IX.
TARİH VE KISSALAR
B. PEYGAMBER KISSALARI-2
3. HZ. İDRİS
a) Kavram olarak, Tarih ve Kıssalar, Peygamber Kıssaları, Hz. İdris
Kitap'ta İdris'i de an. Çünkü o, özü sözü tam
uyuşan bir kişiydi, bir peygamberdi. Onu yüce bir mekâna yükselttik. 19. sure (MERYEM) 56-57. ayet (Resmi: 19/İniş:44/Alfabetik:63)
İsmail,
İdris, Zülkifl, hepsi sabredenlerdendi. 21.
sure (ENBİYÂ) 85. ayet (Resmi: 21/İniş:73/Alfabetik:21)
4. HZ. NUH
a) Kavram olarak, Tarih ve Kıssalar, Peygamber Kıssaları, Hz Nuh
Onlardan önce Nûh kavmi yalanlamıştı. Yalanladılar kulumuzu ve "Mecnundur bu!" dediler. Ve durduruldu kulumuz. Bunun üzerine yakardı Rabbine, "Yenilgiye uğradım işte, yardım et!" diye... Biz de açtık gök kapılarını seller gibi akan bir su ile. Ve yardık/fışkırttık yeryüzünü pınar pınar. Sonunda kesin ölçülere bağlanmış bir oluş üzere birleşti sular. Ve taşıdık onu levhalar ve çivilerden oluşturulan şey üstünde. Akıp gidiyordu gözlerimizin önünde, bir ödül olarak nankörlüğe uğratılan kişi için. Yemin olsun ki, biz onu bir ibret ve işaret olarak arkaya bıraktık. Yok mu araştırıp öğüt alacak? Nasılmış benim azabım ve uyarılarım! 54. sure (KAMER) 9-16. ayet (Resmi: 54/İniş:37/Alfabetik:52)
Andolsun ki biz, Nuh'u toplumuna gönderdik de
o şöyle dedi: "Ey toplumum! Allah'a kulluk ve ibadet edin. Sizin ondan
başka tanrınız yok. Üstünüze çok büyük bir azabın inmesinden korkuyorum." Toplumunun
kodamanları dediler ki: "Vallahi biz seni açık bir sapıklık içinde
görüyoruz." Nuh dedi: "Ey toplumum! Sapıklık falan yok bende. Tam
aksine ben, alemlerin Rabbi'nden bir resulüm." "Size Rabbimin
vahiylerini tebliğ ediyorum, size öğüt veriyorum. Allah'ın yardımıyla, sizin
bilmediğiniz şeyleri biliyorum." "Korunmanız, rahmet bulmanız için
sizi uyarmak üzere bir adam aracılığıyla Rabbinizden bir öğüt gelmesine
şaştınız mı?" Onu yalanladılar. Bunun üzerine biz onu beraberindekileri
gemi içinde kurtardık, ayetlerimizi yalanlayanları boğduk. Gözleri görmez bir
topluluktu onlar. 7. sure (A'RAF) 59-64. ayet
(Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Ve Nûh
kavmi... Resulleri yalanladıklarında hepsini boğup, insanlara bir ibret yaptık.
Zalimler için acıklı bir azap hazırladık. 25.
sure (FURKÂN) 37. ayet (Resmi: 25/İniş:42/Alfabetik:29)
Nûh kavmi de hak elçileri
yalanladı. Kardeşleri Nûh onlara şöyle demişti: "Siz hiç sakınmıyor
musunuz?" "Ben sizin için gelmiş, güvenilir bir resulüm."
"Artık Allah'tan sakının da bana itaat edin." "Ben bunun için
sizden bir ücret istemiyorum. Benim ödülüm sadece âlemlerin Rabbi'ndendir.
"Artık Allah'tan sakının da bana itaat edin." Dediler: "Biz sana
inanır mıyız? Seni, o bayağı zavallılar izliyor." Nûh dedi: "Onların
yaptıklarına ilişkin bir ilmim yok." "Onların hesabı Rabbimden
başkasına ait değildir. Bir düşünebilseniz!" "Ben iman etmiş
insanları kovamam." "Ben sadece açık bir biçimde uyarmaktayım."
Dediler: "Ey Nûh! Eğer bu işe son vermezsen, vallahi taşlananlardan
olacaksın." Nûh şöyle yakardı: "Rabbim, toplumum beni
yalanladı." "Artık benimle onlar arasını iyice aç; beni ve
beraberimdeki müminleri kurtar." Bunun üzerine biz, onu da
beraberindekileri de o yüklü gemide kurtardık. Sonra dışta kalanları boğduk.
Bunda elbette bir ibret var. Ama onların çoğu müminler değildi Kuşkusuz, senin
Rabbindir o mutlak Azîz, mutlak Rahîm. 26.
sure (ŞUARA) 105-122. ayet (Resmi: 26/İniş:47/Alfabetik:94)
Onlara Nûh'un haberini de oku! Hani,
toplumuna şöyle demişti: "Eğer benim konumum ve Allah'ın ayetlerini
hatırlatmam size ağır geliyorsa artık ben, Allah'a dayandım. Siz de
ortaklarınızla bir araya gelip işinize bakın. Yapacağınız şey size bir kaygı da
vermesin, hükmünüzü bana uygulayın. Ve bana fırsat da vermeyin." "Yüz
çevirdiyseniz çevirin. Ben sizden bir ücret istemedim. Benim ücretim, Allah'tan
gelecektir. Bana, müslümanlardan/Allah'a teslim olanlardan olmam emredildi."
Bunun üzerine, onu yalanladılar. Biz de onu ve gemide onunla beraber
bulunanları kurtardık, onları yöneticiler yaptık; ayetlerimizi yalanlayanları
da batırıp boğduk. Bak da gör, önceden uyarılanların sonu nice oluyor! 10. sure (YÛNUS) 71-73. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)
Andolsun biz, Nûh'u da toplumuna resul olarak
göndermiştik. "Ben sizin için açık bir uyarıcıyım." "Allah'tan
başkasına kulluk etmeyin. Korkunç bir günün azabına uğramanızdan
korkuyorum." demişti de, Toplumunun küfre sapanlarından bir grup kodaman
şöyle konuşmuştu: "Bize göre sen, bizim gibi bir insandan başkası
değilsin. Bakıyoruz sana, ayak takımımızın basit görüşlü insanlarından başkası
ardına düşmüyor. Sizin bize hiçbir üstünlüğünüzün olduğuna inanmıyoruz. Aksine,
sizi yalancılar sayıyoruz." Nûh dedi ki: "Ey toplumum! Bir düşünün!
Ya ben Rabbimden gelen bir beyyine üzerindeysem; katından bana bir rahmet
vermiş de o rahmet sizin gözlerinizden saklanmışsa! Siz ona tiksintiyle
bakarken, biz sizi ona zorla mı ulaştıracağız?" "Hem ben sizden buna
karşı bir mal da istemiyorum. Benim ücretim Allah'tandır. Ama ben iman edenleri
paylayıp kovamam. Çünkü onlar Rablerine varacaklar. Ama sizin cehalete batmış
bir toplum olduğunuzu görüyorum." "Ey toplumum! Eğer ben onları
paylayıp kovarsam, Allah'a karşı bana kim yardım edebilir? Hâlâ düşünmüyor
musunuz?" "Ben size demiyorum ki, Allah'ın hazineleri benim
yanımdadır. Ben gaybı bilmem. Ben bir meleğim de demiyorum. Ama gözlerinizin
horlayarak baktığı kişiler için, 'Allah bunlara hiçbir hayır vermeyecek' diyemem.
Onların benliklerinde neyin saklı olduğunu Allah daha iyi bilir. Başka türlü
davranırsam kesinlikle zalimlerden olurum." Dediler ki: "Ey Nûh! Sen
bizimle uğraştın, bizimle mücadelede çok da ileri gittin. Eğer doğru
sözlülerden isen bizi tehdit ettiğin şeyi ortaya getir." Nûh dedi:
"Onu size, dilediği takdirde ancak Allah getirir, siz de hiçbir engel
çıkaramazsınız." "Eğer Allah sizi azdırmak istiyorsa, ben size öğüt
vermeyi gaye edinsem de öğüdüm size hiçbir yarar sağlamaz. O'dur sizin Rabbiniz
ve O'na döndürüleceksiniz." Yoksa, "Onu kendisini uydurdu." mu
diyorlar? De ki: "Eğer onu uydurmuşsam işlediğim suç benim aleyhimedir.
Ama ben, sizin işlemekte olduğunuz suçlardan sorumlu değilim." Nûh'a şöyle
vahyolundu: "Toplumundan, daha önce inanmış olanlar dışında hiç kimse iman
etmeyecektir. Artık onların yaptıkları yüzünden tasalanıp durma."
Vahyimize bağlı olarak gözlerimizin önünde gemiyi yap. Ve zulmedenler hakkında
benimle karşılıklı laf edip durma. Onlar, mutlaka boğulacaklardır. Gemiyi
yapıyordu. Toplumundan herhangi bir grup yanından geçtikçe onunla alay
ediyorlardı. Dedi ki Nûh "Bizimle alay ediyorsanız, biz de sizinle alay
edeceğiz. Tıpkı sizin eğlendiğiniz gibi." "Rezil eden azabın kime
geleceğini, sürekli azabın kimin başına ineceğini yakında bileceksiniz." Nihayet
emrimiz gelip de tandır kaynayınca şöyle seslendik: "Yükle içine her
birinden ikişer çift ve aleyhinde hüküm verilen hariç olmak üzere aileni, bir
de iman etmiş olanları." Ama Nûh'la birlikte çok az bir kısmı iman
etmişti. Nûh dedi: "Binin içine! Onun akıp gitmesi de demir atması da
Allah'ın adıyladır. Benim Rabbim elbette ki Gafûr'dur, Rahîm'dir." Gemi
onları, dağlar gibi dalgalar üstünden yürütüp götürüyordu. Nûh onlardan ayrı
bir yerde duran oğluna seslendi: "Oğulcuğum, bizimle beraber bin,
kâfirlerle beraber olma." Oğlu cevap verdi: "Bir dağa sığınacağım,
beni sudan korur." Nûh dedi: "Allah'ın merhamet ettiği dışında bugün
hiç kimse için Allah'ın kararından kurtaracak yoktur." Ve ikisi arasına
dalga girdi de o, boğulanlar arasına katıldı. Ve denildi: "Ey yer! Suyunu
yut ve ey gök, sen de tut." Ve su çekildi. İş bitirilmişti. Gemi, Cûdi
üzerine oturdu ve haykırıldı: "O zalimler topluluğu geri gelmez
olsun!" Bu arada Nûh, Rabbine yakardı da dedi ki: "Rabbim, oğlum
benim ailemdendi! Senin vaadin elbette haktır. Sen hâkimlerin, hükmü en güzel
verenisin." Allah buyurdu: "Ey Nûh! O, senin ailenden değildi.
Yaptığı, iyi olmayan bir işti. Hakkında bilgin olmayan şeyi benden isteme.
Cahillerden olmaman hususunda seni uyarırım." Nûh dedi: "Rabbim!
Hakkında bilgim olmayan şeyi senden istemekten sana sığınırım. Eğer beni
affetmez, bana acımazsan hüsrana uğrayanlardan olurum." Şöyle denildi:
"Ey Nûh! Sana ve seninle beraber olanlardan diğer gruplara bizden
bereketler ve bir selamla aşağıya in. Bazı ümmetler de var, kendilerini önce
nimetlendireceğiz sonra bizden acıklı bir azap hepsini kucaklayacak." İşte
bunlar, sana vahyetmekte olduğumuz gayb haberlerindendir. Bundan önce onları
sen de bilmiyordun, toplumun da... Artık sabırlı ol! Sonuç, takvaya sarılanlarındır.
11. sure (HÛD) 25-49. ayet (Resmi: 11/İniş:52/Alfabetik:38)
Yemin olsun, Nûh bize yakarmıştı da ne güzel
karşılık vermiştik biz. Ve kurtarmıştık onu da ailesini de o büyük sıkıntıdan.
Onun zürriyetini, evet onları kalıcılar yaptık. Sonrakiler içinde, ona işaret
eden bir şey bıraktık. Selam olsun Nûh'a âlemler içinde! İşte böyle
ödüllendiririz biz, güzel davrananları. O, bizim inanan kullarımızdandı. Sonra
ötekileri boğuverdik. 37. sure (SÂFFÂT) 75-82.
ayet (Resmi: 37/İniş:56/ Alfabetik:90)
Daha önce de
Nûh kavmini batırmıştık. Çünkü onlar da doğruluktan ayrılmış bir topluluktu. 51. sure (ZÂRİYÂT) 46. ayet (Resmi: 51/İniş:67/Alfabetik:111)
Biz, Nûh'u, "Toplumunu, kendilerine
korkunç bir azap gelmeden önce uyar!" diye kavmine gönderdik. O dedi ki:
"Ey toplumum! Hiç kuşkunuz olmasın, ben sizin için apaçık bir
uyarıcıyım." "O halde, Allah'a ibadet edin! O'ndan korkun! Ve bana
itaat edin ki, Allah, günahlarınızı affetsin ve sizi belirli bir süreye kadar
ertelesin. Çünkü Allah'ın eceli geldiğinde ertelenmez. Bir
bilebilseydiniz!" Nûh şöyle yakardı: "Ey Rabbim! Ben toplumumu gece
ve gündüz davet ettim." "Fakat çağrım, onların kaçışlarını
artırmaktan başka bir işe yaramadı." "Ben onları, sen kendilerini
affedesin diye çağırdıkça, parmaklarını kulaklarına tıkadılar, elbiseleriyle
sarılıp sarmalandılar, inat ve ısrar ettiler ve kibirlendikçe
kibirlendiler." "Sonra onları daha açık bir biçimde çağırdım."
"Daha sonra bir başka duyuru yönelttim. Ve onları gizli gizli de
çağırdım." Ve şöyle dedim: "Rabbinizden af dileyin! O, bağışlamayı
çok sevendir." "Göğü üzerinize bol bol yağmur taşıyıcı olarak
gönderir." "Sizi, mallar ve oğullarla güçlendirir, size yeşil
bahçeler lütfeder. Ve sizin için nehirler akıtır." "Ne oluyor size de
Allah için bir vakar ümidinde olmuyorsunuz?" "O ki, sizi halden
hale/evreden evreye geçirerek yarattı." "Görmediniz mi, Allah yedi
göğü ahenkli bir bütün olarak nasıl yarattı?" "Ve Ay'ı, bunlar içinde
bir nur yaptı ve Güneş'i bir kandil haline getirdi." "Ve Allah sizi
bir bitki olarak yerden bitirdi." "Sonra sizi yere geri gönderiyor ve
sonra bir çıkarışla tekrar çıkarıyor." "Allah size yeryüzünü bir
yaygı yaptı, Ki ondan geniş yollar edinip de yürüyesiniz." Nûh dedi ki:
"Rabbim! Onlar bana isyan ettiler de malı ve çocuğu kendisine hüsrandan
başka bir artış getirmeyen kişiye uydular." "Çok büyük hileler
sergilediler/çok büyük tuzaklar kurdular." Dediler ki: "İlahlarınızı
sakın bırakmayın! Ved'di, Süva'ı asla bırakmayın! Yeğus'u, Yeuk'u, Nesr'i de
bırakmayın!" "Çoklarını saptırdılar. Sen de o zalimler için
şaşkınlıktan başka bir şeyi artırma." Hataları yüzündendir ki boğuldular,
ateşe atıldılar. Kendileri için, Allah dışında yardımcılar bulamadılar. Nûh
şöyle yakardı: "Rabbim! Yeryüzünde, kâfirlerden yurt tutacak/gezip
dolaşacak hiç kimse bırakma!" "Çünkü eğer sen onları bırakırsan,
kullarını saptırırlar ve kötülük üreten nankörden başkasını doğurmazlar."
"Rabbim! Beni, anne babamı, inanmış olarak evime gireni, tüm inanmış
erkekleri ve inanmış kadınları affet! Zalimlerin de sadece helâk ve perişanlığını
artır!" 71. sure (NÛH) 1-28. ayet
(Resmi: 71/İniş:71/Alfabetik:83)
Nûh'a gelince, o da daha önce bize
yakarmıştı. Yakarışına cevap verdik de onu ve ailesini, o büyük sıkıntıdan
kurtardık. Ona, ayetlerimizi yalanlayan topluluğa karşı yardım ettik. Kötülüğün
toplumuydu onlar. Hepsini birden batırıp boğduk. 21. sure (ENBİYÂ) 76-77. ayet (Resmi: 21/İniş:73/Alfabetik:21)
Yemin olsun, Nûh'u toplumuna resul olarak
gönderdik de o şöyle dedi: "Ey toplumum! Allah'a kulluk / ibadet edin!
O'ndan başka tanrınız yok sizin. Hâlâ sakınmayacak mısınız?" Toplumu
içinden inkârcı kodaman grup şöyle dedi: "Bu adam, sizin gibi bir insandan
başka şey değil; size üstünlük taslamak istiyor. Eğer Allah dileseydi, melekler
indirirdi. Biz ilk atalarımız arasında böyle bir şey duymadık."
"Cinnet getirmiş bir adamdan başkası değildir o. Belli bir süreye kadar
göz altında tutun onu." Nûh şöyle yakardı: "Rabbim, beni
yalanlamaları karşısında yardım et bana!" Bunun üzerine biz, Nûh'a şöyle
vahyettik: "Gözlerimizin önünde ve vahyimize uygun olarak gemiyi yap.
Emrimiz gelip tandır kaynayınca, ailenle birlikte her türden iki çifti gemiye
sok. İçlerinden, haklarında daha önce hüküm verilmiş olanları dışta bırak.
Zulmetmiş olanlar hakkında bana yakarıp durma. Onlar kesinlikle boğulacaklardır."
Sen, yanındakilerle birlikte geminin üzerine çıktığında şöyle de:
"Zalimler topluluğundan bizi kurtaran Allah'a hamt olsun!" Şunu da
söyle: "Rabbim, beni bereketli bir yere indir! Sen, konuk ağırlayanların
en hayırlısısın." Biz onları imtihan ediyor idiysek de bunda elbette
ibretler vardır! 23. sure (MÜ'MİNÛN) 23-30.
ayet (Resmi: 23/İniş:74/Alfabetik:70)
Su azıp köpürdüğünde, biz sizi o akıp gidende
taşıdık, Ki onu size bir hatırlatıcı/düşündürücü yapalım ve kavrayabilen kulak
kavrasın. 69. sure (HÂKKA) 11-12. ayet
(Resmi: 69/İniş:78/Alfabetik:34)
Yemin
olsun, biz Nûh'u toplumuna gönderdik de o, onların arasında bin yıldan elli yıl
eksik kaldı. Sonunda onları tufan yakaladı. Çünkü zalimlerdi onlar. Biz, Nûh'u
ve gemi halkını kurtardık ve o gemiyi âlemlere ibret yaptık. 29. sure (ANKEBÛT) 14-15. ayet (Resmi: 29/İniş:85/Alfabetik:8)
b) Nuh
(1) Nuh, Tufanı
Yemin olsun,
biz Nûh'u toplumuna gönderdik de o, onların arasında bin yıldan elli yıl eksik
kaldı. Sonunda onları tufan yakaladı. Çünkü zalimlerdi onlar. 29. sure (ANKEBÛT) 14. ayet (Resmi: 29/İniş:85/Alfabetik:8)
(2) Nuh, Gemisi, kurtulanlar ve kurtulamayanlar
Gemi onları, dağlar gibi dalgalar
üstünden yürütüp götürüyordu. Nûh onlardan ayrı bir yerde duran oğluna
seslendi: "Oğulcuğum, bizimle beraber bin, kâfirlerle beraber olma."
Oğlu cevap verdi: "Bir dağa sığınacağım, beni sudan korur." Nûh dedi:
"Allah'ın merhamet ettiği dışında bugün hiç kimse için Allah'ın kararından
kurtaracak yoktur." Ve ikisi arasına dalga girdi de o, boğulanlar arasına katıldı.
Ve denildi: "Ey yer! Suyunu yut ve ey gök, sen de tut." Ve su çekildi.
İş bitirilmişti. Gemi, Cûdi üzerine oturdu ve haykırıldı: "O zalimler
topluluğu geri gelmez olsun!" Bu arada Nûh, Rabbine yakardı da dedi ki:
"Rabbim, oğlum benim ailemdendi! Senin vaadin elbette haktır. Sen
hâkimlerin, hükmü en güzel verenisin."Allah buyurdu: "Ey Nûh! O,
senin ailenden değildi. Yaptığı, iyi olmayan bir işti. Hakkında bilgin olmayan
şeyi benden isteme. Cahillerden olmaman hususunda seni uyarırım." Nûh
dedi: "Rabbim! Hakkında bilgim olmayan şeyi senden istemekten sana
sığınırım. Eğer beni affetmez, bana acımazsan hüsrana uğrayanlardan
olurum." 11. sure (HÛD) 42-47. ayet
(Resmi: 11/İniş:52/Alfabetik:38)
İşte bunlar, Allah'ın kendilerine
nimet lütfettiği peygamberlerdendir: Âdem'in soyundan, Nûh'la birlikte
taşıdıklarımızdan, İbrahim ve İsrail'in soyundan, kılavuzluk edip seçtiğimiz
kimselerden. Kendilerine Rahman'ın ayetleri okunduğunda, ağlayarak secdelere
kapanırlardı. 19. sure (MERYEM) 58. ayet
(Resmi: 19/İniş:44/Alfabetik:63)
Allah, küfre
sapanlarla ilgili olarak Nûh'un karısı ile Lût'un karısını örnek verdi. Bu
ikisi, kullarımızdan iki barışçı kulun nikâhı altında idiler, onlara hıyanet
ettiler de eşleri, Allah'tan onlara gelecek olanı hiçbir şeyle geri çeviremediler.
Şöyle dendi onlara: "Girin ateşe diğer gireceklerle birlikte!" 66. sure (TAHRÎM) 10. ayet (Resmi: 66/İniş:106/Alfabetik:97)
(3) Nuh'un zürriyetinde seçilmişler/peygamberler soyu
Allah; Âdem'i, Nûh'u, İbrahim Ailesi'ni, İmran Ailesi'ni seçerek âlemlere üstün kılmıştır; 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 33. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)
Biz, tıpkı
Nûh'a ve ondan sonraki peygamberlere vahyettiğimiz gibi sana da vahyettik. Biz
İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a, torunlarına, İsa'ya, Eyyûb'e, Yûnus'a,
Hârun'a, Süleyman'a da vahyettik. Dâvud'a da Zebur'u verdik. 4. sure (NİSA) 163. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)
Biz ona
İshak'ı ve Yakub'u hediye ettik. Hepsini doğruya ve güzele kılavuzladık. Daha
önce Nûh'a ve onun soyundan olan Dâvud'a, Süleyman'a, Eyyûb'e, Yûsuf'a,
Mûsa'ya, Hârun'a da kılavuzluk etmiştik. Güzel düşünüp güzel davrananları böyle
ödüllendiririz biz. 6. sure (EN'ÂM) 84. ayet
(Resmi: 6/İniş:55/ Alfabetik:20)
Ey Nûh ile
beraber taşıdığımız kişilerin soyu! Gerçek şu ki, Nûh çok şükreden bir kuldu. 17. sure (İSRÂ) 3. ayet (Resmi: 17/İniş:50/Alfabetik:46)
Yemin olsun,
Nûh'u ve İbrahim'i de resul olarak gönderdik. Peygamberliği ve Kitap'ı bunların
soyları arasına koyduk. O soylardan bir kısmı hidayete ermiştir. Ama onlardan
çoğu, yoldan çıkmış olanlardır. 57. sure
(HADÎD) 26. ayet (Resmi: 57/İniş:112/Alfabetik:33)
(4) Allah'ın Peygamberlerden aldığı misak
Ve unutma ki Allah,
peygamberlerden mîsaklarını almış, şöyle demişti: "Size Kitap'tan ve
hikmetten nasip verdim. Sonra size elinizdekini doğrulayıcı bir resul
geldiğinde, ona mutlaka inanacak ve ona muhakkak yardım edeceksiniz. Kabul
ettiniz ve ağır yükümü üzerinize aldınız mı?". "Kabul ettik."
dediler. "O halde tanık olun, sizinle beraber ben de tanıklardanım." dedi.
3. sure (ÂLİ IMRÂN) 81. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)
Biz,
peygamberlerden mîsaklarını almıştık. Senden de mîsak aldık. Nûh'tan,
İbrahim'den, Mûsa'dan, Meryem oğlu İsa'dan, bunların hepsinden kuvvetli bir
sözleşmeyle mîsak aldık; 33. sure (AHZÂB) 7. ayet
(Resmi: 33/İniş:97/Alfabetik:4)
(5) Nuh, Peygamberliği ve kavmi, olaylar-kıssalar
(a) Kavram olarak, Tarih ve Kıssalar, Peygamber Kıssaları, Hz Nuh
Onlardan önce Nûh kavmi yalanlamıştı. Yalanladılar kulumuzu ve "Mecnundur bu!" dediler. Ve durduruldu kulumuz. Bunun üzerine yakardı Rabbine, "Yenilgiye uğradım işte, yardım et!" diye... Biz de açtık gök kapılarını seller gibi akan bir su ile. Ve yardık/fışkırttık yeryüzünü pınar pınar. Sonunda kesin ölçülere bağlanmış bir oluş üzere birleşti sular. Ve taşıdık onu levhalar ve çivilerden oluşturulan şey üstünde. Akıp gidiyordu gözlerimizin önünde, bir ödül olarak nankörlüğe uğratılan kişi için. Yemin olsun ki, biz onu bir ibret ve işaret olarak arkaya bıraktık. Yok mu araştırıp öğüt alacak? Nasılmış benim azabım ve uyarılarım! 54. sure (KAMER) 9-16. ayet (Resmi: 54/İniş:37/Alfabetik:52)
Andolsun ki biz, Nuh'u toplumuna gönderdik de
o şöyle dedi: "Ey toplumum! Allah'a kulluk ve ibadet edin. Sizin ondan
başka tanrınız yok. Üstünüze çok büyük bir azabın inmesinden korkuyorum."
Toplumunun kodamanları dediler ki: "Vallahi biz seni açık bir sapıklık
içinde görüyoruz." Nuh dedi: "Ey toplumum! Sapıklık falan yok bende.
Tam aksine ben, alemlerin Rabbi'nden bir resulüm." "Size Rabbimin
vahiylerini tebliğ ediyorum, size öğüt veriyorum. Allah'ın yardımıyla, sizin
bilmediğiniz şeyleri biliyorum." "Korunmanız, rahmet bulmanız için
sizi uyarmak üzere bir adam aracılığıyla Rabbinizden bir öğüt gelmesine
şaştınız mı?" Onu yalanladılar. Bunun üzerine biz onu beraberindekileri
gemi içinde kurtardık, ayetlerimizi yalanlayanları boğduk. Gözleri görmez bir
topluluktu onlar. 7. sure (A'RAF) 59-64. ayet
(Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Ve Nûh
kavmi... Resulleri yalanladıklarında hepsini boğup, insanlara bir ibret yaptık.
Zalimler için acıklı bir azap hazırladık. 25.
sure (FURKÂN) 37. ayet (Resmi: 25/İniş:42/Alfabetik:29)
Nûh kavmi de hak elçileri
yalanladı. Kardeşleri Nûh onlara şöyle demişti: "Siz hiç sakınmıyor
musunuz?" "Ben sizin için gelmiş, güvenilir bir resulüm."
"Artık Allah'tan sakının da bana itaat edin." "Ben bunun için
sizden bir ücret istemiyorum. Benim ödülüm sadece âlemlerin Rabbi'ndendir.
"Artık Allah'tan sakının da bana itaat edin." Dediler: "Biz sana
inanır mıyız? Seni, o bayağı zavallılar izliyor." Nûh dedi: "Onların
yaptıklarına ilişkin bir ilmim yok." "Onların hesabı Rabbimden
başkasına ait değildir. Bir düşünebilseniz!" "Ben iman etmiş
insanları kovamam." "Ben sadece açık bir biçimde uyarmaktayım."
Dediler: "Ey Nûh! Eğer bu işe son vermezsen, vallahi taşlananlardan
olacaksın." Nûh şöyle yakardı: "Rabbim, toplumum beni
yalanladı." "Artık benimle onlar arasını iyice aç; beni ve
beraberimdeki müminleri kurtar." Bunun üzerine biz, onu da
beraberindekileri de o yüklü gemide kurtardık. Sonra dışta kalanları boğduk.
Bunda elbette bir ibret var. Ama onların çoğu müminler değildi Kuşkusuz, senin
Rabbindir o mutlak Azîz, mutlak Rahîm. 26.
sure (ŞUARA) 105-122. ayet (Resmi: 26/İniş:47/Alfabetik:94)
Onlara Nûh'un haberini de oku! Hani,
toplumuna şöyle demişti: "Eğer benim konumum ve Allah'ın ayetlerini
hatırlatmam size ağır geliyorsa artık ben, Allah'a dayandım. Siz de
ortaklarınızla bir araya gelip işinize bakın. Yapacağınız şey size bir kaygı da
vermesin, hükmünüzü bana uygulayın. Ve bana fırsat da vermeyin." "Yüz
çevirdiyseniz çevirin. Ben sizden bir ücret istemedim. Benim ücretim, Allah'tan
gelecektir. Bana, müslümanlardan/Allah'a teslim olanlardan olmam
emredildi." Bunun üzerine, onu yalanladılar. Biz de onu ve gemide onunla
beraber bulunanları kurtardık, onları yöneticiler yaptık; ayetlerimizi
yalanlayanları da batırıp boğduk. Bak da gör, önceden uyarılanların sonu nice
oluyor! 10. sure (YÛNUS) 71-73. ayet (Resmi:
10/İniş:51/Alfabetik:109)
Andolsun biz, Nûh'u da toplumuna resul olarak
göndermiştik. "Ben sizin için açık bir uyarıcıyım." "Allah'tan
başkasına kulluk etmeyin. Korkunç bir günün azabına uğramanızdan
korkuyorum." demişti de, Toplumunun küfre sapanlarından bir grup kodaman
şöyle konuşmuştu: "Bize göre sen, bizim gibi bir insandan başkası
değilsin. Bakıyoruz sana, ayak takımımızın basit görüşlü insanlarından başkası
ardına düşmüyor. Sizin bize hiçbir üstünlüğünüzün olduğuna inanmıyoruz. Aksine,
sizi yalancılar sayıyoruz." Nûh dedi ki: "Ey toplumum! Bir düşünün!
Ya ben Rabbimden gelen bir beyyine üzerindeysem; katından bana bir rahmet vermiş
de o rahmet sizin gözlerinizden saklanmışsa! Siz ona tiksintiyle bakarken, biz
sizi ona zorla mı ulaştıracağız?" "Hem ben sizden buna karşı bir mal
da istemiyorum. Benim ücretim Allah'tandır. Ama ben iman edenleri paylayıp
kovamam. Çünkü onlar Rablerine varacaklar. Ama sizin cehalete batmış bir toplum
olduğunuzu görüyorum." "Ey toplumum! Eğer ben onları paylayıp
kovarsam, Allah'a karşı bana kim yardım edebilir? Hâlâ düşünmüyor
musunuz?" "Ben size demiyorum ki, Allah'ın hazineleri benim
yanımdadır. Ben gaybı bilmem. Ben bir meleğim de demiyorum. Ama gözlerinizin
horlayarak baktığı kişiler için, 'Allah bunlara hiçbir hayır vermeyecek'
diyemem. Onların benliklerinde neyin saklı olduğunu Allah daha iyi bilir. Başka
türlü davranırsam kesinlikle zalimlerden olurum." Dediler ki: "Ey
Nûh! Sen bizimle uğraştın, bizimle mücadelede çok da ileri gittin. Eğer doğru
sözlülerden isen bizi tehdit ettiğin şeyi ortaya getir." Nûh dedi:
"Onu size, dilediği takdirde ancak Allah getirir, siz de hiçbir engel
çıkaramazsınız." "Eğer Allah sizi azdırmak istiyorsa, ben size öğüt
vermeyi gaye edinsem de öğüdüm size hiçbir yarar sağlamaz. O'dur sizin Rabbiniz
ve O'na döndürüleceksiniz." Yoksa, "Onu kendisini uydurdu." mu
diyorlar? De ki: "Eğer onu uydurmuşsam işlediğim suç benim aleyhimedir.
Ama ben, sizin işlemekte olduğunuz suçlardan sorumlu değilim." Nûh'a şöyle
vahyolundu: "Toplumundan, daha önce inanmış olanlar dışında hiç kimse iman
etmeyecektir. Artık onların yaptıkları yüzünden tasalanıp durma."
Vahyimize bağlı olarak gözlerimizin önünde gemiyi yap. Ve zulmedenler hakkında
benimle karşılıklı laf edip durma. Onlar, mutlaka boğulacaklardır. Gemiyi
yapıyordu. Toplumundan herhangi bir grup yanından geçtikçe onunla alay
ediyorlardı. Dedi ki Nûh "Bizimle alay ediyorsanız, biz de sizinle alay
edeceğiz. Tıpkı sizin eğlendiğiniz gibi." "Rezil eden azabın kime
geleceğini, sürekli azabın kimin başına ineceğini yakında bileceksiniz."
Nihayet emrimiz gelip de tandır kaynayınca şöyle seslendik: "Yükle içine
her birinden ikişer çift ve aleyhinde hüküm verilen hariç olmak üzere aileni,
bir de iman etmiş olanları." Ama Nûh'la birlikte çok az bir kısmı iman
etmişti. Nûh dedi: "Binin içine! Onun akıp gitmesi de demir atması da
Allah'ın adıyladır. Benim Rabbim elbette ki Gafûr'dur, Rahîm'dir." Gemi
onları, dağlar gibi dalgalar üstünden yürütüp götürüyordu. Nûh onlardan ayrı
bir yerde duran oğluna seslendi: "Oğulcuğum, bizimle beraber bin,
kâfirlerle beraber olma." Oğlu cevap verdi: "Bir dağa sığınacağım,
beni sudan korur." Nûh dedi: "Allah'ın merhamet ettiği dışında bugün
hiç kimse için Allah'ın kararından kurtaracak yoktur." Ve ikisi arasına
dalga girdi de o, boğulanlar arasına katıldı. Ve denildi: "Ey yer! Suyunu
yut ve ey gök, sen de tut." Ve su çekildi. İş bitirilmişti. Gemi, Cûdi
üzerine oturdu ve haykırıldı: "O zalimler topluluğu geri gelmez
olsun!" Bu arada Nûh, Rabbine yakardı da dedi ki: "Rabbim, oğlum
benim ailemdendi! Senin vaadin elbette haktır. Sen hâkimlerin, hükmü en güzel
verenisin." Allah buyurdu: "Ey Nûh! O, senin ailenden değildi. Yaptığı,
iyi olmayan bir işti. Hakkında bilgin olmayan şeyi benden isteme. Cahillerden
olmaman hususunda seni uyarırım." Nûh dedi: "Rabbim! Hakkında bilgim
olmayan şeyi senden istemekten sana sığınırım. Eğer beni affetmez, bana
acımazsan hüsrana uğrayanlardan olurum." Şöyle denildi: "Ey Nûh! Sana
ve seninle beraber olanlardan diğer gruplara bizden bereketler ve bir selamla
aşağıya in. Bazı ümmetler de var, kendilerini önce nimetlendireceğiz sonra
bizden acıklı bir azap hepsini kucaklayacak." İşte bunlar, sana
vahyetmekte olduğumuz gayb haberlerindendir. Bundan önce onları sen de
bilmiyordun, toplumun da... Artık sabırlı ol! Sonuç, takvaya sarılanlarındır. 11. sure (HÛD) 25-49. ayet (Resmi: 11/İniş:52/Alfabetik:38)
Yemin olsun, Nûh bize yakarmıştı da ne güzel
karşılık vermiştik biz. Ve kurtarmıştık onu da ailesini de o büyük sıkıntıdan.
Onun zürriyetini, evet onları kalıcılar yaptık. Sonrakiler içinde, ona işaret
eden bir şey bıraktık. Selam olsun Nûh'a âlemler içinde! İşte böyle
ödüllendiririz biz, güzel davrananları. O, bizim inanan kullarımızdandı. Sonra
ötekileri boğuverdik. 37. sure (SÂFFÂT) 75-82.
ayet (Resmi: 37/İniş:56/ Alfabetik:90)
Daha önce de
Nûh kavmini batırmıştık. Çünkü onlar da doğruluktan ayrılmış bir topluluktu. 51. sure (ZÂRİYÂT) 46. ayet (Resmi: 51/İniş:67/Alfabetik:111)
Biz, Nûh'u, "Toplumunu, kendilerine
korkunç bir azap gelmeden önce uyar!" diye kavmine gönderdik. O dedi ki:
"Ey toplumum! Hiç kuşkunuz olmasın, ben sizin için apaçık bir
uyarıcıyım." "O halde, Allah'a ibadet edin! O'ndan korkun! Ve bana
itaat edin ki, Allah, günahlarınızı affetsin ve sizi belirli bir süreye kadar
ertelesin. Çünkü Allah'ın eceli geldiğinde ertelenmez. Bir
bilebilseydiniz!" Nûh şöyle yakardı: "Ey Rabbim! Ben toplumumu gece
ve gündüz davet ettim." "Fakat çağrım, onların kaçışlarını
artırmaktan başka bir işe yaramadı." "Ben onları, sen kendilerini
affedesin diye çağırdıkça, parmaklarını kulaklarına tıkadılar, elbiseleriyle
sarılıp sarmalandılar, inat ve ısrar ettiler ve kibirlendikçe kibirlendiler."
"Sonra onları daha açık bir biçimde çağırdım." "Daha sonra bir
başka duyuru yönelttim. Ve onları gizli gizli de çağırdım." Ve şöyle
dedim: "Rabbinizden af dileyin! O, bağışlamayı çok sevendir."
"Göğü üzerinize bol bol yağmur taşıyıcı olarak gönderir." "Sizi,
mallar ve oğullarla güçlendirir, size yeşil bahçeler lütfeder. Ve sizin için
nehirler akıtır." "Ne oluyor size de Allah için bir vakar ümidinde
olmuyorsunuz?" "O ki, sizi halden hale/evreden evreye geçirerek
yarattı." "Görmediniz mi, Allah yedi göğü ahenkli bir bütün olarak
nasıl yarattı?" "Ve Ay'ı, bunlar içinde bir nur yaptı ve Güneş'i bir
kandil haline getirdi." "Ve Allah sizi bir bitki olarak yerden
bitirdi." "Sonra sizi yere geri gönderiyor ve sonra bir çıkarışla
tekrar çıkarıyor." "Allah size yeryüzünü bir yaygı yaptı, Ki ondan
geniş yollar edinip de yürüyesiniz." Nûh dedi ki: "Rabbim! Onlar bana
isyan ettiler de malı ve çocuğu kendisine hüsrandan başka bir artış getirmeyen
kişiye uydular." "Çok büyük hileler sergilediler/çok büyük tuzaklar
kurdular." Dediler ki: "İlahlarınızı sakın bırakmayın! Ved'di, Süva'ı
asla bırakmayın! Yeğus'u, Yeuk'u, Nesr'i de bırakmayın!" "Çoklarını
saptırdılar. Sen de o zalimler için şaşkınlıktan başka bir şeyi artırma."
Hataları yüzündendir ki boğuldular, ateşe atıldılar. Kendileri için, Allah
dışında yardımcılar bulamadılar. Nûh şöyle yakardı: "Rabbim! Yeryüzünde,
kâfirlerden yurt tutacak/gezip dolaşacak hiç kimse bırakma!" "Çünkü
eğer sen onları bırakırsan, kullarını saptırırlar ve kötülük üreten nankörden
başkasını doğurmazlar." "Rabbim! Beni, anne babamı, inanmış olarak
evime gireni, tüm inanmış erkekleri ve inanmış kadınları affet! Zalimlerin de
sadece helâk ve perişanlığını artır!" 71. sure (NÛH) 1-28. ayet (Resmi: 71/İniş:71/Alfabetik:83)
Nûh'a gelince, o da daha önce bize yakarmıştı.
Yakarışına cevap verdik de onu ve ailesini, o büyük sıkıntıdan kurtardık. Ona,
ayetlerimizi yalanlayan topluluğa karşı yardım ettik. Kötülüğün toplumuydu
onlar. Hepsini birden batırıp boğduk. 21.
sure (ENBİYÂ) 76-77. ayet (Resmi: 21/İniş:73/Alfabetik:21)
Yemin olsun, Nûh'u toplumuna resul olarak
gönderdik de o şöyle dedi: "Ey toplumum! Allah'a kulluk / ibadet edin!
O'ndan başka tanrınız yok sizin. Hâlâ sakınmayacak mısınız?" Toplumu
içinden inkârcı kodaman grup şöyle dedi: "Bu adam, sizin gibi bir insandan
başka şey değil; size üstünlük taslamak istiyor. Eğer Allah dileseydi, melekler
indirirdi. Biz ilk atalarımız arasında böyle bir şey duymadık."
"Cinnet getirmiş bir adamdan başkası değildir o. Belli bir süreye kadar
göz altında tutun onu." Nûh şöyle yakardı: "Rabbim, beni
yalanlamaları karşısında yardım et bana!" Bunun üzerine biz, Nûh'a şöyle
vahyettik: "Gözlerimizin önünde ve vahyimize uygun olarak gemiyi yap.
Emrimiz gelip tandır kaynayınca, ailenle birlikte her türden iki çifti gemiye
sok. İçlerinden, haklarında daha önce hüküm verilmiş olanları dışta bırak.
Zulmetmiş olanlar hakkında bana yakarıp durma. Onlar kesinlikle
boğulacaklardır." Sen, yanındakilerle birlikte geminin üzerine çıktığında
şöyle de: "Zalimler topluluğundan bizi kurtaran Allah'a hamt olsun!"
Şunu da söyle: "Rabbim, beni bereketli bir yere indir! Sen, konuk
ağırlayanların en hayırlısısın." Biz onları imtihan ediyor idiysek de
bunda elbette ibretler vardır! 23. sure
(MÜ'MİNÛN) 23-30. ayet (Resmi: 23/İniş:74/Alfabetik:70)
Su azıp köpürdüğünde, biz sizi o akıp gidende
taşıdık, Ki onu size bir hatırlatıcı/düşündürücü yapalım ve kavrayabilen kulak
kavrasın. 69. sure (HÂKKA) 11-12. ayet
(Resmi: 69/İniş:78/Alfabetik:34)
Yemin
olsun, biz Nûh'u toplumuna gönderdik de o, onların arasında bin yıldan elli yıl
eksik kaldı. Sonunda onları tufan yakaladı. Çünkü zalimlerdi onlar. Biz, Nûh'u
ve gemi halkını kurtardık ve o gemiyi âlemlere ibret yaptık. 29. sure (ANKEBÛT) 14-15. ayet (Resmi: 29/İniş:85/Alfabetik:8)
(b) İlave diğer olaylar-kıssalar
"Sizi
uyarmak için içinizden bir adam aracılığıyla size Rabbinizden bir ihtar
gelmesine şaştınız mı? Hatırlayın ki, O sizi Nuh toplumundan sonra halefler
yaptı ve yaratılışta size daha fazla bir boy-bos verdi. Allah'ın nimetlerini
anın ki kurtulabilesiniz." 7. sure
(A'RAF) 69. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Gelmedi mi
onlara kendilerinden öncekilerin haberi: Nûh kavminin, Âd'ın, Semûd'un, İbrahim
kavminin, Medyen halkının ve altı üstüne gelmiş kentlerin. Resulleri onlara
açık seçik ayetler getirmişti. Allah onlara zulmediyor değildi; aksine, öz
benliklerine onlar zulmediyorlardı. 9. sure
(TEVBE) 70. ayet (Resmi: 9/İniş:113/Alfabetik:104)
Nûh'un
ardından birçok resulleri daha toplumlarına gönderdik. Onlara açık seçik
kanıtlar getirdiler. Ama onlar daha önceden yalanladıkları şeye bir türlü
inanmadılar. Azgınlığa sapanların kalplerini biz, işte böyle mühürleriz. 10. sure (YÛNUS) 74. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)
"Ey
toplumum! Bana kafa tutmanız, sakın sizi Nûh kavminin yahut Hûd kavminin yahut
Sâlih kavminin başlarına gelen musibetle yüz yüze getirmesin. Lût kavmi de
sizden pek uzak değil." 11. sure
(HÛD) 89. ayet (Resmi: 11/İniş:52/Alfabetik:38)
Sizden
öncekilerin, Nûh kavminin, Âd'ın, Semûd'un ve onlardan sonrakilerin haberleri
ulaşmadı mı size? Allah'tan başkası bilmez onları. Peygamberleri onlara açık
deliller getirmişti de onlar ellerini ağızlarına itip şöyle demişlerdi:
"Biz size gönderileni kesinlikle tanımıyoruz ve biz sizin çağırdığınız şey
konusunda karmaşa ve çıkmaza iten bir kuşku içindeyiz." 14. sure (İBRÂHİM) 9. ayet (Resmi: 14/İniş:72/ Alfabetik:40)
Nûh'tan
sonra da nice kuşakları helak ettik. Kullarının günahlarını haber alıcı ve
görücü olarak Rabbin yeter. 17. sure
(İSRÂ) 17. ayet (Resmi: 17/İniş:50/Alfabetik:46)
Eğer seni
yalanlıyorlarsa bilesin ki, senden önce Nûh kavmi de Âd da, Semûd da yalanladı.
22. sure (HAC) 42. ayet (Resmi: 22/İniş:88/Alfabetik:32)
Ve Nûh
kavmi... Resulleri yalanladıklarında hepsini boğup, insanlara bir ibret yaptık.
Zalimler için acıklı bir azap hazırladık. 25.
sure (FURKÂN) 37. ayet (Resmi: 25/İniş:42/Alfabetik:29)
Onlardan
önce Nûh kavmi ve Âd da yalanlamıştı. Kazıklar sahibi Firavun da... 38. sure (SÂD) 12. ayet (Resmi: 38/İniş:38/Alfabetik:88)
Onlardan
önce Nûh kavmi yalanlamıştı. Onlardan sonra gelen oymaklar da. Her ümmet
kendilerine gelen elçiyi yakalasınlar diye uğraştı. Ve hakkı işlemez kılmak
için yanlışı/tutarsızlığı esas alarak mücadele ettiler; nihayet onları
yakaladım. Nasıl olmuştu azabım?! 40. sure
(MÜ'MİN) 5. ayet (Resmi: 40/İniş:60/Alfabetik:69)
Nûh
kavminin, Âd'ın, Semûd'un ve onların ardından gelenlerin serüvenleri gibi.
Allah, kulları için zulüm istemiyor." 40. sure (MÜ'MİN) 31. ayet (Resmi: 40/İniş:60/Alfabetik:69)
Onlardan
önce Nûh kavmi, Ress halkı, Semûd kavmi yalanlamıştı. 50. sure (KAF) 12. ayet (Resmi: 50/İniş:34/Alfabetik:49)
Daha önce de
Nûh kavmini batırmıştık. Çünkü onlar da doğruluktan ayrılmış bir topluluktu. 51. sure (ZÂRİYÂT) 46. ayet (Resmi: 51/İniş:67/Alfabetik:111)
Daha önce de
Nûh kavmini. Çünkü onlar, evet onlar zulmettiler, azdılar. 53. sure (NECM) 52. ayet (Resmi: 53/İniş:23/Alfabetik:80)
(6) Bütün peygamberlere indirilen din esasları aynıdır, Nuh'a önerildiği gibidir
Sizin için,
dinden, Nûh'a önerdiğini, sana vahyettiğini, İbrahim'e, Mûsa'ya ve İsa'ya
önerdiğimizi şöyle diyerek kanunlaştırdı: "Dini dosdoğru tutun; onda
bölünüp fırkalara ayrılmayın!" Onları çağırdığın bu tutum, şirke
bulaşanlara çok ağır gelmiştir. Allah, dilediğini kendisi için seçer ve hakka
yönelenleri kendisine iletir. 42. sure (ŞÛRÂ) 13. ayet
(Resmi: 42/İniş:62/Alfabetik:95)
Allah, küfre
sapanlarla ilgili olarak Nûh'un karısı ile Lût'un karısını örnek verdi. Bu
ikisi, kullarımızdan iki barışçı kulun nikâhı altında idiler, onlara hıyanet
ettiler de eşleri, Allah'tan onlara gelecek olanı hiçbir şeyle geri
çeviremediler. Şöyle dendi onlara: "Girin ateşe diğer gireceklerle
birlikte!" 66. sure (TAHRÎM) 10. ayet (Resmi: 66/İniş:106/Alfabetik:97)
c) Cûdi Dağı:
Ve denildi:
"Ey yer! Suyunu yut ve ey gök, sen de tut." Ve su çekidi. İş bitirilmişti.
Gemi, Cûdi üzerine oturdu ve haykırıldı: "O zalimler topluluğu geri gelmez
olsun!" 11. sure (HÛD) 44. ayet
(Resmi: 11/İniş:52/Alfabetik:38)
RESUL KUR'AN'IN KUR'AN MESAJLARI - M. Kemal Adal
Selam...
T.C. / M. Kemal Adal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder