur ne de çıplak kalman."
"Ve sen burada ne susayacaksın ne de güneşten yanacaksın." Derken,
şeytan ona şöyle diyerek vesvese verdi: "Ey Âdem! Sana, sonsuzluk ağacıyla
eskimez, çökmez mülk ve saltanatı göstereyim mi?" Nihayet, ikisi de ondan
yediler. Bunun üzerine, çirkin yerleri kendilerine açıldı; üzerlerine cennet
yapraklarından örtmeye başladılar. Âdem, Rabbine isyan etmiş, azmış, ziyana
uğramıştı. Sonra, Rabbi onu arıtıp temizledi, onun tövbesini kabul edip
kendisini iyiye ve doğruya kılavuzladı. Allah dedi: "İkiniz birlikte inin
oradan! Birbirinize düşmansınız. Benden size bir hidayet geldiğinde, benim o
hidayetime uyan artık ne sapar ne de bedbaht olur." 20. sure (TÂHÂ) 115-123. ayet (Resmi: 20/İniş:45/Alfabetik:96)
Hatırla o zamanı ki Rabbin meleklere,
"Ben, kupkuru bir çamurdan, değişken, cıvık balçıktan bir insan
yaratacağım." demişti. "Onu, amaçlanan düzgünlüğe ulaştırıp öz
ruhumdan içine üflediğim zaman, önünde hemen secdeye kapanın." Meleklerin
tümü, toplu halde secde ettiler. İblis müstesna. O, secde edenlerle beraber olmaya
karşı çıktı. Allah dedi: "Ey İblis! Sana ne oluyor da secde edenlerle
beraber olmuyorsun?" Dedi: "Kuru bir çamurdan, değişken, cıvık bir
balçıktan yarattığın bir insana secde etmek için var olmadım." Buyurdu:
"Öyleyse çık oradan, çünkü kovuldun." "Din gününe kadar üzerinde
lanet var." Dedi: "Rabbim, onların diriltileceği güne kadar bana süre
ver." Buyurdu: "Hadi, süre verilenlerdensin." "Bilinen
vaktin gününe kadar..." Dedi: "Rabbim! Beni azdırmana yemin ederim
ki, yeryüzünde onlar için mutlaka süslemeler yapacağım ve onların tümünü
kesinlikle azdıracağım." "İçlerinden riyaya sapmamış, samimi kulların
müstesna." Buyurdu: "İşte bana varan dosdoğru yol budur."
"Benim kullarım aleyhine senin elinde hiçbir güç/kanıt olmayacak.
Azgınların seni izleyenleri müstesna." Cehennem onların tümünün şaşmaz
buluşma yeridir. 15. sure (HİCR) 28-43. ayet
(Resmi: 15/İniş:54/Alfabetik:36)
Bir zamanlar
Rabb'in meleklere: "Ben, yeryüzünde bir halife atayacağım." demişti
de onlar şöyle konuşmuşlardı: "Orada bozgunculuk etmekte olan, kan döken
birini mi atayacaksın? Oysaki bizler, seni hamd ile tespih ediyoruz; seni
kutsayıp yüceltiyoruz." Allah şöyle dedi: "Şu bir gerçek ki ben,
sizin bilmediklerinizi bilmekteyim." Ve Âdem'e isimlerin tümünü öğretti.
Sonra onları meleklere göstererek şöyle buyurdu: "Hadi, haber verin bana
şunların isimlerini, eğer doğru sözlüler iseniz." Dediler ki:
"Yücedir şanın senin. Bize öğretmiş olduğunun dışında bilgimiz yok bizim.
Sen, yalnız sen Alîm'sin, her şeyi en iyi şekilde bilirsin; Hakîm'sin, her
şeyin bütün hikmetlerine sahipsin." Allah buyurdu: "Ey Âdem, haber
ver onlara onların adlarını." Adem onlara onların adlarını haber verince,
Allah şöyle buyurdu: "Dememiş miydim ben size! Ki ben, göklerin ve yerin
gaybını en iyi bilenim. Ve ben, sizin açığa vurduklarınızı da
saklayageldiklerinizi de en iyi biçimde bilmekteyim." O vakit biz
meleklere, "Âdem'e secde edin" demiştik de İblis dışında tümü secde
etmişti. İblis yan çizmiş, kibre sapmış ve nankörlerden olmuştu. Ve Âdem'e
şöyle buyurmuştuk: "Ey Âdem, sen ve eşin cennete yerleşin ve ondan
dilediğiniz yerde, bol bol yiyin. Ama şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zulme
sapanlardan olursunuz." Bunun üzerine şeytan onların ayaklarını kaydırdı
da onları içinde bulundukları yerden çıkardı. Biz de şöyle buyurduk: "Bir
kısmınız bir kısmınıza düşman olarak aşağıya inin. Belli bir süreye kadar
yeryüzünde sizin için bir bekleme yeri, bir nimet / bir yararlanma imkânı
olacaktır. Bunun üzerine Âdem, Rabb'inden bazı kelimeler öğrenip belledi de
O'na yöneldi. O da onun tövbesini kabul etti. Gerçekten de O, evet O,
Tevvâb'dır, tövbeleri cömertçe kabul eder; Rahîm'dir, rahmetini cömertçe yayar.
"Hepiniz oradan aşağı inin." dedik. Benden size bir yol gösteriş
ulaşır da kim bu yol gösterişime uyarsa artık böylelerine hiç bir korku yoktur.
Onlar kederle de yüz yüze gelmeyeceklerdir. Nankörlüğe sapıp ayetlerimizi
yalanlayanlara gelince onlar, ateşin dostu olacaklardır. Onlar orada sürekli
kalacaklardır. 2. sure (BAKARA) 30-39. ayet
(Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Onlara Âdem'in iki oğlunun haberini de gerçek
olarak oku. Hani, ikisi birer kurban sunmuşlardı da birinden kabul edilmişti,
ötekinden kabul edilmemişti. "Seni mutlaka öldüreceğim." dedi. Öteki:
"Allah sadece takva sahiplerinden kabul eder." dedi. Beni öldürmek
için elini bana uzatırsan, ben seni öldürmek için elimi sana uzatmayacağım. Şu
bir gerçek ki ben, âlemlerin Rabbi olan Allah'tan korkarım." "Ben
istiyorum ki, sen benim günahımı da senin günahını da yüklenip ateş halkından
olasın. İşte budur zalimlerin cezası!" Nihayet nefsi onu kardeşini
öldürmeye ısındırdı, o da onu öldürdü. Böylece hüsrana uğramışlardan oldu.
Derken, Allah, kardeşinin cesedini nasıl saklayacağını ona göstermek için yeri
eşeleyen bir karga gönderdi. O dedi ki: "Vay be! Şu karga kadar bile
olamıyor muyum ki, kardeşimin cesedini saklayayım." Bu arada, pişmanlık
duyanlardan olmuştu. 5. sure (MÂİDE) 27-31.
ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)
b) Âdem
(1) Âdem, İlk insan ve insan soyu
Ey insanlar! Sizi bir tek canlıdan yaratan, ondan eşini vücuda getiren ve o ikisinden birçok erkekler ve kadınlar üreten Rabbinize karşı gelmekten sakının. Adını anarak birbirinizden dilekler dilediğiniz Allah'tan korkun. Rahimlerin haklarına saygısızlıktan da sakının. Şu bir gerçek ki Allah, Rakîb'dir, sizin üzerinizde sürekli ve titiz bir gözetleyicidir. 4. sure (NİSA) 1. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)
Sizi
bir tek canlıdan vücuda getiren O'dur! Bu oluşumda bir karar kılma yeri var, bir
de emanet olarak kalma yeri. İyice araştırıp kavrayan bir topluluk için
ayetleri biz tam bir biçimde ayrıntılı kıldık. 6. sure (EN'ÂM) 98. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)
Andolsun ki
sizi yarattık, sonra sizi biçimlendirdik, sonra da meleklere: "Adem'e
secde edin" dedik. Onlar da secde ettiler. Ama İblis etmedi, secde
edenlerden olmadı o. 7. sure (A'RAF) 11. ayet
(Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Buyurdu:
"Orada hayat bulacaksınız, orada öleceksiniz
ve oradan çıkarılacaksınız." 7.
sure (A'RAF) 25. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Ey
ademoğulları! Tüm mescitlerde süslü, güzel giysilerinizi kuşanın. Yiyin, için
fakat israf etmeyin. Allah israf edenleri sevmez. 7. sure (A'RAF) 31. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Ey
ademoğulları! İçinizden size ayetlerimi yüzünüze karşı anlatan resuller
geldiğinde, korunup hallerini düzeltenlere hiçbir korku dokunmayacaktır. Onlar
tasalanmayacaklardır da. 7. sure (A'RAF) 35. ayet
(Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Hani Rabbin,
ademoğullarından, bellerinden zürriyetlerini alıp onları öz benliklerine şahit
tutarak sormuştu: "Rabbiniz değil miyim?" Onlar: "Rabbimizsin,
buna tanıklık ederiz." demişlerdi. Kıyamet günü, "biz bundan
habersizdik" demeyesiniz. 7. sure
(A'RAF) 172. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
O, odur ki,
sizi bir tek canlıdan yarattı, eşini de ondan vücuda getirdi ki, gönlü buna
ısınsın. Eşini sarıp kucaklayınca o, hafif bir yük yüklendi de bir süre onu
gezdirdi. Ağırlaştığında ikisi birden Rablerine şöyle dua ettiler: "Bize
iyi huylu, yakışıklı bir çocuk verirsen yemin ederiz, şükredenlerden
olacağız." 7. sure (A'RAF) 189. ayet
(Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
İşte bunlar,
Allah'ın kendilerine nimet lütfettiği peygamberlerdendir: Âdem'in soyundan,
Nûh'la birlikte taşıdıklarımızdan, İbrahim ve İsrail'in soyundan, kılavuzluk
edip seçtiğimiz kimselerden. Kendilerine Rahman'ın ayetleri okunduğunda, ağlayarak
secdelere kapanırlardı. 19. sure (MERYEM) 58.
ayet (Resmi: 19/İniş:44/Alfabetik:63)
Ey insanlar!
Biz sizi, bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve örfler yoluyla tanışıp
kaynaşasınız diye sizi milletlere, boylara ayırdık. Hiç kuşkusuz, Allah katında
en seçkininiz, sakınılması gereken şeylerden en çok sakınanınızdır. Allah her
şeyi bilir, her şeyden haberdardır. 49. sure
(HUCURÂT) 13. ayet (Resmi: 49/İniş:105/Alfabetik:37)
(2) Âdem, Meleklerin secdesi ve iblisin/şeytanın isyanı
O vakit biz meleklere, "Âdem'e secde edin" demiştik de İblis dışında tümü secde etmişti. İblis yan çizmiş, kibre sapmış ve nankörlerden olmuştu. 2. sure (BAKARA) 34. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Andolsun ki
sizi yarattık, sonra sizi biçimlendirdik, sonra da meleklere: "Adem'e
secde edin" dedik. Onlar da secde ettiler. Ama İblis etmedi, secde
edenlerden olmadı o. Allah buyurdu: "Sana emrettiğimde secde etmeni
engelleyen neydi?" İblis dedi: "Ben ondan hayırlıyım. Beni ateşten
yarattın, onu çamurdan yarattın." 7.
sure (A'RAF) 11-12. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
"Onu, amaçlanan düzgünlüğe ulaştırıp öz
ruhumdan içine üflediğim zaman, önünde hemen secdeye kapanın." Meleklerin
tümü, toplu halde secde ettiler. İblis müstesna. O, secde edenlerle beraber
olmaya karşı çıktı. Allah dedi: "Ey İblis! Sana ne oluyor da secde
edenlerle beraber olmuyorsun?" Dedi: "Kuru bir çamurdan, değişken,
cıvık bir balçıktan yarattığın bir insana secde etmek için var olmadım." 15. sure (HİCR) 29-33. ayet (Resmi: 15/İniş:54/Alfabetik:36)
Hani, meleklere:
"Âdem'e secde edin!" demiştik; onlar da secde etmişlerdi. Ama İblis
secde etmemiş, şöyle demişti: "Çamur olarak yarattığın kişiye secde mi
ederim?" 17. sure (İSRÂ) 61. ayet
(Resmi: 17/İniş:50/Alfabetik:46)
Hani, biz
meleklere "Âdem'e secde edin" demiştik de İblis dışında hepsi secde
etmişti. İblis, cinlerdendi. Kendi Rabbinin emrine ters düştü. Şimdi siz, benim
beri yanımdan, onu ve onun soyunu dostlar mı ediniyorsunuz? Hem de onlar sizin
düşmanınızken. Zalimler için ne kötü bir değiştirmedir bu! 18. sure (KEHF) 50. ayet (Resmi: 18/İniş:69/Alfabetik:54)
Hani
meleklere "Âdem'e secde edin" demiştik de İblis müstesna hepsi secde
etmişti. İblis dayatmıştı. 20. sure
(TÂHÂ) 116. ayet (Resmi: 20/İniş:45/Alfabetik:96)
(3) Âdemoğulları ve takva giysisi
Andolsun ki sizi yarattık, sonra sizi
biçimlendirdik, sonra da meleklere: "Adem'e secde edin" dedik. Onlar
da secde ettiler. Ama İblis etmedi, secde edenlerden olmadı o. 7. sure (A'RAF) 11. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Ey ademoğulları! Size, çirkin yerlerinizi
örtecek giysi ve süs kıyafeti indirdik. Ama takva giysisi en hayırlısıdır. İşte
bu, Allah'ın ayetlerindendir. Düşünüp öğüt almaları umuluyor. Ey ademoğulları!
Şeytan, ana-babanızı, çirkin yerlerini onlara göstermek için elbiselerini
soyarak cennetten çıkardığı gibi, size de bir fitne musallat etmesin. Çünkü o
ve kabilesi sizi, onları göremeyeceğiniz yerden görürler. Biz o şeytanları,
inanmayanlara dostlar yaptık. 7. sure
(A'RAF) 26-27. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Ey
ademoğulları! İçinizden size ayetlerimi yüzünüze karşı anlatan resuller
geldiğinde, korunup hallerini düzeltenlere hiçbir korku dokunmayacaktır. Onlar
tasalanmayacaklardır da. 7. sure (A'RAF) 35. ayet
(Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Hani Rabbin,
ademoğullarından, bellerinden zürriyetlerini alıp onları öz benliklerine şahit
tutarak sormuştu: "Rabbiniz değil miyim?" Onlar: "Rabbimizsin,
buna tanıklık ederiz." demişlerdi. Kıyamet günü, "biz bundan
habersizdik" demeyesiniz. 7. sure
(A'RAF) 172. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Bu dünyada
kör olan, âhirette de kördür. Yolca da daha sapıktır o. 17. sure (İSRÂ) 72. ayet (Resmi: 17/İniş:50/Alfabetik:46)
İşte bunlar,
Allah'ın kendilerine nimet lütfettiği peygamberlerdendir: Âdem'in soyundan,
Nûh'la birlikte taşıdıklarımızdan, İbrahim ve İsrail'in soyundan, kılavuzluk
edip seçtiğimiz kimselerden. Kendilerine Rahman'ın ayetleri okunduğunda,
ağlayarak secdelere kapanırlardı. 19. sure
(MERYEM) 58. ayet (Resmi: 19/İniş:44/Alfabetik:63)
Ey
âdemoğulları! Ben size, "Şeytana kulluk etmeyin, o sizin için açık bir
düşmandır!" demedim mi? 36. sure
(YÂSÎN) 60. ayet (Resmi: 36/İniş:41/Alfabetik:108)
(4) Âdem, Allah katında yaratılışı
Allah katında İsa'nın durumu, Âdem'in durumu gibidir. Onu topraktan yarattı, sonra ona "Ol!" dedi. Artık o, olur. 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 59. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)
Yemin olsun, biz insanı; kuru çamurdan,
değişken, cıvık bir balçıktan yarattık. Cini/İblis'i de daha önce kavurucu
ateşten yaratmıştık. Hatırla o zamanı ki Rabbin meleklere, "Ben, kupkuru
bir çamurdan, değişken, cıvık balçıktan bir insan yaratacağım." demişti.
"Onu, amaçlanan düzgünlüğe ulaştırıp öz ruhumdan içine üflediğim zaman,
önünde hemen secdeye kapanın." 15. sure
(HİCR) 26-29. ayet (Resmi: 15/İniş:54/Alfabetik:36)
Allah dedi:
"İkiniz birlikte inin oradan! Birbirinize düşmansınız. Benden size bir
hidayet geldiğinde, benim o hidayetime uyan artık ne sapar ne de bedbaht
olur." 20. sure (TÂHÂ) 123. ayet
(Resmi: 20/İniş:45/Alfabetik:96)
(5) Âdemi ve peygamberler soyunu Allah seçmiş ve Âlemlere üstün kılmıştır
Allah; Âdem'i, Nûh'u, İbrahim Ailesi'ni, İmran Ailesi'ni seçerek âlemlere üstün kılmıştır; 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 33. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)
(6) Âdemin tövbesi
Bunun üzerine Âdem, Rabb'inden bazı kelimeler öğrenip belledi de O'na yöneldi. O da onun tövbesini kabul etti. Gerçekten de O, evet O, Tevvâb'dır, tövbeleri cömertçe kabul eder; Rahîm'dir, rahmetini cömertçe yayar. 2. sure (BAKARA) 37. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
"Ey Rabbimiz, dediler, öz benliklerimize
zulmettik. Eğer bizi affetmez, bize acımazsan elbette ki hüsrana uğrayanlardan
olacağız." Buyurdu: "Kiminiz kiminize düşman olarak inin. Yeryüzünde
belirli bir süreye kadar mekan tutmanız ve nimetlenmeniz öngörülmüştür."
Buyurdu: "Orada hayat bulacaksınız, orada öleceksiniz ve oradan
çıkarılacaksınız." 7. sure (A'RAF) 23-25.
ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Sonra, Rabbi
onu arıtıp temizledi, onun tövbesini kabul edip kendisini iyiye ve doğruya
kılavuzladı. 20. sure (TÂHÂ) 122. ayet
(Resmi: 20/İniş:45/Alfabetik:96)
(7) Âdem'in iki oğlundan birinin kardeşini öldürmesi
Onlara Âdem'in iki oğlunun haberini de gerçek olarak oku. Hani, ikisi birer kurban sunmuşlardı da birinden kabul edilmişti, ötekinden kabul edilmemişti. "Seni mutlaka öldüreceğim." dedi. Öteki: "Allah sadece takva sahiplerinden kabul eder." dedi. Beni öldürmek için elini bana uzatırsan, ben seni öldürmek için elimi sana uzatmayacağım. Şu bir gerçek ki ben, âlemlerin Rabbi olan Allah'tan korkarım." "Ben istiyorum ki, sen benim günahımı da senin günahını da yüklenip ateş halkından olasın. İşte budur zalimlerin cezası!" Nihayet nefsi onu kardeşini öldürmeye ısındırdı, o da onu öldürdü. Böylece hüsrana uğramışlardan oldu. Derken, Allah, kardeşinin cesedini nasıl saklayacağını ona göstermek için yeri eşeleyen bir karga gönderdi. O dedi ki: "Vay be! Şu karga kadar bile olamıyor muyum ki, kardeşimin cesedini saklayayım." Bu arada, pişmanlık duyanlardan olmuştu. 5. sure (MÂİDE) 27-31. ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)
(8) Âdem, Cennet'teki yaşamı, şeytanın saptırması ve cennetten indiriliş
Ve Âdem'e isimlerin tümünü öğretti. Sonra onları meleklere göstererek şöyle buyurdu: "Hadi, haber verin bana şunların isimlerini, eğer doğru sözlüler iseniz." Dediler ki: "Yücedir şanın senin. Bize öğretmiş olduğunun dışında bilgimiz yok bizim. Sen, yalnız sen Alîm'sin, her şeyi en iyi şekilde bilirsin; Hakîm'sin, her şeyin bütün hikmetlerine sahipsin." Allah buyurdu: "Ey Âdem, haber ver onlara onların adlarını." Adem onlara onların adlarını haber verince, Allah şöyle buyurdu: "Dememiş miydim ben size! Ki ben, göklerin ve yerin gaybını en iyi bilenim. Ve ben, sizin açığa vurduklarınızı da saklayageldiklerinizi de en iyi biçimde bilmekteyim." 2. sure (BAKARA) 31-33. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Ve Âdem'e şöyle buyurmuştuk: "Ey Âdem,
sen ve eşin cennete yerleşin ve ondan dilediğiniz yerde, bol bol yiyin. Ama şu
ağaca yaklaşmayın, yoksa zulme sapanlardan olursunuz." Bunun üzerine
şeytan onların ayaklarını kaydırdı da onları içinde bulundukları yerden
çıkardı. Biz de şöyle buyurduk: "Bir kısmınız bir kısmınıza düşman olarak
aşağıya inin. Belli bir süreye kadar yeryüzünde sizin için bir bekleme yeri,
bir nimet / bir yararlanma imkânı olacaktır. Bunun üzerine Âdem, Rabb'inden
bazı kelimeler öğrenip belledi de O'na yöneldi. O da onun tövbesini kabul etti.
Gerçekten de O, evet O, Tevvâb'dır, tövbeleri cömertçe kabul eder; Rahîm'dir,
rahmetini cömertçe yayar. "Hepiniz oradan aşağı inin." dedik. Benden
size bir yol gösteriş ulaşır da kim bu yol gösterişime uyarsa artık böylelerine
hiç bir korku yoktur. Onlar kederle de yüz yüze gelmeyeceklerdir. 2. sure (BAKARA) 35-38. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
"Ey Adem! Sen ve eşin cennette oturun,
dilediğiniz yerden yiyin ama şu ağaca yaklaşmayın. Yoksa ikiniz de zalimlerden
olursunuz." Derken, şeytan, kendilerinden gizlenmiş çirkin yerlerini
onlara açmak için ikisine de vesvese verdi. Dedi: "Rabbinizin sizi şu
ağaçtan uzak tutması, iki melek olmayasınız yahut ölümsüzler arasına
katılmayasınız diyedir." Ve onlara, "ben size öğüt
verenlerdenim" diye yemin de etti. Nihayet onları kandırarak aşağı çekti.
O ikisi ağaçtan tadınca çirkin yerleri kendilerine açıldı. Bahçenin
yapraklarından yamalar yapıp üzerlerine örtmeye başladılar. Rableri onlara
seslendi: "Ben size bu ağacı yasaklamadım mı? Ben size, şeytan sizin için
açık bir düşmandır demedim mi?" "Ey Rabbimiz, dediler, öz
benliklerimize zulmettik. Eğer bizi affetmez, bize acımazsan elbette ki hüsrana
uğrayanlardan olacağız." Buyurdu: "Kiminiz kiminize düşman olarak
inin. Yeryüzünde belirli bir süreye kadar mekan tutmanız ve nimetlenmeniz
öngörülmüştür." Buyurdu: "Orada hayat bulacaksınız, orada öleceksiniz
ve oradan çıkarılacaksınız." 7. sure
(A'RAF) 19-25. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Ey
ademoğulları! Şeytan, ana-babanızı, çirkin yerlerini onlara göstermek için
elbiselerini soyarak cennetten çıkardığı gibi, size de bir fitne musallat
etmesin. Çünkü o ve kabilesi sizi, onları göremeyeceğiniz yerden görürler. Biz
o şeytanları, inanmayanlara dostlar yaptık. 7. sure (A'RAF) 27. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Dedi: "Rabbim! Beni azdırmana yemin
ederim ki, yeryüzünde onlar için mutlaka süslemeler yapacağım ve onların tümünü
kesinlikle azdıracağım." "İçlerinden riyaya sapmamış, samimi kulların
müstesna." 15. sure (HİCR) 39-40. ayet
(Resmi: 15/İniş:54/Alfabetik:36)
Yine dedi:
"Şu benden üstün kıldığına bir baksana! Yemin olsun, eğer beni kıyamet
gününe kadar ertelersen, onun soyunu, pek azı hariç, hükmüm altına
alacağım." 17. sure (İSRÂ) 62. ayet
(Resmi: 17/İniş:50/Alfabetik:46)
Yemin olsun,
biz daha önce Âdem'e ahit verdik de unuttu; biz onda bir kararlılık bulamadık. 20. sure (TÂHÂ) 115. ayet (Resmi: 20/İniş:45/Alfabetik:96)
Bunun üzerine biz şöyle demiştik: "Ey
Âdem! Şu, senin de eşinin de düşmanıdır, dikkat et de sizi cennetten
çıkarmasın; sonra bedbaht olursun." "Senin burada ne acıkman söz
konusudur ne de çıplak kalman." "Ve sen burada ne susayacaksın ne de
güneşten yanacaksın." Derken, şeytan ona şöyle diyerek vesvese verdi:
"Ey Âdem! Sana, sonsuzluk ağacıyla eskimez, çökmez mülk ve saltanatı
göstereyim mi?" Nihayet, ikisi de ondan yediler. Bunun üzerine, çirkin
yerleri kendilerine açıldı; üzerlerine cennet yapraklarından örtmeye
başladılar. Âdem, Rabbine isyan etmiş, azmış, ziyana uğramıştı. 20. sure (TÂHÂ) 117-121. ayet (Resmi: 20/İniş:45/Alfabetik:96)
(9) Âdem, cennetten çıkarılış sebebi, Allah'ın sözünden çıkarak/Hak yoldan saparak şeytana uymak
Ve Âdem'e şöyle buyurmuştuk: "Ey Âdem, sen ve eşin cennete yerleşin ve ondan dilediğiniz yerde, bol bol yiyin. Ama şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zulme sapanlardan olursunuz." 2. sure (BAKARA) 35. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
"Ey
Adem! Sen ve eşin cennette oturun, dilediğiniz yerden yiyin ama şu ağaca
yaklaşmayın. Yoksa ikiniz de zalimlerden olursunuz." 7. sure (A'RAF) 19. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Bunun
üzerine biz şöyle demiştik: "Ey Âdem! Şu, senin de eşinin de düşmanıdır,
dikkat et de sizi cennetten çıkarmasın; sonra bedbaht olursun." 20. sure (TÂHÂ) 117. ayet (Resmi: 20/İniş:45/Alfabetik:96)
RESUL KUR'AN'IN KUR'AN MESAJLARI - M. Kemal Adal
Selam...
T.C. / M. Kemal Adal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder